+ Konuyu Yanıtla
1 den 5´e kadar toplam 5 ileti bulundu.

Konu: Genetik Kaynakların Korunması Milli Bir Davadır

Genetik Kaynakların Korunması Milli Bir Davadır Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Nov 2002
    Nerede
    Istanbul, Türkiye.
    İletiler
    56
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Genetik Kaynakların Korunması Milli Bir Davadır

    Genetik ve biyoteknoloji alanındaki inanılmaz gelişmeler insanlığın yararına olduğu kadar dünyaya hükmetme stratejilerinin de güçlü bir uygulama aracı haline getirilmektedir.

    Avrupa Birliğinin 98/44 sayılı direktifi ile insan, hayvan ve bitki genlerinin patentlenebilmesine olanak tanımıştır. Avrupa Patent Bürosu da bunu 1999 yılından beri uygulamaktadır.

    Bilimin gelişmesinin sağlanabilmesinde mucite çabalarının bir ödülü olmak üzere geliştirilen patent sistemi bugün bilimin önünü tıkamak ve küresel alanda güç odakları yaratmak için kullanılmaktadır. Verilere bakıldığında genlere ilişkin patentlerin çok büyük bölümünün ABD,Japonya ve bazı Avrupa devletleri arasında bölüşüldüğü görülmektedir.

    Burada etik tartışmalardan çok önce dikkat edilmesi gereken hukuki ve siyasi bazı noktalar var. Öncelikle genler buluş olarak nitelendirilemez.Çünkü keşfedilen,özellikleri tanımlanıp izole edilen bir gen aslında varolanın keşfidir.Yeni bir bilimsel usul ile ortaya konulmuş bir buluş değildir. Bu sebeple genlerin patentlenebilirliği gerçekten ciddi olarak sorgulanmalıdır.

    İkincisi tanımlanıp, izole edilmiş bir genden yararlanarak hastalıkların tedavisi, ilaç üretimi,tohum ıslahı,hayvansal ürünlerin kalitesinin arttırılması gibi konularda da gen için verilen patente dayanarak patent sahibi hak iddia etmekte ve bu konuda yapılacak girişimleri engellemektedir.Bu durum örneğin ilaç sanayiinde bazı hastalıkların tedavisi için kullanılan ilaçların fiyatında 2 ila 4 katı arasında bir artışa yol açmıştır.

    Türkiye'de mevzuat genlerin patentlenebilmesine imkan tanımamaktadır.Eğer AB direktifine dayanılarak patentlenmiş genler varsa bu patentler bugünkü mevzuata ışığında iptal edilmelidir.

    Genetik kaynakların sömürülmesi bugünkü sömürgeciliğin son örneklerindendir.Yüzlerce yıl sömürülmüş olan Afrika,Asya ülkeleri artık insan,bitki ve hayvan genlerinin üzerinde patent hakları kurularak bu halkların yaşamları en son noktasında sömürülmektedir.Bu halkların genetik kaynakları dahi ellerinden alınmaktadır.Örneğin bir çiftçi doğal olarak ürettiği kaliteli bir üründen elde edilen genle üretilen tohumları almaya zorlanabilecek buna uymadığı zaman yani kendi geleneksel tohumlarını kullanmak istediği zaman patent davasıyla karşı karşıya kalabilecektir.Bir ülke kendi genetik materyalindeki hastalıkların tedavisini yapamayacaktır.Kendi genetik materyalinden elde edeceği patentlenebilir birçok ürünü dünya piyaslarında pazarlayamayacaktır.

    3.Dünya şu an bu konuda bir ölüm kalım savaşı vermektedir.Çünkü ellerinde kalan tek zenginlik kendi kanlarındaki kendi bitkilerindeki öz zenginlikleridir.Bunlar da ellerinden giderse her yönden tam bir teslimiyet altına gireceklerdir.

    Ülkemizde yetkililer bu konuya büyük hassasiyet göstermelidirler.Patentlemeyi kabul edecekse de bunu özel sektör eliyle değil devlet eliyle yapmalıdır.Yabancıların genetik materyaller üzerinde araştırma yapmalarına ancak bilimsel yardım düzeyinde izin verilmeli ama inhisari şirketler kurulmasına izin verilip de bu araştırmaların yapılmasına engel olunmalıdır.

    Burada devlet adamlarına ve bilim adamlarına görev düştüğü kadar hukukçulara da önemli görevler düşmektedir.Patent hukukunu çok iyi analiz edelim.Türk Patent Enstitüsünün milli çıkarları zedeleyici bir şekilde ve mevzuata aykırı olarak patent vermesi durumunda hukuki bir baskı platformu oluşturalım. Özellikle teknoloji devir sözleşmelerini Türk hukukçular eliyle yapalım.Bu sözleşmeler ayrıca devletin denetimine tabi olsun.

    Genetik veya biyoteknolojik araştırmalar yapmak isteyen yabancı sermaye şirket kuruluşlarında normal prosedürden farklı bir prosedür izlensin.Örneğin bir bilim ve etik kurulunun onayı aransın.Şirkette yönetim haklarının çoğunluğunun devlet kaynaklı bir iştirak veya Türk ortak olması aransın.

    AB patent bürosunca patentlenmiş genetik materyallere dayanarak Türkiye'de patent hakkında dayalı bir başvuru yapıldığı takdirde AB'ye üye olmadığımız için bu direktif bizi bağlamayacaktır.Direktifin-özellikle bu konuda- üye olmayan ülkemize etki etmesine izin vermeyelim.Bu milli bir davadır ve bağımsızlık savaşının cephelerinden biridir.

    Av.Ali Osman Özdilek




    Hukuki NET Güncel Haber

    Genetik Kaynakların Korunması Milli Bir Davadır konulu yargıtay kararı ara
    Genetik Kaynakların Korunması Milli Bir Davadır konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    May 2003
    Nerede
    çanakkale, Türkiye.
    İletiler
    4
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın Özdilek'e katılmamak mümkün değil.. Olayı biraz da tarihi gelişimi ile inceleyelim.. Geçmişte büyük sömürü güçleri, önceleri 3. dünya dedikleri ülkelerin medeniyetlerini zorla ellerinden aldılar. Kağıt, tütün, barut gibi.. Sonrasında ise bu aldıklarını kullanmak adına sanayileştiler, sanayiilerini büyütmek için ise yeniden sömürüye giriştiler... Bu defa kömür devri yaşanıyordu.. Ardından ise petrol kavgaları dönemine geçildi.. Bu devrenin halen devam ettiğini düşünsek de, bizim aklımızın alamayacağı boyutta bir başka sömürüye sayın Özdilek dikkat çekiyor..
    Ben konuyu bir başka olay ile başka bir pencereye çekmek istiyorum. Hatırlar mısınız bir zamanlar çok üzüldüğümüz ve milletçe seferber olup kanlarımızı verdiğimiz - planlı, programlı(!) ve oldukça anlamlı (!) bir kampanya düzenlenmişti.. Genç bir doktorumuz kanser olmuştu (!) ve millet olarak onun kurtulması için binlerce ünite kan bağışı yapmıştık.. Bu genç doktorumuzun sağlığı hakkında bilgisi olan var mı ? O alınan binlerce ünite kan nereye gitti ? Kimler inceledi ve inceliyor ?

    Artık klonlama ve genetik mucizeler devrine geçtik (!) Yeni sömürü bu yönde olacak hiç şüphemiz olmasın !



  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Sep 2002
    Nerede
    istanbul, bakırköy, Türkiye.
    İletiler
    1.420
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Haklısınız. Konuyu hukuki boyuttan yeterince değerlendirmek lazım. Yalnız Türkiyemizde gen bankası yok diye biliyorum. Örneğin, yeni doğmuş bir çocuğun göbek bağından alınan kanda " kök hücreler " bulunmakta. Meslek alanım Tıp olmasa da bilgiğim kadarı ile kök hücreler insanın genetik yapısını oluşturduğu gibi asıl fonksiyonunu ileride geçireceği hastalıklarda bozulmuş gen yapısının eskiye iadesine yarıyor. Kök hücrelerin aynı zamanda bir de çocuklarda süt dişlerinde bulunduğu söyleniyor.
    Konuya hukuk ve sağlık açısından bakarak, bu konuda önce bilimadamlarının ve sonra yasama organının bir düzenleme getirmesi şart. Yoksa yine teknolojiye uzaktan bakacağız. Sanayimiz yok, tarım yok, doğal kaynak yok. Peki tüm dünyanın ileride ihtiyacı olacağı kesin bir gen bankasına, sağlık turizmine uzaktan bakmayalım. Bunun için şimdiden tıbbi ve hukuki hazırlıklarımızı tamamlayalım.


  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Sep 2002
    Nerede
    istanbul, bakırköy, Türkiye.
    İletiler
    1.420
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Ayrıca, ben insan, hayvan veya bitki genlerinin patentlenmesi gerektiğini düşünmüyorum. Zira zaten kendine münhasır yapıları gereğince kendilerini diğerlerinden ayırırlar. Diğer taraftan sanırım genleri patentleyip, münhasır ilaçlarda kullanma niyeti Sayın Özdilek'in dediği gibi buluş olarak nitelendirilmemeli.


  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Genetik Kaynakların Korunması Milli Bir Davadır

    Dünyanın 3. büyük bitki gen kaynakları bankası, Türkiye'de açılıyor

    Toplam 250 bin tür kaynak kapasiteli bankada, sadece bitki kaynakları değil, tarımsal üretimde kullanılan bakteri ve mantarlara ilişkin genler de koruma altına alınacak.

    Ankara-Yenimahalle'de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı kampüsünde yaptırılan banka, hem bitki hem de bakteri ve mantar kaynaklarını birlikte koruması açısından, dünyadaki önemli gen merkezlerinden biri durumunda bulunuyor.

    Türkiye'nin kendi imkanları ile 8 ayda yaptığı ve 2 milyon liraya mal edilen bankada, sadece Türkiye'de bulunan bitki gen kaynakları değil, uluslararası anlaşmalar ile diğer ülkelerden sağlanacak gen kaynakları da saklanacak.

    Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayri Duman, bitki çeşitliliğinin gelecek nesillere aktarılması açısından bitki gen kaynakları bankalarının açılmasının çok önemli olduğunu vurgularken, özellikle yurtdışından getirilen hibrit çeşitlerin yerli tohumların yok olmasına neden olduğuna işaret etti ve gelecekte ortaya çıkacak ihtiyaç durumları için yerli gen kaynaklarının korunması gerektiğine dikkat çekti.

    Gen bankalarının, herhangi bir ülkenin, Türkiye gibi biyolojik çeşitliliği zengin ülkelerin doğal kaynaklarının gelecek kuşaklara aktarılmasında en önemli işlevi gördüğünü belirten Prof. Dr. Duman, şöyle devam etti:

    ''Geç kalınmış bir uygulama. İzmir Menemen'de bir bitki gen bankası var ve 50 bin civarında materyal korunuyor. Ancak, deprem, sel gibi doğal afetler ve yangın nedeniyle gen kaynaklarının çiftçi korumaya alınması, farklı yerlerde korunması çok önemli. Yüzyılların birikimi bir anda yok olabilir. Bu açıdan Ankara'da bu çapta bir gen bankası oluşturulması çok önemli. Gen kaynaklarının korunmasında bublikasyon sağlanacak.

    Son yıllarda şehirleşme, artan turizm faaliyetleri, yapılaşma, sanayileşme birçok doğal biyolojik çeşitlilikte kayba neden oluyor. Özellikle kültür bitkilerinde önemli kayıplar var. Yeni gelen hibrit çeşitler nedeniyle birçok yerel çeşit ekilmiyor, ortadan kalkıyor. Bunların mutlaka korunması gerekiyor. Hibrit çeşitlerde ilerde parazit, hastalık çıkabilir. O zaman yerel çeşitlerimizi kullanmamız gerekebilir. Bunların korunması lazım.''

    Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neşet Arslan da bir ülkenin gen kaynaklarının, (tarlada, ormanda, oluşturulacak arbeeratumlarda) olmak üzere yerinde veya bu imkanın olmaması halinde gen bankalarında korunabileceğini belirterek, gen kaynaklarının özellikle kaybolmaya yüz tutmuş doğal ortamında yaşama imkanı bulamayan bitkiler açısından çok önemli olduğunu vurguladı.

    Türkiye'nin bitki florası açısından çok zengin olduğuna işaret eden Prof. Arslan, yeni çeşitlerin ortaya çıkması nedeniyle kaybolan türlerin korunması açısından gen bankalarının çok önemli bir işlev gördüğünü kaydetti.

    Kestane, fındık gibi nemini kaybedince filizlenmesinde sorun yaşanan bitkilerin gen bankalarında korunamadığını, bu nedenle bu türlerin arberatumlarda, doğal ortamlarında korunmasının büyük önem taşığını vurgulayan Prof. Dr. Neşet Arslan, Türkiye'de birçok bitkinin korunması için özel araştırma enstitüleri kurulduğunu hatırlattı.

    Türkiye'de pek çok gen kaynağını kaybedildiği yönünde inanış olmasına karşın, güncel üretimden kalkan birçok çeşidin bu araştırma enstitülerinde bulunduğunu vurgulayan Arslan, ''Bahçe kültürleri, bağcılık, narenciye, fındık araştırma enstitüleri çok iyi araştırmalar yapıyor. Bunlar korunuyor ama bunların kullanıcılara verilmesi konusunda bazı sorunlar yaşanıyor. Ancak yabani türlerin kayıt altına alınmasında hala büyük eksiklikler var'' dedi.

    Kaynaklarının korunması çalışmaları 1964'de başladı

    Gen kaynaklarının korunması, bitkisel çeşitliliğin korunması yanında araştırmalar açısından da önem taşıyor. Şimdiye kadar araştırılma imkanı bulunmayan bitkilerin çok değişik yönlerini, güncel ihtiyaçlar dikkate alınarak, gen bankalarından sağlanacak materyallerle araştırmak mümkün oluyor.

    Türkiye, bitkisel çeşitlilik açısından çok zengin bir ülke. Bitki genetik kaynakları, çevresel ve diğer baskılarla genetik erozyona uğruyor ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Özellikle, tarımı yapılan türlere ait bitki genetik kaynaklarındaki çeşitliliğin korunması, bitkisel üretimin sürdürülebilirliği bakımından son derece önemli.

    Türkiye ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) arasında, tarımı yapılan bitki türlerinin, bu türlerin yabani akrabalarının ve ekonomik potansiyele sahip yabani türlerin sürveyi, toplanması, muhafazası, kullanılması ve değerlendirilmesi amacıyla bir anlaşma imzalandı ve çalışmalara 1964 yılında, bugünkü adı Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü (ETAE) olan Bitki Araştırma ve İntrodüksiyon Merkezi'nde başlandı.

    ETAE'de yürütülen ıslah programları çerçevesinde, bitki gen kaynakları (BGK) koleksiyonları kullanılarak bir çok çeşit geliştirilirken, 6 adi fiğ, 2 tüylü fiğ, 1 macar fiği, 1 İtalyan çimi, 1 üçgül, 5 susam ve 1 anason, 42 tütün, 11 vişne, 11 yeşil erik, 18 İtalyan eriği, 16 kurutmalık erik, 8 erik anacı, 21 nar ve 3 ayva çeşidi tescil ettirildi.

    İklim ve çevre koşullarında ortaya çıkan ani ve hızlı değişimler, kültür bitkilerinin yeni koşullara uyumu bakımından ciddi sorunlar çıkarıyor. Kültür bitkilerinin yabani akrabaları ise değişen koşullara uyum sağlayacak şekilde gelişmelerini sürdürüyor. Bu nedenle, doğal şartlarda ortaya çıkan yeni genetik oluşumların korunması gerekiyor.

    Bugün açılan 250 bin kapasiteli bitki gen kaynakları bankası, bakteri ve mantarların da koruma altına alınması nedeniyle dünyada sayılı gen bankası arasında yer alacak. Çin'deki bitki gen bankasında 300 bin, ABD'deki bitki gen bankasında ise 280 bin kaynak koruma altında. Türkiye'de daha önce Ankara'da kurulan gen bankasında 10 bin İzmir-Menemen'deki gen bankasında 50 bin bitki kaynağı bulunuyor.

    Bu çeşitler de Ankara'daki merkeze dahil edilecek. Merkez, hem Türkiye'deki gen kaynaklarını koruma altına almak için araştırmalarını sürdürecek, hemde uluslararası anlaşmalar ile diğer ülkelerden gen kaynağı transfer edecek.

    Dünyada birçok ülkenin bitki gen kaynağı bankasına sahip olduğu belirtiliyor.

    Dünyada 500 bine yakın bitki türü olduğu tahmin ediliyor

    Dünyada 300 bin-500 bin arasında bitki türünün olduğu var sayılıyor. Tanımlanan yaklaşık 250 bin türden 30 binini yenilebilir türler oluştururken, bunlardan 7 bin kadarı da kültüre alınarak veya toplanarak yeniliyor.

    Biyolojik çeşitlilik ve genetik kaynak zenginliği, belirli bir coğrafyanın sahip olduğu canlı tür sayısının çokluğu ile ifade ediliyor.

    Dünyada bu anlamda bilinen 8 tane gen merkezi ve 20 tane biyolojik çeşit zengini ülke bulunuyor. Türkiye, biyolojik çeşitlilik zengini ülkelerden biri durumunda. Dünyada bilinen 8 gen merkezinden 3'ü Türkiye'de bulunuyor. İrano-Turan Gen Merkezi, Avrupa-Sibirya Gen Merkezi ve Akdeniz Gen Merkezi, Anadolu;da kesişiyor. Söz konusu 3 farklı gen merkezinin sahip olduğu özelliklerin hepsi Anadolu;da var olduğu gibi kesişmeler neticesi ortaya çıkan doğal zenginlik, dünyanın başka hiçbir coğrafyasında bulunmuyor.

    Türkiye'nin bitki geni zenginlikleri

    Türkiye'de, 500'den fazla farklı habitat, yani yaşam ortamı, alt türleri ile beraber şimdiye kadar tespit edilebilmiş 3 bin 905'i endemik (yani sadece Türkiye'de yetişen) olmak üzere 12 bin 54 bitki türü, 400'den fazla kuş, 500'den fazla balık, 100 binden fazla sürüngen ve 160 binden fazla omurgasız hayvan türü kayıtlı bulunuyor.

    Avrupa'da kayıtlı toplam 12 bin bitki türünden sadece 2 bin 400'ü endemik iken, Türkiye'de bundan daha fazla, 3 bin 905 olması, gen kaynaklarının korunmasının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.

    Buğdayın 24, arpanın 8, çavdarın 4 ve yulafın da 6 yabani akrabasına ait dünya tarımı için önemli olan gen kaynakları Türkiye'de bulunuyor. Nohudun 9 yabani türü, mercimeğin 6, yoncanın 30, fiğin 57, mürdümükün 59 ve üçgülün 95 türü, şeker pancarının 8 yabani türü, adaçayının 87 türü, anasonun 22 yabani türü Türkiye'de.

    Türkiye, meyve ve sebze bitkilerinin gen kaynakları bakımından da çok zengin. Armudun 10, kirazın 8, eriğin 4, bademin 12, marulun 7, havucun 4 ve soğanın 143 yabani akrabası Türkiye'de bulunuyor.

    Türkiye, son zamanlardaki dünyada yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen, doğal yapısını koruyabilmiş nadir ülkelerden biri. Birçok ülkede, özel önlemlerle yapay olarak varlığını sürdürebilen pek çok canlı türü, bugün Anadolu'da yaban yaşamını, tüm güzelliği ve doğallığı ile sürdürüyor.

    Biyolojik çeşitliliğin, giderek en önemli doğal kaynağı olduğu kabul ediliyor. Bu kaynakların ekonomik fayda sağlayacak şekilde kullanılması için çok sayıda araştırma yapılıyor. Biyolojik çeşitliliğin korunması, tanımlanması, değerlendirilmesi, kullanılır hale getirilmesi ve kullanılması ''gen bankaları'' ile mümkün oluyor.

    Gen Bankası'nın altyapısı son teknoloji ile donatıldı

    Ankara'da yapılan gen bankasının temeli, 30 Temmuz 2009'da atıldı ve tamamen yerli kaynaklarla yapıldı. ''Türkiye Tohum Gen Bankası'' binasında, 15 derecede iki oda, 0 derecede iki oda ve -18-20 derecede iki oda da vadeli saklama sistemleri, biyoteknoloji ve fizyoloji laboratuvarları bulunuyor. Binanın teknik özelliklerinin alanında en gelişmiş alt yapıya sahip olduğu belirtiliyor. Gen Bankası binasının her bir katı 800 metrekare olup iki kattan oluşuyor.

    Ayrıca, –200 ile –80 derecede çok soğuk şartlarda korunması gereken bitki dokuları ve mikroorganizmalar gibi hassas materyallerin saklanması için özel olarak kurulacak ultra soğuk depolama üniteleri ile paketleme öncesi kurutma ve paketleme ünitesi bulunuyor.
    Toplam 2 milyon liraya mal olan gen bankası bünyesinde en az 25 uzman çalışacak.

    Gen bankası ''ülke genelinde genetik materyalin toplanması, uluslararası kuruluşlarda bulunan genetik materyalin transferi, Türkiye;deki bitki genetik kaynakları materyalinin bitki ıslahında kullanılmak üzere saklanması ve çeşit geliştirme çalışmalarında kullanımı, genetik kaynakların kaydedilmesi, doğal kaynaklarla ilgili veri tabanı oluşturulması, muhafazaya alınan materyalin ülke içindeki üniversiteler, araştırma enstitüleri ve ilgili diğer kuruluşlar işbirliği içerisinde karakterizasyonu, yerel çeşitlerin koruma altına alınması ve gerektiğinde üreticilerle paylaşılması'' çalışmaları yürütülecek.

    Endüstride, çeşitli çevre kirliliği sorunlarının çözümünde ve tarımda değişik amaçlarla kullanılabilecek Mikrobiyal Kültür Koleksiyonu'nun (MKK)oluşturulması ve saklanması, bankanın en önemli faaliyetleri arasında bulunuyor. Türkiye'de tarımsal amaçlı kullanılabilecek ve Türkiye'ye ait mikroorganizmaların kültür koleksiyonları Türkiye Tohum Gen Bankası bünyesinde korumaya alınacak.

    Şimdiye kadar Türkiye'de tıbbi ve gıda amaçlı koleksiyonlar kurulmuş olmasına rağmen tarımsal amaçlı mikroorganizmalarla ilgili ülkesel bir koleksiyon oluşturulamadığına işaret eden yetkililer, Gen Bankası'nda yapılacak çalışmalarla toprak, su ve bitki kaynaklı mikroorganizmaların toplanıp, tanımlanacağını, muhafazaya alınacağını ve kullanıma sunulacağını bildirdi. Bu kapsamda, bakteriler, mantarlar ve yosunlar bulunuyor.

    Toplanan mikroorganizmalar tanımlandıktan sonra, biyolojik mücadele, bitki besleme, çevre kirliliğinin biyolojik olarak temizlenmesi, suların arıtımı, gıda işleme, hayvan beslemede katkı maddesi olarak kullanılabiliyor.

    "Bizim petrolümüz yok ama..."


    Açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin tarım alanında lider ülkelerden biri haline gelmesini sağlayacak olan bir büyük projenin daha hayata geçtiğini ifade ederek, bu bankanın 250 bin numune saklama kapasitesiyle ABD ve Çin'den sonra dünyanın en büyük 3'üncü gen bankası olma özelliği taşıdığını söyledi.

    Gerekli görülmesi halinde kapasitenin 300 bine çıkarılacağını kaydeden Erdoğan, bu bankanın faaliyetlerine 10 bin adet tohum örneğiyle başlandığını dile getirdi.

    İzmir'de bulunan gen bankasındaki 55 bin tohum gen örneğinin de birer kopyasının bu bankaya taşınacağını belirten Erdoğan, zaman içinde Türkiye'deki bütün bitki türlerinin bu bankada muhafaza edileceğini söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:

    ''Aynı anda dört mevsimin yaşandığı, tarımın hemen her türünün yapıldığı, son derece bereketli, son derece verimli topraklara sahibiz. Dünya'da 11 bin civarında endemik yani nadir bitki türü var. Dikkat edersek, tekrarda fayda vardır, bunlardan üçte birinden fazlası yani yaklaşık 4 bin tanesi ülkemizde bulunuyor.

    Ülkemizin yedi bölgesinin tamamında dünyada eşi benzeri olmayan bitkiler bulunuyor. Bildiğiniz gibi ülkemiz toprakları Güneydoğu Anadolu Bölgemiz, Harran ovası dünyada tarımın ilk kez yapıldığı topraklar olarak bilinir. Bu noktada da binlerce yıllık bir tecrübenin sahibiyiz aslında. Evet, bizim petrolümüz yok, bizim uçsuz bucaksız altın madenlerimiz de yok ama belki bunlardan çok daha önemli, çok daha değerli bereketli topraklarımız var. Burada bir Kızılderili atasözünü paylaşmak isterim, (Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde ve son balık öldüğünde o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız'.
    Kaynakların verimli kullanılması ve adil biçimde paylaşımı için küresel ölçekte önlem alınması bugün her zamankinden daha fazla önemlidir.''


    Şu anda dünya üzerinde tahminlere göre 1.3 milyar insanın açlığın pençesinde bulunduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, küresel finans krizinin bu sayının artmasına yol açtığını kaydetti. Kaynakların sınırsız şekilde kullanılmasının, tabiatın sorumsuzca kirletilmesinin, gelecek nesiller düşünülmeden imkanların büyük bir iştah ile tüketilmesinin gelecek adına herkesin kaygılanmasına yettiğini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Bugünden önlem almak zorundayız. Sorumlu davranmak, öngörülü davranmak, tedbirli olmak ve bugünden gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya teslim etmenin mücadelesini vermek zorundayız. Aslında hepimiz sorumluyuz'' dedi.

    http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=118864

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Genetik Kalp Hastalığı
    Ben 2011 li Jandarma Astsubayıyım ve 2013 yılı Ocak ayında tarafıma hipertrofik kardiyomiyapati teşhisi kondu. 3 er aylık hava değişimlerim ve en son...
    Yazan: Oğuzhan Aydın Forum: Askerlik Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 22-07-2014, 13:40:03
  2. Babalık ve genetik
    "Baba"lığın kalıtsal olduğu böylece kanıtlandı yüce insan MURPHY' nin "kısırlık kalıtsal değldir, çocuklarına geçmez" kuralına rağmen.
    Yazan: milo Forum: Gen Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 26-07-2008, 10:48:58
  3. FMF(genetik akdeniz ateşi hastalıgı) ve velayet
    eşim fmf hastası ve şuan boşanıyoruz.1 yaşındaki kız çocugumuz velayetini alabilmem için bu hastalık yeterli olurmu.
    Yazan: akır Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 03-06-2008, 18:46:54
  4. Genetik Tetkikleri Sözleşmesi
    Genetik Tetkikleri Sözleşmesi
    Yazan: Yönetim Forum: Sözleşme Örnekleri
    Yanıt: 0
    Son İleti: 19-04-2008, 19:51:52
  5. Genetik hastalık ve devlet
    :! Ben tıp fakültesi ögrencisiyim. Ders hocamız devletin genetik olarak nesilden nesile gecebilecek hastalıkların önlenmesi için evlilikleri...
    Yazan: NightwalkerxXx Forum: Gen Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 17-09-2007, 21:41:22

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.