Önclikle şunu belirtmeliyim ki bu konu tüm insanlığı ve dinleri ilgilendirse de Türkiye'de ve şeriat ile yönetildiği öne sürülen ülkelerde Müslüman kimliğine sahip erkeklerin çok eşli olma arzusu ve bunda kendilerini haklı görmelerinin temel savunmasını şeriat ile alakalandırmalarından ötürü dini boyutta örneklere ağırlık verdim.Sosyal ve kültürel olarak da bazı örneklere yer verdim.

İslâmi değerleri öne sürüp bunu savunanların bildiği gibi İslamda bir şeyin farz veya vacip olmaması durumunda şeriat ile yönetilen ülkeler dahi Kur'an'da mutlaka yapılması emredilmeyen bir hususta (örn:çok eşlilik) erkeğin hanımına baskı yapmasına, zorbalıkla kabul ettirmesine müsade edemez.Bu İslâma aykırıdır.Farz ve vacip olmayan,kadınların da genelde hoşnut olmadığı ve ancak bunu gerektiren çok ciddi durumlarda başvurulabilecek bir ruhsatın yasal
olmaması gerekir.Zaten bunu dinî değerleri ile bağdaştıranların da çok iyi bildiği bir gerçek vardır. "Din buna teşvik etmiyor."

Bu konudaki görüşlerim müslüman olan herkesin inandığı Kur'an'daki ayetler,sahih hadisler ve sünnet-i Rasûlullah'a kesinlikle uygundur. İslamiyete ve Rasûlullah'a (s.a.v) uymayı sadece birkaç hanımlı olmaktan ibaret sanan ve bunu zorlayabileceğini savunanlara denilecek en güzel şey "İslam'da tek eşlilik vardır. Kur'an'da övülmüştür.Ve Rasûlullah'ın(s.a.v) sünnetidir."

Konuyu biraz daha açmak istiyorum.

Müslümanım elhamdülillah. Dinimizde farz veya vacip olmayan
hiçbir konuda kimse kimseye baskı yapamaz. Örneğin çok eşlilik konusunda, bir erkek hanımına 'bunu kabul etmeye mecbursun ayette var ve sünnettir 'deyince komik duruma düşüyor.Çünkü 'tek eşlilik de ayette var,Allah övmüştür ve sünnettir.' Dinimizde farz ve vacip olan konular (namaz,oruç,tesettür,kurban kesmek. ..) vb konularda bile bir erkek hanımına baskı yapamaz iken sadece bir sünnet için baskı yapmaya İslami kurallara göre hakkı yoktur.Şimdilerde güya şeriat ile yönetildiği öne sürülen birçok ülke vardır.Ve laik ülkelerden tek farkları dinimize göre farz veya vacip olmayan bu çok eşlilik konusunda erkeklere izin verilmesi ama hanımlara dinimizin verdiği itiraz hakkının İhlal edilmesidir.Bir erkek kafasına göre,zevki için birkaç eşli olamaz ve hanımına bunu zorla kabul ettiremez.

Rasûlullah'ın her sünnetine uymak zorunda olan erkeklere çok güzel bir haber vereyim
İlk evliliğinizi kendinizden yaşça
büyük ve dul bir kadın ile gerçekleştirip hanımınız vefat edene kadar tek eşli kalmak da bir sünnettir. Hani Rasûlullah'ın(s.a.v) yaptığı bir sünnet olan çok eşe bu kadar ilgi ve alakaları olunca diğer sünneti neden görmezden geliyorlar insan merak ediyor.Unutmamak gerekir Kur'an'da çok eşe bir teşvik yoktur.Tek eşe teşvik vardır."...........tek eş adaletten ayrılmamanız için size en hayırlı olandır."Nisa-3.
Kimse mutlu olmadığı ve eşinin başka birini daha istediği evliliğe devam etmek zorunda değildir. Herkesi en güzel sünnet olan Tek Eşlilik sünnetine davet ediyorum.

Yasal olmamalı

Bunun yasal olmasını isteyen kişilerin görüşleri İslâm ve sosyal açıdan gereksizdir.

Bir konu daha var.
Zinaların artması veya azalmasının çok eşlilik ile bir alakası var diyenlere katılmıyorum. Evlenecek maddi imkanı olduğu halde bir sorumluluk almadan gündelik ilişkileri,zinayı tercih eden erkekler tek eş bile istemiyor bunu çözmek için çok eş yasallığı fikri oldukça mantıksızdır.
Resmi kayıtlı olmadan dini nikahinda bikaç eşi olan şahıs bile zinaya başvurabiliyor ise bunun yasal olmasının bir faydası olacağını sanmıyorum.
Bir başka mesele ise evlenecek maddi imkanı olmayıp zina edenler var. Çok eşin yasal olması bu kişilere ne kazandıracak.Bu bir çözüm değildir.
Aksine toplumda evlilikler genelde ikinci bir kişinin araya girmesiyle son buluyor.Bunun yasal olmamasına rağmen bu kadar evlilik bitiyorken bunu yasal edip erkekleri ailesine karşı bu konuda teşvik edip cesaretlendirmek topluma fayda değil zarar getirecektir.
Özet olarak;
İslamî kimliğe sahip olan tüm muslümanların bildiği üzere çok eşlilik farz veya vacip değildir. Dinen eşi ya da başka birisi bunu kabul etmesi için hiçbir kadına yeri ve mekânı neresi olursa olsun baskı ve şiddet uygulayamaz. Dinen farz ve vacip olmayan ve kadınların çoğunun istemediği bir ruhsatın yasal olmasının topluma bir faydası olmayacaktır.Zina eden erkeklerin tamamı evliymiş gibi bir zihniyet ise dünyadan haberi olmayan kişinin zihniyetidir.


Müftülerin resmî nikâh yetkisinin olmasına karşı çıkan herkesi İslâm düşmanı diye yaftalamak nedendir?
Akıllı ve düşünen herkes mukayese edebilir ve fikrini ifade edebilir.
Başka din görevlilerinin dini ve resmi nikahı bir arada yapması ve müftülerin bunu yapmaması eşitlik ilkesine aykırı değil tam tersine eşitlik ilkesine uygundur.
Dini alet ederek yeni aşklar peşine düşüp bunu dindeki Farz ve vacip olmayan bir ruhsat olan çok eşlilik kılığına büründüren musluman erkekler olduğu için aile ve toplum huzurunu korumak amacıyla çok eşlilik yasal olmamalıdır.
Diğer dinlerde din adamının resmî nikâh yetkisinin olması kadın haklarını riske atmıyor. İslâmda kötüye kullanılan bu ruhsatın da dolaylı yoldan resmiyet kazanması eşitlik ilkesinin ihlalidir.
Dini açıdan ise bu ruhsatı keyfi için kullanamayacak olmasına rağmen erkeği buna gereksiz yere teşvik etmek ve baskıya maruz kalacak kadın sayısını artırıp boşanma,huzursuzluk vb. olumsuz olayları artırmaktır.

Kadınların eşlerinin çok eşli olma arzusundan rahatsız olmasının Batılılaşma ile bir alakası yoktur. Bunun çok iyi bilinen örnekleri İslâm'ın ilk yıllarından itibaren tarih boyunca yaşanmıştır.

Hz.Fatıma Hz.Ali'nin durduk yere ikinci bir eş istemesine karşı çıkmıştır.

Peygamberimizin (asm) Hz. Ali (ra)'in evliliğine karşı çıkmasının sebebi Peygamberimizin (asm) kızı Hz. Fatıma (ra), kocası Hz. Ali (ra)'in ikinci bir kadınla evlenmek istemesine karşı çıkmıştır. Peygamberimiz de kızının bu konuda üzülmesini istemediğinden dolayı, böyle bir evliliğe karşı çıkmıştır. (bk. Buhârî, Nikah, 109, Fedâilü's-sahabe 16; Müslim, Fedailü's-sahâbe 95-96;Ebu Davud, Nikah, 13; İbn Mâce, Nikâh 56; Ahmed b. Hanbel, IV, 376)

Ayrıca Peygamberimizin (asm) terbiyesinde büyüyen Hz. Fatıma (ra)'nın, kocasının ikinci evliliğine karşı çıkması caiz olmasaydı, Allah Resulü (asm) onu ikaz eder, kocasının arzusuna boyun eğmesini emrederdi. Halbuki durum öyle olmamış, bilakis kızının üzüldüğünü gören Allah Resulü (asm), damadı Hz. Ali (ra)'in bu arzusundan vazgeçmesini istemiş, eğer vazgeçmezse ancak Fatıma (ra)'yı boşadıktan sonra evlenebileceğini bildirmiştir. Hz. Ali (ra)'in Fatıma (ra)'nın üzerine evlenip onu üzmesine razı olmamıştır.

Allah Resulünün (asm)bu davranışında, Müslüman kız ve babalarının, damadın ikinci evliliğine karşı çıkabilecekleri hususunda ruhsat vardır.
Hz.Ali'nin talip olduğu kadının babasının müşrik olması sadece bir diğer sebeptir. En önemli sebep Hz.Fatıma 'nın (r.a) buna razı olmamasıdır. Eğer tek sebep kadının babasının dini inancı olsaydı bu durumda Hz.Ali babası musluman başka biriyle teaddüdü zevcat ederdi. Bilindiği üzere hanımı vefat edene kadar tek eşli kalmıştır.

Hanımına buna itiraz edemeyeceği yönünde baskı yapanların İslam kılıfı uydurmaları Kur'ân ve sünnete aykırıdır.

Bu yazıyı hazırlarken
Nisa Sûresi-3 ve Nisa Sûresi-129 Elmalılı Hamdi Yazır Kur'an Meali ve Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'ân Meali



İbni Mace,Nikah-47 hadisi Şerif


Buhârî, Nikah, 109, Fedâilü's-sahabe 16; Müslim, Fedailü's-sahâbe 95-96;Ebu Davud, Nikah, 13; İbn Mâce, Nikâh 56; Ahmed b. Hanbel, IV, 376)

Fatma Aliye -Mahmud Esad Coşan Teaddüdi zevcaat tartışması konstantınıyye 1316.
Kaynaklarından bilgiler paylaştım.

Faydalı olması temennisiyle.