-
Panait İstrati
Yaşı yetenler bilirler (benden yaşlı olduğu için Ragıp bey, mutlaka hatırlayacaktır) Varlık yayınları vardı bir zamanlar. Küçük ebatlı adeta cep kitabı gibi kitaplar yayınlardı. Çoğu klasikleri onun sayesinde okuduk.
Panait İstrati' nin eserleri de bu yayınlar arasında yayınlanmıştı.
Romanyalı bir yazar. Ya da Romanya'lı Sait Faik de diyebiliriz.
İstrati 1884'te Romanya'nın Bralia kentinde doğdu. Annesi çamaşırcı, babası ise kaçakçılık yapan bir Rum idi. İlkokulu zar zor bitirdi. Seyyar satıcılıktan tezgahtarlığa pek çok iş yaptı. Avrupa'da pek çok yeri gezdi. Ellisine merdiven dayamışken, 1935'te Bükreş'te hayata veda etti. Yani tam da bir yazarın en güzel eserlerini vereceği yaşlarda. Okuyunca, ölmeseydi kimbilir daha ne müthiş şeyler yazacağını düşünüp üzüleceksiniz belki...
Romanlarında arkadaşlık,dostluk,insan ilişkileri çok yalın ve akıcı bir biçimde anlatılmış.Adeta okurken sizi sarıp sarmalıyor, kahramanlarıyla özdeşletiriyor. Ve hikayeleri, maillerimize düşen hisli(!) hikayelerden çok daha lezzetli.
Eserlerini topluca Varlık,Oda ve Yankı Yayınlarında bulabilirsiniz.
Hayat Yollarında
Uşak
Sünger Avcısı
Arkadaş
Akdeniz
Baragan'ın Dikenleri
Angel Dayı
Minka Abla
Kodin
Sokak Kızı
Kira Kiralina
Perlmutter Ailesi
Özellikle Minka Abla, Arkadaş, Kodin ve Angel Dayı' nın tadı çok farklı
-
Panait Istrati, eserlerine pek rastlanmayan ama tesadüfen bir kitabını okumaya başladığınızda başka hangi kitapları var, diğer eserlerini nereden bulabilirim acaba diye düşünülen tipte bir yazar. Varlık yayınları ve Panait Istrati'nin kitapları hala birçok kitaplıklarda önemli bir yer tutuyor.
Gerçektende arkadaşlık, dostluk ve yaşamın içinden konuları. Bir çok eseri okurken insan anladığınca, yada hissettiğince, birikimine göre konunun neresinde yer alacağına ya da hangi tiplemeyi yaşayacağına karar vermeye çalışır bir süre. Oysa Panait Istratinin eserlerinde öyle değildir. Araba kapının önünde ve o sürücü koltuğundadır. Eserlerinde birkaç sayfa okuduktan sonra insan kendini sağ koltukta buluverir. Onun gözüyle hissetmeye yaşamaya başlarsınız ama anlattığı ve yaşattığı sizsinizdir. Sayfalar ilerledikçe anlatılanları çevrenizde görmeye başlar, o güne kadar neden hiç dikkat etmediğinizi düşünürsünüz.
Çünkü Istrati'nin eserlerinde filozof gözüyle anlatım yoktur, yaşadıklarını anlatır, canlılık, sıcaklık ve aktivite vardır. Eserlerinin hepsi de birbirinden güzel. Akdeniz adlı eserinde ise bazı bölümler Türkiye'de geçer. Anlattıkları hiçte yabancı şeyler değildir. Örneğin sahilde oturup onu onun bir kitabını okurken başındaki tablasıyla tarif ettiği simitçi çocuğu başınızı kaldırdığınızda biraz ilerinizde görür tebessümle düşünürsünüz. O derece hayatın içindendir tüm eserlerinde konuları.
Arkadaş, kodin, Uşak, Kira Kiralina ve Akdeniz en beğendiklerim..
Teşekkürler Sayın Bayındır, çok özel değerli bir yazarı anlatmışsınız. Saygılarımla.
-
Panait Istrati, eserlerine pek rastlanmayan ama tesadüfen bir kitabını okumaya başladığınızda başka hangi kitapları var, diğer eserlerini nereden bulabilirim acaba diye düşünülen tipte bir yazar. Varlık yayınları ve Panait Istrati'nin kitapları hala birçok kitaplıklarda önemli bir yer tutuyor.
Gerçektende arkadaşlık, dostluk ve yaşamın içinden konuları. Bir çok eseri okurken insan anladığınca, yada hissettiğince, birikimine göre konunun neresinde yer alacağına ya da hangi tiplemeyi yaşayacağına karar vermeye çalışır bir süre. Oysa Panait Istratinin eserlerinde öyle değildir. Araba kapının önünde ve o sürücü koltuğundadır. Eserlerinde birkaç sayfa okuduktan sonra insan kendini sağ koltukta buluverir. Onun gözüyle hissetmeye yaşamaya başlarsınız ama anlattığı ve yaşattığı sizsinizdir. Sayfalar ilerledikçe anlatılanları çevrenizde görmeye başlar, o güne kadar neden hiç dikkat etmediğinizi düşünürsünüz.
Çünkü Istrati'nin eserlerinde filozof gözüyle anlatım yoktur, yaşadıklarını anlatır, canlılık, sıcaklık ve aktivite vardır. Eserlerinin hepsi de birbirinden güzel. Akdeniz adlı eserinde ise bazı bölümler Türkiye'de geçer. Anlattıkları hiçte yabancı şeyler değildir. Örneğin sahilde oturup onu onun bir kitabını okurken başındaki tablasıyla tarif ettiği simitçi çocuğu başınızı kaldırdığınızda biraz ilerinizde görür tebessümle düşünürsünüz. O derece hayatın içindendir tüm eserlerinde konuları.
Arkadaş, kodin, Uşak, Kira Kiralina ve Akdeniz en beğendiklerim..
Teşekkürler Sayın Bayındır, çok özel değerli bir yazarı anlatmışsınız. Saygılarımla.
-
Alexandr Puşkin,
Dostoyevski,
Tolstoy,
Goethe,
Mark Twain,
Cervantes,
Balzac,
Jules verne,
Hepsi eski tamam ama,
Panait İstrati ??????? Gerçekten tanınmaya değer mi?
-
Alexandr Puşkin,
Dostoyevski,
Tolstoy,
Goethe,
Mark Twain,
Cervantes,
Balzac,
Jules verne,
Hepsi eski tamam ama,
Panait İstrati ??????? Gerçekten tanınmaya değer mi?
-
Sevgili Aliş kınadım seni...
Sait Faik'i tanımak ne kadar gerekliyse, Panait İstrati' yi tanımak da o kadar gereklidir.
-
Sevgili Aliş kınadım seni...
Sait Faik'i tanımak ne kadar gerekliyse, Panait İstrati' yi tanımak da o kadar gereklidir.
-
Panait Strati okumak klasik müzik dinlemek gibidir. Klasik müzik dinlemek, baştan belli bir zahmeti gerektirir. Baynizmiz ikinci ve üçüncü sesleri algılamakta zorluk çeker ve bir an önce bitmesini isteriz. Ama algıladıktan sonra da, o seslar arasındaki uyumu her zaman ararız.
panait Starati okumak da biraz klasik müzik dinlemeye benzer. Onun karakterleri arasındaki çeşitlilik ve hayata bakış açıları önceleri bizi yoruyor. Ama kitabın yarısına geldiğimizde bırakmak için çok geç kaldığımızı hissediyoruz.
Aslında onun karakterleri bizim karakterlerimiz. Minka Abla 'da yarattığı karakter gibi. panait Strati'nin kahramanları, kenar mahallelerin yoksul insanları ve hatta kendine özgü kişileridir. Onlar, aşkı cinselliğe tercih ederler. Dinsel bir teslimiyetin içersinde olmalarına rağmen, sonındaki özgürlüğün peşindedirler.
Ne dersiniz bu kadarıyla sanki bir yeşilçam klasiği gibi değil mi? Sevgili Fırat Bayıındır ın da belirttiği gibi sanki bir sait Faik Öyküsü okuyor gibi oluyoruz.
Bu arada ben fırattan gencim
-
Panait Strati okumak klasik müzik dinlemek gibidir. Klasik müzik dinlemek, baştan belli bir zahmeti gerektirir. Baynizmiz ikinci ve üçüncü sesleri algılamakta zorluk çeker ve bir an önce bitmesini isteriz. Ama algıladıktan sonra da, o seslar arasındaki uyumu her zaman ararız.
panait Starati okumak da biraz klasik müzik dinlemeye benzer. Onun karakterleri arasındaki çeşitlilik ve hayata bakış açıları önceleri bizi yoruyor. Ama kitabın yarısına geldiğimizde bırakmak için çok geç kaldığımızı hissediyoruz.
Aslında onun karakterleri bizim karakterlerimiz. Minka Abla 'da yarattığı karakter gibi. panait Strati'nin kahramanları, kenar mahallelerin yoksul insanları ve hatta kendine özgü kişileridir. Onlar, aşkı cinselliğe tercih ederler. Dinsel bir teslimiyetin içersinde olmalarına rağmen, sonındaki özgürlüğün peşindedirler.
Ne dersiniz bu kadarıyla sanki bir yeşilçam klasiği gibi değil mi? Sevgili Fırat Bayıındır ın da belirttiği gibi sanki bir sait Faik Öyküsü okuyor gibi oluyoruz.
Bu arada ben fırattan gencim
-
Klasik Müzik dinlemekten zevk duyarım. Ancak bahsettiğim klasikler kendi klasiklerim olmalı.Mesela vangelis.
Ancak ismini aklımda tutmakta zorlandığım bu yazarın kitaplarını arayacağım.Emin olabilirsiniz. Acaba gerçekten bu kadar övgüye layık mı merak ettim.
Bu arada Sait Faik'in yazım tarzı da bana pek hoş gelmiyor.Bunu da yeri geldiği için söylemeliyim.
-
Klasik Müzik dinlemekten zevk duyarım. Ancak bahsettiğim klasikler kendi klasiklerim olmalı.Mesela vangelis.
Ancak ismini aklımda tutmakta zorlandığım bu yazarın kitaplarını arayacağım.Emin olabilirsiniz. Acaba gerçekten bu kadar övgüye layık mı merak ettim.
Bu arada Sait Faik'in yazım tarzı da bana pek hoş gelmiyor.Bunu da yeri geldiği için söylemeliyim.
-
Banada senin yazım tarzın hiç hoş gelmiyor ama okuyorum ne yazmış ki diye :))
okuda gör yazar neymiş....
-
Banada senin yazım tarzın hiç hoş gelmiyor ama okuyorum ne yazmış ki diye :))
okuda gör yazar neymiş....
-
Sevgili Commodore,
En azından merak uyandırıyorum ki bunu siz de söylemişsiniz :) . Sait Abi dee ŞŞŞTTTT şşşşt diye ben de merak uyandıramıyor. Ancak ben 1 yaşımdaki yeğenimde şşşşşştttt diye merak uyandırabiliyorum :)
Şaka bir yana Sait Faik'i yad etmek için Forumun konusu ile ilgili olmasa da izninizle çok sevdiğim şiirni alıyorum.
ŞİMDİ SEVİŞME VAKTİ
Çıplak heykeller yapmalıyım.
Çırılçıplak heykeller
Nefis rüyalarınız için
Ey önünden geçen ak sakallı
kasketli,
Yırtık mintanından adaleleri
gözüken
Dilenci
Sana önce
Şiirlerin tadını
Aşkların tadını
Kitaplardan tattırmalıyım
Resimlerden duyurmalıyım,
resimlerden...
Şu oğlan çocuğuna bak
Fırça sallıyor
Kokmuş manifaturacının ayağına
Dörtyüzbin tekliğinden
On kuruş verecek.
Seni satmam çocuğum
Dörtyüzbin tekliğe.
Ne güzel kaşların var
Ne güzel bileklerin
Hele ne ellerin var, ne ellerin
Söylemeliyim
Yok
Yok... meydanlarda
bağırmalıyım,
Bu küçük
Güllerin buram buram tüttüğü
Anadolu şehri kahvesinde
Kiraz mevsiminin
Sevişme vakti olduğunu.
Resimler seyrettirmeli, şiirler
okutturmalıyım.
Baygınlık getiren şiirler.
Kiraz mevsimi, kiraz
Küfelerle dolu pazar.
Zambaklar geçiriyor bir kadın.
Bir kadın bir bakraç yoğurt
götürüyor
Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını
Belediye kahvesinde hakla o eski,
o yalancı
O biçimsiz bizans şarkısı.
Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem
Nasıl etsem, nasıl yapsam da
Meydanlarda bağırsam
Sokak başlarında sazımı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu...
Bir kere duyursam hele
güzelliğini, tadını,
Sonra oturup hüngür hüngür
ağlasam
Boş geçirdiğim bağırmadığım
sustuğum günlere
Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı
boyacı çocuğunun
Oğlu bir şiir okusa
Karacaoğlan'dan
Orhan Veli'den
Yunus'tan, Yunus'tan...
-
Sevgili Commodore,
En azından merak uyandırıyorum ki bunu siz de söylemişsiniz :) . Sait Abi dee ŞŞŞTTTT şşşşt diye ben de merak uyandıramıyor. Ancak ben 1 yaşımdaki yeğenimde şşşşşştttt diye merak uyandırabiliyorum :)
Şaka bir yana Sait Faik'i yad etmek için Forumun konusu ile ilgili olmasa da izninizle çok sevdiğim şiirni alıyorum.
ŞİMDİ SEVİŞME VAKTİ
Çıplak heykeller yapmalıyım.
Çırılçıplak heykeller
Nefis rüyalarınız için
Ey önünden geçen ak sakallı
kasketli,
Yırtık mintanından adaleleri
gözüken
Dilenci
Sana önce
Şiirlerin tadını
Aşkların tadını
Kitaplardan tattırmalıyım
Resimlerden duyurmalıyım,
resimlerden...
Şu oğlan çocuğuna bak
Fırça sallıyor
Kokmuş manifaturacının ayağına
Dörtyüzbin tekliğinden
On kuruş verecek.
Seni satmam çocuğum
Dörtyüzbin tekliğe.
Ne güzel kaşların var
Ne güzel bileklerin
Hele ne ellerin var, ne ellerin
Söylemeliyim
Yok
Yok... meydanlarda
bağırmalıyım,
Bu küçük
Güllerin buram buram tüttüğü
Anadolu şehri kahvesinde
Kiraz mevsiminin
Sevişme vakti olduğunu.
Resimler seyrettirmeli, şiirler
okutturmalıyım.
Baygınlık getiren şiirler.
Kiraz mevsimi, kiraz
Küfelerle dolu pazar.
Zambaklar geçiriyor bir kadın.
Bir kadın bir bakraç yoğurt
götürüyor
Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını
Belediye kahvesinde hakla o eski,
o yalancı
O biçimsiz bizans şarkısı.
Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem
Nasıl etsem, nasıl yapsam da
Meydanlarda bağırsam
Sokak başlarında sazımı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu...
Bir kere duyursam hele
güzelliğini, tadını,
Sonra oturup hüngür hüngür
ağlasam
Boş geçirdiğim bağırmadığım
sustuğum günlere
Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı
boyacı çocuğunun
Oğlu bir şiir okusa
Karacaoğlan'dan
Orhan Veli'den
Yunus'tan, Yunus'tan...