+ Konuyu Yanıtla
1 den 7´e kadar toplam 7 ileti bulundu.
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Kötü yöneticiler çalışanları kalp hastası yapıyor

    İsveçli araştırmacılar, düşüncesiz patronların iş ortamını daha stresli hale getirmekle kalmayıp, çalışanların kalp hastası olma riskini artırabileceğini de öne sürdüler.

    İsveçli uzmanlar, kötü yönetici ile ciddi kalp hastalıkları riski arasında güçlü bağlantı buldu. Bu risk, kişi aynı işte ne kadar uzun süre kalırsa o kadar artıyor.

    10 YILLIK ARAŞTIRMA

    Mesleki ve Çevresel Tıp Dergisi’nde yayımlanan araştırmayı yapan uzmanlar, iş yerinde hafifsenmenin ve destek görmemenin strese neden olabileceğini ve bunun da çalışanı sigara içmek gibi sağlıksız davranışlara itebileceğini belirttiler.

    ESKİLER DAHA ŞANSSIZ

    Karolinska Enstitüsü ve Stockholm Üniversitesi’nden uzmanlar bu son araştırma için, Stockholm bölgesinde çalışan 19 ile 70 yaş arasındaki erkeklerin kalp sağlıklarını yaklaşık 10 yıl boyuncu inceledi. Araştırma süresinde ölümle sonuçlanan ya da sonuçlanmayan 74 kalp hastalığı vakası meydana geldi.

    Araştırmada ayrıca, katılımcılardan yöneticilerinin iletişim kurmada ne kadar iyi oldukları ya da personel için hedefleri ne kadar net belirleyebildikleri gibi yönetim tarzlarını değerlendirmeleri istendi. Bu değerlendirmenin sonucunda da, yöneticilerini ehil bulmayan çalışanların kalp krizi geçirme riski yüzde 25 olarak saptandı. Aynı işte uzun süre çalışanlar içinse bu risk yüzde 64 çıktı.

    ***

    Yönetim: Sayın Yurdayüksel, lütfen paylaşımlarınızda kaynak belirtmeye özen gösteriniz.

    Saygılarımızla , teşekkür ederiz.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Kötü yöneticiler çalışanları kalp hastası yapıyor konulu yargıtay kararı ara
    Kötü yöneticiler çalışanları kalp hastası yapıyor konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Kötü yöneticiler çalisanlari kalp hastası yapıyor

    Haber kaynagi: AA

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Kötü yöneticiler çalışanları kalp hastası yapıyor

    Yöneticiler az çalışıp çok para alıyor

    10.12.2008/Gazeteport

    Uluslararası İnsan Kaynakları şirketi Kelly Services tarafından yapılan araştırma, Türkiye'de çalışanların iş yerlerindeki üst düzey yöneticilerinin çok yüksek ücret aldıklarına ve çalışanlar kadar çalışmadıklarına inandıklarını ortaya koydu.

    Kelly Services tarafından Türkiye de dahil olmak üzere toplam 33 ülkede gerçekleştirilen ''Yöneticilerin Maaşları ve Performansları'' konulu araştırmaya göre, Türk katılımcıların yüzde 63'ü üst düzey yöneticilerinin çok fazla ücret aldığını düşünüyor.

    Araştırmaya göre, Türkiye'den katılan çalışanlara, yöneticilerinden daha çok çalışıp çalışmadıkları sorulduğunda, yüzde 43'ü ''evet'' cevabı ile yöneticilerinden daha fazla çalıştıklarını belirtirken, yüzde 32'lik kesim ''Hayır, aynı eşitlikte çalışıyoruz'' yanıtını verdi.

    Katılımcıların yalnızca yüzde 14'ü yöneticilerinin kendilerinden daha çok çalıştığına inandığını ifade etti.

    Katılımcıların yüzde 38'i ise yöneticilerinin günlük işlerde neler yaptıklarını anlamadıklarını düşünüyor.

    Katılımcıların yüzde 53'ü yaptıkları işi yöneticilerinin yapamayacağını ifade ederken, yüzde 35'i daha iyi iş çıkarmak ve üretkenliği arttırmak için yöneticilerinden yeterli motivasyonu alamadıklarını belirtiyor.

    Araştırmada, üst düzey yöneticilere ödenen ücretin seviyesinin rahatsızlığı kadınlarda, erkeklerden daha fazla dile getirildiği de ifade edildi.

    DİĞER ÜLKELERİN PATRONLARA BAKIŞI
    Araştırmaya katılan diğer 32 ülke de dikkate alındığında toplam katılımcıların ortalama yüzde 24'ü kendisinin yöneticisinden daha fazla çalıştığını düşünüyor, yüzde 27'lik kesim ise yöneticisinin yaptığı günlük işleri anlamadığını düşünüyor. Katılımcıların ortalama yüzde 32'si, yöneticisinin kendi işini yapamayacağını düşünüyor, yüzde 33'ü ise yöneticisinin işini daha iyi yapması ve kişisel verimliliğini arttırması için kendisini motive etmediğini düşünüyor.

    ÜST YÖNETİMİN MAAŞLARI KRİZDE ENDİŞE VERİCİ
    Araştırma sonuçlarına göre çalışanların gözünde en fazla ücret ödenen yöneticiler, Türkiye, Macaristan, İsviçre, Almanya, Finlandiya, Hollanda ve ABD'de bulunuyor.

    Buna göre, önemli oranda çalışan, yöneticilerin maaşlarını çok yüksek buluyor. Çalışanların çoğunun üst yönetimin maaşları ve ödülleri ile ilgili olarak özellikle kriz dönemlerinde endişeleri var.

    Genel olarak çalışanlar, organizasyonun performansına bakıyorlar ve organizasyonun finansal ve operasyonal sonuçları ile yöneticilerin maaşları arasındaki bağlantıyı anlayamıyor.

    Çalışanlar, çalıştıkları organizasyon hedefini tutturamadığı veya başarısız olduğu durumlarda yöneticilerin yine yüksek ücretler aldığını ama çalışanların ücretlerinin düşük kaldığını düşünüyor.

    Yöneticilerin nasıl ödüllendirildiklerini bilmek isteyen çalışanlar, yönetici ödül ve maaşlarının ise son küresel kriz nedeniyle düşeceğine inanıyor.

    KELLY SERVİCES TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ
    Araştırmanın sonuçları değerlendiren Kelly Services Türkiye Genel Müdürü Taylan Kovanlıkaya da araştırmanın çalışanların üst düzey yönetici seviyesindekilerin performansı hakkındaki mutsuzluğunu ve aldıkları ücret konusundaki tedirginliği ortaya koyduğunu belirterek, çalışanların üst düzey yönetici pozisyonundakilerin 'beklenen standartlarda' çalışmadıklarını düşündüğünü söyledi.

    Araştırmanın çalışanların çoğu yöneticinin çalışmalarından ve ücretlendirilme politikalarından olumsuz yönde etkilendiklerine işaret ettiğini anlatan Kovanlıkaya, şunları kaydetti:

    ''Birçok çalışanın hala eski yöntemlerle hareket etme alışkanlığını sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Kendi maaşından çok, başkasının maaşıyla ilgilenme, kendi performansından çok başkasının çalışmasını gündeme getirme hep bu eski çalışma anlayışından kalan alışkanlıklar. Maaş politikası da her ne kadar objektif kriterlere oturtulsa da özünde sübjektif bir süreçtir Asgari ücretin hangi seviyede olduğunun bilindiği bir ülkede üst kademe yöneticilerle orta ve alt düzey çalışanlar arasındaki gelir eşitsizliğinin derinleşmesi de bu memnuniyetsizlik durumunu ortaya çıkartıyor. Diğer yandan; özellikle büyük şirketlerde, üst düzey ile alt kademe arasındaki doğrudan iletişimin az olması da bunda bir etkendir. Özellikle büyük ve kalabalık organizasyonların iç iletişim politikalarını ve uygulamalarını bir kez daha gözden geçirmelerinde fayda olduğunu düşünüyorum. Kriz ortamı bunun için iyi bir fırsat da olabilir.''

    Son global ekonomik krizle birlikte üst düzey yönetici ücretlerinin performansla daha fazla ilişkilendirilmesi ve daha şeffaf bir süreç yaşanması gerektiğini vurgulayan Kovanlıkaya, bu süreçte üst düzey yöneticilerin daha iyi bir performans sergilemek ve geçmişe göre daha fazla sorumluluk almak zorunda olduğunu ifade etti.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Kötü yöneticiler çalışanları kalp hastası yapıyor

    Tacizi patronlar önleyecek

    09/01/2009

    AB üyesi ve adayları arasında yapılan bir araştırmada Türkiye, işyerinde cinsel tacizin en çok karşılaşıldığı üçüncü ülke

    AB üyesi ve adayları arasında yapılan bir araştırmada Türkiye, işyerinde cinsel tacizin en çok karşılaşıldığı üçüncü ülke. Çalışma arkadaşları ya da patronları tarafından tacize uğrayan kişiler (özellikle de kadınlar) işlerini kaybetmemek ve daha fazla sıkıntıya maruz kalmamak için bu durumun ortaya çıkmasını istemiyor. Eğer kişi, hukuki yoldan hakkını nasıl arayacağını da bilmiyorsa kişiliğini rencide edici davranışlara maruz kalmaktan kurtulamıyor.

    Psikolojik ya da cinsel tacize uğrayan çalışanları koruma altına almak adına,

    işyerinde taciz konusu çalışmaları bitmek üzere olan yeni Türk Borçlar Kanunu Tasarısı kapsamına alındı. Hazırlanmakta olan tasarı, TBMM`de onaylanırsa işverenler bazı güvenlik tedbirleri almak zorunda kalacak.


    649 maddelik yasa tasarısının 416`ıncı maddesinin 1`inci fıkrasında, `İşveren hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek, işyerinde dürüstlük kurallarına uygun bir düzenin gerçekleştirilmesini sağlamak, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacize uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür` ibaresi yer alıyor.

    İsviçre Borçlar Kanunu`ndan esinlenilerek hazırlanan tasarıda, işverenin gerekli tedbirleri almamasından dolayı tacize uğrayan çalışanların maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı var. Tasarının görüşüldüğü Adalet Bakanlığı`nda oluşturulan komisyona başkanlık eden İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Nevzat Koç, `Tazminat borçlusu durumundaki işveren, tazminat ödemekten kurtulmak istiyorsa kusursuzluğunu ispat yükü altındadır` diyor ve ekliyor: `Tazminat miktarının, davacı işçi tarafından belirlenerek dilekçeye yazılması gerekiyor. Bu konuda kaç sorumlu varsa hepsine dava açılabilir.`

    İşveren taciz ederse?

    Tasarı, taciz edilenin elini güçlendiriyor gibi görünse de uzmanlar tasarıda birtakım eksikler olduğu görüşünde birleşiyor. İş görüşmelerinde yapılan cinsel tacize değinilmemesini eksiklik olarak niteleyen McOzden Danışmanlık Şirketi Kurucu Ortağı Dr. Mehmet Cemil Özden, söz konusu maddenin işverenin tacizinin nasıl önleneceğine dair bir düzenleme getirmediğine dikkat çekiyor.

    Özden, `Cinsel tacizi bizzat işveren yaparsa İş Kanunu`nun 24`üncü maddesi uyarınca işçiye haklı nedenle iş sözleşmesini fesih hakkı tanınıyor. Ancak bu durum, gerçekleşmiş bir tacizin sonucu olarak karşımıza çıkıyor` diyor. Cinsel tacizin önlenmesi için madde gerekçesinde sıralanan tedbirlerin, cinsel tacizin fiziksel bir hale dönüşmesi durumunda geçerli olabileceğinin altını çizen Özden, önlemlerin sözle, elektronik ortamlarda açıkça veya ima ile yapılan tacizler konusunda yetersiz kalabileceğini vurguluyor.

    Hangi tedbirler alınacak?

    Tasarıda patronların işyerinde alması gereken güvenlik tedbirleri de açıkça belirtilmemiş. Konudan sadece `genel ilke` olarak bahsediliyor. İşyerinin faaliyet alanı, durumu, personel sayısına göre farklı tedbirler alınması gerektiğini söyleyen Nevzat Koç, `Hizmet sözleşmesinde işverenin borçları düzenlendiğinden ve işçinin kişiliğinin korunması borcu kapsamında değerlendirildiğinden tüm sektörler bakımından geçerlidir` diyor.

    İşyerinde güvenlik görevlisi ve psikolojik danışman çalıştırmak, alarm sistemi ve güvenlik kamerası kurmak, her birimin yeterince aydınlatılmasını sağlamak alınabilecek önlemler arasında yer alıyor.

    Mehmet Cemil Özden`e göre ise işyerinde tacizi önlemek için öncelikle işverenin bu tür davranışlarda bulunmaması gerekiyor. Özden`in kurum ve kuruluşlar için belirlediği diğer önlemler ise şöyle: 1- Cinsel taciz iddiaları ciddi olarak araştırılmalı, konumu ne olursa olsun tacizde bulunanlar hoş görülmemeli. 2- İşyeri kurallarında cinsel ve duygusal tacizlerin şirket açısından kabul edilemez olduğu açıkça vurgulanmalı. 3- Kurumsal eğitimlerle cinsel ve duygusal taciz konusu, yönetici ve tüm çalışanlara anlatılmalı ve çalışanlara hakları açıklanmalı.

    İlk tescilli mobbing!

    Türkiye`de mobbing konusunda açılan ve kazanılan ilk davanın sahibi Tülin Yıldırım. Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü mezunu Yıldırım, 1999 yılında çalışmaya başladığı TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası`nda iki yıl duygusal tacize maruz kaldığı iddiasını hukuka aksettirmişti.

    Kurumdaki genel sekreterin yaptığı her işi eleştirmesi, çalışma arkadaşları arasında bağırması, ofiste olmadığı günlerde işteki bir aksaklıkla ilgili savunmasını istemesi, Yıldırım`ı canından bezdirmiş. İlerleyen süreçte bir uyarı ve kınama cezası aldığını söyleyen Yıldırım, üyesi olduğu Sosyal-İş Sendikası`nın temsilcisine de danışarak işyerinde gördüğü kötü muameleye karşı maddi ve manevi tazminat davası açmaya karar vermiş. `Masamda bilgisayarım kapatılarak oturtulduğum günler oldu` diyen Yıldırım`ın açtığı dava -temyiz süresi dahil- 2007 yılının ortalarında lehine sonuçlandı. Mahkemeden bin YTL tazminat ödenmesi, verilen kınama ve uyarı cezalarının iptal edilmesi kararı çıktı. Yapılanların adı da mobbing olarak tescil edildi.

    Denetim şart

    Psikolojik ve cinsel tacizin kanunda tanımlanmasının ve suç olarak sayılmasının işveren açısından `durdurucu` bir önlem olduğunu düşünen Tülin Yıldırım, ceza getiren her uygulamadan herkesin büyük oranda çekineceğini söylüyor. Ancak ona göre işsizliğin, `küçük işyerleri`nde sosyal güvencesiz çalışmanın çok yaygın olduğu ülkemizde, kanun yanında denetleme mekanizmalarının da oluşturulması gerekiyor. Sendikalara da önemli görevler düşüyor.

    Yukarıda bahsi geçen tedbirlerin, tacizin engellenmesi konusunda etkili ve yeterli olup olmayacağını ancak zaman gösterecek. Nevzat Koç da, bu konudaki ihlaller ortaya çıkıp mahkeme önüne geldikçe içtihatlarla tasarının içinin doldurulmasının gerekebileceği kanaatinde.

    Mustafa KUMLU/ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu(TÜRK-İŞ) Genel Başkanı

    `İşveren haklara saygı göstermeli!

    Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ile hem yürürlükteki 818 Sayılı Borçlar Kanunu`ndan hem de mevcut 4857 Sayılı İş Kanunu`ndan bir adım öteye gidildi. Bu nedenle son derece önemli bir gelişme. Ancak tasarının hizmet sözleşmesi ile ilgili bazı maddelerinin düzenlenmesi mevcut haklar ve müesseseler bakımından temel TÜRK-İŞ görüşleri ile uyumlu değil. Buna rağmen tasarının 416`ıncı maddesinin ilk fıkrasında işyerinde cinsel taciz ve psikolojik baskı konusunun, temel kanun niteliğindeki Borçlar Kanunu içersine alınması ve özel düzenlenme yapılmasının kadınların çalışma yaşamına daha rahat ve güvenli tutunmalarını sağlayacağını düşünüyorum.

    Rabia ÖZKARACA/ Türkiye Ticaret, Kooperatif, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası(Tez-Koop-İş) İstanbul İki No.`lu Şube Başkanı

    `Güvenlik kameraları işçilere tehdit`

    İşçilerin haklarının korumasına yönelik hazırlanan yasa tasarılarını samimi bulmuyorum. Çünkü Türkiye`de sıra yasaların uygulanmasına geldiğinde istediğimiz düzeyde maalesef sonuç alamıyoruz. Ama kadın işçilerin haklarını aramalarına yönelik yasal bir ayak oluşturabilir. İşverenlerin bu konuda bir önlem alabileceklerini ve yaptırım getirebileceklerini de düşünmüyorum. Güvenlik elemanının taciz ve psikolojik baskıyı engellemek açısından bulundurulmasından ziyade işçilerin üzerinde başka bir tehdit unsuru olacağı kanısındayım. Tasarının özellikle ekonomik kriz nedeniyle ciddi işten çıkarmaların olduğu döneme denk gelmesi de dikkat çekici. Bu tasarı işverenin kendini korumasını ve baskı mekanizması oluşturmasını sağlayacak.`

    Sevil KURAL / Pandora Terapi Kurucusu, Uzman Psikiyatrist ve Psikanalist

    Önce patronlar eğitilmeli!

    `Gelişmiş ülkelerde bu konular seneler önce görüşüldü ve önlemler alındı. İnsanlar, haklarını aramak için gerekli yolları biliyor. Fakat biz de bu konu tabu halindeydi. Çalışanlar işsizliğin yoğun olduğu bir ülkede `işimi kaybederim` kaygısıyla bu konudan bahsetmeyi ve hukuken hak aramayı kendileri için tehlikeli görüyorlardı. Tasarıyla birlikte öncelikle işverenlerin bilinçlenip eğitilmeleri gerekiyor. Mobbing yapan yöneticinin terapiye gitmesi ya da koçluk hizmeti alması uygun adımlardan biri. İşyerinde bilirkişi olarak psikolojik danışmanların olması, mobbinge tanıklık etmesi, insanları dinlemesi çok önemli. Hayal mi olur bilmiyorum ama işveren belki de mobbinge uğrayanların tedavi masraflarını da karşılamalı. Yaptırımlar da ciddi boyutlarda olmalı ve takip edilmeli.
    Tumgazeteler.com
    `

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Kötü yöneticiler çalışanları kalp hastası yapıyor

    Uzun çalışma saatlerine dikkat!

    Milliyet/20.02.2009

    Vardiyalı çalışmak depresyona, kronik hastalıklara ve uyku bozukluklarına neden olabilir

    Modern yaşamda, insanlar 24 saat yaşıyor, çalışıyor, eğleniyor ve tüketici olarak 24 saat hizmet istiyor. Doğal olarak şehir hiç uyumuyor. İş yerleri 24 saat açık oldukları için vardiya sistemi ile çalışıyor. Sadece gündüz açık olanlar da lojistik işlerini gece yapıyor. Böylece eskiye oranla bakıldığında, vardiyalı çalışan insan oranı giderek artıyor. Vardiyalı çalışan insanların da bir bölümü, zorunlu olarak uyku saatlerini değiştiriyor, milyonlarca yıllık evrimlerinin gereksinimlerinin tersine, gündüz uyuyup gece uyanık kalıyorlar. Oysa, uykumuzdan vücut ısımıza, hormonlarımızdan bağışıklık sistemimize kadar hemen bütün sistemlerimiz kalıtsal olarak programlandıkları gibi çalışmaya çalışıyorlar!

    Uyku tıbbının (Somnoloji) son yıllardaki gelişmeleri, uyku ve uyanıklık sistemlerinin, insan beyninde kalıcı olarak programlanmış olduğunu ve uyku düzenindeki yapay değişikliklerin içimizdeki saati hiçbir zaman tamamen değiştirmediğini ortaya koyuyor. İçimizdeki bu güçlü düzenleyicilerin sadece uyku ve uyanıklık saatlerinin değil, bütün hassas ayarları kontrol altında tutulduğunu gösteriyor. Vardiya çalışması ise bu doğal ritmin bozulmasına sebep olmakta, ona bağlı olarak da vücudun iç ve dış gereksinimlerine uyum göstermesini zorlaştırmaktadır. Özellikle sık sık ve düzensiz olarak değişen vardiya saatleri uyku sağlığını en çok bozmaktadır. Vardiyalı çalışanlarda en sık görülen rahatsızlıklar şöyledir:



    1-Sürekli yorgunluk: Kronik yorgunluk da denen bu rahatsızlığın nedeni, vardiya çalışanlarının toplam uykusunun, gündüz çalışanlara oranla daha kısa süreli olmasından kaynaklanmaktadır. Araştırma laboratuvarlarında, vardiya çalışanlarının uykuları özel gereçlerle kaydedildiğinde, bu insanların toplam 4–5 saat uyudukları, yani gündüz çalışanlara oranla 2 – 4 saat daha az uyudukları saptanmıştır. Bunun da nedeni, içimizdeki saatin bu insanları uyandırmasına bağlıdır. Kaldı ki bireyin toplam uyku ihtiyacı kalıtsal olarak belirlenir ve çevre şartları ve alışkanlıklarla ancak bir dereceye kadar değiştirilebilir.

    2-Depresyon ve yalnızlık: Sosyal açıdan gece veya akşam vardiyasında çalışmak, genelde pek çok sosyal etkinliğe katılmayı engellemektedir. Davetler, eğlenceler, toplantılar, gösteriler, yemekler hep gündüz çalışanların yaşamlarına göre ayarlandığı için gece çalışanlar genellikle ya uykularından fedakarlık etmek zorunda kalırlar ya da zamanla bu etkinliklerden uzak kalmaya ve sosyal izolasyona düşmeye mahkum olurlar. Özellikle aile ilişkilerive çocuk yetiştirmeyle ilgili konularda sorunların çıkması neredeyse kaçınılmaz olur. Psikolojik sorunlar uyuyu ayrıca bozduklarından, böldüklerinde, bu insanların duygusal ve fiziksel hayatları verdiya uyumsuzluklarından en çok etkilenir.

    3-Soğuk algınlıkları ve grip: Düzensiz uyuyan veya gece vardiyasında çalışan insanların bağışıklık sistemlerinin daha zayıf olduğuna ve bu insanların soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklara daha kolaylıkla yakalandıklarına dair gözlemler mevcuttur. Sık sık saat dilimleri ötesine gidip gelenlerde, mesela uçuş ekiplerinde, uluslararası iş adamlarında uçuklardan adet bozukluklarına, gribal hastalıklardan mide/barsak şikayetlerine kadar, kronik ve akut problemlere sık rastlanır. Otoimmün hastalıklar ile uyku bozuklukları arasında birbirini olumsuz yönde etkileyen bir kısır döngü sıklıkla ortaya çıkar.

    4-Sindirim sistemi sorunları: Araştırmalar, gece vardiyasında çalışanlarda hazımsızlık, mide yanması ve bulantısı, ishal ve kabızlık gibi rahatsızlıklara daha sık rastlandığına işaret etmektedir.

    5-Adet bozuklukları: İçimizdeki saat, uyku ile birlikte özellikle hormonal salgılanmarı da kontrol ettiği için, vardiya çalışanlarında adet ritmleri daha sıklıkla bozulmakta, hatta gebe kalmayı zorlaştırmaktadır. Bunun da ötesinde, düzensiz vardiya çalışanlarında düşük yapma veya erken doğurma olasılığının arttığına, doğan bebeklerin ise daha düşük ağırlıklı olabileceklerine işaret eden çalışmalar da vardır.

    6-Şişmanlık: ABD ve Fransa’da çok sayıda hemşire üzerinde yapılan araştırmalar, gece vardiyasında çalışanların genellikle 6 -7 kilo daha şişman olduklarını ve bu kiloların ilerleyen yıllarda giderek arttığını göstermektedir. Buna neden olarak da gece çalışanların daha düzensiz ve sık sık yemek yedikleri, yemek aralarında da abur cubur atıştırdıkları ileri sürülmüşse de uyku ritminin değişmesiyle vücudun gece saatlerinde etkin biçimde kalori yakamadığını düşünen araştırmacılar da mevcuttur.

    7-Kalp hastalıkları: Uzun süre vardiya usulü çalışanların kolestrol trigliserid düzeylerinin normalin üstünde olduğu ve kan basınçlarının da gündüz çalışanlara oranla daha yüksek ve değişken olduğu gözlenmiştir. Bu bulgular genellikle kalp hastalıklarının habercileri olduğundan, vardiya işçilerinin kardiyovasküler hastalıklar açısından daha riskli hale geldiği düşünülmektedir. Gece vardiyasında çalışan hemşirelerde yapılan bir çalışmada, altı seneden fazla gece çalışanlarda kalp hastalıklarına yüzde elliye kadar varan oranlarda daha sık rastlandığı saptnamıştır.

    8-Kazalar: Vardiya çalışanları daha çok trafik kazası yapmaktadır.

    Vardiya çalışanları sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için neler yapabilir?

    1- Uyku sağlığını ciddiye almak şarttır. Uyku, beslenme ve cinsellik gibi yaşamın başka bütün yönlerini doğruda veya dolaylı etkileyen, olmazsa olmaz bir fizyolojik gereksinmedir.

    2- Yatak odasının sessiz, karanlık ve serin olmasına çalışın. Gerekirse kalın perdelerle veya alüminyum kağıtlarla yatak odası penceresi olabildiğince ışık geçirmez hale getirilmelidir. Ev içi ve sokak gürültülerinin kontrol edilemediği hallerde yumuşak silikondan kulak tıpaları ve ışık geçirmez maskeler kullanmak da yararlı olabilir.

    3- Kapıya “lütfen rahatsız etmeyin” yazısı koyun. Böylece sizin uyuduğunuzu unutan veya bilmeyenlerin kapınızı çalmasını veya odanıza girmesini önleyin. Telefonların sesini kısın veya kapatın. Radyo veya televizyonu açık bırakmayın.

    4- Yattığınız odada kedi–köpek, kuş gibi evcil hayvanlar bulundurmayın, hele yatağınıza hiç almayın.

    5- Günün ana yemeği vardiya sırasında olmak üzere düzenli ve az miktarlarda yemek yiyin, yatarken çok su içmeyin, kahve, nikotin ve alkol kullanmaktan kaçının. Genellikle şeker hastalarına önerilen azar azar üç ana-üç ara öğün yemek çok yaralı olabilir.

    6- Vardiya sırasında abur cubur atıştırmaktan kaçının, onun yerine mümkünse ara verdiğinizde bir miktar yürümeye veya egzersiz yapmaya çalışın.

    7- İşten sabah çıkınca koyu güneş gözlüğü takın, aydınlıkta olabildiğince az kalıp, bir an önce yatağınıza ulaşmaya çalışın. Böylece güneş ışığının içimizdeki saati düzenleyen hormonları etkileyerek vücudumuzu uyumamaya yönlendiren etkisini azaltmaya çalışın. Vardiya çıkışı hemen eve gidip yatağa girenlerin, yemek yiyip bir süre oturan gazete okuyup televizyon seyredenlere oranla daha iyi uyudukları gözlenmiştir. Gece çalışıp gündüz de “normal” sosyal ve aile hayatını sürdürmeye çalışanların her iki alanda da başarısız olduklarını gösteren, özellikle Kuzey ülkelerinde yapılmış çok sayıda bilimsel çalışma vardır.

    8- Uyku ilaçlarından kaçının. Doğal uyku veren uyku ilacı yoktur. Tüm uyku ilaçlarının değişen derecelerde yan etkileri olabilir ve uzun süreler kullanılmaları hem alışkanlık yapabilir hem de etkileri zaman içinde azalacağı için dozlarının artırılması gerekebilir. Eğer ilaç kullanmanız gerekirse, bunu vardiya değişmelerinde birkaç günle sınırlayın ve etkisi kısa süren ilaçlar seçmek için doktorunuzun tavsiyelerine uyun.

    9- İşvereninizi vardiya çalışmalarının sağlık sorunlarındaki önemi konusunda aydınlatın. Vardiya çalışmalarını biyolojik saatlere en uygun, işçi ve iş sağlığını en az olumsuz etkileyecek şekilde düzenlemelerin yapılması, kronobiyoloji denen bir bilim ve uzmanlık dalıdır. Sağlığınıza önem verin. Geçen zaman, parayla geri alınamaz!

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    Nerede
    Brüksel
    İletiler
    959
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Kötü yöneticiler çalışanları kalp hastası yapıyor

    Kötü yönetici bel ağrısı nedeni!

    Yapılan araştırmalarda bel ağrısının gelir düzeyi yüksek ülkelerde, gelir düzeyi düşük olan ülkelere göre 2-4 kat daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir.

    Bel ağrıları, insanlık tarihinin en eski hastalıklarından biridir.

    Bel ağrıları hakkındaki ilk yazılı belgeler M.Ö. 1500 yıllarına kadar uzanır. Yapılan araştırmalarda bel ağrısının gelir düzeyi yüksek ülkelerde, gelir düzeyi düşük olan ülkelere göre 2-4 kat daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir.
    Bel ağrısı pek çok ülkede iş gücü kaybında ikinci sırayı almaktadır. Bu da üretim azalmasını etkilemektedir.

    Bel ağrısı, tüm dünya nüfusunun yüzde 80’inde, hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Bel ağrısının görülme sıklığı insanın yaşı ile de yakından ilgilidir. En sık 45-54 yaş grubunda görülür. 60 yaşından sonra görülme sıklığı azalır.

    Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre daha fazladır. Burada etken kadınların yapısından ve daha duyarlı oluşlarındandır. Bel ağrısında uğraşılan meslekler risk faktörleridir.

    Kilo bel fıtığı sebebi mi?

    Yapılan çalışmalarda bel ağrısıyla vücut yapısı arasında anlamlı bir ilişki kurulamamıştır. Yani kilolu biri, bel ağrısı riski daha fazla olan bir insan değildir.

    Fakat mesleklerin rolü fazladır. Ağır bedensel iş gücüne ihtiyaç duyulan mesleklerde özellikle de bir ağırlığı dönerek kaldıranlarda bel ağrısı sık görülür. Uzun süreli oturanlarda ve devamlı araç kullananlarda da bel ağrısına sık rastlanır.

    Kadınlar ağır işçi

    Özellikle sağlık personeli, ağır vasıta sürücüleri, ağır sanayide çalışanlarda da risk yüksektir.

    Bu arada ülkemizdeki kadınları da ağır işçi kabul etmek durumundayız. Ağır iş yapanlarda bel ağrısı görülme sıklığı diğerlerine göre dört misli civarındadır.

    Bel ağrısının ana nedenlerinden biri de sosyo- psikolojik faktörlerdir. Stres, işi sevmeme, işten tatmin olmama ve hatta kötü bir yönetici de bel ağrısı nedenleri arasında sayılabilir.

    Devamlı egzersiz yapan kişilerde ve fiziksel aktiviteleri iyi olanlarda bel ağrısı daha az görülür. Bel ağrısı oluştuğu zaman bazen uzun süreli istirahatlar, ikinci bel ağrısı gelmemesi için korkularak davranılması da bel kaslarında güçsüzlüğe ve kısalmalara neden olacağından yine risk faktörleri arasında sayılabilir. Sigara içmek de bel ağrısı nedeni olarak bilinmektedir. Ayrıca uzun süreli devam eden öksürük ve kemik erimesinin (osteoporoz) de bel ağrısını artırdığı görülmüştür.

    Kişilerin bel ağrısı nedeniyle çevrelerinden gördükleri ilgi ve yardım etme gibi davranışlar da bel ağrılarını daha sık hale getirmektedir. Ayrıca ülkemizdeki ekonomik şartlar da insanların belini bükmektedir.

    Her “belim ağrıyor” dendiğinde bel fıtığı düşünmemek gerekir. Bel ağrısı yapan nedenler içinde kanserler, enfeksiyonlar, romatizmal hastalıklar, kas zorlanmaları, böbrek hastalıkları, damar anomalileri vb. sayabiliriz.
    Peki “Bu kadar çok bel ağrısı nedenleri arasında bel fıtığının oranı nedir?” diye sorarsak...

    Oldukça büyük bir orandır. Bel fıtığının belirti verenleri ve vermeyenleri de var. Bilimsel bir çalışmada 20-60 yaş gurubu insanlarında hiçbir bel sorunu olmayan kişilerde MR çekildiği zaman ortalama yüzde 30- 40 oranında bel fıtığı gözlemlenmiştir. Demek ki MR’ın hayatımıza, sağlık teknolojisine girmesiyle birlikte bel fıtığı olan hastalarda bir artma görülmüştür.

    Ayrıca bel fıtığında diskin sinire bası yaptığı yere göre de hastalardaki bulgular değişmektedir. Bazen ağrı sadece belde oluşur, bazen kasıklara, bazen de bacağa vurur.

    Fakat bizim burada korkacağımız bulgu ağrı değildir. Sinirdeki basılara bağlı oluşacak kas gücü kayıplarıdır, refleks ve ileri duyu kayıplarıdır.

    Otururken bele çok yük biner
    Hasta bir yana eğik yürüyorsa (kompansatuar scolyoz) burada vücudun kendi kendini savunması devreye girmiştir. O bölgedeki sinirin zedelenmemesi, fonksiyonlarında bir bozukluk olmaması için vücut kendi tedbirlerini almaktadır. Yine vücut hastaya bazen de oturma demektedir. Çünkü bele en çok yük bindiği pozisyondur oturma pozisyonu, yani hastanın kilosunun iki misli. Yani 70 kg’lık bir hasta ise otururken bele binen yük 140 kg’dir. Ayaktayken ise bu 20 kg daha eksiktir. Hasta uzandığı zaman ise bele sadece 20 kg yük biner. Vücut da 20 kg’lık yükü onaylar. Yatarken de o kendine göre en uygun pozisyonu bulur.

    Yattığı yerin ortopedik olması kaydıyla en uygun pozisyon da ana rahmindeki çocuğun pozisyonudur. Hasta ağrıyan bacağını karnına doğru topladığında daha rahat ettiğini görecektir.

    Ayrıca bel fıtığı hastalarının otururken ve ayaktayken balenli lumbostat korse kullanmaları şarttır, yatarken çıkarmak kaydıyla. Tabii ki korse kullanımı da hastalığın akut dönemleri için gereklidir. Çünkü uzun süreli korse kullanımı da hasta da bel kaslarının ve karın kaslarının zayıflamasına neden olur.

    Tedavinin başlangıcında hastalara ilaç tedavisi ve fizik tedavi programları uygulanır. Ayrıca istirahat tavsiye edilir. Fakat istirahat de uzun süreli olmamalıdır. Fizik tedavinin 10. gününden itibaren hastalara egzersiz ve rehabilitasyon programları uygulamaları başlanır.

    Yalnız bir şeyi unutmamak lazım, şayet hastanın ayak parmaklarında güç kaybı oluşmaya başlamışsa, tedavinin daha ilk gününden bu güç kaybına bağlı sorunu düzeltmek için kas kuvvetlendirici egzersizlere başlanmalıdır. Ciddi yapılan bir tedavide parmak-lardaki güç kaybı 12. veya 13. günlerde düzelebilmektedir.

    (Milliyet/11.05.2009)

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Sep 2004
    Nerede
    istanbul, Türkiye.
    İletiler
    769
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Kötü yöneticiler çalışanları kalp hastası yapıyor

    Peki bizim sitenin yöneticileri iyi mi kötü mü?:rolleyes:

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Kalp hastası yaşlı yolcunun mağdur edilmesi
    Merhaba, iyi günler Sayın Avukat arkadaşlar, ocak ayı sonunda yani bu hafta. yaklaşık 8 saat süren bir otobüs yolculuğuna yanımda kalp hastası...
    Yazan: ozgursenerdogan Forum: Tüketici Hakları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 29-01-2012, 13:44:21
  2. Yöneticiler fatura almamış
    bulunduğumuz apartman yönetecisi son 2 yıldır yaptıkğı iş için her hangibir fatura almamıştır bizim önümüze kendi yazdığı gelir giderleri belirten ...
    Yazan: zorlumete Forum: Gayrimenkul Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 11-06-2011, 11:20:24
  3. Ailemi Akrabam rencide edip kötü sözlerle dışardaki insalara yalanlarla kötü sözler sarf ediyor
    Öncelikle iyi çalışmalar dilerim. Belki sizlere karşı net anlatamayacağım ama eğer yardımcı olursanız sevinirim. Benim teyzem vardı keşke olmaz...
    Yazan: ganjert35 Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 21-03-2011, 17:47:32
  4. Sayın yöneticiler
    sayın yöneticiler neden attığımız mesajlarımız direk yayınlanmamakta ilk önce okunması gerekmekte şunu anlıyorum küfür vs. tarzı mesajları...
    Yazan: timsah55 Forum: Site Hakkında
    Yanıt: 5
    Son İleti: 04-12-2007, 01:11:34
  5. Yöneticiler 1mi 3mü 4mü nasıl olur
    bina yönetimi kaç kişiden oluşur bununla ilgili içtihat varsa yazılmasını rica ediyorum.kanunda herhalde 1 veya 3 kişi yazıyor bizim binada hem...
    Yazan: ronay Forum: Kat Mülkiyeti Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 19-12-2004, 22:52:24

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.