Bana saldıran birine karşı kendimi nasıl koruyacağım?

bana saldıran birine karşı kendimi nasıl koruyacağım?

ben 21 yaşındayım ben bıçak taşımıyorum fakat son zamanlarda duydugum olaylar beni fazlasıyla urkuttu ornegin liselerde bıçaklanarak oldurulenler.
1-)acaba bende bıçak taşısammı diye dusunuyorum aklıma takılanda benim uzerimde bıçak taşıdığım için ben ceza alırmıyım yani bıçak taşımanın cezası varmı.

2-)diyelimki bana birisi bıçakla yada çakıyla saldırdı bende kendimi korumak için kendi ustumdeki çakımı çıkarttım ve bana bıçakla saldıran kişiyi kendimi korumak maksadıyla ben yaraladım yada oldurdum boyle bir durumda ben ceza alırmıyım?
ben hukuku bilmem ama benim mantığıma gore kendimi koruduğum için boyle bir olaydan 1 gun bile hapiste yatmak bana haksızlık gibi geliyor hata saçmalık gibi lutfen bu konuda bana bilgi verin.

Bıçak taşımanız,toplum için bir tehlike arzetmiyorsa bir ceza almazsınız.Zaten bıçak taşıyıp taşımamanızın bilinmesi de siz onu kullanmadan mümkün değil gibi.Ancak onu kullanmak sadece birisi üzerine saplamak,yaralamak değildir.Bıçakla yaptığınız tehdit,yada bıçakla birisinin üzerine yürümeniz,bıçağı fiili olarak kullanmasanız bile kamu davası açılmasına sebep olabilecektir.
2. sorunuzda belirttiğiniz durumda,somut olay hakim tarafından değerlendirilir,eğer kendinizi korumak için birisini yaraladığınız,öldürdüğünüz ve ancak bu şekilde kendinizi koruyabileceğiniz anlaşılıyorsa(bu durumlarda kişilerin cinsiyeti,cüssesi,güçlülüğü vs değerlendirilir) ceza almazsınız.Hukuk başlı başına mantıktır zaten,gördüğünüz gibi sizin mantığınızla da örtüşüyor :)
Ancak bıçak taşımanız yada kullanmanız sizin açınızdan da tehlike yaratabilir,tehlike anında,o panik halinde nasıl kullanacağınızı şaşırırsınız.Bunun yerine yanınızda göz yaşartıcı sprey filan bulundurabilirsiniz.

merhaba ;

bundan yaklaşık 1.5 ay önce bir olay yaşadık. gece 3.5 civarında muhterem bir hırsız balkon kapısını açarak içeri girip evimizi soydu. gecenin bir yarısında yatak odamıza kadar girdi.

sabah karakolda 22 adet evin o gece soyulduğu beyan edildi. ve de şöyle bir şey söylendi bize hazır yatak odanıza kadar girmiş iken öldürseydiniz yatak oadasında öldürürse, ölüme sebebiyet veren ceza almıyormuş.

af buyurun ama gecenin 3.5 da evimize balkon kapısını açıp girecek,
belkide o saatte uykusu kaçan aile bireyi evin salonunda olacak ve giren kişi tarafından evin salonunda zarar görecek zarar gören nefsi müdahale yapacak ve bunun sonucu ölümle sonuçlanacak olayın olduğu alan evin aile bireylerinden biri olacak, ve de bu aile bireyi saldırganı nefsi müdahale amacıyla ölümüne sebebiyet verecek ve de ölümüne sahip olduğu için ceza evine girecek.


ben anlayamıyorum evin salonu, banyosu ya da evin herhangibir yerinde nefis müdahale de bulunamıyor mu?

illa nefsi müdahale kavramının oluşması için evin banyosunda veya yatak odasında mı zarar gören insanlar haklı olacak anlayamadım doğrusu

ya da bu söylem gerçek mi, huku devletinde bu nasıl hukuk böyle ben anlayamadım.

eğer avukatlarımız hala bana kızgın değilse bu konuda bilgi alacaktım. çünkü çok garipsedim doğrusu

Bu konu benim de hep merak ettiğim bir konudur.

1) Ben gecenin 3'ünde uyanırda evimde birini görürsem elimden gelen imkanlar ile etkisiz hale getirmeye çalışırım ve bu benim en doğal hakkımdır bence.
Oturup 'ee beyefendi şimdi siz bize zarar vericekmisiniz, ben ona göre müdahele edicem de' demek ya da 'bana saldırsa da kendimi korusam nefsii müdafa'ya girse' diyerek karşısına dikilip bana veya aileme zarar vermesini mi bekleyeceğim?

2) Bu konuda bir yerde hırsızlığın 'mala zarar vermek' gibi olduğundan bu durumda nefsii müdafa sayılmadığını okuduğu söylemişti. Biri benim malıma zarar vermeye çalmaya kalkarsa ne yapacağım? Adamın evine koşup ben de onun malına mı zarar vereceğim? Mala zarar veren/çalan insana zarar vermeden malımı nasıl koruyacağım?

3) Ben gece 3'de evimde dolaşan insanın niyetini nasıl bileceğim? Belki düşmanım bana ve aileme zarar verecek. Oturup 'arkadaş şimdi sen bize bir zarar vercekmisin?' diye mi soracağım.

Yukarıda belkide kabaca anlatığım şeyin sonucu olarak bir vatandaş bu durumda kendi mal ve canını hukuka uygun olarak nasıl koruyabilir?

Hukukçu büyüklerimiz bir açıklık getirebilir ise bu çok konuşulan konu aydınlanır diye düşünüyorum.

Şimdiden teşekkürler.

Bu husus açıktır ; Eski TCK ya göre olaya bakarsak ..
Ceza Kanunumuzda ceza verilemeyecek haller vardır. Bunların başında 49. maddede belirtilen meşru müdafaa hali gelir. Bu maddeye göre "Gerek kendisinin gerek başkasının nefsine veya ırzına vukubulan haksız bir taarruzu filhal defi zaruretinin bahis olduğu mecburiyetle işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez."
Burada hırsızın öldürülmesi halinde meşru müdafaa sınırına girmesi için hırsızın davranışlarının, mağdura veya yakınlarındakilere saldırı şeklinde olmalıdır. Peki hırsız size saldırmaz ama eşyanızı çalmaya devam ederse size seyretmek mi kalıyor. Hayır TCK 461. maddesi bu defa gece vakti olmak kaydı ile veya gündüz olsa bile içeride oturanları ciddi tehlikeye sokacak davranışlar olduğu takdirde uygun şekilde defetme halinde fiile ceza verilmiyor.
Hükümleri açıktır . Yeni TCK da ise bu hususlar Md.25 te 1 ve 2. bend olarak birleştirilmiştir.
Eğer yanılıyor isem özür dilerim elbet bir avukat arkadaşımız düzeltecektir....

iyi güzel de karkola ifade vermeye gittiğimiz de olsun yakın kişilerle konuşmamızda olsun bize denilen evin banyosu ya da evin yatak odasında sonu ciddi drap ve ya hayatın son bulmasıyla oluşacak durumların nefsi müdahaleye girdiğini, iş te diyelim ki gecenin 3 de salonda böyle bir durumla karşılaşıldığında bunun ceza alma şekline dönüştüğünü beyan ettiler.

ben de diyorum ki eğer hukuk mantıktan ibaret ise ki öyle düşünüyorum gecenin üçünde insan hep yatak odasında mı olmalı uykusu kaçmış evin salonundayken bu adamın eviin başka bir bölümğnden içeri girip bu şahsa evinin salonunda zarar verir ve savunan kişi tarafından bu kişinin hayatı sonlandırılınca ceza alacak

aynı olay yatak odası ve banyo da olursa ceza almayacak

ben bunu anlamıyorum.

gecenin 3. de insanlar mahrimiyet dediğimiz evinin herhangibir bölümünde zarara uğrayacak bu bölüm yatak odası ya da banyo değilse bir de ceza görecek.

Sayın AKOZ ;
Ben kanun maddelerini yazdım o dedi bu dedi değil.. Suç ve ceza yapışık iki kardeştir. Mantıkta olaya göre hareket etmemizi doğurur...
Hırsızın öldürülmesinden ziyade def etmek yani savmak esas amaç olmalıdır . Buna karşılık hanenin korunması da esastır. Haneye tecavüz eder hırsızlık için eve giren şahıs dolayısı ile yatak odası banyo tuvalet salon gibi ayrımları yoktur.
Sanırım burada anlaşılamayan nokta hırsızın def edilmesi ile öldürülmesi arasındaki ince çizgidir. Yatak odasında dahi öldürseniz baştan suçlama yapılacağı kesindir bunun davaya dönüp dünmeyeceği ( Takipsizlik v.s ) cumhuriyet savcılığı tarafından eğer davaya dönüşürsede ceza alınıp alınmayacağı mahkeme tarafından taktir edilir.
Anımsayacağınız üzerinebir profösörümüz evine giren hırsızı öldürmekten mahkemelik olmuş ancak beraat etmiştir.
Burada esas açık bir şekilde belirtilmemiş olsa bile ölüm ile sonuçlanan bir hırsızlık olayında ( evde olması koşulu ile) ölümün nasıl gerçekleştiği esas alınacağı açıktır. Yani kanundan anlaşılan atılan bir kurşun mu seri atış mı veya boğuşma mı ? gibi sorularla sonuca gidecek ve bunu yaparkende sayın Başak Şahin ' in belirttiği kriterler esas alınacaktır. Yatak odası konusunun kesin meşru müdafa sayılmasının nedeni ise sanıyorum ki uyku sersemliği ve en mahrem yer olması durumudur. İnsan orada o saatte kesin uyurken salonda banyoda veya oturma odasında aynı şartı ileri süremeyebilir, dolayısı ile yatak odasında o saatte yapılan eylemin daha meşru olduğu diğer yerlerde uyanık olma vede başka alternatiflerin olup olmadığı önem arzetmektedir. Ev sahibi olarak salonda uyumuş kalmışım böyle oldu dediğiniz de aksi ispatlanamaz ise yatakodası ile bir fark kalmayacağı açıktır..
Ama genede siz siz olun öldürme niyeti ile değil yaralama veya savma niyeti ile ateş açınız.. Örneğin benim gibi birisinin hırsızı vurup öldürmesi salonda olduysa bence ciddi soruşturulmalı uyuduğum kesin değilse ceza verilmelidir ....

Hırsızı öldürmekle suçlanan bir savunma halinde göz önünde tutulacak nokta sizin öldürme dışında başka bir şekilde tehlikeyi defetme imkanınızın olup olmadığıdır.

Hukuk arkadaşlarımın da dediği gibi bir mantıklar bütünüdür (?) :)

Öldürme olayına geçersek ortada iki değer söz konusudur.Birincisi hırsızın çaldığı yada çalacağı eşyadır ve bunun değeridir.

İkincisi ise hırsızın hayatının değeridir.Mantıklı olarak baktığımızda insan hayatı elbette herhangi bir şeyden daha değerlidir.Bu hırsız da olsa...

Bu durumda ceza alırsınız.Ancak üçüncü bir noktada sizin hayati değerinizdir.Hırsız, eve girdiği zaman sizin hayatınızı tehdit ediyora ve sizde o anki kişisel halinize göre hırsızı öldürmekten başka bir yol bulamazsanız, (Örneğin yaralama gibi) bu durumda meşru müdafaa hükümleri uygulanacaktır.

Ancak ceza almanız halinde de indirimlerden faydalanabilirsiniz.

Sayın Megoma'nın sorusuna gelirsek size bıçakla saldıran birini yaralamanız durumunda bunu da ispatlayabilirseniz ceza almayacağınızı rahatlıkla söyleyebilirim.

Ancak öldürmeniz halinde o anki objektif unsurlar değil de sizin subjektif haliniz dikkate alınarak ceza verilip verilmeyeceği kararlaştırılabilir. Ancak bu subjektif olguların, objektif kriterlerle önemli ölçüde çakışması halinde de ceza alma olasılığınız vardır.

bizim olayımızda;

bizim yatak oadmıza kadar geldi içeri girdi başımıza dikildi. o anda birden nasıl uyanmış anlayamdım ama eşim birden uyanıp doğrulmuş adam hala odada iken beni dürttüğü anda da ben uyandım yatağın yanı başında duran kültablasını yan tarafımda bulunan cama fırlatmamla hırsız koştu ve defoldu.

bunu karakola da ifade verdik ancak oradakiler hazır yatak odana girmiş, girmekle kalmayıp yatağın yanına kadar gelmiş kültablasını hırsıza fırlatlasydın ya diye söylemeleri ve bunun nedenini de yatak odasında ya da banyoda öldürseydin veya yaralasayın ceza almazdın diye söylemeleri benim garibime gitti.

ama şurasıda gerçek;

bir anda nasıl hamle yaptığımı ve kültablasını cama nasıl attığımın hala şoku içerisindeyim.

hırsızın elinde bir şey vardı ama bu neydi bilemiyorum halk arasında uyku spreyi denen kimyasal bir şey mi yoksa her an kullanılmaya hazır bir kesici maddemiydi bilemiyorum ama bize zarar vereceği de kesindi.

olayın hemen arkasından açık olan balkondan baktığımızda çantamdan düşen parçalar giysilerimiz ve çekmecelerde ki bazı özel eşyalarımız sokaktaydı. o gecede bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.

bir de hırsız veya kötü niyetle giren insanı defetme yollarından bahsettiniz.

gecenin 3. de evinize sizin iradeniz dışında bir takım aletlerle giren bir kişiyi nasıl defedebilirsiniz. bir anda uyanıyorsunuz ve karşınızda bu kişiyi görüyorsunuz ondan sonra defetme yollarını arıyorsunuz.

o anda tabiiki kendinizi savunma yoluna gideceksiniz tavuk mu kış dediğinizde çekip gitsin. size zarar verecek namusunuza kadar helal getirecek siz de aman zarar vermeden defedeyim de bana ceza gelmesin diyeceksiniz.

bir de kanunda yatak odası oturma odası diye ikilem yaşanacak .

insan namusuna helal gelecek ya da canından olabilecek durumlarda ya evin içersinde kaçış yolu arayacak bu da eğer becebiliyorsa kapıdan kaçma ve yardım aramak için bağırma. bunun için de güç birliğinin olması gerek. mağdur çocuk kadın ya da gücü yetmiyecek insansa diyelim ki benim yatak odamda bulunan kültablasını o salonda bulundur du ve kaçamadığı için bir anda geçirdiği kültablasını kafasına vurdu yaralama veya ölüme sebibiyet verdi. ne olacak salonda diye suç mu alacak, ya da zarar verilmiş olduğunu nasıl ispatlayacak ve yada illa üzerinde zarar verildiğine dair bir kanıt mı olacak.

yani mağdur kişi üzerinde kanıt mı bulunduracak. üzerine gelmesini engellemek için bir cisim fırlatması nedeniyle zarar veren kişi zarar görmüşse bunun suçlusu mağdur mu yoksa gecenin 3. kapı yerine bacadan giren mi.

evet hırsızda olsa can taşıyor haklısınız ama mağdur olan can taşımıyor mu

kapkaçlar yüzünden canından olan mağdurları unutmayın.

her ne olursa olsun gecenin bir vakti ya da gündüz de olsa kapı yerine başka yollardan evinize giren sizi soymaya kalkışan kişiye arkadaşımın dediği gibi hey hırsız çek git diyemezsiniz benim evim iki kez soyuldu. bir kez çantam soyuldu. sokağın başında her ne yaparsanız yapın bence her ne kadar can da taşısalar mağdur sayılamayacakları kanısındayım.

adı üzerinde hırsız, ve de zarar verdiklerinde mağdur insan zaten mağdur olmuş bir de ceza evine girmemek için mi çaba verecek

ben yişne de tekrarlıyorum.

hukuk mantıklar bütünü olmalıdır. eğer bir karar verilecekse bu mantık çerçevesinde verilmelidir. gecenin üçünde ve ya dördünde onu da bırakın gündüz gözünde evinizde yani mahrumiyet bölgenizde ister yatak odanızda dinlenirsiniz ister oturma odaınızda bence ev bir mahrumiyet bölgesi ise yatak odası veya oturma odası diye bir ayrım yapılamaz.

yalnış mı düşünüyorum acaba

bu arada hırsızlar artık çalmanın dışında günümüz teknik imkanlarını da kullanarak özellikle bayanlarımızın ırz ve namuslarına da helal getirmekte . yani tek amacı hırsızlık değil.

bunları da göz ardı edemeyiz.

uyku spreyi ile yanındaki eşini etkisiz hale getirmek . diğer odada yatmakta olan ailenin geç kızı ya da artık şimdilerde okuyoruz ufacık kızlara bile olmadık işleri yapmak daha neler neler

hırsızlar artık bir taşla iki kuş vurma çabasındalar.
bu da hayatın gerçeği

Sayın akoz ;
Buradaki def kovma anlamında değil savma anlamıyla kullanılan def tir. Tabi arapça bir sözvük olduğu ve kovma savma kurtulma gibi anlamlar içerdiğinden bir anlam kargaşası olması doğal..
Şüphisiz ki hırsıza defol git diyemiyeceğimiz konumlar olacaktır. Polisler ve tanıdıklarınız ya istemeden yanlış söylemde bulundular yada siz o anki ruh halinizle öyle algıladınız. Attığınız kül tablası ( Ki bu arada yatakodalarında sigara içmek küllük bulundurmak bir hırsızın vereceğinden fazla zarar verir cana o da ayrı bir konu bir daha kültablası yerine başucunuza oklava koyun ) eğer hırsıza denk gelse ve başına aldığı bu darbedeb ölse ceza almayacağınız anlamında söylenmiş bir söz olarak algılıyorum ben onu yoksa 'keşke kafasına atıp öldürseydin 'diye değil...
Kaldıki hırsızı def etmenin tek yolu öldürmek değildir. Yukarıda defaaten bunun üzerinde durduk sanıyorum. Değerlendirme CAN ( Mal sahibinin yada evdekilerin ) CAN (hırsızın ) Mal ( soyacağı eşya ) olmalıdır demek istedik . Eğer bir şekilde 'öldürmeden' def etme veya yakalama şansı varsa öncelik bunlarda olmalı dedik... Ama köre attınız topala vurdu yapacak bir şey yok ....
İkinci iletinizde maalesef çok doğru bir konuya temas etmişsiniz maalesef kanunların yetersizliği ve savcıların (bence ) biraz vurdumduymazlığı yüzünnden Türkiye kapkaç tinarci ve hırsız cenneti oldu... Adam artık ahlaksızca 'zevkinide' tatmin yoluna gidiyor maalesef bundan dolayı yapılabilecek şeyler de sınırlı devlet tasarruf için bula bula bekçilerin kaldırılmasını buldu yaa hırsızlara gün doğdu... Artık güvenli korumalı sitelerde oturmak bile yetmiyor üstüne birde çok ciddi daire güvenliğinin alınması gerekiyor. EE bu kadar çok af çıkarsa uyduruk bir ceza infazı olursa ( İstediğiniz jırsıza yankesiciye sorun bir hukuk erbabından daha iyi kanunu ve yatarını şıp diye söylüyor ) olacağı budur. 74 affı ' ecevitin hırsız affı ' son afta 'rahşanın bebek affı' olarak tarihteki garip yerini aldı ... Affı bile doğru düzgün yapamadık devlete karşı olanlara af yok kişiye karşı olanlara var... Uygarlık tarihi ise bunun tersini hoşgörebiliyor ... Hani bir fıkra var...
Kızın biri yolda yürürken bir adamı görür titremeye başlar koşar jandarmaya haber verir ' bana tecavüz eden adam hapishaneden kaçmış...' jandarma hemen adamı yakalar derdest eder... sonradan anlaşılır ki adam AF İLE SALIVERİLMİŞ ISLIK ÇALA ÇALA GEZMEKTE. Kız şimdi 'salımı verceksiniz ' diye sorar ..' jandarma ' eee devlet affetmiş biz tutamayız der....kızn yanıtı tüm siyasilere hakim ve savcılara ders olacak niteliktedir ' yahu adam bana mı tecavüz etti devlete mi ?'

Türk Ceza Kanunu (YENİ ) (YÜR. TA: 01.06.2005)

Kanun No : 5237
Kabul Tarihi : 26.09.2004
R.G. Tarihi : 12.10.2004
R.G. No : 25611
**************

Meşru savunma ve zorunluluk hali:
MADDE 25. - (1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

(2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

Sınırın aşılması:
MADDE 27. - (1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.

(2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.
******

Gerek kendisine gerekse başkasına ait bir hakka... diye devam ediyor hüküm. Buradaki "hak" tüm hakları kapsamaktadır, mülkiyet hakkından tutun da yaşama hakkına kadar aklınıza gelebilecek tüm haklar. Dolayısıyla mala karşı meşru savunma her ne kadar yeni TCK'da açıkça ifade edilmemiş ise de bu şekilde kapsama alınmıştır.

Yani siz malınıza, ırzınıza, canınıza karşı meşru müdafaada bulunursanız olayın özelliğine, suçun ve saldırının işleniş biçimine, savunmanın derecesine göre hiç ceza almayacağınız gibi, ceza alabilirsiniz ya da cezanız hafifletilebilir.

Hırsızlık suçunun işlendiği oda da fark etmez, yanlış bir bilgi verilmiş. Yatak odasında geceleri televizyon izleme alışkanlığınız vardır, ya da geceleri yatağınızda kitap okursunuz vs. vs. Ya da salonda kanepede kitap okuyorsunuzdur ancak hırsız geldiği sırada uyuyakalmışsınızdır. Uzun lafın kısası, her olay kendi içerisinde değerlendirilir ve ona göre bir karar verilir. Vay o salonda öldürdü hırsızı ama ceza almadı ben de salonda öldürdüm ama niye alıyorum diyemezsiniz. Tek kriter hırsızın salonda öldürülmesi değildir çünkü, olay tüm özellikleriyle bir bütün olarak değerlendirilir.

dilek hanım bilginiz için teşekkür ederim ama benim garipsediğim böyle bir imada bulunan da türk hukukunun bir nevi savunucusu olan polisler, polis memuru bunu bize söyledi ve o günden beridir de hafızamı gerçekten meşgul etti.

çünkü hukuk bir mantrık ise yertle ve şekille değil olayın yeri ve şekliyle değerlendirilmeli diye düşündüm. ama bir polis arkadışımızın bu imada bulunması da beni gerçekten düşündürdü.

Emniyet mensupları sürekli hırsızlık olayları ve de hazırlık soruşturması ile iç içe oldukları için belki de sadece kendilerine gelen evraklar üzerinden böyle bir sonuca vararak genelleme yapmış olabilirler. (Elbette yanlış bir davranış.)

Tekrar etmek isterim ki, her olay kendi özelliklerine göre değerlendirilir, değerlendirilmelidir.