+ Konuyu Yanıtla
2 / 5 Sayfa İlkİlk 12345 SonSon
11 den 20´e kadar toplam 47 ileti bulundu.

Konu: 27 Mayıs 1960

27 Mayıs 1960 Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #11
    Kayıt Tarihi
    Mar 2007
    Nerede
    Konya
    İletiler
    28
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 27 Mayıs 1960

    Sayın commodore1tr;Yazılarınız içaçıcı olmasa da ve şahsen beni gersede sizi aydınlatma görevimi sürdüreceğim.Mademki bu ülkenin insanıyız birbirimize doğru olanları açıklamanın isabetli olacağını düşünüyorum.
    Atatürk'ün icraatlarını ve söylemlerini kendi ideolojiniz ve ön yargılarınız çerçevesinde değerlendirip birçok kesime ve onların milli ve manevi duygularını zedeleyecek şekilde saldırmak yerine gerçekleri iyi görerek tahlil yapmak yararlı olur.
    Kökten CHP'li olmanız mı yada hep başkalarına sen dincisin sen irticacısın sen şusun demenizin ve bu şekilde kendinizi kökten dinsizliğe sürükleyebilecek duruma gelmeniz mi sizi Türk Milletinin değer yargıları ile ve manevi kazanımları ile uğraşmanıza neden oluyor!!!
    Atatürk ilerici,yenilikçi ,çağdaş ve modern dünyaya ayak uydurmaya çalışan bir Türkiye'yi sonraki nesillere emanet etti.Köy Enstitülerinden bahsediyorsunuz ama Mustafa Kemal Atatürk'ün o dönemde yaşadığını düşünürsek ilk kapatacağı kurumlardandır bu enstitüler...Çünkü Atatürk terakkici bir insandı.Bugünde yaşasa Türkiye için içte ve dışta yeni bir milli duruşu sergileyebilecektir.Atatürk hiçbir zaman tıkanmış sistemin devamından yana olmamıştır.Bu yüzden Osmanlı Devleti'nın zor durumunda görev almış yeni Türk Devletinin kurulabilmesinde üstün rol üslenmiştir.
    Hiçbir kurum ve şahsiyet adı Atatürk için kutsal olmamıştır.Türk milletinin huzura ve çağdaşlığa ulaşabilmesi onun hedefi olmuştur.Kurduğu CHP için eğer bugün yaşamış olsa kesinlikle o parti ile alakası olmayacak lider bir insandı.Siz Atatürk'ü tarif ederken onun ilericiliğini ve geniş düşünceli bir insan olduğunu gözardı ederek konuşuyorsunuz sayın commodore1tr..
    Lütfen Atatürk'ü iyi okuyunuz ve onun Türk Milletinin milli ve manevi hassasiyetlerinden uzak olmadığını biliniz.Bugün Türkiye'nin herbiryerinde orjinal şekliyle ezan okunuyor, din eğitimi yasalar çerçevesinde özgürce verilebiliyorsa bu Atatürk'ün,cumhuriyet döneminin tüm şehitlerimizin ve geçmişte Türkün dünya nizamını tesis etmeye çalışan Osmanlıda ki Türk büyüklerimizin gayretleri iledir.Hiçbir şekilde kökünü dışarıdan getirdiğiniz yanlış ideolojini Atatürk'ün söylemleri ve icraatları olarak ifade etmeyiniz.
    Başkalarına da sürekli irticacı diyerek Türk milletinin 1250 yıldan beridir vazgeçmediği ve bunun uğruna müthiş zaferler kazandığı manevi hassasiyetlerine içten bir düşmanlık yapmayınız.
    Belki bir çok CHP'li yada Atatürk'ü sizin gibi tarif edebilecek arkadaşlarım vardır ama hiçbiride ülkemizde okunan ezan ile uğraşmaz ve uğraşanlarada karşıdır.Sadece buna değil bir çok düzensizliğe karşıdırlar.Ortak yanlarımız çoktur.Ama siz yazılarınızla Türk milletinin genelinden kendinizi soğuttunuz gibi Atatürk'ü yanlış tanıdığınız ve de ifade ettiğiniz için kökten çağdışılığınızda ısrar ediyorsunuz...



    Hukuki NET Güncel Haber

    27 Mayıs 1960 konulu yargıtay kararı ara
    27 Mayıs 1960 konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #12
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 27 Mayıs 1960

    Hiç bir zaman adının ne olarak adlandırıldığına bakmadan Demokratik rejim in sekteye uğramasından yana olmadım. Olmamda . Ancak Çaremidir ? Denildiğinde durup çok ciddi düşünmenin gerektiğine inanırım. Çare olmamalıdır diye ondan dedim.
    DP nin köy ağalarının partisi olduğu Halk Evleri ike köy Enstitülerini kapatmanın birinci amacı olduğu toprak reformu ve bilgiye karşı olduğu ve özellikle isminden başka hiçbir demokratlığı bulunmadığı tarihsel bir gerçektir.
    Hiç düşündünüz mü bilmem eğer bu kurumlar kapanmasaydı ne olurdu diye. İşlenilmemiş toprak, kullanılmamış su, okumayan çocuk ve genç, üretim yapmayan fabrika kalır mıydı? Özelleştirme belası ülkemizin dört bir yanını kaplamış olur muydu? Yeteneksiz siyasetçiler elinde heba olmuş bir ulus mu olurduk? “Babalar gibi satarım” zihniyeti mi aşılanırdı halka, yoksa üretim içinde eğitim şiarı mı? Varoş kelimesini biliyor olur muyduk acaba? Ya da terör belasını? Gelişmişliğini, kalkınmışlığını sağlamış köyler boşaltılmak zorunda kalır mıydı? Ya da köyden kente göç ihtiyacı? Töre cinayetleri ya da berdelleri mi okurduk gazetelerin üçüncü sayfalarında? Yolsuzluk, hırsızlık, gasp gibi toplumsal yaralar mı açılırdı zihinlerde? Paralı eğitime gerek mi kalırdı? Ya da eğitimde uçurum yaratan dershanelere? Ulusal kültürümüze ve değerlerimize sahip çıkmalıyız diye haykırmamıza ne lüzum kalırdı? Zaten kültürümüzü yitirip yabancılaşmamış olurduk.
    Ezan konusuna gelince Cezayir, Bahreyn, Çad, Komor Adaları (Federal İslam Cumhuriyeti), Cibuti, Mısır, Etiyopya, Gazze Şeridi, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Libya, Moritanya, Fas, Amman, Katar, Suudi Arabistan, Somali, Sudan, Suriye, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Batı Şeria, Batı Sahra, Yemen, Afganistan, Pakistan, Eritre, Somali, Umman ve diğer arap ülkelerinin konuşulan çoğununde resmi dilidir. Buralarda ezanın başka bir dilde okunmasının mantığıda bulunmamaktadır. Dolayısıyla Ezan ın zaten dilleri Arapça olan yerlerde Arapça okunmasının bir garipliği yoktur. Eğer oralarda da Ezan Türkçe veya başka bir dilde okunursa garabet olacaktır. Adamlar kendi dillerinde okuyor.... Bizim dilimiz Türkçe... Bizde Arapça okuyoruz Ezan ın ruhu duyanın Namaz vaktinin geldiğini anlaması ve camiye çağrıldığını duymasıdır. Yani Ezan aslında Çağrıdır. İnsanlar bu sesi duyduğunda namaz vaktinin geldiğini anlayarak şartlı olarak gidiyorlar. Önemli olan ne dediğinin anlaşılması değil bizde maalesef. Önemli olan gerçekten nasıl çağırıyor ne diyor sorusuna verilecek yanıttır. Bizde ise bir çok insan sabah namazının özerl makamla olduğu ve diğer ezanlardan bir cümle fazla olduğunu bile bilen yoktur neredeyse. Bunun sonucu olarak sadece Ezan da değil bir çok şeyde bilmeden körü körüne inanmak ortaya çıkıyorki işte böyle garip hurafeleri olan büyücüleri yatırları bol tarikatı cemaatı olan bir toplum oluyor ve dinle ilgisi olmayan ne kadar garabet varsa din diye yutturulmasına seyirci kalıyoruz. Ondan sonra bu yanlışları temizlemek olanaksız oluyor. Çünkü bir düşünceyi yıkmak çok ama çok zor.
    Darbe çözüm olabilir mi onu bilahate yazacağım.

  4. #13
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 27 Mayıs 1960

    Stj.Av.Ali Erdem;
    Allah sizden razı olsun siz olmasanız beni aydınlatacak kimse kalmamıştı. Yazılarınızı özenle yazıcıdan çıkartıp çerçeveletip her gün okuyacağım. Aydınlatmalarınız ışıl ışıl ruhumu doldurdu. Sağ ol var ol...Siz olmasanız ne yapardım ben karanlıklarda kalır Atatürk ü öğrenemezdim.
    Bakın değerli stajer avukat bey ;
    Aydınlatmalarınız ışığında tam kendimden geçiyordum ki Kökten ( Radikal ) sözcüğünü üç değişik yerde kullandığınız üçününde yanlış kullandığınızı görünce yerimden zıpladım bu nurlu yolu çizen genç avukat adayı arkadaşımız Türkçe yide mi bilmiyor diye düşündüm. Yok yok olamaz dedim olamaz böylesine nurani fikirler taşıyan birisi bu hataları yapamaz... Ama heyhat olmuştu bir kere Kökten dinsizlik, kökten CHP lilik vede kökten çağdışılık.... Neyse hata olur diye devam ettim düzelterek....
    Sonra kökten i ni atınca dinsizliğe sürüklenmek deyiminize takıldım. Acaba dedim birisine dinsiz demenin ŞİRK olduğunu bilmiyor mu bu nurani bilgi kaynağımın sahibi diye düşündüm öyle ya Allah kimin dindar olup olmadığı kararını vermeye tek yetkili kendisinin olduğunu açık seçik Kur an da söylediği halde bu NURANİ kişi nasıl bunu söyler dedim. Anlamadım Birisine dinsiz demek hele hele tanımadığı birisine çok ciddi bir şekilde Şirk tir aman uzak durun....
    Çağdışılık teriminize de azıcık takıldım buram buram hakaret kokuları geldi burnuma böylesine bilgini böylesine hikmetli birisi nasıl olurda hakaretvari konuşur dedim. Bulamadım yanıtını. Yazıyı bir kere daha okudum tamam dedim değerli eğitmen beni aydınlatmak uğruna nasıl akıldan mantıktan insaftan izandan çağdan aykırı yazı yazılır onun örneğini vermiş. O zaman rahatladım.
    Bakın Atatürk ü çok iyi bilen Stajyer Avukat bey ;
    '' Bugün Türkiye'nin herbiryerinde orjinal şekliyle ezan okunuyor, din eğitimi yasalar çerçevesinde özgürce verilebiliyorsa bu Atatürk'ün,cumhuriyet döneminin tüm şehitlerimizin ve geçmişte Türkün dünya nizamını tesis etmeye çalışan Osmanlıda ki Türk büyüklerimizin gayretleri iledir.'' Gibi başı sonu ayrı anlamsız bir cümle tesisine çalışmışsınız. Sizin bu yazınızı okuyanda 1932 yılında BENİM EZANI TÜRKÇE OKUTMAYA ÇALIŞTIĞIMI SANIR. Ben ezanın Türkçe okunduğu dönemlerde Dünyada yoktum. Atatürk ü sizin kadar iyi bilen birisi saçmalama aşamasına geldiğinde hiç bir şey yapamıyorsa kopya çeker genel olarak neymiş bu diye... Ezan 1932 yılında BİZZAT ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ÜN EMİRLERİYLE TÜRKÇEYE ÇEVRİLMİŞ VE OKUNMUŞTUR, BENİM DEĞİL. Yani daha cümlenizin başında sizin Atatürk ü hiç bilmediğiniz bırakın Atatürk ü Cumhuriyetten haberiniz olmadığı anlaşılıyor. Niçin Atatürk döneminde Ezan ın Türkçe olmasına kimsenin karşı çıkmadığını hiç düşündünüz mü ? Benden dolayı olmadığı kesin ... Kaldıki konumuzun bununla hiç ilgisi olmamasıda sizin anlayış şeklinizide ortaya koymaktadır. Konu ne ne konuşuluyor siz ne anlatıyorsunuz orasıda ayrı tabiiki. 1950 Yılında Ezan tekrar Arapçaya döndüğünde bu irticanın zaferi olarak yorumlanmış hilafeti bile geri getirmekten bahsetmişlerdir. Bunlarıda ben yapmadım gene yoktum dünyada...
    1950 de Ezan Arapçaya çevrilmesine karar verilince Cumhurbaşkanı Bayar soruyor ...
    '' "Arkadaşlar, kararımızla Atatürk'ün ruhu muazzep olmaz mı?"
    Buna Belger yanıt veriyor:
    "Büyük zaferimiz üzerine Atatürk'ün ruhu o kadarcık kusuru bize bağışlar efendim!"
    E siz hala Ezan ı Türkçeye benim çevirttiğimimi sanıyorsun BİZZAT ATATÜRK TÜR. ATATÜRK Ü ÇOK İYİ BİLEN ARKADAŞIM...
    ''' Atatürk ilerici,yenilikçi ,çağdaş ve modern dünyaya ayak uydurmaya çalışan bir Türkiye'yi sonraki nesillere emanet etti.Köy Enstitülerinden bahsediyorsunuz ama Mustafa Kemal Atatürk'ün o dönemde yaşadığını düşünürsek ilk kapatacağı kurumlardandır bu enstitüler...Çünkü Atatürk terakkici bir insandı.'' Buyurmuşsunuz beni aydınlatma sürecinizde. Ama ben ne yazdığınızı anlamadam anlayan varsa beri gelsin. Tek anlaşılan sizin bu konu hakkındada hiç bir şey bilmediğiniz. Köy enstitüdülerinin ilk amacı ÖĞRETİMDİ EĞİTİMDİ ÇAĞDAŞLIĞA GİDEN YOLDU. Tarih bilginiz gerçekten yok denecek kadar az az olanda hatalı nhurani bilgileri verenler size gerçekleri anlatmamış.
    1935 yılında toplanan CHP Büyük Kurultayı, köye ağırlık verme politikasını benimsedi. Atatürk bu politikayı eğitim alanında yürütmek üzere, eski kurmayı Saffet Arıkan'ı Milli Eğitim Bakanı olarak görevlendirdi.
    1935 yılında, İsmail Hakkı Tonguç, Bakan Arıkan tarafından MEB İlköğertim Genel Müdürlüğü'ne atandı. (Önce vekâleten, sonra asaleten)
    (Saffet Arıkan, Atatürk'ün isteği ve geçerli bir köy eğitimi kurma direktifi ile Milli Eğitim Bakanlığı'na getirilmiş, çavuşlardan yararlanma ve "Eğitmen" sözcüğü de kendisi tarafından önerilmiştir. Yeni bakan, ilk iş olarak bu konuda yetkili ve güvenilir bir eğitken aramış, yakınlarınca önerilen bu işin gerçek adamını, İsmail Hakkı Tonguç'u bulmuştur.)
    1936-37 öğretim yılında, Eskişehir Çifteler Devlet Çiftliğinde ilk Eğitmen Kursu açıldı. Bu kurs 6 ay kadar sürdü. (Kültür Bakanlığı Dergisi, Sayı 20-1,1937)
    Haziran 1937'de 3238 sayılı Köy Öğretmenleri Kanunu çıkarıldı; Eğitmen Kurslarının sayısı çoğaltıldı. 6 - 8 ay süreli bu kurslar, değişik illerde 1948 yılına kadar yinelendi.
    1937-38 öğretim yılında Eskişehir / Çifteler ve İzmir / Kızılçullu'da iki Köy Öğretmen Okulu açıldı. Bunlara 1938-39 öğretim yılında Kırklareli / Kepirtepe, 1939-40 öğretim yılında da Kastamonu / Gölköy Köy Öğretmen Okulları eklendi.
    Gördüğünüz ve anlayabilirseniz anlayacağınız üzere bu kurum bizzat ATATÜRK tarafından kurulmaya başlanmış ve hayata geçirilmiştir. Atatürk Cumhuriyeti sonraki nesillere filan emanet etmedi ATATÜRK CUMHURİYETİ GENÇLERE EMANET ETTİ. Baştan ne yazdığınıza bakın sonra yazın. Ama bu gençler eğitimli bilgili çağdaş yenilikçi gençler olmalıydı onun için en önemli şey EĞİTİMDİ. Bu kurumlar o yüzden vardı...
    Cehaletinizden doğan saldırganlığınız hat safadadır. Aynı Tayyip efendi gibi desteksiz atıyorsunuz. O da Cumhuriyetin tüm kurumları ile kavga ediyor. Sallıyor sallıyor Aynı kandilden çıkan ışık gibisiniz o her yerde sallıyor siz burada ... Ama o sadece kendisinin dediğini yazan onu pohpohlayanlarla konuşuyor boş bırakılınca da saçmalıyor. Aynı siz gibi....
    Sakın ha sakın bu sapkın iseolojinizi Atatürk üzerinden yapmaya kalkışmayın.
    Hiç kimsenin manevi değerleriyle uğraşmam ama yanlışa yanlış derim. Müslümanlığa saygım sevgim sonsuzdur. Ama müslümanlık kullanılarak şarlatanlık yapan bunu sömürenlerden nefret ederim. İslamın beşiği suudi Arabistanda bir tane yatır yokken güzel yurdumu yatır doldurulmasına kızarım. Yatıra gidip dilek dilemenin şirk olduğunu söylerim. Din dışı sapkınlıkların dinle ilgisi olmadığını haykırırım Savunduğun Ak partinin dinle ilgisi olmayan bir parti olduğunu her yerde söylerim. Dini kendi çıkarları için sömürü aracı olarak kullananları hiç sevmem. Hele hele Ulu önder Atatürk ü bilmeden onun hakkında Ahkam kesenlerden nefret ederim.
    Bana yaptığınız tavsiyeleri şiddetle size öneririm. Önce bir Atatürk ü öğren sonra anla ondan sonra konuş derim naçizane olarak size...

  5. #14
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 27 Mayıs 1960

    27 mayıs darbesi ve genel olarak darbeler konusunda yazılacak çok şey var ve şu aşamada vaktim yok.

    Sayın Gür ve Sayın commodore1tr;
    Bu konuda yazdığınız, katıldığım ve katılmadığım çok şey var. Bunların hepsine ilk fırsatta değinmeye çalışacağım. Ama şu ezanın bir "karşı devrim" olark yeniden Arapça okunmasında CHP'nin katkısına hiç değinmeyerek, kaçak güreşmiş olmuyor musunuz? Doğrusu bu karşı devrimde "devrimcilerin" işlevini nasıl değerlendireceğinizi merak ediyorum. Selamlar saygılar.

  6. #15
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 27 Mayıs 1960

    TÜRKÇE EZANIN ÖYKÜSÜ


    Gençler bilmez, bir zamanlar Türkiye'de minarelerden "Tanrı Uludur" diye Türkçe ezan okunurdu.
    Üstelik bu uygulama öyle kısa da sürmedi.
    1932 yılından 1950 yılına kadar tam onsekiz sene, Türkiye'de insanlar Türkçe ezanla namaz vaktini öğrendi.
    Daha sonra, İkinci Dünya Savaş'ının bitimiyle başlayan "Soğuk Savaş" döneminde bütün Batı Dünyası'nı kapsayan "Anti-komünizm" mücadelesinde ön plana çıkarılan dinci yaklaşımlar, içerde de çok partili siyasetin iktidara getirdiği Demokrat Parti'nin Atatürk Devrimlerini sorgulayan tutumuyla bütünleşti ve ezan yeniden Arapça okunmaya başlandı.
    Altan Öymen Değişim Yılları adıyla ikinci cildini çıkardığı anılarında, pek çok ilginç olayla birlikte bu deneyimin öyküsünü de ayrıntılı olarak anlatıyor: (ss.483-496)
    Türkçe ezan okunması konusu Meşrutiyet dönemindeki bazı aydınlar tarafından da dile getirilmişti.
    Bu özlemi Ziya Gökalp şöyle şiirleştirmiş:
    "Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
    Köylü anlar manasını namazdaki duanın
    Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
    Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
    Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın."
    Atatürk 1932'de, önce Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığını tartıştırıyor ve caiz olduğu belirleniyor.
    Bunun üzerine içlerinde Hafız Burhan, Sadettin Kaynak, Hafız Nuri gibi dönemin önemli hafızlarının bulunduğu bir komisyon kurularak ezanın Türkçe çevirileri yapılıyor ve hangisinin ahenginin daha uygun olduğu tartışılıyor.
    Kabul edilen metin şöyle:
    "Tanrı uludur;
    Şüphesiz bilirim, bildiririm:
    Tanrı'dan başka yoktur tapacak,
    Şüphesiz bilirim, bildiririm
    Tanrı'nın elçisidir Muhammed
    Haydin namaza, haydin felaha
    Namaz uykudan hayırlıdır."
    Diyanet İşleri Başkanlığı 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelge ile bu metni bütün camilere bildiriyor ve ezan Türkçe okunmaya başlıyor.
    Öymen, öykünün bundan sonrasını ve yaşanan ilginç olayları da son derece tatlı bir dille anlatıyor.
    Pek çok ilginç olay yaşandıktan sonra, Demokrat Parti 1950 yılında iktidara geliyor ve ilk iş olarak ezanın yeniden Arapça okunmasını sağlıyor.
    Bu arada Menderes ve arkadaşları bir sıkıntı yaşamışlardır:
    Atatürk'e bağlılığıyla bilinen ve çok partili rejime geçilirken İsmet İnönü'ye Atatürk Devrimleri konusunda dikkatli olma sözü vermiş olan Celal Bayar buna ne diyecektir?
    Öymen, bunu da o dönemin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olan Nihat Reşat Belger'in ağzından aktaran Nadir Nadi'ye dayanarak şöyle anlatıyor:
    Cumhurbaşkanı Bayar'ın başkanlığında toplanan hükümet Arapça ezan yasağının kaldırılmasını tartışmaktadır:
    Bayar bir ara soruyor:
    "Arkadaşlar, kararımızla Atatürk'ün ruhu muazzep olmaz mı?"
    Buna Belger yanıt veriyor:
    "Büyük zaferimiz üzerine Atatürk'ün ruhu o kadarcık kusuru bize bağışlar efendim!" Bunun üzerine Bayar yatışıyor ve toplantı neşeli bir havada sürüyor.
    Bugünlerde yaşanan bilgi ve tarih kirlenmesi, daha doğrusu "kirletilmesi" ortamında Öymen'in kitabı, gerçekleri öğrenmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat.


    Emre KONGAR


    Harun Gür Notu (Bkz : 1-2 ciddi kitaptan sonra 3. ciddi kitap bu olsa gerek:o )

    Bu arada dini bilgilerimizi de tazeleyelim.

    Peygamberimizin Mekke'den Medine'ye hicreti ile (İslamın 13.yılında) burada yaptırdığı "Mescid-i Nebevî = Peygamber Mescidi" 'nin bitmesinden sonra, müslümanlara namaz vakitlerini bildirmek için bir alâmete ihtiyaç olmuştur. Peygamberimiz sahabileriyle çeşitli çareler konuşmuş, çan çalmak, boru çalmak, ateş yakmak gibi fikirler, başka dinlerin alâmetlerine benzediği için kabul edilmemiştir. Ezan sünnet-i müekkededir. Ezan namaza çağrıdır, bir ibadet şekli değildir. İlk ezanı gür sesiyle Hazreti Bilal-i Habeşî okumuştur.

    Yani neymiş, ezanı Türkçe okumak, hatta başka dilde okumak günah, yasak değilmiş. Bizim köftehorlar bunu bilmezler mi? Bilirler de halkı kandırmak, din üzerinden siyaset yapmak işlerine gelir.

    http://www.youtube.com/watch?v=Hp5CquATvXw

    Selamlar,




  7. #16
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 27 Mayıs 1960

    Ezan konusu gereğinden fazla uzadı zaten konumuzda ezan değildi. Ama sevgili Abbas Bey istedi diye son kez ezan konusuna değineceğim ben. Bu arada gerek Abbas abi gerekse Sayın Harun Gür Tartışma adabına uyduğundan dolayı ayrıca teşekkür ederim. Yararlı bir bilgi teatisi oluyor. Araya sıkışan gariplik için ben şahsım olarak özür diliyorum.
    Ezanın Türkçeleşmesi 1932 de son şeklini alır ama aslında 1926 dan başlayıp gelen bir süreçtir ve her Aşamasından Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ün haberi vardır. İşin ilginci sadece Ezan değil hutbelerde Türkçe okunnasını istemektedir Atatürk. Caiz mi değil mi araştırması bittikten sonra caiz olduğu anlaşılınca Karar verilir Ezan Hutbeler Türkçe olacaktır.
    3 Şubat 1932 de Ayasofya da ilk Türkçe Kur'an okunduğu gece Atatürk Hafız Saadettin kaynak ı yanına çağırtır. Ertesi gün Ramazan ayının son Cumasıdır. Ulu Önder Atatürk, elindeki Kur'an tercümesinden bir hutbe konusu seçmişti. Bunu Hafız Sadettin'e verirken "Katiyen sarık istemem" dedi, "İşte bu gece giymiş olduğun elbise ile başı açık olarak okuyacaksın. Fakat hava soğuktur, paltonu giyebilirsin."Hafız Sadettin ertesi gün Türkiye'de ilk kez Türkçe hutbe okuyacaktı ve Süleymaniye Camii'ndeki bu özel cuma için Atatürk, Kuran'dan şu ayeti seçmişti:
    Ey müslümanlar!.. Ulu tanrı buyuruyor ki, bazı insanlar 'Allah'a inandık, biz de müslümanız' derler. Böylelikle Allah'ı ve müminleri aldatmak isterler. 'Herkes gibi iman ediniz' denildiği zaman 'Biz aptallar gibi mi inanacağız' derler. Halbuki kendileri aptaldır. Allah'ın birleşmeyi emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünü fesada verenler hüsrandadır. Kitabı okuyorsunuz, hiç düşünmüyor musunuz? İlk Türkçe Ezanda o gün Ayasofya camiinden okunmuştur.
    Sonrası malum daha tepkiler Atatürk hayattayken başlar itirazlar itirazlar Hatta bursa da küçük bir isyana bile dönüşmüştür bu durum.
    Ezanın Türkçe okunmasından tam bir sene sonra. Gazi Mustafa Kemal, 1933 yılını Ocak ayında bir yurt gezisine çıkmıştır. Gezi sırasında Bursa’ya da uğramış ve Bursa’da ezan Türkçe okunmaktadır. Mustafa Kemal ezanın Türkçe okunmasını devrimin bir parçası saymakta ve Türk dilini yabancı etkilerden kurtaracak önemli adımlardan biri olarak görmektedir. Bu konuda çok titiz ve duyarlı olan Mustafa Kemal bilahare diğer çalışmaları için İzmir’e geçmiştir. Ve 03 Şubat 1933 tarihinde aşağıda açıklanan olay Mustafa Kemal’e bildirilmiştir.
    “Mustafa Kemal Bursa’dan ayrılır ayrılmaz 30-40 kişilik gerici, bağnaz bir grup, ezanın Türkçe okunmasına çok aşırı tepki göstererek köylere kadar inip ezanı yeniden arapçaya çevirmek için harekete geçerler. Ulu cami yanında bulunan Evkaf Müdürlüğüne başvurarak ezan ve kametin Bursa’da arapça okunmasını isterler. Evkaf Müdürü emrin Ankara’dan geldiğini ve bu konuda kendisinin yapacak birşeyi olmadığını bildirir. Bunun üzerine gericiler arkalarına daha büyük bir kalabalık toplayarak ve gösteriler yaparak valiliğe gitmek isterler. Bu olaya karşı Bursa’da ilgili makamlar seyirci kalır ve sinerler. Devrimlerin korunmasında Mustafa Kemal’in çok güvendiği gençlikte de bir kımıldanma görülmez...”
    Mustafa Kemal çok şaşırır ve çok öfkelenir. O tarihlerde devrimlere karşı her hareket Mustafa Kemal’i çok öfkelendirmekte ve sert karşılık vermeye yöneltmektedir. Ve “Bursa’ya baskın yapacağız” diyerek 05 Şubat 1933 akşamı Bursa’ya döner yeniden. 06 Şubat 1933 tarihinde İçişleri ve Adalet Bakanlarının katılımıyla soruşturma başlar. Savcı, yargıç ve müftü işlerinden el çektirilir ve 15 kişi tutuklanır.
    Aynı gün akşam Çelik Palas yanındaki köşkte verilen yemekte sofrasında bulunanlardan birisinin ortamı yumuşatmak için söylemiş olduğu “Efendim, Bursa gençliği bu hadiseyi hemen bastıracaktı. Fakat zabıta ve adliyeye güveninden ötürü...” Lafını Mustafa Kemal bir işaret ile keserek Türk gençliğinden ne anladığını ne beklediğini belirten “BURSA NUTKU”’nu yapmıştır.
    Atanın Ölümünden 10 yıl sonra 4 Şubat 1949'da Ticani tarikatından iki kişi Meclis'in dinleyici locasından Arapça ezan okuyarak "eylem koydular". Bir yıl sonra da Menderes iktidarı devir alır almaz ilk iş olarak Türkçe ezana el attı.
    "Türkçe ezan o dönemki taasupla mücadele mecburiyetinden doğmuştu. Bugün o tedbirlerin devamına lüzum kalmamıştır. Biz millete malolmuş inkılapları savunacağız" dedi. Ve Türkçe ezan zorunluluğu Meclis çoğunluğunun oylarıyla kaldırıldı. Oysa "taasup" toprağa gömülmek bir yana, ortalığa dökülmüştü ve "millete malolmamış inkılaplar" hep çağdaşlık vaadeden reformlardı.
    Türkiye o gün bu gündür, yani 57 yıldır Arapça ezanla uyanıyor.
    Atatürk Cumhuriyeti'nin camilerinde bugün Türkçe ezan okumak bir cesaret işidir. Geçmiş yıllarda açıkça gördüğümüz gibi Atatürk'ün emekli savcıları kazara ağızlarından "Ezan Türkçe olmalı" lafını kaçırırlarsa aday oldukları "Atatürkçü" partiler o savcıları yaka paça kapı dışarı ederler. Ve o Atatürkçü savcılar da koltuk telaşına, hemen çark edip tükürdüklerini yalamak zorunda kalırlar. Atatürk'ün ülkesinde ne O'nun kurduğu partiden, ne bir başkasından bu konuda en küçük ses çıkmaz. Çünkü onların gözünde Atatürk, yüksekte bir heykelin adıdır sadece...Her köşebaşında bir heykelini ya da büstünü gördüğümüz, her parti liderinin konuşmasında, her hükümet programının paragraflarında karşımıza çıkan Atatürk'e aslında ne kadar uzak düştüğümüzün kanıtıdır aslında bu olanlar. Türklerin Türkçe ezan dinlemesine katlanamazlar,ama Türkçüdür, hem de Atatürkçüdür...
    Bilmezlerki uzaktan bir yerden yazılan ve yine uzaklarda kalmış bir el tarafından seçilen bir ayet der ki :
    "Ey inananlar... Kitabı okuyorsunuz... Hiç düşünmüyor musunuz?"

    Abbas bey sizin sorunuz öbür yazıya kaldı. Ben gene karıştırdım kusuruma bakma başladımmı duramadığımdan....

  8. #17
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 27 Mayıs 1960

    14 Mayıs 1950 de Türkiyede genel seçimler yapıldı. 22 Mayıs 1950 de de seçimin galibi olan DP hükümeti kurmuş oldu. Bu seçimde DP 420 CHP 63 MP1 Bağımsızlar 3 Millet vekili çıkarabildi/ oldu.
    DP nin ilk işi Ezan a el atmak oldu. Ve ilk getirdikleri kanun teklifi Ezan ın Arapça okunmasının önünü açmaktı. 16 Haziran 1950 de bu kanun çıkartılırken herkes CHP nin buna karşı çıkacağını sanıyordu. Ama olmadı meclis tutanaklarından: ( Konuşmacı Cemal Reşit Eyüboğlu )
    ''“Sayın arkadaşlar,
    Türk Ceza Kanunu’nun 526. maddesinden, ezana taalluk eden ceza hükmünün kaldırılması maksadıyla hükümetin bugün huzurunuza getirdiği kanun tasarısı hakkındaki CHP Meclis Grubu’nun görüşünü arzediyorum.
    Bu memlekette milli devlet ve milli şuur politikası cumhuriyet ile kurulmuş ve CHP bu politikayı takip etmiştir. Bu politika icabı olarak ezan meselesi de bir dil meselesi ve milli şuur meselesi telákki edilmiştir.
    Milli devlet politikası, mümkün olan her yerde Türkçe’nin kullanılmasını emreder. Türk vatanında ibadete çağırmanın da öz dilimizle olmasını bu bakımdan daima tercih ettik.
    Türkçe ezan-Arapça ezan mevzuu üzerinde bir politika münakaşası açmaya taraftar değiliz.
    Milli şuurun bu konuyu kendiliğinden halledeceğine güvenerek, Arapça ezan meselesinin ceza konusu olmaktan çıkarılmasına aleyhtar olmayacağız” (TBMM Zabıt Ceridesi, 16. 6. 1950, birleşim 9, oturum 1, sah: 182).
    Buradan açık ve net gözüküyor ki bu kanunun değişmesinde etmesi gerektiği halde muhalefet etmeyen bir CHP vardır. Doğru mu yapmışlardır ? Bence kesinlikle hayır. Peki DP ne demiş ?
    DP milletvekili Seyhan Sinan Tekelioğlu, “Atatürk sağ olsaydı hiç şüphe yok ki, bu büyük Meclis’in düşündüğü gibi düşünecekti. ...’Allahu ekber’ ile ’Tanrı uludur’ kelimeleri bir manaya gelmez. Eski zamanlara ait kitapları okursak birçok tanrılar olduğunu görürüz: Yağmur tanrısı, yer tanrısı, vesaire. Binaenaleyh ’Tanru uludur’ deyince bunların hangisi uludur? ...Hristiyanlar bile bir ölüyü haber vermek için çan çalarlar. Onlar çan çalınırken çanın ne demek istediğini anlıyorlar, Müslümanlar bir sala sesi duymuyorlar” diye konuştu.
    Yani yaptıklarını Atatürk ün destekleyeceğini savunmaktadırlar. İyide Atatürk dönemi ortada kardeşim diyen çıkmamıştır. Karşı oy verseler bile bir işe yaramayacak olmasına rağmen bence karşı oy vermesi gerekirdi CHP nin . Çünkü yukarıda da dediğim gibi
    Bilmezlerki uzaktan bir yerden yazılan ve yine uzaklarda kalmış bir el tarafından seçilen bir ayet der ki :
    "Ey inananlar... Kitabı okuyorsunuz... Hiç düşünmüyor musunuz?"

  9. #18
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    Çankaya/ANKARA
    İletiler
    99
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 27 Mayıs 1960

    Yapılan yorumlara bak , gel de şu siteyi sevme!!! Tartışma 3,5 tartışmacı ile sürmüş görünüyor. Milleti bilgilendiren 3 düşünce sahibine teşekkür ederim.

    Şu asker alerjisi kimlerde vardır bir bakalım?

    1- Cemaatçi ve Şeriatçılarda : Asker olmasa şimdiye 50 kere din devleti kurmuşlardı.
    2- Şovenist Kürtlerde : Asker olmasa şimdiye 50 kere bir kukla devlet kurmuşlardı.
    3- Eski Marksistlerde (bugün onları demokrat ABD ve AB'ci olarak görüyoruz): Memlekette devrim yapamadılar gerçi ama kendileri pek bir güzel evrim geçirdiler.

    4- Bir grup daha var ki ben onlara "Enayi Demokrat" diyorum : Bunlar dünyadan bihaberdirler. Demokratlığını örnek aldıkları, hayranlık ve aşağılık kompleksi duydukları ülkeler çıkarlarına ters düştüğü zaman en antidemokrat işlere imza atarlar. Ama bizim enayiler bunları göremez, görmek istemez.

    (Almanya'nın Baider Mainhoff Çetesi'nin tepe yönetimini hapishanede 1 gecede temizlemesi, terör örgütlerine yasadışı silah satışı, Fransa'nın Cezayir'de yaptıkları, Ermeni Soykırımı'nı inkar edenlere hapis cezası, İngiltere'nin bombalı terör saldırılarından sonra çıkardığı terör yasası ve hemen ardından suçsuz bir Müslümanı polisin arkadan ve başından vurarak öldürmesi, Belçika'nın teröristlere kucak açması, kamplar organize etmesi, Bakanları'nın, savcı ve hakimlerinin bu örgütlerle ilişkiler kurması, Danimarka'nın farklı inançlara tahamülsüzlüğü Hz. Muhammet'e yaptığı saldırılar, ABD'nin Irak işgali, Ebu Gurayb Hapishanesi ve Guantanamo Kampı, CIA'nın çeşitli ülkelerde işkencehaneler kurması ............... hangisini sayalım.)

    Demokrasi, insan hakları, özgürlükler, az gelişmiş ülkeleri sömürmek ve baskı altına almak için kullanılan birer ekipmandır onlar için!!! Kendilerinde olmayan yasaları, uygulamaları size empoze ederler. Demokrasi diye alırsın bir de bakarsın ki bir tarafın eksilmiş. Bizim Enayi Demokratlar, yukarıdaki 3 grubun medyada köşe kapmış temsilcilerinin verdiği gazlarla inceden demokrasi dersi alırlar. Aşağılık kompleksleri daha bir depreşir. Bilmezler ki bizim bizden başka dostumuz yoktur. Uluslararası ilişkilerde çıkarlar vardır. Bugün dostum dediğin ülke biraz çıkarına dokunursan yarın en keskin düşmanın olur.

    Şu hayal aleminden artık uyanın!!! Bu ülke, bu millet şimdikinden çok daha kötü bir haldeyken, bunların hepsini dize getirdi. Çünkü şeref ve haysiyetine düşkündü.

    Korkmayın, aklınıza getirmeyi başarabilirseniz, muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur.

  10. #19
    Kayıt Tarihi
    Mar 2007
    İletiler
    329
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 27 Mayıs 1960

    Evet yıl 1953 CHPnin haksız iktisaplarının iadesine dair kanun çıkarıldı dp tarafından,yargının görevine ilişkin bir konu haksız kazanım ya da sebepsiz zenginleşme, ancak haksızlık değerlendirmesini kendinde yapma yetkisini görerek yargısal karar niteliğinde bir kanun çıkardılar(1963 yılında bu kanun anayasa mahkemesi tarafından iptal edildi),seçimlerde kendilerine oy vermeyen kırşehir ilini ilçe yaptılar bir kanunla(bu kanun da siyasal intikam sebebiyle çıkarılan bi kanun olduğundan kanunun amacı kamu yararı olmadığından anayasa mahkemesince iptal edildi),chpnin yurt çapındaki teşkilatları kapatıldı ya da fiilen çalışamaz duruma getirildi,meclis içinde olağanüstü yetkili bir mahkemeler kuruldu,bunlar demokrasinin kötüye kullanılarak nasıl katledildiğinin yok edildiğinin en önemli kanıtları darbe haklı ya da haksız ama bir gerçek var ki dpnin yaptıklarının objektif olarak bakılınca diktatörlük kurma amacını taşıyan hareketler olduğu açıkça görülüyor.

  11. #20
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: 27 Mayıs 1960

    Sayın turkuaz1923;
    Üçbuçuk tartışmacıdan bizim payımıza düşen sanıyorum "buçuk" kısmı.
    Askerden gocunanları 4 kategoriye ayırmışsınız. Gerçi ben askerden gocunan biri değilim, ama askerin demokratik hukuk devletindeki olması gereken konumu ile bizdeki fiili konumunu sorgulayan bir tavrım olduğundan sanıyorum sizin kategorileriniz içinde ben "enayi demokratlar" grubundanım. Ama olsun, ben bu halimden memnunum. Selam ve saygılar.

+ Konuyu Yanıtla
2 / 5 Sayfa İlkİlk 12345 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

sahibinden köy evi cifteler

Forum

Benzer Konular :

  1. Bugün 27 Mayıs
    Evet bugün 27 Mayıs. Tarihimizin şanlı bir dönüm noktasının yıldönümü bugün. Kimilerine göre kara bir gün, bana göre şanlı ve şerefli bir devrim, bir...
    Yazan: Hakkarili Arzuhalci Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 6
    Son İleti: 31-05-2011, 23:42:19
  2. 1 Mayıs
    Yarın 1 mayıs uluslarası, emeğin birlik ve dayanışma günü. Aynı zamanda 1977 yılında taksim alanında katledilen 37 emekçi ve emekten yana insanımızın...
    Yazan: Av.Ragıp Atay Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 9
    Son İleti: 30-04-2011, 23:10:26
  3. 1 Mayıs
    http://www.hurriyet.com.tr/_np/6562/5486562.jpg Genç Kızın ağrıyan dişini tedavi etmeye çalışan şefkatli polisimiz. 1 Mayıs bahar...
    Yazan: milo Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 28
    Son İleti: 01-05-2010, 19:39:29
  4. 1 Mayıs
    Merhabalar; 1 Mayıs günü Karşıyaka İzmir Adliyesinde davam var ve 1 Mayısın tatil olacağı söyleniyor acaba dava ne olacak, tatil kesin mi ??? ...
    Yazan: dalonur Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 11
    Son İleti: 30-04-2009, 20:26:52

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.