halyav |
(Hukukçu arkadaşlar, benim sorum biraz uzun. İlgilenirseniz çok minnettar kalacağım. Şimdiden teşekkürler)
Konuyu kısaca özetlemek istiyorum. Bir bankanın şube müdürü iken, verdiğimiz 300 milyar TL. civarında tüketici kredisinden 6,780,000 TL. kısmı ödenmemesi nedeniyle aciz vesikasına bağlandı. Konu Asliye Tic. Mahkemesinde görüşüldü. Asliye Tic.Mah. Banka Pers.Yönetmeliğinin 77 ve 78.maddelerine dayanarak imzaları bulunan diğer 6 kişinin mali sorumluluğuna gitmedi ve sadece müdür olarak şahsımın sorumlu tutulması yolunda karar verdi. Bankanın ilgili Personel Yönetmeliğinin 77.maddesinde; “Personel aldığı emrin, anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve genelge hükümlerine aykırı olduğunu veya buna uymanın banka için açıkça zararlı bulunduğunu görürse yerine getirmez. Bu aykırılığı veya zararlı durumu derhal o emri verene bildirir....” denilmekte ve 78.maddesinde ise, Kanun, tüzük, yönetmelik ve emirlerin uygulanmasındaki görüş ayrılığından bahsedilmekte ve “...müdürün karşı olduğu işler üzerinde işlem yapılmaz..... karşı olduğu işlemlerde görüş ayrılığının sebepleri imzadan önce yazılmak sureti ile işlem yapılır...” denilmektedir. Kredilerin açılma aşamasında hiçbir personelle herhangi bir görüş ayrılığına düşülmemiş ve tarafımdan hiçbir personele yazılı yada şifahen talimat verilmemiştir. Ancak, kredi talebinde bulunan kişilerin ve kefillerinin Merkez Bankası kayıtlarından olumsuz bir durumunun olup olmadığının araştırılması için küçük bloknotlara yazılıp servise verilmiş ve gerekli araştırmanın yapılması istenmişti. Çünkü, kredi isteyen bir kişinin çek, senet, kredi yönünden temerrüde düşüp düşmediğini nüfus kayıtlarından Banka bilgisayarında programlanmış istihbarat servisine girilip araştırılması yaklaşık 10-15 dk. Sürmekteydi. Söz konusu istihbarat işi genelde tarafımdan yapılmasına rağmen, zaman zaman İş yoğunluğu nedeniyle bu yola başvurulmuştu. İlgili personelin avukatları vermiş olduğum bu küçük kağıtlara yazılmış notları verilmiş bir talimat niteliğinde görüp mahkemeye ibraz etmişler ve mahkeme de buna uyarak kararını vermiştir. Esasen, krediler banka mevzuatına uygun olarak açılmıştı. Ancak 1998-1999 krizinde müşterilerden bir kısmının işleri bozularak acze düşmüşler ve neticede borçlarını ödeyememişlerdir. Bu konuda Mahkemenin atadığı bilirkişi de konuyu detayı ile incelememiş ve kendisini mahkeme heyeti yerine koyarak HUMK. Md. 275’e aykırı olarak sadece müdürün sorumlu tutulması gerekeceği yönünde mahkemeye görüş bildirmiş ve Mahkeme de bu görüşe uymuştur. Banka avukatları buna karşı çıkarak ikinci bir bilirkişi tayin edilmesini istemişlerdir. Tayin edilen ikinci bilirkişinin bu konuda nasıl bir rapor hazırladığı tarafıma bildirilmeden Mahkeme ilk bilirkişinin görüşüne uyarak kararını vermiştir.
Şimdi sizlerden öğrenmek istediğim hususlar;
1- Temyiz sürem ne kadardır. Temyiz dilekçemde hangi hususları belirtmem gerekmektedir? Dilekçede kredilerin açılışından, bilirkişi raporuna kadar tüm hususları tekrar belirtmem gerekir mi? (Temyiz ile ilgili bir dilekçe örneği gönderilirse çok sevinirim)
2- Bankalardaki işlemlerden müşterek ve müteselsil sorumluluk esastır. Bu konuda Yargıtay’ın 1993/11550 E, 1994/3914 K ve 1993/5615 E, 1994/1394 K sayılı kararları dışında başkaca içtihadı var mıdır? Varsa Esas Karar numaraları?
3- Temyiz sonuçlanmadan banka, maaşıma ya da emekli olma durumumda emekli ikramiyeme tedbir koydurabilir mi? Tedbir koyarsa emekli ikramiyemin tamamına el koyabilirler mi?
4- Bu konuda yapabileceğim başkaca yollar neler olmalıdır?
Bu konularda beni aydınlatırsanız tekrar sizlere minnettar kalacağım. Çok güç durumdayım. SAYGILARIMLA.
|