Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.	
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu

	E.	1990/1-253
	K.	1990/323
	T.	3.12.1990

*  YASAL SAVUNMA SINIRLARINI AŞMAK

ÖZET : Sanığın bir-iki el ateş ederek öldürüleni etkisiz duruma getirmesi
 mümkün iken, en az altı el ateş ederek zaruret sınırını aşmıştır.

Bu nedenle sanık hakkında TCK.nun 49. maddesi yoluyla 50. maddesinin
 uygulanması gerekir.

(765 s. TCK. m. 50)

Adam öldürmek ve 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçlarından sanık
 Ceyhun'un TCY.nın 448, 51/2, 59; 6136 sayılı Yasanın 13/2; TCY. nın 59, 71.
 maddeleri gereğince 6 yıl 8 ay ağır hapis ve 4 yıl 2 ay hapis cezasıyla
 cezalandırılmasına ve fer'i ceza tayinine ilişkin, (Adapazarı Ağır Ceza
 Mahkemesi)nce verilen 27.12.1989 gün 130/315 sayılı hükmün sanık vekili
 tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Birinci Ceza Dairesi,
 4.5.1990 gün 759/1189 sayı ile;

"Maktül ile sanığın hadiseye takaddüm eden zamanda birlikte kahve
 çalıştırdıkları, aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle ortaklığın sona
 erdiği, maktülün olaydan bir gün önce sanığın işyerine giderek ona hakaret
 ettiği, tabanca kabzası ile başına vurduğu, olay günü saat 16.00'da yine aynı
 yere gidip icapsız hareketlerde bulunduğu, saat 23.30 sıralarında tekrar
 gelerek kahve önünde oturan sanığı konuşmak için davet ettiği, kahvenin iç
 tarafındaki odaya birlikte girdikleri, oda içerisinde ceryan eden olayın
 tanığının bulunmadığı, sanığın aksi sabit olmayan bu itibarla kabulünde
 zorunluluk bulunan savunmasına göre, maktülün silahını çekerek sanığa ateş
 ettiği anlaşılmış şu durumda maktülün tabancasını çekmekle sanığı yasal
 savunma koşulu içine soktuğu tebellür etmiş ve fakat nefsine karşı vaki
 haksız saldırıyı bir veya bir kaç el atışla def'i imkanına sahip olmasına
 rağmen sanık tabancasının maktüle tevcihan altı el ateş edip otopsi
 tutanağında belirtildiği şekilde maktülde üç ayrı ve müstakil öldürücü
 nitelikte yara husule getirerek zaruretin tayin ettiği hududu tecavüz etmek
 suretiyle maktülü öldürmüş olmasına nazaran, sanığın öldürme suçundan
 eylemine uygun düşen TCK.nun 49. maddesi delaletiyle 448, 50. maddelerine
 tevfikan cezalandırılması gerekli iken 51/2. maddenin tatbiki cihetine
 gidilmesi"
İsabetsizliğinden bozmuş,

Yerel Mahkeme, 9.7.1990 gün 176/165 sayı ile;

"Tanık beyanlarından; kahvenin özel odasındaki tartışma sırasında sanığın 5-6
 el ateş ederek müşterilerle birlikte kaçtığı, bir süre sonra maktülün
 dışardakilere haber vermek gayesiyle ateş ederek yardım istediği, sanığın
 iddia ettiği gibi maktülün 1.5 metre mesafeden sanığa ateş etmesi halinde
 isabet ettirememesinin imkansız olduğu, kaçan sanığın arkasından ateş etmesi
 gerektiği, halde ateş edilmediği anlaşılmıştır. Bir an için savunma kabul
 edilse bile, TCY.nın 50. maddesi değil 49. maddesi uygulanmalıdır"
 gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de, Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde
 istenildiğinden, dosya Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma istemli 2.10.1990
 tarihli tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel
 Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

Sanığın adam öldürmek suçundan TCY.nın 448, 51/2, 59. maddeleri gereğince
 cezalandırıldığı olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık,
 sanığın maktülü yasal savunma sınırlarını aşmak suretiyle mi, yoksa ağır
 tahrik altında mı öldürdüğüne illişkindir.

Yasal savunma (meşru müdafaa); bir kimsenin kendisine veya başkasına
 yöneltilen ağır ve haksız maddi bir saldırıyı uzaklaştırmak için gösterdiği
 zorunlu tepkidir. 

Yasal savunma halinde, işlenen fiil hukuka uygundur. Bunun sebebini, hukuk
 düzeninin hakkın saldırıya uğramasına izin vermeyeceği esası belirlemektedir.
 Savunmada bulunmak her canlının ve bu arada insanın kendisini ve başkalarını
 korumak tepkisinin bir sonucudur. Yasal savunmada, hiç bir zaman ve hiç bir
 ahvalde sanığa kaçma mükellefiyeti yüklenemez ve kaçarak kurtulması
 istenemez. Failin kaçma olanağının bulunup bulunmadığı da, dikkate alınamaz.

Yasal savunmadan sözedilebilmesi için, maddi mahiyette bir saldırının
 bulunması, savunma ile saldırının her zaman olması, savunmanın saldırının
 devamı sırasında yapılması, savunma ile saldırı arasında uygun oran bulunması
 gerekir.

Ancak, saldırının varlığını geniş manada anlamak ve başlayacağı muhakkak olan
 bir saldırıyı başlamış, keza bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir
 saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak gerekir.

Savunmada zorunluluk bulunup bulunmadığı da, her olayın özelliğine göre
 saptanmalıdır. Saldırıya uğrayanın bizzat fail olması gerekmez. Üçüncü bir
 kişinin tecavüze maruz kalması halinde de yasal savunma koşulları
 gerçekleşebilir. Failin kendisi veya bir başkasını savunurken karşılaştığı
 koşullarla ve vasıtalarla denk olmayan şekilde savunmada bulunması veya
 saldırganı etkisiz hale getirdikten sonra da müdafaa ve tepkilerinde ısrar
 etmesi halinde zaruret sınırının aşılması sözkonusu olacaktır.

Maddi olayda; ortak kahvehane işleten sanık ile öldürülen bu ortaklığa son
 vermişlerdir. Maktül, olaydan bir gün önce sanığa devrettiği kahveye gelerek
 para istemiş, borcu olmadığını söyleyen sanığa üzerinde taşıdığı tabancasının
 kabzası ile vurmuş ve orada bulunanların telefonla karakola ihbarı üzerine
 soruşturmaya başlanmıştır. Maktül ertesi gün, yani olay günü saat 16
 sıralarında sanık yokken kahvehaneye gelerek küfretmiş, oturanları dışarı
 çıkararak kahveyi kapatmış, sonra gelen sanık durumu öğrenerek kahvehanesini
 açmıştır. Saat 23.30 sıralarında tekrar gelen maktül, sanığa küfretmiş,
 kahvenin içinde bulunan 2x3 m. ebadındaki özel odaya birlikte girmişlerdir.
 Bir süre sonra, silah sesleri duyulmuş sanığın dışarı çıkmasını takiben odada
 bulunan maktül ateş ederek yardım istemiştir. Hastahaneye kaldırılan maktül
 bilahare ölmüştür.

Kahvenin içindeki odada geçen hadiseye ilişkin görgü tanığı yoktur. Sanık,
 "haraç isteyen maktülün masadan kalkarak karşı masaya geçtiğini, 1,5 metre
 mesafeden bir el ateş ettiğini, bunun üzerine tabancasını maktüle tevcih
 ederek boşalttığını, kaç el ateş ettiğini hatırlamadığını beyan etmiştir.
 Savunmanın aksi kanıtlanamadığı gibi, maktülün tabancasının ele geçmesiyle de
 savunma doğrulanmıştır. İlk atış maktül tarafından yapılmasa bile, maktülün
 silahına davranması ile sanık, yasal savunma koşullarına girmiştir. Bir gün
 önceki olayların etkisi altında bulunan sanık, tabancası ile müteaddit defa
 ateş etmiş, otopsi raporunda belirtildiği üzere maktülün vücudundan, üçü
 müstakilen öldürücü nitelikte olan altı mermi çekirdeği çıkartılmıştır.
 Sanığın bir iki el ateş ederek öldürüleni etkisiz hale getirmesi mümkün iken,
 en az altı el ateş ederek zaruret sınırını aşmıştır. Bu nedenle sanık
 hakkında TCY.nın 49. maddesi yoluyla 50. maddesinin uygulanması gerekir.


*  Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve Üyeler; "Sanık, olaydan bir
 gün önce kahvehaneye gelerek, sanığı tabancasının kabzası ile yaralamıştır.
 Olay günü de sanık yokken gelmiş, kahvehaneyi kapatmıştır. Saldırgan
 davranışlarını sürdürmüş, üçüncü kez geldiğinde küfrederek sanıkla birlikte
 özel odaya girmiştir. Aksi sabit olmayan savunmaya göre öldürülen tabancasını
 çekmiş ve ateş etmiştir. Bunun üzerine sanık tabancasını çekerek karşılık
 vermiş ve kahvede oturanlarla birlikte dışarı kaçmıştır. İlk atışı yapan ve
 sanık kaçtıktan sonra dahi ateş etme gücü ve imkanını bulan maktülün
 saldırısını, başka türlü bertaraf etme olanağı bulunmakaktadır. Bu nedenle
 yasal savunma koşulları gerçekleşmiş ve zaruret sınırı aşılmamış
 bulunduğundan sanık hakkında TCY.nın 49. maddesi uygulanmalıdır" gerekçesiyle
 karşı oy kullanmışlardır.

S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün
 istem gibi (BOZULMASINA), 12.11.1990 günü yapılan ilk görüşmede yasal
 çoğunluk sağlanamadığından 3.12.1990 günlü ikinci müzakerede oyçokluğuyla
 karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini