+ Konuyu Yanıtla
1 den 9´e kadar toplam 9 ileti bulundu.

Konu: La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler)

La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler) Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Sep 2004
    Nerede
    istanbul, Türkiye.
    İletiler
    769
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler)

    Ben sabah 4'te yatıp öğlene doğru 11'de kalkan bir adamım. Uyku saatlerime varana kadar hayatım bir anda altüst oldu. Fakat Türkiye'de ilk defa la-ha-sü-mü-t (Laik, Hanefi, Sünni, Müslüman, Türk) olmayanlardan biri olarak, böyle bir konjonktürde buna soyunmak gerek diye düşündüm; klasik tabirle tam bir görev olarak algıladım. Eşime de danışıp onayını aldıktan sonra kabul ettim."
    http://www.milliyet.com.tr/2007/05/27/yazar/tamer.html

    http://www.baskinoran.com/


    Atılan tohumlar nihayet uç vermeye başladı. Bu hareketi doğrusu bekliyorduk.

    Bundan sonra artık KRİPTO KİMLİKLER kendilerini daha çok açık etme ihtiyacını duymaktalar.

    Baskın Oran da işte bunlardan birisi.

    Hayırlı bir haber olarak bakıyorum bu adaylığa, ne kadar oy alacağı önemli tabii.



    Hukuki NET Güncel Haber

    La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler) konulu yargıtay kararı ara
    La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler) konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Sep 2004
    Nerede
    istanbul, Türkiye.
    İletiler
    769
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler)

    İzmir Ticaret Odası’nın Portekiz Sinagogu’nda ’ Sabatay Sevi’ Müzesi kurma girişimi tartışmalara yol açtı.
    Ticaret Odası yönetiminin kente bir Sabatay Sevi Müzesi kurulmasını önermesi, İzmir’i karıştırdı. Çarşamba günkü meclis toplantısında, Agora semtindeki Portekiz Sinagogu’nda, 370 bin YTL’ye bir Sabatay Sevi Müzesi kurulması önerisi sunulması bekleniyor. Toplantıda, kurumun 2007 yılındaki 21 milyon YTL’lik bütçesinin de dahil olduğu 10 maddelik çalışma programı görüşülecek. Bazı meclis üyeleri, öneriye şiddetle karşı çıkıyor.
    http://www.haberakademi.net/default....eroku&hid=3096


    Musevilikten türeyen ancak Yahudilerin dahi kabul etmediği, içlerine almadığı, vatandaşlık vermediği Sabetaycılık ve Sabetaycılar, ülkede hala güçlü ama gizli ekonomik ve politik konumunu korumakta.

    Yukarıda da belirttiğimiz üzere, RTE başkanlığındaki cemaatin (cemaat deyiminden kastımız, amaçlarına aracı kıldıkları AKP ve bu oyununfarkında olmayan saf seçmenleri değildir. Ne demek istediğimizi anlayan anlamıştır),
    ülkeyi sözüm ona batılılaştırma, AB ve ABD'leştirme, özgürlük, demokrasi,eşitlik ,inanç hürriyeti, vb YÜCE kavramları,özelleştirme, liberlizm vb ekonomik kurumları temsil ettikleri ve adeta Türkiye Şubesi olarak çalıştıkları uluslarüstü ekonomik ve siyasi yapılanmanın ülkeye yerleştirilmesi için falsifiye ettikleri (Falsification: muvazaa,tahrif etmek,çarpıtmak,tağşiş etmek,düzmecilik,sahtekarlık) bu dönemde bu falsifikasyondan kripto kimliklerin etkilenmemiş olması elbette düşünülemezdi.

    Nitekim yukarıda da belirttiğimiz üzere atılan bu tohumların yavaş yavaş uç vermeye başladıklarını görmekteyiz.

    Baskın Oran bir La-Ha-Sü-Mü-T olmadığını açıklamakta artık sakınca görmemektedir.

    Şimdiye kadar kimlikleri ve amaçları hakkında yazılanlar ya sessiz kalarak ya da yalanlayarak kripto kimliklerini açığa vuramayanlar, bu havadan istifade artık zamanın geldiğini ilan etmekteler.

    Bu olaylar çok sevindiricidir.

    Böylece biz de artık yazılanların bir iddia yada çamur atma olmadığını görebileceğiz.

    Sabetaycılık, günümüzde ve ülkemizde hala ekonomi ve siyaset alanında güçlü ama gizli konumunu korumakta. Ülkenin önde gelen holdinglerinin sahipleri, üniversitelerdeki öğretim elemanları ki özellikle kürsü sahipleri, ünlü siyasetçiler, ünlü şarkıcılar vd. İzlemeye devam edin, kimin kim olduğunu yakında bizzat kendi ağızlarından açıklamaya başlayacaklar.

    Kurtuluş savaşı döneminde ve İttihat Ve Terakki içinde pek çok Sabetaycı ve Mason yer almıştır. Ancak zamanın batıya satılmış yönetimine karşı ayaklanan ülkede Cumhuriyetin kurulması anlamında da çok önemli katkıları olmuştur. Keza ülkeye ve devlete sadık, dürüst,aydınlanmacı olarak süregelen dönemde ekonomik, siyasi,eğitim ve kültürel alanlarda da katkıları inkar edilemez.

    Sabetaycıların ülkeye ve devlete sadakatleri 1967 yılında 6 gün savaşları olarak bilinen Arap-İsrail savaşı ile sona ermiştir. İsrail'in zaferiyle sonuçlanan bu tarihten sonra Sabetaycılar da güç alarak ülkenin ekonomik,kültürel ve siyasi hayatına egemen olmaya başladılar.Ancak kimliklerini gizli tutmakta da devam ettiler.

    Günümüzdeki politikaları, kendilerinden olmayana hayat hakkı tanımamak şeklinde yürümekte. Bu anlamda Yalçın Küçük' ün de belirttiği üzere önemli şirketlerin İnsan Kaynakları departmanlarına bir göz atmakta fayda var. Keza aslında hiç bir yetenekleri olmayan ancak birden bire parlatılıp yıldız yapılan şarkıcılar ( ki şarkı yarışmalarındaki jürilere de dikkat etmek gerekir) , gazete köşe yazarları, yazarlar, şairler, aniden keşfedilip çok önemli fikir adamı haline getirilen profesörler, adını sanını hiç duymadığınız halde aniden önemli siyasetçi olarak ortaya çıkan siyasiler,vb...

    Şimdi şöyle bir düşünün bakalım, bunlar acaba kimler olabilir?
    Konu milo tarafından (27-05-2007 Saat 18:33:51 ) de değiştirilmiştir.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler)

    Ben bununla ilgili güzel bir gerçek hikaye anlatayım size... Mitolojiden Musadan günümüze... Az sonra...

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Sep 2004
    Nerede
    istanbul, Türkiye.
    İletiler
    769
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler)

    comadoru beklersek öldük demektir. 888 satır yazar şimdi. Neyse biz devam edelim.

    Fransa'da artık yeni bir cumhurbaşkanı var, yahudi asıllı.

    Atadığı dışişleri bakanı Bernard Kouchner ailevi özellikleri bakımından karışık bir etnik ve dinî aileden geliyor. Annesi Protestan Fransız, babası ise Yahudi. Sistem demek ki Fransa!da bile aynı biçimde işliyor, dışişleri bakanlığı orada da yahudi asıllıların elinde.

    Sarkozy'e RTE mesajı:

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile telefon görüşmesi yaptı. Erdoğan, Sarkozy'ye ''Birbirimizle medya üzerinden konuşmayalım'' dedi. 24 mayıs http://www.cnnturk.com/TURKIYE/haber...haberID=352031

    Derken bu gün milliyet gazetesinde şu haber vardı.


    Fransa’da yayımlanan Le Figaro gazetesi, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkzoy’nin, AB’nin haziran ayında Türkiye ile üç fasılda daha müzakerelere başlamasını veto etmeyeceğini yazdı.
    Gazete, Sarkozy’nin özel temsilcisi, eski ABD Büyükelçisi Jean David Levitte’i, Türkiye ile ilişkilerde yeni bir yol bulmak amacıyla iki gün önce Ankara’ya gönderdiğini bildirdi.

    Jean David Levitte, ilk bakışta ismi itibariyle bu kişinin de yahudi asıllı olduğu kanısı uyanıyor. Peki bu zat habere göre Ankara'ya iki gün önce geldi de acaba kimlerle neler görüştü? Yine kapalı kapılar ardında görüşmeler yapılmış demek ki ama kimsenin haberi yok.

    Du bakali no'lcek???
    Konu milo tarafından (29-05-2007 Saat 22:34:28 ) de değiştirilmiştir.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    içanadolu
    İletiler
    366
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler)

    Ne görüşmüştür sizce,

    seçim rüşveti olabilir mi?

    Daha önce görüşenler ve görüşülenler. Hafıza tazelesek yeter gibi.

    RTE; Bizim oralarda bir gelenek vardır, anlaşma yapılacaksa bir şeyler verilir, yapacağımız bu anlaşmadan sonra bir uçağı da bedava verirsiniz artık (Fransa Cumhurbaşbakanından rüşvet istiyor, alamıyor)

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    55
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler)

    Baskın Oran, kimdir bu şahsiyet,yaşadığı ülkenin her kesiminin kutsal saydığı değerlerle inceden inceye alay etme özgürlüğünü kullanırken ne oldu da suya sabuna dokunmaya karar verdi?Bu şahsiyet ve değerli yazıları hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorum

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler)

    Her derde deva "ekşi sözlük" ten alıntı yapalım, seveni de çıkıyor bu adamın gerçi...

    Benim en tuttuğum yorumu aktarayım :

    "Resmi ideolojinin Kemalizm sayıldığı bir ortamda tabuları sorgulayan saygıdeğer bir bilim adamı addedilen, ama dayatılan 21. yüzyıl ideolojilerinin gözü kapalı şampiyonluğunu yapan sakallı şahıs. "Çin neymiş, Rusya neymiş, ya Avrupa Birliği ya ABD" lafını göğsünü gere gere söylemekten çekinmemiş numaralandırılmış Cumhuriyet savunucusu."

    Fazla söze gerek var mı bilmem artık? Bunun adına da sol deniyor ya ne diyelim, Allah onu sevenlerine bağışlasın?!!!

    Bu şahsa göre "Aptallarla tartışmayın çünkü dinleyenler kimin aptal olduğunu anlayamayabilir." Gel de Nesin'i arama şimdi...
    Konu Harun Gür tarafından (01-06-2007 Saat 13:59:46 ) de değiştirilmiştir.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    Çankaya/ANKARA
    İletiler
    99
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler)

    DTP desteği açıklandı

    DTP, sol partilerle güçbirliği çerçevesinde İstanbul'da ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras ve Prof. Dr. Baskın Oran'ı, İzmir'de de EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel'i destekleyecek.

    Bağımsız Adayları Destekleme Komisyonu üyeleri, DTP'nin destekleyeceği isimlerin listesini açıkladı. DTP seçimde sol partilerle güçbirliği sağlamak amacıyla İstanbul'da 1. Bölge'den ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras'ı, 2. Bölge'den Prof. Dr. Baskın Oran'ı, İzmir'de EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel'i desteklemeyi kararlaştırırken, DTP listesinde ayrıca 11 kadın aday yer aldı.
    Eski DEP'li Leyla Zana listeye girmezken, Yargıtay Başsavcılığı'nın yasal kısıtlılıkları bulunduğu yönündeki uyarısına rağmen Hatip Dicle Diyarbakır, Orhan Doğan ve Selim Sadak da Şırnak'tan aday gösterildi. Genel Başkan Ahmet Türk Mardin'den, Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk ile İHD Onursal Başkanı Akın Birdal da Diyarbakır'dan aday oldu. Eski HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak Adana'dan, Genel Başkan Yardımcısı Hamit Geylani Hakkâri'den listeye konuldu. Geylani'nin adaylığının YSK tarafından düşürülme ihtimaline karşı, Şemdinli'de sahibi olduğu Umut Kitabevi bombalanan PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz yedek olarak listeye konuldu.

    MİLLİYET

    2006 Aralık ayında TUSİAD'ın hazırlattığı "Demokrasi Raporu" olarak bilinen raporun yazarı Prof. Dr. Zafer Üskül de AKP'den aday...Bu rapora yayınlandıktan sonra demokrasi?!!! namına katkı sağlayan Cumhuriyet Savcılığından ihraç bir "sayın" hukuk danışmanı vardı. Onu bir yerlerden aday göremedik çok üzüldük. Bu karışım tadından yenmez, tam oldu şimdi...Kendilerine solcu diyen bir grup da bağımsız adaylar ama bu solcuları ?!!! her ne hikmetse DTP, AB ve Soros destekliyor.

    Hey Allahım ne günlere kaldık, şu "Sayın" ı da Adalardan bağımsız aday gösterin bari kaymaklı kadayıf olsun.

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Oct 2005
    Nerede
    Gavur İzmir
    İletiler
    249
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: La-Ha-Sü-Mü-T (Kripto kimlikler)

    Meğer “Ne mutlu Türküm” dediğimiz için, milliyetçi değil, devletçiymişiz!

    M. Kemal gelse, bu Kemalistleri sopayla kovalar
    Prof. Baskın Oran, seçildiği takdirde Meclis'te yapmak istediklerini anlattı
    04/06/2007 (10445 kişi okudu)
    NEŞE DÜZEL (E-mektup | Arşivi)
    NEDEN? Baskın Oran
    Türkiye'deki demokratlar, politik anlamda tam bir sıkışıklık yaşıyor. Bir yanda askeri müdahalelere çanak tutan sol görüntülü partiler, diğer yanda AB'yi savunan ama günlük hayatta sürekli dini gerginlik yaratan AKP. Seçimde oy verecek parti arayan demokratlar, bu sıkışıklığın üstesinden nasıl geleceklerini, kime oy vereceklerini bir türlü bulamıyorlardı. Ama ülkenin entelektüel kadroları, 'bağımsız aday' formülüyle yeni bir çözüm yarattılar. Siyaset bilimci Prof. Baskın Oran İstanbul'dan bağımsız aday gösterildi. Prof. Oran, "1 Mart tezkeresi reddedilsin sloganıyla 2003'te ortaya çıkan bir fiili grup bu. Dernek bile değiller. Demokrasi ve barış için zaman zaman imza kampanyaları düzenlediler. İsmin üzerinde tam mutabakat var diye beni aradıklarında, onlara hayır diyemezdim. Hiçbir partiyle ilişkili olmadan adaylığımı koydum. ÖDP ve DTP de, İstanbul'da ikinci bölgede beni destekleyeceklerini ilan ettiler" diyor.


    'Solda Ortak Bağımsız Aday' girişimi çerçevesinde siz bağımsız aday oldunuz. Adaylığınız, politikaya girdiğinizi mi yoksa bugünkü politik yapıyı protesto ettiğinizi mi gösteriyor?
    Kesinlikle ikincisi. Bu bir protestodur. Kendisini dışlanmış, itilmiş, kısıtlanmış, susturulmuş, ezilmiş, özgüven duygusu yıpratılmış, Sevr paranoyasıyla korkutulmuş hissedenlerin sözcüsü olarak görüyorum ben kendimi. Aleviler, Kürtler, azınlıklar, Çingeneler, kadınlar, gençler, üniversiteye başörtüsüyle giremeyen kızlar, işçiler, sendikasızlar, işsizler, eşcinseller, travestiler, yoksullar, sakatlar, çevreciler... Bu insanlar e-mail gruplarında ve meydanlarda seslerini duyurmak için uğraşıyorlar. Bunların seslerinin Meclis'te duyurulması çok önemli.

    Hiçbir partiden aday olmadığınıza göre, hiçbir partiyi kendinize yakın bulmuyorsunuz. Nasıl bir partiyi kendi fikirlerinize yakın bulurdunuz?
    Bu insanların sözcülüğünü yapan bir partiyi kendime yakın bulurdum ama ben gerçekten bağımsız aday olmayı daha çok önemsiyorum. Bu seçimde AK Parti öyle arkadaşları listesinden aday gösteriyor ki, aynı fikirleri paylaşmanın ötesinde bunlar bazı konularda benden daha radikaller. Yeni Meclis'te öyle bir ortam oluşabilir ki, her partinin içindeki bu tür demokrat fikirli insanlar partilerinden ayrılmadan fiili bir grup oluşturabilir. İşte bu, Büyük Millet Meclisi'nde muazzam bir devrim olur.

    Türkiye için ne istiyorsunuz?
    Ben Türkiye'de devletin, insanların her şeyine karışmamasını istiyorum. Hakaret, nefret söylemi, bebek pornosu gibi durumlar olmadığı sürece ifade özgürlüğünün sınırlanmamasını istiyorum. İnsanların fikirlerinden, cinsiyetlerinden ötürü dışlanmamasını istiyorum. Kısacası ben, Türkiye'de AB hukuku istiyorum. Bu kadar basit. AB hukuku Türkiye'ye bir miktar geldi.

    Geldi ama uygulanıyor mu?
    İfade özgürlüğü 2001-2004'te yapılan reformlarla geldi ama uygulanmıyor. Aksine dezavantajlı grupları korumak için getirilen maddeler, düşüncesini açıklayanlara uygulanıyor. Biz İnsan Hakları Raporu'nu yazdıktan sonra bir milletvekili, 'Bu raporu yazanlar, babalarının kim olduğunu öğrenmek istiyorlarsa, analarına sorsunlar' dedi. Bu laf Türkiye'de kavgada söylenmez. Adamı vururlar. Bunu söyledi ve Yargıtay bu adamı beraat ettirdi. İşte bu durum insanları dağa çıkmaya zorlar. Ben dağa çıkamam ama Meclis'e çıkabilirim. Öyle de yapıyorum. Meclis'e çıkamayacak olanlar dağa çıkıyor. Çünkü siyasette iki olasılık vardır. Ya temel muhalefeti sistemin içine alır ve reformları yaparsınız. Ya da temel muhalefeti sistem dışına itersiniz. O zaman da dağa çıkarlar. Sonra siz de dağa çıkarsınız. Her operasyondan önce de bu sonuncusu dersiniz.

    Ordu AKP'ye bir muhtıra verdi. Diğer partiler, parlamentoda temsil edilen sivil bir yapıyı savunmadı. Sizin tavrınız ne bu konuda?
    'Türkiye'de laiklik ordu tarafından korunabilir ve korunmalıdır' diyenlere, benim 'Allah Selamet versin' demekten başka bir çarem yok. Bu ülkede öyle çok üniformasız paşa var ki...

    Türkiye, dünyanın parçası olmadan ve AB üyeliği için gerekli adımları atmadan, sadece Türkiye'nin iç dinamikleriyle orduyu siyaset dışında tutabilir mi?
    Tutamaz. Zaten ordunun kışlaya dönmesi ve tek işlevi olan Türkiye'yi dış tehlikelere karşı koruma görevine geri dönmesi 2001-2004'teki AB uyum paketleri ve Anayasa değişiklikleriyle sağlandı. Mesela MGK'daki sivil sayısı artırıldı. MGK kararları sanki emredici bir kararmış gibi algılanmaktan çıkarıldı. Genelkurmay'ın YÖK'teki temsilciliği kaldırıldı vb...

    Peki ne değişti? Ordu sivil hükümete yine muhtıra verdi.
    Ama bütün bu değişiklikler sonucunda son muhtıranın başına e harfi konuldu. Muhtıranın Genelkurmay'ın internet sitesinde yayımlanması, teknolojinin gelişmesiyle değil, ordunun gerçek görevine geri dönmeye başlamasıyla ilgilidir. Unutmayın, bu muhtıra mizah dergilerinin konusu oldu. Ve ilk kez bir hükümet, muhtıra karşısında durdu. Gerçi hükümetin yapması gereken, Genelkurmay Başkanı'nı görevden almak için Cumhurbaşkanı'na bir yazı yollamaktı. İmzalamadığı takdirde de istifa etmekti ve derhal bir seçim kararı almaktı ama hükümet bunu yapamadı. Ama şu oldu. Muhtıra Genelkurmay sitesinden kaldırıldı.

    Sonra gene konulmadı mı?
    Kaldırıldığı gazetelerde haber yapılınca, Genelkurmay arşivine konuldu. Bütün bunlar, AB reformlarının boşuna yapılmadığı, pozitif hukukun değiştiği ve yavaş yavaş uygulanmaya başlanacağı anlamına geliyor. Biz 650 yıllık devletiz. Bir milletin hayatındaki 5-10 yıl nedir ki? Değişiklikler biraz zaman alacak. İşte yeni Meclis'e sayıları sınırlı da olsa gerçekten bağımsız düşünen adamların girmesi, Türkiye'nin insanına insan muamelesi yapılmasını sağlayan yasal değişikliklerin mahkemelerce uygulanmasını da hızlandıracak. Bakın... Az gelişmiş ülkelerde iç dinamik çok tembeldir Dolayısıyla daima dışarıdan tetiklenir. 1920'lerdeki Kemalist devrim A'dan Z'ye dışarıdan bir tetiklemedir.

    Nasıl?
    Mustafa Kemal'in Batı'ya en açık kurum olan Harbiye mezunu olması ve o zamanki Batı Avrupa'yı olduğu gibi kopya edip Türkiye'ye getirmesi, dışarıdan bir tetiklemedir. M. Kemal, Belçika, İtalya, Almanya, Fransa'dan kanunları, özellikle de İsviçre'den Medeni Kanun'u aynen tercüme ettirip aldı. Adapte falan etmedi, kopya etti. Çok da iyi etti. Hukuku değiştirerek memleketi değiştirme ve ilerletme anlamına gelen 'yukarıdan devrim'in birincisini M. Kemal 1920'lerde yaptı. Şimdi AB üyeliği süreciyle yine dışarıdan bir tetikleme var. Yani ikinci bir yukarıdan devrim var. Zaten demokrasi ihraç edilemez. Demokrasi ancak ithal edilebilir. Bunun için de o ülkede sağlam bir ithalatçının olması lazımdır. Bu ithalatçı, Batı eğitimi almış 'aydın'dır. Demokrasiyi yaratma gücü olmayan ülkelerde devrim böyle yapılır.

    Ama bugün aydınlar arasında AB karşıtlığı giderek yayılıyor. Son mitinglerin sloganı 'Ne AB; ne ABD'ydi. Aydınlardaki AB karşıtlığını nasıl açıklıyorsunuz?
    Bunların bir numaralı niteliği Kemalist olmaları değil mi? Kemalist reformların birer kanun tercümesi olduğunu hatırlatırım ben onlara. Bugün o 'aydınlarımızın' söylediklerini, 1920'lerde 'mürteci ' dediğimiz kesimler söyledi. Mürteciler o gün Kemalizm'e karşı çıkıyordu, bugün de AB'ye karşı çıkıyorlar işte. Oysa AB reformları Kemalizm'in bir devamıdır, 2000'lerdeki versiyonudur. Üstelik bu 'aydınlar', antiemperyalizm kavramını da saptırdılar. Uluslararası ilişkilerden hiç anlamadıkları için 'AB ve ABD emperyalizmine karşıyız' diyorlar.
    Hiç farkında değiller, bizi ABD'nin korkunç tekeline mahkûm ediyorlar.

    Ama bazı askerlerin Rusya'yla ittifakı önerdikleri de söyleniyor. Türkiye 'Ne AB ne ABD' deyip, Rusya'yla ittifak yaparsa bunun sonucu ne olur?
    Aynı zihniyet, aynı kafa biz bunları 1960'larda, 70'lerde söylerken, 'Türkiye'yi dünyada yalnız bırakıyorsunuz' diyerek bizi hapse atıyorlardı. Şimdi kalkmışlar IMF'ye teslim olmuş, Amerika'ya sadece sözde karşı çıkabilen bir Rusya'yı ve de Dünya Ticaret Örgütü'ne girerek kendini kurtarmak isteyen Çin'i Türkiye'nin müttefiki olarak düşünüyorlar. Hayal güçlerine hayranım. Lütfen, Batıcı değillerse, 'Biz Kemalistiz' demesinler. Eğer Rusya ve Çin'in gücü ileride belli bir blok oluşturursa, Türkiye tabii ki o zaman otomatik olarak ABD ve AB'ye karşı Doğu'yu denge olarak kullanmaya başlar. Fakat bugün dünyada denge olarak kullanılabilecek hiçbir Doğu gücü yoktur. Biz AB'yi dışladığımız anda karşımızda sadece ABD tekeli kalır.

    Rusya'yla ittifak bugün dünyanın gerçeklerine uymuyorsa, Rusya'yı önerenler niye öneriyorlar?
    Efendim, bunlar Batıcı değil. Bunlar Kemalist değil. Bunlar statükocu.
    Bir yanda, 'laiklik elden gidiyor' korkusu yaratarak kitleleri, diğer yanda da 'milliyetçilik ve ulusalcılık'la seçkinleri tahakküm altında tutmaya çalışıyor bunlar. Laikliği bir din gibi algılıyorlar. M. Kemal'in sözleriyle Muhammed'in hadisleri, Anıtkabir'le Kâbe, Nutuk'la Kuran arasındaki paralelliği görmüyor musunuz? Muhammed'in hadisleri hadis-i sahih, hadis-i gayri sahih diye ikiye ayrılır. M. Kemal'in de sözleri ikiye ayrılıyor. Mesela, 'Beni Türk hekimlerine emanet edin, komünizm her görüldüğü yerde ezilmelidir' sözlerinin sonradan uydurulduğu anlaşıldı. Böyle memleket idare edilir mi? M. Kemal gelse bu Kemalistleri sopayla kovalar.

    Peki son mitingleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
    Mitingi düzenleyenlerle mitinge katılanları ayırmak lazım. Mitinge katılanlar 'korkanlar', düzenleyenler de onları 'korkutmak isteyenler'di.
    İnsanlar, bir korkuyu dile getirmek ve bu korkudan kurtulmak için meydanlara çıktılar. Oysa mitingleri düzenleyenler, Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı, eski Jandarma Genel Komutanı başta olmak üzere, bu korkuyu devam ettirmek, devlet baskısını sürdürmek için onları meydanlara çağırdılar. Yani korkutmak için insanları çağırdılar. Bu mitingleri ileride muhtıralara, darbelere toplumsal gerekçe olarak kullanacaklar. Oysa mitinge katılanlar, cemaat tahakkümünden korkanlardı. Biliyorsunuz cemaat, ideolojisi din olan topluluğun adıdır. Cemaat, feodal dönemin artığıdır. İnsanlar bu cemaat korkusundan kurtulmak istiyor. Hatta bazıları, cemaat baskısından ancak devlet baskısı sayesinde kurtulabileceğini düşünüyor.

    Meydanlarını dolduran milyonlar AKP karşıtı olabilirler ama darbeyi destekliyorlar mı?
    Büyük çoğunluğu desteklemiyor. Ama şunu da bilmek lazım. Türkiye'de milliyetçilik diye bir şey yoktur. Türkiye'de devletçilik vardır. Çünkü Batı Avrupa'da önce millet kuruldu, sonra o millet kendi devletini kurdu. Türkiye'de ise önce devlet kuruldu. Sonra o devlet kendi milletini inşa etmeye çalıştı. Türkiye'de biri 'ben milliyetçiyim' dediğinde devletçidir aslında. Onun sadakati millete değil, devletedir. Gerçi Türkiye'de devlet milleti büyük ölçüde inşa etti ama bu tamamlanamadı. Eğer 'Ne mutlu Türküm diyene' sloganını 2000'lerin dünyasında 'Ne mutlu Türkiyeliyim diyene' haline getirebilseydi, milletin inşası tamamlanabilirdi.

    Asker, son muhtırasında 'Ne mutlu Türküm demeyen Türkiye'nin düşmanıdır' dedi...
    Bu, bölücülüktür. Bu muhtıra, iki yıldan ağırlaştırılmış müebbete kadar gidebilecek cezalar gerektiren en az altı-yedi suç işliyor. Bir Ermeni ben Türküm demek zorunda mı? Bir Kürt ben Türküm der mi? Bu muhtıra gayrimüslimleri, Kürtleri dışlıyor. Bu, bölücülüktür. 15 milyon Kürt var bu ülkede. Türkiye'nin beşte biri Kürt. Bu ülkenin 700'de biri de gayrimüslim. Böyle olduğu için devlet laikliği uygulayamıyor ya... Sürekli kaba kuvvet uyguluyor. Çünkü bir ülkede dinsel çeşitlilik olmadığı zaman, din, devletin karşısında yekpare bir güç olur. Batı ülkelerinde laikliğin kolay yerleşmiş olmasının sebebi Protestan-Katolik dengesidir. Yani devletin karşısında tek bir din gücünün bulunmamasıdır. Ama bizde gayrimüslimleri yok ettiler. Alevileri de sistemin dışına attılar. Sonuç olarak da Sünni İslam, devletin karşısında heyula gibi duruyor işte. Devlet de devamlı zor uyguluyor.

    Sizce şeriat tehlikesi var mı?
    Hayır, şeriat tehlikesi yok. Çünkü bu adamlar artık şeriatçı değiller. Bu adamlar artık küçük burjuva. Şu anki kavganın dinle ilgisi yok. Bu kavga, küçük burjuvaların kavgası. Bu kavga, bir zamanlar 'Anadolu sermayesi' denilen kasaba eşrafının artık küçük burjuvalaşarak, 1930'lardan beri ülkeyi yöneten yerleşik ve eski seçkinlerin karşısına 'yeni bir elit' olarak çıkması sonucunda meydana geldi. Bakın...
    Küçük burjuvazi bir sınıf değildir, bir tabakadır. Ve, ikiye ayrılır. Okumuş kanadına 'aydın', okumamış kanadına 'esnaf' denir. Gerçi esnaf daha sonra üniversite mezunu olabilir ama ticaret yaptığı için o esnaftır. Bugüne kadar aydın kanat iktidara hâkimdi. Şimdi esnaf gelip iktidara ortak olmak isteyince korkuluyor. Çünkü esnaf, kasabanın ortamını, 'İslam'ı ve muhafazakârlığı' sırtında taşıyor. Halbuki o İslam artık ehlileşti. Çünkü burjuvaziye katıldığında esnafın artık tek kuralı kârını maksimize etmektir.

    Peki şeriat tehlikesi yok, ılımlı İslam tehlikesi de mi yok? Hayatın son derece muhafazakârlaştırılması, bu muhafazakâr baskının güçlenmesi tehlikesi yok mu?
    Bu, potansiyel bir tehlike değil. Bu, şu anki mevcut durum. Kasabalarda ve büyük kentlerin kenarında cemaat baskısı tabii ki yaşanıyor. Fakat bu, gün geçtikçe artmayacak. Bu insanlar sınıf olarak yükseldikçe, cemaat baskısı azalacak. Ne varki, onların sınıf olarak yükselmesi, kitlelerin korkusunu artırıyor. Oysa bu muhafazakârlık tırmandığı kadar tırmandı artık. Bu insanlar aynı zamanda sınıf merdivenlerinde de tırmanıyorlar. Bunların çocukları artık İslam'ı referans almayacak. Ayrıca yönetime dahil olmak da bu kesimleri ehlileştiriyor. Korkmamak lazım. İnsanlar, 'Laiklik elden gidiyor' derken, cemaatin bireyi mahvetmesine karşı çıktıklarını gösteriyorlar ama, devletin bireyi mahvetmesine de karşı çıkmalılar. 'Laikliği gerekirse ordu korur' diyerek, devletin bireyi mahvetmesinin önünü açtıklarını görmeliler. Hem cemaat hem de devlet baskısına karşı mücadele etmeliler.

    Peki Türkiye Batı'dan ayrılıp yeni bir kampa katılır mı?
    Yok öyle bir şey. Türkiye'nin yeri ezelden ebede Batı'dır. Türkiye muasır medeniyetten vazgeçemez. Rusya'da demokrasi olmadığı için Rusya'yla ittifakı gündeme getiriyorlar. Rusya'da demokrasi olsaydı, Rusya'yla ittifaktan şu anda bahsedilmezdi. Biz niye anti-Batıyız? Antidemokrat olduğumuz için. Peki niye pro Rusya'yız? Rusya'da demokrasi yok, onun için.

    Darbe tehlikesi var mı sizce?
    Hayır yok. Ama siyasete müdahale tehlikesi, siviller arasında üniformasız paşalar olduğu sürece hep var. Yahu bunların İslam'dan korktuğu yok. Asker-sivil bürokrat, aşağıdan yeni bir sınıfın gelip iktidarına ortak olmasından, iktidarını yitirmekten korkuyor. Büyük burjuvazi ise bir şeyden korkuyor. Yerleşik elitlerle yeni elitler halat çekme yarışında ipi koparırlar diye korkuyor. TÜSİAD Başkanı'nın demeçlerinden bunu okumak mümkün. 'Siz didişin, bilek güreşi yapın ama sakın istikrarı bozmayın. Seçimler olsun. Piyasalar altüst olmasın' diye uyarıyor.

    Seçimler yapılacak mı sizce?
    Yapılacak. Seçimleri yaptırmamak için çok bomba patlatmak gerekir.
    O kadar çok bomba patlatılabileceğini sanmıyorum... Ankara'daki bombayı patlattığı söylenen çocuğun geçmişi çok karanlık. Ne yaptığı, nerede olduğu bilinmeyen bir dönemi var.

    Bu çocuğun kullanıldığı çok açık.
    Kimin kullandığını bulmak önemli...

    Peki... Size kimlerin oy vermesini bekliyorsunuz?
    Eziliyorum, dışlanıyorum, susturuluyorum diyen herkes... Bu ülkede hukuk, demokrasi isteyen herkes... Özgür birey olmak isteyen herkes...

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Kripto Para casinosu kurmak suç mu?
    Ben webmasterım yada ilgileniyorum bununla, Kripto paraların yaygınlaştığı gerçeği sağolsun bu fikri doğurdu. birkaç script (hazır yazılım) gördüm...
    Yazan: S4H Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 06-05-2021, 17:37:28
  2. Thodex kripto para mağdurları ne yapacak?
    Bitcoin ile ekonomi dünyasına giren kripto yani sanal para son zamanların rağbet gören yatırım aracı olarak kullanılmakta iken bugün ortaya çıkan...
    Yazan: Av.Feyz Pazarbaşı Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 22-04-2021, 18:55:40
  3. [Alacak tahsil] Kripto(bitcoin) borsasidan alacak.
    Merhabalar.. 2017 Aralık ayında feyex.com kripto para borsasina yaklaşık 0.5 bitcoin gönderdim. O zamanın tutarı ile 24.000₺ yapıyor. Site sonrasında...
    Yazan: Acuzi55 Forum: Borçlar Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 12-07-2018, 09:13:22
  4. Cipli Kimlikler Nezaman Dağıtılacak ?
    Selam Merhaba Cipli Kimlikler Nezaman Dağıtılacak ? Bilgisi OLan varmı aralıkta dağıtılacak dediler ama her hangi birşey yok daha ortada
    Yazan: ByKopuK Forum: Kişiler Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 23-12-2014, 13:01:21
  5. AKP'nin kripto kadroları
    2. Dönemdir ülkemizi yöneten, İslam görünümlü ama siyasi ve ideolojik olarak Batı emperyalizmine kimi zaman fikren, kimi zaman da göbekten yani kan...
    Yazan: milo Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 7
    Son İleti: 18-10-2007, 00:45:59

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.