+ Konuyu Yanıtla
1 / 3 Sayfa 123 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 22 ileti bulundu.
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Sep 2008
    Nerede
    İzmir
    İletiler
    261
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Thumbs up Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi

    Mustafa DÖNMEZ*
    I. GİRİŞ
    Devlet Memurları Kanunu, memurların görev, yetki ve sorumluluklarını ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuş, memur güvencesinin yanında, memuriyet görevinin de nasıl sona ereceğini aynı şekilde ayrıntılı olarak düzenlemiştir.
    Memurluğun sona ermesi halleri, 657 sayılı Yasa’nın 98 inci maddesinde düzenlenmiştir. Bahsi geçen 98 inci maddenin (b) bendinde yer alan, “Memur-luğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi halinde ilgilinin memurluğuna son verileceği” hükmünden, memuriyete engel bir mah-kumiyet cezası alan memurun, memurluğunun sona erdirileceği açıktır.
    Devlet memurluğuna alınma şartlarını düzenleyen 657 sayılı Yasa’nın 48 inci maddesinin 5 inci bendi, 23.1.2008 tarih ve 5728 sayılı Yasa ile değişti-rilmiş, bu kapsamda memurluğa engel olan suçlar yeniden belirlenmiştir.
    İşte bu makalede mahkumiyet cezaları çeşitli yönleriyle ele alınacak, hangi cezaların alınması hallerinde memurluğun sona erdirileceği üzerinde durulacak-tır.
    II. MAHKÛMİYET İLE İLGİLİ TEMEL YASA KURALLARI
    Devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlar 657 sayılı Yasa’nın 48/A maddesinde sayılmış, söz konusu maddenin 23.1.2008 tarih ve 5728 sayılı Yasa ile değişik 5 inci bendinde; “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynak-lanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.” memur olma koşulları arasında gösterilmiştir.
    Bu düzenlemede ilk dikkatimizi çeken eski ceza yasasında yer alan “Taksirli suçlar hariç olmak üzere, ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis...” ile başlayan kimi kavramlara yer verilmediği, mahkumiyet konusunda yeni Türk Ceza Kanunu’na uyum sağlandığı görülmektedir. Bunun nedeni, yeni Türk Ceza Yasası’nda, kişiler lehine değişim ve bazı kavramların kaldırılmasıdır.
    Mahkumiyetle ilgili konunun açıklığa kavuşturulabilmesi için, yukarıdaki madde hükmünün, maddede sözü geçen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53 üncü maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. 5237 sayılı Yasa’nın “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlıklı 53 üncü maddesi şöyledir:
    Madde 53 - (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;
    a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
    b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan,
    …..
    Yoksun bırakılır.
    (2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.
    ...
    (4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz...”
    Madde metninde de görüldüğü üzere, işlediği suç dolayısıyla kişinin hangi hakları kullanmaktan yoksun bırakılacağı belirlenmiştir.
    Mahkumiyetin memurluk üzerindeki etkisine Türk Ceza Kanunu açısından bakıldığında; kişinin, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mah-kûmiyetin sonucu olarak sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenil-mesinden, bu kapsamda kamu kurum ve kuruluşlarınca verilen;
    Atamaya tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde,
    Seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde,
    istihdam edilmekten yoksun bırakılacağı açıktır.
    Aslında bu anlamda bir hak yoksunluğu, suç işlemenin kanuni ve tabii sonucudur. Zira, madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, işlediği suç dolayı-sıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven sarsılmaktadır. Bu nedenle, suçlu kişi özellikle güven ilişkisinin var*lığını gerekli kılan belli hakların kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır.
    Ancak, bu hak yoksunluğu süresiz değildir. Nitekim, madde hükmünde; kişinin, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamayacağı, infazın tamamlan-masından sonra bu hakları kullanacağı açıkça belirtilmektedir.
    Nitekim, madde gerekçesinde; “Cezalandırılmakla güdü*len asıl amaç, işle-diği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağ*layıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, suça bağlı hak yoksun*luklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması gerekmiştir. Bu nedenle, madde metninde söz konusu hak yoksunluklarının mahkûm olunan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam etmesi öngörülmüştür…” denilerek, devamla “…Bu bakımdan hak yok-sunluklarının en geç cezanın infazının tamamlanması aşamasına kadar devam etmesi, suç ve ceza politikasıyla güdülen amaçlara daha uygun düşmektedir.” görüşüne yer verilmiştir.
    Bu sistemde süresiz bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için, ya*saklanmış hakların geri verilmesinden artık söz edilemeyecektir. Bu nedenle, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanan kişi, bu hakları kullanabilecektir.
    Burada dikkati çeken bir diğer husus da, kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında, birinci fıkra hükmü uygulanmayacaktır. Daha açık bir deyişle, kısa süreli hapis ceza-sına hükmedilen, yani bir yıl veya daha az süreli hapis cezası alıp cezası ertelenmiş ya da fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış olan kişiler, kamu kurum ve kuruluşlarında atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmet-lerde istihdam edilmekten yoksun bırakılacağı hükmünün uygulanmayacağıdır.
    Ayrıca, hukuk sistemimizde varolan “erteleme” (tecil) müessesesi ve bu çerçevede ertelenmiş mahkûmiyetlerin memurluğa engel olmayacakları hükmü karşısında, hangi tür mahkûmiyetlerin memurluğa engel, hangilerinin engel olmadığı tartışmalarını da beraberinde getirmiştir.
    III. MEMURİYETE ENGEL MAHKÛMİYETLER
    Memurlar hakkında yapılan yargılamalar sonucunda, diğer davalarda olduğu gibi, mahkûmiyet kararları da verilebileceği kuşkusuzdur. Memurlar hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi ya da memuriyet öncesi kişinin engel mahkûmiyetlerden biri ile mahkum olması durumunda, memurluğu sona erdiren veya memurluğa alınma engelleri karşımıza çıkmaktadır.
    Affa uğramış olsalar bile, aşağıda (a) ile (ı) bentlerinde sayılan suçlar me-muriyete engel mahkûmiyetlerdir.
    Bu tür suçlardan alınmış olan mahkûmiyetin süresinin genel sınır olan 1 yıldan az veya çok olması sonucu değiştirmez. Bir aylık mahkûmiyet memuri-yete alınmaya engel olduğu gibi, bu tür suçların memuriyet sırasında işlenmiş olması sonucunda 1 yıldan az süreli mahkûmiyetler de memuriyetten çıkarıl-mayı gerektirecektir. Esasen 48/5 inci maddedeki hükmün amacı, belli suç tür-lerini işlediği yargı kararı ile belirlenen görevlilerin, görevden çıkarılması veya bu suçlardan mahkum olanların göreve alınmamasıdır.
    Bu tür suçları kısaca açıklamaya çalışalım:
    a)*Kasten İşlenen Bir Suçtan Bir Yıl Veya Daha Fazla Hapis Cezası ile Mahkûmiyet
    Suçlar arasındaki “cürüm” ve “kabahat” ayırımı terk edildiği için, hürriyeti bağlayıcı ceza açısından kabul edilen “hapis” ve “hafif hapis” ayırımı da kal-dırılmış, böylece, temel ceza olarak, hapis cezası benimsenmiştir.
    Hapis cezası, 5237 sayılı Yasa’nın 45 inci maddesinde; suç karşılığında uygulanan yaptırım cezası olarak yer almış, 46 ncı maddede hapis cezaları:
    1. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası,
    2. Müebbet hapis cezası,
    3. Süreli hapis cezası,
    olarak kabul edilmiştir.
    Ceza Yasası’na göre; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet ha-pis cezasının hükümlünün hayatı boyunca devam edeceği (md.47, 48); süreli hapis cezasının ise, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamayacağı ve bu kapsamda hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezasının, kısa süreli hapis cezası olduğu belirtilmektedir (md.49).
    Buna göre; hapis cezası, Türk Ceza Yasası’nda alt sınırı bir aydan az, üst sınırı ise azami 20 yıl olarak gösterilen bir ceza türüdür. Memuriyetle bağ-daşmayan bir yıl veya daha fazla hapse mahkûmiyet ise, herhangi bir kasdi suçtan kurulan hükümdeki mahkûmiyet süresinin bir yıldan çok olması halini ifade etmektedir.
    Memur hakkında iki veya daha çok suçtan dava açılmış olabilir ya da ayrı ayrı mahkemelerde memur hakkında görülen davalar sonunda birden çok suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş olabilir. Ancak, bu mahkûmiyetlerin toplam süresine değil, ayrı ayrı suçlardan kurulan mahkûmiyet sürelerinin bir yıl veya bir yılı geçip geçmediğine bakılmalıdır.
    Bu durumda bir kimsenin 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nda herhangi bir nedenle kasten işlediği suçtan 1 yıl veya daha fazla hapis cezasına mahkum olmuş olması halinde, memurluğa engel bir mahkûmiyet almış olduğu kabul edilir.
    Bu kapsama giren suçlardan alınan mahkûmiyetlerin afla ortadan kaldırıl-maları halinde, memurluğa engel oluşturmayacakları maddenin yazılışından anlaşılmaktadır.
    b)*Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar
    Bu suçlar, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suretiyle Dev-letin güvenliğine karşı işlenen suçlar olup, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 302 - 308 inci maddelerinde düzenlenen suçlardır.
    Devletin güvenliğine karşı suçlar; Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak (md.302), düşmanla işbirliği yapmak (md.303), Devlete karşı savaşa tahrik (md.304), temel millî yararlara karşı hareket (md.305), yabancı devlet aleyhine asker toplama (md.306), askerî tesisleri tahrip ve düşman askerî hare-ketleri yararına anlaşma (md.307), düşman devlete maddi ve mali yardım (md. 308) suçlarından ibaret olup, memurluğa engel suçlardır.
    Bu tür mahkûmiyetler affa uğrasalar da, memuriyete kesin olarak engel-dirler.
    c)*Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar
    Türk Ceza Kanunu’nun Dördüncü Kısım Beşinci Bölümde düzenlenen “Anayasal düzen ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar” kapsamında yer alan bu suçlar; Anayasayı ihlal (md.309), Cumhurbaşkanına suikast ve fiilî saldırı (md.310), Yasama Organına karşı suç (md.311), Hükûmete karşı suç (md.312), Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silâhlı isyan (md.313), silâhlı örgüt (md.314), silâh sağlama (md.315), suç için anlaşma (md.316) suçlarından oluş-maktadır.
    Bu tür mahkûmiyetler affa uğrasalar da, memuriyete kesin olarak engel-dirler.
    ç)*Milli Savunmaya Karşı Suçlar
    Türk Ceza Kanunu’nun dördüncü kısım altıncı bölümündeki “Milli sa-vunmaya karşı suçlar” başlığı altında düzenlenen bu suçlar; askerî komutan-lıkların gasbı (md.317), halkı askerlikten soğutma (md.318), askerleri itaatsiz-liğe teşvik (md.319), yabancı hizmetine asker yazma, yazılma (md.320); savaş zamanında emirlere uymama (md.321); savaş zamanında yükümlülükler (md. 322); savaşta yalan haber yayma (md.323); seferberlikle ilgili görevin ihmali (md.324); düşmandan unvan ve benzeri payeler kabulü (md.325) suçlarından ibaret olup, memurluğa engel suçlardır.
    d)*Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk
    Devletin güvenliği ve ulusal çıkarlar açısından gizli kalması gereken bilgi ve belgeleri açığa vurma ve casusluk, bu suçları oluşturur.
    Ceza Yasası’nın 326 ncı maddesinde, Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya vesikaları kısmen veya tamamen yok eden, tahrip eden veya bunlar üzerinde sahtecilik yapan veya geçici de olsa, bunları tahsis olundukları yerden başka bir yerde kullanan, hileyle alan veya çalan kimselerin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Bu suç failinin cezalandırılması için, suçun Türkiye’de veya yabancı ülkede işlenmesi önemli değildir.
    Keza, Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli bilgileri açıklayan kimselere, yasada gösterilen sürelerde hapis cezası verilir. Bilindiği üzere, gizli bilgiler; Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakı-mından niteliği itibariyle gizli kalması gereken iktisadi, askeri veya diplomatik nitelikteki bilgilerdir.
    Türk Ceza Kanunu’nunda*“Devlet Sırlarına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenen bu suçlara; Devletin güvenliğine ilişkin belgeler (md.326), Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme (md.327), Siyasal veya askerî casusluk (md.328), Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama (md.329), Gizli kalması gereken bilgileri açıklama (md.330), Uluslararası casusluk (md.331), Askerî yasak bölgelere girme (md.332), Devlet sırlarından yararlanma, Devlet hizmetlerinde sadakatsizlik (md.333), Yasaklanan bilgileri temin (md.334), Yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla temini (md.335), Yasaklanan bilgileri açıklama (md.336), Yasaklanan bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama (md.337), Taksir sonucu casusluk fiillerinin işlenmesi (md.338), Devlet güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma (md.339) suçları girmektedir. Bunlar, memurluğa engel suçlardır.
    e)*Zimmet, İrtikâp, Rüşvet Suçları
    Bu suçlar, kamuoyunda yüz kızartıcı suçlar olarak bilinen zimmet, irtikâp, rüşvet suçları olup, Devlet Memurları Yasası’nda memurluğa engel suçlar arasında sayılmıştır.
    Bu suçlar, Türk Ceza Yasası’nın dördüncü kısım birinci bölümünde “Ka-mu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup, mahiyeti itibariyle yüz kızartıcı suçlar olarak kabul edilmiş-tir. Anayasa dahil, gerek Devlet Memurları Yasası’nda, gerekse bazı özel yasa-larda da yer alan bu suçlar, başta seçme ve seçilme hakkı olmak üzere memuri-yeti ve diğer iş yaşamı ile ilgili pek çok hakkın kullanılmasını engelle-yici suç-lar arasında kabul edilmiştir.
    5237 sayılı Yasa yeniden düzenlenen bu suçları kısaca görelim.
    • Zimmet Suçu
    Devlet Memurları Yasası’nın 48 inci maddesinde memurluğa girmeye en-gel suçlar arasında sayılan zimmet suçu, Türk Ceza Kanunu’nun dördüncü kı-sım birinci bölümünde 247 nci maddede düzenlenen zimmet suçu, “Kamu İda-resinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” arasında yer almıştır.
    Yasa’nın bu maddesinde, görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya baş-kasının zimmetine geçiren kamu görevlisinin, zimmet suçunu işlemiş olacakları ve bunlara beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belir-tilmiştir.
    • İrtikap Suçu
    Devlet Memurları Yasası’nda; memurluğa engel teşkil eden suçlar arasında yer alan irtikap suçu, yeni Türk Ceza Kanunu’nun 250 nci maddesinde “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” arasında yer almıştır.
    Ceza Yasamızda bu suçu ancak kamu görevlilerinin işleyebilecekleri hük-me bağlanmıştır. Buna göre; görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, bu suçu işlemiş olmak-tadır. Bu durumda ilgili, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    Kamu görevlilerinin bu suçu hileli davranışlarla kandırma veya vaatle ve karşı tarafın hatasından yararlanmak suretiyle işleyebilecekleri öngörülmüş, bu yolla irtikap suçu işleyenlere ise daha farklı sürelerle hapis cezası ile cezalan-dırılmaları hükme bağlanmıştır.
    • Rüşvet Suçu
    Bu suç, yeni Ceza Yasası’nın 252 nci maddesinde düzenlenmiştir. Ya-sa’nın anılan maddesinde rüşvet; bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçe-vesinde bir yarar sağlaması olarak tanımlanmıştır.
    Bu nedenle, rüşvet alan kamu görevlisi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Rüşvet veren kişi de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.
    Bu tür suçlardan mahkûmiyet, affa uğrasa da memuriyete kesin engeldir. Nitekim, konu ile ilgili görüş istemi üzerine Devlet Personel Başkanlığı’nca verilen 30.10.2003 tarihli yazılı görüşte; “Rüşvet almak suçu sebebiyle yapılan yargılamaları neticesinde Yargıtay tarafından da onanmak suretiyle kesinleşen karara göre, 1 yıl hapis cezası ile tecziye edilip bu cezaları 647 sayılı Kanuna göre ertelenen ilgililer hakkında 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan şartları kaybetmeleri sebebiyle aynı Kanunun 98/b maddesine göre işlem tesis edilmesi gerektiği” vurgulanarak, ilgilinin memuriyet görevinin sona erdirileceği açıkça belirtilmiştir.
    f) Malvarlığına Karşı Suçlar
    Bu suçlar da, kamuoyunda yüz kızartıcı suçlar olarak bilinen hırsızlık, do-landırıcılık, güveni kötüye kullanma, hileli iflas suçları olup, Devlet Memurları Yasası’nda memurluğa engel suçlar arasında sayılmıştır. Bu suçların herhangi birinden hüküm giyenlerin memur olma imkanı ortadan kalkmaktadır.
    Türk Ceza Yasası’nın ikinci kısım onuncu bölümde “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir.
    • Hırsızlık
    Memurluğa engel suçlardan olan hırsızlık suçu; Ceza Yasası’nın 141 inci ve devamı maddelerinde “Malvarlığına Karşı Suçlar” olarak düzenlenmiştir. Yasa’nın 141 inci maddesinde; hırsızlık suçunun, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak amacıyla bulunduğu yerden alınması halinde işleneceği belirtilmiştir. Yasa’nın 2 nci bendine göre; ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de, taşınır mal olarak sayılacaktır. Hırsızlık suçu işleyen kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilecektir.
    Yasa’nın diğer maddelerinde hırsızlık suçunun; nitelikli hırsızlık, suçun gece vakti işlenmesi, malın değerinin az olması, kullanma hırsızlığı, zorunluluk hâlinde işlenmesi durumlarından söz edilerek, durumun özelliğine göre daha farklı sürelerle hapis cezası ile cezalandırılmayı öngören düzenlemelere yer verilmiştir.
    Türk Ceza Yasası’nın “onuncu bölümü”nde “Malvarlığına Karşı Suç-lar”dan olan hırsızlık suçu ile aynı grupta yer alan; bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğrataca-ğından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınması suçu olan ‘Yağma suçu’ (TCK, md.148) ve Nitelikli yağma’ (TCK, md.149) suçları da, malvarlığına karşı suçlar olmakla birlikte, Devlet Memurları Yasası’nda memuriyetle bağdaşmayan suçlar arasında ismen sayılmadığından, bu suçtan bir yıldan fazla mahkumiyet memuriyet engelidir ama, uygulamada benimsenen görüşe göre yüz kızartıcı suç olarak sayılmadıklarından, affa uğra-maları halinde memuriyet engeli sayılmayacaklardır. Zira 48/5 inci maddede ismen sayılmamışlardır. Oysa, yağma suçları hırsızlık suçlarının nitelikli ve ağırlaşmış şekilleridir. Bir örnek vermek gerekirse, bir kimse;
    a) Hırsızlık yapıp 3 ay hapis cezası almış,
    b) Yağma suçu işleyip 6 yıl hapis cezası almış olsa,
    Bir süre sonra af çıksa ve her iki mahkûmiyet affa uğrasa, mevcut uygula-maya ve hukuki kabule göre yağma suçundan affa uğrayan için memuriyet engeli söz konusu olmayacak, fakat hırsızlık suçu 657 sayılı Yasa’nın 48/5 inci maddesinde ismen sayıldığı için affa uğrasa bile memuriyet engeli olmakta de-vam edecektir. Bu örneğin eşitsizlik yaratması yanısıra adaletsizliği ve denge-sizliği de peşinde götürdüğü bir gerçektir.1
    • Dolandırıcılık Suçu
    Ceza hukukunda “Malvarlığına Karşı Suçlar” arasında yer alan dolan-dırıcılık suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 157 ve devamındaki maddelerde dü-zenlenmiştir.
    Yasa’nın anılan maddesinde; hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişinin eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturacağı hükme bağlanmıştır. Bu suçu işleyen kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilmesi öngörülmüştür.
    Yasa’da ayrıca nitelikli dolandırıcılıktan söz edilmiş, bu türde suç işlen-mesi halinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunacağı belirtilmiştir.
    • Güveni Kötüye Kullanma Suçu
    Memurluğa engel suçlar arasında sayılan güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Yasası’nda, “Malvarlığına Karşı Suçlar” arasında yer almıştır.
    Güveni kötüye kullanma” suçu Yasa’nın 155 inci maddesinde düzenlen-miştir. Yasa’nın bu maddesinde; başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar ederek, güveni kötüye kullanma” suçu işleyen kişinin, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.
    Yasa’nın anılan hükmünden de anlaşılacağı üzere söz konusu suç takibi şikayete bağlı bir suç olup, faili hakkında gerekli işlemin yapılabilmesi, bu suçtan zarar görenin şikayetine bağlıdır.
    • Hileli İflas Suçu
    Türk Ceza Kanunu’nda “Malvarlığına Karşı Suçlar” arasında yer alan hileli iflas suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 161 ve devamındaki maddelerde düzenlen-miştir.
    Hileli iflas, iflasından önce veya sonra alacaklılarını zarara sokmak kas-dıyla hileli işlemlere başvuran kimsenin iflasıdır.
    2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 311 inci maddesinde iflasından önce veya sonra alacaklılarını zarara sokmak kasdıyla hileli muamelelerde bulunan kimselerin hileli müflis sayılacağı ve Türk Ceza Kanunu’na göre cezalandı-rılacağı hükme bağlanmıştır. Hileli ve taksirli iflasın mahiyeti ve bunları işle-yenlere verilecek cezalar Türk Ceza Kanunu’nun 161 ve 162 nci maddelerinde belirtilmiştir.
    Anılan Yasa’nın 161 inci maddesine göre; hileli iflas, malvarlığını ek-siltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunma eylemi olup, bunu yapan kişi, bu hileli tasarruflardan önce veya sonra iflasa karar verilmiş olması halinde, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    Taksirli iflas ise, Yasa’nın 162 nci maddesinde; tacir olmanın gerekli kıldığı dikkat ve özenin gösterilmemesi dolayısıyla iflasa sebebiyet verilmesi olarak ifade edilmekte, bunu yapan kişinin, iflasa karar verilmiş olması halinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı öngörülmektedir.
    g) Sahtecilik Suçu
    Sahtecilik (sahtekârlık), kamunun güveni aleyhine işlenen suçlardan biridir. Ceza Hukukunda, “Kamu Güvenine Karşı Suçlar” arasında yer alan sahtecilik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 197 ve devamındaki maddelerde ayrı ayrı düzenlenmiştir.
    Yasa’nın ilgili maddelerinde; “Parada sahtecilik”, “Paraya eşit sayılan değerler”, “Kıymetli damgada sahtecilik”, “Para ve kıymetli damgaları yapmaya yarayan araçlar”, “Mühürde sahtecilik”, “Mühür bozma”, “Resmi belgede sahtecilik” başlıkları ile düzenlenen bu suçlar genellikle sahtecilik olarak anlaşılmaktadır. Bu suçların niteliğine göre faile verilecek ceza miktarı kanunda ayrı ayrı düzenlenmiştir.
    Bu suçtan hüküm giyenlerin memur olabilme hakkı ortadan kalkmaktadır.
    ğ) Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar
    Bu suçlar; İhaleye Fesat Karıştırma, Edimin İfasına Fesat Karıştırma suçları olup, niteliği itibariyle ekonomi ve ticarete ilişkin suçlardır. Memuriyetle bağdaşmayan suçlardandır.
    Türk Ceza Yasası’nın üçüncü kısım dokuzuncu bölümde “Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir.
    •*İhaleye Fesat Karıştırma Suçu
    Devlet memuru olmaya engel suçlardan biri de, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırmak suçudur.
    Bu suç, yeni Türk Ceza Kanunu’nun 235 inci maddesinde “Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar”dan kabul edilip, “ihaleye fesat karıştırma” suçu adı altında düzenlenmiştir.
    Yasa’nın söz konusu maddesinde bu suç;
    a) Hileli davranışlarla;
    İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye veya ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek,
    İhaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak,
    Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olduğu halde, sahip olmadığından bahisle değerlendirme dışı bırakmak,
    Teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı halde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak.
    b) Tekliflerle ilgili olup da ihale mevzuatına veya şartnamelere göre gizli tutulması gereken bilgilere başkalarının ulaşmasını sağlamak.
    c) Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da hukuka aykırı diğer davranışlarla, ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan kişilerin ihaleye, ihale sürecindeki işlemlere katılmalarını engellemek.
    d) İhaleye katılmak isteyen veya katılan kişilerin ihale şartlarını ve özellikle fiyatı etkilemek için aralarında açık veya gizli anlaşma yapmaları.
    şeklinde tanımlanmıştır.
    Bu kapsamda, kamu kurum veya kuruluşları adına yapılan mal veya hizmet alım veya satımlarına ya da kiralamalara ilişkin ihalelere ve yapım ihalelerine fesat karıştıran kişi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçtan hüküm giyenler, memur olma hakkını kaybederler.
    • Edimin İfasına Fesat Karıştırma
    Memurluğa engel suçlar arasında sayılan edimin ifasına fesat karıştırma suçu, Türk Ceza Yasası’nın 236 ncı maddesinde “Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar” arasında yer almıştır.
    İhale kararında veya sözleşmede evsafı belirtilen maldan başka bir malın teslim veya kabul edilmesi, ihale kararında veya sözleşmede belirtilen miktar-dan eksik malın teslim veya kabul edilmesi fiillerin hileli olarak yapılması halinde, edimin ifasına fesat karıştırılmış sayılır.
    Kamu kurum veya kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuru-luşları, bunların iştirakiyle kurulmuş şirketler, bunların bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, kamu yararına çalışan dernekler ya da kooperatiflere karşı taahhüt altına girilen edimin ifasına fesat karıştıran kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    h) Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama
    Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nun 282 nci maddesinde “Adliyeye Karşı Suçlar” arasında düzenlenmiştir. Devlet Memurları Kanunu’na göre, memu-riyetle bağdaşmayan suçlardandır.
    Alt sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeş-ru kaynağını gizlemek ve meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak amacıyla, çeşitli işlemlere tabi tutan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
    Bu suçun, kamu görevlisi tarafından veya belli bir meslek sahibi kişi tarafından bu mesleğin icrası sırasında işlenmesi halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır.
    ı)*Kaçakçılık Suçları
    Yürürlükteki mevzuata göre kaçakçılık suçları;
    - 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun’un birinci maddesinde düzenlenen fiillerin işlenmesi ile ortaya çıkan gümrük,
    - 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344 üncü maddesinde belirtilen eylemlerin işlenmesi ile ortaya çıkan vergi,
    kaçakçılık suçu olmak üzere iki şekilde ortaya çıkmaktadır.
    Devlet Memurları Yasasına göre, bu iki kaçakçılık suçundan biri ile mahkûmiyet, memuriyete alınmaya engel teşkil eder.
    İşe alınma şartlarını kaybetmemiş olan personelin, hükümlülük süresinin tamamlanmasını müteakip yeniden göreve dönüp dönemeyeceği?
    Devlet Personel Başkanlığı’nın 05.03.2003 tarihli bir görüşünde; hizmetli olarak çalışan bir personelin bu görevi sırasında görevi suiistimal suçundan bir yıl süreyle hapis cezasına mahkum olduğu ve (3) ay sureyle memuriyetten men cezası aldığı belirtilerek, ilgilinin mahkumiyetinin sona ermesinden sonra tekrar görev yapıp yapamayacağı hususunda; “İşe alınma şartlarını kaybetmemiş olan personelin, hükümlülük süresinin tamamlanmasını müteakip yeniden göreve dönmesinin ilgili yasa hükümleri ve mezkur Danıştay kararı (D. 1. D. 22.4.1992 gün ve E.1992/126, K.1992/150 sayılı (memnu haklarının iadesi kararı almaları halinde yeniden Devlet memurluğuna alınabilecekleri, ancak kadro ve ihtiyaç durumları bakımından idarenin bu konuda takdir yetkisi bulunduğu) çerçeve-sinde değerlendirilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
    Ancak, yeni Türk Ceza Kanunu’nda süresiz bir hak yoksunluğu söz ko-nusu olmadığı için, ya*saklanmış hakların geri verilmesi söz konusu olama-yacağına göre, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis ceza-sının infazı tamamlanan kişinin, idarenin uygun görmesi durumunda memuriye-te dönebileceği değerlendirilmektedir.
    IV. MEMURİYETE ENGEL OLMAYAN MAHKÛMİYETLER
    a) Yukarıda “Memuriyete Engel Olmayan Mahkûmiyetler” başlığı altında sayılan suçlar dışında kalan suçlardan 1 yılı geçmeyen mahkû-miyetler
    Yukarıda ismen sayılan suçlar dışında kalan suçlardan 1 yılı geçmeyen mahkûmiyetler memuriyete engel değildir.
    Hürriyeti bağlayıcı cezanın yanında verilen para cezası durumu değiştir-mez. Örneğin: 10 ay hapis 300.- YTL para cezasına hükmedilmesi memuriyete engel olmaz. Para cezasının nisbi veya kamu para cezası niteliğinde olup olmaması, sonucu değiştirmez.
    Zira, maddede “... süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile .... suçlarından mahkûm olmamak” ibarelerine yer verildiğinden, lafzi yorumla sadece hürriyeti bağlayıcı cezaların amaçlandığı kabul edilmelidir.
    İdari para cezaları maddede yer almamıştır. O nedenle, miktarı ne olursa olsun memurluğa engel sayılmazlar.
    b) Taksirli Suçlardan Mahkûmiyet
    Yasa hükmünde yer almamakla birlikte, taksirli suçlardan mahkumiyet ise memurluğa engel değildir. Taksirin mahiyetine, 5237 sayılı Türk Ceza Kanu-nu’nun 22 nci maddesinde değinilmiştir. Söz konusu maddenin 2 nci bendinde taksir; “Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilme-sidir.” şeklinde açıklanmıştır.
    Söz konusu Yasa'ya göre; taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır. Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, netice-nin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
    Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir. Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.
    5237 sayılı Yasa’nın 53 üncü maddesinin (6) ncı bendine göre; belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yüküm-lülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir.
    657 sayılı Yasa’nın değişik 48/A maddesinin 5 inci fıkrasının giriş cüm-lesinde: “.... kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına .... mahkûm olmamak.” kuralına yer verilerek, kasten işlenen bir suçtan dolayı mahkumiyetin, hatta bu mahkumiyetin de bir yıl veya daha fazla süreli olmasının memuriyete engel olacağı belirtilmiştir. Buradan süresi ne olursa olsun, taksirli bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkum olmanın, Devlet memurluğuna engel oluşturmayacağı sonucunu çıkarmak mümkündür.
    Nitekim, bu husus 5237 sayılı Yasa’nın*“Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” 50 nci maddesinin 4 üncü bendinde; “Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.” hükmüyle açıkça vurgulanmış-tır. Bu durumda, uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.
    Türk Ceza Yasası’nın 89, 162, 171 ve 180 inci maddelerindeki suçlar, tak-sirli suçlara örnek olarak gösterilebilir. Taksirli suçlardan verilecek mahkûmi-yetin 1 yıldan fazla olması engel bir mahkûmiyetin kabulüne yetmez.
    Örneğin; Türk Ceza Yasası’nın 171 inci maddesine göre, taksirle yangına neden olmak suçundan bir yıl hapis cezası alan memur, memuriyetten çıkarı-lamayacağı gibi, bu suçtan mahkum edilmiş bulunan bir kimse de memuriyete alınabilecektir. Keza, aynı Yasa’nın 180 inci maddesine göre; deniz, hava veya demiryolu ulaşımında, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye taksirle neden olmaktan 15 ay hapis cezası alan kimsenin memuriyete girmesi mümkündür.
    Nitekim, Danıştay 12. Dairesi’nin 11.10.1999 tarih ve E.1997/3319, K.1999/1785 sayılı Kararı’nda; taksirle ölüme ve yaralamaya sebebiyet” suçun-dan yargılanması sonucunda 1 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılan ve bu cezanın infazı için cezaevinde bulunan davacının, 657 sayılı Yasa’nın 48/A-4 maddesindeki “kamu haklarından mahrum bulunmamak” şartını kaybettiğinden bahisle, aynı Yasa’nın 98/b maddesi uyarınca görevine son verilemeyeceği, bu durumda 657 sayılı Yasanın 137 nci maddesi ve devamı hükümleri uygulanarak işlem tesis edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
    C) Adli Sicilden Silinmiş Mahkûmiyet
    Silinebilen türden mahkûmiyet kararları memurluğa engel değildir. Hangi tür mahkumiyetlerin adli sicilden silinebileceği 5352 sayılı Adli Sicil Yasası’nın 12 nci maddesinde belirtilmiştir.
    Söz konusu madde hükmüne göre;
    Fiilin kanunla suç olmaktan çıkarılması halinde, bu suçtan mahkûmiyet,
    Kanun yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi sonucunda veri-len beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının kesinleşmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararına,
    ilişkin adlî sicil ve arşiv kaydı tamamen silinir.
    İşte silinebilen türden olmak koşuluyla, kesinleşen mahkûmiyetlerin yuka-rıda belirttiğimiz yöntemle silinmiş olması durumunda, bu gibilerin memurluğa girişine ya da memuriyette iseler memurluğuna engel olmayacaktır.
    ç) Ertelenmiş (Tecilli) Mahkûmiyetler
    Batılı ülkelerin hukuk sistemlerinde olduğu gibi, Türk Ceza Kanunu’nda da cezaların ferdileştirilmesi esası yer almış olup tecil müessesesi de cezaların ferdileştirilmesi yollarından biridir. Suç işleyen kişiyi toplum dışına itmemek, ailesinden ve işinden ayrılmadan ıslah edip topluma kazandırmak, cezaevinin olumsuz etkilerinden korumak amacıyla cezanın infazının belli süre içinde tek-rar suç işlemesi haline kadar ertelenmesi tecil müessesesinin esasını oluştur-maktadır.
    Tecil, bir cezanın kaldırılması olmayıp, tesis edilen bir mahkûmiyet kara-rının uygulanmasının ertelenmesi olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların yerine konmuş hukuki bir kurumdur.
    23.1.2008 tarihli ve 5728 sayılı Yasa’dan önce 657 sayılı Yasa’nın 48/5 inci maddesine, 3697 sayılı Yasa ile, "...... tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere......” hükmü eklenmiştir.
    Tecil kurumu, yürürlükten kaldırılmış bulunan 765 sayılı Türk Ceza Yasası ve 647 sayılı İnfaz Yasası’nda yer almıştı. Ancak, tecil kurumu yeni Türk Ceza Yasası’nda “Erteleme” kavramına dönüştürülmüştür. Anılan Yasa’nın “Hapis cezasının ertelenmesi” başlıklı 51 inci maddesinde, yeni adıyla erteleme olan tecil; “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
    a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
    b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dola-yısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
    gerekir.
    .....” şeklinde ifadesini bulmuştur.
    Buradan bir kişinin :
    a) 2 yıl hapis,
    b) 2 yıldan az süreli hapis,
    cezalarından biriyle mahkûmiyet halinde ertelemenin (tecilin) yapılabile-ceği görülmektedir.
    Suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış olanlar ile 65 yaşını bitirmiş bulu-nanların mahkum oldukları hapis cezası 3 yıldan fazla olmadığı hallerde de, erteleme (tecil) hükümleri uygulanabilecektir.
    Bu hükümlerin konumuzla ilgili, 18 yaşından önceki dönemde işlediği suç-lardan tecilli mahkûmiyeti olan küçüklerin, sonradan memuriyete alınmaları halinde ortaya çıkacaktır. 65 yaşından sonra ise belki bazı istisnai görevler gündeme gelebilir.
    Ertelemeye (tecil) ilişkin bu düzenleme, kişiler lehine de olsa yanlış uygu-lamayı ortadan kaldırmıştır. Erteleme, cezanın kişiselleştirilmesini sağlayan bir kurumdur. Mahkûmiyetin varlığına etkili sayılmaz. O nedenle, 5728 sayılı Yasa’dan önceki uygulamada ertelenmiş mahkûmiyetin 6 aydan çok olması halinde de engel olmayacağına dair düşünce isabetli bulunmamıştır.
    Yeni düzenlemeyi tecilli mahkûmiyete konu olan ve 657 sayılı Yasa’nın 48/5 inci maddesinde sayılan suçlar bakımından bir ayrım yaparak incelersek:
    1. 48/5’te Sayılmayan Suçlardan Kurulan Hükümlerdeki Cezaların Ertelenmesi
    Yukarıda verilen açıklamalardan anlaşılacağı üzere tecil edilmiş olan mahkûmiyet, memuriyet engeli olmayacaktır. Bu durumda, idare hüküm içe-risindeki cezanın süresi itibariyle, tecile engel olup olmayacağını değil, tecilli mahkûmiyetin kesinleşmiş olup olmayacağına bakacaktır.
    Nitekim, 25.1.1991 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 1990/2 Esas ve Karar nolu İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı, “... ertelenmiş bulunan bir mahkûmiyet hükmü nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48/A-5 ve 98/b maddeleri uyarınca Devlet memurunun görevine son verilemeyeceğine” hükmetmiştir.
    Ancak belirtelim ki, Danıştay 12. Dairesi’nin 06.03.2003 günlü ve E.2001/1911, K.2003/470 sayılı, “Adam öldürmeye teşebbüs suçundan tecil edilmiş mahkumiyeti bulunan davacının, suçunun niteliği itibariyle yürüteceği görevin önem ve özelliği dikkate alındığından koruma ve güvenlik görevlisi olarak yapılan atamasının iptal edilmesinde 2495 sayılı Kanunun 16/d mad-desine aykırılık bulunmadığı”na hükmeden istisnai bir kararı mevcuttur.
    2. 48/5 inci Madde Kapsamında İsmen Sayılan Suçlardan (Yüz Kızartıcı Nitelikteki) Hükümlerin Ertelenmesi
    Bu maddede sayılan suçlardan verilen mahkûmiyetler ertelenmiş olsa da, engel olmaya devam ederler. Esasen bu suçların maddede ismen belirtilerek ya-zılışı da, sayılanlar bakımından bir ayrım ifadesi taşımaktadır.
    Ancak, Danıştay yine kişiler lehine ve 48/5 inci madde ile getirilen sisteme aykırı şekilde bir yorum ve uygulama ile hangi tür cezaya ait olursa olsun ertelenen (tecilli) mahkûmiyetin engel olmayacağı görüşündedir. 5827 sayılı Yasa’dan önceki dönemle ilgili olarak Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu 15.11.1990 gün ve E. 1990/2, K. 1990/2 sayılı kararında özetle:
    “Ancak, tecilin esas sonucu, deneme süresinin sonunda meydana gelir. Bu, Türk Ceza Kanununun 96. maddesinde hükme bağlandığı üzere, (mahkumiyetin esasen vaki olmamış sayılması)dır.
    Tecilin bir bütün olduğu kuralı uyarınca, tecilde esasen suç ayrımı yapıl-maz. Bu nedenle tecil edilmiş bir mahkumiyet hükmünün memuriyetin devamına etkisi konusunda da mahkumiyet nedeni olan suçun nev'i gözönünde alınamaz ve bu hususta bir ayrım yapılması mümkün değildir.”
    Ancak, Danıştay’ın görüşüne geçmeden önce, söz konusu yasa değişik-liğinden önceki hukuki durumun açıklanmasında yarar görülmektedir.
    657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 48 inci maddesinin (A) fık-rasının 5 inci bendinde 3697 sayılı Yasa ile değiştirilmesinden önce 3409 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğe göre, “Taksirli suçlar hariç olmak üzere, ağır hapis veyahut 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak ka-çakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Dev-let sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak” hük-müne yer verilmişti.
    657 sayılı Kanun’un 48 inci maddesinin (A) bendinin 5 inci fıkrasına 3697 sayılı Kanun’la “Taksirli suçlar ve” ifadesinden sonrasına eklenmesi teklif edilen “aşağıdaki sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere” şekliyle kabul edilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde de bu haliyle kanunlaşmıştır. Söz konusu maddede, memuriyete atanma niteliğinin kaybı üç nedene bağlanmıştır. Bunların ilk ikisi, Türk Ceza Kanunu’nun 12 nci maddesinde sayılan ve cezalar arasında tanımlanan 6 aydan fazla hapis veya ağır hapis cezası ile hükümlülük, üçüncüsü ise, maddede sayılan suçlar nede-niyle, cezanın şekli ve süresi ayrımı yapılmadan alınan mahkûmiyet hükmüdür.
    3697 sayılı Yasa, yukarıda da belirtildiği gibi, tecil müessesesinin yargı ka-rarları ile de benimsenen amacına uygun bir açıklık getirilmek üzere çıkarıl-mıştır. Bu amaçla, tecil edilmiş 6 aydan fazla hapis veya ağır hapis cezaları ile hükümlülüğü memuriyet niteliğinin kayıp nedenleri arasından çıkarmış, ancak maddede tek tek sayılan suçlardan hükümlülüğün tecil edilmiş dahi olsa nitelik kaybına neden olduğunu açıkça belirtmiştir.
    “Sonuç olarak, 18.1.1991 tarihinden önce işlenen suçlar nedeniyle verilen tecil edilmiş mahkûmiyetlerin, Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı kar-şısında cezanın süresi veya şekli, suçun nev’i ayrım yapılmadan Devlet memu-runun görevine son verilmesini gerektirmeyeceği, bu şekilde görevine son veri-lenlerin de görevlerine dönebileceği;
    3697 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 18.1.1991 tarihinden sonra işlenen suçlarda ise, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin (A) bendinin 5 inci fık-rasında sayılan suçlar dışındaki bir suç nedeniyle 6 aydan fazla hapis veya ağır hapis alıp, bu cezası tecil edilmiş olanların görevlerine dönecekleri yolunda görüş bildirilmesine...”
    Danıştay 1. Dairesi’nce 9.10.1991 tarih ve 1991/130-301 sayı ile karar verilmiştir.
    d) Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı
    Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ce-za, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Hükmün açıklan-masının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
    Bu uygulama, 4.12.2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanu-nu’nun 231 inci maddesi ile ceza hukukumuza yeni girmiş kavramlardan biridir.
    5271 sayılı Yasa’nın 231 inci maddesine göre; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
    a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
    b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
    c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü ye-rine getirmesine,
    karar verilebilir.
    Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli ser-bestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklan-ması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
    Buna göre; işlediği bir suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası hükmedilen kişinin cezası; mah-kemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda, yasa gereği kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade edeceğinden, ilgilinin işlediği suç DMK’nın 48/5 inci maddesinde ismen sayılan suçlardan değilse, bu kişinin de memuriyete devam edebileceği düşünül-mektedir.
    V. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
    Yukarıdaki görüşler ışığında;
    1. Bir yıl ve bir yıldan fazla hapis cezasıyla mahkûmiyet,
    2. Affa uğramış olsalar bile ismen belirtilen mahkûmiyetler:
    a) Devletin güvenliğine karşı suçlar,
    b) Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
    c) Milli savunmaya karşı suçlar,
    ç) Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
    d) Zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık,
    e) Dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
    f) Hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
    g) Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama,
    ğ) Kaçakçılık,
    suçları memuriyete engel suçlardır.
    Sonuç olarak diyebiliriz ki, affa uğramış olsalar bile; yukarıda sayılan suç-lardan mahkum olup, bu mahkûmiyetleri bilahare ertelenen memurların erte-leme (tecil) hükmüne rağmen göreve dönmeleri mümkün değildir.
    Ancak, DMK’nın 48/5 inci maddesinde sayılmayan suçlardan bir yıldan fazla hapis cezası alıp, bu cezaları tecil edilen memurlar görevlerine dönebile-ceklerdir. Yine, işlediği suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda iki yıl veya daha az süreli hapis cezası hükmedilen kişinin cezası; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda, işlenen suçun DMK’nın 48/5 inci maddesinde ismen sayılan suçlardan olmaması durumunda, memuriyete devam edebileceği düşünülmektedir
    Taksirli suçlar ise, memurluğun kazanılması ya da kaybedilmesinde dikkate alınmamaktadır.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi konulu yargıtay kararı ara
    Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    Aydın
    İletiler
    1.962
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi

    3 - 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu uyarınca, taksirli suçlar hariç 1 yıl veya daha fazla veya 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11/f maddesinde belirtilen suçlardan kesinleşmiş hapis cezası bulunanların bu cezalarını infaz ettiklerine veya infaz etmiş sayıldıklarına ilişkin belgeyi,

    eklemeleri gerektiği kanaatine varılmıştır.

    Yukarıdaki metin 20.5.2007 tarihli R.G.de yayınlanan YSKnın 268 nolu kararından alınmıştır.
    2839 sayılı kanunun 11.maddesi ise:
    Madde 11 - Aşağıda yazılı olanlar milletvekili seçilemezler:
    a) İlkokul mezunu olmayanlar,
    b) Kısıtlılar,
    c) Yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar,
    d) Kamu hizmetinden yasaklılar,
    e) Taksirli suçlar hariç, toplam bir yıl veya daha fazla hapis veya süresi
    ne olursa olsun ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar,
    f) Affa uğramış olsalar bile;


    1. 2.1.2003 t. 4778 sk. ile DEĞİŞİK:
    Basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
    sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile
    istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve
    alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle
    mahkûm olanlar,

    ( Eski hali:1. Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik,
    inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve
    istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım sa-
    tımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle
    mahküm olanlar, )

    2. Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının, birinci babında yazılı suçlardan
    veya bu suçların işlenmesini aleni olarak tahrik etme suçundan mahküm olanlar,
    3. 2.1.2003 t. 4778 sk. ile DEĞİŞİK:
    Terör eylemlerinden mahkûm olanlar,

    ( Eski hali: 3. Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı halkı
    sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa,
    açıkça tahrik etme suçlarından mahküm olanlar, )

    4. Türk Ceza Kanununun 536 ncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra-
    larında yazılı eylemlerle aynı Kanunun 537 nci maddesinin birinci, ikinci,
    üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında yazılı eylemleri siyasi ve ideolojik
    amaçlarla işlemekten mahküm olanlar.
    ------------
    Yeni TCK kabaca diyor ki: Ömürboyu Kamu haklarında mahrumiyetten söz edilemez.Cezanın infazından sonra belirli süreyi suç işlemeden tamamlamış olanlar, ıslah olmuş sayılırlar ve 53/1 deki haklardan mahrumiyet kısıtlaması sona erer.
    YSK ne diyor, "Meşhur 13/A maddesindeki süreleri suç işlemeden tamamlayıp tamamlamadığına bakmam, infazın tamamlandığına dair belgeyi getirdiğinde 11/f deki suçları işlemiş olsan bile seni milletvekili adaylığını kabul ederim.(Kanunun olamaz şeklindeki açık hükmüne rağmen)
    Peki 657nin 48. maddesinde nasıl değişiklik yapılıyor?

    5. (Değişik alt bent: 10/01/1991 - 3697/1 md.;Değişik altbent: 23/01/2008-5728 S.K./317.mad) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.
    -----
    657 ben suç işlemiş kişiyi (TCK 53/1 de sayılı haklardan) memur etmem derken,YSK ise Kanunun açık hükmüne rağmen 11/f deki suçları işleyenleri dahi infazın tamamlanmış olması şartıyla (TCK 53/1 de sayılı haklardan) Milletvekili adayı sayarım,diyor.
    Ben mi yanlış anlıyorum? Eğer doğru anlıyorsam bu çelişki ne?
    İyi günler...

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    Aydın
    İletiler
    1.962
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi

    Bu başlığa eklemeyi yaptığımdan beri, okunma sayısı 88.Hukuktan anlayan birinin hiç olmazsa:"Yanlış anlıyorsunuz." demesini bekliyorum.
    İyi günler...

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Mar 2005
    Nerede
    Ankara
    İletiler
    1.080
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi

    Milletvekilliği ile devlet memurluğu farklı statüler...

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    Aydın
    İletiler
    1.962
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi

    Madde 53 - (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;


    a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,


    b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan,


    c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,


    d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,


    e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır
    ------------
    Yukarıdaki metin TCK 53.maddeden alınmıştır.Yazılışta bile görülüyor; TBMM üyeliği, memurluktan bile önemli ki, önce o sayılmış.Yasa koyucu kendince bir hiyerarşi sıralaması yapmış yani...Üstelik; her ikisini de "Kamu Görevi" olarak nitelendirmişler.
    İyi günler...

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Mar 2005
    Nerede
    Ankara
    İletiler
    1.080
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi

    TCK 53'üncü maddesi, devlet memurluğuna ve yasama organı üyeliğine alınacak olanların taşıması gereken şartları düzenlemiyor. Aksine madde başlığından da açıkça anlaşılacağı üzere "Güvenlik Tedbirleri'ni düzenliyor.

    Maddenin devamında "Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz." denilmek suretiyle, mahkemelerce hükmedilen cezaların infazını sağlamak amacına yönelik olarak düzenlendiği açıkça görülüyor.

    TBMM üyeleri yasama dokunulmazlığına sahip olduklarından, dokunulmazlıkları kaldırılmadığı sürece haklarında yargılama yapılamayacağından, pratikte bu maddenin uygulanma kabiliyeti malesef yoktur. Hatta, hakkında yargılama devam ederken (tutuklu bile olsa), yasama organı üyeliğine seçilenler hakkında, yargılama işlemi yapılamaz.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Mar 2005
    Nerede
    Ankara
    İletiler
    1.080
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi

    Yasa koyucu milletvekilli seçilme yeterliği ile devlet memurluğuna giriş şartlarını ayrı ayrı düzenlemiştir.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Jan 2009
    İletiler
    6
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi

    merhabalar öncelikle eklentiniz için teşekkür ederim. günlerdir kafamı kurcalayan bir konuyu sayenizde öğrendim.tekrar teşekkürler.müsadenizle bir soru sormak istiyorum ama bu soruma cevap verirseniz nasıl bu cevabı göreceğimi net olarak bilmiyorum o yüzden kabul ederseniz cevabı göndermeniz için hotmail adersimi bırakıyorum. flamur06@hot.... ben tsk da görevli bir memurum ve bir trafik kazası geçirdim iki kişi vefat etti bildiğim kadarıyla taksirli bir suç.üç gün önce bir savcı arkadaşımla görüştüm ve memurluğa bir etkisi olmadığını görevime devam edebileceğimi söyledi ..ortada bir kamu davası var ve ben bir avukat tuttum.iki gün önce de kendisi bana memurluğun sona ereceğini söyledi açıkçası ben neye inanacağıma karar veremedim..eklentinizde cevabı görüyorum ama yinede kafama takıldı.. geçirdiğim bu kazada iki kişi vefat etti diğerleri yani dört kişide yaralandı ben galiba teknik bir sebepten dolayı onların şeridine girdim siz daha iyi bilirsinix gerçi ama bildiğim kadarıyla taksirli şuç kapsamında.isze zahmet olacak ama sorum şu olacak nmail adresime veya buraya veya ikisinede cevap yazarsanuz beni mutlu edersiniz. meurluğum devam eder mi biter mi? askeri ceza kanunu şöyle diyor taksirli suşlar hariçbir yıldan fazla ceza alanın memuriyeti biter ama taksirliler hariç. cevap yazarsanız cok memnun kalırım şimdiden zahmetleriniz için teşekkür ederim.

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Jan 2009
    İletiler
    6
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi

    bana cevap verebilecek yok mu?

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Jan 2009
    İletiler
    6
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi

    merhabalar öncelikle eklentiniz için teşekkür ederim. günlerdir kafamı kurcalayan bir konuyu sayenizde öğrendim.tekrar teşekkürler.müsadenizle bir soru sormak istiyorum ama bu soruma cevap verirseniz nasıl bu cevabı göreceğimi net olarak bilmiyorum o yüzden kabul ederseniz cevabı göndermeniz için hotmail adersimi bırakıyorum. flamur06@hot.... ben tsk da görevli bir memurum ve bir trafik kazası geçirdim iki kişi vefat etti bildiğim kadarıyla taksirli bir suç.üç gün önce bir savcı arkadaşımla görüştüm ve memurluğa bir etkisi olmadığını görevime devam edebileceğimi söyledi ..ortada bir kamu davası var ve ben bir avukat tuttum.iki gün önce de kendisi bana memurluğun sona ereceğini söyledi açıkçası ben neye inanacağıma karar veremedim..eklentinizde cevabı görüyorum ama yinede kafama takıldı.. geçirdiğim bu kazada iki kişi vefat etti diğerleri yani dört kişide yaralandı ben galiba teknik bir sebepten dolayı onların şeridine girdim siz daha iyi bilirsinix gerçi ama bildiğim kadarıyla taksirli şuç kapsamında.isze zahmet olacak ama sorum şu olacak nmail adresime veya buraya veya ikisinede cevap yazarsanuz beni mutlu edersiniz. meurluğum devam eder mi biter mi? askeri ceza kanunu şöyle diyor taksirli suşlar hariçbir yıldan fazla ceza alanın memuriyeti biter ama taksirliler hariç. cevap yazarsanız cok memnun kalırım şimdiden zahmetleriniz için teşekkür ederim

+ Konuyu Yanıtla
1 / 3 Sayfa 123 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

http:www.hukuki.netshowthread.php50317-Ceza-Mahkumiyeti-Sonunda-Devlet-Memurlugunun-Sona-Ermesi

memuriyetin sona ermesi

memurluktan atilan geri kabulu icin dua

memuriyet hangi hallerde sona erer

memurluk hangi hallerde sona erer

657 tck 53 e engelmi

memuriyeti sona erdiren haller

ceza mahkumiyeti sonunda devlet memurluğunun sona ermesi

memurlugun sona erme nedenleri

memurken hapis cezası almak

memuriyetin sona erme nedenleri

memurlugun düşme nedenleri

hükmün açıklanmasının geri bırakılması memuriyete etkisi

657 sayılı kanuna göre rüşvet suçundan hüküm giyenler

memuriyete engel mahkumiyetler

devlet memuru yagma

ceza alan memur emekli olabilir mi

görevi kötüye kullanma memuriyete engel mi2014 de tck memurluk ve hırsızlık suçumemurlugun dusmesimemuriyetten men cezasıdevlet memurluğu hangi hallerde sona erertck 53 1 neyi ifade ediyor memurum6 aydan fazla mahkumiyet memuriyet1 yılın altında hapis cezası memur
Forum

Benzer Konular :

  1. Ceza Mahkumiyeti Sonunda Devlet Memurluğunun Sona Ermesi
    Merhabalar. Yakın bir aile dostum işlediği suçtan dolayı şu an hükümlü olup ceza evindedir. Kendisinin bu durumu neticesinde oğlu askeri harp...
    Yazan: cakırhan Forum: Kamu Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 21-06-2016, 12:10:31
  2. Yöneticiliğin sona ermesi
    Değerli arkadaşlar, ben Halk Eğitimi merkezi Müdürü iken MEB'nın alan değiştirme genelgesi kapsamında sınıf öğretmenliği alanımdan yan alanım olan...
    Yazan: dagdeviren Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 04-09-2013, 15:46:57
  3. Devlet Memurluğunun Sona Ermesi kitabı
    657 Sayılı Kanuna tabi Devlet Memurlarının, memuriyet statüsünü sona erdiren nedenleri mevzuat ve içtihat çerçevesinde inceleyerek teorisyenlere,...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 29-09-2010, 18:00:01

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.