+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 11 ileti bulundu.

Konu: Gölge Oyunları - Hacivat ile Karagöz

Gölge Oyunları -  Hacivat ile Karagöz Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    2.302
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Gölge Oyunları - Hacivat ile Karagöz

    Tarihçesi

    Gölge oyununun çıkış noktası uzakdoğu, Çin olarak bilinir. Ticaret ve geziler sonucu Endonezya, Java ve Hindistan’da yaygınlaşan gölge oyunu mistik ve dinsel bir etkiye sahiptir. Türkler Çin ile yakın ilişkileri dolayısıyla bu sanatı öğrenmişler ve kendi kültürleri doğrultusunda geliştirmişlerdir. Uygur ve Budist duvar resimlerinde görülen tasvirler Çin gölge oyununda da görülür. Topkapı Sarayı Müzesi’nde eserleri bulunan Mehmet Karakalem çalışmaları da bunlara benzer örneklerdir.

    Gölge oyunu tekniğinin Türk halk kültüründe ne zaman Karagöz adını aldığı hakkında çeşitli görüşler vardır. Bunlardan en yaygın olanı Bursa efsanesidir. Sultan Orhan devrinde (1324-1362) Ulucami’nin yapımında demirci ustası Kambur Bâli Çelebi (Karagöz) ile duvarcı ustası Halil Hacı İvaz (Hacıvat) çalışmaktadır. Nekre tipler olan ikilinin arasında geçen nükteli konuşmalar diğer işçilerin dikkatini toplayıp, işlerini aksatmalarına sebep olur. Cami inşaatı yavaş ilerler. Durumu öğrenen padişah hiddetlenip her ikisini de idam ettirir.


    Yaptığı yanlışlığın bilincine varan padişah çok üzülür. Padişahın musahibi Şeyh Küşterî padişahı teselli etmek için beyaz sarığını çıkarıp gerer ve arkasına bir şem’a (ışık) yakar. Ayağından çıkardığı çarıklarıyla Karagöz ve Hacıvat’ın tasvirlerini canlandırıp nükteli konuşmalarını seslendirir. Günümüzde de Karagöz perdesine “Şeyh Küşterî meydanı” denir ve Şeyh Küşterî Karagözcülüğün pîri – kurucusu kabul edilir. (Evliya Çelebi Seyahatnamesi)

    Gölge oyunu ülkemize Yavuz Sultan Selim’in 1517’deki Mısır seferi sonrası 16. yüzyılda gelmiştir. Mısır’ı fetheden Yavuz Sultan Selim’in Memlük Sultanı Tomanbay’ın asılışını hayal perdesinde canlandıran bir hayal sanatçısını, oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ın da görmesini arzu ederek İstanbul’a getirmesiyle gölge oyunu İstanbul’a gelmiştir. Türkler 16. yüzyıl başlarında perde gerisinden gölge yansıtma tekniğini Mısır’dan almışlardır. Mısır Memluklarının gösteri yaptıkları siyah, ışık geçirmeyen, arabesk motiflerle işlemeli tasvirleri, şeffaf ve renklendirilmiş deri üzerine işleyen Türkler, bu sanata farklı bir nitelik kazandırdılar. Mısır oyunlarının olay örgüsünün birbirinden kopuk yapısını düzenleyip yeni bir biçim verdiler. Oyun tipleri Osmanlı İmparatorluğu’nun bünyesinde barındırdığı halklar içinden ve mahalle geleneğinden seçilmiştir. Karagöz Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yayılmış, çevre ülkelerde etkili olmuş, geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Karagöz oyunu Mısır’a tekrar yeni biçimiyle dönüp ilgi görmüştür. Bugün Mısır kuklasının adı Aragöz’dür.

    Nitekim bir çok gezgin, 19. yüzyılda Mısır’daki gölge oyununu anlatırken, bunun Karagöz olduğunu, Mısır’a Türkler tarafından sokulduğunu ve çoğunlukla Türkçe oynatıldığını belirtmişlerdir. İslam dünyasında bu oyuna “Tayf-ül hayal”, “Zıll-i hayâl”, “Hayâl-el sitare” gibi adlar verilmiştir. Bazı İslam mutasavvıfları eserlerinde hayâl sahnesini dünya’ya, perdedeki geçici hayalleri insanlar ve diğer varlıklara benzetmişlerdir. Oyundaki hayaller nasıl perde arkasındaki sanatçı tarafından oynatılıyorsa, evrendeki varlıkları da görünmeyen bir yaratıcının hareket ettirdiği anlatılmıştır.

    16. yüzyılda hayâl oyununun yaygınlığını ve Osmanlı eğlence sanatlarının başlıcalarından olduğunu gösteren pek çok belge vardır. Şeyhülislam Ebussuut Efendi’nin (1490-1574) hayâl oyununu ibret gözüyle seyretmenin cezayı gerektirmeyeceği yolundaki fetvası bunların en önemlisidir. Ebussuut Efendi; “Gerçek biliminde yükselmek isteyenler için gölge oyununda büyük ibretler olduğunu gördüm. Kişiler, kalıplar gölge gibi gelip geçiyor ve çabucak yok oluyor, onları oynatan ise bakî kalıyor” demiştir.

    Karagöz üzerine 17. yüzyıla ait belgeler daha çoktur. Evliya Çelebi, Naima gibi yerli yazarların eserlerinden ve İstanbul’da bulunmuş Avrupalıların anı ve gezi kitaplarından öğrenildiğine göre Ramazan ayında kahvehanelerde, başka zamanlarda da evlenme, doğum, sünnet düğünü vs. dolayısıyla saray, konak ve evlerde yapılan şenliklerde oynatılan bu oyunlar Osmanlı toplumunun belli başlı eğlencelerinden biriydi.

    19. yüzyılda da sarayın ve halk toplantılarının gözde eğlencelerinden olduğunu yine yerli ve yabancı kaynaklardan öğreniyoruz. 19. yy’da 2. Mahmut dönemine ait kaynaklarda da Karagöz oyunu yer alır. 1843’de Türkiye’yi ziyaret eden Gerard de Nerval seyahatnamesinde İstanbul’da seyrettiği Karagöz oyununu tüm ayrıntıları ile anlatır. (Gérard de NERVAL, Doğuya Yolculuk, Çelik GÜLERSOY İstanbul Kitaplığı, İstanbul-1974, s: 85-94)

    Yabancı kaynaklarda Karagöz oyunlarının açık saçık bulunduğuna dair yazılar vardır. Bunlardan Jean Thévenot 1655-1656’da Türkiye adlı eserinde, bir hanımın nasıl olupta Karagöz oyunu izlediğini anlayamadığını yazar. (Jean THéVENOT, 1655-1656’da Türkiye, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul-1978, s: 95-96.)

    Abdülaziz ve II. Abdülhamit devirlerinde bazı Karagöz sanatçıları Mızıkayı Hümayun himayesine alınmışlardır. Bu dönemde yetişen Karagöz sanatçılarının kimisinin tekkelerden (Şeyh Fehmi Efendi, Müştak Baba), kimisinin medreseden (Darphaneli Hafız Efendi, Hafız Mehmet Efendi) kimisinin Enderundan (Enderunlu Hakkı Bey, Enderunlu Tevfik Efendi), kimisinin katiplikten (Katip Salih Efendi), kimisinin cerrahlıktan (Cerrah Salih Efendi), pek çoğunun da esnaflıktan (Yorgancı Abdullah Efendi, Püskülcü Hüsnü Efendi, Kantarcı Hakkı Efendi, Hamamcı Süleyman Efendi, Yemenici Andon Efendi, Çilingir Ohannes Efendi) olduğu görülür.

    Saray için getirilen, önceleri saray düğünlerinde perde diyen Karagöz çok kısa zamanda halka kendini sevdirdi. Sonuçta Karagöz çeşitli Hayâlîler eliyle halk arasında büyük rağbet gördü. Geniş Osmanlı coğrafyasındaki tüm tipleri bünyesinde barındıran bir folklor, edebiyat, etnoğrafi, müzik, mizah ve hiciv sergisi kimliği kazandı.

    Esnek yapısı itibariyle doğaçlamaya ve güncel olayların işlenmesine son derece açık olan Karagöz perdesi, zamanının en önemli toplumsal yergi vasıtasıydı. Halkın beğenmediği hükümet kararlarını eleştirdiği ve kamuoyunu temsil ettiği dönemler vardır. Osmanlı’nın son dönemlerinde Karagöz sanatçıları devlet ileri gelenlerinden bazılarının hırsızlığını, rüşvetçiliğini vs. perdede canlandırdıkları için bu taşlamalar çok keskin bulunmuş, oyunlar yasaklanmıştır. Devlet ileri gelenlerinin perdeye yansıtılmaları ağır cezalara bağlanmış, bu yasaklamalardan sonra Karagöz sıradan, kaba saba bir güldürü durumuna düşmüştür.

    20. yy’da Türk Halk edebiyatı ile ilgili araştırmalar başlamış fakat hızla başlayan batılılaşma çabası ile Karagöz oyunu gözden düşmeye başlamıştır. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde bir süre daha yaşayan Karagöz, zaman içinde tiyatronun, sinemanın daha sonra da televizyonun hayata girmesiyle önemli ölçüde etkisini kaybetmiştir.

    Bu yüzden hayaliler Karagöz oyun tekniğinde bazı değişiklikler yapmaya çalışmışlardır. Ahmet Rasim, “Muharrir Bu Ya” adlı eserinde Hayali Katip Salih’in kanto söylettiği ve muhafazakarlar tarafından eleştirildiğini anlatmaktadır.

    Ancak Karagöz oyunlarının etkisini kaybetmesindeki sebep sadece teknoloji alanındaki gelişmeler olmamıştır. 17. yüzyılda başlayan batılılaşma çabaları yirminci yüzyılın başlarında etkisini göstermeye başlamış, geleneksel Türk tiyatrosunun en önemli özelliği olan doğaçlama geleneği terkedilmiş bunun yerini batı tiyatrolarında olduğu gibi yazılı metinler almıştır. Yazılı metne bağlı kalarak oynatılan Karagöz oyunları, yeni oyunlar yazılamadığı için çağa ve insanların kültürel gelişimlerine ayak uyduramamış, eskiden oynatılan oyunların aynısının tekrar tekrar perdeye getirilmesi insanların ilgisini çekmez olmuştur.

    Yenileştirme çalışmaları Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde de devam eder. 1910 yılında Beyoğlunda “Canlı Karagöz Sahnesi Operet Kumpanyası” adlı topluluk kurulur. Komik-i Şehir Naşit Efendi burada deneme amacıyla canlı Karagöz olarak sahneye çıkmıştır.

    Doğaçlama geleneğine geri dönülmesi durumunda Karagöz eskiden olduğu gibi saygın ve yaygın bir duruma gelebilecektir, aksi takdirde önümüzdeki on yıllar içinde Karagöz sanatımız tarih kitaplarının arasında kalıp yok olmaya mahkumdur. Karagöz günümüzde sayıları azalan Hayâlîler tarafından yaşatılmaya çalışılmaktadır.

    1966’dan sonra düzenlenmeye başlayan festivaller yarışmalar sonucunda bir çok başarılı hayalinin varlığı ortaya çıkmış, yeni oyunlar kaleme alınmıştır. Yazılan oyunların pek çoğu perdede oynamaya uygun olmasa da konu tekrar gündeme gelmiştir.

    Kaynak www.karagozevi.com



    Hukuki NET Güncel Haber

    Gölge Oyunları -  Hacivat ile Karagöz konulu yargıtay kararı ara
    Gölge Oyunları -  Hacivat ile Karagöz konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    2.302
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Gölge Oyunlari / Hacivat ile Karagöz

    Ben sadece Karagoz'un olduruldugunu biliyordum ancak karagozevi.com dan almis oldugum bu bilgilerde ikisinin ayni zamanda olduruldugu yazili..
    Daha once bulmus oldugum kaynagi buldugumda sizlerle paylasacagim.
    Bu konuda bilgisi olan veya bildikleri kaynaklar varsa paylasirlarsa sevinirim.
    Saygilarimla.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    2.302
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Smile Re: Gölge Oyunlari / Hacivat ile Karagöz


  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    2.302
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Gölge Oyunlari / Hacivat ile Karagöz

    Yunanlılar, Karagöz için patent başvurusu yaptı



    Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği (UNIMA) Türkiye Milli Merkezi Genel Sekreteri Hayrettin İvgin, Yunanistan'ın Karagöz ve Hacivat'ın patentini almaya çalıştığını söyledi.

    İvgin, 1929 yılında Prag'da kurulan UNIMA'nın, 100'e yakın ülkede örgütlendiğini ifade etti. Türkiye'nin 1991'de UNIMA'ya üye olduğunu bildiren İvgin, şöyle konuştu:

    "Dünyada 139 ülke UNIMA üyesi. Türkiye en son üye olan ülkelerden biri. Türkiye'deki bütün gölge oyunu sanatçıları üyemiz. Birliğimizin kartını taşımayanlar, gösteri yapamaz.

    Türkiye'de çok iyi Karagöz-Hacivat sanatçıları var. Ancak, Türkiye'de bu sanata çok önem verilmediğinden sanatçı ve seyirci sayısı azalıyor. Hacivat ve Karagöz'ün dünya üzerinde benzeri yok.

    Türkiye'de Karagöz ve Hacivat can çekişiyor. Yunanistan da 'gölge oyunu benimdir' diyor. Yunanistan, Karagöz ve Hacivat'ın patentini almaya çalışıyor. Yunanlılar Karagöz'e 'Karagoizis', Hacivat'a 'Hacivatis' diyor. Patentini de bu adlarla almaya çalışıyorlar.

    Tipleri de 'bizim tiplerimiz' diyorlar. Yunanistan hükümeti bu işin üstüne çok düşüyor. Buna karşı girişimde bulunmamız için devletin Karagöz ile Hacivat'a sahip çıkması gerekiyor. Milli sanatımız kaybolmaya yüz tuttu. Karagöz ve Hacivat'ı küstürüyoruz."

    CNNTÜRK

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    2.302
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Gölge Oyunlari / Hacivat ile Karagöz

    Neye dayanarak bunu yapmaya çalışıyorlar acaba, sadece tip benzerliği bunun için yeterli bir neden midir?

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    2.302
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Gölge Oyunları / Hacivat ile Karagöz

    Hay hak! Karagöz senfonik olunca…

    Röportaj / H.SALİH ZENGİN
    s.zengin@zaman.com.tr

    Cemal Reşit Rey Konser Salonu 3 Nisan Perşembe günü ‘Senfonik Karagöz’ isimli bir konsere ev sahipliği yapıyor. Roma ve Lazio Orkestrası’nın Cem Mansur’un şefliğinde sahne alacağı etkinlikte Karagöz ile İtalyanların gölge kahramanı Pulcinella’nın maceraları mizah ve müzik karışımıyla birlikte sunulacak. Yılmaz Erdoğan da anlatıcı rolünü üstleniyor.

    Akdeniz’in iki ucundaki gölge tiyatrosu kişiliklerini bir konserle buluşturma fikri nasıl çıktı?

    Bu, Roma ve Lazio Orkestrası’nın İstanbul’u ziyaretine neden olan tek eser aslında. Gerçi ben yurtdışında çalıştığım orkestraları İstanbul’a getirmek istiyorum ve bunu da bazen yapabiliyorum. Son yıllarda beğenerek konuk şef olarak çalıştığım orkestralardan birisiydi Roma ve Lazio Orkestrası. Geçen yıl Roma ve çevresinde verdiğim bir dizi konser için benim önerdiğim program konseptinin içerisine onlar da bir eser önerdiler. Dediler ki: “Bizde 1952 doğumlu, Romalı besteci Luciano Bellini diye bir adam var. Onun yazdığı ‘Pulcinella ve Karagöz’ün Maceraları’ isimli senfonik bir masal var.” Bellini Karagöz’ü sadece duymamış, üzerine senfonik masal da yazmış düşünün. Çok hoş bir eserdi karşılaştığım.

    Pulcinella kimdir? Nasıl bir kahramandır?

    Akdeniz’in diğer ucundan bir halk tiyatrosu kahramanı o da. Birçok şekli var Pulcinella’nın. Fransızcada Polichinelle, Rusçada Petroushka, İngiltere’de ise Punch ismiyle ortaya çıkan değişik halk tiyatrolarındaki ortak bir karakter aslında. Karagöz’ün de bir tarafını ona bağlayan tiyatro tarihçileri var. Pulcinella kendi başını belaya sokan bir tip, daha çok Hacivat’a benziyor. Bu konser, Akdeniz’in iki ucundaki iki gölge tiyatrosu kahramanının hayalî karşılaşması üzerine müzik ve mizah yoluyla sözcüklere ihtiyaç kalmadan insanların birbirini anlayabilecekleri ve iletişim kurabileceklerini anlatan bir müzik.

    Akdeniz’in ortak bir müzik dili var mı peki?

    Müziği dinlediğiniz zaman “Aa bu Napoli halk müziği, yok galiba Osmanlı, biraz Yunanlı mı oldu acaba? Şurası da biraz Arap…” gibi sürekli bıçak sırtında oluyorsunuz. Bu da müziğin belli bir kültüre ait olmakla birlikte aslında ne kadar evrensel olduğunu gösteren bir eser. Bu müzik biraz bana şeyi hatırlatıyor: Akdeniz’de korsanların ‘lingua franka’ adını verdikleri ortak bir dili varmış. Biraz İspanyolca, biraz Osmanlıca, birkaç kelime Yunanca, kenarından Arapça ve Fransızcanın bulaştığı, temelde birbirlerini anlamalarına yardımcı olacak ortak bir Akdeniz dili. Bu müzik de bana biraz onu hatırlatıyor. Bu ortak müzik diliyle Akdeniz ile bir gönül ortaklığımız oldu.

    Karagöz ve Pulcinella müziği hangi müzik türünü temel alıyor?

    Müzik benzerlikleri tabii var. Akdeniz müziklerini temel alan bir müzik bu. Özgün bir müzik ama müzik olarak Akdeniz’in müzik türlerine eğilen bir eser. Fakat konserde biz İ. Stravinski’nin Pulcinella Süiti isimli neoklasik türdeki bale müziğini çalacağız ki bu geniş oda orkestralarının çaldığı bir eser. 18. yüzyılda Napoli’de yazılmış bir müziğin 20. yüzyılın başlarında bir Fransız ve Rus bestecisinin kendi diliyle yorumlaması… İki yüz yıl öncesinin müziğinin nasıl hâlâ geçerli olabileceğini ve aynı zamanda bir orkestranın ne kadar iyi olabileceğini de gösteren neşeli bir eser. İtalyan müziği çok sesli, Doğu müziği tek seslilik üzerine kurulu. Ruh olarak bir benzerliğimiz var.

    Geleneksel gölge tiyatromuz söz ile yoğrulan bir tür. Bu durumda ‘Senfonik Karagöz’ gösterisinde sözün yeri ne olacak?

    Biz Roma’daki konserlerde bir Alman bestecinin ‘Napoli Halk Şarkıları’ adı altında, 17. yüzyıl Napoli şivesiyle söylenen çağdaş bir düzenlemesini koymuştuk. Burada 3 Nisan’da yapacağım konserde arasında Karagöz olacak. Karagöz ustası Alpay Ekler’in Karagöz gösterisi ve Doğan Dikmen’in yöneteceği Akis Ensemble de konserde yer alacak. Burada geleneksel müzik sunacağız. Karagöz’ün ‘Sahte Gelin’ isimli oyunu sunulacak.

    Yılmaz Erdoğan da anlatıcı rolünde...

    Yılmaz Bey de kendini bir Karagöz olarak tanımladığı için Karagöz’ün klasik müzikle ilişkisini anlatan bir metin üzerinden gittik. Birebir Pulcinella ve Karagöz karşılaşmasından hareket etmedik; çünkü bunu anlatan müziğin kendisi zaten. Napoli ile İstanbul’un müzik olarak nasıl kucaklaştığını anlatan bir eser.

    Bellini’nin Karagöz’ü, Yunanlıların sahip çıktığı Karagöz’den hareketle mi oluşturulmuş?

    Aslında aynı kahramanlar, ama onlar ‘Karagoizis’, ‘Hacivatis’ diyorlar. Dolmanın, lokumun, baklavanın patentini almaları gibi. Aslında ne onların ne bizim yani, hepimizin. Ege’nin iki kıyısında olan ülkelerin aynı estetik değerlerini paylaşmalarına hayret edip, birinin ötekinden yürüttüğünü düşünüyoruz.

    Bellini konsere gelecek mi?

    Gelemeyecek, çünkü aynı tarihte aynı konseri İtalya’da sunuyor olacak.

    Peki bu konser, Karagöz izleyicisi ile konser izleyicisini buluşturabilir mi?

    Orkestra konseri izleyen kimseler herhalde çocukluklarından beri Karagöz gösterisi izlememişlerdir. Aynı zamanda Karagöz izleyicisi de belki bu tür bir müziği dinlememiştir. O açıdan da bir köprü oluşturabileceğini tahmin ediyorum. Çünkü bizim orkestra ve klasik müzik dediğimiz olayla ilgili fobilerimiz var Türkiye’de. Yalnız belli bir zümreye ait, belli bir kültür ve eğitimle ulaşılabilecek bir şeymiş gibi son derece yanlış ve fakirleştirici bir görüş açısı var. Bu her yerde var, Türkiye’de daha belirgin. O köprüyü de kurmak istiyoruz.

    Bu köprünün kurulabilmesi için insanların algısını değiştirmek mi gerekiyor?

    Orkestra müziği içinde insanların aşina oldukları halk müziğinin de izlerini görerek bu kadar da uzak olmaları gerekmediğini de hissettiren bir konser olacak bu. Müzik dünyamızda bir sığlık ve kamplaşma var. Bu müziği Batı’nın, onların müziği olarak görmemiz, çok şey kazandıracakken çok şey kaybettiriyor bize. Beethoven, Almanların değil, bütün dünyanın. Evrensel değerleri anlatan müziği hissetmemiz için o uygarlığa ait başka değerleri benimsememiz gerekmiyor. Müzik soyut bir şey. Beethoven senfonisi neyi anlatıyor? Bilmiyorum. Ama hayatımdaki en önemli şey mi? Evet. ‘Gelin bir gönlünüzü açın. Biz de İstanbulluyuz. Bundan biz de heyecanlanıyorsak bunda bir şey var’ demeye çalışıyorum. Zor bir şey değil buna ulaşmak. Önyargılardan arınıp, gönlünü açmakla ilgili. Klasik müzikte anlamak diye bir kavram yok aslında, hissetmek var. Bunu hissettirmeye yardımcı olan müzisyenler olduğu kadar bunu kendi ayrıcalıklarıymış gibi, anlatmaktan çekinen, dinleyiciye yukarıdan bakan, ‘sayın halkımız anlamaz zaten’ yaklaşımında olan kesin olarak kabul edilmez tavrı olan müzisyenler de var. Bu müziği dinliyorum diye kendi kültürümü yadsıyorum diye bir durum da yok. Sanatın bir ihtiyaç olarak algılanmasıyla ilintili bir durum.

    Bir şeyleri değiştirmeye yarar mı müzik?

    Bir şeyleri değiştirmek bazı kimselerin savunduğu gibi çok zor değil Türkiye’de. Müzik, insanlara evrensel değerleri, disiplini, hayatına güzelliği ve derinliği katmada büyük bir silah aslında. Hiçbir dogmaya bağlı kalmadan müzik yoluyla insanlığa armoni nedir, güzellik nedir anlatırsınız. Bir orkestraya baktığınız zaman iyi işleyen bir toplumun aynasını görürsünüz. Orada şef diye bir adam var ama şefin diktatör olmaya hakkı var mı? Hiçbir şekilde yok. Ama otorite sahibi mi? Evet. Değişik sesler çıkaran bir toplumun uyum içinde nasıl çalışabileceğinin bir metaforu aslında.

    ***

    Orkestra şefi Cem Mansur: İtalyan senfonik müziğini en iyi anlatan konser

    Orkestra buraya gelmişken, İtalyan senfonik müziğini anlatan bir konser programı yaptık. İtalya’nın opera konusunda dünya kültürlerine büyük katkıları var. Vivaldi’den sonra çalgı müziğinin ikinci plana düştüğünü görüyoruz. Büyük keman virtüözü ve bestecisi N. Paganini’nin 1. Keman Konçertosu (1782/1840)’nu, 18 yaşında Laura Marzadori isimli çok parlak ve son dönemlerin bütün ödüllerini toplayan bir kız çalacak. Paganini’yi çalmak cambazlık da gerektirir. Bu yüzden de teknik gösteriye dönüşmüş. Müzik için başka şey çalıyor insanlar. Bu kız insanlara bir duygu da veriyor. Aynı zamanda Vivaldi’den sonra İtalya’da enstrümantal müziğin canlanmasındaki en büyük isim olan O. Respighi’nin büyük Rönesans ressamının üç resmini müzikle anlatmaya çalıştığı ‘Botticelli Üçlemesi’ var. Müzik resmi anlatabilir mi? Bunu resim nasıl bir müziğe ilham veriyor diye okumak lazım. Bir de L. Cherubini’nin Re majör senfonisi var. 19. yüzyılda bir İtalyan bestecisinin yazdığı tek önemli bestedir.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Gölge Oyunları - Hacivat ile Karagöz

    Kaş yapalım derken göz çıkardık!..

    Yunanistan, Karagöz ve Hacivat’ın patentini almak için AB’ye başvurunca, Kültür ve Turizm Bakanlığı UNESCO heyetine verilmek üzere alelacele bir katalog hazırladı Katalogda, Türkiye’de kullanılan Karagöz figürleri arasında yer almayan domuz ve haham tasvirli figürlere yer verildiği ortaya çıktı

    Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan Karagöz ile Hacivat “senin-benim” kavgasının son raundunu, kendi ellerimizle kaybettik.

    Karagöz ve Hacivat’ın patentini almak için Avrupa Birliği’ne başvuran Yunanistan’a karşılık UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras 3. Hükümetlerarası Toplantı’da bir katalogla kamuoyu oluşturmayı hedefleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye’de kullanılan Karagöz figürleri arasında yer almayan domuz ve haham tasvirli figürlere yer verdi.

    Yunanistan, geleneksel gölge oyunumuz Karagöz ve Hacivat’ın patentini almak için Avrupa Birliği’ne (AB) başvurmuş ancak Uluslararası Kukla Birliği olan UNIMA Başkanı Massimo Schuster, kuruluşun Türkiye merkezine bir yazı göndererek, “Karagöz Yunanlılardan önce Türklerde vardı” demişti.

    UNESCO’da süren “Karagöz kimin?” tartışmaları nedeniyle Türk Kültür ve Turizm Bakanlığı, UNESCO heyetine verilmek üzere Karagöz’ün Türklere ait bir gölge oyunu olduğunu ispat için, alelacele Karagöz figürlerinden oluşan bir katalog yaptırdı. Geçen kasım ayında İstanbul’da düzenlenen “UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras 3. Hükümetlerarası Toplantı”da “Gölgenin Renkleri” isimli katalog 300’e yakın UNESCO üyesine dağıtıldı. Ancak Türkiye’de kullanılan Karagöz figürleri arasında yer almayan domuz ve haham tasvirli figürlerin de katalogda yer aldığı anlaşıldı.

    Devamı: http://www.milliyet.com.tr/Guncel/Ha...ardik..&ver=65

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Apr 2008
    Nerede
    İSTANBUL
    İletiler
    1.823
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Gölge Oyunları - Hacivat ile Karagöz

    Doğrusu üzüldüm.40 küsur senedir bu topraklarda yaşıyorum.Çocukluğum; Karagöz-Hacivat gösterileri ile.. geçti.Nedir bu rekabet anlayamadım; Senelerdir özellikle, zeytinyağlı yemeklerimiz bir süre sonra, x ülkesine mal ediliyor.. Sonra 'da Hacıvat ve Karagöz...

    Türkiye çok sayıda halkın mozaiği durumunda bir ülke...Bu nedenle intihal etmeyin; olanınızla yetinin!

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Thumbs up Cevap: Gölge Oyunları - Hacivat ile Karagöz

    “Yunanlıların sahiplenmeye çalıştığı Hacivat ile Karagöz’ün Türklere ait olduğu UNESCO tarafından tescil edildi”

    Türkiye, Yunanistan'la yaşadığı baklava, lokum tescili gibi tartışmaların ardından 'Karagöz'ün patentini almaya hak kazandı. UNESCO, Kültür Bakanlığı'nın, Karagöz'ün Türk kültür mirası olduğunu anlatan dosyasını onayladı. Yüzyıllar boyunca 'Hay Hak!' diye seyircisini selamlayan gölge kahramanlar artık bu topraklarda daha çok 'Sürç-i lisan ettiysek affola!' sözleriyle 'perdeler yıkmaya' devam edecek.

    Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan 'Karagöz' tartışmasına son noktayı UNESCO koydu. Kültür Bakanlığı'nın Karagöz'ün Türk kültür mirası olduğunu anlatan dosyası UNESCO'nun alt kurulu tarafından onaylandı. Bu aşamanın ardından başlayan üst kurul müracaatına Yunanistan katılmayınca 'hayal perdesi'nin Türk mirası olarak kabul edilmesinin önündeki engeller kalktı. Altı ülke temsilcisinin yer aldığı kurul, ekim ayında açıklama yapmak üzere bir araya gelecek. Son onayın ardından Karagöz'ün Türklere ait olduğu tescillenmiş olacak. Gelişmeyi sevindirici bulan UNESCO Türkiye Temsilcisi Prof. Dr. Öcal Oğuz, gölge oyununun dünyada Yunanistan'la anıldığına dikkat çekerek, "Karagöz'ün Türklere ait olduğunu ekimde dünyaya duyuracağız." dedi.

    Yunanistan'ın geçen yıl geleneksel gölge oyununun patentini almak için Avrupa Birliği'ne başvurması Kültür Bakanlığı'nı harekete geçirmişti. Karagöz'ün Türklere ait olduğunu ispatlamak amacıyla gölge figürler üzerine dosya hazırlayan bakanlık, öğretim üyeleri, sivil toplum örgütleri ve oyunun son temsilcilerinin yer aldığı bir kurul oluşturdu. Ekip, Karagöz'ün Türk kültüründe var olma sürecini anlatan bir dosya hazırladı. Çalışma, UNESCO'ya sunuldu. Türkiye, Estonya, Meksika, G.Kore, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kenya'dan oluşan alt kurul, Karagöz'ün Türk kültür mirası olduğu görüşünde birleşti. Bu aşamanın ardından üst kurula yönelik müracaatlar başladı. 31 Ağustos'ta son bulan başvurularda Türkiye gerekli işlemleri yaptı ancak Yunanistan herhangi bir girişimde bulunmadı. Bu gelişme 'hayal perdesi'nin Türk mirası olarak kalmasını sağladı. Kurulun lehte karar vermesinde titiz çalışmaların payı olduğunu belirten Prof. Dr. Öcal Oğuz, "Karagöz'e sahip çıkmalı ve gelecek nesillere aktarmalıyız." dedi. Oyuna değer verilmeyişini eleştiren Oğuz, "Yunanlı 40 Karagöz ustası var. Her biri yılda 250 oyun sergiliyor. Biletler yüksek fiyatlara satılırken biz 5 TL'ye seyirci bulamıyoruz. Bu sahiplenme ne yazık ki ülkemizde yok." ifadelerini kullandı.

    'Rumlarla ortak mirasa sahibiz'

    Karagöz'ün Osmanlı zamanında doğduğunu anlatan UNESCO Türkiye Temsilcisi Prof. Dr. Öcal Oğuz, "O dönemde Rumlar da topraklarımızda ikamet ediyordu. Gölge sanatını buradan Yunanistan'a giden Rum asıllı kuklacılar götürdü." dedi. Oğuz, Rumların oyunu kendi kültürleri olarak yaşatmalarının doğal olduğunu ifade etti.

    'Yıktın perdeyi eyledin viran!'

    Oyun, Hacivat'ın, "Hay Hak!" diye seyirciyi selamlamasıyla başlar. "Yar bana bir eğlence medet!" diyerek Karagöz'ü davet etmesiyle sürer. Hacivat bilgiyi, Karagöz cehaleti temsil eder. Gösteriye Zenne, Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi gibi tipler canlılık katar. Final, Hacivat'ın, "Yıktın perdeyi eyledin viran!" repliğiyle sona erer.

    www.zaman.com.tr

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Gölge Oyunları - Hacivat ile Karagöz

    Karagözle Hacivat Bursa'ya tescillendi

    Bursa’nın en önemli kültürel değerlerinden olan "Karagöz ve Hacivat"ın, Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarıyla Bursa markası olarak tescillendiği bildirildi.

    Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa Karagöz Müzesi’nde düzenlediği basın toplantısında, Karagöz ve Hacivat’ın, Türk kültürünün bir markası olduğunu ve bu kahramanların Bursa’dan çıktığının tescillendiğini söyledi.

    Büyükşehir Belediyesinin, 4 bin yıllık geçmişe sahip olan Bursa’da tarihin canlı bir şekilde yaşatılmasıyla ilgili çalışmaları sürdürdüğünü belirten Altepe, geçmişle geleceği buluşturan Bursa’nın dünyaya örnek olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini dile getirdi.

    Altepe, güzelliklerin öne çıkarıldığı soyut miras çalışmalarının tanıtımı konusunda önemli adımlar atıldığını aktararak, "Her konuda örnek olmanın onurunu yaşıyoruz. Halk dilinde ’Karagöz Oyunu’ olarak bilinen, bizlerle bütünleşmiş, kent diline yerleşmiş, kahramanları Bursalı olan 600 yıllık geçmişe sahip Karagöz ve Hacivat gölge oyununun canlandırılması ile ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Halkımızı bu değerlerle buluşturmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

    Gölge oyununun geliştirilmesi için gereken her türlü desteği verdiklerini ifade eden Altepe, şunları kaydetti: "Eserlerle, Bursa’nın her köşesinde ayrı bir tarih yaşıyor. Bu değerlerimize sahip çıkıyoruz. Karagöz ve Hacivat, Büyükşehir Belediyesinin başvurusuyla 13 aydır devam eden incelemeler sonucunda, İç Pazarda Uyumlaştırma Ofisi tarafından Bursa’nın markası olduğu tescillendi. Gölge oyununun Bursa’nın kültürü olduğu ve Bursa’dan çıktığı onaylandı. Bizden sonra başvuran ülkelerin çabası ise reddedildi. Bu sayede Bursa olarak önemli bir adım atmış olduk. Bu çalışma Bursa’ya önemli bir avantaj sağladı."

    -TESCİLLEME ÇALIŞMALARI SÜRECEK-

    Altepe, somut olmayan kültürel mirası tescilleme çalışmalarına devam edeceklerine değinerek, "Kılıç kalkan, gezek kültürü ve danışık gecesi gibi değerleri de Bursa ve Türkiye adına tescilletmeye, bunları kendimize mal etmeye çalışacağız. Bu konuda hassasiyet gösteren Bursa, diğer kentlere de örnek olacak" dedi.

    Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Danışmanı ve Bursa Kent Müzesi Koordinatörü Ahmet Ömer Erdönmez de, Karagöz Müzesi’nin Türkiye’de Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilmiş ilk müzelerden biri olduğunu söyledi.

    Somut olmayan değerlerin korunması adına müzenin atölye çalışmaları ve festivallere ev sahipliği yaptığını da dile getiren Erdönmez, müzedeki atölye çalışmalarında kursiyerlerin ürettiği tasvirleri ve tescil belgesini Altepe’ye armağan etti.

    http://www.milliyet.com.tr/karagozle...53/default.htm

+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

gölge oyunu örnekleri

gölge oyunlarının tarihi ve nasıl ortaya çıktı

kısa gölge oyunu örnekleri

karagoz oyunu bilgi ve kisa ornegi

gölge oyunları örnekleri kısa

karagöz ve hacivat gölge oyunu örnekleri

hacivat ile karagöz gölde oyunu nasıl oynatılır

hacıvatka karagızun calıstıgı insaat gorsel

KARAGÖZ OYUNU VE ÖZELLİKLERİ

örnek bir gölge oyunu

kısa gölge oyunları karagöz ve hacivat

gölge oyunu ile ilgili örnekler kısa

tiyatro davetiye örnekleri karagözün cehaleti

gölge oyunları örnekler

karagöz ve hacivat ın ortaya çıkışı özellikleri ve gölge oyunlarının kahramanları

karagoz hacivat kukla oyunlari bursa bilet ucretlimi

Forum

Benzer Konular :

  1. Karagöz İle Hacivat Konuşmaları
    KARAGÖZ İLE HACİVAT: İŞKEMBE ÇORBASI Hacivat evden çıkar, bir koşu gidip Karagöz'ün evinin kapısını çalar. Karagöz kapıyı açar. Hacivat: "...
    Yazan: Filinta32 Forum: Üyelerimizin Edebi Yazıları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 04-10-2019, 22:04:13
  2. Karagöz İle Hacivat Hikayeleri
    KARAGÖZ İLE HACİVAT: HIRSIZ Bir gece Karagöz’ün evine hırsız girer. Karagöz sabahleyin uyanınca bakar ki, ev tam takır kuru bakır. Hırsız...
    Yazan: Filinta32 Forum: Üyelerimizin Edebi Yazıları
    Yanıt: 1
    Son İleti: 25-12-2017, 11:07:26
  3. Karagöz İle Hacivat Konuşmaları
    KARAGÖZ İLE HACİVAT: TUZSUZ DELİ BEKİR Karagöz ile Hacivat yolda karşılaşırlar. Ramazan ayının birinci günüdür. Hacivat sorar: " Ramazan-ı...
    Yazan: Filinta32 Forum: Kültür - Sanat - Edebiyat
    Yanıt: 0
    Son İleti: 19-07-2017, 23:11:25
  4. Ayakkabı Kutusu Karagöz=Hacivat Gerçek Rüyası Çok Konuşulacak!..
    Samsunlu Halk Şairi, Reklâm Yazarı, Eğitimci, Gazeteci Hasan Sancak’ın: AYAKKABI KUTUSU KARAGÖZ=HACİVAT GERÇEK RÜYASI ÇOK KONUŞULACAK!.. ...
    Yazan: REKLAM YAZARI Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 0
    Son İleti: 07-01-2015, 22:32:52
  5. Hacivat ve Karagöz Oyunu
    Vıy vıy vıy... Herkes birbirine soru soruyor bu sitede :alala Ben de sorabilir miyim Hacivat'ım?
    Yazan: çoban Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 23-08-2010, 23:27:34

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.