29 Ekim 2023 tarihinde başlayan ve 14 Şubat 2024 tarihine kadar devam eden bir soruşturma sonrası 15 şubat 2024 tarihinde tarafıma 8 günlük maaş kesintisi cezası uygulanıyor ve ceza tebliğinin altına ise beni memurların başvurabileceği idari mahkemeye yönlendiriyorlar. Bende işçi olduğum halde İşçi Disiplin Kurulunun bir bildiği vardır diye düşünüp İdari Mahkemeye başvuruyorum. Başvurudan 2 gün sonra başvuru evrakını elime aldığımda isim kısmının yanında parantez içinde MEMUR yazıyor. Fakat ben MEMUR değilim. Sonrasında ise İdare mahkemesi veznesine gittiğimde ise veznedeki beyefendi bana BURAYA SADECE MEMURLAR BAŞVURABİLİR İŞÇİLER İŞ MAHKEMESİNE GİDER diyor ben ısrar ediyorum. Şansa mahkeme ön incelemesi 6 gün sonra geliyor ve idari mahkeme görev yönünden davayı reddediyor ve diyor ki MUHAMMET ATEŞÇİNİN İŞÇİ OLDUĞU ANLAŞILDIĞINDAN İŞ MAHKEMESİNE BAŞVURMASI GEREKTİĞİ ANLAŞILMIŞTIR. Böylelikle de anlıyorum ki İşçi Disiplin Kurulu İşçileri kasıtlı olarak İdari mahkemeye yönlendiriyor. Böylelikle İşçi Mahkemesine başvuru için 60 günlük süreyi aşması sağlanıp kendi istedikleri cezayı onaylıyorlar.

29 Şubat 2024 tarihinde bu karar geliyor ben hemen avukatıma telefon edip hukuki süreç de yardım alıyorum. Arabuluculuk başvurusu yapıyoruz. Sonrasında iş mahkemesine başvuruyoruz. Sonrasında da Avukatıma kurum içindeki soruşturmaya dahil bütün evrakların bende olduğunu söylüyorum ve zamanı gelince de beyan dilekçesi yazıp mahkemeye göndereceğimi anlatıyorum. Biz hukuki olarak ilk başvuruyu yaptıktan 3 gün sonra duruşma günü ve saati bilgisi bana geliyor. Dosyayı UYAP VATANDAŞ PORTALINDAN takip ediyorum. Mahkeme hukuk mahkemesi fakat dosyaya iş mahkemesi sıfatı ile bakıyor. 01/04/2024 tarihinde genel müzekkere yayınlayıp özlük dosyamı istiyor. 05/04/2024 tarihinde ise çalıştığım kurumdan gelen dosya sonucu mahkeme benden cevap dilekçesi istiyor. Sonrasında ben dosyayı açıyorum ve bakıyorum ki 3-5 evrak özlük dosyası olarak gönderilmiş ve diyorum ki iş yeri mahkemeden evrak kaçırdı. Bununda izahını mahkemeye yapıyorum. Aradan 1 ay 2 gün sonra delil dilekçesi halinde benim özlük dosyamı mahkemeye gönderip cevap dilekçesi ile de durumu anlatıyorlar.

İddiaları aynen şu şekilde:

1-Muhammet Ateşçi Dubalara tekme attı ve dubaları kırdı aynı zamanda danışma kulübesine yumruk attı ( İHTAR )
2- İşin gerektirdiği gibi giyinmedi. ( KEP TAKMADIĞIM İÇİN İHTAR )
3- NE SENİN BAŞINDAKİ AMİRLER NEDE SEN BANA BİR B*K YAPAMAZSINIZ ( KABA MUAMELE SUÇU )
4- Kavga çıkartmaya teşebbüs
5- ÇEK ÇEK KIZIM SENİ ÖLDÜRÜRÜM SENİ ŞAMARLARIM ( TEHDİT İDDİASI )
6- Tanıklara Kaba Muamele

Dubaları kırdığıma dair her hangi bir tanık ifadesi yok. Güvenlik kamera kaydı yok. Hasar Tespit Tutanağı yada Olay Tutanağı yok. 2 tanık da dubaları ayağım ile ittirdiğimi söylüyor ( tekme atma ve kırma yok )
Şikayetçi NE SENİN BAŞINDAKİ AMİRLERİN NEDE SEN BANA BİR B*K YAPAMADINIZ sözünü söylediğimi sonrasında ise tanıkların olay yerine geldiğini söylüyor. Tanıkların biri ben duydum diyor diğeri hayır Muhammet öyle bir cümle kullanmadı daha önce çok şikayet edildiğini ve verilen dilekçelerden ceza almadığını söylediğimi söylüyor. Bu arada tanıklar benim tanığım değil. işin gerektirdiği gibi giyinmek ise Özel Güvenlik Görevlisi olduğumuz için 5188 Özel Güvenlik Kanunu 20.maddesi gereği iş yerinden önce Mahalli ve Mülki amirler tarafından denetlenmesi gerekiyor. Kavga çıkartmaya teşebbüs iddiasını ispat edecek her hangi bir delil yok. Sadece üzerine yürüdüğümü iddia eden bir tanık var. Üzerine yürümek ve çek çek kızım seni şamarlarım seni öldürürüm gibi sözler için savcılığa gidilmesi gerekiyor. O esnada şikayetçi benim video kaydımı çekiyordu fakat olay yerinde güvenlik kamera kayıtları ve tanıklar varken bunu yapması zaten suç. Aynı zamanda tanıklar bu sözün tamamını değil de SENİ ŞAMARLARIM SENİ ÖLDÜRÜRÜM SAÇINDAN TUTAR YERE SÜRTERİM dediğimi söylüyor fakat cümlenin tamamı ÇEK ÇEK KIZIM SENİ ÖLDÜRÜRÜM SENİ ŞAMARLARIM ve bu sözün doğrusuna ulaşmaları için şikayetçinin telefonu ile çektiği video kaydına ihtiyaçları var. Aynı zamanda tanıklara kaba muamele suçu da işlenmedi hatta tanık bana kaba muamele suçu işledi.

Ben bunları delillendirip anlatınca karşı tarafın avukatı önce davayı inkar etti fakat boşuna çabaladı. Sonrasında ise karşı tarafın avukatı yetkiyi başkasına verdi. Benim avukat ise davadan çekildi. Çekilme nedeni de kendisi hukuki olarak yapabileceği her şeyi yaptığını söyledi ve bende kendisine kararına saygı duyuyorum dedim. Bu arada Kurumun kendi avukatı da delil dilekçesi olarak yolladığı delillerden kaçırdığı evrakları ispatını yapıp mahkemeye ben gönderdim. Örnek bana ait ifade tutanağının 1 sayfası ve ifade özetinin bana ait olan sayfaları yok. Bunlar bariz belli oluyorlar. NE SENİN BAŞINDAKİ AMİRLER NEDE SEN BANA BİR B*K YAPAMAZSINIZ sözü için şikayetçi 2 kişiyi tanık olarak söylerken inceleme esnasında bunun sorusu 2 tanığa soruluyor. İki tanığın bir birini yalanladığı görülüyor soruşturma esnasında ise kurumun atadığı soruşturmacı sadece 1 kişiye bu soruyu soruyor. Şikayetçi olay esnasında 2 tanığında orada olduğunu söylerken NE SENİN BAŞINDAKİ AMİRLER NEDE SEN BANA BİR B*K YAPAMAZSINIZ sözünü söylediğimi iddia eden tanık olay yerinde kendisinden başka kimsenin olmadığını iddia ediyor.

Soru şu. Tüm iddialar resmi evrak ve kanunnameler ile çürütüldü. Mahkemeye çıkarılması için verilen listede tanıkların biri şikayetçi. Diğeri ise yalancı tanıklık yapıyor ve bu kişinin yalancı tanıklık yaptığı da belli. Şuanda ben davaya avukatsız bakıyorum da bu davanın sonucu ne olur ve ben nasıl bir yol izlemeliyim? Tanıklar sadece mahkemeye listesi verilmiş. Beyan dilekçesi ile Tanıkları itirazı bu gün yapıldı ama hafta sonu olduğu için daha değerlendirmeye alınmadı.