Bilindiği üzere geçtiğimiz günlerde ''Partili cumhurbaşkanlığı'' nı da içeren anayasa değişikliği teklifinin 3 üncü maddesinin oylaması sırasında, kimi vekillerin ''gizli oy'' esasına uymayarak, oylarını açık bir şekilde kullanmaları vekiller arası gerginliğe sebep olmuştur. Bu yazımda ''gizli oy'' kavramını, amaçlarını açıklamaya çalışacağım ve mevcut durumu değerlendireceğim.

Oylama, bir toplantıda bir grup için veya sıklıkla tartışma, kampanya veya seçim kampanyası sonrası bir seçmenin kararını göstermesini sağlayan bir yöntemdir. Bu doğrultuda konumuz kapsamında oylama anayasa teklifinin görüşülmesi sırasında milletvekillerinin söz konusu maddenin kabulü yada reddi hususunda kararını gösterdikleri yöntemdir diyebiliriz. Gizli oy ise, seçmen tercihlerinin gizli tutulduğu oy verme şeklidir. Gizli oy uygulamasının mevcudiyetinin amacı ise seçmenin ilgili hususta görüşünü, dış etmenlere bağlı kalmaksızın, özgür iradesi ile belirtmesini sağlamaktır.

Anayasanın değiştirilmesi kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ilgili maddesi aşağıdadır.

Madde 175 –(Değişik: 17/5/1987-3361/3 md.) (1)Anayasanın değiştirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür. Değiştirme teklifinin kabulü Meclisin üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür.

Söz konusu Anayasa Değişikliği Teklifinin 3 üncü maddesinin oylanması sırasında meydana gelen uyuşmazlık sebebiyle, ''gizli oy'' kavramının esasen bir hak mı yoksa bir yükümlülük mü olduğu tartışılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda hukuksal kaynakların yorumlanması hususu öne çıkmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki hukuk kuralları, teammül kurallarını bir yana bırakırsak, kelimelerden meydana gelen bir metindir. Ancak ''hukuk kuralı'' kavramı metnin kendisi değil, onun anlamıdır. Her metin gibi, hukuk kuralı koyan metinlerin de okunması ve anlamının tespit edilmesi gerekir. Sözkonusu metnin okunup ne anlama geldiğinin söylenmesine “yorum” denir.
Hukuksal yorum yöntemleri başlıca üç şekilde uygulama alanı bulur.
1) Deyimsel Yorum Yöntemi: Kanunun sözüne ve özüne dikkat edilir. Hakim hukuk kurallarını somut olaya uygularken kanun koyucunun kullandığı deyimlere ve dil özelliklerine bakarak yorumlar. Kanunun deyimsel ve dilsel özellikleri temel alınarak yorum yapılır. Bu yönteme lafzi yorum yöntemi de denir.
2) Tarihsel Yorum Yöntemi: Kanun koyucunun kanun hükmünü koyarken içinde bulunduğu duruma, amacına ve kanunun koyulduğu dönemdeki toplumun koşullarına dikkat edilir. Bu yöntemde yorum, kanun oluşturulurken kullanılan kaynaklardan, kanunun taslağından, kanun tasarısı ve kanun tekliflerinden faydalanarak yapılır.
3) Amaçsal Yorum Yöntemi: Kanunun sözünden ve oluşturulduğu dönemdeki toplumsal koşullardan ziyade kanunun uygulanacağı dönemdeki toplumsal koşullara ve toplumun gereklerine bakılarak yorum yapılır.

Konumuz uyuşmazlığın ardından TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Şentop, 'AA' muhabirinin sorusuna karşılık 1982 Anayasasının ilk halinde, 175. maddede anayasa değişikliklerinin gizli yapılacağına dair bir şart bulunmadığına işaret etmiştir. Akabinde söz konusu uyuşmazlıkla ilgili "Bugün olsaydı, elektronik oylamayla yapılacaktı, kimin ne oy kullandığını herkes bilecekti. 1987'de Turgut Özal, 4-5 maddede değişiklik yaptı. Bu değişiklik içinde 175. madde de var. En önemlisi, 1982 Anayasasının ilk halinde Mecliste sadece anayasa değişikliği yapılıyor ve üçte iki aranıyor. Bunun dışında başka seçenek ve referandum yok. Özal'ın 1987'de getirdiği, sonra referanduma giden öneride, üçte ikiyle birlikte, beşte üç ve referandum şartı aranıyor.Gizli oy da 1987'de getiriliyor. Getirme nedenleri çok basit: Darbe dönemi, askerlerin Meclis üzerinde baskısı var. Bu baskıyı biraz hafifletmek, milletvekillerinin iradesini korumak için isteyen kabine girip oyunu kullansın, askerlerden korkan, çekinen varsa diye... Buna imkan vermek için yapılmış bir değişiklik. O zaman bugün, 'Niye gizli oy kullanılıyor' diyen bazı akademisyenler, siyasetçiler o zaman buna, 'Anayasa gibi çok önemli bir konuda millet, seçmen oy verdiği bir milletvekilini hangi yönde oy kullandığını, iradesini, oyunun rengini neden bilemesin, bu seçmenin hakkıdır' diye karşı çıkmışlar. Bu doğru. Hukukta amaçsal yorum var. Hangi amaçla konulmuş ona bakmak lazım. Milletvekilinin iradesini tesir altına almaktan korumak. Burada kabinlerin kurulması, gizli oy verme imkanının sağlanması yeterli. Ama her milletvekilinin oraya girip oy kullanma mecburiyeti yok. İsteyen oyunu, oraya girmeden de kullanabilir. Gizlilik şartının sağlanması yeterli. Ben gizli kullanmak istiyorum diyene, o şartları, imkanları sağlamak yeterli. O şartlara uymak ise milletvekilinin takdirinde. Milletvekili isterse pulları gösterebilir." ifadelerini kullanmıştır. Ardından toplumun belli bir kısmı da bu görüş etrafında toplanmaktadır.

İfadesinin lafzından anladığım kadarıyla Sayın Şentop'a göre Anayasanın 175 inci maddesindeki söz konusu düzenlemelerin amacı, darbe döneminde, milletvekillerinin iradelerini korumaktır. Sayın Şentop kanun koyucunun ''milletvekillerinin iradesini korumak'' gayesi ile değişime uğrayan 175 inci madde hususunda günümüzde, milletvekillerinin iradesinin korunması kapsamında kabinlerin kurulması ve gizli oy kullanma imkanının sağlanmasını yeterli görmüş, bu doğrultuda söz konusu madde kapsamında ''Amaçsal Yorum'' yöntemi ile ''gizli oy'' hususunu bir hak olarak nitelendirmiştir. Ancak bu doğrultuda düşündüğümüzde ilgili husus, iradesi sakatlanma tehlikesi altında bulunan milletvekilinin, ''gizli oy'' yükümlülüğünü hak olarak nitelendirdiğimizde, bu hakkı kullanma iradesinin mevcut olup olmadığının tespiti kapsamında içinden çıkılmaz bir hal almaktadır.

Kanaatimce ''Amaçsal Yorum'' doğrultusunda düşündüğümüzde 175 inci madde kapsamında bulunan ''Değiştirme teklifinin kabulü Meclisin üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür.'' ibaresi dönemsel baskılarla sınırlı kalmayarak, milletvekili üzerinde doğabilecek her türlü baskıya karşın, milletvekilinin iradesini korumak gayesini gütmektedir.

''Gizli Oy'' hususunu ''hak'' olarak nitelendiren yorum zannımca mevcut 175 inci maddenin lafzında şart olarak görülen hususun, aslında şart olmadığı gibi, hükmün lafzının topyekun zıddını teşkil etmektedir. Bu doğrultuda bir kanun hükmünün kanuna konuluş amacına aykırı bir sonuç doğuracak şekilde yorumlanması hukuk ilkelerine uygun düşmeyecektir.
Söylediklerim kapsamında söz konusu oylama Anayasanın 175. maddesinin ihlal etmekte, bu doğrultuda Anayasanın 148 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca oylama çoğunluğunun ''gizli oy'' kullanmayan üyeler ile sağlanması sebebiyle oylamanın Anayasa Mahkemesince teknik açıdan iptal edilebilir olduğu kanaatindeyim.
Unutulmamalıdır ki Hukukta her yorum muhteremdir, ancak muteber değildir.



İlginiz için teşekkür eder, kusurum olduysa affını dilerim.