İşçi tarafından açılan işçi alacakları davası, netice-i taleplerin fazlalığı açısından objektif dava yığılmasının(birleşmesinin) en sık görülen türüdür. Çünkü işçi, hem kıdem ve ihbar tazminatını, hem fazla mesai ücretlerini, hem genel tatil ücretlerini, hem kullanmadığı yıllık izinlerine ait ücretlerini tek bir dava ile talep eder.
HUMK’da açıkça yer almamasına karşın uygulamada var olan dava yığılması, 6100 sayılı HMK’da açıkça düzenlenmiştir. Birden fazla talebin aynı davalıya karşı tek bir dava ile ileri sürülmesi yani kümülatif dava yığılması hususunda, geçtiğimiz hafta devrim niteliğinde bir tefrik(ayırma) kararı aldık. Usul açısından zaten mümkün olmasına karşın, iş davalarında, taleplerin tefriki ile pek karşılaşılmamaktadır. Esasen kararı değerli kılan da budur.

CEZA YARGILAMASI 4-5 YIL SÜREBİLMEKTEDİR
Feshin kim tarafından yapıldığı ve/veya haklı olup olmadığı, kıdem ve ihbar tazminatı davaları açısından yargılamanın temelini teşkil etmektedir. Tabi kimi zaman, fesih ile birlikte işveren aynı zamanda suç duyurusunda da bulunduğundan, tazminat davası, ceza yargılamasının neticelenmesini beklemek zorunda kalır. Mahkemelerin iş yoğunluğunun üzerine bir de istinaf ve temyiz incelemesi eklenince, bir ceza yargılaması 4-5 sene sürebilmektedir. Kıdem ve ihbar tazminatına kavuşmak isteyen işçi ise, ceza yargılaması neticelenmeden bu hakkında kavuşamamaktadır.
Kimi zaman işveren, sırf tazminat ödememek veya geç ödemek adına işten çıkan işçisi hakkında suç duyurusunda da bulunur ki, titiz bir soruşturma olmaz ise, işçi yok yere ceza kovuşturması geçirir ve aynı zamanda tazminat alacaklarına yıllar sonra kavuşur. Tabi bu durum hem adaletin geç tecelli etmesine hem de işverenin ortadan kaybolması ile işçinin hakkını alamamasına sebep olabilmektedir.

FAZLA ÇALIŞMA, İZİN, AGİ, VS. İÇİN BEKLEMEYE GEREK YOK
Feshin şekline ve kim tarafından yapıldığına bağlı olmayan alacaklar açısında ise durum daha vahimdir. Fazla çalışma alacağı, yıllık izin alacağı, genel tatil ve milli bayram ücreti alacakları gibi çalışmakla veya fesihle hak kazanılan alacaklar için, feshin haklı-haksız olmasının bir önemi yoktur. İşçi fazla çalışma yapmakla zaten ücrete hak kazanmıştır. İşçi işveren karşı suç işlemiş olsa da, sonuç değişmez.
İşçi alacakları davasında, tüm alacak talepleri tek davada ileri sürülmekte ise de, olası bir ceza yargılaması halinde tüm talepler için bekletici mesele yapılmasına lüzum yoktur. Mahkemece tefrik kararı verilerek kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki alacaklar için yargılamaya devam olunarak karar vermek için hukuki hiçbir engel bulunmamaktadır. Ancak maalesef uygulamada tefrik kararı kolay kolay verilmemektedir.

KARAR EMSAL OLACAK NİTELİKTE
Geçtiğimiz hafta benzer bir davada, ceza davasının kıdem ve ihbar dışındaki alacaklar için bekletici mesele yapılamayacağını ve bu alacaklar yönünden dosyanın tefrik edilerek yargılamaya devam edilebileceğini talep ettiğimiz duruşmada, hakim gayet yerinde bir kararla tefrik talebimizin kabulüne karar verdi. Bu sayede, işçiye kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki alacaklarına daha erken kavuşma imkanı sağlanmış oldu.
İşte o karar; http://www.selcukener.av.tr/wp-conte...2/IMG_4912.jpg

“GECİKMİŞ ADALET ADALET DEĞİLDİR.”
İşe iade sürecini 2+2=4 ay olarak düzenleyen bir kanundan bahsediyoruz. Kanun koyucu, iş davalarının süratle sonuçlanmasının öneminin farkında. Uygulayıcılar ve biz avukatlar da bu doğrultuda hareket edersek, hak kayıplarının önüne geçmek ve adaletin zamanında tecelli etmesini sağlamak hiç de zor olmayacaktır.

Av. Selçuk ENER