+ Konuyu Yanıtla
1 den 3´e kadar toplam 3 ileti bulundu.

Konu: Mobbing davası

Mobbing davası Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jan 2004
    Nerede
    kocaeli, Türkiye.
    İletiler
    131
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Mobbing davası

    Sayın Yetkili,

    Tülin Yıldırım adında bir bayanın JMO aleyhine açmış olduğu mobbing davasında Yargıtay'da ki son durum nedir?Onanıp onanmadığı konusunda bilgi verirseniz sevinirim.Saygılarımla.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Mobbing davası konulu yargıtay kararı ara
    Mobbing davası konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2

    Tanımlı Cevap: Mobbing davası

    KAMU GÖREVLİSİ OLAN MOBBİNG ZORBASI ALEYHİNE AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ MAHKEME SORUNU
    Çalışanların kanayan yarası olan ve Ülkemizde yeni yeni hukuki zeminde savaş açılan mobbing yani Türkçe deyimi ile psikolojik taciz olgusunda, mobbingi uygulayan şahsın diğer deyimi ile mobbing zorbasının kamu görevlisi olması halinde, aleyhine açılacak manevi tazminat davalarının, Adli Yargıda mı yoksa İdari Yargıda mı görülmesi gerektiği son günlerde tartışılır bir konu haline gelmiştir.
    Bu hukuki sorunu irdeleyebilmek için öncelikle mobbing’in tanımını yapmak gerekecektir.
    Mobbing doktirinde; Bir işyerinde hedef seçilen bir çalışana, asıl maksat gizlenerek, yasal işlem yapılıyormuş gibi gösterilerek bir kişi ya da bir grup tarafından insan onuru ile bağdaşmayan eylem ve işlemlerle sürekli ve sistematik olarak belirli bir süre hukuk ve etik dışı yollarla yapılan ve mağdurun psikolojik, ekonomik veya sosyal statüsünde olumsuzluklar meydana getiren uygulamaların bütünü olarak tanımlanmaktadır.
    Mobbing olgusunda üç unsurun varlığından söz edilmektedir. Bir tanesi mobbingi uygulayan kişi buna zorba, diğeri mobbinge maruz kalan kişi buna mağdur ,üçüncüsü ise bu olaylar zinciri izleyen ancak her hangi bir müdahalede bulunmayan sınıf bunlara ise seyirci denilmektedir.
    Burada mobbing zorbasının kamu görevlisi olması halinde, kamu görevlileri aleyhine açılacak tazminat davalarının çözüm yerinin İdari Mahkemeler olması hasebiyle, kamu görevlisi aleyhine açılacak mobbing davasının yani manevi tazminat davasının , idari yargıda çözümünün gerektiği kimi meslektaşlarımız tarafından iddia edilmektedir.
    Ancak bir hukukçu olarak ben bu görüşe katılmadığımı belirtmek isterim. Zira gerek Anayasa’nın konuya ilişkin 129/5 maddesinde, gerekse Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili 13/1 maddesinde, kamu görevlisinin 3. şahsa vermiş olduğu zararlardan dolayı kamu görevlisi aleyhine değil idare aleyhine tazminat davası açılabilmesinin sınırını; kamu görevlisinin kamu yetkilerini kullanır iken, kamu hukukuna tabi görevleri dolayısıyla işlemiş oldukları kusurlardan kaynaklanan zararlar oluşturmaktadır.
    Devlet Memurları Kanunu’nun 3/1 fıkrasında;
    “…Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar…” denilmektedir.
    Anayasa’nın 129/5 fıkrasında;
    “…Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir…”denilmektedir.
    Şu halde Anayasa’nın 129/5. fıkrası ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 13/1 fıkrasındaki hüküm birlikte değerlendirildiğinde kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlar mevcut ise ve bu kusurlar kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili ise bu halde idare aleyhine tazminat davası açılabileceği izahtan varestedir. Ancak kişilerin gördükleri zararlar kamu görevlilerinin yetkileri kapsamında değilse ve kamu hukukuna tabi görevler ile ilgili değilse bu halde yargı yerinin Adli Mahkemeler olacağı şüpheye mahal vermeyecek derecede açıktır.
    Kamu görevlisi tarafından yapılan eylem ve işlemin kamu hukuk ile ilgili görevlerden sayabilmek ve kamu görevlisinin yetkileri kapsamında değerlendirebilmek için belirli kriterlerin olması gerekir.
    Buna göre kamu görevlisi tarafından yapılan eylem yada işlem;
    -Kamu görevlisinin yetkileri kapsamında olmalıdır.
    -Kamu hukuku ile ilgi görevlere ilişkin olmalıdır.
    -Hizmet kusuru söz konusu olmalıdır.
    Bu kriterler ışığında mobbing konusuna bakıldığında;
    -Mobbing yapmak kamu görevlisinin yetkileri kapsamında değildir.
    -Kamu hukuku ile ilgili göreve ilişkin değildir.
    -Yapılmadığı zaman değil yapıldığı zaman kişi bundan zarar görmektedir.
    -Hizmet kusuru değil, kişisel kusurdur.
    Mobbing kavramını oluşturan eylem ve işlemler bütünü, kamu görevlisinin görevi kapsamında değildir.Ayrıca bu eylem ve işlemler kamu yetkisi kullanarak yapılmamaktadır. Mobbing uygulayan kişi ister kamu görevlisi olsun ister olmasın tümüyle kişisel eylem ve işlemler bütünü olarak, mobbing yapan şahsın kişisel kusurunu oluşturmaktadır.
    Öğretide kamu görevlisi yönünden kişisel kusurun tanımı şu biçimde yapılmaktadır; <kamu görevlisinin görevini yerine getirirken, idare fonksiyonu, kamu görevi gerek ve koşullarına aykırı ve yabancı olan, bu sebeple idareye atıf ve isnat olunamayan, doğrudan doğruya kamu görevlisinin şahsına isnat edilen ve kişisel sorumluluğunu gerektiren tutum ve davranış> olarak tanımlanmaktadır. (R.Sarıca-İdari Kaza, İst. 1941 s.389, H. Tandoğan, Türk Mesuliyet Hukuku, Ank. 1961-S.142)

    Kişisel kusur, kamu görevlisinin görevinden ayrılabilir ve görevine kendisini yabancı kılan kusurdur. Hiç şüphesiz ki mobbing olgusunu oluşturan eylem, işlem, davranış ve sözler tümüyle kişisel sorumluluğunu gerektiren eylem, işlem ve davranışlar bütünüdür ve kesinlikle kamu hizmetine ilişkin değildir. Kamu otoritesinin bir çalışana mobbing uygulaması söz konu olamaz.
    Mobbing’i uygulayan direkt kamu görevlisi olan şahıstır. Dolayısıyla bu eylem, işlem, davranış ve sözlere ilişkin kusurun idareye atfedilmesi mümkün değildir. Kamu görevlisinin hizmet kusur ve kişisel kusur ayrımını somutlaştırmak adına bir örnek vermek istiyorum.Örneğin bir doktorun uyguladığı bir tedavide hata yapması halinde bu olay hizmet kusuru olup bu olaya yönelik idare aleyhine idari yargıda dava açmak gerekir iken, aynı doktorun çalıştığı kurumda çalışma arkadaşına hakaret etmesi, küçük düşürmesi ve aşağılaması halinde bu olgu kişisel kusur olup davanın kesinlikle bizzat doktor aleyhine adli yargıda açılması gerekir.
    İdari yetkilerin kullanılma alanı idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Özellikle, haksız eylemlerde ki -mobbing’in konusu olayların tamamı haksız eylem kapsamındadır- kamu görevlisinin, Anayasa'nın idare aleyhine dava açılması güvencesinden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
    Ayrıca 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Borçlar Kanunu’nun 417. maddesi ile psikolojik taciz(mobbing) kavramı hukuk düzenimizdeki yerini almış ve psikolojik taciz(mobbing)’e uğrayan çalışanların, uğramış olduğu manevi zararlarını tazmin için yargı yoluna başvurmalarının önü açılmıştır.
    Şu halde bir çalışanın kamu görevlisi olmaması halinde kendisine mobbing uygulayan şahıs aleyhine, kişisel sorumluluğa dayanarak ve söz konusu yasal düzenlemeden faydalanarak uğradığı zararın tazmini için yargı yoluna başvurma imkanı tanınmış iken mobbing uygulayanın kamu görevlisi olmaması halinde mağdurun bu yasal düzenlemeden faydalanamayacağının kabulü hakkaniyete ve Anayasamızda yerini bulan eşitlik ilkesine, adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil etmektedir.
    Anayasa'nın 36. maddesinin 1. fıkrasında;
    "…Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir…" denilmektedir.
    Ayrıca Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında yargılama yapan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarında belirtildiği üzere adil yargılamanın en önemli gereklerinden biri, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından davanın tarafları arasında tam bir eşitlik gözetilmesi (silahların eşitliği), buna bağlı olarak da toplanan deliller hakkında taraflara görüş bildirme olanağı tanınmasıdır.
    Mobbing her zaman yazılı işlemler ile yapılmamaktadır. Hatta eylemsizlik şeklinde de gerçekleşmektedir. Örneğin mobbing mağduru ile konuşmamak, mobbing mağduru konuştuğu zaman dinlememek gibi. Şu halde mobbing olgusu çoğu zaman tanık ve yemin delili ile ispat edilmektedir. Mobbing mağduru, mobbing uygulayıcısının kamu görevlisi olmaması halinde, adli mahkemelerde dava açarak manevi tazminat talebinde bulunacak bunun için tanık dinletebilecek iken, mobbing uygulayıcısının kamu görevlisi olması halinde aleyhine adli mahkemelerde dava açamayacak ve idare aleyhine idare mahkemelerinde dava açacak , iddiasının ispatı tanık dinletemeyecek , yemin deliline başvuramayacaktır. Dolayısı ile iddiasını çoğu zaman ispat edemeyecektir. İdari Yargılama’da tanık ve yemin deliline başvurulamayacağına ilişkin Yerleşik Danıştay Kararları mevcuttur. Bu halde kanun önünde eşitlik ilkesinden yahut adil yargılanma hakkından bahsetmek mümkün değildir.Bunun kabulü halinde mobbing davalarına kamu görevlileri yönünden bakıldığında adil bir yargılama yapılamayacağı açık ve net bir şekilde ortadadır.
    Ayrıca Yerleşik Yargıtay Kararlarında, kamu görevlisi aleyhine açılacak tazminat davalarında, kamu görevlisinin kişisel kusuruna dayanıldığı halde, kamu görevlisi aleyhine idare mahkemelerinde dava açma imkanı bulunmadığından, görevli mahkemelerin adli mahkemeler olduğuna değinilmiştir.
    Tüm bu açıklamalar ışığında, kamu görevlisi olan mobbing zorbasına karşı açılacak manevi tazminat davaların yargılama yerinin adli mahkemeler olduğunu görüşümü yineletmeyim.
    Ve şunu da belirtmek isterim bu davalar açılmakta kazanılmakta ve çok ses getirmektedir. Önemli olan, kesinlikle insanlık suçu olarak nitelendirdiğim mobbinge karşı savaşı, doğru kişi ile doğru şekilde ifade ederek vermektir. Mobbing mağdurlarının içinde bulundukları psikolojik durum nedeni ile endişe ve kaygı taşımaları normaldir. Ancak kendilerinin suçlu olmadığını, asıl suçlu olanının mobbingi uygulayan ve çalışma haklarını bir anlamda yaşama haklarını (çünkü yaşamak için çalışmak gerekir) ellerinden almak isteyen mobbing zorbası olduğunu asla akıllarından çıkarmasınlar. Ve tabi yalnız olmadıklarını. Mobbing ile mücadele etmek bir anlamda onur savaşıdır ve diyebilirim ki bu güne kadar görüştüğüm hiçbir mobbing mağdurunun amacı manevi tazminat davası neticesinde para kazanmak değildir. Bu onur mücadelesini kazanmak ve bir müvekkilimin ifadesi ile “aynalara daha güvenli , mutlu ve kendisine saygı duyan bir ifade ile bakabilmektir”

    Sevgi GÜVEN ALTIPARMAK
    Avukat

    - - - Updated - - -

    Ben kendimde mobbing mağduruyum, Mobbing ile Mücadele Derneği-MOBBİNGDER'in aktif bir üyesiyim ve halen derneğin gönüllü avukatlığını ve hukuksal danışmanlığını yapmaktayım. bu konuda çok sayıda yazılı ve görsel medyada makale, demeç ve röportajım bulunmaktadır. Yetkili mahkeme konusunda Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin son zamanlarda görüş değiştirmesi neticesinde adli mahkemeler ilk celsede görevsizlik vermek suretiyle davaları reddetmeye başlamışlar, daha önce kazanılmış olunan davalarda temyizden bozulmaya başlamıştır. Artık kamu görevlisi kisvesi altında mobbing zorbası istediği gibi mobbing yapabilir hale getirilmiştir. bilindiği üzere mobbingin en önemli ispat delili şahitliktir, İdari mahkemelerde şahit dinletilmesi mümkün olmadığından bahisle idari mahkemelerde mobbing suçunun ispatı zor hatta imkansız hale getirilmeye başlanılmıştır.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Mobbing davası

    Alıntı Av.Sevgi Güven Altıparmak rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    KAMU GÖREVLİSİ OLAN MOBBİNG ZORBASI ALEYHİNE AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ MAHKEME SORUNU
    Çalışanların kanayan yarası olan ve Ülkemizde yeni yeni hukuki zeminde savaş açılan mobbing yani Türkçe deyimi ile psikolojik taciz olgusunda, mobbingi uygulayan şahsın diğer deyimi ile mobbing zorbasının kamu görevlisi olması halinde, aleyhine açılacak manevi tazminat davalarının, Adli Yargıda mı yoksa İdari Yargıda mı görülmesi gerektiği son günlerde tartışılır bir konu haline gelmiştir.
    Bu hukuki sorunu irdeleyebilmek için öncelikle mobbing’in tanımını yapmak gerekecektir.
    Mobbing doktirinde; Bir işyerinde hedef seçilen bir çalışana, asıl maksat gizlenerek, yasal işlem yapılıyormuş gibi gösterilerek bir kişi ya da bir grup tarafından insan onuru ile bağdaşmayan eylem ve işlemlerle sürekli ve sistematik olarak belirli bir süre hukuk ve etik dışı yollarla yapılan ve mağdurun psikolojik, ekonomik veya sosyal statüsünde olumsuzluklar meydana getiren uygulamaların bütünü olarak tanımlanmaktadır.
    Mobbing olgusunda üç unsurun varlığından söz edilmektedir. Bir tanesi mobbingi uygulayan kişi buna zorba, diğeri mobbinge maruz kalan kişi buna mağdur ,üçüncüsü ise bu olaylar zinciri izleyen ancak her hangi bir müdahalede bulunmayan sınıf bunlara ise seyirci denilmektedir.
    Burada mobbing zorbasının kamu görevlisi olması halinde, kamu görevlileri aleyhine açılacak tazminat davalarının çözüm yerinin İdari Mahkemeler olması hasebiyle, kamu görevlisi aleyhine açılacak mobbing davasının yani manevi tazminat davasının , idari yargıda çözümünün gerektiği kimi meslektaşlarımız tarafından iddia edilmektedir.
    Ancak bir hukukçu olarak ben bu görüşe katılmadığımı belirtmek isterim. Zira gerek Anayasa’nın konuya ilişkin 129/5 maddesinde, gerekse Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili 13/1 maddesinde, kamu görevlisinin 3. şahsa vermiş olduğu zararlardan dolayı kamu görevlisi aleyhine değil idare aleyhine tazminat davası açılabilmesinin sınırını; kamu görevlisinin kamu yetkilerini kullanır iken, kamu hukukuna tabi görevleri dolayısıyla işlemiş oldukları kusurlardan kaynaklanan zararlar oluşturmaktadır.
    Devlet Memurları Kanunu’nun 3/1 fıkrasında;
    “…Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar…” denilmektedir.
    Anayasa’nın 129/5 fıkrasında;
    “…Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir…”denilmektedir.
    Şu halde Anayasa’nın 129/5. fıkrası ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 13/1 fıkrasındaki hüküm birlikte değerlendirildiğinde kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlar mevcut ise ve bu kusurlar kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili ise bu halde idare aleyhine tazminat davası açılabileceği izahtan varestedir. Ancak kişilerin gördükleri zararlar kamu görevlilerinin yetkileri kapsamında değilse ve kamu hukukuna tabi görevler ile ilgili değilse bu halde yargı yerinin Adli Mahkemeler olacağı şüpheye mahal vermeyecek derecede açıktır.
    Kamu görevlisi tarafından yapılan eylem ve işlemin kamu hukuk ile ilgili görevlerden sayabilmek ve kamu görevlisinin yetkileri kapsamında değerlendirebilmek için belirli kriterlerin olması gerekir.
    Buna göre kamu görevlisi tarafından yapılan eylem yada işlem;
    -Kamu görevlisinin yetkileri kapsamında olmalıdır.
    -Kamu hukuku ile ilgi görevlere ilişkin olmalıdır.
    -Hizmet kusuru söz konusu olmalıdır.
    Bu kriterler ışığında mobbing konusuna bakıldığında;
    -Mobbing yapmak kamu görevlisinin yetkileri kapsamında değildir.
    -Kamu hukuku ile ilgili göreve ilişkin değildir.
    -Yapılmadığı zaman değil yapıldığı zaman kişi bundan zarar görmektedir.
    -Hizmet kusuru değil, kişisel kusurdur.
    Mobbing kavramını oluşturan eylem ve işlemler bütünü, kamu görevlisinin görevi kapsamında değildir.Ayrıca bu eylem ve işlemler kamu yetkisi kullanarak yapılmamaktadır. Mobbing uygulayan kişi ister kamu görevlisi olsun ister olmasın tümüyle kişisel eylem ve işlemler bütünü olarak, mobbing yapan şahsın kişisel kusurunu oluşturmaktadır.
    Öğretide kamu görevlisi yönünden kişisel kusurun tanımı şu biçimde yapılmaktadır; <kamu görevlisinin görevini yerine getirirken, idare fonksiyonu, kamu görevi gerek ve koşullarına aykırı ve yabancı olan, bu sebeple idareye atıf ve isnat olunamayan, doğrudan doğruya kamu görevlisinin şahsına isnat edilen ve kişisel sorumluluğunu gerektiren tutum ve davranış> olarak tanımlanmaktadır. (R.Sarıca-İdari Kaza, İst. 1941 s.389, H. Tandoğan, Türk Mesuliyet Hukuku, Ank. 1961-S.142)

    Kişisel kusur, kamu görevlisinin görevinden ayrılabilir ve görevine kendisini yabancı kılan kusurdur. Hiç şüphesiz ki mobbing olgusunu oluşturan eylem, işlem, davranış ve sözler tümüyle kişisel sorumluluğunu gerektiren eylem, işlem ve davranışlar bütünüdür ve kesinlikle kamu hizmetine ilişkin değildir. Kamu otoritesinin bir çalışana mobbing uygulaması söz konu olamaz.
    Mobbing’i uygulayan direkt kamu görevlisi olan şahıstır. Dolayısıyla bu eylem, işlem, davranış ve sözlere ilişkin kusurun idareye atfedilmesi mümkün değildir. Kamu görevlisinin hizmet kusur ve kişisel kusur ayrımını somutlaştırmak adına bir örnek vermek istiyorum.Örneğin bir doktorun uyguladığı bir tedavide hata yapması halinde bu olay hizmet kusuru olup bu olaya yönelik idare aleyhine idari yargıda dava açmak gerekir iken, aynı doktorun çalıştığı kurumda çalışma arkadaşına hakaret etmesi, küçük düşürmesi ve aşağılaması halinde bu olgu kişisel kusur olup davanın kesinlikle bizzat doktor aleyhine adli yargıda açılması gerekir.
    İdari yetkilerin kullanılma alanı idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Özellikle, haksız eylemlerde ki -mobbing’in konusu olayların tamamı haksız eylem kapsamındadır- kamu görevlisinin, Anayasa'nın idare aleyhine dava açılması güvencesinden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
    Ayrıca 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Borçlar Kanunu’nun 417. maddesi ile psikolojik taciz(mobbing) kavramı hukuk düzenimizdeki yerini almış ve psikolojik taciz(mobbing)’e uğrayan çalışanların, uğramış olduğu manevi zararlarını tazmin için yargı yoluna başvurmalarının önü açılmıştır.
    Şu halde bir çalışanın kamu görevlisi olmaması halinde kendisine mobbing uygulayan şahıs aleyhine, kişisel sorumluluğa dayanarak ve söz konusu yasal düzenlemeden faydalanarak uğradığı zararın tazmini için yargı yoluna başvurma imkanı tanınmış iken mobbing uygulayanın kamu görevlisi olmaması halinde mağdurun bu yasal düzenlemeden faydalanamayacağının kabulü hakkaniyete ve Anayasamızda yerini bulan eşitlik ilkesine, adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil etmektedir.
    Anayasa'nın 36. maddesinin 1. fıkrasında;
    "…Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir…" denilmektedir.
    Ayrıca Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında yargılama yapan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarında belirtildiği üzere adil yargılamanın en önemli gereklerinden biri, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından davanın tarafları arasında tam bir eşitlik gözetilmesi (silahların eşitliği), buna bağlı olarak da toplanan deliller hakkında taraflara görüş bildirme olanağı tanınmasıdır.
    Mobbing her zaman yazılı işlemler ile yapılmamaktadır. Hatta eylemsizlik şeklinde de gerçekleşmektedir. Örneğin mobbing mağduru ile konuşmamak, mobbing mağduru konuştuğu zaman dinlememek gibi. Şu halde mobbing olgusu çoğu zaman tanık ve yemin delili ile ispat edilmektedir. Mobbing mağduru, mobbing uygulayıcısının kamu görevlisi olmaması halinde, adli mahkemelerde dava açarak manevi tazminat talebinde bulunacak bunun için tanık dinletebilecek iken, mobbing uygulayıcısının kamu görevlisi olması halinde aleyhine adli mahkemelerde dava açamayacak ve idare aleyhine idare mahkemelerinde dava açacak , iddiasının ispatı tanık dinletemeyecek , yemin deliline başvuramayacaktır. Dolayısı ile iddiasını çoğu zaman ispat edemeyecektir. İdari Yargılama’da tanık ve yemin deliline başvurulamayacağına ilişkin Yerleşik Danıştay Kararları mevcuttur. Bu halde kanun önünde eşitlik ilkesinden yahut adil yargılanma hakkından bahsetmek mümkün değildir.Bunun kabulü halinde mobbing davalarına kamu görevlileri yönünden bakıldığında adil bir yargılama yapılamayacağı açık ve net bir şekilde ortadadır.
    Ayrıca Yerleşik Yargıtay Kararlarında, kamu görevlisi aleyhine açılacak tazminat davalarında, kamu görevlisinin kişisel kusuruna dayanıldığı halde, kamu görevlisi aleyhine idare mahkemelerinde dava açma imkanı bulunmadığından, görevli mahkemelerin adli mahkemeler olduğuna değinilmiştir.
    Tüm bu açıklamalar ışığında, kamu görevlisi olan mobbing zorbasına karşı açılacak manevi tazminat davaların yargılama yerinin adli mahkemeler olduğunu görüşümü yineletmeyim.
    Ve şunu da belirtmek isterim bu davalar açılmakta kazanılmakta ve çok ses getirmektedir. Önemli olan, kesinlikle insanlık suçu olarak nitelendirdiğim mobbinge karşı savaşı, doğru kişi ile doğru şekilde ifade ederek vermektir. Mobbing mağdurlarının içinde bulundukları psikolojik durum nedeni ile endişe ve kaygı taşımaları normaldir. Ancak kendilerinin suçlu olmadığını, asıl suçlu olanının mobbingi uygulayan ve çalışma haklarını bir anlamda yaşama haklarını (çünkü yaşamak için çalışmak gerekir) ellerinden almak isteyen mobbing zorbası olduğunu asla akıllarından çıkarmasınlar. Ve tabi yalnız olmadıklarını. Mobbing ile mücadele etmek bir anlamda onur savaşıdır ve diyebilirim ki bu güne kadar görüştüğüm hiçbir mobbing mağdurunun amacı manevi tazminat davası neticesinde para kazanmak değildir. Bu onur mücadelesini kazanmak ve bir müvekkilimin ifadesi ile “aynalara daha güvenli , mutlu ve kendisine saygı duyan bir ifade ile bakabilmektir”

    Sevgi GÜVEN ALTIPARMAK
    Avukat

    - - - Updated - - -

    Ben kendimde mobbing mağduruyum, Mobbing ile Mücadele Derneği-MOBBİNGDER'in aktif bir üyesiyim ve halen derneğin gönüllü avukatlığını ve hukuksal danışmanlığını yapmaktayım. bu konuda çok sayıda yazılı ve görsel medyada makale, demeç ve röportajım bulunmaktadır. Yetkili mahkeme konusunda Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin son zamanlarda görüş değiştirmesi neticesinde adli mahkemeler ilk celsede görevsizlik vermek suretiyle davaları reddetmeye başlamışlar, daha önce kazanılmış olunan davalarda temyizden bozulmaya başlamıştır. Artık kamu görevlisi kisvesi altında mobbing zorbası istediği gibi mobbing yapabilir hale getirilmiştir. bilindiği üzere mobbingin en önemli ispat delili şahitliktir, İdari mahkemelerde şahit dinletilmesi mümkün olmadığından bahisle idari mahkemelerde mobbing suçunun ispatı zor hatta imkansız hale getirilmeye başlanılmıştır.
    Sn. ALTIPARMAK; mobbing davalarında "Memurlar için" zaman aşımı M.K.'na göre 10 yıl mıdır ve doğrudan dava açmak yerine tazminat istemiyle ilkin idareye başvurarak ön karar alınması şart mıdır? Bu konuda dava açmak üzere olan birisi olarak soruyorum. Saygılarımla.
    Konu tolg tarafından (09-05-2013 Saat 12:42:46 ) de değiştirilmiştir.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

mobbing avukat sevgi

Forum

Benzer Konular :

  1. Mobbing Davası Tutarının Bağışlanması
    Merhaba, Açtığım maddi, manevi ve ayrımcılık tazminatının %20'sini avukata, %80'ini aşağıdaki 4 kuruma bağışlayacağımı cevap mektubumda yazabilir...
    Yazan: runoleno Forum: Bireysel İş Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 21-11-2018, 15:01:20
  2. Mobbing,iş feshi,işe iade davası
    Kurumsal bir şirkette taşeron bir şirkete bağlı olarak 4 senedir çalışmaktayım.Yaklaşık 1 ay önce başka bir projeden gelen personel ona kötü...
    Yazan: abdullah91 Forum: Bireysel İş Hukuku
    Yanıt: 8
    Son İleti: 18-06-2018, 16:16:57
  3. Mobbing Davası Yargılama yeri
    Arkadaşlar öncelikle merhaba. Birçok dava da örneği olan, hatta UYUŞMAZLIK mahkemesi tarafından karara bağlanan bir konu, mobbingle birleşirse...
    Yazan: ozgurg4340 Forum: Kamu Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 03-12-2014, 18:29:36
  4. Mobbing davası açabilirmiyim
    işyerim bana mayıs ayında tokatta işletme müdürü iken istanbula zorla müdür yardımcısı olarak gönderdi git yada istifa et dediler bununla ilgili...
    Yazan: sabotaj Forum: Bireysel İş Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 18-12-2013, 13:22:42
  5. İşe iade davası ve Mobbing davası
    Bir kamu kurumunda çalışırken gezi parkı eylemleri nedeniyle facebooktan yazdığım yazıları facebook sayfamda ekli bir iş arkadaşım amirlerime servis...
    Yazan: tknbyz Forum: Bireysel İş Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 17-09-2013, 22:33:15

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.