Reşit Olmayanla Cinsel İlişki

merhabalar. benim bir konuda bilgi ve de tavsiyelerinize ihtiyacım var. 16 yaşında bir kız öğrenci beni facede ekliyor ve de cinsel içerikli mesajlar göndermeye başlıyor.önce bunun yanlış olduğunu anlatmaya çalıştım defalarca kez. ama intihar gibi bahanelerle beni gafil avlayarak kendisine karşı aynı şekilde abuk subuk cevaplar verdim. cinsel içerikli mesajlaşmalar başladı ve 3-4 gün sürdü. bu kız benle ilişkiye girmek istediğini hertürlü sonuca kendisinin katlanabileceğini ifade etmişse de ben cinsel içerikli mesajlaşmalar dışında asla böyle bir şey yapmadım. ailesi kızın bilgisayarında facebook görüşmelerini görüyor ve beni tuzağa düşürerek darp ediyorlar. sonra ben polise sığınıp şikayetçi olunca kızlarını getirip zorla ifade verdirerek kıza ters ilişkide bulunuldu deniyor. bende kabul etmeyerek rapor istedim. raporlar temizdi ve savcılık takipsizlik kararı verdi. sonra bunlar takipsizlik kararına itiraz etmek yerine uzman bir doktordan kayganlaştırıcı kullanıldığında belli olmaz gibi rapor alarak başka bir savcıya şikayet ediyorlar. savcıda sözde kızın samimi beyanlarını dikkate alarak 104 ve 55 di sanırım oradan ceza almamı talep eden dava açılıyor. asliye cezada. facebook görüşmelerinde aptalca eve şöyle gel böyle gel gibi ifadelerimiz var. bunları o kötü anda evet yazdık ama kız geldi ve de kapıdan geri dönderdim. aramızda herhangi bir yakınlaşma asla olmadı. ilk alınan raporda eski yada yeni bir yırtık yoktur diyor ve herhangi bir bulguya rastlanılmadı diyor. rapor tarihi olayı iddia ettiği tarihten 1,5 ay sonra. sorum şudur raporlar temiz olduğu halde hakim kanaatini kullanarak madde 104 den hapis cezası verir mi... kanaat önemli midir yoksa raporların temiz olması olayı tamamen çözecek midir? 15 yaşını geçmiş bir kızla facebooktan karşılıklı yazışmak suçmudur. (kız ilişkinin zorla olmadığını isteğiyle olduğunu beyan ediyor)

ters ilişki günahtır

Sorunuza kesin cevap vermek son derece zor çünkü bu tamamen hakimin takdir yetkisi alanına giren bir durum, bekleyip göreceksiniz. Anlattıklarınızdan birşey çıkacağını sanmıyorum fakat kızın evinize gelmesi başınızı ağrıtır, bununda hakimde bir kanaat uyandıracağı muhakkaktır. İkinci kısımdaki şikayette kızın beyanları çok önemli. Herşeyin rızayla olmasına gelince 104 zaten rıza olduğu halde işlenen bir suçtur, rıza olmasa durum çok daha vahim olur. Facebook görüşlmeleriniz suç olmaz fakat delil olur genelde bu tip suçların cezası erteleniyor.
Ayrıca ters ilişki sadece günah değil bunu yapanlar melundur.

hukukçu85 hocam kızın polis merkezi yönlendirmesi aldığı ilk raporda temiz çıkmıştır. eski yada yeni bir yırtık yoktur deniliyor. savcılık bu müstehcen yazışmalar olduğu halde soyut iddia dışında bir şey yoktur deyip takipsizlik veriyor. karşı taraf yani ailesi buna itiraz etmeyip bir başka rapor ile kayganlaştırıcı kullanılırsa felan belli olmaz gibisinden bir raporla savcılığa gidiyor tekrar şikayetçi oluyorlar bu seferde başka bir savcı mahkemeye sevk ediyor. anlamadım gitti. kız çok istedi mesajlarında felan zaten belli. ama olayı iddia ettiği tarihten 10 gün sonrasında müsaitsen geleyim bak bir kerecik olsun bir daha olmaz gibi mesajları var facede. benimde karşılık olarak ikimiz de pişman oluruz yapmayalım üzülürsün sonra diye güzelce karşılık verdiğim mesajlar sabit iyi ki silmemişim. sizce buradan nasıl bir sonuç çıkabilir. bir de diyelim ki Allah göstermesin hapis cezası verdi hakim. hemen içeri mi alıyorlar. memurluğa etkisi olur mu ? yüz kızartıcı suç arasına girer mi böyle bir şey.. çok endişeliyim ... olmadık bir şeyden başımız nasıl ağrıyor anlamadım gitti. cevaplarsanız sevinirim. bir de 5 yaştan büyük ise 2 kat arttırılır diyor madde 104 2. fıkra bu iptal mi oldu

Çocuk denilen insanların şu yaptıklarının çocukluk ile bağdaşır bir yanı var mıdır? "Akıl yaşta değil, baştadır" demişler, çok doğru söylemişler. 20-30 yaşındaki saf ve temiz yürekli bir insanın aklından bile geçmeyecek bir şey, 16 yaşındaki bir çocuğun (!) aklından geçebiliyor. 20-30 yaşındaki koca koca insanlar bilgisayar açmasından bile bihaber iken 9 yaşındaki kızlar microsoft'larda yazılım üretiyorlar ancak yine de çocuk muamelesi görmekten kurtulamıyorlar ve böyleleri cezai ehliyet sahibi de olmuyorlar, böyleleri kıtır kıtır adam da kesseler yine de suçlu sayılmıyorlar. Eski türk filmlerini hatırladım şimdi. Bir cinayet meselesi olduğunda ceza almaz ya da düşük ceza alır diye ailenin en küçüğünün eline silah sıkıştırılıp cinayete azmettirilirdi. İşte böylesi çarpık bir (hukuki) zihniyetin sonuçları!

Alıntı:

---

mendezzz rumuzlu üyeden alıntı

ters ilişki günahtır

---

Günah dinsel bir kavramdır, TC ise (laikliği tartışılırsa da) laik bir devlettir.

Alıntı:

---

hukukçu85 rumuzlu üyeden alıntı

Sorunuza kesin cevap vermek son derece zor çünkü bu tamamen hakimin takdir yetkisi alanına giren bir durum, bekleyip göreceksiniz. Anlattıklarınızdan birşey çıkacağını sanmıyorum fakat kızın evinize gelmesi başınızı ağrıtır, bununda hakimde bir kanaat uyandıracağı muhakkaktır. İkinci kısımdaki şikayette kızın beyanları çok önemli. Herşeyin rızayla olmasına gelince 104 zaten rıza olduğu halde işlenen bir suçtur, rıza olmasa durum çok daha vahim olur. Facebook görüşlmeleriniz suç olmaz fakat delil olur genelde bu tip suçların cezası erteleniyor.

---

Rıza dahilinde olan bir şey nasıl suç olur? Bu açıkça, özgür iradeye ve özel yaşama yapılan bir saldırıdır.

Alıntı:

---

Ayrıca ters ilişki sadece günah değil bunu yapanlar melundur.

---

Kim demiş melun diye, niye melun oluyormuş? Bu ifade, anal seks yapan ve anal seksten hoşlananlara yapılan bir saldırıdır.

Alıntı:

---

Abdullah Devrim rumuzlu üyeden alıntı

Rıza dahilinde olan bir şey nasıl suç olur? Bu açıkça, özgür iradeye ve özel yaşama yapılan bir saldırıdır.

---

"Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. "

Okuma yazmanız varsa bu madde de rıza ile ilişki olduğu halde reşit olmayanla ilişkinin cezalandırıldığı açıkça yazmaktadır lütfen yanlış bilgi vermeyin!

Alıntı:

---

Abdullah Devrim rumuzlu üyeden alıntı

Kim demiş melun diye, niye melun oluyormuş? Bu ifade, anal seks yapan ve anal seksten hoşlananlara yapılan bir saldırıdır.

---

Ebu Hureyre'den: "Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: 'Kadınına dübüründen (arkasından) yaklaşan melundur."[949]

Çok zorunuza gittiyse gidip Peygamberimiz aleyhine suç duyurusunda bulunabilirsiniz.

Peygamber demiş, ben demedim. Zaten mahkemeler istisnalar hariç dinsel kavramlara yer vermiyor. Yazmadan önce biraz araştırırsanız öğrenebilirsiniz.

"Biliyorsan söyle ki örnek alsınlar, bilmiyorsan sus ki adam sansınlar!"

16 yaş altı için şikayet ya da rızaya bakılmaz. Kamu davası açılır. 16 yaştan 18 e kadar şikayet varsa işlem yapılır ancak rızanın olması durumu değiştirmez. 16 yaşından büyük ve rızayla ilişkiye giren kişi sonradan şikayetçi olursa diğer kişi ceza alır yani. Hakim sadece idda var ancak somut deliller yoksa çocuğun beyanını samimi bulursa yan delillere bakar. Kanaati gelirse ceza verir. Örneğin asansörde taciz edildiğini idda eden bir çocuğun samimiyetine hakim inanırsa yan delile bakar. Mesela asansöre girildiğini gösteren kamera kaydı gibi. Tabi sonuç ceza almadır. Durumunuzu bu şekilde değerlendirebilirsiniz.

Alıntı:

---

hukukçu85 rumuzlu üyeden alıntı

"Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. "

Okuma yazmanız varsa bu madde de rıza ile ilişki olduğu halde reşit olmayanla ilişkinin cezalandırıldığı açıkça yazmaktadır lütfen yanlış bilgi vermeyin!

---

Kanun maddesi mutlak doğru değildir. Bu kanun maddesi de mutlak doğru değildir. (Yaşı ne olursa olsun) Rıza dahilinde olan bir şeye kimse ceza veremez. Bu, rıza gösteren kişinin özgür iradesine ve özel yaşamına müdahaledir.

Alıntı:

---

Ebu Hureyre'den: "Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: 'Kadınına dübüründen (arkasından) yaklaşan melundur."[949]

Çok zorunuza gittiyse gidip Peygamberimiz aleyhine suç duyurusunda bulunabilirsiniz.

---

Peygamberinizin sözünün laik bir devletin kanunlarında geçerliliği yoktur, çok meraklıysanız sizi şeriat devletlerine, arap çöllerine yönlendirebiliriz. Rumuzunuzu da "şeriatçi85" ya da "islamhukukçusu85" olarak değiştirmeniz isabetli olacaktır.

Alıntı:

---

Abdullah Devrim rumuzlu üyeden alıntı

Kanun maddesi mutlak doğru değildir. Bu kanun maddesi de mutlak doğru değildir. (Yaşı ne olursa olsun) Rıza dahilinde olan bir şeye kimse ceza veremez. Bu, rıza gösteren kişinin özgür iradesine ve özel yaşamına müdahaledir.

---

Kanun maddesi mutlak doğru olmayabilir, yada düzenlendiği zaman doğrudur da, değişen yaşam şartları örf adetler vs gibi nedenlerle yetersiz bazen hatalı kalabilir , bunda sorun yok. Ama kabul etseniz de etmeseniz de, hoşunuza gitse de, gitmesede , YÜRÜRLÜKTE OLAN KANUN MADDESİ UYGULANIR.Buna hiç şüpheniz olmasın.
Ötenazi de kişisel rızayla olur, ama gelin görün ki bizim ülkemizde de , dünyanın pek çok ülkesinde de cinayet veya ölüme sebebiyet verme olarak değerlendirilir. ??

Kod:

---

"Biliyorsan söyle ki örnek alsınlar, bilmiyorsan sus ki adam sansınlar!"

---

Alıntı:

---

Rumuzunuzu da "şeriatçi85" ya da "islamhukukçusu85" olarak değiştirmeniz isabetli olacaktır.

---

Konuyu Kişisel atışmaya çevirmekten kendi iradenizle vazgeçebilecekmisiniz?

Alıntı:

---

Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı

Kanun maddesi mutlak doğru olmayabilir, yada düzenlendiği zaman doğrudur da, değişen yaşam şartları örf adetler vs gibi nedenlerle yetersiz bazen hatalı kalabilir , bunda sorun yok. Ama kabul etseniz de etmeseniz de, hoşunuza gitse de, gitmesede , YÜRÜRLÜKTE OLAN KANUN MADDESİ UYGULANIR.Buna hiç şüpheniz olmasın.

---

"Bu kanunları kaldırmak gerekir" demeniz gereken yerde, "yanlış da olsa biz yanlış olanı uygularız" diyorsunuz adeta. Bu kanunlar birer dogma değildir, değil mi? Kaldırılması gerekmez mi?

Alıntı:

---

Ötenazi de kişisel rızayla olur, ama gelin görün ki bizim ülkemizde de , dünyanın pek çok ülkesinde de cinayet veya ölüme sebebiyet verme olarak değerlendirilir. ??

---

Kendini öldürmek (intihar) ile başkasını öldürmek tamamen farklı şeylerdir. Bir kişinin kendisini öldürmesinin kime, ne zararı vardır?

Alıntı:

---

Kod:

---

"Biliyorsan söyle ki örnek alsınlar, bilmiyorsan sus ki adam sansınlar!"

---

Konuyu Kişisel atışmaya çevirmekten kendi iradenizle vazgeçebilecekmisiniz?

---

Şahsıma dolaylı bir "adam değilsin" hakareti yapıldığının farkında mısınız?

arkadaşlar kanunu tartışmak yerine sorunu tartışsak fikir verseniz iyi olur teşekkürler.

Alıntı:

---

Abdullah Devrim rumuzlu üyeden alıntı

Kanun maddesi mutlak doğru değildir. Bu kanun maddesi de mutlak doğru değildir. (Yaşı ne olursa olsun) Rıza dahilinde olan bir şeye kimse ceza veremez. Bu, rıza gösteren kişinin özgür iradesine ve özel yaşamına müdahaledir.

---

Sizin bu söylediğinizi doğal hukuk hukukçularda söylüyor(du). Zamanında doğru olmayan hukuk kuralı, kural değildir geçerli değildir diye bir iddia ortaya atmışlardı. Daha sonra ise her siyasi görüşe göre hakim türedi ve bunun önü alınamadı. Sosyal devlet anlayışında devlet bireyleri korumak ve kollamakla yükümlüdür bu sebeple bazı rızalarınıda kabul etmeyebilir.

MADDE 138.– Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.

Görüldüğü üzere hakimlere anayasa ve kanunların dışına çıkma hakkı verilmemiştir.

Alıntı:

---

Abdullah Devrim rumuzlu üyeden alıntı

Peygamberinizin sözünün laik bir devletin kanunlarında geçerliliği yoktur, çok meraklıysanız sizi şeriat devletlerine, arap çöllerine yönlendirebiliriz. Rumuzunuzu da "şeriatçi85" ya da "islamhukukçusu85" olarak değiştirmeniz isabetli olacaktır.

---

:) sesli güldüm sayın Abdullah Devrim, çünkü İslam hukukuda bir anabilimdalıdır her ne kadar siz bir aşağılama niyetine kullandıysanızda öyle kalacaktır. Biz kanunları değiştirebiliriz, buna gücümüz yeter çünkü kanunları biz koyduk fakat dini değiştiremeyiz onu biz koymadık. Biz var desekte yok desekte kurallar değişmez.

Alıntı:

---

Abdullah Devrim rumuzlu üyeden alıntı

"Bu kanunları kaldırmak gerekir" demeniz gereken yerde, "yanlış da olsa biz yanlış olanı uygularız" diyorsunuz adeta. Bu kanunlar birer dogma değildir, değil mi? Kaldırılması gerekmez mi?

---

Bu sizin söyleminiz, ben böyle bir şey söylemedim. Var olan , yürürlükte olan Uygulanır dedim.
Ne demem gerektiğini SADECE BEN bilirim, sizin ne demeniz gerektiğine ben karar veremeyeceğim gibi, siz de benim nerede ne demem gerektiğine karar veremezsiniz.

Alıntı:

---

Abdullah Devrim rumuzlu üyeden alıntı

Kendini öldürmek (intihar) ile başkasını öldürmek tamamen farklı şeylerdir. Bir kişinin kendisini öldürmesinin kime, ne zararı vardır?

---

Topluma zararı var.

Alıntı:

---

Abdullah Devrim rumuzlu üyeden alıntı

Şahsıma dolaylı bir "adam değilsin" hakareti yapıldığının farkında mısınız?

---

Farkındayım,
peki siz o uyarının sadece size değil, olayı sizinle birlikte kişisel atışma-tartışmaya çeviren diğer üyemiz sn. hukukçu85 e de yapılmış olduğunun farkındamısınız?

Küçük Çocuk nedir? Kaç yaşına kadar kişi çocuk sayılır, kaç yaşında artık bir yetişkin olarak tanımlanır?

Alıntı:

---

hukukçu85 rumuzlu üyeden alıntı

Sizin bu söylediğinizi doğal hukuk hukukçularda söylüyor(du). Zamanında doğru olmayan hukuk kuralı, kural değildir geçerli değildir diye bir iddia ortaya atmışlardı. Daha sonra ise her siyasi görüşe göre hakim türedi ve bunun önü alınamadı. Sosyal devlet anlayışında devlet bireyleri korumak ve kollamakla yükümlüdür bu sebeple bazı rızalarınıda kabul etmeyebilir.

---

Bir kişi devletten kendisini koruma ve kollama talebinden bulunmamışsa da mı? Bu apaçık bir insan hakları ihlalidir, nasıl olur da özgür irade ve özel yaşama müdahale edilmesi savunulabilir?

Alıntı:

---

MADDE 138.– Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.

Görüldüğü üzere hakimlere anayasa ve kanunların dışına çıkma hakkı verilmemiştir.

---

Ama insanların özgür irade ve özel yaşamlarına karışma hakkı verilmiştir, değil mi?

Alıntı:

---

Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı

Bu sizin söyleminiz, ben böyle bir şey söylemedim. Var olan , yürürlükte olan Uygulanır dedim.
Ne demem gerektiğini SADECE BEN bilirim, sizin ne demeniz gerektiğine ben karar veremeyeceğim gibi, siz de benim nerede ne demem gerektiğine karar veremezsiniz.

---

Yanlışın karşısında doğruyu savunmanız gerektiğini söylemem yanlış bir şey midir?

Alıntı:

---

Topluma zararı var.

---

Ne gibi bir zararı var?

Alıntı:

---

Farkındayım,
peki siz o uyarının sadece size değil, olayı sizinle birlikte kişisel atışma-tartışmaya çeviren diğer üyemiz sn. hukukçu85 e de yapılmış olduğunun farkındamısınız?

---

Beni değil, sadece karşı tarafı uyarmanız gerekir. Çünkü ben hakaret etmedim, sadece hakkım olan şeyi yaptım; karşılık verdim.

Alıntı:

---

Küçük Çocuk nedir? Kaç yaşına kadar kişi çocuk sayılır, kaç yaşında artık bir yetişkin olarak tanımlanır?

---

Şu kadarını söyleyeyim ki, sabit bir yaş sınırına karşıyım. Benim prensibim şudur; Akıl yaşta değil baştadır. Cinsellik de aynı şekilde yaşta değil, bünyededir. Bir kişi yaşına göre değil, olgunluğuna göre yetişkin kabul edilir.

:) Güzel söylüyorsunuz,
ama sizin bireysel düşünceniz sadece sizi bağlar. Toplum düzenini sağlayabilmek için her bireyin, kendi düşüncesine göre davranabilme özgürlüğünün kısıtlanması, bireyi değil, toplumu koruma, bireye değil topluma hizmet etme amacıyla yapılması gerekiyor.
Yanlışmıdır, eminim size göre bu da yanlıştır.

Doğru, bana göre doğru olan size göre yanlış, size göre doğru olan bana göre yanlış olabilir bunda sorun yok, ama size göre doğruyu bir başkasının da doğru kabul etmesini beklemeniz , hatta o yönde yönlendirmeniz, katıldığınız tüm konulardaki genel çizginizle çok ciddi çelişki yaratıyor bilmem farkındamısınız.
Türki Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde yaşayan her birey, bu ülkede uygulamada olan kanunlarla korunur-kollanır. İstese de , istemese de, o kanunlara aykırı davranış gösteren her birey de, o kanunların gerektirdiği yaptırımlarla karşılaşabilir. 15 yaşında biri , 45 yaşında birinden çok daha iyi yetişmiş, çok daha olgun, çok daha doğru hareket edebilen biri olsa da, cinsel ilişkiye giremez. Neden? O karşı olduğunuz kanun maddesinin koruması kapsamında olduğu için.

Bütün yapılan saçma sapan yorumları ( kendine göre hep doğrular),bir üyenin enteresan bir konuyu başlık altında açması,yorumlarla tabi saçma yorumlar,hep sonu kime ne zararı var ile biten iletiler. Düşünüyorum Hukuk-i net sitesini artık zihinsel mi.? fikirsel mi.? fantazi aracı olarak kullanıyor düşüncesi iyice yerleşti.

Üye iltifat ediyor,hakaret olarak algılıyor. Bir konuda şeriat laiklik tartışması oluyor.Her halde laikliği LAYIK olarak algılıyor.Herkesin dini inanç ve yaşantısına saygı göstermek yerine kendince en hafif tabir ile saçma yorumlar ile hakaret ediyor. Daha yazılacaklar var ama yorumlara şuanda yazmaya harcadığım zamana değmeyecek zihniyet.Olsun ülkenin böyle zihniyetlere ihtiyacı var ki,normal olduğumuzu anlayalım...

Alıntı:

---

Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı

:) Güzel söylüyorsunuz,
ama sizin bireysel düşünceniz sadece sizi bağlar. Toplum düzenini sağlayabilmek için her bireyin, kendi düşüncesine göre davranabilme özgürlüğünün kısıtlanması, bireyi değil, toplumu koruma, bireye değil topluma hizmet etme amacıyla yapılması gerekiyor.
Yanlışmıdır, eminim size göre bu da yanlıştır.

---

Toplumun ve devletin düşüncesi de sadece toplum ve devleti bağlar. Hem benim bahsettiğim şeyin "topluma" ne gibi bir zararı var?

Alıntı:

---

Doğru, bana göre doğru olan size göre yanlış, size göre doğru olan bana göre yanlış olabilir bunda sorun yok, ama size göre doğruyu bir başkasının da doğru kabul etmesini beklemeniz , hatta o yönde yönlendirmeniz, katıldığınız tüm konulardaki genel çizginizle çok ciddi çelişki yaratıyor bilmem farkındamısınız.

---

Ben kimseye bir şey dayatmadım, sadece öyle olması gerektiğini söyledim. "2x2'nin sonucuna 4 demelisiniz" demek bir dayatma mıdır sizce? "2x2'nin sonucuna 5 demelisiniz" demiyorum.

Alıntı:

---

Türki Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde yaşayan her birey, bu ülkede uygulamada olan kanunlarla korunur-kollanır. İstese de , istemese de, o kanunlara aykırı davranış gösteren her birey de, o kanunların gerektirdiği yaptırımlarla karşılaşabilir. 15 yaşında biri , 45 yaşında birinden çok daha iyi yetişmiş, çok daha olgun, çok daha doğru hareket edebilen biri olsa da, cinsel ilişkiye giremez. Neden? O karşı olduğunuz kanun maddesinin koruması kapsamında olduğu için.

---

Bu yapılan şey zorbalık değil midir?

Alıntı:

---

Abdullah Devrim rumuzlu üyeden alıntı

Bu yapılan şey zorbalık değil midir?

---

Değildir...

5 yıl yatarın var hocam en az.Rapora bakan kim ? Rapor temiz olsa bile cezan garanti.Sana önerebileceğim tek şey iyi bir avukat tutman olay çok ciddi.Kendi arkadaşımın başına geldi , Cinsel Saldırı Muayene raporu tertemiz olayda hiçbirşey yok , şikayetçi tarafda mahkemede böyle birşey olmadı diye beyanat verdiler beraat beklerken 10 yıl küsüratı da var ceza yedi hala cezaevinde işte adalet böyle birşey ..

Şimdi cezaevindeki arkadaşım,çıkınca o şikayetçiyi temizleyeceğini söylüyor kendi adaletini yaratacak.Tek suçu avukatı olmaması.

Alıntı:

---

Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı

Değildir...

---

Böyle bir durumda; Kızlarını zorla evlendiren ailelerin yaptıkları da zorbalık değildir, değil mi?

Zorbalıktır.

Peygamberinizin sözünün laik bir devletin kanunlarında geçerliliği yoktur, çok meraklıysanız sizi şeriat devletlerine, arap çöllerine yönlendirebiliriz. Rumuzunuzu da "şeriatçi85" ya da "islamhukukçusu85" olarak değiştirmeniz isabetli olacaktır.[/QUOTE]

İsminiz eğer yazdığınız gibi Abdullah ise o isminizin Kainatın Efendisinini Babasının ismi olduğunu bilmiyor musunuz? Kainatın Efendisinin her sözü bırakın devletleri tüm dünyada tüm alemlerde bile mutlaka geçerlidir. Zira bunu tüm herşeyi yoktan vareten Allah (C.C.) söylüyor. Fakat anlamak herkese nasip olmuyor. Bu dünya bir imtihan dünyası. Ne mutlu başarılı olanlara .İnşaaAllah bende başarılı olanlardan olurum.Amin.

Sorunun yanıtına gelince şüpheden adı üstünde şüpheli yaralanır. Siz de şu an şüphelisiniz. Unutmayın savcıların açtığı davaların birçoğu beraatle ya da çok haiff cezalarla sonuçlanıyor. Olay anlattığınız gibi ise büyük olasılıkla beraat edeceksiniz. Kesinlikle bir avukatın bürosuna gidip yardım almanız önerirrim.

Alıntı:

---

Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı

Zorbalıktır.

---

Devletin yaptığı da zorbalıktır.

abdullah isimli üye . en güzel sözler peygamber (s.a.v) efendiminizin sözleridir . tabi sen tağut kanunlarınla ( anal v.s ) hükmederim diyorsan senin bileceğin bir iş . ALLAH (c.c) akıl fikir versin sana :(

Alıntı:

---

ibrahimayk rumuzlu üyeden alıntı

Sorunun yanıtına gelince şüpheden adı üstünde şüpheli yaralanır. Siz de şu an şüphelisiniz. Unutmayın savcıların açtığı davaların birçoğu beraatle ya da çok haiff cezalarla sonuçlanıyor. Olay anlattığınız gibi ise büyük olasılıkla beraat edeceksiniz. Kesinlikle bir avukatın bürosuna gidip yardım almanız önerirrim.

---

hocam öncelikle teşekkürler. peki diyelim ki en kötü durumda mahkeme evet yapmıştır deyip kötü karar verdi. peki bu durumda memurluk sona erer mi. yüz kızartıcı suç mudur. bir de 104. maddenin 2. fıkrası uygulanıyor mu iptal mi acaba? (5 yaştan büyük olması)

Alıntı:

---

ibrahimayk rumuzlu üyeden alıntı

Sorunun yanıtına gelince şüpheden adı üstünde şüpheli yaralanır. Siz de şu an şüphelisiniz. Unutmayın savcıların açtığı davaların birçoğu beraatle ya da çok haiff cezalarla sonuçlanıyor. Olay anlattığınız gibi ise büyük olasılıkla beraat edeceksiniz. Kesinlikle bir avukatın bürosuna gidip yardım almanız önerirrim.

---

hocam öncelikle teşekkürler. peki diyelim ki en kötü durumda mahkeme evet yapmıştır deyip kötü karar verdi. peki bu durumda memurluk sona erer mi. yüz kızartıcı suç mudur. bir de 104. maddenin 2. fıkrası uygulanıyor mu iptal mi acaba? (5 yaştan büyük olması)

Bir memur olarak evet memurluk sona erer.
Bu 23.1.2008 değişiklik tariihinden önce
T.C.
DANIŞTAY
12. DAİRE
E. 2008/7785
K. 2011/136
T. 19.1.2011
• YENİDEN MEMURİYET GÖREVİNE ALINMA İSTEMİNİN REDDİNE İLİŞKİN İŞLEMİN İPTALİ İSTEMİ ( 657 S. Kanunun 48/A-5 Md. İle TCK’nun Aksine Belli Suçlar Açısından Süresiz Hak Yoksunluğu Getirecek Bir Düzenleme Yapıldığı )
• HAK YOKSUNLUĞU ( Yeniden Memuriyet Görevine Alınma İsteminin Reddine İlişkin İşlemin İptali İstemi - 657 S. Kanun İle Belli Suçlar Açısından Süresiz Hak Yoksunluğu Getirecek Bir Düzenleme Yapıldığı/Bu Hak Yoksunluğunun İse Adli Sicil Kaydının Silinmesi İle Ortadan Kalkacak Nitelikte Bulunmadığı )
• ADLİ SİCİL KAYDININ SİLİNMESİ ( Yeniden Memuriyet Görevine Alınma İsteminin Reddine İlişkin İşlemin İptali İstemi - 657 S. Kanun İle Belli Suçlar Açısından Süresiz Hak Yoksunluğu Getirecek Bir Düzenleme Yapıldığı/Bu Hak Yoksunluğunun İse Adli Sicil Kaydının Silinmesi İle Ortadan Kalkacak Nitelikte Bulunmadığı )
657/m.48/A-5,98/B
5237/m.53
ÖZET : Dava, 657 sayılı Yasanın 48/A-5 ve 98/b maddeleri uyarınca görevine son verilen davacının, yeniden memuriyet görevine alınma isteminin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. Türk Ceza Kanunu karşısında özel bir Kanun olan 657 sayılı Kanunun 48/A-5 maddesi ile Türk Ceza Kanununun aksine belli suçlar açısından süresiz hak yoksunluğu getirecek bir düzenleme yapıldığı bu hak yoksunluğunun ise adli sicil kaydının silinmesi ile ortadan kalkacak nitelikte bulunmamaktadır.

İstemin Özeti : Ankara 7.İdare Mahkemesince verilen 27.6.2008 günlü E:2008/15,K:2008/l 188 sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Safiye Coşkun

Düşüncesi : İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı : Nazmiye Kılıç

Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, 657 sayılı Yasanın 48/A-5 ve 98/b maddeleri uyarınca görevine son verilen davacının, yeniden memuriyet görevine alınma isteminin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Ankara 7.İdare Mahkemesinin 27.6.2008 günlü E:2008/15,K:2008/1188 sayılı kararıyla; davacının görevine son verilmesi işlemine esas alınan ve kesinleşen hükümlülüğünün, 657 sayılı Yasanın 48/A-5 maddesinde memurluğa engel olarak belirtilen zimmet suçundan cezalandırılmış olması nedeniyle memuriyete engel olduğu, ancak davacının yeniden göreve iadesi yolundaki 21.11.2007 tarihli başvurusu itibarıyla, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 121-122 ve 123. maddelerinde düzenlenen memnu hakların iadesi usulüne yeni Türk Ceza Kanunu'nda yer verilmemesi nedeniyle, belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma halinin cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam etmesi, yani kişinin cezanın infazı süresince belli hakları kullanamayacağı ve cezanın bitimi ile birlikte istisnalar dışında mahkeme kararına da gerek kalmadan yasaklı haklarına kavuşacağı, asıl mahkumiyet ortadan kalkmamakla birlikte mahkumiyetten doğan ehliyetsizliklerin geleceğe yönelik olarak ortadan kalkmış olacağı, bu itibarla 657 sayılı Yasanın 48/A-5 maddesinde yer alan ehliyetsizlikler de, adli yargıda verilen ceza mahkumiyetinden doğduğundan ve yargı merciince memnu hakların iadesi kararı verilmesine gerek kalmadan ilgililerin kamu hizmetinden yararlandırma ehliyetine yeniden kavuşabilmesi ve idarelerin açıktan atama koşulları içinde yaptığı değerlendirme sonucunda karar vermeleri mümkün olduğundan, bu değerlendirme sonucunda davacının talebinin reddinde, hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı, adli sicil kaydının silinmesi ile mahkumiyetten doğan hak kayıplarının ortadan kalktığını ve göreve iade edilmesi gerektiğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Dava dosyanın incelenmesinden, davacının Balıkesir Bağ-Kur İl Müdürlüğünde memur olarak görev yapmakta iken zimmet suçu nedeniyle Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesinin 13.4.2001 günlü kararı ile 3 yıl 6 ay ağır hapis cezası ile cezalandırıldığı ve bu cezanın Yargıtayca onanarak kesinleşmesi üzerine 657 sayılı Yasa'nın 48/A-5 ye 98/B maddeleri hükümleri uyarınca görevine son verildiği, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce bu mahkumiyete ilişkin sicil kaydının adli sicil kaydından çıkartılarak arşiv kaydına alındığı, davacının adli sicil kaydının silindiği gerekçesi ile yeniden göreve başlatılması talebinde bulunduğu, bu talebinin reddi üzerine ise görülmekte olan davayı açtığı anlaşılmaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesine göre, hak yoksunlukları kural olarak mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, kasten işlenen bir suçtan dolayı mahkum olunan hapis cezasının infazının tamamlanması süresi ile sınırlandırılmış, bu kurala maddenin 5 ve.6. fıkralarında istisnalar getirilerek, hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkumiyet halinde,ayrıca cezanın infazından sonra işlemek üzere bir müddet daha hak yoksunluğunun devam edeceğine ilişkin bir düzenleme yapılmıştır.

1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu ile de, adli sicil bilgilerinin kayıt altına alınması ile ilgili yeni kurallar getirilmiş, eski Adli Sicil Kanunu'ndan farklı olarak, adli sicildeki kayıtların infazın tamamlanması ile kendiliğinden silinip arşiv kaydına alınması usulüne yer verilerek, hangi hallerde tamamen kayıtlardan çıkarılacağına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Kanunun geçici 2. maddesinde de, Kanunun yürürlüğe girme tarihinden önce silinme koşulu oluşmayan kayıtlara ilişkin ne gibi işlemler yapılacağı belirtilerek, Anayasanın 76. maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkumiyetler dışındaki kayıtların arşiv kaydının silinmesine ilişkin bir kural konulduğu anlaşılmaktadır.

Anılan Kanuna 6.12.2006 tarihinde 5560 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile eklenen 13/A maddesinde ise; Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için mahkum olunan cezanın infazının tamamlanmasından sonra belli sürelerin geçmesi ve maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde "yasaklanmış hakların geri verilmesi" kararı alınmasına ilişkin bir düzenleme yer almaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun dava konusu işlem tarihindeki 48/A-5 bendinde;"Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma,dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak" Devlet memurluğuna alınanacaklarda aranan genel şartlar arasında sayılmıştır.

Görüldüğü üzere, Türk Ceza Kanunu karşısında özel bir kanun olan 657 sayılı Kanunun anılan maddesi ile Türk Ceza Kanunu'nun aksine belli suçlar açısından, bu suçlar affa uğramış olsalar bile, süresiz hak yoksunluğu getirecek bir düzenleme yapıldığı, bu hak yoksunluğunun ise adli sicil kaydının silinmesi müessesesi ile ortadan kalkacak nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan, Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde düzenlenen "Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi" kurumunun da, maddenin içeriği ve aynı Kanun'un geçici 2. maddesi karşısında belirtilen suçlar açısından yukarıda belirtilen sonucu değiştirmeyeceği kanaatine ulaşılmaktadır.

Bu durumda, uyuşmazlık konusu olayda, davacının görevine son verilmesi işlemine esas alınan zimmet suçu nedeniyle kesinleşen mahkumiyetine ilişkin adli sicil kaydının silinmesinin, ilgilinin kamu hizmetinden yararlandırma ehliyetine yeniden kavuşması sonucunu doğuracağı gerekçesine de dayanılarak verilen kararda hukuka uyarlık görülmemekle birlikte, karar sonucu itibariyla yerinde görülmüştür.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddiyle Ankara 7.İdare Mahkemesince verilen 27.6.2008 günlü E:2008/15, K:2008/1188 sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 19.01.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

5. (Değişik: 5728 - 23.1.2008 / m.317) Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (...)(*) zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak,

"affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak,"

eski metine göre bu metinde önemli 2 yenilik var:

1-"gibi" artık yeni metinde yoktur.Yani ırza geçme , tecavüz bile devlet memuru olmaya engel değildir. Tabi 1 seneden fazla hapis cezası almamak şartıyla.1 seneyi geçen Ağır para cezası, HAGB halinde de memurluğa engel durum yoktur.

2- 6 ay olan hapis cezası üst sınırı 1 yıla çıkarılmıştır ki, memurluktan önceki değişikliğe göre savcıyı tehditten 9 ay ceza alıp atılan bir memur benim verdiğin başka bir hukuk forumunda ki üst sınırın 1 yıla çıkması nedeniyle memrluğa geri denebilir görüşüyle sağlık bakanlığında yeniden işe başlamıştır. tabi sadece 1 yıl değil gibi suçlar var ya en önemli o idi. yüz kızartıcı gibi suçlar iyi ki o metinden çıktı. Biz kamuda çalışan avukatlar olarak rahatladık. Çünkü hem memur aleyhine görüş vermek zorunda kalıyorduk eski metin aşağıdadır.:

5. (Değişik fıkra: 3697 - 10.1.1991) Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlâk kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak. 5. (Değişik: 5728 - 23.1.2008 / m.317) Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (...)(*) zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak.

Bir yıldan fazla hapis cezası almazsan sorun olmaz.Ayrıca 1 yıldan fazla ceza alırsan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilirse (ceza 2 yılı geçtiğinde bu karar verilmiyor diye biliyorum) yine sorun olmaz. Yani 1 yılı geçen bir ceza alırsan ve ceza için HAGB kararı verilmezse memırluğu unut .

Alıntı:

---

ibrahimayk rumuzlu üyeden alıntı

Bir yıldan fazla hapis cezası almazsan sorun olmaz.Ayrıca 1 yıldan fazla ceza alırsan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilirse (ceza 2 yılı geçtiğinde bu karar verilmiyor diye biliyorum) yine sorun olmaz. Yani 1 yılı geçen bir ceza alırsan ve ceza için HAGB kararı verilmezse memırluğu unut .

---

ama burda memurluktan atılma şartlarında (657 dmk) devlet memurluğuna alınma şartarından birini taşımadığı zmanda diyor. yani reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan biri hapis cezası almış olsa cezasını çekse diyelim ki 2 yıl bu durumda sonradan memur olamaz mı? böyle bir hapis cezası alındı diyelim cezadan sonra memurluk devam etmez mi... bir de son sorum hocam. hakimin kararı direk uygunalıyormu yoksa otomotikmen temyize gider mi?

Kararın kesinleşmesi gerekir.

memur olmaya veya memurluktan atılma ikis için de geçerlidir.

Alıntı:

---

ibrahimayk rumuzlu üyeden alıntı

Kararın kesinleşmesi gerekir.

memur olmaya veya memurluktan atılma ikis için de geçerlidir.

---

demek istediğim şudur. temyiz yolunu açık tutması tutmaması hakime mi bağlıdır? yoksa her sonuç temyize mi gider?

Alıntı:

---

shcek_y rumuzlu üyeden alıntı

demek istediğim şudur. temyiz yolunu açık tutması tutmaması hakime mi bağlıdır? yoksa her sonuç temyize mi gider?

---

Bu sorunun cevabı size yardım etmez. Cevap temyiz edilemeyen karalar hariç tüm kararlar temyiz edilebilir. Sizin olayda karar temyiz edilebilir.

104/1 den 1yıl 3 ay ceza aldım. Daha önce tutuklu bulunduğum süreye uygun ceza verdiler ki tazminatla uğraşmamak için.Tutuklu kaldığım süre ve hüküm tam örtüşüyor. Memuriyetim yargıtay aşamasından sonra son bulur mu ? memuriyete geri dönmem mümkün mü ?