kardeşim tanrı (varsa eğer) sana acil şifalar versin...
sen başkalaşım geçirmiş adeta Baykal olmuşsun,bir daha da iflah olmazsın...
ona, hatta ona değil ayarı bozuk bir partiye bile atfedilen herşeyi kendi üstüne alınıyorsun,hastalık bedenini öyle sarmış ki kendini herkese ders vermek zorundaymış gibi hissediyorsun,vardır bunun bir teşhisi ama onu da doktorların sitelerinde aramak lazım...anlayışın da kıt; Atatürk'ü baykalla,CHP yi kuvva'yla, baykalı kendinle,kendini de artık bilemiyorum kimle karıştırmışsın iyice...
şimdi;
daha önce sordum şu ''ama'' olayını bir zahmet açıkla da öğrenelim dedim ama sen lafı dolaştırıp kaçmayı tercih ediyorsun...hadi kolay gelsin.
CHP nin göğsünü gere gere açıklayabildiğ bir toprak reformu projesi var mıdır?
Açıktan açığa dillendirebileceği bir işsizliğe çare politikası üretebilmiş midir?
Bana CHP 'nin (üst düzey yöneticilerinin) halkın sorunlarıyla ilgili (açlık gibi,yoksulluk gibi, sadakacılaştırılma gibi)
konularda kaç demeci vardır,ya da kaç pojesi vardır söyleyebilir misin?
Ama eminim laiklik ,367,A.Gül,TSK vs. vs.konular da binlerce vardır...
Peki kendine ait bir sivil anayasa taslağı yada çalışması var mıdır bu aslan sosyal demokratların,
yoksa gizliden gizliye memnun mudurlar bu anayasadan...
çıkıp söyleseler delikanlı gibi ''memnunum kardeşim kime ne'' diye
bizimde söyleyecek bir lafzımız olmasa...
ve çıkıp ;
kaç tane işçi örgütü,sivil toplum kuruluşu ya da öğrenci örgütlenmesiyle toplantı,sempozyum hadi
en hafifinden bireysel yakınlaşma,işbirliği yaşadılar anlatsalar,
kıyısından onlar da girseler ''sol çıkışını arıyor''lara,
sermaye merkezli olmakla halkçı olmak arasındaki tercihlerini açıkça açıklasalar ya,,,
açıkça ''nato'ya hayır'' diyecek yürek var mı?
E ne farkınız var kardeşim o zaman post kavgası yaptıklarınızdan...
açık bir ABD karşıtı politikayı dillendirdiniz de bu güne kadar biz mi duymadık...
arkadaşlarda lafa gelince dil pabuç gibi ''bağımsızlık,emperyalist köpekler...vs vs''
icraat...
yaz kardeşim, yaz da bilelim, ne zaman, nerede haykırdınız ABD dışarı diye,nato'ya hayır diye.
oku,
parti tüzüğünden alıntıla... ben de yiyeyim bu yazdıklarımı
Kim iktidardaydı canlar yanarken sivas'ta...
bu ülkenin ezilenleri hep kandırıldı bu güne kadar,
İnönü kandırdı,ecevit kandırdı,baykal kandırdı...
sol diye bilinen ancak asla sol olmayanlar kandırdı hep
işte, amiyane deyimle ,karın doyurmuyor kardeşim,düzeni de ırgalamıyor pek.
düzülen düzüldüğüyle kalıyor,
kabak tadı verdi artık 60 yıldır değişmeyen söylemler,
yeni şeyler lazım,yeni tadlar,yeni umutlar.
S harfi koymakla SOL olunmuyor ,sol ezilenden yana olmaktır,
sol her türlü sömürüye dur demektir,sol insanların kardeşlığı demektir,
sol memleketini sevmek demektir
''yaşamını değiştirmek istiyorsan önce düşüncelerinden başlamalısın.''
Heyecanlı ancak hizmet sektörüne birer aday olabilecek "zavallı solcu"lara bir alıntı yapacağım...
"...
‘Yarın meclise gelin. Sizleri paşa hazretlerine takdim edeceğim…’
dediğinde sevinçten kulaklarıma inanamamıştım…
Belirlenen saatte meclisteydik. İsmail Fazıl Paşa’nın beklediğini söyleyince, girişteki koridorun üzerinde bulunan bir küçük odaya aldılar. Biraz sonra kapıda görünen PAŞA ayaküstü kısa bir sohbetten sonra bizi peşine takarak, ‘İçtima Salonu’nun karşısındaki, tozlu caddeye bakan büyükçe bir odaya götürdü.
Pencerelere yakın bir yerde MUSTAFA KEMAL ayakta durmuş, hepsinin de mebus olduğunu sandığım yedi sekiz kişiyle konuşuyordu. Çoğunun başı açıktı ama içlerinde bir kaç da sarıklı vardı. Orta boylu olan ‘PAŞA’ bu adamların arasında gene de hemen göze çarpıyordu. Ankara’nın şartları düşünüldüğünde inanılmaz derecede şık ve zarifti.
CAMLARDAN SÜZÜLÜP SANKİ TAM DA BAŞININ ÜSTÜNE VURAN GÜNEŞİN IŞIKLARIYLA İKİNCİ BİR GÜNEŞ GİBİ PARLIYORDU.
Kalın sayılamayacak bir sesle sakin sakin konuşuyor ve etrafındakiler tek kelimesini kaçırmamak istercesine dikkatle dinliyorlardı. Kendimi bir an büyülenmiş gibi hissettim. Gözlerimi, yıllardır hayalimde yaşattığım bu adamdan ayıramıyordum. İsmail Fazıl Paşa, sağına soluna ‘chester’ tipi koltuğun serpiştirildiği salonda ‘REİS PAŞA’ya doğru yürüdü. VALA ile ben de bir adım gerisinden.
MUSTAFA KEMAL, Ali Fuat Paşa’nın yaşlı babasını görünce konuşmasını kesti kendisini dikkatle dinleyenlere:
‘Müsadenizle…’
dedikten sonra, samimi bir saygı beslediği hemen belli olan İsmail Fazıl Paşa’ya yöneldi. Paşa da aynı saygılı tavırla:
‘Size geçen gün sözünü ettiğim İstanbul’lu genç şairleri takdim ederim’
diye konuştu.
‘İnebolu üzerinden Ankara’ya henüz ulaştılar…’
‘SAĞ OLSUNLAR… HOŞ GELMİŞLER… MEMNUN OLDUM…’
Dudaklarında dostça bir tebessümle uzattığı, ince, dikkat çekecek kadar uzun parmaklı eli ilk önce İsmail Fazıl Paşa, sonra da VALA hafif bir ‘reverans’la sıktılar.
Sıra bana gelince bütün cesaretimi topladım ve karşımdaki, o yaşa kadar benzerini görmediğim bu, arkaya doğru özenle taranmış sarı saçların süslediği delici mavi gözlerin ta içine bakarak:
‘Ben İstanbul’lu değilim, Paşam!.. ‘
dedim. Güldü:
‘Yaaa! Peki nerelisiniz?’
‘Selanikli! Sizin gibi!..’
‘Demek ki, hem şehriyiz!’
‘Bundan gurur duyuyorum Paşam…’
Birden ciddileşti:
‘GÜZEL ŞİİRLER YAZDIĞINIZ SÖYLEDİ BANA PAŞA HAZRETLERİ. MEVZULU ŞİİRLER Mİ BUNLAR?’
cevap verdim:
‘Umumiyetle öyleler…’
‘UMUMİYETLE YETMEZ! ŞU SIRALAR YALNIZ MEVZUULU ŞİİRLER YAZMALISINIZ. MEMLEKETİN BUNA İHTİYACI VAR…’
Sohbetimiz tahminimden daha güzel bir mecraya girmeye başlamış, heyecanım da biraz yatışmıştı. Ona –en azından- bir şiirimi okumaya kararlıydım hemen oracıkta. İçimden ‘hangisini okusam acaba?’ diye geçirmeye başlamıştım bile. ‘İsmail Fazıl Paşa’nın yakını olmanın bize sağladığı bu fevkalade imkanı akıllıca kullanmalıyız!..’ diye düşünürken sivil bir görevli yaklaşarak başıyla selamladığı Mustafa Kemal’e bir kağıt uzattı.
Londra Konferansı öncesi mecliste heyecanlı tartışmaların yaşandığı günlerdi. Herhalde, önemli ve acil bir haber olmalıydı bu. Paşa nazik bir gülümsemeyle ayrılmak zorunda olduğunu belli etti. İsmail Fazıl Paşa’ya
Mustafa Kemal’le aramda bu ilk -ve son- konuşma böylece, tam da samimi bir sohbete dönüşürken noktalanıvermişti… Büyük bir üzüntüyle VALA’ya usulca
‘Bizdeki şansa bak!..’
dediğimi hatırlıyorum. İsmail Fazıl Paşa, yanımızdan ayrılırken ‘Beni tekrar arayın muhakkak’ diye tembih etti ama ne onu aradık bir daha ne de bir başka yakınımı. Kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliydik…”
(…)
Tam da iki genç adama göre bir işti bu. Hem Mustafa Kemal de bunu istememiş miydi bunlardan…
Çoğu mısralarını NAZIM HİKMET’in kaleme aldığı uzun bir şiir çıktı bir kaç gün içinde:
GEL EY İMANLI GENÇLİK, GEL EY BEKLENEN GENÇLİK!
GEL Kİ ANADOLUDA SENİN BÜKÜLMEZ, ÇELİK
İMANINA, AZMİNE ÜMİT BAĞLAYANLAR VAR…
diye devam ediyordu bu coşkulu dizeler, Milli Mücadele karşıtlarını sorguya çekercesine:
O SATILMIŞ VEZİRE, O SATILMIŞ HÜNKARA
O SATILMIŞ KULLARA SİZ DE Mİ KATILDINIZ?
SİZ DE Mİ SATILDINIZ? SİZ DE Mİ SATILDINIZ?
...
Matbuat Umum Müdürü, tamamı üç sayfa tutan şiiri çok beğendi. Hemen binlerce nüsha bastırıp Anadolu’nun her yanına dağıttı ve bu dizelerin kopardığı fırtına adamın görevinden istifa edip ailesiyle birlikte Gürcistan’a gitmesiyle son buldu.
Zira, saltanat ve hilafet yanlılarının o tarihte belki de çoğunlukta olduğu meclis ayağa kalkmıştı “olay” duyulunca.
Haydi, vezirle kastedilen Damat Fert Paşa’ya “satılmış” demek neyse de,
“Hilafet-i Rüy-i Zemin Padişah Efendimize” aynı sıfatla saldırmak kimin haddineydi?
Ordularımız, onun tacını ve tahtını korumak için savaşmıyor muydu?!
Üstelik devlet parasıyla nasıl böyle bir şey yapılabilirdi?..
Hepsi bu da değil.
“Çelik imanına” bakılarak Anadolu’ya çağrılan “gençlik”, bu şiir üzerine kalkıp da Anadolu yollarına düşer ve tabii Ankara’ya doluşursa, bunlar; nerede yatırılıp kaldırılacaktı? Ne yedirilip ne içirilecekti?
Matbuat Müdürü nasıl böyle bir gaf yapabilirdi?
Peki, mecliste şiiri gönülden destekleyenler, “vezirinin” yanı sıra “hünkar”ı da “satılmış” gözüyle görenler yok muydu? Vardı elbette ama bunlar, başta Mustafa Kemal olmak üzere kesin zafere ulaşılmadan hilafet ve saltanata yönelik duygu, düşünce ve niyetlerini, herhalde, belli etmek istemiyorlardı. Üstelik, bir kaçı dışında en etkili paşalar bile saltanat ve hilafetin, milletçe hedeflenen zaferden sonra da korunup sürdürülmesinden yana değil miydi o tarihlerde?
İmzaları kullanılmasa da Matbuat Umum Müdürlüğü’nde çoğaltılıp dağıtılan şiirlerinin yarattığı ters tepkiler, bu şiirleri bastıran Muhittin Bey’in işini kaybetmesi ve “CEPHE”YE GÖNDERİLME İSTEKLERİNİN BİR TÜRLÜ KARŞILANMAMASI, NAZIM’ın içindeki mücadele ruhunu törpülemese bile olumsuz yönde etkilemiş olmalıdır.
İşsiz, güçsüz neredeyse amaçsız günler birbirini izlerken “harcırah”ları tükenmeye başlamış ve Ankara’nın dar sokaklarından birinde küçük bir pansiyon odasına çıkmak zorunda kalmışlardır."
TANIDIĞIM NAZIM HİKMET
ORHAN KARAVELİ, DOĞAN KİTAP, 7. BASKI, ŞUBAT 2008
..."
Şimdi bu zavallı solculara sormak gerek:
Bu olayda Mustafa KEMAL nerede?
...
Ezilenlerin, sömürülenlerin mücadelesinde liderlerin izledikleri yoldan habersiz olanlarla, bu konu başlığı, ezenlere hizmet etmekten başka hiç bir işe yaramayacak anlaşılan...
Sayın editörden rica etsem kilitleyebilir mi bu konu başlığını?
Her nedense AKP'yi günümüz ekonomik ve sosyolojik şartları ile sözde eleştirip özde alkışlarken CHP'yi geçmişin tüm hata ve olumsuzluklarıyla insafsızca eleştiriyorsunuz.
CHP, 01 MART TESKERESİni müteakip nerdeyse tam bir kemalist politika izlerken bunu görmemezlikten gelerek geçmişin hata ve olumsuzluklarını şimdi doğru yolunu bulmuşlardan çıkarmaya çalışıyor ve halktan değişeni gizlemeye çalışıyorsunuz.
"LÜTFEN CİDDİ OLALIM... LÜTFEN"
Tartıştığımız konu CHP değil, TÜRKİYE'dir...
- Şu yazılanların neresinden burjuva halları çıkarıyorsunuz merak ediyorum.
- AKP'yi alkışlayan yok. Sadece AKP zihniyeti gitsin diye 2.sıradaki CHP'ye Büyükşehir'de oy vereceğimi yazmıştım.
- 1 Mart Tezkeresi. Bu konuya bu kadar önem veriyorsunuz. Umarım Deniz BÖLÜKBAŞI'nın yazdıklarını da (kitabı) okumuşsunuzdur.
- Yazılanları gayri ciddi bulmuşsunuz. Brşey diyemeyeceğim.
- Konu başlığı "Ne Olacak Bu CHP'nin Hali" olup; "Ne Olacak Türkiye'nin Hali" değil.
Özetle söylüyorum: CHP'nin sorunu halktan uzak olmasıdır.
Sağolsun , DP üyesi olduğunu bu forumlarda dile getirmiş, liberal demokrat Abbas Bey, sıkıldıkça CHP'nin derdine düşüp, kara kara düşünüyor. Gerçi kara kara düşünen başka arkadaşlar da vardı bir zamanlar... "Tanrım solu baştan yarat", "CHP+DSP=???" vb. başlıklı derinlikli?!!! yazılar döşüyorlardı.
CHP'yi ve solu kafaya takıp adam etmeye çalışanların ortak özelliklerine baktığımızda şu ilginç tesbitle karşılaşıyoruz. Hiçbiri CHP seçmeni değil, hiç biri sol görüşlü değil. Ancak kimi CHP'yi sol olmamakla suçluyor, kimi liberal olmamakla...:o
Ha eskiden kendine solcu diyen bugün liberal demokrat takılan, demokratlıkları kendilerinden menkul bir kesim de var ki, bıraksalar sanırsınız ki CHP'yi bir günde düzeltecekler?!!!, yani kendilerine benzetecekler...:o
Sevgili arkadaşlar, bırakın Allah aşkına CHP'yi... Nasıl olsa sol görüşlü değilsiniz, CHP'ye oy da vermiyorsunuz, ne güzel işte sizin desteklediğiniz partiler de seçimlerde başarılı oluyorlar. Nedir daha yüce mevladan istediğiniz?
Adamlar (sol) 58 yıllık çok partili Cumhuriyet tarihinde toplasan ancak 8 yıl iktidar olmuşlar, kalan 50 sene sizlerin oy verdiği partilerin iktidarlarında geçmiş, memleket de bu hale gelmiş, daha ne istiyorsunuz?
Bırakın bu boş işleri, size ne soldan, size ne CHP'den... Ha yok ben en bi öz solcuyum, sosyalistim falan diyorsanız biraz bekleyin, yerel seçimlerden sonra yeni sol?!!! oluşumlar kurulacakmış, onlara oy verir, oralarda liberal liberal solculuk yaparsınız.
Demem o ki haklısınız;
Bu CHP üniter devleti ve Misak-ı Milli sınırlarını savunduğu için faşist...
Halka nohut, bulgur dağıtmadığı için halktan kopuk...
Tarikatlara, hurafelere prim vermediği için dinsiz...
1 Mart tezkeresine red oyu verdiği için liberal demokrat değil...
Piyasa ekonomisini sosyal devlet ilkesinden vazgeçmeden savunduğu için Devletçi ve sol değil, zaten Sosyalist Enternasyonel'den de çıkaracaklar bunları, yerine AKP'yi alacaklar.
Durmak yok arkadaşlar, başka partilere oy vermeye devam, uğraşmayın gariplerle...
İnce iğnelemeleriniz umarım bazılarına cuvaldız gerektirmez ve (lütfen okurlar kusura bakmasın) tam tabiri ile bu "masturbasyon" son bulur...
Benim en çok üzüldüğüm nokta:
Hukuk fakültesini, siyasal tarih ve sosyal bilinçten yoksun olarak tamamlayabilmiş nice "okumuşlar"ımızdır...
YAZIK!
Sayın editör,
Bu konu başlığı kendini CHP'li hissetmekten utananlarla CHP fayda değil zarar vermektedir...
Lütfen bu konu başlığını kilitleyiniz...
Sn. horasan , bu forumda ve diğer forumlarda üfürülen samimi?!!! eleştiri rüzgarları 85 yıllık bir çınarın yapraklarından birini dahi dökmeye yetmez.
Yarın 9 Eylül 2008 , gerçek doğumu 4 Eylül 1919 olsa da, nüfusa kaydedildiği tarih olarak 9 Eylül 1923'ü, "ülke kuran parti" nin doğum gününü kutlarım.
Darısı Türk siyasi hayatında diğer güzide partilerimizin başına... (Allah bu ulusu bir daha ülke kurmak zorunda bırakmaz inşallah)
CHP hakkındaki dileklerinize katılmamak ve duygulanmamak elde değil...
Bir ülke kuran, yetiştirdiği bireylerle bir ulus yaratan, bağımsızlık ve özgürlüklerin sembolü CHP'nin 85. kuruluş yıldönümü, kendini bu vatan ve bayrağında aidiyet noktasında bulan her insana kutlu olsun...
Sayın GÜR, siz de bilirsiniz ki tarihte kurucu unsuru tarafından yönetilmeyen hiçbir Türk devleti yaşayamamıştır...
Bu ülke kurucu unsurları tarafından yönetilmeyeli çok oldu, yıkılmıyorsa bunun nedeni satılmış "maskeli türkler"in varlığından, etkinliğinden ve biz kral çıplak diyenlerin köküne bir türlü kibrit suyu dökemediklerindendir...
Bu onursuz ve şerefsiz yaşam tercih edilmektense yıkılırsa yıkılsın ve yeni bir Mustafa KEMAL cumhuriyeti kurulsun... Boşver.
Ne de olsa kuracak olanlar elbet köküne kibrit suyu dökemedikleridir...
Saygılarımla...
Konu horasan tarafından (09-09-2008 Saat 19:01:06 ) de değiştirilmiştir.
Sayın Gür ve sayın horasan;
Bayılıyorum sizin bu yorumlarınıza..
Özeleştiri bir meziyet iken, CHP'ye toz kondurmadan kutsamanız da gösteriyor ki, aslında CHP'den başka partiye gerek yok gibi görünüyor. CHP var ve yeter.. Diğerlerini boş ver.. Hem bu memleket "kurucu unsurla" yönetilmeli.. "Kurucu unsur" ne demek bilmiyorum. Bu beni aşar.. Bunu bilse bilse sayın horasan bilir. Bu "kurucu unsur" denilen şey CHP olabilir mesela.. O zaman halkın sandıkta seçim yapmasına gerek var mı? "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" lafının da bir gereği yok.. Millet de kim oluyor? Kurucu unsur var ya.. O yeter..
Additional emphasize score, ascertained price for a 100 macrobid vpxl brand herbolax in holland symbicort-turbuhaler-60md purchase on line in canada...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Additional emphasize score, ascertained price for a 100 macrobid vpxl brand herbolax in holland symbicort-turbuhaler-60md purchase on line in canada...
Vasi ataması hk.