Re: Türk hukukunda düşünce özgürlüğü
.9.2.2. Basın Kanunu
AB normlarına uyum kapsamında yeni basın kanunu hazırlanmıştır. Hazırlanan 5187 sayılı Basın Yasası 26.06.2004 tarihli Remzi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yasanın 1. maddesinde amaç belirtilmiştir. 1. maddede yasanın amacının, basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemek olduğu belirtilmiştir. 3. maddede ilkeler ve sınırlama nedenleri belirtilmiştir. Buna göre; Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını da içerir. Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir. Bu düzenleme anayasa ve AİHS normlarına uygun bir düzenlemedir. Basın Yasasının Avrupa normlarına uygun olan yeni bir düzenlemesi de haber kaynağını açıklamama hakkını içeren 12. maddesidir. Bu maddede, Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibinin, bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamayacağı kesin bir biçimde belirtilmiştir. Haber kaynaklarını açıklamama hakkı AİHM kararlarında açıkça kabul edilmiştir. Yasanın yargıyı etkileme başlıklı 19. maddesinde, hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğinin yayımlanamayacağı belirtilerek, yayımlayan kimselerin, ikimilyar liradan, ellimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılacağı yazılmıştır. Artırım nedeni olarak, bölgesel süreli yayınlarda cezanın onmilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda yirmimilyar liradan az olamayacağı belirtilmiştir. Yine görülmekte olan bir davanın kesin kararla sonuçlanmasına kadar, bu dava ile ilgili hâkim veya mahkeme işlemleri hakkında görüş yayımlayan kişiler hakkında da yukarıda belirtilen para cezalarının uygulanacağı yazılıdır. Bu hükmün AİHS ve AİHM içtihatlarına uygun olduğu söylenemez. Mahkeme birçok kararında olaylar hakkında dava yargı sürecinde bile olsa yayınlar yapılacağı, yorumlar yapılacağına karar vermiştir. Bu nedenle bu hükmün AİHM içtihatlarına göre yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Basın Yasasının 22. maddesinde basın özgürlüğünün korunması için ceza hükmü getirilmiştir. Buna göre; yasaya uygun olarak basılmış eserleri, bunların yayımını veya dağıtımını veya satışını önlemek amacıyla tahrip eden veya bozan kimse, fiili daha ağır bir suç teşkil etmediği takdirde ve yasanın aradığı koşullara uyulmasına karşın süreli ve süresiz yayınların basılmasını, yayımını, dağıtımını veya satışını şiddet veya tehditle engelleyen kimse hapis ve para cezasıyla cezalandırılır. Yasanın 28. maddesinde ise bu yasaya göre verilen para cezalarının bazı ayrıksı durumlar dışında hapis cezasına çevrilme yasağı düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler Avrupa normlarına uygundur.
5.9.2.3. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun hükümleri, radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesine ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve yöntemleri düzenlemektedir. Bu nedenle bu yasa ifade özgürlüğü yönünden önemlidir. Bu yasada uyum yasaları ile birçok değişiklik yapılmıştır. 15.5.2002 tarih ve 4756 sayılı yasanın 2. maddesiyle Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 4/I maddesi değiştirilmiştir. Bu değişiklik ile, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılmasının önündeki hukuki engeller kaldırılmış ve yayın olanağı güvence altına alınmıştır. Bu değişiklikle bu yayınların çerçevesinin RTÜK tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirleneceği düzenlenmektedir. Aynı Kanunun 4/f ve 4/v maddesi değişiklikleriyle, yayın ilkeleri arasında yer alan ve çok eleştirilen “Kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında kişilerin özel hayatının yayın konusu yapılmaması” ifadesi ve muğlak bir ifade olan “karamsarlık, umutsuzluk, kargaşa ve şiddet eğilimlerini körükleyici” ifadeleri madde kapsamından çıkartılarak özel hayatın gizliliğine ve ifade özgürlüğünün genişletilmesine yönelik olarak düzenlemeler yapılmıştır. 26. madde değişikliğiyle de yeniden iletim konusu açıklığa kavuşturularak, Avrupa Sınır ötesi Televizyon Sözleşmesine uyum sağlanmaktadır. Gerçekleştirilen değişikliklerle ayrıca, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçeleri öğrenmelerinin önündeki hukuki engeller kaldırılmakta ve bu dil ve lehçelerin özel kurslarda öğrenilmesi konusunun Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmaktadır. Bu değişiklik bağlamında, AB'ye uyum çerçevesinde TBMM'de kabul edilen ve 19 Temmuz 2003'de yürürlüğe giren 4928 sayılı yasa paketi içinde yer alan "kamu ve özel radyo ve televizyon kuruluşlarınca Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir" hükmü çerçevesinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nca hazırlanan yönetmelik, 25 Ocak 2004 tarih ve 25357 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin 4. maddesinde “Yayınların Türkçe yapılması esastır. Yayınlarda Türkçe’nin özellikleri ve kuralları bozulmadan konuşma dili olarak kullanılması, çağdaş kültür, eğitim ve bilim dili olarak gelişmesi sağlanmalıdır. Münhasıran Türkçe’den başka bir dil ve lehçede yayın yapılamaz. Ancak, bu yönetmelik çerçevesinde Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir” hükmü getirilmiştir. Böylece ifade özgürlüğü ve kültürel haklar bakımından ilerleme sağlanmıştır. Yönetmeliğin yayın esaslarını düzenleyen 5. maddesinde ise sınırlamalar getirilmiştir. Bu düzenlemede, “Kamu ve özel ulusal radyo ve televizyon kuruluşlarınca Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de bu Yönetmelik hükümleri doğrultusunda Üst Kurul’dan izin almak suretiyle yayın yapılabilir. Bu dil ve lehçelerde sadece yetişkinler için haber, müzik ve geleneksel kültürün tanıtımına yönelik yayınlar yapılabilir. Bu dil ve lehçelerin öğretilmesine yönelik yayın yapılamaz. Kamu ve özel ulusal yayın lisansı sahibi radyo ve televizyon kuruluşları, bu dil ve lehçelerdeki yeniden iletim konusu yayınları da dahil olmak üzere; radyo kuruluşları günde 60 dakikayı aşmamak üzere haftada toplam beş saat, televizyon kuruluşları ise günde 45 dakikayı aşmamak üzere haftada toplam dört saat yayın yapabileceği” belirtilmiştir. Düzenlemede yayınlarda süre ve konu bakımından sınırlamalar getirilmiştir. Bu durum AB Komisyonunun Türkiye yönünden yayımladığı 2004 yılı ilerleme raporunda da eleştiri konusu yapılmıştır. Avrupa normlarına uyum yönünden bu sınırlamalar kaldırılmalıdır. Ayrıca bu şekilde yayın yapacak ayrı yayın kuruluşların önündeki yasal engel de kaldırılmalıdır. AB normları, AİHS ve AİHM kararları göz önüne alınarak bu düzenlemeler gözden geçirilmelidir.
İfade özgürlüğü ve kültürel hakların geliştirilmesi bakımından, 2923 sayılı Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile Türk Vatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçelerinin Öğrenilmesi Hakkında Kanununun 1. ve 2. maddeleri 4771 sayılı uyum yasası ile değiştirilmiştir. Bu değişiklikle, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçeleri öğrenmelerinin önü açılmış ve bu yöndeki hukuki engel kaldırılmıştır. Yasada bu konuda açılacak kurslar bakımından Milli Eğitim Bakanlığınca yönetmelik çıkarılacağı belirtilmiştir.
Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile Türk Vatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçelerinin Öğrenilmesi Hakkında Kanun'daki değişiklik dayanak yapılarak hazırlanan, "Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Yönetmelik, 20 Eylül 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikte Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi amacıyla özel kurslar açılacağı kabul edilmiştir. Bu düzenleme Avrupa normlarına uygundur.
5.9.2.4. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
5237 sayıl yasadan önce 765 sayılı TCK yürürlükte bulunmaktaydı. İfade özgürlüğü bağlamında bu yasada birçok değişiklik yapılmıştır. Özellikle 312. maddede önemli değişiklikler yapılmıştır. 5237 sayılı yasanın 214. ve 215. maddeleri ifade özgürlüğü bakımından önemledir. 214. maddede,” Suç işlemek için alenen tahrikte bulunan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silahlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik eden kişi, ……kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Tahrik konusu suçların işlenmesi halinde, tahrik eden kişi, bu suçlara azmettiren sıfatıyla cezalandırılır” düzenlemesi getirilmiştir. 215. maddede ise,” İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü bulunmaktadır. Bu hükümlerin normatif düzenleme bakımından Avrupa normlarına bir uyumsuzluğu bulunmamaktadır. Ancak uygulama bu yönden önemlidir. TCK’nun 216. maddesinde ise halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu düzenlenmiştir. Bu düzenleme 765 sayılı TCK’nun 312. madde karşılığıdır. Bu maddede,” Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır, Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Hükmü bulunmaktadır. Bu düzenlemeler normatif düzenleme bağlamında Avrupa normlarına aykırı değildir. Ancak burada mahkemelerin bu maddeyi yorumlaması önem kazanmaktadır. Yani uygulama önemlidir.
Re: Türk hukukunda düşünce özgürlüğü
Herkese çok teşekkür ediyorum. Özellikle doktoranız çok işime yarayacak,gerçekten çok minnettarım.Paylaşımınız için çok teşekkür ediyorum.
Saygılarımla,
Cevap: Re: Türk hukukunda düşünce özgürlüğü
TC yasalarında ifade özgürlüğü var mıdır? Yani TC yasaları her şeyin ifade edilebilmesini destekler mi?