+ Konuyu Yanıtla
1 den 5´e kadar toplam 5 ileti bulundu.

Konu: İddianame

İddianame Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    İletiler
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı İddianame

    Merhaba! İstanbul'da polis memuru olarak görev yapmaktayım. Sorunum, 2005 yılında Okul Suçları Araştırma ve Önleme ekibinde görev yaparken bir okulun müdürü bizi arayarak okul çevresinde öğrencileri ve öğretmenleri rahatsız eden şahısların olduğunu bizden bu şahısların okul önünden uzaklaştırılmasını istemiş, buna istinaden bizde(3kişi) belirtilen okula gittik. Okul önünde bekleyen şahıslardan birine kimlik sordum.Şahıs kimliğini gösterdi. Burda niçin beklediğini sorduğumda 'kız arkadaşını beklediğini' söylemiş, bende burada bekleme yapamayacağını uzaklaşmasını istedim. Şahıs bir süre sonra okulun bir başka bölümünde bekleme yaparken diğer arkadaşım benim kimlik sorduğumdan habersiz şahsa tekrar kimlik sormuş, şahısta biraz önce gösterdik ya' demesi üzerine, arkadaşımız 'olabilir uyarılmadınmı neden hala bekleme yapıyorsun o zaman' demiş, şahısta burda beklemek suçmu, siz babamın kim olduğunu biliyormusun, sizinle uğraşırım' tarzında hakaretlerde bulunmuş, kendisinin uzaklaşmaması halinde gözaltına alacağımızı fakat şahıs bu seferde küfür ve hakaretlerine devam etmesi üzerine şahsı araca davet etmiş kendisi zorluk çıkarmış, bizde kendisini zor kullanarak araca bindirdik. Şahıs araç içerisinde de küfür ve taşkınlıklarınıa devam etmiştir. O sırada orda bulunan tarih hocası araç içerisindeki taşkınlıklarına şahit olmuştur.Kendisinden görevli memura hakaret ve zorluk çıkarmaktan işlem yapılmıştır. Büroya babası gelmiş, bizi tehdit etmiştir.Sizinle uğraşacağım yanınıza kar kalmaz gibisinden sözler sarfetmiştir. Şahsın doktor raporu alınıp savcılığa götürüldü. Savcı şahsı mahkemeye sevketti. Kendisi hakkında dava açıldı. Daha sonra babası çocuğu adına özür diledi. Bunun üzerine ben ve diğer arkadaşım daha sonraki ilk mahkemede davamızdan vazgeçtik. Fakat o günkü mahkemede ben şikayetimi geri çekerken şahıs ifadesinde asıl polislerin bana hakaret ettiğini, dövdüğünü beyan etmesi üzerine hakim memur suçları bürosunda bu olayın araştırılması için dosyayı gönderdi. Diğer üçüncü arkadaşımız mahkemeye çağrılmadı. Memur Suçları Bürosunda üçümüz savcıya ifade verdik. Şahıs iki arkadaşını ve tarih hocasını olayla ilgili şahit olarak göstermiş onlarında ifadeleri alındı. Şahıs o gün bizim onu dövdüğümüzü, hakaret ettiğimizi, doktor raporu alınırken yüzündeki kızarıklığı ve dudağının iç kısmındaki patlağı söyleyemediğini beyan etmiştir. Okul önünde olayın bir kısmına şahit olan tarih hocası ifadesinde küfür ve dayak olayını görmediğini sadece araç içerisinde bir kargaşanın olduğunu söylemiştir.Diğer iki tanığın ifadesini bilmiyoruz. Savcı iddianame hazırlamış ve bizi mahkemeye sevketmiştir.
    İDDİANAME:
    Deliller: Şikayetçinin ısrarlı beyanı,tanıkların beyanları,zabıtaca tutlan tüm tutanaklar,İstanbul Çocuk Mahkemeleri Savcılığının evrak içeriği, şüphelilerin savunmaları

    Sevk Maddesi:TCK' nın 86/3(d), 125/1, 53 maddeleri

    Şimdi: 1) İlk mahkemede bizim davamızdan vazgeçmemiz bir hatamıydı, bu şahsın babası bizden özür dilemesi kusuru kabullenmek değilmidir, şahsın istikbali ile oynanmaması adına şikayetimizden vazgeçmemiz bizi suçlumu çıkartır.
    2) Doktor raporu temiz iken savcı TCK:86/3(d) Memuriyet Nüfusunu Kötüye Kullanmak ve Etkili Eylem maddesine göre bize dava açılabilirmi? Bu madde kasten yaralama suçunun ağırlaştırıcı nedeni değilmi? Doktor raporunda herhangi bir patalojik bulgu ve darp izine rastlanmadıysa savcı bu maddeye göre bize dava açabilirmi?
    3) Arkadaşımızın bir tanesi henüz kendisinden şikayetini almamıştır. Bu bizim için nasıl bir yarar sağlar?
    4) Bir önceki mahkemede kız arkadaşını beklediğini söylerken, memur suçları bürosundaki ifadesinde yeğenini beklediğini söylemiş.Buradaki çelişkilerden zaten yalan söylediği belli.
    5) Şikayetçinin ısrarlı beyanı bir delil midir? Bizim ısrarlarımız delil değilmidir. Şahitlerimiz var tarih hocası olayı gördü. Okul müdürü bu şahısların okul önüne gelenlerden şikayetçi. Mahkemede tanıklık yapabileceğini söyledi.
    6) Tanık olarak sunduğu tarih hocasının olayda dayak ve hakaret olayını görmediğini sadece araç içerisinde bir kargaşa olduğunu gördüğünü söylemesi, bizim tuttuğumuz tutanakta zor kullanmak adına yaptığımız işi kanıtlamıyormu.

    Lütfen bu konuda yapmamız gerekenler nedir? Savcı TCK:86/3(d) maddesine göre,sikayetçinin ısrarlı beyanına göre tarih hocasının beyanına göre bu şekilde bir iddianame hazırlayabilir mi?



    Hukuki NET Güncel Haber

    İddianame konulu yargıtay kararı ara
    İddianame konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Mar 2008
    İletiler
    158
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: İddianame

    savcı o iddianameyi hazırlar, size bir şey olmaz. İçiniz rahat olsun.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    İletiler
    327
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: İddianame

    1-Kurumuna başvur. Sana Avukat tahsis edeceklerdir. PVSK ve Özel yönetmelik hükümlerine göre, görev yaparken sanık durumuna düşün polislere EGM avukat tahsis ediyor ve bu avukatlar duruşmalara katılıp savunmalarınızı yapıyor. Hukuk işleri git, dilekçe vereceği söyle, avukat isim listesi verecekler onlara vekaletnameni ver, avukat talep et. Diğer arkadaşlar ile birlikte giderseniz tek vekaletname ile avukatlara vekaletini verir ve noter masrafını üç kendi arasınızda bölüşürsünüz.
    2-Polis haberde bol miktarda bu husus ile ilgili açıklayıcı bilgi var.

    Örneğin
    POLİSİN SAVUNMA HAKKI VE ÖNERİLER–1

    Soruşturma geçiren herkesin suçlu olmadığını, bazen suç işlemiş personelinde soruşturmaya tabi tutulabildiğini, hatta ağır cezalar ile cezalandırıldığını hepimiz bilir veya duyarız.
    Düşünün, bir kişi polisi şikayet ettiğinde gözünün yaşına bakılmaksızın, dört koldan (adli, disiplin, insan hakları kurulları, tazminat) polis hakkında soruşturma ve araştırma yapılmaktadır. Danıştay, soruşturma geçiren memurun baskı altında olduğunu belirtmiştir. Yani her biri değişik zaman dilimlerinde ve bir birinden bağımsız yürütülen bu süreçlerde, polis baskı altındadır. Polis manevi yönden sıkıntı içindedir. Ayrıca unutmayalım ki, her soruşturma geçiren suçlu da değildir. Ayrıca bu dört kolun haricinde, belki de on dörte kadar sayabileceğimiz, terfi edememe, açığa alınma, olumsuz sicil alma, 34.maddeden yer değiştirme vs. gibi yan yaptırımlarda hayata geçebilmektedir.
    İşte bu pencereden bakıldığında, savunma hakkının kutsiyeti anlaşılmaktadır. Ancak savunma hakkının bitiminden sonra da, polisin hak arama hürriyetinin destelenmesi gereklidir.
    Bu durum, Teşkilatımızın vizyonuna da katkı sağlayacaktır.
    İyi niyetli ve gayretli çalışmalar ile polise savunma anlamında bir takım haklar getirilmiş olmak ile birlikte, bunların yeterli olmadığını değerlendirmekteyim. Bu nedenle polisin savunma hakkına ve bu hakkın kapsamına dikkat çekmek ve bu hakkın gelişmesine katkı sağlamak amacı ile bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum.
    Bir sonra ki yazıda, hazırladığım SAVUNNMA FONU YÖNERGESİ taslağını sizler ile paylaşacağım.

    I-HAKKINDA CEZA DAVASI AÇILAN POLİSİN SAVUNMA HAKKI:

    1-Cumhuriyet Savcılıklarında polisin savunma hakkı (Soruşturma Aşamasında):

    Bu aşamada polisin savunma hakkına katkı sağlayıcı bir yasal düzenleme yoktur.
    Zira 2559 sayılı yasanın ek 9/b.maddesi ve bu yasa hükmüne dayalı olarak çıkartılan Hakkında Dava Açılan Polis İçin Avukat Tutma ve Ücret Ödeme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin Amaç başlıklı 1.maddesinde yer alan “Bu yönetmeliğin amacı; …görev ve hizmetlerin ifası sırasında veya bu görevinden dolayı sanık durumuna düşen Polisin vekalet verdiği avukatının ücretinin Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesinden ödenmesi” ile ilgili hüküm ve bu yönetmeliğin 4/1-b.maddesinde yer alan “Sanık Polis hakkında kamu davası açılmış olması” şartı bir bütün olarak göz önüne alındığında, polisin C.savcılığı aşamasında, yani eski ismi ile hazırlık soruşturması, yeni ismi ile soruşturma aşamasında hiçbir güvencesi yoktur. Çünkü, avukat sağlanması için, polisin hakkında kamu davası açılmış olması bir şarttır.
    Oysa, soruşturma aşaması, delillerin toplandığı, ifadelerin alındığı, kısaca yargılamanın en önemli aşamasını teşkil etmektedir. Zira bu aşamada, gözaltı ve tutuklama tedbirlere de başvurulmaktadır.
    Örneğin Ardahan ilinde, Ağustos 2006 tarihinde yapılan ve tutuklama tedbirinin de uygulandığı bir tahkikatın, henüz iddianamesi hazırlanmamıştır. Dolayısı ile iddianamenin hazırlanmamış olması sanık sıfatının kazanılmasına engel olduğundan, bu arkadaşların henüz avukat talep etme hakları bile yoktur.
    Bu durum göz önüne alındığında; 2559 sayılı yasanın ek 9.maddesi ile Hakkında Dava Açılan Polis İçin Avukat Tutma ve Ücret Ödeme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 1.maddesi ve 4/1-b.maddesi birlikte düşünüldüğünde, bu teşkilat mensuplarının, mevzuatın diğer tüm koşullarını taşımaları halinde dahi, henüz haklarında iddianame düzenlenmediği ve dava açılmadığı için olay tarihinden ve hatta tutuklama tarihinden itibaren 1 yıl geçmiş olmasına rağmen kendilerine Avukat tutulmayacağı gibi tutulan avukatın ücretinin de ödenmesi mümkün olmayabilecektir.
    Kaldı ki uygulamada, Avukatların ücretlerinin ödenmesi yerine Genel Müdürlük ile sözleşmeli Avukatlara vekaletname gönderilmesi yolu ile bu hakkın kullandırıldığı göz önüne alındığında, sıkıntı bir nebze daha net anlaşılacaktır.
    Bu konuda tek istisnanın 3713 sayılı yasanın Müdafii Tayini başlıklı 29/06/2006 tarih ve 5532 sayılı yasanın 11.maddesi ile değişik 15.maddesinde “Terörle mücadelede görev alan istihbarat ve kolluk görevlileri ile bu amaçla görevlendirilmiş diğer personelin, bu görevlerinin ifasından doğduğu iddia edilen suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda müdafi olarak belirlediği en fazla üç avukatın ücreti ödenir ve bunlara avukatlık ücret tarifesine bağlı olmaksızın yapılacak ödemeler, ilgili kuruluşların bütçelerine konulacak ödenekten karşılanır.
    Avukatların ücretlerinin ödenmesine ilişkin esas ve usûller, Millî Savunma ve İçişleri bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” Şeklinde ki düzenlemedir.
    Ancak bu düzenlemenin de kapsamı oldukça dar kaleme alınmıştır. Ayrıca çıkarılması ön görülen yönetmelik de, henüz mevzuat sitelerinde yerine almamıştır.
    Oysa bu düzenleme, tüm kolluk görevlerini kapsayacak şekilde tekrar düzenlense, polisin savunma hakkı tam anlamı ile vücut bulacaktır.

    2-Mahkeme aşamasında polisin savunma hakkı (Kovuşturma Aşamasında):

    Yukarıda belirtilen, 2559 sayılı yasanın ek 9.maddesi ve Yönetmeliğe göre bu aşamada avukat temini söz konusu olmaktadır.
    Ancak şunu de belirtmek gerekir ki, her ne kadar Yönetmelikte tutulan avukatın ücretinin ödenmesi söz konusu ise de, uygulamada ve daha sonra çıkartılan düzenlemeler ile Emniyet Genel Müdürlüğü ile sözleşmesi bulunan ve Ankara ilinde ikamet ettikleri ve görev yaptıkları anlaşılan 8 civarında avukatların, görevlendirilmesinin ön görüldüğü anlaşılmaktadır. Tabi bu da bir takım kırterlere bağlanmıştır.
    a-Öncelikle her görev suçuna avukat görevlendirilmesi yapılmamaktadır.
    b-Avukat talebine ilişkin memurların başvurularının değerlendirilmeye tabi tutulması gerekmektedir.
    c-Her şey yolunda giderse, ilgili prosedürün işletilmesi sonrasında, görevlendirilen avukatlar uçakla veya otobüsler ile Ankara ilinden hareket ederek, talepte bulunan ve yargılamanın yapıldığı ile gelmeleri söz konusudur.
    d-Her seferinde aynı avukat değil de, müsait olan bir avukat duruşmalara gelmektedir.
    e-Sadece polisin suçlandığı ceza davalarında savunma yapılmakta, karşı ceza davası, tazminat davası gibi konular ve savunma araçları bu sistemde yer almamaktadır.
    f- Avukat tedarik etme veya ücretinin ödenmesinde suçun niteliği de önemlidir. Örneğin rüşvet suçundan yargılanan polise hiçbir zaman avukat verilmeyecektir. Ancak bu durumunda doğru olduğunu ileri sürmek yanlıştır. Zira polis, rüşvetten yargılanırken, suçun nitelik değiştirmesi sonrasında, görevi kötüye kullanma suçundan da sorumlu tutulabilir. Yani henüz yargılamanın başında suçun sabit olduğunun kabulü mağduriyetleri de beraberinde getirebilir. Ayrıca bu rüşvet suçlaması tamamen bir iftira ise, bu durumda polis hiç destek almamış olacaktır. Kaldı ki, işkence, rüşvet suçundan daha kötü değil midir? Cezası daha fazla değimlidir? Çağın en büyük cezalarının ön görüldüğü bir hastalık gibi kabul edilmemektedir? Evet. Öyle ise, bu ayrımın yapılmasının mantığını anlamak biraz güçleşmektedir. Yüz kızartıcı suç deyip geçmek yerine, gerekli değişiklerin yapılması artık gerekmektedir.

    Özetlersek, yoluculuk sonrasında gelecek sözleşmeli savunma avukatları ile dava dosyası hakkında müvekkil ile vekil arasında sağlıklı iletiş ve güven müesseselerinin doğması ile bilgi akışının sağlanması anlamında yeterli süre bulunmadığı, her duruşmaya farklı bir avukatın gelmesi gibi durumların yaşanacağı, çok küçük detayların çok önemli olabildiği ceza davalarında, her duruşmaya farklı bir avukatın katılması, bu yolun iyi niyetle hayata geçirilmiş olmasına rağmen, savunmayı zayıflatacağını değerlendirmekteyiz.
    Mevcut düzenlemeler ışığında, polisin savunma hakkına devlet katkısının üst düzeyde bulunmadığı, ancak şu anki sisteminde hiç yoktan iyi olduğunu, fakat yeterli olmadığını belirtmek gereklidir.


    II-HAKSIZ SUÇLAMAYA MARUZ KALAN POLİSİN, KARŞI DAVA YOLU İLE SAVUNULMASI VE HAKKINI ARANMASI:

    Bu yönde bir düzenleme bulunmamaktadır.
    Bazen suçsuz ve günahsız insanlarda soruşturma geçirir, hatta ceza alırlar.
    Evet iddiaların üzerine gidilmesi ve araştırılması, soruşturulması olması gereken çağdaş bir uygulamadır. Ancak kötü niyetli olan iddialarında hakkının verilmesi gereklidir.
    Bu araştırma, soruşturma, kovuşturmaların ve özlük mevzuatın uygulanması sonrasında, polisin suçsuz olduğu anlaşılır ise, sadece dosyanın kapılması ve polise ceza verilmemesi yeterli değildir.
    Şikayet edenin de iddiasının niteliğine göre takibata uğraması en azından araştırmaya tabi tutulması gereklidir.
    Polis, kendi imkanları ile hakkını ararsa arıyor, ama genellikle gerek bu yönde polise eğitim verilmeyişi, gerekse de maddi imkansızlıklar neticesinde polis, aman Allah’ından bulsun diyor ve bu şikayete dişi değen nihayetinde de hakkında işlem tesis edilmeyen şahıslar, bunu ya alışkanlık, ya hobi yada siyasi bir davanın mücadele yöntemi haline getirip, sık sık bu yolu kullanıyor.
    Ne zaman, bu gibi şeref yoksunu kişiliksizler hakkında, adli ve idari işlem yapılır ise, ancak o zaman hak arama özgürlüğü her iki taraf açısından da layıki ile yerine getirilmiş olunur.
    4483 sayılı yasanın “Cumhuriyet Başsavcılığınca Re’sen Dava Açılacak Haller” başlıklı 15.maddesinde “Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlerin, ihbar veya şikâyet edileni mağdur etmek amacıyla ve uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı hazırlık soruşturması sonucunda anlaşılır veya yargılama sonucunda sabit olursa haksız isnatta bulunanlar hakkında yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığınca re'sen soruşturmaya geçilir.
    Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlarda kamu davası açılması için Cumhuriyet başsavcılığına başvurma ve haksız isnatta bulunanlar hakkında genel hükümlere göre tazminat davası açma hakları saklıdır.” Hükmü yer almaktadır.
    Ancak, bu hüküm yeterli değildir. Zira 4483 sayılı yasa, idari görev esnasında işlenen adli suçlar ile ilgilidir.
    Oysa polis çoğu zaman Adli görev ifası sırasında şüpheli ve sanık durumuna düşmektedir. Diğer taraftan, mesaisi çok yoğun olan polisin, tek başına ceza davası açması ve yasal haklarını tam anlamı ile kullanması çok zayıf bir ihtimaldir.
    Özetle, avukat aracılığı ile karşı ceza davasının açılması ve takip edilmesi durumunda haksız şikayet ve iftiraların azalacağı açıktır.

    III- HAKSIZ SUÇLAMAYA MARUZ KALAN POLİSİN HUKUK DAVASI YOLU İLE HAK ARAMASI;

    Bu açından destek veren yasal düzenleme de yoktur.
    Tazminat davası açmak ve takip etmek masraflı ve uzun soluklu bir hak arama yöntemi olduğu tadar, polis eğitiminde hiç yer almayan bir konudur. Ancak hak arama özgürlükleri içinde, en etkili yollardan biridir.
    Polis teşkilatı mensupları, aralarında toplayacakları 1-2 YTl ile kuracakları savunma fonu ile bu hak arama yöntemini çok az bir yük ile dayanışma yolu ile çözebilirler. Unutmayalım ki, kazanılacak bir tazminat davasında alınacak tazminat miktarı, ödenin savunma fonu aidatlarının çok üstünde bir rakam olacaktır.
    İftiracının canını yakmak, manevi haz verecek ve alınan tazminat haksız şikayet sahibinin uzun süre unutamayacağı bir ders olacaktır.

    IV- HAKSIZ SUÇLAMAYA MARUZ KALAN POLİS İL VE İNSAN HAKLARI KULLARINA BAŞVURU HAKKI;

    İl ve ilçelerde bulunan ve aktif olan, genellikle polisin aleyhine yapılan başvuruların karar bağlandığı kurullara, netice bir insan olan ve onuru kırılan her polis başvurabilir.
    Yalnız buruda dikkat edilecek husus, polisin mağduriyetine bir kamu görevlisinin sebep olması durumunda bu yol hayata geçirilebilir. Veya polisin mağduriyetine engel olacak bir makamın pasif kalması veya ihmalkar davranması halinde de yine bu yola başvurulabilir.

    V- HAKSIZ SUÇLAMAYA MARUZ KALAN POLİSİN, AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMENİSİNE BAŞVURU HAKKI:

    İl ve ilçe İnsan Hakları Kuralarına başvuru koşularında olduğu gibi, bir insan olan ve onuru kırılan, adil yargılanma hakkı ihlal edilen her polis, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurabilir.
    Yalnız buruda da dikkat edilecek husus, polisin mağduriyetine bir kamu görevlisinin sebep olması veya polisin mağduriyetine engel olacak bir makamın pasif kalması veya ihmalkar davranması başvuru için gereklidir.
    Örneğin, tutuklanan bir polisin cezaevinde can güvenliği için gerekli önlemlerin alınmaması ve bu nedenle bir başka mahkum tarafından yaralanması gibi durumlarda, Ceza evi idaresinin ve devletin sorumluluğu gündeme gelecektir. Veya uzun süren yargılama, iddianamenin hazırlanmaması veya çok geç hazırlanması gibi durumlarda da, yine isnadı öğrenememe veya makul sürede yargılanmama gibi bir takım hakların ihlal edilmesi gündeme gelecektir.


    VI-SONUÇ:

    Sloganımızı “kendi hakkını koruyamayan, başkasının hakkını koruyamaz” olsun.
    Gerek yasa, gerekse de yönetmelik hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, polisin ancak sanık durumuna düşmesine müteakip devletçe savunmasına katkıda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
    Oysa, savunmada en önemli aşama C.savcılığınca delil toplanması, memurun ifadesinin alınması aşaması olduğu açıktır. Yani polis, savcılıkta ifade verirken, devlet ona yardımda bulunmamakta, avukat göndermemekte, ayrıca polisin üç kuruşluk maaşı ile tutacağı avukatın parasını da karşılamamaktadır. Ayrıca bu aşamanın delillerin toplandığı bir dönem olduğu, genellikle CMK avukatlarının karşı tarafın yanında bulunduğu ancak polisin yalnız kaldığı bir zaman dilimini teşkil etmektedir.
    Ayrıca polis, ceza davasından beraat ettiği durumlarda, kendisini haksız yere suçlayan kişi veya gereksiz dava açan kamu görevlileri hakkında, hak arama özgürlüğünü yeterince kullanamamaktadır.
    Zira Manevi tazminat davasını bir avukat aracılığı ile hukuk mahkemesinde açmak, avukatlık ücreti, nisbi harç, yargılama giderleri vs en az 2-3 milyar gibi bir rakama tekamül ettiğinden polis, kendisini haksız yere suçlayanlar hakkında gerekli girişimden yoksun kalmaktadır. Sendika ve dernek kurmak gibi örgütlenme hakkı da yasak olan polisin, kendi ekonomik gücü ve yoğun mesaisi ile eğitiminin bu yönde olmaması gibi bir takım unsurların eklenmesi ile oluşan sorumlar yumağı karşısında, kendisini koruyan bir sisteminin bulunmadığını söylemek mümkün ve bir o kadarda gereklidir.
    Bunun yanında KENDİ HAKKINI KORUYAMAYAN, BAŞKASININ HAKKINI HİÇ KORUYAMAZ sloganından hareket ile konuya yaklaştığımızda, bu durumdan en az polis teşkilatı mensupları kadar, güvenlik hizmetinden faydalanan vatandaşlarında zarar göreceğini anlamak ve anlatmak gereklidir.
    Çekingen, başına geleceklerden korkan, kendisinin tam anlamı ile koruyan bir sivil kurumdan yoksun polis teşkilatı mensuplarının, ilk yargılanacağı dava sonrasında küsmesi ve kabuğuna çekilmesi, hizmet verimliliğinin düşmesi anlamına gelir.
    Bu çerçevede, kaçan hırsızı kovalayan polisin, saklanan hırsızı gördüğü halde, görmezden gelmesi halini farz edelim. Bu durumda, polise hesap sormak ile hırsızı zor kullanarak yakalayan ancak kötü muamele iddiası ile karşılaşan polisin durumlarını kıyaslayalım. Dikkat edilirse, polisin hırsızı görmemesi nedeni ile rahatsız olma ihtimalinin, hırsızı zor kullanarak yakalayan polise göre daha düşük olduğunu söylemek mümkündür. İşte bu noktaya dikkat edelim. Polis, görevini rahat ve başına bir hal gelmeyeceğini bilerek, geleceğinden ve ekmeğinden korkmayarak görev yapması durumunu sağlamak zorundayız.
    Yukarıda yer alan kanun ve yönetmelik hükümleri bir bütün olarak bu sorunu çözmeye çalışan hükümlerdir. Ama maalesef bu iyi niyetli girişim ve oluşumlar, fiili durum olarak yetersizdir.
    Polisin savunma hakkını sadece ceza davası ile sınırlamak, yetersiz koruma anlamına gelmektedir.
    İşte bu hususları kapsayan ve örnek olarak hazırladığım Yönerge Taslağını sizlerle paylaşmak istiyorum. POLİSİN SAVUNMA HAKKI VE ÖNERİLER–2 başlıklı bir sonra ki yazımda bu konuyu birlikte inceleyelim, eksiklikler varsa birlikte tamamlayalım. Ama mutlaka tartışalım. Zira bu konuya bir yerden başlamak gerekiyor.


    Önder ÖZLEM

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    İletiler
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: İddianame

    Önder Bey öncelikle açılamalarınız için teşekkürler. Çok önemli bir konuya değindiniz. Polis hakkını bilmiyor, evet savunma hakkı negatif yönde. Kendimizi mahkemede kendimiz savunuyoruz, ve anlaşılan tam olarak savunamadığımız için haklı iken haksız konuma düşüyoruz. Halen inanamıyorum. Yaptığımız bir görevden dolayı suçlu biz çıktık. İnanın şevkim kaçtı. Komiserlik sınavına hazırlanıyorum. Bilemiyorum bu durum beni şu an ne kadar etkiler. İdari anlamda soruşturma ne zaman açılır? Onuncu ayda mahkemem var. Teşekkürler şimdiden

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    Nerede
    İzmir SYSTeM32
    İletiler
    18
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Smile Re: İddianame

    Alıntı sualev rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Merhaba! İstanbul'da polis memuru olarak görev yapmaktayım. Sorunum, 2005 yılında Okul Suçları Araştırma ve Önleme ekibinde görev yaparken bir okulun müdürü bizi arayarak okul çevresinde öğrencileri ve öğretmenleri rahatsız eden şahısların olduğunu bizden bu şahısların okul önünden uzaklaştırılmasını istemiş, buna istinaden bizde(3kişi) belirtilen okula gittik. Okul önünde bekleyen şahıslardan birine kimlik sordum.Şahıs kimliğini gösterdi. Burda niçin beklediğini sorduğumda 'kız arkadaşını beklediğini' söylemiş, bende burada bekleme yapamayacağını uzaklaşmasını istedim. Şahıs bir süre sonra okulun bir başka bölümünde bekleme yaparken diğer arkadaşım benim kimlik sorduğumdan habersiz şahsa tekrar kimlik sormuş, şahısta biraz önce gösterdik ya' demesi üzerine, arkadaşımız 'olabilir uyarılmadınmı neden hala bekleme yapıyorsun o zaman' demiş, şahısta burda beklemek suçmu, siz babamın kim olduğunu biliyormusun, sizinle uğraşırım' tarzında hakaretlerde bulunmuş, kendisinin uzaklaşmaması halinde gözaltına alacağımızı fakat şahıs bu seferde küfür ve hakaretlerine devam etmesi üzerine şahsı araca davet etmiş kendisi zorluk çıkarmış, bizde kendisini zor kullanarak araca bindirdik. Şahıs araç içerisinde de küfür ve taşkınlıklarınıa devam etmiştir. O sırada orda bulunan tarih hocası araç içerisindeki taşkınlıklarına şahit olmuştur.Kendisinden görevli memura hakaret ve zorluk çıkarmaktan işlem yapılmıştır. Büroya babası gelmiş, bizi tehdit etmiştir.Sizinle uğraşacağım yanınıza kar kalmaz gibisinden sözler sarfetmiştir. Şahsın doktor raporu alınıp savcılığa götürüldü. Savcı şahsı mahkemeye sevketti. Kendisi hakkında dava açıldı. Daha sonra babası çocuğu adına özür diledi. Bunun üzerine ben ve diğer arkadaşım daha sonraki ilk mahkemede davamızdan vazgeçtik. Fakat o günkü mahkemede ben şikayetimi geri çekerken şahıs ifadesinde asıl polislerin bana hakaret ettiğini, dövdüğünü beyan etmesi üzerine hakim memur suçları bürosunda bu olayın araştırılması için dosyayı gönderdi. Diğer üçüncü arkadaşımız mahkemeye çağrılmadı. Memur Suçları Bürosunda üçümüz savcıya ifade verdik. Şahıs iki arkadaşını ve tarih hocasını olayla ilgili şahit olarak göstermiş onlarında ifadeleri alındı. Şahıs o gün bizim onu dövdüğümüzü, hakaret ettiğimizi, doktor raporu alınırken yüzündeki kızarıklığı ve dudağının iç kısmındaki patlağı söyleyemediğini beyan etmiştir. Okul önünde olayın bir kısmına şahit olan tarih hocası ifadesinde küfür ve dayak olayını görmediğini sadece araç içerisinde bir kargaşanın olduğunu söylemiştir.Diğer iki tanığın ifadesini bilmiyoruz. Savcı iddianame hazırlamış ve bizi mahkemeye sevketmiştir.
    İDDİANAME:
    Deliller: Şikayetçinin ısrarlı beyanı,tanıkların beyanları,zabıtaca tutlan tüm tutanaklar,İstanbul Çocuk Mahkemeleri Savcılığının evrak içeriği, şüphelilerin savunmaları

    Sevk Maddesi:TCK' nın 86/3(d), 125/1, 53 maddeleri

    Şimdi: 1) İlk mahkemede bizim davamızdan vazgeçmemiz bir hatamıydı, bu şahsın babası bizden özür dilemesi kusuru kabullenmek değilmidir, şahsın istikbali ile oynanmaması adına şikayetimizden vazgeçmemiz bizi suçlumu çıkartır.
    2) Doktor raporu temiz iken savcı TCK:86/3(d) Memuriyet Nüfusunu Kötüye Kullanmak ve Etkili Eylem maddesine göre bize dava açılabilirmi? Bu madde kasten yaralama suçunun ağırlaştırıcı nedeni değilmi? Doktor raporunda herhangi bir patalojik bulgu ve darp izine rastlanmadıysa savcı bu maddeye göre bize dava açabilirmi?
    3) Arkadaşımızın bir tanesi henüz kendisinden şikayetini almamıştır. Bu bizim için nasıl bir yarar sağlar?
    4) Bir önceki mahkemede kız arkadaşını beklediğini söylerken, memur suçları bürosundaki ifadesinde yeğenini beklediğini söylemiş.Buradaki çelişkilerden zaten yalan söylediği belli.
    5) Şikayetçinin ısrarlı beyanı bir delil midir? Bizim ısrarlarımız delil değilmidir. Şahitlerimiz var tarih hocası olayı gördü. Okul müdürü bu şahısların okul önüne gelenlerden şikayetçi. Mahkemede tanıklık yapabileceğini söyledi.
    6) Tanık olarak sunduğu tarih hocasının olayda dayak ve hakaret olayını görmediğini sadece araç içerisinde bir kargaşa olduğunu gördüğünü söylemesi, bizim tuttuğumuz tutanakta zor kullanmak adına yaptığımız işi kanıtlamıyormu.

    Lütfen bu konuda yapmamız gerekenler nedir? Savcı TCK:86/3(d) maddesine göre,sikayetçinin ısrarlı beyanına göre tarih hocasının beyanına göre bu şekilde bir iddianame hazırlayabilir mi?

    Şahsın şikayetinde doktora göstermedim şeklinde beyan ettiği darp izleri soyut iddiadan ibarettir. İspat etme ihtimali tanık olmaması halinde mümkün değildir. Şikayetinizden vazgeçtiğiniz zaman tanzim edilen uzlaşma formunu delil göstererek savunmanıza ekletebilirsiniz. Takipzsizlikle sonuçlanacağına umuyorum. Daha fazlası için kurumunuzun yararlandırdığı, görevden dolayı ücretsiz Polis Avukatlarından yardım alabilirsiniz. Kusurlu olmadığınıza inandığınız müddetçe problem yok saygılar

    HAKKINDA DAVA AÇILAN POLİS İÇİN AVUKAT TUTMA VE ÜCRET ÖDEME USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK



    Resmi Gazete Tarihi: 09/04/1986

    Resmi Gazete Sayısı: 19073

    İçişleri Bakanlığından:

    Amaç

    Madde 1 - Bu yönetmeliğin amacı; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununu ve diğer kanun hükümleriyle verilen önleyici, caydırıcı, düzenleyici koruyucu ve adli görev ve hizmetlerin ifası sırasında veya bu görevinden dolayı sanık durumuna düşen Polisin vekalet verdiği avukatının ücretinin Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesinden ödenmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektedir.

    Kapsam

    Madde 2 - Bu yönetmelik; sanık Polis için avukat tutulmasında ve ücretinin ödenmesinde gözönüne alınacak esaslara ve yerine getirilmesi gerekli işlemlere ait hükümleri kapsar.

    Tanımlar

    Madde 3 - Bu yönetmeliklerde geçen deyimlerden;

    Bakan ; İçişleri Bakanını,

    Bakanlık ; İçişleri Bakanlığını,

    Genel Müdür; Emniyet Genel Müdürü,

    Genel Müdürlük ; Emniyet Genel Müdürlüğünü,

    Polis ; Emniyet Hizmetleri Sınıfına dahil her rütbede ve derecedeki personeli ifade eder.

    Avukatlık Ücretinin Ödenmesinde Gözetilecek Hususlar

    Madde 4 - Bu yönetmelik hükümlerine göre avukatlık ücretinin ödenebilmesi için;

    a) Polisin önleyici, caydırıcı, düzenleyici, koruyucu ve-veya adliye ile ilgili görev ve hizmetlerin ifası sırasında veya bu görevinden dolayı sanık durumuna düşmüş olması,

    b) Sanık Polis hakkında kamu davası açılmış olması,

    c) Sanık Polisin isnat edilen suçla ilgili olarak bir avukata usulüne uygun vekaletname vermiş olması,

    d) Olayın mahiyeti ve kusur derecesine göre Bakanlıkça polisin durumunun uygun görülmesi,

    Şarttır.

    Devletin şahsiyetine karşı cürümler, kaçakçılık, rüşvet, ihtilas, irtikap, zimmet, hırsızlık, dolandırıcılık, ihalelere fesat karıştırma gibi yüz kızartıcı suçlar ve takibi şikayete bağlı suçlardan sanık olan Polisin avukatlık ücreti ödenmez.

    Müracaat Usulü

    Madde 5 - Sanık polise, vekalet verdiği avukatın ücretinin ödenebilmesi için;

    Olayın vukuu bulduğu yer mülki idare amirine müracaat eder,

    Mahallin mülki idare amirliği, İl Emniyet Müdürlüğünde bulunan olayla ilgili belge, rapor ve bilgileri görüşü ile birlikte Bakanlığa intikal ettirir.

    Komisyon Teşkili

    Madde 6 - Bu yönetmeliği uygulamak üzere Emniyet Genel Müdürlüğünden bir komisyon teşkil edilir.

    Bu komisyon, Genel Müdürün görevlendireceği bir Genel Müdür Yardımcısının başkanlığında: 1. Hukuk Müşaviri, Asayiş Daire Başkanı, Personel Daire Başkanı, İdari ve Mali İşler Daire Başkanının katılması ile kurulur.

    Komisyon sekretarya hizmetleri personel dairesince yürütülür.

    Komisyonca İncelenecek Belgeler

    Madde 7 - Komisyon tarafından sanık polisle ilgili kararın verilebilmesi için incelenecek belgeler şunlardır:

    a) Olayın nev'i cerayan tarzını açıklayan detaylı olay tutanağı ile olayla ilgili diğer belge ve bilgiler,

    b) Varsa görevle ilgili emirlere ait bilgi ve belgeler,

    Sanık polis hakkındaki iddianame, talepname veya lüzumu muhakeme kararı örneği,

    Olayın vukuu bulduğu yer Emniyet Müdürünün kanaatını belirleyen rapor,

    Sanık polisin sicil dosyası ve Komisyonca lüzum görülen diğer belgeler,

    Komisyonca Yapılacak Değerlendirme

    Madde 8 - Komisyonca yapılan değerlendirme sonunda, sanık avukatının ücretinin ödenip ödenmeyeceğine dair verilen karar Genel Müdürün teklifi ve Bakanlık onayı ile kesinleşir.

    Avukatlık Ücretinin Miktarı

    Madde 9 - Avukatlık ücretinin tespitinde, avukatlık asgari ücret tarifesi esas alınır. Ancak, ödenecek azami miktar tarifede belirlenen ücretlerin 20 katını geçemez.

    Kanuni Dayanak

    Madde 10 - Bu yönetmelik: Sayıştay Başkanlığının görüşleri alınmak suretiyle 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'na 16/06/1985 tarih ve 3233 Sayılı Kanunla eklenen Ek-9 uncu maddesinin (B) fıkrası gereğince hazırlanmıştır.

    Geçici Madde(Ced)

    Geçici Madde 1 - Bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte 3233 Sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra durumları Yönetmeliğe uygun olup da hakkında dava henüz sonuçlanmamış bulunan polisin müracaatı halinde vekalet verdiği avukatın ücreti bu Yönetmelikte belirtilen esaslar dahilinde ödenebilir.

    Yürürlük

    Madde 11 - Bu Yönetmelik, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

    Yürütme

    Madde 12 - Bu Yönetmelik hükümlerini İçişleri Bakanı yürütür.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. [Ceza davaları] Hakkimdaki İddianame
    Hakkımda dava açıldı ve iddianameye göre aşağıdaki maddelerden yargılanıyorum. Alabileceğim cezanın üst sınırını öğrenmek istiyorum... Maddeler:...
    Yazan: Liberterman Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 11
    Son İleti: 25-06-2019, 13:59:56
  2. İddianame
    komşum kat mülkiyet kanunlarından 18 maddesi hiç sayarak davranışı bana oldukça zararlı oldu bu davranışlar kanıtlı.önce T.C.savcılığa onun hakında...
    Yazan: dilla_2009 Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 17-01-2012, 21:29:05
  3. İddianame
    Hukuk severler merhaba iddianame ye itiraz olurmu uyaptan kontrol ettim dava açılmış herkese teşekürler
    Yazan: dürüstce Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 7
    Son İleti: 01-04-2010, 17:54:49
  4. İddianame geldi
    bugün elime geçen iddianamede şunlar yer alıyor bunu açılımı nedir??davacı:K.H ŞÜPHELİ BENİM İSMİM.SUÇ:HAKARET DOLANDIRICILIK...SEVK MADDESİ:TÜRK...
    Yazan: leventcan Forum: Ceza Muhakemesi Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 01-02-2008, 13:56:50
  5. İddianame düzenlenmesine ilişkin...
    Selamlar hukuk fakültesinde öğrenciyim ve aklıma takılan bir şey sormak istiyorum. Farazi bir olayda şüpheli kişi belirlenememişse, yani suçu...
    Yazan: barevenant Forum: Ceza Muhakemesi Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 19-01-2008, 03:58:25

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.