+ Konuyu Yanıtla
5 / 5 Sayfa İlkİlk 12345
41 den 47´e kadar toplam 47 ileti bulundu.

Konu: Nazım Hikmet RAN'dan şiirler

Nazım Hikmet RAN'dan şiirler Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #41
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    Nerede
    İSTANBUL
    İletiler
    1.823
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Nazım Hikmet RAN'dan şiirler

    Nazım Usta'nın bu şiirini yaşı küçük ama yüreği çok büyük Ceylin kardeşim için aktarıyorum;
    DOSTLUK

    Biz haber etmeden haberimizi alırsın,
    yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.

    Gözümüzün dilinden anlar,
    elimizin sırrını bilirsin.

    Namuslu bir kitap gibi güler,
    alnımızın terini silersin.

    O gider, bu gider, şu gider,
    dostluk, sen yanı başımızda kalırsın

    NAZIM HİKMET



    Hukuki NET Güncel Haber

    Nazım Hikmet RAN'dan şiirler konulu yargıtay kararı ara
    Nazım Hikmet RAN'dan şiirler konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #42
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    Nerede
    İSTANBUL
    İletiler
    1.823
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Nazım Hikmet RAN'dan şiirler

    PİRAYE İÇİN YAZILMIŞ 21-22 ŞİİRLERİ (

    22 Eylül 1945

    Kitap okurum:
    içinde sen varsın,
    şarkı dinlerim:
    içinde sen.
    Oturdum ekmeğimi yerim:
    karşımda sen oturursun,
    çalışırım:
    karşımda sen.
    Sen ki, her yerde "hâzırı nâzır"ımsın,
    konuşamayız seninle,
    duyamayız sesini birbirimizin:

  4. #43
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    Nerede
    İSTANBUL
    İletiler
    1.823
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Nazım Hikmet RAN'dan şiirler

    Nazım Hikmet ile ilgili şiirleri aktarınca; Taranta Babu'ya yazdığı şiirler ve mektupları aktarmadan olur mu?
    15 yaşındaydım Nazım Hikmet'i ilk okuduğumda ve Taranta Babu ile ilgili yazdıklarından çok etkilenmiştim..

    Taranta-Babu'ya (Mektuplar-01)

    görmek
    işitmek
    duymak
    düşünmek
    ve konuşmak
    koşmak alabildiğine
    başı dolu
    başı boş
    koş-mak...

    hehehey TARANTA BABU hehehey
    yaşamak ne güzel şey
    anasını sattığımın
    yaşamak ne güzel şey...
    düşün beni
    kollarım, senin üç çocuk doğurmuş
    geniş kalçalarındayken...
    düşün sıcak...
    düşün kara bir tasa damlayan
    çırılçıplak
    bir su sesini...

    istediğin yemisin
    rengini, etini, adını düşün...
    ..........

  5. #44
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    Nerede
    İSTANBUL
    İletiler
    1.823
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Nazım Hikmet RAN'dan şiirler

    TARANTA - BABU'YA MEKTUPLAR

    Kendi ülkesinde kendi dilini istediği gibi kullanamadığı için, Asya ve Afrika
    dillerine merak saran bir İtalyan arkadaştan, geçenlerde bir paketle bir mektup
    aldım.

    Arkadaşın adını yazmak istemiyorum. Başı belaya girer. Fakat mektubunu
    olduğu gibi aşağıya geçiriyorum.


    ROMA, 5 AĞUSTOS 1935

    Kardeş,

    Sen Roma'yı kartpostallardan, tarih ve coğrafya kitaplarına basılan fotoğraflardan tanırsın. Taşları Sezar'ların ve Lejyon'ların kabartmalarıyla oymalı üç gözlü kapılar; kıyılarının yarısını fareler yemiş kocaman bir eleğe benziyen Koliseum; Batrus resul kilisesi meydanı ve güvercinler; Palazzo Venezia sarayı, balkonu ve bu balkonda ağzı bir karış açık, sağ eli kalçasında, sol eli havada, öylece donakalmış Mussolini.

    Fakat bu kartpostallar Roma'sına benzemiyen bir Roma daha vardır. Onun ne fotoğraflarını çekerler, ne kartpostallarını satarlar. Bu ikinci Roma'nın adı: Cartieri Popolari - HALK MAHALLELERİ'dir... Burada evler, Amerika'ya göç edemiyen bir İtalyan işsizinin umutsuzluğuna benzer. Buranın karanlığı terlidir, yapışkandır ve kokusu ağırdır. Bu mahalleler, boyalı kartpostalların parlaklıklarında bile ışık bulamadıkları için ne coğrafya kitaplarına girerler, ne de güzel, tarihî manzaralar meraklısı yolcuların koleksiyonlarına...

    Kızını, İtalya'nın en zengin, en rahat delikanlısı Kont Ciano ile evlendiren ve kendisi Prens Torlonya'nın armağanı Villa Torlonya'da oturan büyük idealist Sinyor Mussolini, İtalyan Ansiklopedisi'nin «F» harfinde faşizmin ne demek olduğunu anlatırken der ki:

    «Faşist, rahat hayata hor bakar... Yeryüzünde saadetin mümkün olacağına inanmaz.»

    Faşizmin bu «rahat hayata hor bakmak ve yeryüzünde saadete kavuşmamak» nazariyesi, büyük bir ciddiyet ve samimiyetle «Cartieri Popolari - Halk Mahallelerinde» gerçeklendirilmiştir.

    Banka Komerçiale'de direktörlük ve İtalyan finansına Sezar'lık eden Lehli Töplitz'in en yakın dostu İl Duçe Benito Mussolini, yine «F» harfinde faşizmin tarifini yaparken şöyle der:

    «Faşizm için her şey devletin içindedir. Devletin dışında manevî veya insanî hiçbir şey yoktur, her şey değersizdir.»

    Bu derin, bu erişilmez faşist görüşünün nasıl gerçekleştiğini anlamak için, Bertolino Splandit Otel'in İtalyan güneşlerinden daha ışıklı salonlarında toplananlara yükselmek değil, «Cartieri Popolari - Halk Mahallelerinde» oturanlara inmek gerektir. Bu mahallelerin oturucuları, gerçekten de büyük bir enerjiyle, devletin hapishaneleri, vergi daireleri ve polis karakolları içine alınmışlar, onlara devletin dışında her şeyin değersiz olduğu, gerçekten de anlatılmıştır...

    Yine İtalyan Ansiklopedisi'ndeki «F» harfine faşizmin tarifini yaparak ün veren ve böylelikle büyük ansiklopedilerin nasıl birer bitaraf bilgi eserleri olduklarını ispat eden İtalyan kurtarıcısına göre:

    «Faşizmin anladığı hayat ciddî, ulvî ve dinîdir..»

    Bu, gerçekten de böyledir. Gerçekten de, yalnız Roma'nın Cartieri Popolari'sinden değil, bütün İtalya şehir ve köylerinin Halk Mahallelerinden, karınları kaburgalarına yapışmış on binlerce aç orospu yetişmekte ve bunlar böylelikle faşizmin anladığı ciddî, ulvî ve dinî hayata kavuşturulmaktadırlar.

    Fakat, sana şunu söylemeliyim ki, Cartieri Popolari oturucularının birçoğu, ne yazık ki, Ansiklopedi'de yapılan bu tarifleri anlamamakta ve çok daha az ciddî, ulvî ve dinî de olsa, kendilerine göre faşizmi şöyle incelemektedirler:

    «Bazı muayyen şartlar altında burjuva emperyalist, irtica saldırışının ilerlemesi faşizm biçimini alır. Faşizm, finans kapitalinin en mürteci, en şovenist ve en emperyalist unsurlarının açık, terörist diktaturasıdır. Faşizmi doğuran muayyen, tarihî şartların başlıcaları şunlardır:

    «Kapitalist münasebetlerinin kararsızlığı, deklase olmuş sosyal unsurların çokluğu, şehir ve köy küçük burjuvazisinin ve geniş bir münevverlik yığınının yoksulluğa düşmesi, proletaryanın uyandırdığı dehşetli korku.»

    İşte ben, bundan iki hafta önce, faşizmin böyle bir kuru, böyle bir şiirden uzak tarifini yapan Roma'nın Halk Mahallelerinden Garbatella'da üç katlı bir evin kapısını çaldım.

    Burası, fakir talebelere, faşizmin ulviyetini anlamamış bilginlere ve artistlere, bekâr işçilere teker teker oda kiralıyan evlerden biriydi.

    Kapıcı kadına, kiralık bir oda istediğimi söyledim. Beni ikinci kata çıkardı. Gösterdiği odayı beğendim.

    Kiralık odalar, kiralık elbiselere benzerler. Her ikisinde de aklıma ilk gelen şey: «Bunu benden önce kim giydi? Burada benden önce kim oturdu?» olur.

    Karyolanın kıyısına iliştim:

    — Benden önceki kiracınız kimdi? diye sordum kapıcı kadına.

    Kadın, kaba etine iğne batırılmış gibi silkindi birdenbire. Sonra kuşkulu gözlerle yüzüme baktı. Ve daha sonra:

    — Size haber vermediler galiba, dedi. İki gün önce onu tevkif edip götürdüler.

    Kadının bu cevabından hiçbir şey anlamadım. Fakat kısa bir karşılıklı şaşalamanın sonunda iş anlaşıldı. Beni, Roma Emniyet memurlarından biri sanmıştı. İki gün önce, yine emniyet memurlarınca tevkif edilip götürülen adam ise Habeşli bir delikanlıydı.

    Kapıcı kadının anlattığına göre, bu delikanlı Habeşistan'ın Galla boyundan putperest bir zenciymiş. Bir yıl önce bu odayı kiralamış. İtalya'ya resim öğrenmek için geldiğini söylermiş.

    Bütün bunları öğrendikten sonra benim artık odayı kiralamaktan vazgeçeceğimi sanan kapıcı kadın basbayağı üzüldü. Zencinin arkasından odayı iyice silip süpürdüğünü uzun uzadıya anlattı. Hattâ karyolanın demirlerini bile lizollamış.

    Odayı tutmaktan vazgeçmediğimi söyledim. Ve akşamüstü tekrar bavulum ve kitaplarımla döndüğüm vakit, baskına uğrayıp içinden bir adam götürülmüş bir odada yaşamaktan korkmadığım için, kapıcı kadının gözünde yarı kahraman kesildiğimi anladım.

    Odanın ortasında ilk yalnız kaldığım an, ilk yaptığım şey orta yerde kımıldanmadan öylece durmak oldu. Sonra adeta koşarak, gittim kendimi karyolanın üstüne bıraktım.

    Düşünüyorum:

    Şimdi benim sırtüstü yattığım karyolada o Gallalı delikanlı bir yıl yatmış. Gözüm tavan tahtasında bir budağa ilişti. Onun gözleri de bu budağa ilişmiş. Yastığın üstünde, benim saçsız, yarı dazlak kafamın yanında onun kara kıvırcık saçlı başını görüyordum. Yukardan aşağı lizollandığını öğrendiğim karyolanın demirlerinde, onun koyu pembe, yumuşak avuç içlerinin yeri duruyor... Kalktım oturdum. Ve anladım ki odada yalnız değilim.

    Belki dün gece kurşuna dizilen, belki bu gece kurşuna dizilecek olan bir adamın bir yıl soluk aldığı, kımıldandığı, düşündüğü, şarkı söylediği bir odada insan kendisini yalnız hissedemiyor.

    Onun buradan çıkarılıp ölüme götürülmesi, onu bu dört duvar içinde, bu duvarlar yıkılana kadar yaşatacak.

    Onu sevdim birdenbire. Ona sınırsız bir saygı duydum. Yıllarca beraber düşünmüş, yan yana dövüşmüş, bir ağızdan şarkı söylemiş gibiydim onunla.

    Odanın ortasında bir masa vardı. Onun oturduğu iskemleyi çektim, onun abanoz dirseklerini dayadığı masaya dirseklerimi dayadım.

    Habeşistan bir yarı müstemleke. O, bu yarı müstemlekenin müstemlekesi Galla'dan bir zenci. Ben, kara gömlek giymiş bir emperyalizmin ak derili yerli kölesi.

    Anamın yüzünü görmedim. Beni doğururken ölmüş. Bu zenci delikanlının yüzünü bilmiyorum. O bu kapıdan ölüme götürülmüş. Ben bu kapıdan içeri girdim. Birdenbire anladım ki o, bana anam kadar yakındır.

    Yakınlık duygusu öyle bir nesne ki, insan kendine yakın bulduğu insandan kalmış elle tutulur, gözle görülür bir hatırayı elle tutmak, gözle görmek istiyor.

    Şimdi bu kadar yakınımda, böyle yanı başımda görünmez ellerinin havada görünmez yapraklar gibi kımıldandığını duyduğum adamdan, gözle görülür, elle tutulur bir şeyler kalmış olacaktır diye düşündüm. Karyolanın başucunda bir küçük komodin vardı. Kalktım, alt kapağını açtım: boş. Üst gözünü açtım, çekmecenin içi eski gazete kâatlarıyla döşeli. En açıkgöz baskınlarda, araştırmalarda bile, en umulmadık yerlerde, en çok ele geçirilmek istenen bir şey kalır.

    Çekmeceye döşenmiş gazeteleri kaldırdım. En açıkgöz baskınlarda, en umulmadık yerde unutulan şeyi buldum. Bu, Habeş diliyle yazılmış bir karalamalar tomarıydı. Gallalı zenci delikanlının karısına yazdığı, fakat gönderdiğini sanmadığım, mektupların karalamaları.

    Önümde, Gallalı zencinin, TARANTA - BABU adındaki karısına yazdığı mektupları, dirseğim onun abanoz dirseklerinin dayandığı masaya dayalı, okuyorum. Mektuplardan bazıları eksik. Ara yerden kâatlar kaybolmuş.

    Son mektubu bitirdiğim vakit dışarda gün ağarıyordu. Tepemde sallanan elektrik ampulünün yaldızlı ışığı, kanı çekilmiş gibi boyasını kaybetti. Lambayı söndürdüm. Üç gün üç gece durup dinlenmeksizin yol yürümüş gibi yorgundum. Yatağa, onun yatağı üstüne attım kendimi. Ellerimde onun Taranta - Babu'ya yazıp göndermediği mektupların karalamaları, dazlak kafam onun kıvırcık kara saçlı başının yanında, uyudum.

    Mektubum bitiyor. Sana gönderdiğim pakette TARANTA - BABU'ya yazılan mektup karalamalarının kendileriyle, benim yaptığım çevirmeler var. Bunları burada basmak, yaymak mümkün değil. Sen orada neşredersin. Bunların matbaa harfleriyle basılmış, biçime sokulmuş, kitaplaştırılmış örneklerinden bir tanesini olsun, ne o, ne Taranta - Babu görecek, ne de ben göreceğim. O, kurşuna dizildi. Taranta - Babu'nun olduğu yere, gökte kanlı bir haç gibi uçan ölüm kuşları gidebilir, fakat posta uğramaz. Bana gelince, ben yeryüzünün dört bucağına, akla gelen bütün yollarla bağlanmış bir ülkede yaşıyorum. Fakat hiçbir İtalyan posta vapuru, bir tek İtalyan posta tayyaresi ve hiçbir Avrupa tireni TARANTA - BABU'ya yazılan mektupları bir daha İtalya'ya sokamazlar.

    Kendi ülkesinde kendi dilini istediği gibi kullanamadığı için, Asya ve Afrika dillerine merak saran İtalyalı arkadaştan aldığım mektup bu kadardır. Paketten, Taranta - Babu'ya yazılan mektuplar çıktı. Asılları bendedir. Çevrimlerini, İtalyan arkadaşın yaptığı bazı notlarla beraber oldukları gibi neşrediyorum.

  6. #45
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    Nerede
    İSTANBUL
    İletiler
    1.823
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Nazım Hikmet RAN'dan şiirler

    TARANTA - BABU'YA BİRİNCİ MEKTUP

    Babasının yirmi beşinci kızı
    benim üçüncü karım,
    gözlerim, dudaklarım
    TARANTA - BABU.
    Sana bu
    mektubu
    içine yüreğimden başka bir şey komadan
    yolluyorum
    Roma'dan.
    Bana darılma sakın
    şehirlerin şehrinden sana gönderecek
    kendi yüreğimden daha akla yakın
    bir hediye
    bulamadım
    diye.
    TARANTA - BABU;
    onuncu gecemdir ki bu
    başımı gümüş yaldızlı kitaplara sokuyorum
    okuyorum
    doğuşunu
    Roma'nın.
    Önde sıska dişi bir kurt
    arkada tombul ve çıplak
    REMÜS'le ROMİLÜS
    dolaşıyorlar içinde odamın.
    Ağlama TARANTA - BABU..
    Bu ROMİLÜS
    UAL - UAL çarşısında
    güpegündüz
    senin o incir memeli kız kardeşini
    altına alan
    mavi boncuk tüccarı Sinyor ROMİLÜS
    değil
    ilk Romalı, kral ROMİLÜS...

    NOT:
    Birinci mektubun burasında bir
    atlayış var. Belki ara yerden bir
    kâat kaybolmuş. Fakat aşağıdaki
    satırlarla ilk Romalı Kral Romilüs'ü
    Taranta - Babu'ya anlatmak iste-
    diği belli :

    Dalgalar
    birbirlerini devire devire,
    Dalgalar
    döverdi Korsika kıyılarını
    haykırdıkça açık denizlere
    Antium yamaçlarından, o...
    Ve yıldırımları tutup saçlarından, o,
    çalardı yere
    ne zaman
    göğe kaldırsa elini.
    Sanki babası boksör Karnera'ydı,
    anası başbakan Mussolini.

    NOT:
    Mektubun buradan aşağısı yine
    eksik. Fakat anlaşılıyor ki, Romi-
    lüs'ün tarifinden sonra Taranta -
    Babu'ya Roma'nın kuruluş efsa-
    nesi anlatılıyor.

    REMÜS ve ROMİLÜS...
    İkizleri Silvia'nın...
    Venüs'ünün torunları...
    Bakılmadan
    gözlerinin
    yaşına,
    karanlık bir gece, bir dağ başına
    fırlatıp
    attılar onları..
    Ne
    alınlarında defne,
    ne bacaklarında donları...
    Ve daha o zaman
    Habeşistan'a yeşil boya
    vurulmadığı için
    ve BANKA di ROMA
    daha kurulmadığı için,
    ROMİLÜS'le REMÜS
    bir sabah erken
    dağda düşünürlerken:
    — «Şimdi biz
    ne haltederiz,
    diye, burada?»
    Rastladılar yavrulu bir dişi kurda.
    Yavruları vurdular.
    Ana kurdun sütüyle
    karınlarını bir temiz doyurdular.
    Sonra gidip
    Roma'yı kurdular.
    Kurdular ama
    iki adama
    dar geldi Roma.
    Ve bir akşam
    bilmeden geçti diye
    şehrin sınır taşını,
    çekince kopardı ROMİLÜS
    kardeşi REMÜS'ün başını...
    İşte böyle TARANTA - BABU..
    Gümüş yaldızlı kitaplarda yazılı bu:
    temelinde Roma'nın
    dişi kurt sütüyle dolu kovalar
    ve bir avuç kardeş kanı var...

  7. #46
    Kayıt Tarihi
    Jul 2009
    Nerede
    Manisa,Salihli,Türkiye
    İletiler
    30
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Nazım Hikmet RAN'dan şiirler

    Alıntı Av.Ferda Aydın rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Nazım Usta'nın bu şiirini yaşı küçük ama yüreği çok büyük Ceylin kardeşim için aktarıyorum;
    DOSTLUK

    Biz haber etmeden haberimizi alırsın,
    yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.

    Gözümüzün dilinden anlar,
    elimizin sırrını bilirsin.

    Namuslu bir kitap gibi güler,
    alnımızın terini silersin.

    O gider, bu gider, şu gider,
    dostluk, sen yanı başımızda kalırsın

    NAZIM HİKMET
    Çok teşekkür ederim )
    Sevgiler..

  8. #47
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    Nerede
    İSTANBUL
    İletiler
    1.823
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Nazım Hikmet RAN'dan şiirler

    Alıntı Ceylin GÜR rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Çok teşekkür ederim )
    Sevgiler..
    Gördünüz mü?

    Sevgili Ceylin; böyle diyorum umarım sınırımı aşmam; çok güzel bir isminiz var..Adınız kadar güzel bir yaşamınız olsun..

+ Konuyu Yanıtla
5 / 5 Sayfa İlkİlk 12345

Bu sayfada bulunan kavramlar:

en guzel gunlerimin

en guzel gunlerimin uc melun adami

en guzel gunlerimin uc melun adami var

3 melun adam

en güzel günlerimin üç melun adamı var

en guzel gunlerimin 3 melun adami vardostluk şiirleri nazım hikmethttps:www.hukuki.netshowthread.php62673-Nazim-Hikmet-RAN-dan-siirlerpage4gözümüzün dilinden anlar elimizin sırrını bilirsinhayatimin 3 melun adamiÜç melunnazım hikmet çoçuklar inanın ömrümün adami siiriHayat nazim hikmet 3 adamen güzel günlerimin üç melun adamıüç melun adamı varen güzel günlerimin 3 melun adamı varnazım hikmet şiirleri hayatı ıskalama lüksün yok seninuc melun adam3 melun adam nazım hikmetnazım hikmet suctur kadın olmakhayatta iskalama lüksün yok auf deutschen güzel günlerimin 3 melun adamı şiiri indirarkadaşlık şiiri nazım hikmetdostluk nazım hikmet
Forum

Benzer Konular :

  1. Nazım Hikmet memleket, memleket Nazım Hikmet
    Nazım uzun bir aradan sonra galiba rüyasına, hayaline, memleketine kavuşuyor. Bir sögüt gölgesi altında daha huzurlu yatacağına eminim. Bu ayıbın...
    Yazan: Phantom of law Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 27
    Son İleti: 03-06-2010, 21:59:11
  2. Nazım Hikmet, Vatan Hainliğine Devam Ediyor Hala
    Nazımın ülkesinde __işçisi __çifçisi__Meğmuruyla__tüm emekçi kesim ___Böylesine siyasi iktidar tarafından yok sayılırken Nazım Hikmet Ran'ı___ Vatan...
    Yazan: vurguni Forum: Üyelerimizin Şiirleri
    Yanıt: 0
    Son İleti: 10-01-2009, 12:13:42
  3. Nazım Hikmet'in mezarı getirtiliyor
    Türk edebiyatının ünlü isimlerinden Nazım Hikmet'in Rusya'daki mezarının, Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesine getirilmesine yönelik çalışmalar...
    Yazan: deniz02 Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 12-05-2007, 11:23:27
  4. Nazım Hikmet'ten bir şiir
    BENCE SEN DE ŞİMDİ HERKES GİBİSİN Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor Onlardan kalbime sevda geçmiyor Ben yordum ruhumu biraz da sen yor Çünkü...
    Yazan: hazelnil Forum: Kültür - Sanat - Edebiyat
    Yanıt: 0
    Son İleti: 24-09-2006, 13:33:25
  5. Nazım Hikmet ve Necip Fazıl
    İki farklı dünyanın insanı olan bu büyük şairlerimiz hakkındaki ilginç bulduğum bir yazıyı dikkatlerinize sunuyorum. ...
    Yazan: Av.Abbas Bilgili Forum: Kültür - Sanat - Edebiyat
    Yanıt: 0
    Son İleti: 30-05-2006, 15:20:26

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.