İstimlak, tezyidi bedel (Bedel artırımı) davası
Bu site hukukçu ağırlıklı olduğuna göre davacı olarak takibettiğim bir konuda fikir almak istiyorum. Konu şu; daha önce açılmış ve kesinleşmiş bir dava var. Bu dava murisimizden intikal etmiş. istimlak nedeniyle açılmış bir tezyidi bedel davası. Ancak, dava konusu bedelin kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödendiği sabit değil. Yani ödeme makbuzu ortada yok. Diğer taraftan kamulaştırılan gayrimenkul tapu kayıtlarında halen, üzerinde kamulaştırma şerhi olmaksızın murisimiz adına kayıtlı görünüyor. Ben bunu, bedel ödenmediğinden devir işleminin yapılmadığı şeklinde yorumluyorum. Diğer taraftan bahse konu gayrimenkul 1983 yılında el atılıp yıkılmış ve yerinden şu anda yol geçiyor.
Karşı tarafın avukatı “kesin hüküm olduğunu, eğer bir alacağımız varsa icraya verip almamız gerektiği” savunmasını yapıyor.
Ben ise bu konuda kesin hüküm olmadığını, zira davamın tazminat davası olduğunu, Borçlar kanununun 105. maddesi gereğince, bedelin zamanında ödenmemesi nedeniyle meydana gelen munzam zararı talep ettiğimi ileri sürüyorum. Kesin hüküm yoktur diyorum çünkü, munzam zarar zaten hüküm kesinleştikten sonraki dönemde meydana gelen bir zarardır. Bu nedenle daha önce açılıp kesinleşen dava bu alacağı etkilemez
Avukat arkadaşların bu konudaki görüşlerini merak ediyorum.
Selamlar
Re: İstimlak, tezyidi bedel (Bedel artırımı) davası
Verdiğiniz bilgiler çerçevesinde, alacağınızı (Kamulaştırma bedelini) faizi ile birlikte cebri icra yoluyla talep edebileceğinize göre, gecikmiş ödemeden dolayı tazminat davası açmanızda hukuki yarar bulunmamaktadır diye düşünüyorum.
Re: İstimlak, tezyidi bedel (Bedel artırımı) davası
Öyle de, o zamanki bedel bu güne göre o kadar küçük ki (1983 yılında ve üç buçuk milyon lira) bedelin aslı ve faizi 50 milyon lira gibi bir meblağa ulaşabiliyor. Asliye hukuk mahkemesinde dava açma alt sınırı 6 milyar lira. Davayı kazansam bile karşı tarafın avukatına ödeyeceğim vekalet ücreti (% 12) 720 milyon lira. Yani bulgura giderken pirinçten oluyorum. Bu da enflasyonun toplum değerlerini ne hale getirdiğinin örneği. Halbuki munzam zarar tazminatı davası açmakla uğradığım gerçek zararı talep ediyorum. Aradaki fark bu.
Re: İstimlak, tezyidi bedel (Bedel artırımı) davası
Sayın Erol, aradaki farkı biliyorum, anlıyorum ama yasalar karşısında bu savunmanızın bir anlamı olmayacağını düşünüyorum.
Re: İstimlak, tezyidi bedel (Bedel artırımı) davası
Sayın Kuzulu
Ben savunan değil talebeden durumundayım. Bahsettiğiniz yasalar benim talebime nasıl mani oluyor o konuda daha etrflı bilgi verirseniz memnun olurum.
Re: İstimlak, tezyidi bedel (Bedel artırımı) davası
Talep eden davacı da savunma yapar sayın Erol, ayrıca davalı da talepte bulunabilir. Lütfen kavramları birbirine karıştırmayın. Sizin davanıza karşı kesin hüküm itirazında bulunulmuş ve siz "davanızın tazminat davası olduğunu, diğer dava ile alakası olmadığını" ileri sürerek savunma yapmış olmuyor musunuz? Kast ettiğim buydu.
Kavram kargaşasına açıklık getirdikten sonra gelelim bahsettiğimiz yasaya. Hukuki yarar, HUMK'na göre dava şartlarındandır, bir davanın açılmasında hukuki yarar yoksa o dava usulden reddedilir. Sizin davanızda da, kamulaştırma bedelini faizi ile birlikte cebri icra yolu ile talep ve tahsil etmek mümkün iken, tazminat davası açılmasında bence hukuki yarar şartı bulunmamaktadır. Davalı vekili yerinde olsam kesin hüküme değinmek yerine hukuki yarar şartına değinirdim.
Bununla birlikte, dosya kapsamını bilmeden yorum yapmanın yanlış olacağını ve bu yazdıklarımın verdiğiniz bilgiler çerçevesinde şahsi yorumum olduğunu hatırlatmak isterim.
Re: İstimlak, tezyidi bedel (Bedel artırımı) davası
"Davalı vekili yerinde olsam kesin hüküme değinmek yerine hukuki yarar şartına değinirdim." demişsiniz. Eğer öyle olsaydı şimdi davayı kazanmış olurdum. Çünkü dava açmada hukuki yararım var. Bunun sebebini de daha önce açıkladım.
Açıklamaya devam edeyim; Açtığım dava munzam zarar tazminatı davası. Bu hak Borçlar kanununun 105. maddesinde düzenlenmiş. Bu konuda başka bilgi lazımsa veririm.
Re: İstimlak, tezyidi bedel (Bedel artırımı) davası
Ben sizi anlıyorum ama sanırım ne demek istediğimi anlatamıyorum. O halde size şu soruyu sorayım, kararın kesinleşmesinden sonra icraya başvurup kamulaştırma bedelini talep etmemenizde karşı tarafın herhangi bir kusuru, engellemesi, ihmali vs. var mı?
Bu arada bir ilave yapmak istiyorum,yukarıda davayı kazansam dahi karşı tarafın avukatına ödeyeceğim vekalet ücreti 720 YTL demişsiniz, davayı kazanan taraf vekalet ücreti ödemez, dolayısıyla davayı kazanırsanız pirinçten de bulgurdan da olmazsınız. (Kısmi reddi kast ediyorsanız vekalet ücreti reddedilen miktar üzerinden hesaplanır.)
Re: İstimlak, tezyidi bedel (Bedel artırımı) davası
Munzam zarar,
"Para borcunun ödenmesinde, borçlunun temerrüdü nedeniyle alacaklının uğradığı zarar temerrüt faizinden fazla ise, kendisine hiç bir kusur yüklenemeyeceğini ispat edemeyen borçlu, bu fazla (aşkın) zararı da tazmin etmek zorundadır (BK.m.105/I)."
Maddeden de açıkça anlaşılacağı üzere munzam zararın UNSUR'u borçlu temerrüdüne dayanır.
1983 yılında elde ettiğiniz ilamı zamanında icra takibine konu ettiniz mi anlayamadım ancak eğer icra takibi sonucunda alacağınızı tahsil etmiş iseniz munzam zararı işeletebilmek için ihtirazi kayıtla ödemeyi kabul etmiş olmanız ve ayrıca bu alacağınızı borçlu yüzünden hayli geç elde ederek yasal faizin üstünde bir zarara uğradığınızı da kanıtlamanız gerekir ki kamulaştırma bedeli davalarında enflasyon unsuru bildiğim kadarıyla munzam zarar olarak kabul edilmemektedir.
Ayrıca, kamulaştırma şerhi olmaksızın tezyidi bedel davasının görülerek sonuçlandırılmış olması da bana pek olası görünmüyor.
Re: İstimlak, tezyidi bedel (Bedel artırımı) davası
Sayın Yüksel
Önce vekalet ücretini ele alalım. Evet kısmi reddi kastediyorum. Benim talebim 6 milyar lira, kazandığım davanın tutarı ise takribi 50 milyon lira. Aradaki farkın vekalet ücretini ödemem söz konusudur.
Diğer soruya gelince ilk defa önemli bir soru sordunuz. Zira yargı kararlarında istikrar kazanmış bir görüş olarak, munzam zararı talep edebilmek için alacağın borçludan istenmesi gerekir. Ancak burada durum biraz farklı. Sebebine gelince; kamulaştırma tek taraflı yapılan bir hukuki muameledir. Yani gayrımenkulu kamulaştırılan kişi bu işlemin ikmalini yani tapunun devralınmasını isteme hakkına sahip değildir. Neden? Çünkü bizim kamulaştırmaya mesnet olan 6830 sayılı İstimlak kanununun 21. maddesinde özetle “ kamulaştırmayı yapan idare kamulaştırmanın her safhasında bundan cayabilir” deniyor. Durum böyle olunca, hukuken tasarrufum altında olan bir gayrımenkul için (her ne kadar fuzulen işgal edilse bile) cebri icra talebinde bulunmam söz konusu olamaz. Çünkü daha önce de söylediğim gibi tapu kayıtlarında istimlak şerhi bulunmamaktadır. Yani gayrımenkula el atan idare fuzuli şagil durumundadır. Çünkü o zaman yürürlükte bulunan Medeni kanununun 633. maddesinde kamulaştırmayı yapan idare hakkında “Tapuda tescil merasimi ikmal edilmedikçe temliki tasarrufta bulunamaz” amir hükmü vardır. Kısacası gayrımenkul kağıt üzerinde halen benimdir. Burada bir hususu daha açıklamam gerekir; istimlak bedelinin aslının ödendiğine dair de herhangi bir belge yoktur. Zaten kanuna göre (6830/17. madde) tapu devri yapılmadan bir ödeme yapılması da söz konusu olamaz.
Durum bu. Bakalım buna ne diyeceksiz.
Av. Fuat Bayındır'ın "Ayrıca, kamulaştırma şerhi olmaksızın tezyidi bedel davasının görülerek sonuçlandırılmış olması da bana pek olası görünmüyor."
düşüncesine gelince; Bildiğim kadarıyla, tapu kayıtlarındaki istimlak şerhi 6 ay süre ile korunur. Bu sürede devir işlemi yapılmaz ise bu şerh kaldırılır.