Bu gün bir Tv kanalında canlı yayında Çeçenistandaki Okul baskınını izledim. Tüylerim ürperdi.
Bir insan olarak, bir baba olarak bu eylemi gerçekleştirip kendilerine "İslam", "Çeçen" davası adına!!! iş yaptıklarını zanneden şerefsizleri kafkas kökenli biri olarak (adiğe) LANETLİYORUM.
Bu yapılanlar ne Kafkas kültürüne ne de İslam felsefesine sığar.
Ben de şapsığım okul baskınını lanetlediğim gibi aynı zihniyette Karayoluna döşenen mayınları tren yoluna döşenen bombaları da hepsiyle beraber lanetliyorum
sevgili dostlar,
okul baskınının onaylanacak hiç bir tarafı yok. akıl,izan,insaf,vicdan yoksunu bir eylem.
ama bu eylemin arkasındaki etkenleri göz ardı etmeyelim. Çeçenlerin de içinde bağımsızlık mücadelesini farklı boyutlarda yapmak isteyen gruplar var ve bu olay da sanırım o mücadelenin yansıması.
11 eylülden sonra dünyaya pompalanan terör alarmının benzerini, haklı davaları için mücadele eden tüm çeçenleri terörist olarak göstermek isteyen ve karşı ataklarını hep bu noktada veren bir rusya var. Seçimle başa gelen devlet başkanı yanlış hatırlamıyorsam rusyanın baskısıyla değiştirilmemiş miydi?
Terörün dini, milliyeti, inancı olmaz. Bu gün kafkasya kaynayan bir kazan. Kim haklı kim haksız karışmış durumda. Başka bir forumda, okuduysanız, "bizim çocuklar biraz ileri gitmiş" mantığıyla terörün son bulamayacağını yazmıştım. Olay, çeçen gerillaların otel baskınıydı.
Yugoslavyayı parçalayan güçler, sırp-boşnak, hırvat-arnavut, mekedon-grek vs. çatışmaarı da yarattı destekledi.
Afrikada nerdeyse her kabileye devlet olma sözü ile, çatışmalar başlatıldı. Şimdi de soykırım mı? yoksa terör mü? tartışması yapıyorlar.
Yüzden fazla halkın yaşadığı, ikiyüzden fazla dilin konuşulduğu, ama nufusunun 10 milyonu geçmediği bir coğrafyadan bahsediyoruz. Forumu yanıtlayan iki arkadaşımızın beyanları bile, olayı ne kadar net olarak ortaya koyuyor. 130 sene önce kafkasyadan göç eden bir kavimin( sizler kısaca çerkez olarak adlandırıyorsunuz) torunları, biri ben adige yim diyor. Diğeri, Şapsığ olduğunu söylüyor. Ben arkadaşlara hak veriyorum.
İşte bu kimlik bilinci, gerek Amerika, gerek Rusya tarafından suistimal ediliyor. Ellerine silah veriliyor, para veriliyor, kaynak sağlanıyor. " yürü aslanım arkanızda ben varım" bu durum tüm terör hareketleri için geçerlidir.
Güney Osetyayı(asetinler de çerkeslerin bir soyu) Gürcüstan'a karşı kışkırtıyor. Ama Kuzey Osetyaya kan kusturuyor.
Kafkas halkları, etle tırnak gibidir. Ayrılamaz. Mitolojik efsaneyi hatırlayan varsa: Kafkas halkları, tanrının kendi bahçesine koydukları konuklardır
Rusya’nın Çeçenistan sınırına yakın Kuzey Osetya’da 1 Eylül “Dünya Barış Günü”nde bir ilköğretim okulu teröristler tarafından basıldı.
Çoğunluğu 6 ile 16 yaş arasındaki çocuklar olmak üzere ölü sayısının bugün 400’e yaklaştığı bildiriliyor.
Bu kanlı terör eyleminin insanlık dışı boyutu yanında, Türk-Rus ilişkileri açısından da büyük bir siyâsi boyutu bulunuyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’ye yapacağı ve 32 yıllık ambargoyu kıracağı resmi ziyareti engellemesi çok düşündürücü.
Ülkemizin “Batı” kaynaklı “Birlikler” karşısında kendisini koruma (ve aynı zamanda dışlanmama) çabaları içinde yeni bir alternatif olabilecek Avrasya Birliği’nin önüne set çekmeyi amaçlayan güçler mi var acaba?..
Türkiye’nin bölgesinde güçlenmesini, kendi çıkarları yönünde uluslararası ortaklıklara girmesini engellemek isteyen güçlerin olduğunu düşünmek hiç de akıl dışı değil.
Bugün bu çerçevede “büyük bir oyunla” karşı karşıya olduğumuz rahatlıkla söylenebilir.
SEMBOLLERE DARBE
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in Türkiye ziyaretinin, diğer ülkelere karşı da “sembolik” bir önemi vardı. Ziyaretin ertelenmesi ile bu sembol darbe aldı şimdilik.
Türk-Rus yakınlaşması, Rusya’nın yeniden canlanması ve Türkiye ile birlikte bölgede yeni bir güç dengesi oluşturması AB ve ABD’nin işine gelmeyecektir.
Bu çerçevede, Kuzey Osetya’daki kanlı terör eylemini gerçekten Çeçenler’in mi yaptığı tartışma konusudur. Nasıl ki, vaktiyle Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in her yaptığı iş ABD’nin elini ve tezini güçlendirdiyse, bu son Çeçen eylemi de birilerinin elini güçlendirdi. Bu eylemden kazançlı çıkanın, kesinlikle eylemi yapan Çeçenler olmadığı açık.
Bir zamanlar Putin’in de Genel Sekreter olarak görev yaptığı Rusya Güvenlik Konseyi’nin danışmanı, olağanüstü ve tam yetkili Büyükelçi Albert Çernişev de, “son terör eylemlerinin Putin’in Türkiye ziyaretini engellemeyi amaçladığını” açıkladı. Ceviz Kabuğu programında, olayın sıcaklığıyla, sorularımızı cevaplandıran Çernişev, “Bu şartlar altında Putin Türkiye’ye gelemezdi” dedi.
“KONTROL DIŞI DÜNYA”YI KONTROL ETMEK!
1990’larda ABD’li Brezinski “kontrol dışı dünya” olarak tanımladığı ülkelerin kontrol altına alınmasından söz etmeye başlamıştı.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bu süper güce yaslanan birçok ülkenin “baş koyacağı yastık”(bu kavram bize ait) kalmadığını belirten Brezinski, bu ülkelerin ABD’nin de denetiminde olmadığını, kendi başlarına buyruk hareket etmelerinin ise sakıncalar doğuracağını vurguluyordu.
O günden bu yana, “kontrol dışı dünyada” yaşamaya devam eden ülkelerin denetim altına alınması için, ister inanın ister inanmayın, bazı büyük devletler teröre bile başvurur hale geldiler.
Çernişev’in Ceviz Kabuğu’nda söylediği “Egemenlik bile çocuk kanı ile olmaz” sözü ile Akkan Suver’in “Rusya’daki terör bağımsızlık mücadelesi değil, paralı askerlerin, terör baronlarının olayıdır” sözü, bu hedef uğruna nelerin yaptırılabileceğinin diğer göstergeleri.
NASIL BİR STRATEJİK ORTAKLIK?
Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki ilişkilerin “motor güç” oluşturmasına Rusya nasıl bakıyor? Rusya Güvenlik Konseyi’nin danışmanı, olağanüstü ve tam yetkili büyükelçi Albert Çernişev, “Sizde de bizde de aşırı Batıcılar var... Orada yer yok... Kimse bizi bedava beslemez. Birlikte çalışalım... Biraz gurur lazım” diyor. “Aramızda stratejik ortaklık konuşuyoruz. Bu mümkün” diyor.
Putin gelebilseydi ve “büyük oyun” oynanmasaydı bile Türkiye ile Rusya nasıl işbirliğine gidebilecekti?
Bu işbirliği hangi temeller üzerine oturabilecekti, bunu da yarınki yazıda irdeleyelim.
sayın alisinkay ve sayın saltuk, sizlere teşekkür ediyorum. Terörü destekleyen en önemli manevi unsur,"BUNLAR BİZDEN" mantığıdır. Bunu aşmış olmanız, sanırım bazılarını da uyandırır.
AŞAĞIDAKİ YAZI ALİ BULAÇ'IN ZAMAN GAZETESİNDEKİ MAKALESİDİR.YAZIDAKİ GÖRÜŞLER TAMAMEN YAZARINA AİTTİR
ALİ BULAÇ
06.09.2004 PAZARTESİ
Sınırlar aşılıyor
Kuzey Osetya'da bir okulda gerçekleştirilen eylemi nasıl yorumlayacağız? Herkes bunun ilk elde "kanlı bir terör" eylemi olduğunu söylüyor.
Kanlı bir eylemdir ve bilinen kriterler kullanıldığında "terör eylemi" olduğunda kuşku yoktur. Belli ki eylemi gerçekleştirenlere sempatiyle bakanlara göre "kendi topraklarını ve haklarını savunanların mücadelesi terör" olarak değerlendirilemez.
Eğer politik mücadele veya sıcak çatışma ile hiçbir şekilde ilişkisi olmayan insanlar (özellikle çocuklar, kadınlar, yaşlılar, din adamları, özürlüler), amacı her ne olursa olsun bir eylemde hedef olarak seçiliyorsa, bu eylem terördür. Bu, terör eylemlerini tanımlamak için kabul edebileceğimiz asgari kriterdir. Fakat biliyoruz ki, uluslararası camia, devletler ve bir şekilde olaylara taraf olan politik ve sosyal gruplar açık seçik bir tanımdan kaçınmaktadırlar. Bunun sebebi terörün hiçbir şekilde tanımlanamayacak kadar karmaşık olması veya modern doğası değil, sözünü ettiğimiz bu güçlerin ve tarafların terör eylemlerine ilişkin beklentilerinin farklı olmasıdır. O halde daha işin başında açık bir samimiyetsizlik var. Bir terör eylemini lanetleyenler, başka zamandaki bir eylem karşısında suskun kalabilmektedir.
Kuzey Osetya'daki okul baskınında çoğu çocuk olmak üzere 350 masum insan hayatını kaybetti, yaklaşık 700 kişi yaralandı. Rusya'nın eylemi bastırırken kullandığı yöntemlerin bu yüksek zayiatta payı büyük. Ekim-2002'de Moskova'daki tiyatro baskınında da 41 Çeçen eylemci yanında 129 kişi hayatını kaybetmişti. Demek ki alınan rehinelerin büyük bir bölümü güvenlik kuvvetlerinin her biri fiyasko ile biten müdahaleleri sonucunda hayatını kaybediyor.
Bununla güvenlik kuvvetlerinin hiç de profesyonel olmayan müdahalelerine elbette dikkat etmeliyiz, ama dikkat etmemiz gereken husus, silah teknolojisinin kaydettiği büyük "ilerleme"nin aslında bizatihi kendi doğası icabı bir terör eylemi sayılması gerektiğidir. Devletler, sahip olduğu tahrip gücü yüksek silahlarla savaştıklarında bundan en çok siviller zarar görüyor. Artık savaşlar, yerleşim merkezlerinin dışında belirlenmiş sahalarda sürmüyor, şehirlerin kalbinde vuku buluyor. Hava saldırıları ile evlerin, ibadethanelerin, hastanelerin üzerine bomba yağıyor, sıcak çatışmalarla ilgisi olmayan çocuklar, kadınlar, yaşlılar, siviller ölüyor. Irak işgalinden bu yana hayatını kaybedenlerin büyük bir bölümü sivildir.
Pekiyi, şimdi durup sormak lazım: Devletler düzenli ordular aracılığıyla yerleşim birimlerini yerle bir edip on binlerce sivili öldürürken, bunun ismi "savaş" oluyor da, neden örgütlerin sivillerin hayatına kasteden eylemleri "terör" sayılıyor? Ben kim ve hangi amaçla olursa olsun, masum insanların hayatına kasteden hiçbir eylemi mazur göremem veya bu tür eylemleri bir şekilde tolere edemem. Terör bir insanlık suçudur. Sadece ortada sonuçları itibarıyla birbirine tıpatıp benzeyen iki eylem arasında neden "ahlaki ve hukuki ayırım"a gidildiğini sormanın önemli olduğunu düşünüyorum. Beline bağladığı bombaları patlatıp bir yolcu uçağını havaya uçuran veya bir okulu basıp çocukları rehin alanların "sınırları aştığı" doğrudur, bunun yanında sivil hedefleri de yerle bir eden modern savaş tarzının da "sınırları aştığı" kabul edilmelidir. Modern veya postmodern görüş neden suskun?
Gücü yeten devletler savaş adı altında söz konusu ahlaki ve hukuki sınırları aşmakta hiçbir beis görmüyorsa ve eğer güçleri yetiyorsa kendilerini hiç kimseye hesap verme durumunda saymıyorsa, bu ahlak ve hukuk dışı tahripkar saldırılar, aynı türden saldırılarla cevap görecektir. Biz istediğimiz kadar ilkine "savaş" diğerine "terör" diyelim, "teröristler" de kendilerine göre "savaştıklarını" söyleyeceklerdir. "Kılıç kullanan kılıçla karşılık görecektir."
İşin korkutucu yanı, terörün giderek küresel bir mücadele konseptine otururken, terörü bir savaş şekli görenlerin kendilerine karşı olanları, eylemlerinin meşruiyetlerini haklı gerekçelerle sorgulayanları hiçbir şekilde kale almamasıdır. Sınırlar aşılıyor ve dünyamız artık sınırların kalmadığı genel bir anomiye doğru hızla sürükleniyor. Sınırların aşıldığı böyle bir dünyada hepimiz her yerde ve her zaman hedef olabiliriz. Beşeriyeti tekrar "sınırlar (hudut)" içine çekecek olan nedir? Bunun üzerinde yoğunlaşmalıyız.
Sinan OGAN
04.09.2004
1991 yılında bağımsızlığını ilan ettikten sonra parçalanma sorunları yaşayan, bu çerçevede ayrılıkçı Çeçenlerle birinci ve ikinci Çeçen savaşlarını yaşayan Rusya, ilk defa zaman ve mekan içinde yayılmış düzenli saldırı dalgasıyla karşı karşıya kalmıştır. Öyle ki, Rusya�da doğrudan devletin genel güvenlik politikaları çerçevesinde bekâsını şüphe altına alan bu saldırılar aynı zamanda 512 yıllı Türk-Rus resmi ilişkiler tarihinde ilk defa gerçekleşecek olan Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin�in 2-3 eylül 2004 tarihlerini kapsayacak resmi Türkiye ziyaretinin bile ertelenmesine sebep olmuştur.
Öncelikle bazı basın yayın organlarında belirtildiği gibi bu eylemlerin Putin�in Türkiye ziyaretiyle veya enerji ihaleleri ile doğrudan bağlantılı olmadığını ifade etmek gerekmektedir. Putin�in de en kısa sürede ertelenen Türkiye ziyaretine iştirak edeceği beklenmektedir. Bu eylemler aslında Rusya�yı iyi takip edenler ve yakından tanıyanlar için beklenen bir gelişmedir. Son günlerde artan saldırılar doğrudan 29 Ağustos�ta yapılan ve Kremlin yanlısı Alu Alhanov�un kazandığı Çeçenistan Devlet Başkanlığı seçimleri ile ilgilidir. Zira teröristlerin eylemde kullandıkları bombaları yaz aylarında okulda yapılan inşaat sırasında okulun bodrum katında saklamaları bu eylemin çok daha önceden planlandığını göstermektedir.
29 Ağustos seçimleri öncesi Çeçen direnişçileri Rusya�ya karşı önemli tehditler savurmuşlardır. Ancak, Rusya makamları tarafından yeterince ciddiye alınmayan �Zafere kadar savaş� tehditleri bundan sonra Kremlin tarafından daha özenle dinlenecektir. Ancak, alınan bütün önlemlere rağmen Rusya�da kısa dönemde terör faaliyetlerinin son bulacağı beklenmemektedir. Rusya önümüzdeki dönemde daha kanlı eylemlere gebedir.
Çeçenistan�da Rusya�nın 11 Eylül�ü olarak da ifade edebileceğimiz Kasım 2002 tarihli Nord-Ost baskınından sonra Pandoranın kutusu açılmış ve Çeçenistan sorunu bambaşka bir mecraya sürüklenmeye başlanmıştır. Yıllardır bir türlü çözüme kavuşturulamayan Filistin sorununda olduğu gibi SSCB�nin dağılmasından sonra Rusya ile iki büyük savaş yaşayan ve Federasyonun bir parçası olmak istemeyen Çeçenlerin mücadelesi Moskova�nın yanlış politikaları sonucu giderek cepheden kimlik değiştirerek Rusya�nın içlerine doğru kaymaya başlamıştır. Çeçen ordusunun cephe savaşında giderek mevzi kaybetmesi ve radikal grupların Suudi Arabistan kökenli Vahhabizm�in de etkisiyle giderek etkinlik kazanması Çeçenlerin bir kısmının terör eylemlerine girişmelerine ve bu eylemlerde Filistin-İsrail sorununda olduğu gibi kadın eylemcilerin canlı bomba olarak kullanılmasına yönelmiştir. Yine Çeçenler buna paralel olarak da büyük kitleleri rehin alam yönetimini de benimsemeye başlamışlardır. Esas amacı büyük kitleler üzerinde baskı kurarak korku ve sindirme yaratmak olan bu eylemlerde maalesef bu defa çocuklar seçilmiştir.
Çeçen Sorunu Kronikleşti
İnguşetya baskını, uçak kazası (terör eylemi), metroya yapılan bombalı saldırı ve ortaokul baskını sebebiyle yaşanan rehine krizi bir kez daha göstermiştir ki, Başkan Putin�in iddiasının aksine Çeçenistan�da yaklaşık 10 yıldır devam eden iç savaş daha bitmiş değildir ve Çeçen direnişçiler hala bu bölgede güçlüdürler. Her ne kadar Çeçenler eskiden Ruslara karşı verdikleri cephe savaşını üstün Rus askeri gücü karşısında artık yürütemeseler de bunun yerine Rusya�nın içlerine doğru yayılan terör faaliyetlerine girişmektedirler. Bu durum Çeçen sorununu daha da içinden çıkılamaz bir hale sokmakta ve Çeçen sorunu giderek �Filistinize� olma sürecini güçlendirmektedir.
Bu terör faaliyetleri kesinlike uluslararası alanda Çeçenistan'ı yalnızlaştıracak ve Rusya'nın elini güçlendirecektir. Zaten Rusya'nın uluslararası alanda Çeçenistan müdahalesi ile ilgili sorunları bulunmaktaydı. Rusya Batılı ülkelere kendisini (kendince haklılığını) anlatmakta güçlük çekmekteydi. Şimdi bir rehine olayı sebebiyle Rusya'nın hemen BM Güvenlik Konseyini acil toplantıya çağırması Rusya'nın alalacele bu konuyu lehine çevirme ve Çeçenistan müdahalesinde uluslararası destek arama girişimi olarak değerlendirmek gerekmektedir. Bu hadiselerle Rusya'nın eli kesinlikle güçlenmiştir.
Rusya�nın Yanlışı
Bu hadiseler iç politikada Putin'i sıkıntıya sokacak gelişmelere sebep olabilir. Teröristler bir müdahale durumunda çocukların zarar görmesi neticesinde Putin'in ciddi olarak iç politikada zor duruma düşürmeyi amaçlamışlardır. Putin'in Rus iç politikasında neredeyse çözemediği tek sorun olan bu "Çeçen meselesi" Putin'in iddiasının aksine giderek daha da içinden çıkılamaz bir hal almakta ve "filistinize" olmaktadır. İsrail'in dahi dünyaca bilinen güvenlik konusundaki başarılarına rağmen engel olamadığı terör saldırılarına Rusya gibi çok geniş coğrafyaya sahip bir ülkenin başa çıkması neredeyse imkansız gibidir. Dolayısıyla Kremlin'in Mashadov'u devre dışı bırakarak uyguladığı "şiddete şiddet" politikası iflasın eşiğindedir. Kısa ve orta dönemde Rus halkından �Çeçenler bizi istemiyorsa bizde onları bırakalım kendi haline� sesleri yükselebilir.
Arap Etkisi
Mashadov�un devre dışı kalmasından sonra Çeçenistan�da ve diğer komşu Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerini içerisine alan bir coğrafyada etrafına birkaç kişi toplayan ve silahlanan onlarca ve hatta yüzlerce direnişçi grup ortaya çıkmıştır. Kimisi para için, kimisi gerçekten bağımsızlık savaşına inandığı ve/veya Vahabi kökenli radikal İslamın etkisinde olduğu için, ve kimisi de bölgede önemli savaş liderleri arasına girmeye hevesli bu genç gruplar aslında oldukça tehlike arzetmektedir. Tek bir merkezden yönetilmeyen, bir kısmı bazı Arap ülkelerinden maddi destek alan bu silahlı grupların ise istihbarat açısından ne yapmaları oldukça güçtür ve bu sebeple de Rusya bu gruplara karşı önleyici tedbirler alamamaktadır. Dolayısıyla da bu tür gruplardan önümüzdeki dönemde yeni kanlı eylemler beklemek olasıdır.
Kafkasya�da Etnik Çatışma Tehlikesi
Özellikle son dönemlerde Çeçen teröristlerin Arap teröristlerin etkisi altına girmeye başladıkları görülmektedir. Çok ilginç bir şekilde bu defa eylemciler içerisinde çok miktarda Arap kökenli teröristin olduğu bilinmektedir. Diğer yandan terörist gruplar Çeçen, İnguş, Oset ve hatta Ruslardan oluşmaktadır. Gerek teröristlerin ve gerekse de rehinelerin saysısı bilinenin çok üzerindedir. Bu tür eylemlerde ilk defa Rusların iştirakı söz konusudur. Daha önceki eylemlerde bazı Arap kökenli kişilere rastlamak mümkündü ancak, bu defa eylemlerde Ruslarında bulunduğu iddia edilmektedir. Diğer yandan eylemlerde inguşların da bulunması bu etnik kesimin yıllardır mücadele içerisinde olduğu Osetlerin şiddetli tepkisine sebep olmaktadır. Dolayısıyla Kuzey Osetya�daki kanlı biten bu rehine eylemi çok hassas etnik dengeler üzerinde duran Kuzey Kafkasya�da etnik gruplar arası bir çatışmaya bile sebep olabilecek dinamiklere sahiptir.
Çocuklar Özellikle Seçildi
Bu defaki rehine krizinin Kremlin açısından önemli bir çıkmazı bulunmaktadır. Daha önce 2002 yılındaki Nord Ost Tiyatro baskınında Moskova müdahale etmekten çekinmemişti ve bu müdahale sonucu 40'ı terörist olmak üzere yaklaşık 179 kişi ölmüştü. Ancak Rusya'da çocuklara son derece önem verilmekte ve bir müdahale sonucunda çocukların ölmesi durumunda Putin ve ekibi çok zor durumda kalabilir. Dolayısıyla rehinelerin çoğunluğunun çocuk olması Putin'in elini kolunu bu anlamda bağlamaktadır. Bu aşamada özellikle Müslüman olan din adamları ve saygın kişilerden ve bazı uluslararası taraflardan aracı olması istenmektedir. Hatta Kremlin ilk defa teröristlerle pazarlığa girişmiş ve onların Çeçenistan�a sağ salim gidişine engel olmayacağını bildirmiştir ki, bu husus Putin�in �teröristlerle kesinlikle pazarlık yapmayacağız� politikasından önemli bir geri adımdır.
Rusya Yeni Eylemlere Gebedir
Ancak maalesef pazarlıkların sürdüğü bir ortamda her iki tarafında acemiliği yüzünden bu rehine eylemi bir katliamla neticelenmiştir. Okul içerisinde bir kısım rehinelerin kaçma girişimi üzerine teröristlerin ateş açmaları ve ardından Rusya Olağanüstü Haller Bakanlığı (MÇS) görevlilerinin önceden teröristlerle konuşma üzerine cesetleri almaya gitmeleri üzerine teröristler ateş açmış ve bunun üzerine Rus özel birlikleri plansız bir müdahalede bulunmuşlardır. Müdahale üzerine teröristler önceden hazırladıkları bomba düzeneklerini patlatmış ve karşılıklı rastgele ateşler açılmıştır. Netice itibariyle son dönemde Çeçen eylemlerinin giderek şiddetlendiği bir dönemde ilk defa görüşmeler yoluyla sorunu halletme imkanı ortadayken acemice girişim karşılıklı olarak bir katliamı ortaya çıkarmıştır. Bundan sonra Rusya�da yeni terör dalgaları olasılığı oldukça güçlüdür.
Bizim düğün tarihi yaklaşıyor nikah randevusu alamıyoruz şu an sırf bekar olarak evrakları teslim ettiğim için, aslında evlenebiliriz fakat hem dosya...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Vasi ataması hk.
18-04-2024, 14:43:27 in Aile Hukuku