Meşru müdafaa mı, değil mi?

Geçen yıl eylem yapmak için üzerindeki bombalarla Adalet Bakanlığı'na girmek isterken yakalanan ve elleri arkadan kelepçeli şekilde kaçmaya çalışan "canlı bomba" Eyüp Beyaz'ı öldüren 5 polis hakkında iddianame hazırlandı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Özgür Kamışlık'ın hazırladığı iddianamede polislerin yargılanmaları, ancak "meşru savunma" nedeniyle ceza verilmemesi istendi.

Aslında Müebbet Ama...

"Canlı bomba'nın vücudundan çıkarılan 7 kurşunun hangi polislerin tabancasından çıktığının belirlendiği, ancak "öldürücü" kurşunun hangi
silahtan çıktığının saptanamadığının belirtildiği iddianamede, polislerin orantısız güç kullanmasından söz edilemeyeceğini vurgulandı. Savcılığın, Ağır Ceza Mahkemesi'ne "bunları uygulayın, ona göre karar verin" dediği düzenlemelerden, Türk Ceza Kanunu'nun 81'inci maddesi, "kasten adam öldürme" suçunu içeriyor ve müebbet hapis cezasını öngörüyor. Ancak polisler için istenen 25'inci madde ise "meşru savunma ve zorunluluk hali" yer alıyor ve ceza verilmemesini düzenliyor.

Durum itibariyle meşru savunmanın koşulları tam olarak gerçekleşmemiş gibi görünse de burada bir "önleyici" meşru savunmadan bahsedilebilir.Canlı bombanın yarattığı açık ve yakın tehlikeyi silah kullanarak durdurmak kanımca ortaya çıkacak sonuç ile orantılı durumda.
Canlı bombanın üzerindeki bomba düzeneği muhtemelen tek bir parmak hareketiyle aktive olacak şekilde yapıldı,bunu önlemek için öldürücü darbeler vurmak,canlı bombanın kontrolünü yitirmesi açısından gerekli bu yüzden.Sn. Savcı ile aynı fikirdeyim şahsen.

Canlı bombaya karşı yöneltilen tüm güç "ORANTILIDIR"... Adı üstünde canlı bomba! Bir düğmeye basarsa etrafı cehenneme çevirecek derecede güç kullanacak birine karşı yöneltilen tüm güç "meşru müdafa/yasal sınır" içerisinde kalacaktır...Canlı bombalığa karar veren biriyle konuşamazsınız...Uyarı ateşi yapamazsınız! Canlı bomba fark edildiğini anladığı anda "can almak" için düğmeye basacaktır! Canlı bombayı etkisiz hale getirmenin tek yolu da "fark ettirmeden" canlı bombayı bir şekilde etkisiz hale getirmektir...Her türlü etkisiz hale getirme de "yasal sınırlar" içerisinde kalacaktır...Sayın savcımızın değerli görüşüne aynen iştirak ediyorum...
Saygı ve sevgilerimle...

Bence de meşru müdafaa hükümleri yerinde uygulanmış bu davada. Zira canlı bombanın böyle bir mudahale ile öldürülmediğini, durdurulmadığını düşündüğümüzde feda edeceğemiz insan sayısı daha da fazla olabileceğinden kullanılan güç, muhtemel saldırı ile orantılıdır ve sınır aşılmamıştır diye düşünüyorum.

Saygılarımla.

'elleri arkadan kelepçeli şekilde kaçmaya çalışan ' diye siz yazmışsınız düğmeye üçüncübir elle mi basacak televizyonda açıkça göstermişlerdi bu olayı ama değerli avukatlar görüş yazmış ben yazmayacağım...

Sayın commodore1tr,

Bu konuyu ben de düşünmüş ve ellerimi arkada birleştirerek pratiğini bile yapmıştım. Bombanın düğmesi eğer yan taraflardaysa ki kuvvetle muhtemel öyledir (Bomba uzmanı değilim ama genelde öyle olduğunu görüyoruz.) eller arkadayken de düğmeye basılabiliyor, ya da benim böyle bir yeteneğim var. :))) Dolayısıyla böyle bir ihtimale binaen polislerin davranışının meşru müdafaa kapsamında olduğuna karar verdim. (naçizane)

Aslında konunun bir diğer boyutu var, iş buraya gelene kadar, canlı bomba yakalandığında bomba uzmanlarının veya özel ekiplerin müdahale ederek bomba düzeneğini etkisiz hale getirmeleri gerekirdi diye düşünüyorum. (Uzmanlar daha iyi bilirler tabi, benim ki sadece görüş.) Belki o zaman bu tartışma da çıkmamış olurdu...

hukuk açısından baktığımızda,meşru müdafa söz konusu değildir.terörist infaz edilmiştir.adam 7 kurşunu yedikten yarım saat sonra bile can çekişiyordu.Bu meşru müdafa değil meşru infazdır.

yoksa ilk patlatmayı kapıda yaptı fakat patlamadı.bundan sonrası patlatma değil kaçma aşamasıdır.bir kaçak vurulmuştur.

asmayalım da besleyelim mi diyenler kızacaktır.

Sayın Karakolal
özür dileyerek bir hukukçuya yakışmayan tarzınızı kınıyorum. Meşru infaz tabirine takıldım. Yoksa, polisin adam öldürmesini,işkence yapmasını, hatta insan haklarına aykırı pek çok eylemi savunabilirsiniz. Sonuç olarak bu bir görüştür. Doğru ya da yanlış olmasının önemi yok tartışılabilir.
Ancak bildiğiniz gibi meşru infaz, ancak idam ile birlikte tartışılabilecek bir konudur. Mahkeme idam cezası verecek, kanun yolları tüketilecek, meclisten geçecek ve Cumhurbaşkanı onaylayacak. Meşru infaz , hatta daha doğru tabirle yasal infaz budur. Meşruluk farklı bir şey. Hatta Adnan Menderes'in asılmasının meşru olup olmadığı tartışılıyor mesela.
Bu arada asmayalım da besleyim mi diyenler kızmaz. Onlar da beslemeyelim öldürelim diye düşünüyor

Elleri arkada kelepçeli birisi elleri kelepçelenirken bombayı patlatmamış.
Elleri kelepçelendikten sonra ise kaçmaya başlamış. Eğer iddia edildiği gibi tek bir el hareketi ile bomba patlatılabilseydi ilk kurşunu yedikten sonra bombayı patlatırdı. Ancak can çekişmelerinden böyle bir olanaktan yoksun görünüyor.

Bunu polislerin bilmesine ise imkan yok. Yani polisler o kişinin tek bir el hareketi ile bombayı patlatıp patlatamayacağını bilebilecek durumda değiller. Ama aynı polisler suçluyu kelepçeleyebilmiş. Kelepçelerken bombayı patlatacağından korkmamışlar. Yada böyle bir tehlike görmemişler. Ancak kaçarken her nasılsa hayatlarının ciddi bir şekilde tehlike altında olduğunu düşünüp ateş etmişler.

Bence burada Meşru bir savunma söz konusu değil. Zorunluluk hali de mümkün görünmüyor.

Olaydaki hukuksal betimlemenin meşru müdafa olarak değil de Görevin icrası olarak değerlendirilmesi kanaatindeyim. Nitekim faillerle maktul arasında bir mücadele yoktur. Kolluk görevi gereği telafisi mümkün olmayacak zararın önlenmesine ilişkin bir eylem vardır. Bu eylemin yerindeliği meşru müdafa hükümleri içerisinde değil görevin ifasında kullanılan yöntemin yerinde olup olmadığı konusunda odaklanmalıdır.
Şahsı kanaatim ise öldüren kurşun değil kurşunlar olduğuna göre görevin ifası kamu menfaatinin amacına uygundur.

Kafama takılan 2 nokta var;

1) Bu görüntüleri az çok hatırlıyorum. Canlı bomba üzerindeki bombayı patlatamamıştı, madem birden fazla bomba olması ihtimali vardı ölümü göze almış adam 2-3 defa daha patlatmayı deneyebilirdi herhalde. Kaçmaya başlaması kendi operasyonunun başarısızlığını zaten ortaya koyuyor.

2) Sanırım polislerin vurma sebebi adamın halkın olduğu bölgeye doğru koşmasıydı. O bölgeyi her gün kullanıyorum, dolmuş duraklarının yanındaki yoldan günde takriben 5000-6000 kişi geçiyor ama tam aynı bölgede yine takriben 100 kişilik bir Çevik Kuvvet yığını ve 7-8 tane araç var. Polisler bombacıya ellerine kelepçe takacak kadar yaklaşabiliyorlar, sonra adam halkın arasına koşunca bomba diye vuruyorlar. Peki ya o bomba polis kordonunda patlasaydı? Kelepçeleme sırasında o bomba patlasaydı ordaki araçlar da bundan etkilenirdi ki bence asıl facia o zaman olurdu.

Bu noktada aklıma gelen şu, her ne kadar polisin müdahalesini bir vatandaş olarak yerinde de görsem olayın hukuki yönü kafama takılıyor. Tamam, bu kadar olağanüstü bir durumda polisten bu muhakemeleri yapmasını beklemek saçma, ama hızlı düşünüp doğru karar vererek uygulamaya çalışmak da Emniyet Teşkilatı'nın görevidir nihayetinde. Burada soru şu, olayın yönü meşru müdafaa mı? Yoksa avukatlarımızın belirttiği gibi görevin icrası mı? Polisin yaptığı hareket yerinde, peki hukuki mi? Yani sonuçta o bombacının o sefer başarısız olsa bile başka sefer bunu deneyeceği aşikar; ama olayı kendi içinde değerlendirirsek ya istikrarsızlık ya da aşırı tedbir var. Burada baz almamız gereken yön nedir?

(Henüz ceza hukuku görmediğim için kafama takılanlar pek de doğru yönde olmayabilir, cevaplayacak herkese peşinen teşekkür ediyorum.)

Saygılar...

sayın atay

beni kınamadan önce yazımı tam olarak okuyup anlamak lazım.

meşru infaz derken ,bir hukukçu olarak anlatmak istediğimiz.teröristtir öldürülmelidir düşünçesini kabul etmememizdir.

meşru infaz benim cephemden değil,teröristin öldürülmesi ,sağ alınmaması anlayışını kabul edenler için ,belirtilmiştir.

sayın atay

cımbızla kelime secer seniz ,bütünde ne anlatmak istediğimi kavrama konusunda ,acele ederseniz.bir hukukçu olarak benim de sizi kınama hakkım doğar.

hukukçu duygularla hareket etmez.törörizmin insanlık dışı bir vahset tablosu olduğunu,terörün sadece sistemin antidemokratik unsurlarının işine geleceğini ve bakın terör var.elimiz kolumuz bağlı ,bu nedenle hak ve özgürlükleri kısıtlayalım.şeklinde anlayışlar oluşturacağını,gördük,yaşadık.

Alıntı:

---

meşru infaz derken ,bir hukukçu olarak anlatmak istediğimiz.teröristtir öldürülmelidir düşünçesini kabul etmememizdir.


Ekleyen: karakolal*-*16/05/2006*:* 08:42:52

---

Sizin bir hukukçu olarak bu düşünceyi savunduğunuzu farzedelim. O halde şunu sormam gerek Sayın karakol, suçun ceza ile orantılılığı diye bişey öğrendiniz mi?

sayın nilgün saraç

polis ne zaman yargıç oldu.

polise yargılama yetkisi verildi de haberimiz mi yok.

ne demek suçun ceza ile orantılılığı.bu genel kavramdır.cezaya girişte okutulur.siz şunu mu demek istiyorsunuz.bombalıdır.ağır suç işlemiştir.icabına bakalım.

biz o konuları bilmesek zaten bir eleştiri getiremeyiz.konu başlığını bırakın ayrıntıya girin.

Konulara vatandaş mantığıyla mı( sadece vicdani mi) yoksa hukukçu mantığıyla mı bakıyorsunuz? Türk hukuk litaretüründe artık uygulanma alanı olmayan meşru infazı başka başka kalıplara sokuyor ve kendinizce şöyle tanımlıyorsunuz "meşru infaz derken ,bir hukukçu olarak anlatmak istediğimiz.teröristtir öldürülmelidir düşünçesini kabul etmememizdir." Sizin bu düşnücenizide hiçbir hukukçunun kabul etmesi mümkün değildir.
Benim sorumdan da "polis ne zaman yargıç oldu." gibi bir çıkarım yapmanızda hayli ilginç!

sayın saraç

sizin ne anlatmak istediğinizi hala anlamış değilim.

ne dir söylemek istediğiniz.sadece yazmak için mi birtakım anlaşılamayan yazılar yazıyorsunuz.

bu konuyu tartışacaksanız.yazın.benim ne demek istediğimi hukuk mantığı olan anlar.

çıkarım yapma geregi sizin anlaşılamayan ifadelerinizden kaynaklanıyor.

Sayın Karakolal,
Cımbızla laf ayıklama değil benimki. Dikkat ederseniz, yalnızca bir kavram üzerinde durdum. Ve bunu hukukçu olarak kullanmanızı kınadım sadece. Meşru infaz teknik bir terimdir. Siz de yazılarınızda bunu kastetmediğiniz anlatmışsınız zaten. Yoksa yazınızın bütünü üzerinde tartışmaya girmedim.
Ama anladığım kadarıyla "terörist öldürülmeli, sağ ele geçirilmemeli" mantığını siz de kabullenemiyorsunuz. Bence de polisin asli görevi canlı yakalayıp yargıç önüne çıkarmaktır. Cezayı mahkeme verir.

sayın atay

meşru infaz kelimesine niye takılıyorsunuz.

siz benim özde ne söylediğime bakacaksınız.

ilk okul çocukları gibi kelimelerin bir gerçek,iki yan,3 mecaz anlamlarını mı araştıracağız.

bunları araştırmadığımız için mi kınanıyoruz.

yoksa özde ne demek istediğimi anlamışsınız.

yoksa meşru infazın ne olup olmadığını bilecek durumdayız.meşru infaz derken ,teröristi yaralı ele geçirmenin istisna,ölü elegeçirmenin ise kural olarak kabul edilmesini,savunanların görüşüne bir atıf olarak meşru infaz deyimi kullanılmıştır.

Yargılama yetkisi bağımsız mahkemelere gönderilmeli yoksa bir takım güçler infaza başlarsa zamanla anarşik düzen ve kişisel öç alma kurumu devreye girer. Konunun özü de sanırım olay meşru müdafaa mıdır değil midir. Olayın gelişimini de dikkate alarak bazı arkadaşlarımızın nasıl meşru müdafaa dediğini anlayabilmiş değilim.

Ben canlı bombanın ve polislerin panik yaptıgını gördüm.Bombayı patlamamasının nedeni budur sanırım bombanın düzenegi elinde avucunun içindedir elleri arkada olsa patladırdı çok panik yaptı şoka girdi.Polislerimizde panikten kaçırdı canlı bombayı yaptıkşarı bence dogru canlı bombanın aklı başına gelse patlatmak için elinden geleni yapardı.
Ben kendimi orda düşünüyorumda donar kalırdım herhalde..
Gerek yapılmış bence saygılarımla