+ Konuyu Yanıtla
48 / 63 Sayfa İlkİlk ... 81828383940414243444546474849505152535455565758 ... SonSon
471 den 480´e kadar toplam 622 ileti bulundu.

Konu: Akdevrim/Şiirler

Akdevrim/Şiirler Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #471
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    İletiler
    605
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Akdevrim/Şiirler

    yüreğine sor beni....
    yanlışım görürsen,
    çek silahı vur beni...
    yakar durur kor beni...

    akdevrim.istanbul.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Akdevrim/Şiirler konulu yargıtay kararı ara
    Akdevrim/Şiirler konulu hukuk haber
    ''...Paranın öldürdüğü ruhlar,silahların öldürdüğü bedenlerden fazladır...''

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #472
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    İletiler
    605
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Akdevrim/Şiirler

    Hava Soğuk Üşüyorum,
    Sanki Yere Düşüyorum,
    Oysa Durduğum Yerdeyim,
    Hala Niye Koşuyorum?...,

    Ben Gibi Düşünmez Dünya
    Mezara Taşinmaz Dünya,
    Sen Bitersin Sen Ölürsün,
    Sen Gibi Aşinmaz Dünya...


    Akdevrim.istanbul.
    ------------------
    Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda malûp olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür ......
    ''...Paranın öldürdüğü ruhlar,silahların öldürdüğü bedenlerden fazladır...''

  4. #473
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    İletiler
    605
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Akdevrim/Şiirler

    üşüyorum dedim sana,
    yürüyor halde değilim,
    düşüyorum dedim sana,
    koruyor halde değilim...

    yurdun yaban eller denmiş,
    ne kar,ne fırtına dinmiş,
    korku yüreğime sinmiş,
    kırmızı gülde değilim...

    akdevrim.istanbul.
    ------------------
    Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda malûp olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür ......
    ''...Paranın öldürdüğü ruhlar,silahların öldürdüğü bedenlerden fazladır...''

  5. #474
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    İletiler
    605
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Akdevrim/Şiirler

    Irkilirim sela duyar,
    yüreğimin bir yerinde,
    sanki biri bana kiyar..

    Akdevrim.istanbul.
    ''...Paranın öldürdüğü ruhlar,silahların öldürdüğü bedenlerden fazladır...''

  6. #475
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    İletiler
    605
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Question Cevap: Akdevrim/Şiirler

    ötenin ötesinden,
    bir haber var mı dedim?...
    hayalimi beyaza,
    biri boyar mı dedim?
    yüreğim yüreğine
    benzer uyar mı dedim?
    geceleyin yıldızlar,
    yine kayar mı dedim?
    .....................
    .....................
    ne yaşım nede başım,
    durmuş olduğu yerde...
    güneş batar çekilir,
    durduğum yere perde...
    içimde ki yangından,
    kimim haberi vardır?

    akdevrim.15.Kasım.2015.istanbul.zeytinburnu.
    ''...Paranın öldürdüğü ruhlar,silahların öldürdüğü bedenlerden fazladır...''

  7. #476
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    İletiler
    605
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Cool Cevap: Akdevrim/Şiirler

    .Sevgili okuyucularım,aşağıdaki yazı,kapı komşumuz ve abi olarak değer verdiğim şu anda İzmir kültür ve sanat müzesi müdürü olan Cemil Kanca tarafından kaleme alınmış merhum babacığımı anlatmaktadır.Şiir sayfama bu nedenle almayı uygun buldum.
    saygılarımla....
    akdevrim...
    ÇAVUŞ AMCA
    Samsun’un 20 km. güneyinde engebeli dağlık bir arazide kurulu bulunan Gökçepınar Köyü; beş ayrı mahalleden oluşmuştur: Kaşıkçılar, Yesifler, Çilingir, Palikar ve Bağyeri Mahallesi. Bağyeri mahallesindeki bizim evimizle onun evinin arasında yazın suyu azalan, ilkbaharda karların erimesiyle köpürüp delice akıp giden derenin böldüğü, çok da derin olmayan bir koyak vardır. Koyağın her iki yamacı; yazları serçelerin, karatavukların cıvıltılarıyla şenlenen gürgen ağaçlarıyla kaplıdır.
    Çavuş Amca’nın evi; bu gürgen koruluğunun içinde, güneşin doğuşuna bakan düz bir tümseğin üzerindedir. İki evi yıllarca birbirine bağlayan yolak, nihayet 1980’li yılların başında genişletilerek araçların geçebileceği ham yol haline getirilmiştir.
    Koyağın Çavuş Amcaların tarafına isabet eden yamacında yazları buz gibi soğuk, kışları ılık akan bir pınar vardır. Bu pınar;1990’lı yılların ortalarına kadar bizim, onun ve dayımın olmak üzere üç evin su ihtiyacını karşılamıştır. Yıllarca o pınardan kovalarla su taşıyan çocukların anılarında buruk bir çeşni kalsa da, kana kana içilen o suyun tadı damaklarındadır. Bu pınarın tadına doyum olmaz suyu kadar ıssızlık duygusunu da çoğaltan havası hala içimdedir. O ıssızlık, terkedilmişlikten değil de sanki yalnızlığı tercih etmişlikten kaynaklanmaktadır. Pınarın, çürüdükçe Çavuş Amca tarafından değiştirilen kızılağaçtan yalağı sürekli doludur. Yaz güneşinin gürgen yaprakları arasından bir yol bulup yalaktaki suya yansıyan ışıkları titrek bir hüznü de yansıtır. Sürekli akmakta olan oluğunun altına konulan metal su kovaları doluncaya kadar geçen dinlenme zamanı; ıssızlığın derinliği içinde uzadıkça uzar. Uzun bir düşten uyanıp da tam kalkmak üzereyken, tümseğin başından Hanım Nine’nin kafası görünür. Çelimsiz ama her zaman dinç görünen duruşuyla ırmak boylarındaki günlük inzivasına çıkmıştır. Hanım Nine, Çavuş Amca’nın annesidir. Bizim yakadan da Fadime Nine; nam-ı diğer Keleş’in Fadime –Anneannem- gelmektedir. Hukuku çok eskilere dayanan bu iki komşunun ayaküstü söyleşilerine kulak misafiri olursunuz.
    Adı; Şükrü Erdoğan’dır Çavuş Amca’nın ama o Şükrü Çavuş olarak tanınır. Askerlikte elde edilen çavuş, onbaşı gibi unvanların; terhisten sonra da sürdüğü başka bir ülke var mıdır? Bunu bilmiyorum ama o geleneğin bizim ülkemizde hala sürüp gitmekte olduğu da bir gerçektir. Bu yanıyla Çavuş Amca bir asker kadar disiplinliydi sonucuna varmak istersek aldanırız. Kuşkusuz bir hayat disiplini vardı ama o daha çok hoş görülü bir adam olarak bilinirdi. Hatta epeyce de geniş bir adamdı. Özellikle çocuk konusunda böyleydi. Öyle olmasaydı, köyün çok çocuklu babaları içinde ilk sırayı alabilir miydi? Bu konuda onu izleyenlerden birisi de benim babamdı.
    Bunu bir yana bırakırsak, Çavuş Amca güzellikleri olan bir adamdı. O güzelliklerin başında da hoş sohbet oluşu gelir. Belagatini kavradığınızda şakacı bir ironi yarattığını fark edersiniz.
    Olayı tersinden anlatıp kendisiyle alay etmeyi bilmekte, bunu yaparken de karşısındakinin zekâsını ölçmektedir. Çünkü kendisi zeki bir adamdır. Bunu da hiçbir eğitimden geçmediği halde kendi özel çabasıyla hem Türkçe okuyup yazmayı, hem Arapça, hem de Osmanlıca okumayı öğrenerek kanıtlamıştır. Onun anlattıkları yaşadıklarının yanında daha çok da hissettikleridir. Onda Hint bilgelerinin insanı derinden kavrayan öğretilerinin gizli bir uzantısını yakalayabilirdiniz.
    “Muhammediye” ve “Halk Hikâyeleri” okur, öğrendiklerini de kendi üslubuyla anlatmaktan ayrı bir tat alırdı. Onunla karşılaştığınızda; mutlaka hayata dair yeni bir söz duyardınız.
    Benim çocukluğumda köyün tarım ürünlerinin başında mısır ve tütün gelirdi. Mısır ve tütün tarımı hem uzun, hem de çok zahmetli bir işti. Daha sonraki yıllarda köylüler kolay olanı seçerek tarlalarını fındık bahçelerine çevirdi. Mısırın tarladan toplanmasıyla iş bitmiyordu. Mısırın; yörede “Çiten” ve “Paçka” diye adlandırılan serenlere yerleştirilip kurutulması için somakların soyulması gerekiyordu. Bunun için de “İmece” yapılırdı.
    İlkokulu bitirdiğim yıldı. Bir gece Çavuş Amca’nın imecesine katılmıştım. O gece, Çavuş Amca konuklarına “Kerem ile Aslı” hikâyesini anlatmıştı. Sonunda da “Kerem’in deldiği dağ nerede biliyor musunuz?” Diye sormuş, cevabını da kendisi vermişti: “Amasya’da.” Yıllar sonra yolum o güzergâha düşmüştü. Çavuş Amca’nın o sözünü hatırlayıp otobüsün camından Kerem’in deldiği söylenen dağa bakmıştım. Tıpkı Çavuş Amca’nın anlattığı gibi su kanalları dağı bir uçtan bir uca çevreliyordu. Rivayet buydu ama gerçek neydi? Tamamen taştan oyulmuş, metrelerce uzunluktaki bu kanalları açmak için bir insan ömrü yeter miydi? Hikâyenin vermek istediği ileti bu değildi zaten, aşkın gücüydü.
    Çavuş Amca aslında keşfedilmemiş bir şairdi. Ona gizli kalmış halk ozanı desek daha doğru olur. Onun ağzından dinlediğim ve adını “Mehmet Pehlivan Destanı” verdiği şiirinden aklımda kalan şu iki dörtlük Mehmet Dayımın gençlik yıllarına ait bir vukuatını anlatır:
    Topsukluk dereleri
    Dile geliyor dile
    Dayı kızın kaçıyor
    Mehmet Pehlivan ile
    Yaşa Mehmet Pehlivan
    Sevdalıktan eriye
    Küçükayı öndörtte
    Köprü çattı dereye
    Ağırbaşlı bir adam olmasının yanında eğlenmeyi sever, özellikle düğünlerin şenlikli olmasından ayrı bir keyif duyardı. “Düğün dediğin çalgılı-çengili, davullu- zurnalı olmalı” derdi.
    Çocukluğuma rastlayan yıllarda yeğeni Şaban Çavuş’u (Şaban Fırıncı) çok görkemli bir düğünle evlendirmişti.
    Çiftçilik, dülgerlik, nalbantlık, baytarlık, ustalık ve halk hekimliği onun yapmakta hiçbir zorluk çekmediği işlerdendi. Bir dönem Köy Enstitülerinden yetişen öğretmenler gibiydi. Onlardan tek eksiği; bir müzik aleti çalamayışıydı.
    Müzik ihtiyacını da “Sahibinin Sesi” plaklarıyla ve sürekli açık duran sandık büyüklüğündeki radyosuyla karşılıyordu. “Çile Bülbülüm”ü Safiye Ayla’nın sesinden ilk kez onun gramofonundan; Cemile Cevher’in “Şapkamın Tereği Düz”, Muazzez Turing’in “Mektebin Bacaları” türkülerini, Ali Ekber Çiçek’in “Haydar Haydar” deyişini, Neşet Ertaş’ı, Nurettin Çamlıdağ’ı, Turan Engin’i, Müzeyyen Senar’ı yine ilk kez onun harman yerinde dinlemiştim.
    Bildiğim kadarıyla o yıllarda, Bucak Müdürü Osman Bilgin’i saymazsak, köyde dört fötr şapkalı adamdan birisi de oydu. Diğer üçü ise; Hüseyin Amcam, Mehmet Dayım ve babamdı. Köylülerin sekiz köşeli şapka giydiği o ortamda, bu dört adamın fötr şapkayı neden tercih ettikleri sorusu hala kafamda durmaktadır.
    Çavuş Amca’yı benim hafızamda unutulmaz kılan bir olay vardır ki, hayatımın dönüm noktalarından biridir:
    Tarih: 4 Kasım 1975. Gecenin ortaları. Kulağım radyoda. Üniversitelerin kayıt tarihlerini dinliyorum. Atatürk Üniversitesi’ne kayıt yaptırma hakkını kazandığımı öğreniyorum. Annemi uyandırıyorum; durumu anlatıyorum. Annem seviniyor ama üzüntüsünü de saklayamıyor. “Baban Erzincan’da. Elde para da yok” diyor. Umutsuzca odama dönüyorum. Yatağıma girmeden içerden annemin sesi geliyor: “ Gün ola hayrola! Yarın bir çaresine bakarız.” Ertesi gün 5 Kasım. 6 Kasım günü kayıtlar kapanıyor. Bu şu demek: Sabah yola çıkmalıyım ki, kayıtların son günü Erzurum’da olabileyim. Kısacası; Almanların “Zeitnot” dedikleri zaman sıkışması içindeyim. O sabah annemin ilk işi Çavuş Amca’ya uğramak oluyor. Aynı günün akşamı hareket ediyorum. 6 Kasım 1975 gecesi de kaydımı yaptırıyorum.
    Erzurum’dan dönüşümde; teşekkür etmek için Çavuş Amca’nın ziyaretine gidiyorum. Parasını takdim ediyorum. “Sizi unutmayacağım Çavuş Amca” diyorum. “Ne yaptık ki?” Diyor; ekliyor: “Dost, dost için dar günde vardır. Senin yüksek tahsil görmen demek, bizim çocuklarımızın önünde güzel bir örnek olman demek.”
    1979 yılında üniversiteyi bitirdiğimde; oğlu Hasan Alp de Samsun’da Cumhuriyet Lisesini bitirmişti. Hasan Alp’le arkadaşlığımız daha eskilere dayanır ama farkında olarak kurduğumuz dostluk onun lise, benim de üniversite yıllarıma isabet eder. Araya yıllar girmiş olsa da, birbirimizden hep haberli olduk. Almanya’da aldığı dil eğitiminden sonra o da üniversite bitirdi.
    Çavuş Amca’yla en son 29 Haziran 1982 günü; onun harman yerinde tahta kerevetinin üzerinde sohbet etme fırsatım olmuştu. Askerliğe çağrılmıştım ve ertesi gün Tokat’a hareket edecek, 1 Temmuz 1982 günü de birliğimde hazır olacaktım. Beni “Selametle git, selametle dön” diyerek yolcu etti.
    1980’li yılların ikinci yarısında Çavuş Amca’nın İstanbul’a taşındığını duymuştum.
    2000 yılının Nisan ayıydı. Hasan Alp’le yaptığımız bir telefon görüşmesinde; Çavuş Amca’nın kanser hastalığına yakalandığını ve tedavi gördüğünü öğrendim. Haberi alır almaz telefona sarıldım. Uzun uzun konuştuk. Bana “Cemil Bey” diye hitap ediyordu. “Çavuş Amca” dedim: “Ben Cemil. Bildiğin, tanıdığın Cemil. Başka bir Cemil’le konuşmuyorsun.” “Evet, ama” dedi: “Sen zaten beydin.” “Sen bana yine de Cemil diye hitap eder misin?” dedim. “Tamam” dedi ama “Bey” diye hitap etmekten de vazgeçmedi. Onu, Hanımı Zekiye Hala’yla – Biz O’na hala deriz. Annemiz gibi sevdiğimiz insandır. Zaten de annemin akranıdır- o tarihlerde oturduğum Aydın’a davet ettim. “Orası da şehir” dedi: “Benim niyetim bu yazı Samsun’da; köyde geçirmek. O yeşilliğin içinde doya doya bir nefes almak. Sen de gelirsen çok güzel olur.” Hastalığından hiç söz etmedi. Çavuş Amca’yla yaptığımız son konuşma da bu oldu.
    26 Mayıs 2000 tarihinde vefat ettiğini ve çok sevdiği Gökçepınar’da toprağa verildiğini daha sonra öğrendim.
    Gökçepınar’a her gidişimde; bizim evin önünden onun evine bakarım. Bana öyle gelir ki, gürgen ağaçlarının sakladığı oralarda bir yerlerde; ya odun kırmaktadır, ya samanlığının çatısını onarmaktadır, ya evine bir oda daha eklemektedir, ya evinin önünden akmakta olan su oluğunu yenilemektedir, ya da bir ağaç kütüğüne oturmuş dinlenmektedir. Başından eksik etmediği fötr şapkasını da yanına koymuş, sigara tellendirmektedir.
    Hayatını doğanın sınırsız özgürlüğü içinde geçirmiş bir adam için en dayanılmaz olan şey, kendini kentte dört duvar arasında hapsedilmiş hissetmektir. Anladım ki, bu yüzden “Orası da şehir” deyip davetimi nazikçe reddetmişti.
    Ona; “Sizi unutmayacağım Çavuş Amca” demiştim. Unutmadım. Yeni kuşaklar da seni tanısın, adam gibi adam nasıl olunurmuş, dostluk neymiş öğrensinler diye bu yazımla belgelendirmek istedim.
    Yeşilliklerle gönenmişliği çok severdin. Anlatılır ki, cennet yeşillikler ülkesidir. Yerin cennet olsun.
    İzmir,29Nisan 2009.Cemil KANCA.
    ALINTI,
    ------------------
    Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda malûp olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür ......
    ''...Paranın öldürdüğü ruhlar,silahların öldürdüğü bedenlerden fazladır...''

  8. #477
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    İletiler
    605
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Akdevrim/Şiirler

    yazarken yorulur kalem,
    yazarken durulur kalem,
    hesaptan sorulur kalem,
    namlunun uçunda hedef,
    ansızın vurulur kalem...

    güneşi doğmamış dersin,
    yağmuru yağmamış dersin,
    beyninin içini yersin...

    kollarını ac diyorum,
    içindeki karanlıkdan,
    aydınlığa kaç diyorum...

    kesilmiş sesin soluğun...

    akdevrim.
    ------------------
    Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda malûp olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür ......
    ''...Paranın öldürdüğü ruhlar,silahların öldürdüğü bedenlerden fazladır...''

  9. #478
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    İletiler
    605
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Akdevrim/Şiirler

    köprüleri yakmış adam,
    yumruğunu sıkmış adam,
    bu dünyadan çıkmış adam,
    döner kendi ekseninde...
    kimse bilmez ne haldedir?
    yanar kendi ekseninde!...

    adını bilen olmamış,
    onunla gülen olmamış,
    yaşını silen olmamış,
    yaşar kendi ekseninde...
    kimse bilmez ne haldedir?
    koşar kendi ekseninde!...

    sevmiş derler bir kadını,
    demez kimseye adını,
    kırmış kendi kanadını,
    durur kendi ekseninde,
    kimse bilmez ne haldedir,
    yürür kendi ekseninde!...


    akdevrim.06.12.2015.istanbul.zeytinburnu,firarista n
    ------------------
    Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda malûp olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür ......
    ''...Paranın öldürdüğü ruhlar,silahların öldürdüğü bedenlerden fazladır...''

  10. #479
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    İletiler
    605
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Akdevrim/Şiirler

    senden başka hiç bir şeyi göremem,
    gözlerimde yıllar yılı perdesin,
    sanki sensiz bir cennete giremem,
    çok beklettin yıllar yılı nerdesin?...

    kalem tutsam bir tek senden yazarım,
    belli değil salı,cuma pazarım,
    bu dünyada canlı gezen mezarım,
    çok beklettin yeter artık nerdesin?

    kalem yazmaz kağıt karma karışık,
    hiç olmadım kaderimle barışık,
    dehlizimde hala yanmaz bir ışık,
    çok beklettin yeter artık nerdesin?...

    virgül gibi başlarını eğmişler,
    ekmek elden,sular gölden demişler,
    akılları,vijdanları yemişler,
    çok beklettin yeter artık nerdesin?...

    korkdum senden başka yazı yazamam,
    gelmesende artık sana kızamam,
    sen olmadan gidişatı bozamam,
    çok beklettin yeter artık nerdesin?

    her acıya gögüs gerdim yutkundum,
    ne el tuttum ne sacına dokundum,
    tarafından ne göründüm,okundum,
    çok beklettin yeter artık nerdesin?...

    ne söylesem neyi yazsam boşuna,
    bilmiyorum gider gitmez hoşuna,
    can veririm belki bir kör kurşuna,
    çok beklettin yeter artık nerdesin_

    sazlar.sözler akdevrimi anlatmaz,
    bulut olur yere yağmur damlatmaz,
    senden başka kimse aşkı canlatmaz,
    çok beklettin yeter artık nerdesin?


    akdevrim.23.Ocak.2016.İstanbul,zeytinburnu,firaris tan.
    ------------------
    Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda malûp olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür ......
    ''...Paranın öldürdüğü ruhlar,silahların öldürdüğü bedenlerden fazladır...''

  11. #480
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    İletiler
    605
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Akdevrim/Şiirler

    senelerce beklediğim durakta,
    gözler gördüm beni bekler merakta,
    ne haldeyim gel halime bir bakta,
    anla beni Yaratanı seversen...

    kalem susar birden kağıt kahreder,
    görüyorum insan bir yöne gider.
    boyun eğer dersin ölüme kader
    hayatı gör Yaratanı seversen...

    yağmur yağar kaldırımlar ıslanır,
    deli gönül umut sanar yaslanır,
    bundan sonra sanmam artık uslanır,
    gerceği gör Yaratanı seversen...

    akdevrim.istanbul.
    ------------------
    Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda malûp olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür .....

    - - - Updated - - -

    falcı kadın anlat dedim halimden,
    neler çektim vurup giden zalimden?
    bir sevgiyi kaybetmişim elimden...
    ne halideyim içim dışım yanıyor,
    o gün bu gün çiğerlerim kanıyor...

    yalan yanlış düzer düzer söylersin.
    umut verir ne gönlümü eğlersin...

    akdevrim.istanbul.
    ------------------
    Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda malûp olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür ......
    ''...Paranın öldürdüğü ruhlar,silahların öldürdüğü bedenlerden fazladır...''

+ Konuyu Yanıtla
48 / 63 Sayfa İlkİlk ... 81828383940414243444546474849505152535455565758 ... SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

akdevrim şiirler türk hukuk sitesi

akdevrim şiirlerakdevrim şiirler hukukı nethukukı net akdevrim şiirlerakdevrim şiirler..hukukı net akdevrim şiiirlerakdevrim şiirler hukuk netakdevrim türk hukuk sitesiakdevrimhukuku terimleri iceren siirler
Forum

Benzer Konular :

  1. Ayısığım08 / Şiirler
    Bir yerlerde bir imkanı, ihtimali olan İmkansızlarda sevdim ben seni Bir çoğuna göre sevgi zalimi, acımasıydım İnsanları çok seven, sevecen Karşı...
    Yazan: ayısıgım08 Forum: Üyelerimizin Şiirleri
    Yanıt: 0
    Son İleti: 01-04-2010, 16:41:39
  2. Kişisel Şiirler Platformu
    Çileli bahar günlerinin şiiri bu Yaşama hakkımı kötüye kullandığım Tasarruf serbestliğimin olmadığı Aşkımın zamanaşımına uğradığı günlerin Hem...
    Yazan: Av.Ali Sinkay Forum: Üyelerimizin Şiirleri
    Yanıt: 16
    Son İleti: 19-03-2010, 23:22:43
  3. Komik Şiirler
    Sen meni sev,men seni sevem Sen menim için yan Men seni severek yanim dutuşim Glasik eşk neyse onu yaşıyah Yada sevme haberin olmasın Men...
    Yazan: deniz02 Forum: Mizah - Eğlence
    Yanıt: 9
    Son İleti: 28-01-2009, 18:34:52
  4. Cinaslı şiirler
    ' BEYAZ GELDİ ' Kış geçti, bahar geçti Özledim sılayı gardaş be ! Yaz geldi Evime mektup yazdım Mor gömlek istedim, beyaz geldi
    Yazan: ozanyazar Forum: Kültür - Sanat - Edebiyat
    Yanıt: 1
    Son İleti: 08-07-2008, 22:38:04
  5. Resimli Şiirler
    http://www.antoloji.com/siir/media/16/www_antoloji_com_589716_627.JPG
    Yazan: ozanyazar Forum: Üyelerimizin Şiirleri
    Yanıt: 8
    Son İleti: 08-07-2008, 22:35:50

İlgili Hukuk terimleri

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.