+ Konuyu Yanıtla
1 den 4´e kadar toplam 4 ileti bulundu.

Konu: Ressam Van Gogh İle Serdar Yıldırım

Ressam Van Gogh İle Serdar Yıldırım Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Sep 2008
    İletiler
    33
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Post Ressam Van Gogh İle Serdar Yıldırım

    RESSAM VAN GOGH İLE SERDAR YILDIRIM

    Zaman gezgini olarak bir araya geldik. Ben bu hikayenin yazarı Serdar Yıldırım ve dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ressamı olarak adı anılan Hollandalı Van Gogh. Paris'te bir müzayede salonunda Van Gogh'un "Kafede Akşam" adındaki tablosu satıldı. Yüzden kapı açıldı. Yüz on, yüz yirmi derken, iki yüz milyon dolara alıcı buldu. Van Gogh her pey sürüşte vay be, vay be dedi, durdu.

    Ben: " Sayın Van Gogh, bu bir dünya rekoru. Bugüne kadar hiçbir ressamın tablosu böylesine astronomik fiyata satılmadı. "

    Van Gogh: " Arkadaş, bilmem inanır mısın, ben birkaç tablomla birlikte bu tablomu da mahalle bakkalına bırakmıştım. Tanesine on gulden dersin demiştim. O zamanlar on gulden iki dolar ediyordu. Tabloları alan olmadı. Biri satılsa zeytin, peynir ve ekmek alacaktım. Zaman bana çok zalim davrandı. Yetenek var ama açsın, bırak Van Gogh'un aklı kaçsın. Çıldırmak işten değil. "

    Ben: " Sayın Van Gogh, siz ortaya çıksanız, ben bu tabloyu yapan ressam Van Gogh'um deseniz. Tablonuzu satın almak için, fiyat artıran şu dolar milyonerleri, size yüz dolar bağış yapmazlar. "

    Van Gogh: " Sen de abarttın ama yüz dolar vermezlermiş? Ben de elli dolar isterim. Vermezlerse intihar ederim. "

    Van Gogh müzayede salonunun orta yerine çıktı. Ellerini havaya kaldırdı. Kendini tanıttı. Salondakilerin ağzı açık kaldı. Doğru dediler, bu Van Gogh. Rica etsem bana elli dolar verebilir misiniz? dedi. Başlar öne eğildi.

    " Neden ama ? " dedi, Van Gogh. " Herkes bir dolar verse elli dolar toplanır. Bana karşı bu cimrilik neden? "

    Sessizlik bir süre devam etti. Sonunda ön sırada oturan bir holding sahibi, şimdi size o parayı verirsek hayatın sıkıntısından kurtulur, rahatlarsınız. Bir daha böylesine üst düzeyde resimler yapamazsınız diye endişe ediyoruz, dedi.

    Serdar Yıldırım ayağa fırladı ve gür sesiyle haykırdı: " Hayır, " dedi. " Yalan söylüyorsun. Van Gogh yaşarken parasal yardım yapılsaydı çok daha üst düzeyde, çok daha kaliteli resimler yapardı. O zamanın insanları, nasılsa bu da ötekiler gibi tarihin karanlıkları arasında kaybolup gider, diyerek yardım etmediler. Kimbilir nice ressam, heykeltraş, yazar, şair, sporcu, besteci ve diğer sanatsal uğraş içinde olanlar karanlıklarda kaybolup gitti. Binde bir böyle kaybolmayanlardan biri olan Van Gogh'un eseri milyon dolara satılıyor. Siz aslında insanlığın geleceğini satıyorsunuz ve gelecek yok oluyor, bunu fark edemiyor musunuz? "

    Serdar'ın haykırışına cevap veren olmadı. Müzayede salonunda birkaç dakika sonra iki adam kalmıştı. Sessizliği Van Gogh bozdu: " Sen haklı çıktın Serdar, intihar etmeye gidiyorum. "

    Serdar: " Dur Van Gogh. Yıl 2018. Senin kadar olmasa da ben de zor durumdayım. Bir iş bulmaya kalksam, hikaye yazma işini bırakmam gerekir. Otuz dört yıllık bir uğraştan vazgeçemem. Bak ben intihar etmem, sen de intihar etme. "

    Van Gogh: " O zaman gel beraber intihar edelim. "

    Serdar: " Hayır. intihar yok. Acılara birlikte göğüs gereceğiz ve galip geleceğiz. Şimdiye kadar hiç yenilmedim ve sen de yenilmezsin. Önümüze çıkarılan engelleri yıkıp geçelim. "

    Serdar anlattıkça Van Gogh'un yüzü bembeyaz kesildi. O'nun anlattıklarını başını indirip kaldırarak tasdik etti. Sen haklısın, ben bir ellerimi yıkayıp geleyim, dedi. Yerinden kalktı, lavaboya doğru yürüdü.

    Aradan zaman geçti. Tabanca sesi duyuldu. Serdar lavaboya koştu. Van Gogh yerde yatıyordu. Serdar gözyaşları içinde kaldı. Elli dolar verseler ne yapar eder Van Gogh'a iki tablo yaptırırdım. Bu iki tablo onların elli dolarını fazlasıyla karşılardı.

    Van Gogh gerçek hayatında tabanca ile yaşamına son verdiğinde otuz yedi yaşındaydı ve hep otuz yedi yaşında kaldı. 1851-1888 yılları arasında yaşamış yoksul bir ressamdı. Kendisini saygıyla anıyorum.

    SON



    Hukuki NET Güncel Haber

    Ressam Van Gogh İle Serdar Yıldırım konulu yargıtay kararı ara
    Ressam Van Gogh İle Serdar Yıldırım konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.640
    Dilekçeler Sözleşmeler
    3
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Ressam Van Gogh İle Serdar Yıldırım

    Çok güzel bir anlatım. Teşekkür ederiz. Van Gogh iyi ki ülkemizde yaşamamış, çünkü 37 yaşını bile görmezdi. Bugün ülkemizde van gogh bir ressam, avukat, doktor, hakim vs. olabilir. Hatta üniversiteyi bitirip işsiz kalmış gençlerimiz olabilir.
    Mesleğime göre yazayım; çocuğunuzu tüm güçlüklere rağmen okutuyorsunuz, hukuk fakültesini kazanması için her fedakarlığı yapıyorsunuz, çocuk kendini yırtarak fakülteyi bitiriyor. Sonra avukat oluyor, müvekkilleri işi bedavaya getiriyor ve para vermiyor.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.640
    Dilekçeler Sözleşmeler
    3
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Ressam Van Gogh İle Serdar Yıldırım

    İşte püf noktası tam olarak bu... İnsanlar nedense soyut şeylere veya değeri belirlenemeyen şeylere en ufak para vermek istemiyor.

    Bana karşı bu cimrilik neden? "

    Sessizlik bir süre devam etti. Sonunda ön sırada oturan bir holding sahibi, şimdi size o parayı verirsek hayatın sıkıntısından kurtulur, rahatlarsınız. Bir daha böylesine üst düzeyde resimler yapamazsınız diye endişe ediyoruz, dedi.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Sep 2008
    İletiler
    33
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Ressam Van Gogh İle Serdar Yıldırım

    Selamlar. Aslında yardım edilmesi gerekir.

    800 VE 1500 METRE TÜRKİYE ŞAMPİYONUYDU
    Yıl 1975. Galip 800 ve 1500 metrede gençler dalında Türkiye Şampiyonu olmuş ve milli formayı sırtına geçirmişti. Girdiği her yarışta birinci oluyordu. Galip büyükler dalında da birinciliklerini sürdürdü. Artık milli takımın değişmez koşucusuydu. Bu güzel insan, Avrupa Şampiyonu olmayı çok istiyordu. Türk Bayrağı'nı gönderde dalgalandırmak en büyük hayaliydi. Birkaç kez askerliğini erteletmişti.

    23 yaşında askere gitti. Askerden geldikten sonra da başarılarını sürdürdü. Birinci olana kupa, madalya veriyorlardı ama para veren yoktu. Zengin işadamları aslansın, kaplansın diyorlardı ama iş veren yoktu, aş veren yoktu. Fabrikanda işçi statüsüne alsan ve O'na bir asgari ücret maaş bağlasan ne kaybederdin? Formasına fabrikanın reklam yazısını koyabilirdin. Bunun için bir ücret ödeyebilirdin. Koşmak karın doyurmayınca şampiyon Galip sınav kazanıp memur oldu.

    Aradan yıllar geçti. Yıl 1991. Ben 32 yaşındayım, Galip ile aynı yaştaydık. Bursa Atatürk Stadyumu'nda koşuyordum. Baktım Galip gelmiş, koşucular etrafını sarmışlar. Ben de yanlarına gittim, tokalaştık. Memur oldum, dört yıldır ilk kez buraya geliyorum, dedi. En az yirmi kişi vardı. Aralarında ilkokula, ortaokula giden arkadaşlar da bulunuyordu. Galip önde, öbür arkadaşlar iki yanında ve arkasında yavaş bir tempoyla koştuk. Üç tur sonra Galip, bu kadar yeter, dedi, yoruldum. Nefes nefeseydi. İçim acıdı, üzüldüm, kahroldum. O fırtına adam, 1200 metrede bitmişti.

    Sen yüksek tempoyla iki saatte on tane 1500 çeken bir koşucuydun Galip. Bu tempoyla iki karışlık koşuda yorulmazdın. Bitti ama göz göre göre bitirdiler. Böylesine yetenekli ve çalışma azmiyle dolu sporcular ender çıkıyor. İlgisizliğin, vurdum duymazlığın nice genç atletleri pistlerden uzaklaştırdığını gördüm. Belki bu hikayeyi okuyanlardan yönetici veya firma sahibi olanlar vardır ve onlar amatör sporculara olanak sağlarlar.

    Yazan: Serdar Yıldırım



    MİLLİ BOKSÖR MUSTAFA GENÇ İLE İLGİLİ BİR HİKAYE

    1975 - 1978 Yılları arasında futbol oynamamın yanı sıra geceleri Bursa Atatürk Stadyumu'nun yanındaki Spor Sarayı'na gider, ağırlık çalışırdım. Spor Sarayı'nın giriş kapısındaki bekçi birkaç taneydi. Bir gün biri, diğer gün başka biri beklerdi. Genelde ağırlık çalışanlara yalnız geldiyse halter salonunun anahtarı verilmez, bekle, bir arkadaşın daha gelsin, denirdi. Hava kararırken geldiğim için, çoğu zaman Spor Sarayı'nın kapısında beklerdim.

    İşte böyle zamanlardan birinde, Avrupa' da isim yapmış, Balkan şampiyonu ve defalarca Türkiye şampiyonu olmuş, boksör Mustafa Genç kapıya geldi. Spor Sarayında halter salonunun yanı sıra boks salonu, basketbol sahası, judo ve güreş salonu gibi bölümler mevcuttu. Mustafa Genç gelir gelmez, kapıda bekleyen sporcular etrafını sarıp, onunla konuşmaya başladılar.

    Mustafa Genç, bütün bir gün fabrikada asgari ücretle çalışarak yorulmuş, sol elinde çantası, sağ elinde simit vardı ve ayaküstü akşam yemeğini yiyordu. Akşam yemeği bir kuru simit? Hani bunun gazozu, ayranı. Ailesini geçindiriyor ve ancak bu kadarına aldığı ücret yetiyor. Avrupa Şampiyonası'nda rakipleri Fransız, İngiliz, Romen, İtalyan boksörler günde 8 saat boks antrenmanı yapıyor. Maaşları üst düzeyde, evleri, arabaları var. Gelecek korkuları yok, yemekler köfteler, dolmalar bolca, düzenli vitamin alıyorlar. Mustafa Genç, bu yaşam farkına karşın, yine de rakipleriyle başa baş maçlar yapıyor ve çoğu zaman galip geliyorsa inanılmazı gerçekleştiriyor demektir.

    Son olarak Mustafa Genç oradakilere şunları söyledi: Ben de rakiplerimle aynı hayat standardına sahip olsam, simit yerine yemek yesem, dünyada beni kimse yenemez.

    Çevrenizde amatör sporcular vardır. Koşucu, boksör, güreşçi, bisikletçi, futbolcu, halterci. Onlara yardım edelim. Bir kutu süt, bir kavanoz bal hediye edelim. Bunu yapamıyorsanız fikir bakımından destek olun. Spor hayatında başarılar dilerim deyin. Bakın onlar buna ne çok sevinecekler. Belki sonradan Türkiye'yi yurt dışında temsil eder ve Türk Bayrağı'nı gönderde dalgalandırırlar.


    Yazan: Serdar Yıldırım


    Ortaokulda kompozisyon dersinde öğretmen sınav yapar ve iki, üç cümlelik bir atasözü verir ve bunu açıklayınız, derdi. Orta 1, 2 ve 3. sınıflarda ve lise 1 ve lise 2 de bazen 4 bazen de dört buçuktan 5 aldım. 10 en yüksek not, 4 zayıf, 5 geçer. 8, 9 , 10 alanlar var. Yıl sonunda öğretmen karneye gelecek notları okur 4- 4- 5- 5 alan birine dört buçuktan 5 verir, geçirir. Benim de ortalama dört buçuk ama karne notun 4 der öğretmen, ikmale kaldın. Lise 3' ü Bursa Atatürk Lisesi' nde okudum. Bayan öğretmen ilk iki ders eski öğrencileriyle şakalaştı durdu. Üçüncü ders beni sözlüye kaldırdı. Tahtaya kalktım. Edebiyat kitabı elimde, şu konuyu aç dedi, açtım. Divan edebiyatından bir şiir. Bekliyorum. Belki beş dakika geçti. Öğretmenim, dedim. Konuyu okuyup mu açıklayayım yoksa tahtaya ölçüsünü mü çıkarayım? Öğretmen şöyle bir bana baktı ve otur sıfır dedi. Sıfırı elindeki not defterine yazdı. Otur yerine, dedi. Ben yerime oturdum ama içim içimi yiyor. Parmak kaldırdım, söz istedim. Öğretmen, söyle, dedi. Başka okuldan bu okula yeni geldiğim için, sizin daha önce nasıl sözlü yaptığınızı bilmiyordum. Bazı öğretmenler oku, ölçüsünü çıkar, der. Bazısı oku ve açıklamasını yap, der. Bunun için nasıl davranmam gerektiğini sordum. Öğretmen, tamam otur, dedi. Birkaç dakika mantıksal bir açıklama bekledim. Çıt yok. Ben de sınıftan çıktım, gittim. Yıl sonunda lise son sınıf öğrencileri, sınıfı geçsin geçmesin, belli 4 dersten haziran sınavlarına girerdi. Ben spor yapan biriyim ve beden eğitimi dahil 9 dersten ikmale kaldım. Öğretmenler, bana düşman olmuşlar. Çektiğim sıkıntıyı kimse tahmin edemez. O yıllardan beri aradan 40 seneden fazla geçmiş. Benim yazdığım hikayeler hepsi birer kompozisyon. Ortaokulda öğretmen yazdığım kompozisyonlara zayıf veya orta vermese. Hakkımı verse. Edebiyatçı soru sormadan, haksızlık yaparak bana sıfır vermese. Ben çok daha üst düzey hikayeler yazardım.



    SERDAR YILDIRIM'IN HAYAT HİKAYESİ

    1959 yılında İnegöl' de doğdum. İlk, orta ve lise 2’yi İnegöl' de okudum. Lise 1 e giderken okulda düzenlenen şiir yarışmasında ilk 10 a giremedim, ama edebiyat dünyasına giriş yapmış oldum. Şiir yazmaya devam ettim. Yazarların şiirlerini inceledim. Kelime dağarcığım gelişsin diye sözlük ve imla kılavuzu kitaplarını okudum. 1975 yılında Bursa’ya taşındık. Lise 3 ü Bursa Atatürk Lisesi’nde okudum.

    Liseden sonra, İstanbul Mühendislik Mimarlık Fakültesi’ni kazandım. 1978 yılı çok olaylar oluyordu. Evden gidersen, para göndermeyiz, dediler. 1980 yılı eylül ayında ben askerdeydim.

    Askerden geldikten sonra Bursa'ya bağlı Demirtaş Kasabası yolunda Yeyma Çiftliği vardı. Ben orada tek tekerlekli el arabasıyla kütük taşırdım. Daha sonra bir yılı aşkın bir süre iş aradım ve 1982 yılı mart ayında kırtasiye dükkanı açtım.

    Aradan bir yıl geçmişti. Bir gün dükkanıma mal almak için, Dünya Dağıtım'a gitmiştim. Dünya Dağıtım'ın üst katı çeşitli kırtasiye malzemeleriyle doluydu. Buradan kutuyla silgiler, kalemler, boyalar aldım. Daha sonra alt kattaki kitap bölümüne indim. Sağa bakındım, sola bakındım, her yer kitap doluydu. Yeni taşındığım dükkanda hangi kitapların satışı daha uygun olur diye düşünüyor ve bir türlü karar veremiyordum. Dünya Dağıtım'ın dört ortağı vardı. Bu ortaklardan birisi, üstü kitaplarla dolu bir masanın yanındaki sandalyede oturuyordu. Ben yanından geçerken: Serdar, biraz gelir misin? dedi. Ben yanına gidince ayağa kalktı ve masanın üstünden bir takım kitaplar seçmeye başladı. Daha sonra bana verdiği dört kitap şunlardı:

    Linç ( Roman ) Kerim Korcan
    Başlayan Kavga ( Roman ) Hasan Kıyafet
    Radar ( Hikaye ) Hasan Kıyafet
    Köydeki Keklikler ( Hikaye ) Nusret Ertürk

    O adam, şu unutulmaz sözleri de söyledi:
    " Bak Serdar, bu kitapları sana parasız veriyorum. Bunlarda yazılanları iyice oku, öğren. Hem sana hem de başkalarına çok faydası olacaktır. "
    Ben Linç romanını yıllar içinde dokuz kere okudum. Diğerlerini dörder kere okudum.

    Çocukluğumda bizim evin oldukça büyük bahçesinde tek katlı bir evimiz daha vardı. Bu evin bir odası ve yanında odunluk vardı. O odadaki dolabın içinde tahtadan bir sandık vardı. Bu sandıkta çocuklar için, eskiden kalmış hikaye ve masal kitapları bulunuyordu. Bazılarının isimlerini hatırlıyorum. Para Buldum Yaşasın, Sinema Dağıldı, Akkavak Kızı. Ayrıca Pedagoji kitabı vardı. Ben o pedagoji kitabını sekiz yaşımdan on altı yaşıma, biz Bursa'ya taşınana kadar, pek çok defa okudum.

    1984 yılında kendimi anlattığım Simitçi Çocuk isimli ilk hikayemi yazdım. Daha sonraki 4 yıl sadece şiir yazdım. Aslında hikaye yazmak istiyordum ama pek çok defa denememe karşın, bu mümkün olmadı. Önünde kağıt, elinde kalem 1 saat, 2 saat öylece beklemek ve hiç bir şey yazamamak korkunç zordur. 1988 yılında gerçek anlamda hikayeler ve masallar yazmaya başladım. O yıl ağustos ayında Korkak Tavşan' ı yazdım. Sonra Ot Yiyen Kaplan, Zavallı Çoban, Keloğlan İle Nasreddin Hoca.

    1994-95-96 yıllarında İstanbul'a gittim. Yayınevleriyle konuştum. Hikayelerimi okudular. Çok beğenenler çıktı. Yayınevleri hikayeleri kaderine terk etti. İstanbul Cağaloğlu'ndaki bir yayınevi sahibi, hikayelerimi okuyup, çok beğendi ve bunları sen mi yazdın, diye sordu.
    Evet, ben yazdım, deyince, senin adın ne, diye sordu. Ben de, benim adım Serdar Yıldırım, dedim.
    Yayınevi sahibi, Türk'sün değil mi? deyince, ben de, evet Türküm, dedim.
    Adın George veya Mark olsaydı, İngiliz veya Fransız olsaydın, ben bu hikayeleri basardım. Adın Serdar Yıldırım ve ne yazık ki Türk'sün. Ben bu hikayeleri basmam, arkadaş, dedi ve hikayelerimi bana geri verdi.

    1997 yılında Ayla ile evlendim. İki yıl sonra oğlum Serkan dünyaya geldi. Radyo Press' te 1.5 yıl ve Radyo Sözde 4 ay Mini Mini Büyüklere isimli çocuk programını hazırlayıp sundum. Söz Gazetesinde çocuk sayfası hazırladım.
    14 Haziran 2006 tarihinde İnternette hikaye, masal ve şiirlerim okunmaya başladı.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Ressam Sabri Akça'nın eserleri eşliğinde L.V. Beethoven “Waldstein” (Teaser)
    Ressam (Artist): Sabri Akça Piyanist (Pianist): Zena L.V. Beethoven - Piano Sonata Op. 53, No. 21 “Waldstein†I. Allegro con brio (Teaser) ...
    Yazan: ZenaOfficial Forum: Kültür - Sanat - Edebiyat
    Yanıt: 2
    Son İleti: 10-07-2019, 18:09:44
  2. Avukat Serdar Özersin'e Armağan [Kitap Fiyat bilgisi]
    Yazar Belirtilmemiş - Adalet - 2017 Ağustos - 110,00 TL Avukat Serdar Özersin'e Armağan hakkındaki işbu hukuki kitap Hukuk Market tarafından...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 23-08-2017, 21:00:04
  3. Yıldırım Nikahı
    slm öncelikle sizlere tsk etmek istiyorum bu sorumu cevapladiniz icin benim bir sorum olucakdi yildirim nikahi icin neler lazimdir ve ne kadar...
    Yazan: _SUDE_NAZ Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 18-01-2015, 13:45:42
  4. Ot Yiyen Kaplan - Serdar Yıldırım
    Genç kaplan kafesinde, demir parmaklıklar ardında, sinirli ve hızlı adımlarla gidip geliyordu. Nedense bugün yüreğini sanki dikenli tel halatıyla...
    Yazan: Filinta32 Forum: Üyelerimizin Edebi Yazıları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 15-11-2010, 17:48:00
  5. Serdar - Genç Bir Yazarın Hangi Aşamalardan Geçtiğinin Ve Nasıl Gayret Gösterdiğinin Hikayesi
    Sıkıcı…Hayat gerçekten çok sıkıcı…Günlerdir, haftalardır, aylardır değişen hiçbir şey yok. Hep aynı şeyler: Sabah olur güneş doğar, öğlen olur güneş...
    Yazan: Filinta32 Forum: Üyelerimizin Edebi Yazıları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 01-06-2010, 19:22:46

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.