Hukuki.NET


23/04/2024  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
Mustafa Kemal gibi düşünmek
commodore1tr Tarih, 18 Mayis 2002... Yer, Italya'nin Perugia kenti... Genç Türk isadami Utku Oguz, bilgisayarinda kayitli son Atatürk fotografini projeksiyon makinesinin aydinlattigi duvara yansitip sözlerini tamamladi: - Iste, Anadolu aydinlanmasinin temeli olan Türk Devrimi budur... Perugia'nin önde gelen kisilerinin olusturdugu Felsefe ve Tarih Kulübü'nün üyeleri ve konuklar büyük bir coskuyla alkisladilar genç adami. Genç adam da bir saatlik ''1918 - 1939 arasi Türkiye ve Atatürk Reformlari'' konferansinin gördügü ilgiden mutlu, biraz da saskindi!.. Kulübün Baskan Yardimcisi Italyan dostu bir süre önce, ''Su hayrani oldugun ve her karsilasmamizda bana anlatip durdugun Atatürk'ü bizim kulüp üyelerine de anlatirmisin?''dediginde hiç tereddütsüz kabul etmis, amaböylesine yogun bir ilgi ve heyecanla karsilanacagini düsünmemisti... Ama Utku Oguz için o 18 Mayis gecesini asla unutulmayacak kilan yorum, orada konuk! olarak bulunan yasli bir Norveçliden geldi: - Norveç dilinde ''Mustafa Kemal gibi düsünmek''diye bir deyim vardir...Herhangi bir problem karsisinda, çözümü imkânsiz oldugu düsüncesiyle hemen kestirmeden teslim olma egiliminde olan, ne yapip edip bir çözüm üretmek için yaraticiligini zorlama zahmetine katlanmak istemeyen ruh ve zihin tembeli kisilere söylenir bu söz... Bu tip insanlara derhal, ''Hayir, yaniliyorsun bu problemin mutlaka bir çözümü olmali, biraz da Mustafa Kemal gibi düsün'' deriz... Ancak sizin bu geceki sunusunuzdan sonra bu sözün arkasindaki anlami çok daha derin bir sekilde kavramis durumdayim; bu güzel fotograflar esliginde yaptiginiz sunusunuz bana bu yasimda bir sey daha ögretti; yani benim anadilim olan Norveççeye yerlesmis olan eski bir deyimin arkasindaki gerçek ve derin anlami!.. Size bunun için minnettarim... Genç Türk'ün gözleri yasardi... Dünyanin bir baska ucundaki ülkenin anadiline bir deyim olarak yerlesmis büyük devrimciyi bir kez daha minnet ve özlemle andi...Yalnizca bir saatlik bir konferans olarak planlanan gece ancak 19 Mayis'in ilk saatlerinde sona erebildi. Saatlerce süren tartisma ve yorumlar ise su ortak yargiyla sonuçlandi: - Atatürk Devrimleri bütün ülkelere uygulanabilecek evrensel bir reçetedir... Zira din ve etnik ayrim temellerine dayanmayan çagdas devlet modeli ne kadar çok ülkede uygulanirsa, dünya o kadar daha huzur ve baris içinde bir yer olacaktir... Genç adam gecenin sessizliginde yürürken büyük bir iç sizisiyla ''Türk Devrimi'ni yikmak için yola çikan karsi devrimciligin ülkeyi sürükledigi batakligi, baska çare yok diyerek IMF'nin önünde boyun büken siyasetçileri'' düsündü.... Sonra büyük bir heyecan ve coskuyla yasli Norveçlinin bu kölelik zincirini kirmak için müthis bir formül sundugunu animsadi: Mustafa Kemal gibi düsünmek!.. Ben UTku Oğuz'u tanımam ama bana gelen bu mail çok hoştu okunsun istedim... bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
Av.Fırat Bayındır AĞLAYABİLİR MİYİM? ceteris paribus
Av.Duygu Tekay Sevgili Commodore1tr; bu paylaşmış olduğunuz yazı inanıyorum ki bir çok kişiyi derinden etkileyecektir. Paylaştığınız için teşekkür ediyorum. "Mustafa Kemal Gibi Düşünmek" kusursuz bir tanımlama... Av.Duygu Tekay
commodore1tr Kolay değil elbet Mustafa Kemal gibi düşünebilmek hemde hiç kolay değil... nasıl düşünülebileceğini anlamak için Mustafa Kemal'in Bursa nutkunada bakmak lazım ne demiş diye belki düşüncelerden bir tutam kapılır ama anlaşılacağı üzere çok ama çok zor... " Türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve devrimleri benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkum edecektir. Yine düşünecek: “Demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!” Onu hapse atacaklar. Kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, İsmet Paşa'ya, Meclis'e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “Ben inan ve kanaatimin icabını yaptım. Müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!” İste benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!" M.Kemal Atatürk bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
Lawless1 Bu yazilanlar iyi guzel de, Daha yeni bir hanimla tanistim, durup dururken Ataturk'un heykellerinin putperestlik oldugunu soyledi. Kendisi Turbanli Musluman. Kisilik olarak cok iyi bir insana benziyor. Ve cogu soyledigi akla uygun ama Ataturk hakkinda boyle konusuyor. Ataturk'e saygi duyupta resimlerinden, heykellerinden rahatsiz olmak mumkun mu? Bu hanimi cahillikle suclayip, marjinallestirmek dogru olmaz, universite mezunu ve iste calisan bir Turbanli kendisi. Artik Turkiye nufusunu Ataturk ideallerini savunacak yekpare bir guc olarak gormuyorum. Turkiye'de derin bir kutuplasma var ve iyimser yorumlarin aksine, bu anti-Ataturk guc oldukca kuvvetli. Endise verici bir durum.
commodore1tr Hani “Türk, Öğün, Çalış, Güven” demiştin ya... Biz ilkinde takılıp kaldık. O yüzden çalışmaya vakit kalmadı. Kimselere de (kendimiz dahil) güvenmiyoruz. Seninle övünüyoruz. Adına barajlar, yollar, köprüler yapıyoruz. Balolar, heykeller, hatalar yapıyoruz. Klipler, zamlar, işkenceler, darbeler... Öyle bir kargaşa yarattık ki senin adına darbe yapanlar, senin adına yönetimde olanları devirip, senin fikirlerinle açıklıyorlar bunu... Ve de devrilenler yine senin fikirlerinle savunuyorlar kendilerini... Herkes seni bir dönemki görüşlerinle tanımlayıp başka başka anlatıyor bize... Asker, demokrat, dindar, ateist, laik, çapkın, milliyetçi... Liste uzayıp gidiyor, biz tartışıp gidiyoruz. Hala “İzindeyiz” ve bu izin hiç bitmeyecek gibi görünüyor. “İzinde” olduğumuzdan kabrine çok ziyaret yaptık, ama sana layık bir film yapamadık. 66 yılda... Belki kimseleri sana benzetemediğimizden, belki parayı denkleştiremediğimizden... Adına yaptığımız köprülere akın akın koşuyor yurtyaşların... İntihar etmek için... Cumhuriyeti emanet ettiğin gençler, polis copundan kafalarını kaldıramaz haldeler. Zorlu savaşlarla kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinde bugün çetelerin gölgesi var. Dev posterlerini yaptık ama doğru dürüst bir belgeselini yapamadık Ata’m...! Arkandan ağlamaktan gözlerimiz şiştiği için yazılarını, konuşmalarını doğru dürüst bir kitapta toplayamadık. Adına kurduğumuz kültür merkezini yangından koruyamadık. Senin adına iktidara el koyanlar mirasını çiğnedi, ses çıkartmadık. Kurduğun partiyi kapatıp, arşivini yaktılar... Alkışladık... Çünkü biz izindeyiz Ata’m... Her sabah güne “Türküm, Doğruyum, Çalışkanım” diye bağıran, geri ve tembel nesiller yetiştirdik. Sesimiz gür çıkıyor ama eğitimde başarı oranlarımız yerde sürünüyor. Köşklerin bakımsızlıktan dökülüyor... Kocaman resimlerinin asıldığı kamu binaları içinde memurun aç. “Beni emanet ediniz” dediğin doktorların biliyorsun seni “geç teşhisten” erken yolcu ettiler. Merak etme “İzindeyiz” Ata’m... O dönemde söylediğin bazı sözler bugün 7 kilit altında. Din üzerine, düşünce özgürlüğü üzerine yazdıklarını yazmaya, söylemeye kalkanlar mahkemelerde sürünüyorlar. O gün yazdıklarını, bugün ağıza alamayacak haldeyiz. Seni aşmaktan vazgeçtik, sana ulaşamıyoruz Ata’m... Heykellerin o kadar büyük, posterlerin öyle kocaman ki, ardında bir dolu adam kendi pisliğini gizleyebiliyor. Pislik büyüdükçe heykelleri de büyütüyorlar. Şu “İzindekiler”in listesini bir görsen inanamazsın Ata’m... Kendini tanıyamazsın. Özlü sözlerini inan ki paylaşamıyorlar. Yılgınlığa düşmememiz için söylediğin “küçük kıvılcımlar, büyük yangınlar doğurabilir” sözünü itfaiye kapısına asmışlar. Bağışla bizi... İzindeyiz Ata’m.... Buda bir üstadin Aziz Nesin den esinlenerek yazdigi bir yazii... bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
commodore1tr Ülkemizin şimdiki durumunu ATA'm seneler önceden bilirmiş. Atatürk'ten bir ders... Sakal üzerine... Atatürk Amasya ziyaretinde.Vali konağında yörenin ileri gelenleri ile sohbette. Bir ara tam karşısında oturan birine takılır gözleri.Yaşı ellinin üzerinde bu adam beline kadar inen sakalıyla Atatürk'ün dikkatini çeker. Ata, yanındaki valinin kulağına eğilip sorar;Kimdir bu? Vali yanıt verir! ; Efendim kendisi Şıh'tır. Yörede çok hatırlısı vardır. Atatürk Şıh'ı yanına çağırır ve; "Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Şunu rica etsem de en azından Peygamber efendimizinki gibi kısaltsan"der ve eliylede boyun altı hizasını gösterir.Şıh; "Emrin olur Paşam" diyerek yerine çekilir. Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve Valiyi telefonla arayıp durumu sorar. Vali nasıl söyleyeceğini bilememekle birlikte, Şıh'ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını aksine kimselere el sürdürmediğini anlatır ! Atatürk telefonu kapatır, kağıdı kalemi eline alır ve az sonra nazırını çağırıp, yazdığıyazıyı Amasya Valiliği'ne tebliğ etmesini ister. Ertesi gün Amasya'dan birhaber gelir ki Şıh Efendi Ata'yı görmek üzere Ankara'ya yola çıkmış... Şıh gelir, Ata'nın karşısına çıkar. Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir tıraş olunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık kıyafet baştan sonadeğiştirilmiş, bambaşka bir görünüme bürünülmüştür. Atatürk'ün mesai arkadaşları bu değişimi anlayamaz ve Ata'ya sorarlar; "Aman Paşam, o Şıh ki sakalına el dahi sürdürmezdi, siz ne ettiniz de kökünden kesmesini sağladınız? " Ata gülümser, sonra da yanındakilere dönüp;"Dün akşam Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve Şıh'ı Afyon'a vali atadığımı bildirdim" der. Ardından da yeni bir yazı hazırlayıp nazırına bu yazıyı da Şıh'a vermesini söyler. Yazıda söyle yazmaktadır; "İnancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselene gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir. Seni böyle bir ikileme mahkum bırakmayalım. Kal sağlıcakla... Bugünün Türkiye'sini aslında o zaman anlatmış olan Ata'mızın kemiklerini sızlatmamak dileğiyle... Bu yazıyı bir maille aldım sitemizin değerli bir üyesinden.. Ama aklımada takılmadı değil.. Bu şıhlara böyle davranılırken tam 75 yıl sonra Atatürk ün konutuna şıh hacı hoca dolduranlar geldi aklıma rezalete bakın demekten kendimi alamadım. Bir tek Mustafa Kemal Mustafa Kemal gibi düşünmüş desenize....
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18
  • [İcra takipleri] Icrada borçlunun yaptiği işlem zamanaşimini keser mi? 
  • 16.04.2024 14:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 23/04/2024 08:21:24