+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 13 ileti bulundu.

Konu: Doktor İhmali Olabilir mi?

Doktor İhmali Olabilir mi? Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Mar 2011
    Nerede
    Kocaeli
    İletiler
    5
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Question Doktor İhmali Olabilir mi?

    Merhaba 2 hafta önce amcamı kaybettim. Hastanedeki hasta bakıcından öğrendiğime göre göğsünün ağrıdığını söylemiş. kalp grafiği çekmişler ve normal olduğu bildirilmiş bu arada pazar olduğu ve hastanede tek kıdemli doktor olduğu için amcama stajyer veya deneyimsiz bir doktor bakmış olduğunu düşünüyorum çünkü doktor o sırada evindeymiş evi hastaneye 15 dk uzaklıkta. Neyse amcam dinlenme odasına alınmış ve serum takılmış serum takıldığında kan gelmiş basınç olduğu için hemen doktoru çağırmışlar doktor geldiğinde amcamın kalbi durmuş şok vermişler hasta bakıcısının dediğine göre 1000 watt a kadar çıkılmış ve alnından kesik atılarak damar açılmış basıncı düşürmek için fakat amcam ne yazık ki vefat etti. Bunları hasta bakıcısından duyduğum şekilde anlatmamın nedeni doktorun ogün 20 günlük izin isteyip izne ayrılması .. Hasta bakıcısı kurtaramadığı için izne ayrıldığını söyledi. Bu konuda başkalarınında başı ağrımaması için doktora tazminant davası açmak istiyorum sonucu ne olur acaba kazanma şansım ne kadar öğrenmek istiyorum. Çünkü ölüm nedeni için otopsi istenecek büyük ihtimal açıkcası hiç hoşuma gitmiyor bu durum oyüzden kazanma şansım varsa öyle açıcam davayı..
    Şimdiden çok teşekkür ederim ..



    Hukuki NET Güncel Haber

    Doktor İhmali Olabilir mi? konulu yargıtay kararı ara
    Doktor İhmali Olabilir mi? konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jan 2011
    Nerede
    Kayseri
    İletiler
    1.135
    Blog yazıları
    144
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Doktor İhmali Olabilir mi?

    Başınız sağ olsun. Amcanızın eşi, çocuğu var mı?

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Mar 2011
    Nerede
    Kocaeli
    İletiler
    5
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Doktor İhmali Olabilir mi?

    Sağolun.. Evet var 39 yaşında bir eşi, 21 ve 23 yaşlarında 2 çocuğu var.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jan 2011
    Nerede
    Kayseri
    İletiler
    1.135
    Blog yazıları
    144
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Doktor İhmali Olabilir mi?

    Eşi ve oğullarının ceza ve tazminat davası açması -eğer ölüm ile ilgili bir istifhamları söz konusu ise- profesyonel bir destek alarak uygun olur kanısındayım. Davada kaygılar, şüpheler ifade edilecek ve hukuk işleyecektır. Sizin -bizzat- manevi tazminat davası açmaya hakkınız var mı diye biraz araştırdım; aktaraım:

    Aşağıda belirtilen kimseler arasındaki yakınlık derecesi, bunlardan herhangi birinin ölümü halinde diğerinin manevi tazminat istemini kural olarak geçerli kılar.

    Ana ve Baba

    Manevi Tazminat isteyeceklerin en başında ana ve babanın geleceği kuşkusuzdur. Ölen evladın, kız ya da erkek olması, yaşının küçüklüğü manevi tazminatın takdirinde etkili değildir. Keza evlat sayısı başka bir anlatımla davacı ana babanın sağ olan başkaca evlatlarının oluşu manevi tazminatın miktarının tayininde önemli değildir. Ana baba yönünden ölen her evladın acısı aynıdır.
    Hukuk Genel Kurulu 16.10.1968 T. 1996/4–1143 E. 692 K. sayılı ilamında “…ölen çocuğun yaşı, davacıların daha başka çocuklarının olması manevi tazminat miktarını azaltan bir faktör olarak nazara alınamaz…” demek sureti ile bu hususa parmak basmıştır.
    Ana-babanın evladın ölümü ile büyük bir üzüntü ve elem duyacağı tabiidir. Başka bir anlatımla evladın ölümü halinde ana ve babanın üzüntü duyacakları hususu yasal karinedir. Dolayısı ile davacı olan anne ve babanın evladın ölümü nedeni ile üzüntüye uğradığını ispat etmesi gerekmez.

    Ancak bazı öyle durumlar olabilir ki mesela davacı ana ve babanın ölen çocukları iyileşmesi mümkün olmayan bir hastalığı var kabul edersek ve çocuklarının bu durumdan ancak ölümle kurtulacağını bilmekle beraber bunun için de her gün dua etmekteler ise bu durumda ölen çocuk için anne ve babanın manevi tazminata yönelik taleplerinin son derece ihtiyatla değerlendirilmesi gerekecektir. Böyle bir durumda hâkimin B.K. 47. maddesindeki hususi halleri ve de M.K. 4. maddesini nazara alarak hakkaniyet ve adalet kaideleri gereği ana ve babanın manevi tazminat isimlerinde son derece ihtiyatlı karşılanması gerekecektir.

    Burada özellik gösteren bir durum üvey anne ya da babanın manevi tazminat isteme haklarıdır. Ancak evladın üvey olması halinde üvey baba ya da ananın ölüm nedeni ile ızdırap duyacağı hususu kanımca yasal karine olmaktan çıkmaktadır. Nitekim Ticaret Dairesinin 18.9.1962 T. ve 3173 tarihli kararında bu husus vurgulanmakta, “…üveylik münasebetinin olduğu durumlarda maddi ve manevi münasebet üzüntü ve keder derecesinin araştırılması gereğinden…” bahsedilmektedir.

    Üvey evladın ölümü nedeni ile manevi tazminat istenebilmesi için onun ölümü ile üvey ana ya da babanın destek zararına uğraması da şart değildir.

    Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20.10.1982 T. 1982/7323 E. 1982/9166 K. sayılı ilamında, “…Borçlar Kanununun (md.47) Almanca metninde bir kimsenin haksız eylem sonucu ölmesi halinde yakınlarının da manevi tazminata hak kazanacağı öngörülmüştür. Sadece maddi tazminat istemeye hakkı bulunmayan üvey babanın manevi tazminat isteyemeyeceği benimsenip manevi tazminat isteminin tümden reddi kanuna aykırıdır…” demektedir.

    Yargıtay 10 H.D. , 6.11.1975 T. , E.835/K.1227 sayılı kararına göre, “Üvey ana, ölenle arasında manevi tazminatı gerektirecek ölçüde duygusal yakınlığın varlığını kabule elverişli kişilerden değildir.Bu bakımdan diğer tarafında bu yöne itirazda bulunduğu göz önünde tutularak, üvey ananın manevi tazminat isteyip istemeyeceği, isteyebilecekse ölenin eşi, çocukları ve babası için hükmedilen miktarda bir manevi tazminatın üvey anaya dahi verilmesinin doğru bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.”

    Dikkat edilirse Yargıtay istemi reddetmiş değildir. Kanımızca çok yerinde olarak olayın özelliğini ve durumun kendi koşullarının araştırılmasını istemektedir. Bu koşul ve özellikler eylemli ve duygusal bir yakınlığı belirtiyorsa kuşkusuz üvey anne ve babanın da manevi tazminat isteme ve böyle bir davada davacı sıfatını taşımaya hakları vardır.

    Ayrıca ölen işçinin varsa büyükanne ve büyükbabasının da manevi tazminat isteme hakkı vardır.

    Ölenin Eşi

    İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen işçinin karı ya da kocasının manevi tazminat isteminde bulunma hakkı, ilke olarak tartışmasız kabul edilmektedir. Çünkü taraflar arasındaki evlilik bağı, duygusal bağlılığı da somutlaştıran önemli bir karinedir. Bununla birlikte eşin manevi tazminat isteme hakkının söz konusu olmadığı hal ve durumlarda görülebilir. Ortak yaşamın sona ermesi ve tarafların fiilen ayrı yaşıyor olmaları; düşünce ve duygu birliğinin bozulduğunu açıkça ortaya koyan başkaca durumlar, eşin manevi tazminat istemine engel olabilir.

    Taraflar arasında boşanma davasının varlığı konumuz yönünden ayrı bir özellik gösterir. Böyle bir davanın manevi tazminat yönünden göstereceği özellik için boşanma davasının kimin tarafından açıldığına bakmak gerekir. Boşanma davasını hayatta kalan eş tarafından açılmışsa kendisinin manevi tazminat istemi kabul edilmemek gerekir. Çünkü boşanma davası açmakla duygusal yakınlığının bozulduğunu açıkça ortaya koymuş bulunmaktadır. Buna karşı dava ölen eş tarafından açılmışsa ve davanın akışı hayatta kalan eşin duygusal yakınlığını yitirmiş olduğunu kabule elverişli değilse manevi tazminat isteminde bulunabileceği açıkça kabul edilmelidir.

    Dul eşin sonradan evlenmesi manevi tazminatın reddi için kendi başına yeterli bir neden oluşturmaz. Konu tazminatın miktarı açısından önem gösterirse de dava hakkını ortadan kaldırmaz.

    Ölen işçinin karısı veya kocasının eşinin ölüm nedeni ile üzüntü duyduğunu ispat etmesi gerekmez. Davalı tarafın ölüm nedeni ile üzüntü duyulmadığını ispat etmesi gerekir. Örneğin ölen koca sokağa atılmış, gerek evlatlar gerekse eş durumu ile hiç ilgilenmemişler ise ya da davacı eş kocasının sağlığında başka erkeklerle düşüp kalkıyorsa, boşanma davası açılmış ise bu durumların davalı tarafça delillendirilmesi halinde Borçlar Kanununun 47. maddesindeki hususi haller hakim tarafından nazara alınarak manevi tazminat istemi reddedilebilecek ya da miktarı azaltılabilecektir.

    Ölenin Çocukları

    İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen işçinin çocuklarının manevi tazminat isteme hakları açık ve tartışmasız şekilde kabul edilmektedir. Çocukların yaşı, ölenin desteğine gereksinim duyup duymadıkları ve ölenle birlikte oturup oturmadıkları tazminat davasında davacılık sıfatlarını özel olarak etkilemez. Hatta Yargıtay kararlarına göre çocuğun çok küçük yaşta olup ana ya da babasını yitirmenin anlamını kavrayamayacak durumda olması dahi tazminat isteminde bulunmasına bir engel oluşturmaz, çünkü ‘‘manevi acının ölüm anında ya da daha sonra duyulması önemli değildir’’. Bu görüşü daha da geliştiren Yargıtaya göre “babaları iş kazasında öldüğü sırada henüz ana rahminde bulunan çocuk için dahi manevi tazminat istenebilir.”

    Yargıtay 9. H.D., 5.12.1967 tarih, E.8571/K.11541 sayılı kararının gerekçesinde bu konuya ilişkin yorumunu şu sözcüklerle dile getirmektedir: “Küçük M’nin ölümden sonra doğması, aile kavramına dahil olmasına engel teşkil etmez.Bundan başka, manevi zararın ölüm halinde ölüm anında doğmasını zorunlu kılan bir kanun hükmü yoktur.Manevi zararın, bu olayda olduğu gibi, sonradan doğması da mümkündür. Gerçekten babasını tanımak mutluluğundan dahi yoksun kalacak çocuğun bütün yaşantısı boyunca duyacağı eksiklik ve acı söz götürmez. Öte yandan, ilke olarak manevi tazminat müessesesi bir kez kabul edildikten sonra küçüğün geleceğine yönelen manevi zararlarını karşılıksız bırakmak, açık surette adalet ve hakkaniyet kurallarına aykırı düşer.”

    Çocukların manevi tazminat isteminde bulunabilmeleri için evlilik içinde doğmaları şart değildir. Nesebi tahsis edilmiş çocuklarla; yargı yoluyla babalığa hüküm almış çocuklar da manevi tazminat isteminde bulunabilirler. Yeter ki olayda temel koşul olan duygusal yakınlık belirgin olsun.

    Ölenin çocukları üvey evlat olsalar dahi manevi tazminat isteme yasal hakkına sahiptirler. Ancak üvey evladın manevi tazminat isteminde ölüm nedeni ile üvey evladın duyacağı üzüntünün öz evladın duyacağı üzüntü derecesinde olup olmayacağı hususu üzerinde durulmalıdır. Üvey evladın, üvey ana ya da babasının ölümü nedeni ile bu ölümden büyük bir elem üzüntü duyacağını da karine olarak kabul etmek doğru olmaz. Manevi tazminat isteyen üvey evladın analık ya da babalık ile münasebet derecesini (örneğin küçük yaşta evlat edinildiği hususu v.s.) ölüm nedeni ile elem ve üzüntü duyduğunu Medeni Kanununun 6. maddesi gereğince ispatlamalıdır. Nitekim Ticaret Dairesinin 18.9.1962 T. ve 3173 K. sayılı ilamında taraflar arasında üveylik münasebeti olduğuna göre aralarındaki maddi ve manevi münasebet ve de üzüntü ve keder derecelerinin araştırılması gereğinden bahsedilmiştir.

    Ölenin Kardeşleri

    İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen işçinin kardeşlerinin manevi tazminat davasında davacı olma hak ve sıfatları ilke olarak vardır. İlke olarak diyoruz, çünkü özellikle büyük kentlerde bölünmüş küçük aile birimlerinin oluştuğu toplumsal yapı içinde duygusal yakınlık ve bağlılık kavramının hangi boyutlara ulaşıp nerelerde tıkandığı sosyal çevre koşullarına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Ancak, kardeşlerin ölenle bir arada yaşamaları, ilişkilerinin zayıflığı ve buna benzer nedenler tazminatın takdiri yönünden önem gösterseler dahi kardeşlerin manevi tazminat istemlerinin tümden reddi için yeterli değildir. Kuşkusuz bunlar tazminatın takdirinde göz önüne alınır. Ancak, kardeşin manevi acı ve elem duyma olgusu tümden ortadan kaldırmaz. Bu nedenle Yargıtay’ımız kardeşin açtığı manevi tazminat davalarının genellikle doğal olduğu görüşündedir. Hatta Yargıtay göre kardeşinin yaşının küçük olması da dava hakkını ortadan kaldırmamaktadır.

    Yine talepte bulunan kardeşin, ölen kardeşinin ölümü nedeni ile manevi tazminat isteyebilmesi için yaşının hiçbir önemi yoktur. Kardeşi öldüğünde ana rahmine düşmüş olsa dahi manevi tazminat isteme hakkına sahiptir.

    4. Hukuk Dairesinin 5.3.1979 T. ve 9773 E. ve 2900 K. sayılı ilamında, “…manevi tazminat isteyen kardeşlerin küçük oluşu, mümeyyiz bulunmayışı hiçbir veçhile manevi tazminat istemine engel değildir. Belki de kardeşinin layıkı veçhile tanıyamamanın ve gereği gibi hatırlayamamaktan mütevellit ileride duyacakları üzüntü kendilerine daha da fazla manevi tazminat istemlerine neden olabilir. Esasen sağ doğmak kaydı ile ana rahmine düşen kişilerin dahi tazminat isteyebilecekleri yolundaki uygulama göz önüne alındığı takdirde mahkemenin gerekçesine katılmak mümkün değildir. Bu nedenle kardeşler yararına adalete uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekir…” denmektedir.

    Ancak, işçinin ölümü anında henüz kardeş doğmamışsa, Yargıtay çocuklarla ilgili olarak yaptığı yorumdan farklı olarak ileride doğan bu kardeşin manevi tazminat istemeye hakkı olmadığını düşünmektedir .Yargıtay 10. H.D., 9.2.1978 T., E.7341/K.799 sayılı kararına göre: “ 21.6.1973 ölüm tarihinden sonra ve 20.10.1975 tarihinden sonra ve 20.10.1975 tarihinde doğmuş bulunan kardeşin, ölüm nedeniyle manevi zarara uğrayacağı düşünülemez.”

    İsviçre Federal Mahkeme Kararlarına göre kardeşin ölümü halinde diğer kardeşin manevi tazminat isteyebilmesi için, ölen kardeşle birlikte oturma şartı aranmaktadır. Türk Hukuk sisteminde böyle bir şart aranmamakta, kardeşler ayrı şehirde otursalar dahi manevi tazminat isteyebilmektedir. Keza davacı kardeşin ölen kardeş yüzünden destek zararına uğraması da şart değildir. Yargıtay Ticaret Dairesi 4.4.1963 T. ve 4869 E. 1712 K. sayılı ilamında “… davacılardan S.A. ölenlerden Y.A.’nın kardeşidir. Bu davacı, kardeşinin ölümünden dolayı yalnız manevi tazminat istemiştir. Kardeşinin ölümü nedeni ile maddi zararı olmayan ve öyle bir zarar istemeyen bu davacının kardeş ölümü gibi pek yakınının ebediyen yok olması sebebi ile duçar olacağı ızdırap derecesi göz önüne alınarak lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken talep hakkında hüküm verilmemesi yasaya aykırıdır…” demek sureti ile bu hususu vurgulamıştır.

    Kardeşin manevi tazminat isteminde bulunabilmesi için mutlaka ana-baba bir kardeş olması bir koşul değildir. Sadece baba bir, ya da sadece ana bir kardeş de, diğer koşulları varsa manevi tazminat isteminde bulunabilir. Konu belki tazminatın takdiri açısından değerlendirmeye girebilir. Ne var ki, davacının dava hakkını ortadan kaldırmaz.

    Ölenin Nişanlısı

    Yargıtayın müstakar kararlarına göre nişanlının ölümü nedeni ile sağ kalan nişanlının manevi tazminat talep hakkı ilke olarak kabul edilmektedir. Manevi tazminatta kan bağı gerekmez, sıhrî hısımlık aranmaz. 4. Hukuk Dairesi 23.11.1965 T. 8350 E. 327 K. sayılı ilamında, “…ölüm sonucu manevi tazminata hak kazanabilmek için Borçlar Kanununun 47. maddesinde bahsedilen (aile) kapsamına girmek unsur olarak belirtilmiştir. Mehaz kanunun Almanca metninde bu söz (yakınları) şeklinde deyimlendirilmiştir. Bu esas ve Yargıtayın kökleşmiş uygulamalarına göre manevi tazminata hak kazanabilmek için her halde kan ve sıhrî hısımlık şart olmayıp nişanlı, evlatlık ve diğer yakınlar duydukları manevi ezanın karşılığını dava edebilirler. Davacı (Z)’nin manevi tazminat dileğinin reddi anılan yasaya aykırıdır…” demek sureti ile bu hususu vurgulamaktadır.

    Ancak nişanlının ölümü nedeni ile davacının gerçekten üzüntü ve elem duyduğunu, ölen nişanlısı ile aralarında ruhsal bir sevgi birliğinin oluştuğunu ispat etmesi gerekir. Görücü usulü ile nişanlanmalarda, nişanlıların hiç ya da çok seyrek olarak bir araya geldiği durumlarda, nişanlanmanın evlilikle sonuçlanmayacağının aşikâr olduğu hallerde (nişan bozulması hediyelerin iade davasının açılması ya da nişanın bir arada olmayı meşrulaştırmak maksadı ile muvazaaten yapılması gibi) açılan manevi tazminat davası red edilmelidir.
    Nişanlı tarafından açılan manevi tazminat davalarında hakimin çok dikkatli davranması, ölüm olayının mamelekte sebepsiz zenginleşme aracı yapılmamasını teminen takdir imbiğini çok titizlikle kullanması, nişanlılar arasında oluşan bağın karşılıklı münasebetlerin çok hassas bir şekilde araştırılması gerekir.

    Ölenle Nikâhsız Olarak Karı- Koca Hayatı Yaşayanlar

    Burada üzerinde durulması gereken nokta, aralarında evlilik bağı olmadığı halde karı-koca hayatı yaşayanların manevi tazminat istemine hakları bulunup bulunmadığı noktasıdır. Bu tür beraberliklerin genel ahlaka ve toplum düzenine aykırı olduğu düşüncesinden kalkarak hayatta kalana manevi tazminat hakkı tanınmaması gerektiğinden söz edilebilirse de bazı yazarlar yerinde olarak toplumun fiili gerçeği olan imam nikâhı kavramına ağırlık vermekte ve bu beraberliği, para karşılığı birlikte yaşama diye tanımlanan metreslik ilişkisinden ayırmaktadırlar. Bu yazarlara göre metres ilişkisi manevi tazminat istemine hak kazandırmasa da, imam nikâhından doğan beraberliklerde hayatta kalanın manevi tazminat istemi kabul edilmelidir.

    Yargıtay içtihatlarında bu tür genellemelerden kaçınmakla birlikte her olayı kendi özellikleri içinde ayrı ayrı değerlendirmektedir. Yargıtay fiili beraberliğin karı-koca gibi yaşama ve müşterek hayat kurma biçimine yönelmesi durumunda, imam nikâhı koşulunu aramaksızın manevi tazminat istemine hak vermektedir.

    Yargıtay 9. H.D., 16.1.1966 T., E:2216/K:270 sayılı kararında: “ Davacı ölen şahısla evlenmek amacıyla 5-6 yıl birarada karı-koca gibi yaşamıştır. Bu durum, diğer şartları varsa, manevi tazminat istemine engel değildir” demektedir.

    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 25.11.1970 T. ve 67/4-31/645 K. sayılı ilamında tasdik ettiği 4. Hukuk Dairesi kararında şöyle denilmektedir: “…Borçlar Kanununun 47. maddesine göre, adam öldüğü takdirde ölenin ailesine manevi zarar namı altında adalete uygun bir karar verilebileceği yazılıdır. Bu maddede yazılı aile sözü ölenle davacılar arasında gerçek bir bağlılık ve ilişki bulunan yakınları kapsar. Esasen maddenin Almanca metninde kullanılan (Angehörigen) sözü de bunu göstermektedir. Bu itibarla ölüm dolayısı ile ızdırap ve elem duyan ölenin gerçek yakınları manevi tazminat istemekte haklı olurlar…” Bu gerekçeye dayanarak Hukuk Genel Kurulu somut olayda şu sonuca varmaktadır: “…davacı kadının ölenle birleşip köyde karı-koca gibi yaşadığı ve bu iyiniyete dayanan ve devamlılık arzeden müşterek yaşantıdan bir de çocukları olduğu ve davacının sadece kendisine ve çocuğuna isabet eden destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat isteğinde bulunduğu ve bunda haklı olduğu anlaşılmıştır.”

    Görülüyor ki Yargıtay konuyu dini nikâhlı birliktelikler içinde sınırlamıştır. Gelişen toplumlarda resmi ve dini nikâh dışında kadın ve erkeğin müşterek hayata yönelik beraberlikleri görülmektedir. Eğer böyle beraberliklerde Yargıtayın ısrarla aradığı “eylemli ve gerçek bir bağlılık, duygusal yakınlık varsa, hayatta kalanın tazminat istemine hak vermek gerekir.”

    Ölenin Diğer Yakınları

    Ölenin yakınları kavramı, kuşkusuz arkadaşlık ilişkilerine kadar genişletilemezse de geleneksel aile bağları içerisinde sayılan teyze, hala, amca v.b. gibi yakınların manevi tazminat isteminden hiç değilse ilke olarak söz etmek olasıdır.

    Yargıtay 4. H.D., 5.3.1979 T., E. 9973/K.2900 sayılı kararında: “Bir kimsenin ölenin yakını olabilmesi için, ölenle eylemli aile ve sevgi bağlarının varlığı gereklidir. Burada önemli olan aile hukuku çerçevesinde yakınlık değil duygusal yakınlıktır. Böyle olunca da uzak ya da yakın hısımlık bağları yerine ölenle çok yakın ve içtenlik taşıyan bir bağlılığın varlığı…”nı aramıştır.

    alıntıdır. (nil-nil)

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Mar 2011
    Nerede
    Kocaeli
    İletiler
    5
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Doktor İhmali Olabilir mi?

    Araştırman için teşekkür ederim.. Diyelim ki çocuğu veya eşi açtı davayı otopsi istenir mi bir fikrin var mı bu konu hakkında ?

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Jan 2011
    Nerede
    Kayseri
    İletiler
    1.135
    Blog yazıları
    144
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Doktor İhmali Olabilir mi?

    Sonuçta davayı açanlar ceza ve tazminat için ölüm nedeni hakkında ihmal suçlamasını söz konusu edecekler. Otopsi yüksek ihtimalle yapılacaktır diye düşünüyorum. Bu konuda üstadlarımız size ayrıntılı bilgi verebilirler. Tekraren başınız sağ olsun der, adalet ve sabır dilerim.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Mar 2011
    Nerede
    Kocaeli
    İletiler
    5
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Doktor İhmali Olabilir mi?

    Son birşey soracağım rahatsız ettim sizi de kusura bakmayın .. Doktor olay anından sonra ağlamış ve hemen 20 günlük izne ayrılmış aile bireylerine bir bilgi vermeden biz tamamen hasta bakıcısından duyduğumuz kadarıyla biliyoruz olayı. Doktorun bu tavrı şüpheli mi? Sizce bu ne gibi avantaj olur davacı için .Cevaplarınız için çok çok teşekkür ederim .

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Jan 2011
    Nerede
    Kayseri
    İletiler
    1.135
    Blog yazıları
    144
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Doktor İhmali Olabilir mi?

    Sunacağınız her türlü bilgi ve belge mahkeme tarafından değerlendirilecektir. Dava edilecek konu, bir doktorun meslek yaşamı ilişiklidir. Doktorun da bazı davalar açması olasıdır. Rica ederim. İyi geceler.

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Jan 2011
    Nerede
    Kocaeli
    İletiler
    699
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Doktor İhmali Olabilir mi?

    Öncelikle başınız sağolsun demek istiyorum.Daha sonra altalta yaşadığınız sıkıntı ile ilgili yardımcı olmaka adına fikir vermek isterim.

    Alıntı Göksu41 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Hastanedeki hasta bakıcından öğrendiğime göre göğsünün ağrıdığını söylemiş. kalp grafiği çekmişler ve normal olduğu bildirilmiş bu arada pazar olduğu ve hastanede tek kıdemli doktor olduğu için amcama stajyer veya deneyimsiz bir doktor bakmış olduğunu düşünüyorum çünkü doktor o sırada evindeymiş evi hastaneye 15 dk uzaklıkta.
    Doktor arkadaşlarım olduğundan konuya hatrı sayılır derecede vakıf olmamdan ve içinde olduğunuz durum hakkında kısa bir açıklama yapma gereğini duydum.

    Haftasonu olmasından ötürü büyük ihtimal ile acil serviste ilgilenilmiş ve -deneyimsiz demenin aşırı olduğu kanaatindeyim- pratisyen hekimin hasta ile ilgilendiğini düşünüyorum.Zaten doktorlar tıp fakültesinden mezun olurlar,KPSS'ye girerler ve devlet memuru olarak bir hastaneye atanırlar.Yani doktor olarak branş hekimliği yapmadan önce belli bir süre pratisyen olarak ister genel isterse özel hastanede çalışırlar branş sınavına girerler (Tıp Uzmanlık Sınavı )ve şeçtikleri yada puanları üzere bir branşta uzman olurlar.Bu süreye kadar pratisten olsalarda DR ünvanını kullanırlar.

    İlgili hekim demekki uzman doktorun hastaneye gelmesine gerek görmediğinden kendisine haber vermemiş,haber verseymiş ne değişr yada ne değişmezmiş bilinmez.AMa bir gerçek varsa o da en Uzman hatta ordinasyus denilen akademik kariyerdeki doktor'unda yapamayacağı şey ömrü uzatmak.Maalesef bu durum böyle.Hasta Bakıcı yahut birbaşka görevli -genel olarak bu böyledir- öncelikle komplek durumuna göre kendinden bilgili yahut kendinden çok para kazanan ama kendi kanaatince pekte iş yapmayan doktorları genel olarak çekemez ve size kötülemesi gayet normal.Yani dmeek istediğim 6 yıl tıp fakültesi okumuş bitirmiş bir adammı hastasının uzman doktora ihtiyacı olup olmadığını bilecek yoksa öğrenim hayatı belkide ilkokul ile son bulmuş hasta bakıcımı..Yada isterse üniversite mezunu olsun tıp bitirmeyen birinin görüşü ne derece önemlidir bu durumda...



    Alıntı Göksu41 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Bunları hasta bakıcısından duyduğum şekilde anlatmamın nedeni doktorun ogün 20 günlük izin isteyip izne ayrılması .. Hasta bakıcısı kurtaramadığı için izne ayrıldığını söyledi.
    Bu hasta bakıcı denen vatandaşın tek sorumluluğu hastalara bakmak.Hastaların ölüm kalım durumlarında ne vicdani bir sorumluluğu var nede mesleki o yüzden bu kadar rahat ve saçma konuşmuş kanımca..Hastasını kurtaramadığı için çıktığını nereden biliyormuş başhekimden izin isterken oradamıymış yoksa başhekim gelip bizim zat-ı şahaneleri olan hasta bakıcımıza konuyu arz mı etmiş.

    Alıntı Göksu41 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Çünkü ölüm nedeni için otopsi istenecek büyük ihtimal açıkcası hiç hoşuma gitmiyor bu durum oyüzden kazanma şansım varsa öyle açıcam davayı..
    Bakınız elbetteki dava açma hakkınız var.Fakat şahsi kanaatim birşey olmayacağı.Çünkü sizin tıp bilginiz varmı ?Hasta Bakıcının tıp bilgisi var mı ? Doktorun ihmali olduğunu düşünmeniz için tek neden sıfır tıp bilgisi ile pratikte baş ağrısı yada daha basit şeyleri -sıradan vatandaşın bilebileceği şeyleri- bilen bir adamın lafı ile zaten moraliniz bozuk canınız sıkkın iken dahada canınız sıkılacak.

    Benim ciddi tavsiyem doktorun izinden dönmesini bekleyin yahut hastaneden iletişim bilgilerini alıp durumun nasıl olduğunu neden uzman çağırmadığı gibi gerekçeleri birinci ağızdan dinleyin ve doktorun hala birşeyleri ihmal ettiği hakkında şüpheniz var ise davanızı açın şeklinde.

    Zaten diğer üye işin hukuki boyutunu izah etmiş fakat dediğim gibi başkasının lafı ile birşeyler yapmaktansa doktor ile ilk ağızdan konuşun emin olun sizi geri çevirmeyecektir hatta eminimki yaptığı işlemleri anlaşılacak kadar basit bir şekilde izah edecektir.

    Saygılar

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Mar 2011
    Nerede
    Kocaeli
    İletiler
    5
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Doktor İhmali Olabilir mi?

    Öncelikle ilginiz için teşekkür ederim. Oradaki doktorlarla birkaç kötü anım olduğu için deneyimsiz olduklarını düşünüyorum ki öyleler .Bir insanın kalp krizi geçirdiğini anlayamayacaklarsa neden oradalar hiçbirşey yok gibi kalp krizi geçiren bir hastayı dinlenme odasına almışlar serumun kanla dolması sonucu deneyimli olan doktor çağırılıyor. Tabi ki ömrü uzatamazlar ama tıp hayatımızı kolaylaştırmak için ozaman ömür uzatmayalım diye hastalarımızı ölüme terk edelim. Erken müdahalenin ve ilk yardımın hayat kurtardığını hepimiz biliyoruz.
    Hasta bakıcısı konusunda da araları iyiydi doktorla, ağladığında yanına gitmiş ve konuşmuşlar biraz oda psikolojisinin çok bozulduğunu ve izne ayrılacağını söylemiş
    Bilgileriniz için teşekkür ederim ben kararımı verdim .. İyi Akşamlar.

+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

doktorlar kpss ye girer mi

doktorlar kpss ye girermi

Tup bebekte resmi nikah belgesi istenirmi

doktor

Forum

Benzer Konular :

  1. Doktor İhmali ve Geç Bilgilende
    Merhaba… Eşim ile özel bir poliklinikte eşimde over kist olduğu için ve yumurtalıkları tam olarak gelişemediği için tedavi görmeye başladı ve deri...
    Yazan: senelcan Forum: Sağlık Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 12-07-2015, 21:19:19
  2. Müdahale İhmali?
    Merhaba 07.04.2008 tarihinde bir iş kazası geçirdim.Sol bileğim ve sol omuzumda parçalı kırklar oluştu.Özel sigortam olduğundan micro cerrahi...
    Yazan: westcoast Forum: Sağlık Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 05-01-2009, 17:19:36
  3. Doktorun İhmali
    Ben 6 ay önce Ankara da bir devlet hastanesine ayak bileğimdeki bir ağrı nedeniyle giitim. Doktor şikayetimi dinledikten sonra sadece ayağıma...
    Yazan: gkhnaydogan Forum: Sağlık Hukuku
    Yanıt: 16
    Son İleti: 25-09-2008, 00:37:54
  4. Bebek Ölümleri ve Doktor İhmali İddiası
    İzmir’de 11 saat içinde 13 bebeğin hayatını kaybetmesi üzerine aileler hastanenin ölümlerde ihmali olduğunu iddia etti. Sağlık Bakanlığı tarafından...
    Yazan: deniz02 Forum: Sağlık Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 22-09-2008, 21:17:14
  5. Görev İhmali
    Apartman aidatlarımı düzenli öderken, zemin katta olan dairemin mutfağındaki genel mutfak atık su gideri tıkanarak, üst katlardan akan pis sular...
    Yazan: GDogus Forum: Kat Mülkiyeti Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 22-08-2008, 22:12:06

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.