+ Konuyu Yanıtla
1 den 4´e kadar toplam 4 ileti bulundu.

Konu: Çok şükür

Çok şükür Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    İletiler
    406
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Çok şükür

    yaşamın yapı taşlarından olan çelişkiler vicdan ve ego aralığında çoğu zaman kişinin el yordamıyla yönünü tayin eder. En doğal ihtiyaçların giderilmesindeki tuhaf eş zamanlı çakışmalarda ortaya çıkar ve giderek bir virüs gibi yayılarak tanrısal egoya uzanan bir süreç izler. Kazananın kazandıkça ilahlaştığını sanması içinde bulunduğu sosyal ortamın bilgi düzeyiyle doğru orantılı olarak ya yavaş yada hızla bedeni ele geçirir.
    Müslüman mahallesinde salyongoz satılmaz ise bilgi düzeyi yüksek toplumda da üfürmeyle uçurtma uçurulamaz..
    Peki nerde salyongoz satılır ; yada nerde üfürmeyle hortum yaratılabilinir?
    İşte bütün meselede budur. Bunu bilmek ,hissetmek yolun yarısını teşkil eder.
    Din bu alanın en çok istismar edilen öğesidir. Üzerinden yenilen haltların adeta silici görevini üstlenir.
    Ve içine özenli yada özensiz inşa edilen palavraların inandırıcı olması gerekir. Bunun için malzemeler kaliteli olması lazımdır.
    İçine konulan her parçanın kalitesi ne kadar yüksek se , meydana getirilen ürünün inandırıcılığıda o kadar uzun ve etkili olur.
    Gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir yığın laf salatasının işe yaraması için ilk olarak ölümün soğuk buz gibi donuk ürkütücü gerçekliğinden yararlanılır. Deyim yerindeyse ana malzemedir.
    Ölümün yaydığı yok olma hissine karşın, hayır asla! diyen bir karşı görüşün sıcaklığı o kadar cana yakın dır ki inanmaya hazır yığınları etkilemek için özenli bir çalışma bile gerektirmez.
    Borumu ?
    Öldükten sonra bile yaşamaya devam edildiği söylenmektedir. hatta bunun bonusu olarak cennet denilen huriler le sürecek sonsuz bir tatlı hayat vardır düşünmesi bile çok hoş olan bu baş döndürücü hayat iksiri Karşılığında sadece inanmak boyun eğmek yeterlidir. İnanıp kurallara uymaz isen sadece günhkar olursun.
    Çocuk babaya ve anneye karşı bağımlı olduğu dönemlerde ebevynlerin davranışlarını kutsayarak büyür . daha sonra toplumsal bilince yönelir orda da böyle bir öğretiyle bombardıman edilir, yani kısaca sorgulama yaşına ulaşıncaya kadar bu sonsuz yaşam öğretisiyle şekillenir.
    Ancak ego denilen büyük olgu işin içine girdiğinde. Değişim usul usul başlar.
    hani ilk başlarda masum bir sadelik içinde sunulan bir yığın davranış öldükten sonraki dünyaya ait bu dünyada yapılması gereken kurallar çeşitlilik kazanmaya başlar.
    Her topluluğun bulunduğu corafya bulunduğu bilgi düzeyi yada başka nedenler bu düşüncelere şekil vermeye başlar.

    Her toplumun nerdeyse tanrı tanımı bile farklı hale gelir.
    her toplumun peygamberi başkadır.
    uygulayın dedikleri farklılaşır . biri diğerini kabul etmez.
    Ancak bölünme aynı hızla devam eder ve yorum farkı adı altında ( ne demekse?)
    ortaya mezhepler çıkar.
    Burdada bölünerek çoğalmalar önlenemez .
    Din aynı olsada farklı uygulamalar sözkonusu olur .

    Bu aralıkta tarikatlar pırtlar birden önünüze, aynı dinin mensubu gibidirler. Söylemler aynıdır sanki , düşünceler aynıdır .
    inandıkları aynıdır. Ama ayrıntıya indiğinizde anaaa o da ne şaşıp kalırsınız.
    birbirlerinin varlıklarına bile tahammülleri yoktur…
    velhasıl o toplumun cehalet düzeyi arttıkça birbirlerini boğazlayan onlarca insana rastlarsınız..
    bütün bunlara eyvallah kimsenin yaşadığı veya inandığı şeyleri sorgulamak benim hadime düşmez kimin ne yaptığı ne kadar neye inandığıyla asla ilgilenmemek gerekir aslında…
    Herkesin bir hayatı olmaktadır zaten,
    bu hayatı nasıl tüketeceği kendi sorumluluğudur.
    Ben onun hayatına müdahale etmiyorsam benimde beklentim onun benim hayatıma müdahale etmemesidir.
    yanlız Bunun için bişey gerekir .
    Sadece bir şey,
    Nedir o ?
    Tabiî ki . Demokrasi bilinci,
    Ee işte zurnanın zırt dediği yer tam işte burasıdır, siz ne kadar demokrasi isterseniz isteyin Böyle bir dünya asla bizim yaşadığımız coğrafyada olamaz , olmasıda mümkün değildir . bizim coğrafyada demokrasi araç olarak kullanılır. Demokrasinin kendisinin olması mümkün değildir demokrasi umutsuz bir vakadır. Vuslatı olmayan hasrettir.
    Kara sevdadır,
    Karşılıksız aşktır , en tuhaf yanı olmadığı halde var gibi görünebilmesidir. Bir serap misali
    Yoktur ama var gibidir.
    Hatta ‘’yetmez ama evet’’ bile dedirtir. Hatta hatta diğer ülkelerle kıyaslanıp
    Kör topalda olsa bir demokrasimiz var denilerek ehveni- şer üzerinden günah bile çıkartılır.
    Ve buna benzer çeşitli bahaneler le her durumda haytımıza müdahale edilir edilmektedir muhtemelen edilecektirde,

    Buna rağmen demokrasi bilincim varmı diye kendimi fırsat buldukça test ettim halada ediyorum.
    Yazık ki %70-80 demokrasi bilincimi gelişmiş buldum. Aslında bu acı veren bi durum, bilmek öğrenmek bu toplumda giderek mazoşist bir yaşam biçimine dönüşmüş, öğrendikçe acılar çoğalıyor. Acılar çoğaldıkça öğrenme isteği artıyor.Sonunda öğrenilmiş çaresizliğe doğru savruluyorum. İşte buna depresyon deniliyormuş. Demekki abi deprasyondayım beni fazla ciddiye almayın.
    Ben empati yapmayı becerebiliyorum, bu yüzden ikili ilişkilerde bi sorun çıkarsa hep altında ben kalıyorum, çünki olumsuz sonları düşlerken sevdiklerimin zarar görmesine tahammülüm yok, herkesi kendi yolculuğunda rahat olması gerektiğini savunuyorum . düşünceye saygıyı önemsiyorum, kızdığımda asla tükürmüyorum bilakis tahammül sınırlarımı genişletebiliyorum, toplu yaşamanın hoşgörüsünü içselleştirdim artık.
    Çok insanın yapmak istediğiyle yaptığı; konuşmak istediğiyle konuştukları arasında ki farkın farkına vardım . vardımda yaşadığım çevremde bi işe yaramıyor,Aslında bir yığın gafil her şeyin farkında herkesin bir arada yaşamaya ihtiyacı olduğunu biliyor ama bunu bilmesi bişey değiştirmiyor. O gene sömürmenin tatlı beleşçiliğine uzanmış öylece yatıyor. O fetvalarıyla geçmişi ‘’günhkar’’ ilan etmiş; geleceği ‘’şükürle’’ yeniden ve yeniden inşa etmekle uğraşıyor.
    . Başlarda herkesin yalnız ve çıplak doğup yalnız ve çıplak öldüğüyle başlayan eşitlik söylemleri, Basamaklar çıkıldıkça farklılaşıp dört çekerli jeeplere yalılara değerli süs eşyalarına dönüşmesinin nedenlerini peygamberlere hadislere hatta ayet yorumlarına söyleterek hem dinleyenleri hem kendilerini rahatlatıyorlar.
    Herkesin farklı yaşam dinamiklerinden bir dünya kurgulanmış bu dünyada her türlü emeğe ihtiyaç olduğundan onlar da emin.
    Yalnız kabul etmedikleri edemedikleri şey, bu emeklerin toplamından elde edilen artı değer lerin bölüşümünü içlerine sindiremiyorlar birtürlü, Ve o yüzden kuralların kör noktalarına sızıp avantaj elde ediyorlar, bi süre sonra kural koyma yetkinliğine ulaşıyorlar . nefs’leri ‘’ bölüşüm’’ istediğinin tersini yaptırıyor onlara. Ve sonunda örtülü kölelik devam edip gidiyor işte yüzyıllardır olduğu gibi. Demokrasi bu yüzden en uygun araç olarak kullanılabiliniyor. Hele demokrasinin içine uygun motiflerle dinide koyabilirseniz modern köleliğin evrenselliği konusunda hiç kuşkunuz kalmıyor,
    Soralım şimdi
    özgürmüsün ?
    şükür.
    Çalışıyormusun ?
    Şükür.
    Aylık yetiyormu?
    Şükür.
    Seçiyormusun ?
    Şükür.
    Demokrasi varmı?
    Şükür.
    Golü kim attı ?
    Çok şükür.
    İşte nasıl birbirimize ne kadar ihtiyacımız olduğunu anladınız değilmi?
    Zaten böyle olmasaydı herkes dağlarda yalnız yaşamayı yeğlerdi herhalde. Demekki ne kadar tepişirsek tepişelim toplu yaşamdan asla vazgeçemeyiz, o zaman üstünlük taslayıp ,çoğunluğu ikdidar sanan egoların traş olması için bir berbere ihtiyaç yokmu sizce?
    Var tabii !

    Peki O berberi kim traş edecek ?
    Asıl mesele bu!...

    ayazoglum



    Hukuki NET Güncel Haber

    Çok şükür konulu yargıtay kararı ara
    Çok şükür konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    izmir
    İletiler
    2.371
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Çok şükür

    Alıntı ayazoglum rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    y

    Sadece bir şey,
    Nedir o ?
    Tabiî ki . Demokrasi bilinci,
    Ee işte zurnanın zırt dediği yer tam işte burasıdır, siz ne kadar demokrasi isterseniz isteyin Böyle bir dünya asla bizim yaşadığımız coğrafyada olamaz , olmasıda mümkün değildir . bizim coğrafyada demokrasi araç olarak kullanılır. Demokrasinin kendisinin olması mümkün değildir demokrasi umutsuz bir vakadır. Vuslatı olmayan hasrettir.
    Kara sevdadır,
    Karşılıksız aşktır , en tuhaf yanı olmadığı halde var gibi görünebilmesidir. Bir serap misali
    Yoktur ama var gibidir.
    Hatta ‘’yetmez ama evet’’ bile dedirtir. Hatta hatta diğer ülkelerle kıyaslanıp
    Kör topalda olsa bir demokrasimiz var denilerek ehveni- şer üzerinden günah bile çıkartılır.
    Ve buna benzer çeşitli bahaneler le her durumda haytımıza müdahale edilir edilmektedir muhtemelen edilecektirde,

    Buna rağmen demokrasi bilincim varmı diye kendimi fırsat buldukça test ettim halada ediyorum.
    Yazık ki %70-80 demokrasi bilincimi gelişmiş buldum. Aslında bu acı veren bi durum, bilmek öğrenmek bu toplumda giderek mazoşist bir yaşam biçimine dönüşmüş, öğrendikçe acılar çoğalıyor. Acılar çoğaldıkça öğrenme isteği artıyor.Sonunda öğrenilmiş çaresizliğe doğru savruluyorum. İşte buna depresyon deniliyormuş. Demekki abi deprasyondayım beni fazla ciddiye almayın.
    Ben empati yapmayı becerebiliyorum, bu yüzden ikili ilişkilerde bi sorun çıkarsa hep altında ben kalıyorum, çünki olumsuz sonları düşlerken sevdiklerimin zarar görmesine tahammülüm yok, herkesi kendi yolculuğunda rahat olması gerektiğini savunuyorum . düşünceye saygıyı önemsiyorum, kızdığımda asla tükürmüyorum bilakis tahammül sınırlarımı genişletebiliyorum, toplu yaşamanın hoşgörüsünü içselleştirdim artık.
    Çok insanın yapmak istediğiyle yaptığı; konuşmak istediğiyle konuştukları arasında ki farkın farkına vardım . vardımda yaşadığım çevremde bi işe yaramıyor,Aslında bir yığın gafil her şeyin farkında herkesin bir arada yaşamaya ihtiyacı olduğunu biliyor ama bunu bilmesi bişey değiştirmiyor. O gene sömürmenin tatlı beleşçiliğine uzanmış öylece yatıyor. O fetvalarıyla geçmişi ‘’günhkar’’ ilan etmiş; geleceği ‘’şükürle’’ yeniden ve yeniden inşa etmekle uğraşıyor.
    . Başlarda herkesin yalnız ve çıplak doğup yalnız ve çıplak öldüğüyle başlayan eşitlik söylemleri, Basamaklar çıkıldıkça farklılaşıp dört çekerli jeeplere yalılara değerli süs eşyalarına dönüşmesinin nedenlerini peygamberlere hadislere hatta ayet yorumlarına söyleterek hem dinleyenleri hem kendilerini rahatlatıyorlar.
    Herkesin farklı yaşam dinamiklerinden bir dünya kurgulanmış bu dünyada her türlü emeğe ihtiyaç olduğundan onlar da emin.
    Ya
    özgürmüsün ?
    şükür.
    Çalışıyormusun ?
    Şükür.
    Aylık yetiyormu?
    Şükür.
    Seçiyormusun ?
    Şükür.
    Demokrasi varmı?
    Şükür.
    Golü kim attı ?
    Çok şükür.
    İşte nasıl birbirimize ne kadar ihtiyacımız olduğunu anladınız değilmi?
    Zaten böyle olmasaydı herkes dağlarda yalnız yaşamayı yeğlerdi herhalde. Demekki ne kadar tepişirsek tepişelim toplu yaşamdan asla vazgeçemeyiz, o zaman üstünlük taslayıp ,çoğunluğu ikdidar sanan egoların traş olması için bir berbere ihtiyaç yokmu sizce?
    Var tabii !

    Peki O berberi kim traş edecek ?
    Asıl mesele bu!...

    ayazoglum
    Peki O berberi kim traş edecek ?
    Asıl mesele bu!...

    Sevgili düşünce insanı ayazoglum sizi saygı ile selamlıyorum soruyorsunuz o berberi kim tıraş edecek? bir yazınızda ne güzel demişsiniz "Atatürk’ü geçmişinden koparmanın bedelini bugün (A marikayı K alkındırma P artisi) aracılığıyla(ABD TIRAŞ EDECEK VE HESABI )herkes ödeyecek. ... diyorum

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    İletiler
    406
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Çok şükür

    Alıntı mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Peki O berberi kim traş edecek ?
    Asıl mesele bu!...

    Sevgili düşünce insanı ayazoglum sizi saygı ile selamlıyorum soruyorsunuz o berberi kim tıraş edecek? bir yazınızda ne güzel demişsiniz "Atatürk’ü geçmişinden koparmanın bedelini bugün (A marikayı K alkındırma P artisi) aracılığıyla(ABD TIRAŞ EDECEK VE HESABI )herkes ödeyecek. ... diyorum
    Sevgili Mehmet Ali Sezen dostum,

    Sana babamın başından geçmiş bir anısıyla cevap vermek istiyorum.
    Bir zamanlar zati sungur diye bir sihirbaz varmış. adam çok güçlü ilizyonistmiş
    öyleki,
    Bir rivayete göre atatürk bir oyunununu seyrettikten sonra adamın bankalara girmesini dahi yasaklamış, babamı 10- 11 yaşlarında iken bu sihirbazın oyununa götürmüşler.
    zati-sungur oyunun sonuna doğru seyirciye dönüp
    -Şimdi demiş herkes cebinde varsa makas ,çakı, bıçak gibi kesisici bir alet çıkarsın demiş . cebinde bıçak çakı gibi kesici alet olmayanlar parmaklarını makas gibi yapıp beklesinler demiş, şimdi demiş hep beraber bir üzüm bağına gideceğiz yanlız hiç kimse ben hadi kesin demeeden sakın ola üzümlerden kesmeye yada koparmaya kalkmasın demiş.
    Bir süre sessizlikten sonra ışıkları sönmüş.
    Kısa bir süre sonra yeniden yanmış, oda ne?
    Herkesin başının üstünde irili ufaklı salkım salkım üzümler renk cümbüşü içinde sarkıyorlarmış öyle güzel görünüyorlarmışki herkes hayranlıkla salkımlara bakıp kalmış.
    Aynı zamanda derinden zati sungurun sesi yankılanıyormuş,
    Şimdi demiş herkes gözüne kestirdiği bir üzüm salkımını tutsun demiş
    sakın kesmeye kalmayın diye uyarmayıda ihmal etmemiş,
    herkes bir üzüm salkımına yapışıp gelecek emiri beklemiş.
    Sonra;
    Zati Sungur'un sesi tekrar yankılanmış derinden, derinden.
    - şimdi herkes bıçağını yada çakısını, kesecekmiş gibi bıçağını yada çakısını, olmayanlar parmaklarını makas yada bıçak gibi kullanıp salkımın sapına dayasınlar demiş.
    Ama sakın kesmeyeceksiniz diyerek gene uyarmış . ardından da ilizyonu bozuvermiş,
    insanlar şaşkınlık içinde kimi burnunu kimi kulağını kesecek pozisyonda öylece bekleşiyormuş .

    işte bizim bu günki durumumuz kardeşim, ABD ilizyonu bozup
    biz gerçeği gördüğümüzde işallah bi taraflarımızı hala kesmemiş oluruz .
    sağlıcakla kal emi

    ayazoglum

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    İletiler
    406
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Çok şükür

    Alıntı ayazoglum rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Sevgili Mehmet Ali Sezen dostum,

    Sana babamın başından geçmiş bir anısıyla cevap vermek istiyorum.
    Bir zamanlar zati sungur diye bir sihirbaz varmış. adam çok güçlü ilizyonistmiş
    öyleki,
    Bir rivayete göre atatürk bir oyunununu seyrettikten sonra adamın bankalara girmesini dahi yasaklamış, babamı 10- 11 yaşlarında iken bu sihirbazın oyununa götürmüşler.
    zati-sungur oyunun sonuna doğru seyirciye dönüp
    -Şimdi demiş herkes cebinde varsa makas ,çakı, bıçak gibi kesisici bir alet çıkarsın demiş . cebinde bıçak çakı gibi kesici alet olmayanlar parmaklarını makas gibi yapıp beklesinler demiş, şimdi demiş hep beraber bir üzüm bağına gideceğiz yanlız hiç kimse ben hadi kesin demeeden sakın ola üzümlerden kesmeye yada koparmaya kalkmasın demiş.
    Bir süre sessizlikten sonra ışıkları sönmüş.
    Kısa bir süre sonra yeniden yanmış, oda ne?
    Herkesin başının üstünde irili ufaklı salkım salkım üzümler renk cümbüşü içinde sarkıyorlarmış öyle güzel görünüyorlarmışki herkes hayranlıkla salkımlara bakıp kalmış.
    Aynı zamanda derinden zati sungurun sesi yankılanıyormuş,
    Şimdi demiş herkes gözüne kestirdiği bir üzüm salkımını tutsun demiş
    sakın kesmeye kalmayın diye uyarmayıda ihmal etmemiş,
    herkes bir üzüm salkımına yapışıp gelecek emiri beklemiş.
    Sonra;
    Zati Sungur'un sesi tekrar yankılanmış derinden, derinden.
    - şimdi herkes bıçağını yada çakısını, kesecekmiş gibi bıçağını yada çakısını, olmayanlar parmaklarını makas yada bıçak gibi kullanıp salkımın sapına dayasınlar demiş.
    Ama sakın kesmeyeceksiniz diyerek gene uyarmış . ardından da ilizyonu bozuvermiş,
    insanlar şaşkınlık içinde kimi burnunu kimi kulağını kesecek pozisyonda öylece bekleşiyormuş .

    işte bizim bu günki durumumuz kardeşim, ABD ilizyonu bozup
    biz gerçeği gördüğümüzde işallah bi taraflarımızı hala kesmemiş oluruz .
    sağlıcakla kal emi

    ayazoglum
    Eyvah! ilizyonu bozdular galiba ortalık karıştı

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Çok şükür yürütmeyi durdurduk
    18. madde uygulaması ile parselimizin tamamı bir şirkete peşkeş çekilmişti.Şirketin seri şekilde inşaata başlaması üzerine öncesinde reddedilen...
    Yazan: KOÇİBEY Forum: İmar Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 13-11-2015, 23:28:56
  2. Çok şükür!..
    Gözler açılıp besmeleyle tavana bakılır. Çok şükür tavan olması gereken yerde durmaktadır; deprem olmamıştır. Kalkılır. Etrafa şöyle bir göz...
    Yazan: yas2010 Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
    Yanıt: 1
    Son İleti: 12-08-2010, 20:29:07

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.