 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
ESAS KARAR
89/3306 89/1909
ÖZET : Eski Hukukta Boşanma.
Zeynel Alantor mirasçıları Aliye Alantar ve ark.ile Zeynep Siga
Göçeren mirascılar ve mümessil Av.Mustafa Yüzbaşıoğlu, kayyım Av.Hülya Saltık
Ayla Bilgi ve ark.aralarındaki boşanmanın tescili ve tesbiti davasına dair
verilen 30.10.1987 tarih ve 8/560 sayılı hükmün dairenin 22.11.1988 gün ve
7020-10833 sayılı ilamiyle bozulmasına karar verilmiştir. Sözü edilen kararın
düzeltilmesi davacılar tarafından istenilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Medeni Kanunun yürürlüğünden önce mevcut bir evlilik 864 sayılı
"kanunu Medeninin sureti Mer'iyet ve şekli tatbiki hakkındaki kanunun
9.maddesi hükmüne göre (Yeni Kanunun Meriyetinden evvel eski Kanuna tevfikan
sahih olarak zeval bulmuş evlenmeler yeni kanun nazarında
sarihtir.)Boşanmanın tesbit ve tesciline ilişkin davada değerli çoğunluk
boşanma iradesinin iki tanık önünde açığa vurulduğu talak tanıklarınca beyan
olunmadığı ve geçerlik şartı olan bu olgu ispat edilmediği gerekçesiyle yerel
mahkeme hükmünü bozmuştur.
Oysaki, islam hukukunda boşanmanın (talakın) geçerli olabilmesi için
iki şahidin bulunması zorunluluğunu Kur'anın 65.süresinin ikinci ayetine
dayanarak yalnızca Şiiler zorunlu sayarlar. Sünni mezhepler boşanmada iki
şahit bulunması şartını aramamışlardır. (Abd-es Fattah ve Milliat'a dayanarak
HALİL CİN-Eski Hukukumazda boşanma-Ankara 1976 S.46) Nitekim 8 Ekim l9l7
tarihinde yürürlüğe giren Hukuk-i Aile kararnamesinde de bu yolda hiç bir
hüküm düzenlenmemiştir. Günümüzde sünni mezhebinin yaygın ve hakim olduğu
islam ülkelerinin Aile Hukuku ile ilgili düzenlemeleri içeren Kanunlarında da
iki adil tanığın varlığını zorunlu kılan bir hakme rastlanılmamaktadır.
Kaldıki islam hukukunda talek (boşanma) iadesinin yazılı biçimde de
yapılabilmesine olanak tanıması karşısında tanıkların varlığı gerektiği
düşüncesi boşlukta kalmaktadır.
Gerçi l9l7 tarihli Hukuk-i Aile kararnamesinin ll0.maddesinde
"zevcesini tatlik eden zevç keyfeyeti hakime beyan etmeye mecburdur."
Biçimindeki bir hüküm konulmuş isede bu hüküm idare bir formaliteye işaret
etmekte olup bu fermalitenin yerine getirilmemesi talakın (boşanmanın)
geçerliliğini ortadan kaldıran bu unsur değildir. Aksine talak sonrasında
gerçekleştirilmesi gereken bir hususa ilişkindir.
Nitekim Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde 7.Kanuni Evvel l298 (l882)
tarihli irade ile çıkarılan (münakalat ve Tevellüdat ve vafiyyatın Dersaadet
Devair-i Belediyesine Suret-i kaydı hakkında kararnamesinin 5.maddesinde ve
ayrıca 8.Şevval l298 (l882)-21 Ağustos l297 (l88l) tarihli sicilli nüfus
nizamnamesinin 26.maddesinde talak (boşanma) vukuunda imamları yada cemaalar
ruhani reislerin keyfiyeti belediyelere ve sicilli nüfus memurlarına tebliğ
görevini yüklemiş isede bu yön yalnızca boşanma sonucu nüfus kaydının
düzeltilmesini amaçlamakta ve hiç bir şekilde boşanmanın hukuksal sonucunu
etkilemektedir.
Kaldıki söz konusu yasal düzenlemeler ve hanefi mezhebinin ilkeleri
bir yana bırakılan ve bir an için talakın ifade ve irade edildiği ahda iki
tanığın varlığı zorunlu kabul edilse bile bu yönün ispat değil sağlık şartı
olduğu hususu dikkatlerden uzak tutulmuştur. Çünkü talakın varlığının ile de
iki tanığın bu yolda beyanda bulunması zorunlu kabul edilecek olursa bugün
için her olayda yaşları 80 dolaylarında tanıkların bulunabilmesi ve mahkeme
önüne getirebilmeleri herhalde kolay olmayacaktır. Öyle ise ister o
tanıklardan ister doğrudan olayın tanıklarından isterse çevreden böyle bir
olayı öğrenen ve yaşayan kişinin ifadesi talakın varlığının kabulü için
yeterli kabul edilmelidir.
Nitekim l4.Ağustos l330 (l9l4) tarihli sicilli nüfus kanunun
30.maddesinde talak halinde kocaya iki şahit huzurunda bir ilmuhaber tanzim
ve bunu şahitlerin imam ve muhtara tasdik ettirdikten sonra nüfus idaresine
verme mecburiyeti getiren hükümde söz konusu iki şahidin talakın
gerçekleşmesi anında talak ifade ve iradesine tanık olmaları şartı
öngörülmemiştir. Başka bir anlatımla kocanın nüfus idaresine ilmuhaber verme
yükümlülüğünde dahi talak şahitlerinin değil yalnızca beyan şahitlerinin
varlığı yeterli görülmüştür.
Bütün bu nedenlerle usul ve kanuna hükümlerine uygun yerel mahkeme
kararının onanması gerekirken temyiz incelemesi sırasında bu yön gözden
kaçmış hüküm bozulmuş olmakla iş bu bozma kararının kaldırılması ve hükmün
onanması uygun düşmüştür.
SONUÇ : HUMK.nun 440 ve 442.maddelerince karar düzeltme isteğinin
kabulüne ve bozma kararının kaldırılmasına ve temyiz edilen kararın
gösterilen sebeple ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene
yükletilmesine 22.5.1989 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
E.Şener E.Başaklar İ.Yanıkömeroğlu B.Kartal A.N.Tuncer
(Muhalif) (Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Bozma kararında yazılı bulunan gerekçelerle karar düzeltme isteğinin
reddi düşüncesindeyiz. Bu itibarla çoğunluğun kabul görüşüne katılmıyoruz.
BAŞKAN ÜYE
E.Şener İ.Yanıkömeroğlu
|