+ Konuyu Yanıtla
2 / 3 Sayfa İlkİlk 123 SonSon
11 den 20´e kadar toplam 23 ileti bulundu.

Konu: Diktatör ATATÜRK

Diktatör ATATÜRK Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #11
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Diktatör ATATÜRK

    Bir başka forumda da yazmıştım sanıyorum. Olayları o günlerin şartlarında ve kronolojiyi dikkate alarak değerlendirmek gerekir.

    Şimdi, soralım :

    Cumhuriyetin kuruluşu 1923 bunu sormuyorum tabi;

    Saltanatın kaldırılışı
    Hilafetin kaldırılışı
    CHF'nin kapanması

    Şu yılları tarih tarih düzenli bir sıraya sokalım. Bir de CHF'nin kuruluş aşamasından ve hatta öncesinden kapanışına kadar Atatürk'ün demokrasi ve çok partili rejim konusundaki söz ve eylemlerine bakalım. Arzu edilirse tek tek bunları da yazarım, ancak benim bilgilerim 1-2 ciddi kitapla sınırlı olduğundan :o konuyu uzmanlarına bırakıyorum.

    "El insaf" lafı bile , buradaki eleştiriler karşısında insafsız kalmıyorsa , beğenmeyenler Atatürk sözünü lütfen ağzına almasın...

    Selamlar,



    Hukuki NET Güncel Haber

    Diktatör ATATÜRK konulu yargıtay kararı ara
    Diktatör ATATÜRK konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #12
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Diktatör ATATÜRK

    Alıntı Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Sayın commodore1tr;
    Atatürk'ün diktatör olmadığı konusunda hayli uzun yazmışsınız. Atatürk'ün hayatından yapılacak bazı alıntılarla bu konuyu izah etmeye çalışmak bence yetersiz bir çabadır. Çünkü, Atatürk'ün farklı zamanlarda farklı koşullarda farklı şeyler söylediği çok örnek vardır. Sizin değindiğiniz olayların yanında "diktatörlük olarak yorumlanabilecek" sözleri de vardır. Örneğin, meclis kürsüsünden "gerekirse bazı kelleler kesilecek" anlamında sözleri de var diye biliyorum.
    Sayın Bilgili ;
    Cımbızla çektiğiniz o lafın tam ne dediğin bilmeden değerlendirirsek diktatörce bir laf olarak değerlendirebiliriz her ne kadar meclis kürsüsünde söylenmediysede söyleyenin değeri bunu böyle yapmaktadır. Ama bu olayı anlatmadan önce Atatük ün böylr demesine karşın ( kaldıki tam böyle değil ve yer zaman olay çok öenmli. ) günümüz liderlerinin bir sözüne bile karşı çıkanın kellesini kopardıklarını görmezden gelmeniz beni üzüyor. Atatürk diktaör idiyse günümüzün sözde liderleri ne ?
    Bu sözü tam anlatabilmek için aslında inanılmaz bir şekilde tarihe gitmek bakmak incelemek gerekir. Ama buna ne zamanım var nede hukuki nette böyle bir yer var. Ama inanınki ben bu konuda hiç sıkılmadan kitap bile yazarım.
    Şimdi bakalım ;
    Mudanya Mütarekesi'nden sonra, Lozan Barış Konferansı için hazırlıklar başlayınca, Osmanlı Hükümeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti yanında konferansa katılmak arzusunda olduğunu bildirdi. İtilaf Devletleri'nin, hala İstanbul'da bir hükümet tanımak ve onu da Türkiye ile birlikte konferansa çağırmak istemeleri ve bu hükümetin de, delegeleri beraberce seçmek için Büyük Millet Meclisi'ne başvurması, Mustafa Kemal Paşa'yı harekete geçirdi.
    Sadrazamı Tevfik Paşa'nın barış konferansında görüş ve sözbirliği, Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na çektiği telgraf, Mecliste tepkiyle karşılandı. Gerek Mustafa Kemal Paşa'nın, 24 Nisan 1920 tarihli önergesinde ve gerekse 20 Ocak 1921 tarihli Anayasada egemenliğin millette olduğu ilan edilmişti. Ankara Hükümeti'ni temsil edecek heyetin Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey, Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey ve Sağlık Bakanı Rıza Nur Bey'den oluşması konusunda genel bir hava yaratılmıştı. Rauf Bey bu işi kendi başına yapabileceği konusunda tereddüt etmekte ve yanına yardımcı olarak İsmet Paşa'nın verilmesini istemekteydi. Mustafa Kemal ise İsmet Paşa'nın bir danışman olarak gitmesinden çok Başbakan olarak gitmesinden yanaydı.Mudanya Konferansı sona erince İsmat Paşa Bursa'ya gitmişti. Mustafa Kemal de İsmet Paşa'nın heyet başkanı olarak Lozan'a gönderilmesi konusunda kesin bir karara varabilmek için görüşmek üzere Bursa'ya gitti. Mudanya Konferansı'nın nasıl yönetildiği konusunda etraflı bilgi aldı. Fakat İsmet Paşa'ya düşüncesini hemen açıklamadı. Ankara'dan ayrılmadan önce Yusuf Kemal Be de bu işi en iyi İsmet Paşa'nın yapabileceğini kendisine söylemişti. Derhal Ankara'ya Yusuf Kemal Bey'e gizli bir telgraf göndererek Dışişleri Bakanlığından çekilmesini, yerine İsmet Paşa'nın bu göreve getirilmesi için de yardımcı olmasını rica etti. Yusuf Kemal Bey bu telgrafa derhal olumlu cevap verdi. Heyet başkanlığını Mustafa Kemal, İsmet Paşa'ya bir oldu bitti biçiminde duyurdu ve heyet başkanı olarak Lozan'a gideceği buyruğunu verdi. Fakat asıl önemli sorun, İstanbul hükümetinin temsilci gördermesine engel olacak yolu bulmaktı.
    Mustafa Kemal, Rauf Bey, Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa, Rafet Paşa'nın Keçiören'deki evinde toplanmışlar, padişahlık sorununa nasıl bir çözüm getirileceğini konuşmuşlardır. Daha doğrusu Rauf Bey, bu konuda fikrini açıkça söylemekte, padişahlık ve halifeliğe gönülden bağlı olduğunu saklamamaktadır. Refet Paşa da Rauf Bey'in görüşlerine katılmaktadır. Ali Fuat Paşa Moskova'dan yeni geldiği için olayların biraz dışında kalmıştır ve bu konu üzerinde kesin ve açık bir görüş ileri sürmemektedir. Mustafa Kemal ise, "Sözünü ettiğiniz husus bugünün sorunu değildir. Mecliste bazı kimselerin korkup telaş ve ürküntüye kapılmasına da yer yoktur" demekle yetinmiştir. Bu cevap Rauf Bey'i tatmin etmişti. Ne var ki, Mustafa Kemal son derece kararlıydı ve bu konuda tarihî görevin en kısa zamanda yerine getirecekti. Nitekim uygulamaya geçeceği gün ilk iş olarak Rauf Bey'i odasına çağırarak "Halifeliği ve padişahlığı birbirinden ayırarak padişahlığı kaldıracağız. Bunun uygun olduğunu kürsüden söyleyeceksiniz" demiş, Rauf Bey'in bu konudaki düşüncelerini hiç bilmiyormuş gibi davranmıştır. İlgi çekici nokta da Rauf Bey'in meclis kürsüsünden iki kere bu konuda olumlu konuşması ve dahası padişahlığın kaldırılması gününün bayram kabul edilmesini önermesidir.
    Atatürk, Rauf Bey'in bu davranışını yorumlamak istememektedir. Rauf Bey, padişaha ve halifeye saygılı olsa bile liderine inanmış bir kimseydi ve onun isteğine gönülden uymuştur.
    30 Ekim 1922 günü bu konu Meclis gündemine getirilmişti. 31 Ekim günü Mustafa Kemal, Müdafaa-i Hukuk Grubu toplantısında bu konuda açıklama yaptı. 1 Kasım 1922'de Mecliste tartışmalar yapıldı. Konu ile ilgili önergeler, Anayasa, Din İşleri ve Adalet Komisyonu'na gönderildi. Bu üç komisyon bir odada toplanmıştı. Küçük bir odaydı burası. Mustafa Kemal de bir köşede oturmuş konuşulanları izlemekteydi. Başkanlığı Hoca Müfit Efendi yapıyordu. Din İşleri Komsyonu üyeleri hocalar, halifeliğin padişahlıktan ayrılmasının mümkün bulunmadığını kendilerine göre, hiç de bilimsel bir yanı olmaksızın söyleyip duruyorlar ve hiç kimse de bir karşı fikir ileri sürmüyordu. Mustafa Kemal dayanamayıp Karma Komisyon Başkanı'ndan söz istedi ve önündeki masanın üstüne çıkarak son derece kararlı bir şekilde ''"Hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye müzakereyle, münakaşa ile verilemez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk Milletinin hakimiyet ve saltanatına vaziülyed olmuşlardı (zorla el koymuşlardı). Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdir. Şimdi de, Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hakimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzubahis olan, millete saltanatını, hakimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal olacaktır. Burada içtima edenler (toplananlar) Meclis ve herkes meseleyi tabii görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir."Bundan sonra Mustafa Kemal bu ayrılmanın yapılması konusunda bilimsel açıklamalarda da bulundu. Hocaların akılları başlarına gelmiş olmalıydı ki, Mustafa Kemal'e yaptığı bu açıklamalardan yararlandıklarını, şimdi kendisi gibi düşündüklerini söylüyorlardı. Yasa tasarısı hemen hazırlandı ve Meclisin ikinci oturumunda okundu. Mustafa Kemal bu konuda Meclisin oybirliği ile karar vermesini istiyordu. Gerçekten de başkan oya sunup "oy birliği ile kabul edilmiştir" diye sonucu açıkladığı zaman hafif titrek bir ses "ben karşıyım" demeye çalışmışsa da bu tek kişinin sesi coşkun kitlenin sevinci içinde kaynayıp gitti ve 1 Kasım 1922 tarihinde Osmanlı Saltanatı tarihe karıştı. Görüldüğü gibi bir ulusun var olma durumunda Atatürk bazı yobazlara ve saltanata çok bağlı olanlara karşı bu sözleri söylemiştir. Kaldıki Atatürk daha 16 Mayıs 1919 da istanbul dan ayrılırken muhtemelen saltanatın bittiğine ve yeni bir ulus ümmet değil birey olunmasına karar vermiştir. Saltanatın kaldırılmasıyla aslında Atatürk ün yanında olan Hüseyin Rauf (Orbay) Bey ve Refet (Bele) Paşa gibi yakın arkadaşlarıyla ilk çatlağı vermiş Saflara ayrılma başlamıştır. Daha sonra bu paşalar istanbul da toplanacak ve Esi payidahtın yani başkentin gücünü göstermeye çalışacaklardır ki o apayrı bir öyküdür ama o durumda bile Atatürk diktatörlük yapmamıştır. Saltanatın kalkmasından sonra sıra halifeliğin kaldırılmasına geldiğini anlayan güçlü bir muhalif grup tarafından 2 Aralık 1922'de Meclis'e tarafından bir öneri verildi. "İntihab-ı Mebusan Kanunu"nda değişiklik yapılmasını isteyen önergede "Büyük Millet Meclisi'ne üye seçilmek için Türkiye'nin bugünkü sınırları içindeki yerler halkından olmak ve seçim çevresine yeni gelenlerin ise en az beş yıl oturmuş olmaları" gerektiği kanun hükmü haline getirilmek isteniyordu. M. Kemal Paşa'yı milletvekili seçilmekten yoksun bırakmak isteyen bu önerge üzerine söz alan M. Kemal Paşa, doğum yerinin Türkiye'nin sınırları dışında kaldığını ve bir yerde beş yıl oturmadığını belirttikten sonra, düşmanlara karşı savaştığını, vatanı kurtarmak için hiç bir yerde beş yıl oturamadığını hatırlatıp, ulusun sevgisisi kazanmış bir insan olmasına rağmen kendisini yurttaşlık haklarından yoksun bırakmak isteyen bu kimselerin bu yetkiyi kimden aldıklarını sordu? Önerge red edildi. Ama bu önergeyi verenler ise asla şunu düşünmediler '' Bugün Selanik sınırlarımız içinde değilse bunun nedeni korumaya çalıştığımız saltanat ve hilafet makamıdır. Bunun basiretsizliğinden hiyanetinden kaçmasından buralar elden gitmiştir. Şimdi biz bunu mu savunacağız?''
    İşte böyle sevgili Abbas bey. Cumhuriyet hiç kolay kazanılmadı. Cumhuriyet düşmanları her dönem oldu olmayada devam edecekler. Genelde de DİNCİkimliklerle ortaya çıkarak YÜCE TÜRK halkının saf DİN duygularını sömürerek. Karşılarındaki en büyük silahın LAİK DEMOKRATİK SOSYAL HUKUK DEVLETİ VE ONUN KURUCUSU ULU ÖNDENR GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN OLDUĞUNU BİLEREK. Bundan dolayı bu kavramlara sonuna kadar sahip çıkıp Ayakları baş başları ayak yapmamak lazımdır. Yüzüne tükürülmesi gereken şekerli kahve içinde boğulasıcı yaratıklar değer gördükçe umudum kırılsada Demokrasiye olan inancım Atatürk e olan bağlılığım beni ayakta tutmaktadır.
    Saygı ve sevgilerimle.

  4. #13
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Diktatör ATATÜRK

    Sayın commodore1tr;
    Atatürk'ün diktatör olup olmadığı konusunda yazdığım yanıt oldukça objektif kalınmaya çalışarak yazılmıştır. Demek istediğim şu ki, Atatürk'ün hayatından bazı anıların ya da bazı konuşmalarının ele alınarak karar verilmesinin doğru yöntem olmadığı kanısındayım. Çünkü, farklı dönemlerde farklı konuşma veya davranışlar var ve bunları ancak konjoktüre göre yorumlamak lazım.

    Tek parti dönemi, koşulların oluşmaması nedeniyle demokrasinin uygulanmadığı, denemelerin başarısız olduğu bir dönemdir. Atatürk'e diktatör diyenler olmuşsa da, bu aşırı bir nitelemedir. Anack, demokratik bir yönetim sergilenmediği için (zaten koşullar mevcut değildi), demmokrasi de denmesi mümkün değil.

    Atatürk dönemini siyaset bilimciler "otoriter yönetim" olarak belirtmektedirler.


    Sayın Yüksel;
    Serbest Fırka'nın kapatılmasının Fethi Okyar'ın özgür iradesi ile alınmış bir karar olmadığı çok açıktır. O dönemde Atatürk'e rağmen parti kurmak veya kapatmak çok mümkün değildi. Zaten, partinin kapatılması süreci dikkatle incelenirse, kapatmaya zorlandığı açıkça anlaşılmaktadır. Fazla detaya girmek istemiyorum, ama sadece burada konuyla ilgili iki kitap ismi vereceğim. Birisi İş Bankası Yayınlarından yeni baskısı çıkan Mahmut Goloğlu'nun "Devrimler ve Tepkileri", diğeri ise Fethi Okyar'ın anılarından oluşan ve Cemal Kutay tarafından hazırlanmış olan "Üç Devirde Bir Adama; Fethi Okyar" isimli kitaptır. Her ikisinde de detaylı bilgiler var.

    Selam ve saygılar.

  5. #14
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Salihli/Manisa
    İletiler
    7.141
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Diktatör ATATÜRK

    Sayın Bilgili,
    Kaynaklar için teşekkür ederim, edinmeye çalışacağım. Konuyu dağıtmamak adına ben de daha fazla ayrıntıya girmeyeceğim ama son olarak şunu ilave etmek istiyorum. "Atatürk'e rağmen parti kurmak ve kapatmak pek mümkün değildi" şeklindeki yorumunuzu, Atatürk'ün filen yarattığı bir baskı, bir diktatörlük olarak algılamadığınızı umut ediyorum. Evet o dönemde Atatürk'e karşı parti kurmak, muhalefet yapmak belki pek mümkün değildi ama bunu Atatürk'ün tutum ve davranışlarına bağlamak, Atatürk'ün toplum üzerindeki etkisinden ya da liderliğinden çekinenlerin hareketlerini Atatürk'le özdeşleştirmek kanımca yanlış olur. Zira Atatürk çok partili sistemi istemeseydi bu partilerin açılmasına izin vermez, önayak olmazdı.

    Selamlar...

  6. #15
    Kayıt Tarihi
    Aug 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    104
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Diktatör ATATÜRK

    Sayın Yüksel,
    Sayın Commodore1tr,

    Kendimi birden Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi dersinde gibi hissettim. Baskın hocanın bir sözü vardı seçim çalışmalarında da simge oldu "ezber bozmak". Kendimizi şu ezberlerden kurtarmamız gerektiğini düşünüyorum. Mustafa Kemal için antidemokrat diyenler vardır ve bu görüşü de destekler örnekler bulunmaktadır. Fakat her olayın zamanına göre değerlendirilmesi gerekir.

    Serbest fırkanın kapatılmasına gelirsekte şu gerçeği artık rahatlıkla söyleyebilmeliyiz. Serbest fırkayı kuranda daha sonra kapatanda Mustafa Kemaldir. Buna hala Fethi Bey açmıştır ve kendisi kapatmıştır demek şaşırtıcı.

    Mustafa Kemal' in kendi ülküsünü gerçekleştirmek için değil parti açıp kapatmayı meclisin kendi iradesiyle seçtiği İçişleri Bakanı Nazım bey'i bile istifaya zorlamıştır. İşte sorun burada, bu antidemokratik davranış günün şartlarına göre doğru mudur? Yanlış mıdır? Bunları tartışmamız lazım. (Daha detaylı bilgiler Atatürk Araştırma Merkezinin sitesinden http://www.atam.gov.tr/index.php?Pag...k&IcerikNo=793 alınabilir.)

    Mustafa Kemal'in en sevdiğim sözlerinden biri Çerkez Ethem'in meclis üzerinde gittikçe artan gücüne karşılık rahatsızlığını dile getiren İsmet İnönü'ye söylediği "Güç onlardaysa akıl bizdedir" lafıdır. İşte o akıl yeri geldiğinde antidemokratik işler yaptırmış ve ülküsünü o zaman için gerçekleştirmiştir.

    Saygılarımla.
    Konu ilkine tarafından (21-09-2007 Saat 11:43:33 ) de değiştirilmiştir.

  7. #16
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Salihli/Manisa
    İletiler
    7.141
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Diktatör ATATÜRK

    Serbest fırkanın kapatılmasına gelirsekte şu gerçeği artık rahatlıkla söyleyebilmeliyiz. Serbest fırkayı kuranda daha sonra kapatanda Mustafa Kemaldir. Buna hala Fethi Bey açmıştır ve kendisi kapatmıştır demek şaşırtıcı.
    Sayın ilkine, ben Serbest Fırka'nın açılmasında Atatürk'ün rolünden zaten bahsettim, Fethi Bey'in durduk yerde bu partiyi açmadığını da biliyorum. Sadece kapanmasında Atatürk'ün doğrudan etkisi olmadığını ifade ettim. Bunlar benim ezberim değil ki bozayım. Bakın, partinin açılmasını Atatürk istedi, Atatürk sağladı derken de aslında ne kadar demokrat olduğunu, ya da demokrasi için nasıl mücadele ettiğini hepimiz ortaya koyuyoruz.

    Olayları dönemin şartlarına göre yorumlamak gerekir diyorsunuz (ki bence de böyle olmalı) ama demokrat olmadığına dair görüşleri destekler örnekler vardır da diyebiliyorsunuz, bu bir çelişki değil midir? O örnekleri o dönemin şartlarına göre yorumlayıp, demokrat olmadığına dair görüşleri destekleyip desteklemediğine karar vermeniz daha doğru olmaz mı?

    Saygılar.

  8. #17
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Diktatör ATATÜRK

    1920 de resmen kurulan 1923 te Cumhuriyete geçen tTürkiyede Atatürk ü anlamak için basit ezber bozma sözleri vede basma kalıp bir takım laflar öne sürmek çok yanlıştır.
    Bu güne göre konuşursak vay be denecek kadar ATATÜRK yönetimi gözükmektedir. Gerçi bugünkü liderler maalesef bunca gelişmeye rağmen ''O zamanın'' ATAtürk ünden çok daha baskıcıdır. Atatürk onca olumsuzluğa rağmen hoşgörülü idi şimdikiler ayırtetmeksizin hoşgörüsüz. Atatürk sıfırdan bir Ülke kurdu Ümmetten ulus a geçirdi reaya dan birey e geçirdi. Gerçi günümüzde hala reaya gibi yaşayan çok kişi vardır ama bunu Atatürk e mal etmek yanlış olur Bunu günümüzde uzlaşalım diye diye milleti uyutan karanlık sevenlere bağlıyorum ben. Atatürk olmayan yollarla bankalarla sanayiyle okulla fabrikayla askeriye ile işe başladı yani hiç bir şey yoktu para bile... Oradan yukarıya fırlayan bir ivme ile bugün herşey varken aşağı inen ivmeyi bir tutmak yanlış olur kanısındayım.
    Atatürk e antidemokratik diyenler vardır evet vardır hiç biride mantıklı bir temel oturtamazlar. O zamanki demokrasii tanımlarmısınız vede Atatürl ün buna ters olan yönünü ? dediğinizde verecek yanıt bulamayıp İngiltere Fransa ABD gibi ülkelerdeki demokrasiden dem vururlar dikkat buyurunuz 2007 nin Türkiye demokrasisini bile o dönemden geri tutarlar.
    Atatürk o çağda daha doğrusu o döenmde sadece bir savaş vermedi. Aslı savaş silahlı savaş bittikten sonra verilmeye başlandı. Yobazlığa cehalete karşı Aynı zamanda dinin yanlış uygulamaları ve dinin herşeye egemen olmasına karşı bir savaş verildi. Yetmedi kılık kıyafet ile ilgili okumayyla harfle ilgili savaş verildi. Halifelik ve saltanatın ağır hantal ama ezici manevi baskısına karşı savaş verildi. Bunların ortak noktası irtica oldu daima o zamanda da şimdi de ne gariptirki 1930 ların Türkiyesindeki genç kızlarımız 2007 deki genç kızlarımızın çoğundan daha modern daha eğitimli ve bilgili idi.
    Karanlık güçler ki bunlar iç ve dış olarak aynı amaçlı gibi gözüken güçlerdi çünkü ortak hedef Atatürk tü bundan dolayı Atatürk ün her Demokratik açılım yapmaya çalışmasında güç odağı oolmak istediler ki bu yeni doğan Cumhuriyet için çok ama çok tehlikeliydi. Doğal olarakta Atatük Çocuğunun boğulmasına izin veremezdi. Ve gerçektede incelediğimizde partilerin kapatılmasının asıl nedeninin irtica yuvası haline süratle gelme şeriati isteyen yapının içine girmeleri olduğunu görürüz. Şeriatın demokrasi içinde yeri olmadığı için kapatılması antidemokratik değil demokrasiye giden yolda kazaya uğramamak içindir. Tıpkı İtalya da Faşist partinin kurulmasının yasaklandığı gibi.
    Aslında gerçek şudur ki demokratik değerlere zarar veren irtica odağı olan partilerin açılmasının yasak olması gerekliliğidir tıpkı günümüzde irtica odağı olmaktan dolayı kapatılan dört partinin devamı olan bir partinin kapatılması gerektiği gibi. Demokrasi yolunu kendisi bulacaktır yeterki onu engellemeye karartmaya çalışmayalım karartılmasına izin vermeyelim.

  9. #18
    Kayıt Tarihi
    Aug 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    104
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Diktatör ATATÜRK

    Ben anlatmak istediğim şeyi herhalde anlatamadım. Çoğu düşüncenize katılıyorum. Fakat söylemek istediğim şey açıkçası şuydu. Basit okul kitabı bilgileriyle fikir anlatmaya çalışmak yerine olaylara daha derinlemesine bakılabilir.

    Yazımda belirttiğim örnekte Nazım Bey olayından bahsetmiştim. Bu sadece Mustafa Kemal'e karşı olan birinin istifaya zorlanması değildir. Bu aynı zamanda Türkiye’deki sosyalist harekete de vurulmuş bir darbedir. Mustafa Suphi’nin katledilişi ne kadar önemliyse Nazım Bey’in İçişleri Bakanlığından istifa ettirilmesi de aynı derece önemlidir. İşte sorulması gereken soru şu; Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur ama acaba Türkiye Sosyalist Cumhuriyetinin kurulmasını ne kadar engellemiştir?

    (Günümüz Türkiyesine 1920’lerden Nazım Bey’in gözünden bakalım.)

    Hasan İzzettin Dinamo’nun Kutsal İsyan adlı yapıtından bir alıntı:

    - Sizin çok saf ve temiz bir yüreğiniz var, Ethem Bey (Çerkez), dedi. Sizin isteğinize uyarak Dahiliye Vekilliğini Refet Bey’e bıraktım. Biz Mustafa Kemal Paşa’yla onu tutmayan mebusların karşısında olanlar, Kurtuluş Savaşı’nın ileride hepimizi tasfiye edecek bir burjuva devleti meydana getirmek uğruna kullanılacağına inanıyoruz…


    … Bizim Osmanlı ordusu paşalarımızın ve albaylarımızın tutulacak bir tek yanları, emperyalizme karşı olmalarıdır. Kazım Karabekir, Mustafa Kemal, Ali Fuat Paşalar üstün nitelikler taşıyan bu Osmanlı subaylarının başında bulunmaktadır. Ne yazık ki, bunlar, bütün iyi niyetlerine karşın formasyonları gereği bizim istediğimiz sosyal devrime yabancıdırlar. Yarın Türkiye, düşmandan temizlendiğinde Osmanlı ordusunun paşaları burada ancak bir burjuva devleti kuracaklar, bütün ağalık, derebeylik gibi kuruluşları olduğu gibi bırakmak zorunda kalacaklardır…

    … İşte Ethem Bey, bizim paşalarımız, sınıf kavgası, sosyal devrim nedir bilmediklerinden, bilemeyeceklerinden yarın bunca kan pahasına kazanacağımız zaferin yemişlerini yine bu ağa, derebey ve eşraf denen ve halkın tepesinde oturan devlerin kucağına bırakacaklardır. Bizim istediğimiz, bir yandan dış düşmanları yurt sınırlarından dışarı atarken, yeni devletin iç düşmanları olarak her zaman pusuda kalacak burjuva, ağa ve derebey sınıf ve zümrelerini de zararsız duruma getirmektir. Böylece, büyük sarsıntılara uğramadan sosyal devrimi de yapıp Türkiye’yi sınıfsız bir halk hükümeti durumuna getirmek istiyoruz. Biz mecliste bu akımın politik gücünü yürütmeye çalışmaktayız.

    Anlatmak istediğimi belki şu anda daha iyi anlatmışımdır.

    Saygılarımla.

  10. #19
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Diktatör ATATÜRK

    1917 Devriminden sadece 6 yıl sonra yanıbaşında kurulmuş bir Cumhuriyet... Geçmiş teorik bilgilerin pratiğe dönüşmesi ve bu dönemde tüm dünyada bunun etki ve yansımaları...

    Atatürk'ün ve çevresinde olanların bu gelişmelerden etkilenmemiş olması düşünülemez ancak Atatürk ne kapitalistti, ne de sosyalist...

    Şunu açıklıkla ifade etmek gerekir; Atatürk nevi şahsına münhasır bir sistem kurmuş ve bunu uygulamaya alabilmiş büyük bir liderdir. Bizi yapmadıkları veya o günlerin konjonktüründe yapamadıkları değil, dönem şartlarında mucizeyi andıran yaptıkları ilgilendirir ve bu her türlü övgüye layıktır.

    Atatürk asla bir diktatör değildir, yakın tarihte kalıbı beş para etmez siyasi dikta özlemcilerinin ondan alabileceği daha çok ders vardır...

    Selamlar,

  11. #20
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Diktatör ATATÜRK

    Bu forum konusuna uygun düşeceği kanaatiyle bir kitap tavsiye etmek istiyorum. Aslında kitabı yeni aldım ve henüz okumadan tavsiye etmek istiyorum.

    Dünyaca ünlü tarihçimiz Prof. Dr. Halil İnalcık'ın "Atatürk ve Demokratik Türkiye" isimli kitabı Kırmızı Yayınları'ndan çıktı. Hoca'nın Atatürk'le ilgili değerlendirmesinin objektif ve ilginç olacağını tahmin ediyorum

    Görüşlerine büyük ölçüde katılmadığım Hürriyet Gazetesi köşe yazraı Özdemir İnce de geçenlerde bu kitabı okuyucularına önermişti.

+ Konuyu Yanıtla
2 / 3 Sayfa İlkİlk 123 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

roz nuvar olayi

Forum

Benzer Konular :

  1. [Ceza davaları] Atatürk
    Sosyal medyadan Atatürkü sevenlere bir adamın putperestler şeklindeki yazısını CİMER e atatürke put bizlere putperest diyor atama hakaretten...
    Yazan: Hytgk Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 22-09-2018, 00:51:53
  2. Diktatör RTE - Demokrasi - Yalan, Yolsuzluk - Vah vah...
    Aslında bu forumu ben açacaktım, bekledim birilerinden açmadılar amma beklemediğim birisi açtı forumu ... Sayın arıza açtı tam arızalık yaptı.......
    Yazan: commodore1tr Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 43
    Son İleti: 02-06-2012, 23:06:41
  3. Atatürk' e göre Atatürk
    İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil,...
    Yazan: commodore1tr Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 24
    Son İleti: 15-05-2011, 16:37:46
  4. Atatürk ve din
    Fransızların sevdiğim bir lafı var... "İ'lerin üzerine noktalarını koymak" derler... Nokta nedir ki! Ama noktaları koymazsanız, 'i' kendisi olamaz,...
    Yazan: pinar kirac Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 12
    Son İleti: 09-12-2007, 19:43:51

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.