 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
ESAS KARAR
89/11705 90/3273
ÖZET: Veraset ilamını alan yanlışlık iddiasıyla hasımlı veraset ilamı
isteyemez.
Taraflar arasındaki verasetin iptali davasının yapılan muhakemesi
sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği
görüşülüp düşünüldü.
Davacı tarafından evvelce hasımsız olarak açılan ve sonuçlanan davada
verilen hüküm kanun yoluna başvurulmamak suretiyle kesin hüküm haline
gelmiştir. Bu durumda davacının miras paylarının yanlış dağıtıldığına
dayanarak iptal davası açması kesin hüküm ve kazanılmış hak kavramlarına
aykırı düşeceğinden isteğin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde
hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA 26.3.l990
tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
İ.Y.Ömeroğlu N.K.Yalçınkaya Tahir Alp Ş.D.Kabukçuoğlu A.Naci Tuncer
MUHALEFET ŞERHİ
M.K.nun 538.maddesinde mansup mirascıların istekleri halinde
mirascılık sıfatları hakkında ellerine bir vesika verilmesini sulh hakiminden
isteyebilecekleri hükme bağlanmasına karşılık kanuni mirascılar yönünden bu
kanunda bir boşluk bulunmaktadır. Öte yandan Tapu kanunun 5.maddesinde
"veraset senedini veren mahkeme"den Tapu sicil nizamnamesinin l9.maddesinde
müteveffanın verasetinin .. mühhasırı olduğuna dair hakim tarafından verilen
veraset senedinden" HUMK.nun 8/l.maddesinde "mirascılık belgesi
verilmesi'nden söz edildiği gibi bir çok kanun ve tüzükte miras hakkında
iktisap edildiğinin bir belgesi olarak hakimin kararı aranmaktadır. Uygulama
çok güzel bir biçimde bu boşluğu doldurmuş mahkemeler veraset belgesi
vermişlerdir. Kanun vazı'da yukarıda belirtildiği üzere sulh hakimine görev
vermiştir.
Söz konusu belge "hilafı ispat edilinceye kadar hamili olan şahıs
lehine muhtevasının doğru olduğu hussunda bir karine yaratır." (H.G.K.
3.2.l960 tarihli 6/6 sayılı kararı) HUMK.da açıkca belli edildiği üzere bu
belge bir ilam (hüküm) değildir. Kesin hüküm niteliği de taşımaz. Bu
sebepledir ki her zaman aksi iddia ve ispat edilebilir. Yapılan işlemi tam
bir dava olarakta nitelemek yerinde olmaz. Bu işlem bir nizasız kaza hukuki
yardımı olup, nizalı kazada olduğu gibi davacısı da söz konusu olamaz.
Nizasız kaza yolu ile alınan kararlar hiçbir zaman maddi anlamda kesin karar
niteliği taşımaz. (Dr.Baki Kuru nizasız Kaza Sh.l80 ve devamı) Tesbit edici
nitelikte olanları da tesbit ettikleri hususu nizalı kazanın tesbit ve eda
hükümlerinde olduğu gibi nihai olarak bütün katiyeti ile tesibt etmezler.
(4.H.D.l0.3.l959 tarih ve 8431/1275 sayılı kararı) Ancak nizasız kaza yolu
ile karara bağlanan iş bir defadan fazla nizasız kaza yolu ile karara
bağlanamaz isede her ilgili nizalı kaza yollarından değiştirilmesini isteme
hakkını engelleyen bir kanun hükmü de yoktur.
HUMK.nun 236.maddesindeki hakim huzurunda vaki ikrarın bağlayıcılığı
da istekte bulunanın dahi nizalı kaza yolu ile kararın iptalini ve doğru
karar verilmesi isteğini engellemez. Zira aynı maddenin 2.fıkrasında maddi
bir hatadan kaynaklanan ikrarın bağlayıcı olmayacağı ayrıca hükme
bağlanmıştır.
Bütün bu sebeplerle daha önce hasımsız veraset belgesi alan davacının
bu belgenin iptali ile doğrusunun verilmesini hasımlı bir şekilde
isteyemeyeceği yönündeki çoğunluk bozma sebebine katılmıyoruz.
BAŞKAN
İsmet Yanıkömeroğlu
|