Günaydın oğlum, seni altı yıl önce bu gün saat yediyi beş geçe kucağıma aldım; bir tek günün değil ömrün aydınlık olsun diyeydi tüm çabalarım. Aylardır arkadaşlık yapıyorduk seninle, daha kırk beş gün vardı güne merhaba demene, sen gecenin on ikisinde geliyorum dediğinde inanamadım bu kadar erken gelmek istediğine, yalnızdım, önce dayını sonra babanı aradım, bir bir geldiler ya sanki doğuran onlardı; etekleri tutuşmuş gariplerin, onları sakinleştirip yola çıktık. Doktorum ben gitmeden aramıştı hastaneyi, doğuruyorsun deyip aldılar beni doğumhaneye; inatla doğurmadım sabaha kadar, artık sezaryen olmaz doktorun buraya giremez dediler ama nafile bana laf dinletmek zordur keşke hep o günkü gibi kalıp zehirlendiğinde de kendi bildiğimi yapsaydım. İlk doğum ya nasıl olsa on iki-on dört saate kadar yolu var diyordum kendi kendime ama yedi saat zor dayandım ve seni doğurmak zorunda kaldım; niyeydi bu korku hala bilemiyorum, senden ayrılmak mı istememiştim yoksa erken geldin diye miydi doğurmak istemeyişim? Merhaba oğlum hoş geldin! Biz seninle eski dostuz hele biraz daha büyü, karnımdayken yazdığım mektupları allayıp pullayıp hediye edeceğim sana, hoş geldin oğlum, günlerce gecelerce kokusuyla uyuduğum, hasretim, hoş geldin. Ben en çok gülü severim, nakil gecende şehri koşar adımlarla yürürken ayağıma çarpan goncayı saklıyorum, o andan sonra öleceğine inanmamıştım ve hala benimlesin, hoş geldin, erken geldiğin gibi erken gitme olur mu, söz verdiğin gibi benimle kal.
Bak ne şanslıyız okula başlamadığını fark eden Milli Eğitim, öğretmenler gönderiyor evimize; “nerede Mustafa Kemal diyorlar”! Cevabı alınca “hııı sağlık sorunları nedeniyle gelemiyormuş yazacağız deyip” gidiyorlar. Kendime sormadan edemiyorum, eğitmek için seni arayanlar benim devletimin kurumu da; seni zehirleyen, ciğerini yok eden, yavrumu ölüme sürükleyen, geleceğimi baltalayan sorumsuz doktorların bağlı bulunduğu kurum benim devletime ait değil mi? Neden benim devletim böylelerini takip etmiyor? Neden bilim adına canlar yok edilebiliyor ve çirkinlikler örtbas ediliyor? Peki ya kapıya gelen öğretmenler, kendilerine kurduğum cümlelerden sonra, bu çocuk nasıl okuyacak diye düşünüyorlar mı? Ya da aman bizde okumasın çok sorun olur diyorlar mı, bilmiyorum. Güzel kuzum sen merak etme biz okulumuzu da okuruz, kooocaman adam da oluruz! Yalnız düşündükçe gülüyorum, bildiklerini öğretmeninle paylaşmaya kalktığında neler olacak, sendeki kelime kapasitesiyle nasıl başa çıkacak, Allah yardımcısı olsun da sende çok azar yiyeceksin be oğlum; varsın yediğin azar olsun sen yaşa da küsen de kızan da olsun…
Hoş geldin günüm, güneşim, gül kokulum hoş geldin.