+ Konuyu Yanıtla
1 den 5´e kadar toplam 5 ileti bulundu.

Konu: Genetik Yapısı Değiştirilmiş Gıdalar Üzerine

Genetik  Yapısı  Değiştirilmiş  Gıdalar Üzerine Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Gıdalar Üzerine

    Son günlerde haber kaynaklarımız ithal edilen Genetik Gıdaları gündemimize taşıdılar. Olay, yıllardır anlatmaya çalıştığımız, ülkemizde istediği gibi at oynatabilen “Gıda Terörü”nün bir parçasından ibarettir.Yine aynı haber kaynakları günlerce, beyazlatma katkı maddeli unlarda ve bu unlardan yapılan ekmeklerden bahsettiler. Bu katkı maddelerinin kansorejen oldukları belirtildi.

    Sorumlu Bakanlığın yetkili Genel Müdürü açıklamalar yaptı.Bu katkı maddelerinin ve genetik Gıdaların ithalinin ve kullanımının yasak olduğunu,fakat buna rağmen ithalatının kontrol edilemediğinin,un ve ekmek üreticilerinin bu katkı maddelerini kullandıklarını.Genetik ürünleri kontrol edebilecek laboratuar alt yapısına sahip olmadıklarını ifade etti.

    Biz tekrar iddia ediyoruz ki bu “GIDA TERÖRÜ”nün sorumlusu devlettir, Kamu kurum ve kuruluşlarıdır. Yeterli denetim yapmaktan yoksundur.Bu da kâh personel azlığından, kâh teçhizat yetersizliğinden,kâh mevzuat noksanlığından kaynaklanmaktadır.Bu sebeple, Türkiye, sağlıksız gıda üretiminin, kaçak domuz çiftliklerinin, istenilen katkı maddelerinin,gıda maddelerinin,ilaçların ve kozmetik ürünlerin kılıfına uydurarak kolayca ithal edilebildiği, katkı maddelerinin bilinçsizce kullanılabildiği, bütün bu olumsuzluklara karşı, ha ha ha hi hi hi gününü gün eden Müslümanların yaşadığı bir garip memlekettir.

    Biz, buna rağmen yine de uyarılarımıza Allah’ın izni ile devam edeceğiz. Bu gün sizlere,’World Health Organization’ın 2004 yılında internette yayınladığı bir dökümandan da faydalanarak hazırladığımız bir çalışmayı bilginize sunuyoruz.

    GEN NEDİR ?
    Yunanca’dan alınma doğum ya da başlangıç anlamındaki “genos” tan geliyor.Yaşamı belirleyen genler DNA sarmalı içinde yer alır.

    DNA NEDİR ?
    DNA, dört asitten meydana gelmiş dioksi ribo nükleik asitin kısa yazılımıdır.Hücre çekirdeğinde kimyasal dille yazılmış yaşamın şifre kodudur.Bu şifre bugünkü bilgilere göre fosfat ve şekerden oluşuyor.

    RNA NEDİR ?
    Ribo nükleik asit teriminin kısa yazılımıdır. DNA dan aldıkları genetik mesajları hücre içinde protein üreten birimlere taşıma görevi ifa ederler.

    GEN TRANSFERİ NEDİR ?
    Bir canlının genlerini taşıyan DNA sının,bir başka canlının hücresine nakledilmesidir.İLK transfer çalışmaları 1900 lü yılların başlarında yapıldı.Yulaf ve meyve sineği hücreleri üzerindeki çalışmalarda bazı bakteriler kullanıldı.Bakteri hücresi içerisine yerleştirilen DNA genlerinin bu hücre içerisinde fonksiyonlarını ve çoğalmalarını sürdürdükleri müşahede edildi.Bu buluştan sonra,gen mühendisliği mesleği oluştu.Bugün bitkiler,hayvanlar ve insanlar üzerinde gen transferi ile ilgili yeni buluşlar baş döndürücü bir hızla gündem oluşturmaktadır.

    GENETİK ORGANİZMA (GMOs) veya GENETİK GIDA (GM ) NEDİR ?
    Kısaca (GMOs) veya (GM) yazılımı ile belirtilen genetik değişime tabi olmuş organizma veya gıda ,doğal olmayan bir şekilde genetik yapısı değiştirilmiş organizma veya gıda olarak tanımlanabilir.Bu teknolojiye “Biyo Teknoloji”, “Gen Teknolojisi” veya “Genetik Mühendisliği” gibi isimler verilmektedir.Bu teknolojide seçilmiş bireysel genler bir organizmadan,başka bir organizmaya ya da farklı türler arasında transfer edilmektedir.Bu işlem için çeşitli metodlar geliştirilmiştir.

    GENETİK GIDALAR NİÇİN ÜRETİLMEKTEDİR ?
    Bu ürünlerin,Üretici ve Tüketicilerinin bazı avantaj beklentileri,bu tür gıdaların gelişmesine öncülük etmiştir.Daha ucuz bir maliyet ve daha büyük fayda,bir üründeki gen transferi talebini artırmıştır.Daha büyük fayda derken,ürünün dayanıklılığı ve gıda değeri üzerinde sağlanabilen üstünlükler söz konusu olmaktadır.
    Genetik işlem görmüş tohumlarda,genellikle böceklerin ve virüslerin sebep olduğu hastalıklara karşı direnç gösterecek veya yabani ot öldürücülerine karşı direnç sağlayacak özelliklerin kazandırılması ön planda olmaktadır.

    GENETİK GIDALAR;GELENEKSEL GIDALARDAN FARKLI MI ALGILANIYOR ?
    Umumiyetle,tüketiciler geleneksel ürünleri güvenli olduklarını düşünmektedirler.

    İNSAN SAĞLIĞINA YÖNELİK POTANSİYEL RİSKLER VAR MIDIR ?
    GM gıdalarının güvenirliliği üzerinde yoğun araştırmalar sürdürülmektedir.

    1. doğrudan sağlık üzerindeki etkiler,
    2. alerjik reaksiyonları provake eğilimleri,antibiyotiklere karşı direnç oluşturması
    3. zarar vericilik veya beslenme değeri üzerindeki özel etkenler,
    4. eklenen genin kararlılığı,
    5. genetik değişiklikle ilgili olarak beslenme değerlerine etkiler,
    6. gen girişinden dolayı oluşan istenmeyen etkiler.

    İNSAN SAĞLIĞI İÇİN BAŞLICA ENDİŞE VERİCİ SORUNLAR NELERDİR ?
    Üç konuda insan sağlığının tehdit edildiği tartışılmaktadır.

    1. Alerjik reaksiyonları tetiklemesi,
    2. Genlerin insan vücuduna transfer olması,
    3. Gm li fidanlardan,doğal ortamda geleneksel ürünlere gen hareketi ( OUTCROSS)

    GENETİK GIDALAR GÜVENLİMİDİR ?
    FARKLI GMOs lar farklı yollarla eklenmiş farklı genleri içerir.Bu sebeple,her bir genetik gıda ve onun güvenirliliği ayrı ayrı bazlarda değerlendirilmelidir.Tüm GM gıdalarının güvenirliliği üzerinde genel bir karar oluşturmak mümkün değildir.

    SONUÇ

    Genetik ürünler teknolojisinde birçok bitki genlerinin yanında domuz da dahil pek çok hayvanın da genlerinin kullanıldığı bilinmektedir.Mesela soyada böyle bir problem bulunmaktadır.Hıristiyanlık’tan,Museviliğe kadar pek çok din otoriteleri konu üzerinde araştırmalar yaptırmışlar ve resmi görüşlerini inananlarına deklare etmişler.Maalesef henüz hiçbir İslam kuruluşu dini açıdan konuyu araştırıp bir görüş ortaya koyamamıştır.En azından biz böyle bir belgeye ulaşamadık.Genetik değişime uğratılmış katkı maddelerinin dini hükmü nedir?.Bu katkı maddelerinin kullanıldığı gıda maddelerinin dini hükmü nedir?Bu tür gıda maddeleri ile beslenmiş eti yenen hayvanların dini hükmü nedir?.Genetik transformasyonda domuz dahil hayvan genlerinin kullanıldığı tüm ürünlerin dini hükmü nedir?Bu sorulara cevap bulamadan, bu gibi ürünleri tüketme konusunda dikkatli olmamız gerektiğini ifade edebiliriz.

    Bu bilgiler www.gidaraporu.com'dan alınmıştır



    Hukuki NET Güncel Haber

    Genetik  Yapısı  Değiştirilmiş  Gıdalar Üzerine konulu yargıtay kararı ara
    Genetik  Yapısı  Değiştirilmiş  Gıdalar Üzerine konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Genetik Yapısı Değiştirilmiş Gıdalar Üzerine

    Bugün tohumlara, gıda ürünlerine ve katkı maddelerine GDO var veya yok testi bile yapılamayan TÜRKİYE’de gerekli teknik ve bilimsel altyapı sağlanamadıkca, bütün herkes HAYIR! diye bağırsa ne yazar?

    Gıda Katkı Maddelerinde Durum Nedir?

    Gıda Katkı maddelerinden: E101Riboflavin, E150Karamel, E153Carbon black, E160Lycopene, E161Cryptoaxanthin, E306Tocopherol, E307Alpha-tocopherol, E308Gamma-tocopherol, E309Delta-tocopherol, E322Lecithin, E415Xanthan gum, E471Mono ve diglyceridler, E472Mono ve diglyceridlerin acetic acid esterleri, E473Yağ asitlerinin sucrose esterleri, E475Yağ asitlerinin polyglycerol esterleri, E476Polyglycerol polyricinoleate, E479, E491Sorbitan monostearate, E620Glutamic asit, E621Monosodyum glutamte, E622Monopotasyum glutamate, E623Calcium diglutamate, E624Mono amonyum glutamate ve E625Magnezyum diglutamate’ın çoğunluk GDO ‘lu olarak üretildiğini ithalatçılarımızdan, gıda üreticilerimizden ve denetimle yükümlü insanlarımızdan kaç kişi bilmekte ve dikkat etmektedir? İthal edilen GDO’lu peynir mayaları ne derece kontrol edilebilmektedir?

    Konu üzerinde araştırmalarını sürdüren Bilim Kurulları, GDO’lu ürünlerin insanların bağışıklık sisteminde, santral sinir yapısında tahribatlar yapabileceği, mikroplu hastalıklara karşı kullanılcak antibiyotiklerin etkinliğini azaltabileceği, kanser ve allerjik reaksiyonlara neden olabileceği üzerinde ısrarla durmaktadırlar. Bir ilacın bile insanlar üzerinde yaygın kullanılabilmasi için 20-25 yıllık çalışmalar gerektirdiği halde, henüz 1996 ‘larda ortaya çıkan ve beraberlerinde pek çok rizki taşıyan GDO’lu ürünleri insanlara ,bilgilerinin dışında kullandırmak için gösterilen bu aceleci tavır bütün tüketicileri, sağlık ve denetim birimlerini düşündürmelidir.

    GDO’lu bitkiler, doğada yetişen diğer bitkilerden farklı olarak, genomlarında kendi türlerine ait olmayan genleri taşıdıklarından, bu bitkilerin yetiştirildiği ülkelerde, başta sağlık olmak üzere, çevre ve sosyo-ekonomik yapı üzerinde önemli riskler söz konusu olmaktadır.

    Sağlık Riskleri

    Potansiyel Alerjenlik: GDO’lu bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen ürünlerin meydana getirebileceği risklerin başında alerji gelmektedir. Genetik yapı değişiminde, verici kaynağın alerjen özelliklerinin transfer edilen bitkiye ya da hayvana geçmesi engellenemeyebilir. Nitekim, 1996 yılında, Brezilya kestanesinden ve fındığından soya fasulyesine aktarılan geni içeren ürünler, alerji yapması nedeniyle, marketlerden toplatılmıştır.

    Potansiyel Toksisite: Genetik olarak değiştirilmiş organizmalar, aktarılan yeni gen ürünlerini ve onlardan kaynaklanan sekonder metabolitleri içerdiğinden, potansiyel bir toksisiteye sahiptir. GDO’lu bitkilerde bulunan özellikle zararlı ot ve böcek öldürücü genler ile terminatör teknolojisi gereği aktarılmış olan genler de toksin üreterek çalıştıklarından, dokularda birikme durumunda, önemli riskler oluşturmaktadır. Bu genlerin kullanılması pestisit kullanımını ortadan kaldırmıştır. Ancak, bu toksik madde kalıntılarının ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir.

    Bu toksinlerin uzun dönemde insan sağlığına olan etkilerine ilişkin yeterli bilgi bulunmamaktadır. GDO’lu ve normal patateslerle beslenen iki grup farede yapılan çalışmada; normal patateslerle beslenenlerde hiç bir sorun olmamasına karşın, GDO’lu ürünlerle beslenenlerin sindirim sistemlerinde önemli zararlar belirlenmiştir.

    Potansiyel Kanserojenlik: GDO’lu bitkilerin doğrudan ve dolaylı olarak kanserojen etkisinin olabileceği birçok araştırıcı tarafından belirtilmektedir. Özellikle, herbisitlere dayanıklı GDO’lu pamuk, soya, mısır ve kolza çeşitlerinde kullanılan bazı kimyasal maddelerin doğrudan kanser yapıcı oldukları bilinmektedir. Öte yandan, sindirim sisteminde tam olarak sindirilmeden dolaşım sistemine geçerek kan hücreleri aracılığı ile normal genoma katılabilen yabancı DNA parçalarının da hastalıklarda etkili olma ihtimali söz konusudur.

    Antibiyotiğe dayanıklı mikroorganizma oluşumu: Günümüzde kullanılan biyoteknolojik tekniklerle bitkilere aktarılan genlerin büyük bir çoğunluğu bakteri ve virüs kökenlidir. Gen aktarımı esnasında GDO’lu bitkilerin seçilebilmesi amacıyla antibiyotik dayanım izleme genleri kullanılmaktadır. Ancak, bu antibiyotik dayanım izleme genleri insan ve hayvan bünyesindeki bakterilere yatay olarak geçişiyle onların da genlerinin antibiyotiklere dayanıklı hale dönüştürülmesi gibi sağlık açısından büyük riskler söz konusudur.

    Besin değerinde bozulma: GDO’lu bitkilerde, yeni özellikler kazandırılırken, bitkinin orijinal yapısında bulunan bazı kalite öğelerinde önemli azalmalar olduğu tespit edilmiştir. Örneğin, kalp hastalıklarına ve kansere karşı önemli bir koruyucu madde olan “phytoestrogen” bileşiklerinin, klasiklere oranla, GDO’lu bitkilerde daha az olduğu bilinmektedir.

    Çevresel Riskler

    GDO’lu bitkiler üzerinde en çok tartışılan konuların başında çevreye verebileceği zararlar gelmektedir. Bilim adamlarının çoğu, GDO’lu bitkilerin ekolojik zararlarının olabileceği görüşünde birleşmektedir.

    Toprak ve su kirliliği: GDO’lu bitkilerin kalıntılarındaki toksik maddelerin toprağa ve suya geçtiğine ilişkin çok sayıda araştırma sonucu bulunmaktadır. Bu nedenle, toksinlerin diğer organizmaların besin zincirine katılmaları da söz konusudur. Bazı genlerin ürettiği endotoksinlerin toprakta 33 hafta kaldığı belirlenmiştir. Öte yandan, GDO’lu bitkilerin ikinci kuşak üretimini engellemek amacıyla, uygulanan terminatör teknolojisi gereği, tohumlar üreticiye verilmeden önce yüksek dozda antibiyotik ile bulaştırılmaktadır. Bu tohumların ekilmesiyle toprağa önemli miktarda antibiyotik geçişi söz konusudur. Buğday ve pamuk gibi çok geniş alanlarda ekimi yapılan ürünlerde bu uygulamanın etkisinin ne kadar büyük olacağı açıktır. Klasik herbisitler ürüne de zarar verdiğinden, üreticiler tarafından son derece dikkatli ve düşük dozda kullanılır. GDO’lu çeşitler ot öldürücülere dayanıklı olduklarından, ürüne zarar vermeyeceği düşüncesiyle, daha fazla ilaç kullanımı söz konusu olmuştur. Denemeler sonucunda, GDO’lu soyalarda herbisit kullanımının bir kaç kat arttığı belirlenmiştir.

    Faunada değişim: GDO’lu bitkilerin faunada yararlı akraba türlerin yok olmasına ve yeni zararlı populasyonlarının oluşmasına neden olabileceği tartışılmaktadır. Özellikle, GDO’lu mısırlardaki Bt genlerinin sadece koçan kurtlarına etkili olduğunun söylenmesine karşın, mısır bitkilerinin arasında yetişen ve üzerinde bol miktarda mısır çiçektozu bulunan “Asclepias” adı verilen bitkilerle beslenen kral kelebeklerinin de öldüğü görülmüştür. Ayrıca, yararlı böceklerden olan “Ladybugs” (hanım böceği) ve “Lacewing” gibi böceklerin öldüğü, bu böceklerle beslenen arı ve kuşların da zarar gördüğü saptanmıştır. Bilindiği gibi, dayanıklı çeşitlerin oluşturduğu baskı sonucunda zararlılar zamanla tepkilerini değiştirebilmektedir. Bu durumda hem GDO’lu bitkiler etkisiz hale gelmekte, hem de biyolojik savaşta Bt bakterilerinden yararlanma imkânı ortadan kalkmaktadır.

    Mikrorganizmalarda değişim: Antibiyotiklere dayanım izleme genlerinin toprak bakterilerine geçmesi ya da terminatör teknolojisi gereği toprağa verilen yüksek dozdaki antibiyotiklerin baskısı nedeniyle dayanıklı yeni bakteri tiplerinin oluşma ihtimali her zaman vardır. Virüslere dayanıklı olarak geliştirilen GDO’lu bitkilerin, başka virüs tiplerinin ortaya çıkmasına neden olabileceği Michigan Üniversitesi’nde deneysel olarak kanıtlanmıştır. Virüs genleri, diğer virüs ve retrovirüslerin genleri ile karışabilmekte, bunun sonucunda da patojeniteleri artmış yeni virüsler oluşabilmektedir. Bu gen karışımının 8 hafta gibi kısa bir sürede gerçekleşebileceği deneysel olarak kanıtlanmıştır. Öte yandan, “Cauflower Mosaic” virüsü GDO’lu mısır, pamuk ve kolzalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. “Pararetrovirüsler” grubundan olan bu virüsün, hepatit-B ve HIV virüsleri ile büyük benzerlik göstermesi, konunun önemini daha da artırmaktadır.

    Florada değişim: Bitkilere kazandırılan yeni özellikler bu bitkilerin yaşadıkları çevredeki floranın bozulmasına, doğal türlerde genetik çeşitlilik kaybına, ekosistemdeki tür dağılımının ve dengesinin bozularak genetik kaynakları oluşturan yabani türlerin yok olmasına neden olabilecektir. Çiçektozları, genetik kirlilikte en önemli etkendir. Mısır çiçektozlarının rüzgarın etkisi ile canlı olarak 1 km uzağa gidebildiği, yoncada arıların çiçektozlarını canlı olarak 2-3 mil uzağa taşıdıkları deneysel olarak belirlenmiştir. Genetik olarak değiştirilmiş bitki çiçektozlarının rüzgâr, kuş, arı, böce, mantar ve bakterilerce taşınması sonucunda kilometrelerce uzaktaki bitki türleri de etkilenecek ve genetik bir kirlilik ortaya çıkabilecektir. GDO’lu ürünlerden gen geçişleri yabani türlerin özelliklerini bozacak ve bitkisel gen kaynaklarının geri dönülmesi zor bir zararla karşı karşıya kalmasına neden olabilecektir. Ayrıca, GDO’lu bitkilerdeki herbisitlere dayanıklılık genlerinin yabani akrabaları olan otlara geçmesiyle, tarımsal mücadele güçlüklerle karşılaşabilecektir. GDO’lu mısırlardan yabani mısır türlerine gen bulaştığına ilişkin resmi raporlar yayınlanmaya başlanmıştır.Yabani floradaki genetik yapı değişiklikleri, onların gen kaynağı olarak değerini tamamen yok edebilir. Arkansas Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, GDO’lu çeltikten, çeltiğin yabani gen kaynağı olan kırmızı çeltiğe gen geçişinin olduğu belirlenmiştir. GDO’lu bitkiler için geliştirilen herbisitler, bu bitkilerin dışındaki tüm bitkileri kesin olarak öldürmektedir. Geniş alanlara uygulanan bu tip herbisitlerden yabani floranın olumsuz etkilenmemesi mümkün değildir. Öte yandan, terminatör genlerin akraba türlere çiçektozları ile geçerek onların ikinci yıl tümüyle yok olmalarına neden olması yüksek bir ihtimaldir. GDO’lu bitkilerden kaynaklanabilecek genetik kirlilik, birçok yabani türün anavatanı olan Türkiye için ayrı bir önem taşımaktadır.

    Variyabilite ve beklenmeyen sonuçlar: Ekosistemler son derece karmaşık bir yapıya sahiptir. Özellikle, GDO’lu bitkiler gibi, yeni organizmaların sistem içine girmesiyle bazı bilinmeyen risklerin ortaya çıkması beklenebilir. Bu zamana ve yere bağlı olarak türler arası gen akışının sonucunda ortaya çıkabilecek gen etkileşimlerinden kaynaklanmakta olup, populasyonda değişik bir karakterin ortaya çıkma ihtimali her zaman söz konusudur.

    Sosyo – Ekonomik Riskler

    Pahalılık: GDO’lu ürünlerin tohumları, GDO’lu olmayanlara göre, %25 ile %100 arasında daha pahalı olup her yıl yenilenme zorunluluğu söz konusudur. Fiyatının yüksek olması nedeniyle tohumluk alımını uzun süre devam ettiremeyecek olan küçük çiftçiler bu durumdan zarar göreceklerdir.

    Tek tip çeşit ve ilaç kullanımı: Bitkisel üretimin GDO’lu çeşitlere dayandırılması, geleneksel tarımda yerel çeşitlerin kullanımında önemli azalmalara neden olabileceği gibi, tarımda tohumluk ve ilaç bakımından dışa bağımlılık sorununu da doğuracaktır.

    Tohumluğun her yıl yenilenmesi: GDO’lu çeşitlerin sahip olduğu “terminatör gen” sistemi nedeniyle, tohumluk üretiminin çiftçiler tarafından yapılması olanaksızdır. Bu nedenle, tohumluğun üretici firmadan her yıl alınması zorunludur.

    Çeşit karışımı: Aynı bölgede klasik ve GDO’lu çeşitlerin bir arada ekilmeleri halinde, çiçektozları nedeniyle, birbirlerine karışmaları kaçınılmazdır. Bu durumda, üreticilerin istedikleri tip ürünü özelliklerini bozmadan yetiştirmeleri imkânsız hale gelebilecektir. Bunlardan elde edilen ürünlerin de karışık olma olasılığı çok yüksek olacak ve tüketici açısından da önemli bir risk oluşturabilecektir.

    GDO’lu çeşit yetiştiren ülke konumuna gelinmesi: Birçok Avrupa ülkesi, GDO’lu ürün yetiştirmeyen ülkelerden bile, dışalım yaptıkları ürünler için “Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizma” değildir belgesi istemektedir. Bu çeşitlerin yetiştirilmesi halinde, klasik ürünlerin pazarlanması da önemli ölçüde zorlaşacaktır.

    Din ve Etik Bakımından Konunun Sorgulanması:

    Müslümanlar ve Museviler domuz eti ve türevlerini tüketmedikleri için domuz geni karıştırılmış ürünlerden de yemek istemeyeceklerdir. Ayrıca Müslümanlar bazı böcek ve hayvan genlerinin kullanıldığı ürünlere karşı da rezerv koyacaklardır. Aynı şekilde vejeteryanlar ise hayvansal gen içeren tüm bitkisel ürünleri tüketmek istemeyecektir. Bu durumda GDO’lu ürünlerin etiketlerinde gerekli bilgilerin doğru ve açık bir şekilde verilmesi bir insanlık görevi olarak ortaya çıkmaktadır.

    Bir diğer risk ise:

    Bugün GDO’lu tohumlarla ekimin yaygın yapılması, yasası ve yönetmeliği çıkmış olan “Organik Tarımı” da tehdit etmektedir. TÜRKİYE’de şu anda organik tarımı destekleme kanun ve yönetmeliği varken halen biyogüvenlik kanunu yoktur. Bu sebeple GDO tespiti yapılamıyor! Bu durumda, tohumun, toprağın, suyun temiz tutulabilmesi,GDO’lu yaygın ekimden dolayı rizk altındadır. Bu şartlarda, gerçek manada organik tarımdan söz etmek ağırlığını kaybetmektedir. Bir test yapılsa o ürünlerin en az yarısı imha edilecek veya organik diye satılamayacak duruma gelebilir…Izleme yok, denetleme yok, ustelik bunu yapabilecek beceri ve donanımda insan ve laboratuar da yok.
    Yukarıda saydığımız riskleri dikkate alarak, Ülkemizde de, GDO’lu tohum, gıda ve katkı maddelerinin etiketlerinde mutlaka GDO’lu olduğu bilgisi mecbur tutulmalıdır. Hiç bir şekilde tüketicinin bilgisinin dışında ,formulasyonuna onay vermiyeceği bir ürünü satmaya kimsenin hakkı yoktur. Böyle bir eylem tüketicilerin evrensel sağlık ve inanç haklarını hiçe saymak olduğu gibi, bir insanlık suçudur.

    Öyleyse yapılması gereken nedir? Burada esas olan, etkin, yaygın ve bilimsel bir izleme ve denetim mekanizmasının geliştirilmesi için çaba gösterme gerekliliğidir. Böyle bir yaklaşım biyogüvenlik ile ilgili yasa ve uygulamaların geliştirilmesini öncelikli kılmaktadır. Denetim ve izleme, genetik olarak müdahale edilmiş türlerin insan sağlığına ve çevreye oluşturduğu risk tehdinin doğru tespit edilmesi ve fayda/zarar belirlemeleri için zorunludur. Ayrıca genetik özkaynaklarının korunması, çeşitliliği ve sürdürülebilir kullanımının gözetilmesi sürdürülebilir tarım için de esastır. Dolayısıyla gıda ürünleri ve gıda hammaddesi olarak kullanılan malzemelerde, genetik olarak değişikliğe uğramış organizmaların (GDO), ve bunları içeren ya da bunlardan elde edilmiş ürünlerin kullanımına izin vermek için ilk şart gerekli bilimsel ve teknik altyapıyı kurmaktır.

    Etkin bir biyogüvenlik altyapısı ve çerçeve kanunu bu anlamda bizim de ilk önceliğimiz olmalıdır.Devletin etkin ve yaygın denetim ve izleme görevi birincildir. Diğer yandan biz istemiyoruz ya da yasakladık diye GDO’lardan uzak, mutlu ve rahat bir hayat süreceğimizi zannetmek te yapılacak en büyük yanlış olacaktır. Bugün dünyanın vardığı noktada maalesef GDOlar neredeyse heryerde var ve onları görebilen, izleyebilen ve gerektiğinde durdurabilen bilimsel yeterliliğimiz olmadan onları kontrol etmek diye bir imkânımız olamaz. Bu durumda bilinmeyen bir hedefi boykot etmenin pratik bir değeri de olamaz. Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok misali.GDO tespiti konusunda bilimsel araştırmalar halen tüm dünyada sürmekte ve mevcut testler her gün geliştirilmektedir. Bu noktada halen ülkemizde bu testlerin yapılamaması büyük bir risk teşkil etmektedir. Gerek tedarik zinciri, gerekse üretim süreçleri içinde düzenli ve yetkin bir (iç) denetim, atılması gereken ilk adım olarak görülmektedir. Ancak, en ideal koşullarda görevini yapıyor da olsa devletin denetleyici rolü ancak bilgili ve ahlaklı üreticiler, seçme hakkı olan ve hakkını arayan tüketiciler, ve daha da önemlisi konuya hakim, yetkin araştırmacıların varlığında amacına ulaşır.

    Derleyen: H.K.BÜYÜKÖZER.DR.Müh.

    Kaynakça:

    1- Tarım Teknolojilerinde Yeni Yaklaşımlar ve Uygulamalar: Bitki Biyoteknolojisi ( Prof. Dr. Murat ÖZGEN, Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Ankara. Prof. Dr. Filiz ERTUNÇ, Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Ankara.
    Doç. Dr. Gülcan Kınacı, Osmangazi Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Eskişehir.

    Dr. Mustafa YILDIZ, Melahat BİRSİN, Hakan ULUKAN . Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Ankara

    Dr. Haluk EMİROĞLU5, Bilkent Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Ankara

    Arş. Gör. Nur KOYUNCU A.Ü. Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Ankara

    Doç. Dr. Cengiz SANCAK, A.Ü. Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Ankara)

    2- Makale(Dr.Birep Aygün.Gıda Güvenliği Yahoo Grup)

    3- Genetik Modifiyeli Ürünler Slayt çalışması.Süleyman Deveci.Y.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü. Kimya Müh. Bölümü

    www.gidaraporu.com

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Jul 2001
    İletiler
    5.745
    Blog yazıları
    1
    Dilekçeler Sözleşmeler
    17
    Dosya Yükleme
    53

    Tanımlı Cevap: Genetik Yapısı Değiştirilmiş Gıdalar Üzerine

    Konulara doğrudan tukaka demek üslubumuz değil. Konu ile ilgili bakan bu tip gıdaların ülkeye sokulmasını reddedebilecek bir mevzuata sahip olmamız gerektiğinden bu yönetmeliğin çıktığını belirtti. Gerekçe bu kadar safiyane ise söylenecek fazla bir şey yok.
    Hukuki Net - Hukuk Arama Motoru - İyi günler Türkiye, her nerede uyuyor veya uyutuluyorsan!

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Genetik Yapısı Değiştirilmiş Gıdalar Üzerine

    Konuya ilişkin ilginç bir köşe yazısı...

    "Kurt pençeli, keçi ayaklı çocuklar"

    Referans / Deniz Bayramoğlu (02.11.2009)

    Bilimkurgu romanını yeni bir bakış açısıyla yorumlayan ve belki de yeniden yaratan dev isim Ursula Kroeber LeGuin, bir hikâyesinde, genetik araştırmalara kafayı takan bir toplumu anlatır. Öyle bir noktaya gelmiştir ki araştırmalar, bırakın sebze-meyve ve hayvanları, artık insanlar bile daha dayanıklı, verimli, güzel, yakışıklı (artık ihtiyaç neyse o) olmak için bebeklerin genetik yapılarıyla da oynamaya başlar. Başta her şey iyi gibidir ama kalıtım bir lanet gibi işlemeye başlar sonra. Çok değil, bir-iki nesil sonra anneler kurt pençeli, mısır püskülü saçlı çocuklar doğurmaya başlar.
    Toplum kendi sonunu getirmiştir.

    Frankenstein gıdalar
    26 Ekim, Türkiye için bir dönüm noktası oldu. Tarım Bakanlığı, Resmi Gazete'de yayımlanan bir tebliğle genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) nasıl üretileceği ve satılacağı ile ilgili kuralları açıkladı. Geri dönüşsüz bir yola girmiş olduk bu sayede.
    Artık karşımıza yılan geni taşıyan domates, domates geni taşıyan karpuz, karpuz geni taşıyan tavuk, tavuk geni taşıyan elma (elma geni taşıyan bir çocuk) gibi şeyler çıkabilecek. Abartıyor muyum? Belki ama gerçekler bundan çok da uzak değil. Tüm dünyada bu ürünlere "Frankenstein gıdalar" denmesinde bir hikmet gizlidir elbet.

    Bilme hakkınız yok
    Tebliğe göre içinde yüzde 0,9'dan daha fazla GDO içeren ürünler GDO'lu ürün olarak adlandırılacak. Ama biz bunu bilemeyeceğiz. Çünkü bir ürün, ancak yüzde 0.9'dan daha fazla GDO'lu ürün içeriyorsa bunu etikette belirtme zorunluluğu var.
    Saf ürünler, yani hiç GDO içermeyen ürünleri de ayırt edemeyeceğiz. Çünkü yasaya göre saf ürünler etiketlerinde saf olduklarını belirtemeyecek. Gerekçe ise haksız rekabeti engellemek.
    GDO'lar çocuk ve bebek besinlerinde kullanılamayacak. Ama hamilelerin GDO'lu ürün tüketmesini engelleyecek bir yasal düzenleme yok. GDO'dan uzak durmak isteyen hamileler de etiketlerde bu konuyla ilgili bir bilgi olmadığı için ister istemez GDO'lu ürünlere maruz kalacak.

    1996: GDO'nun miladı
    1996 yılında ilk GDO'lu ürün domates püresi olarak çıktı karşımıza. Bugün ise ABD'de, market raflarını dolduran besinlerin yüzde 60'ında GDO içeren ürünler olduğu iddia ediliyor.
    ABD'de GDO'lu ürünler konusunda başı çeken Monsanto şirketinin sözcüsü Alex Woolfall'e göre, GDO'lu ürünler hiçbir risk içermiyor çünkü üretilen her ürün 7 ayrı bilimsel komite ile 4 ayrı hükümet kurumunun incelemesinden geçip zararsız olduğu ispat edildikten sonra piyasaya sürülüyor.
    Acaba gerçek Woolfall'un anlattığı gibi mi? Oysa bakın Emin Çapa cnnturk.com'da şu örneği veriyor:
    "Bu konuda yapılmış iki araştırma var. Bunlardan bir tanesi İskoçya'da Roqett Enstitüsü'nde gerçekleştirilmiş. Sadece genetiği değiştirilmiş patateslerle beslenen farelerin tümünün iç organları küçülmüş, bağışıklık sistemleri çökmüş. İkinci araştırma ise Rusya Bilimler Akademisi üyelerinden Dr. Irina Ermakova tarafından yapılmış. Bu deneyde sadece genetiği değiştirilmiş soya ile beslenen farelerin yaptığı doğumlarda yavruların yüzde 55'ten fazlası doğumdan 3 hafta sonra ölmüş."

    Tohum tekelleri yolda
    Diyelim ki GDO'lu ürünler hakikaten zararsız. Ama bu, madalyonun sadece bir yüzü. İşin bir de sosyo-ekonomik boyutu var: İntihar geni taşıyan tohumlar. Gıda firmaları, başta Monsanto ve Cargill olmak üzere, tüm dünyanın tohum tekeli olma yolunda ilerliyor. Küçük tohum üretim firmalarını satın alan dev şirketler, tohumculukta tekelleşme yolunda son hızla ilerliyor. İkinci adım ise tek kullanımlık, yani intihar geni içeren ürünler. GDO'ların ticarileşmesinde zirve noktayı temsil eden bu tohumlar sadece tek kullanımlık. Ekiyor ve ürün alıyorsunuz ama o ürün asla ve asla tohum olarak kullanılamıyor. Genetik yapısına yerleştirilen bir saatli bomba, ikinci ekime izin vermiyor. İstanbul'a ilk dikilen laleleri hatırlayın. Hollanda'dan ithal edilen lale soğanları işte bu geni içerdiği için ikinci kere kullanılamamıştı.

    Çiftçiyi bekleyen tehlike
    Tek kullanımlık, intihar geni içeren bu tohumlar nedeniyle özellikle de dev şirketlerin ağına düşmemiş küçük üreticiler büyük tehdit altında. Eğer halihazırda ülkemizde de kullanılan bu tohumlar yaygınlaşırsa milyonlarca çiftçi tekellerin ağına düşmüş olacak. Sonrası eski hikâye; topraklar dev şirketlere satılacak, çitçi-köylü kendi toprağında parya olarak yaşamaya mahkûm edilecek. Tabii eğer efendiler buna izin verirse...
    Evet, tehlike büyük. Fakat bakıyorum da bir-iki kişi dışında Türk basınında konuyu önemseyen yok. Hadi onu bir yana bıraktım, sivil toplum kuruluşlarından da ses yok. Hadi onları da bir yana bıraktım, tarım örgütlerinden de ses yok. Hadi açlığı, topraksızlaşmayı, sefaleti, kendi toprağında parya olmayı bir tarafa bıraktım. Çocuklarımızı ve sağlığımızı düşünen de mi yok Allah aşkına.
    Keçi ayaklı, inek kuyruklu, domuz burunlu, kurt başlı, mısır püskülü saçlı, kuş tüylü bir nesil geliyor haberiniz olsun. Yarın değilse bile yakında...
    Bu arada, eski ABD Başkanı George W. Bush, GDO'lu ürünleri överek "Bu yüzyılın buluşu" demişti. Bush'un savunduğu ve sonu iyi gelen bir tek şey var mı dersiniz?

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Genetik Yapısı Değiştirilmiş Gıdalar Üzerine

    "Fare İnsanlar"
    https://www.hukuki.net/showthread.php?t=50007

    Pakistan 'nın GDO ürünleri ile ilişkilerine bakmak lazım !

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Genetik Kalp Hastalığı
    Ben 2011 li Jandarma Astsubayıyım ve 2013 yılı Ocak ayında tarafıma hipertrofik kardiyomiyapati teşhisi kondu. 3 er aylık hava değişimlerim ve en son...
    Yazan: Oğuzhan Aydın Forum: Askerlik Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 22-07-2014, 13:40:03
  2. Genetiği değiştirilmiş tohumlar yasaklandı
    Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğinin zarar görmesini engellemek için 'Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve...
    Yazan: Mehtap Deniz Forum: Gen Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 03-12-2009, 19:40:26
  3. Babalık ve genetik
    "Baba"lığın kalıtsal olduğu böylece kanıtlandı yüce insan MURPHY' nin "kısırlık kalıtsal değldir, çocuklarına geçmez" kuralına rağmen.
    Yazan: milo Forum: Gen Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 26-07-2008, 10:48:58
  4. Bu Gıdalar IQ Dostu
    Uzmanlar, doğru seçilmiş gıdaların öğrenme kabiliyeti ve zekâ üzerinde olumlu etkileri bulunduğu belirledi. Vücuda gerekli enerjiyi sağlamak...
    Yazan: veezy37 Forum: Sağlık ve Hastalıklar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 04-04-2007, 14:53:50
  5. Motor numarası değiştirilmiş oto
    -
    Yazan: barbaross Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 05-02-2007, 20:45:10

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.