Elektronik postalar ve ses kaydı alacak davasında delil kabul edilir mi?

Benim 3 yıllık bir birliktelğim vardı.1,5 ay kadar önce bitti.Bu 3 yıllık birlitelik boyunca benden ödeme sözüyle,20000 tl borç aldı.Bu borcun olduğuna dair, miktar belirtmeksizin e-postaları var.Şimdi bu borcu ödemiyor.Bu e-postalarla dava açabilme ve bir sonuca varabilme imkanım ne olur acaba?

Şimdiden teşekkür ederim.

Bu konuda gerçekten çok bilgiye ihtiyacım var.Ben tüm iyi niyetimle bu paraları verdim.Denebilir ki yapmışsın bir şey sonucuna katlan,ancak karşı taraf o kadar pişkin ki, bu konuda beni kışkırtıyor. O nedenle lütfen bilgisi olan varsa bilgi rica ediyorum.

Saygılar

Elinizdeki e-postalarda yer alan ifadelere dayanarak icra dairesinden takip başlatabilrisiniz. Borçlu takibe süresi içinde itiraz etmez ise alacağınız kesinleşir ve haciz uygulayabilirsiniz. Borçlu itiraz eder ise icra mahkemesinde itirazın kaldırılmasını veya sulh hukuk mahkemesinden itirazın reddi davası açabilirsiniz. Mahkeme sizi haklı bulur ise alacağınız, faiz ve takip masraflarınız dışında ayrıca % 40 tazminata hak kazanırsınız. Bir avukattan destek almanız yararınıza olacaktır.

Çok teşekkür ederim bilgi verdiğiniz için. Mahkemeler böyle kesin delil olmayan durumlarda, göz göre göre aslında haklı olan alacaklıyı reddebilir mi? Yani hakimler kanunlarla, inisiyatif arasında tercihlerini nasıl kullanırlar? Sonuçta sanırım benim de tazminat ödeme durumum ortaya çıkabilirmiş.Bunca borcun üstüne bir de tazminat ödemek hiç istemem.Yani bu konuda ne kadar cesaretli olmalıyım?

İlamsız takiplerde alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının ''Kötü Niyetli'' olması gerekir. Bir başka ifade ile alacaklının salt alacağını talep etmiş olması ''Kötü Niyetli'' olduğu sonucunu doğurmaz. Bu durumda itirazın kaldırılması veya reddi davasını kazanan borçlunun aynı zamanda alacaklının kötü niyetli olduğunu da kanıtlaması gerekir. Halbuki bahse konu davayı alacaklının kazanması halinde tazminat için alacaklının ayrıca borçlunun kötü niyetli olduğunu ispatlaması gerekmez. Bütün bunların dışında elinizde var olduğunu ileri sürdüğünüz e-posta metinlerinde borçlunun açık veya zımni manada bir borç ikrarı var mıdır? Eğer borçlunun böyle bir kabullenmesi söz konusu ise hiç durmayın takibe geçin. Bir alacağın var olduğunu ileri sürmek için illa ki taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme veya bilinen manada senet düzenlenmiş olması gerekmez.

E-posta metinlerinde "sana borcum olduğunu şu kişiye söylemiştim", "sen şu kadar para istedim,ama sen zararın neresinden dönsem kardır diye vermedin,ama ben şimdi sana olan borçlarımı ödeyemiyorum", "ben sana para konusunda haksızlık yaptım" gibi ifadeler var. Peki itiraz ederse, mahkeme de benden kesin delil isterse borca dair (e-posta haricinde) sunabileceğim başka bir şey yok.Hakim takdirini neye göre verecek? Gerçekten çok teşekkür ederim size.

E-postalarde yer alan ikrarlar bir borç alacak ilişkisi sonucu doğuruyor ise artık borcun olmadığının ispat külfeti borçluya düşer. Bu kez borçlu söz konusu borcun ödediğine vey borcun karşılıksız kaldığına dair yazılı bir belgeyi mercie sunmak durumundadır.

Sizce bu ifadeler bir kanıt mıdır?Aslında daha uzun konuşmalar da var da ben özet yazdım.Yani o itiraz edicek,ben red davası açıcam.Sonra ne olucak?Olay benim kanıt bulmama mı,onun borcu olmadığını ispatına mı, yoksa hakimin inisiyatifine mi kalacak?

Teşekkür ederim.

Ben olsaydım elimdeki bu e-posta verilerine dayanarak icra takibi başlatırdım. Bu takibi yetkiye itiraz sorunu yaşamamak için borçlunun ikametgahına en yakın icra dairesinden başlatırdım. Borçlu süresi içinde itiraz etmez ise bu kez haciz uygulamasına geçerdim. Borçlu itiraz eder ise yine elimdeki e-posta verilerini borcun varlığına kanıt olduğu iddiası ile icra mahkemesinden inkar tazminatı talepli itirazın kaldırılmasını talep eder, borçlunun bu kanıta karşı borcun ödendiğine veya borcun karşılıksız kaldığını ispat etmesini beklerdim. Alacaklı vasfı ile benim elimden böyle bir ödeme ikrarını içeren yazılı metin olmadığı için de rahat olurdum. Neticenin lehime sonuçlanmasından sonra bu kez tazminat alacağını da içerecek şekilde ilamlı takip başlatırdım. Eğer ''Kötü Niyet, İspat Külfeti, Yazılı Delil Başlangıcı v.b.'' kavramlar konusunda tatmin edici bir bilgi edinmem gerekirse bir avukattan destek isterdim. Tabii ki en başta ifade ettiğim gibi bu sorunu yaşayan ben olsaydım böyle yapardım.

Size gerçekten çok teşekkür ederim. O kadar çaresiz hissetmiştim ki kendimi,içimi çok rahatlattınız.Yani sonuç olarak borçlunun sadece borcum yok demesi bir şey ifade etmiyor anladığım kadarıyla,elimde en azından mailler olduğu için ödemiş olabileceğini ispatı gerekiyor.Çünkü benim tereddüte düştüğüm nokta, inkar ettiğinde ne olacağı idi.Dediğiniz yolu izleyeceğim. Çok sağolun.

Ben bahsettiğim bu alacak konusu ile ilgili, icra davası açıp da sonuçta her ihtimali düşünerek, tazminat ödemek zorunda kalmamak için,elimdeki (her ne kadar kesin delil olmasa da) elektronik postalarla acaba direkt alacak davası açsam bir çözüm olabilir mi? Bir avukata danıştım ve bana çok ümitsiz konuştu.E-postalarda miktar yazmıyor,ancak borcunu kabullendiği kısımlar var.Çok kararsız kaldım,o yüzden tekrar tekrar sormak zorunda kalıyorum.Teşekkürler

Borcun varlığını inkar etmesi durumunda e-mail de geçen beyanlara göre alacağınızın varlığını ispat edemezsiniz. Kati delil değildir. İtirazın kaldırılması davasında da dikkate alınmaz. HUMK'a göre cari olan senetle ispat kuralı karşısında, içeriği inkar edilen e-mail yazılı delil olarak kabul edilmez. E-mail yazılı delil olmadığı için de ispat yükü size aittir. Bu konuda çok basit bir örnek vereyim, birlikteliğiniz sırasında borçlunan e mail şifresini temin etmiş olabilir ve kendinize borcu ikrar eder mahiyette bir e-mail göndermiş olabilirsiniz.

Kötü niyet tazminatına gelince; İ.İ.K Madde 68, Ek fıkra: 6/6/1985 - 3222/6 md.; Değişik: 9/11/1988 - 3494/2 md.) (Değişik birinci cümle: 17/7/2003-4949/16 md.) İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi hâlinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Hükmünü amirdir. Bu nedenle itirazın kaldırılması davasında, itirazın iptali davasından farklı olarak davanın reddi halinede alacaklının kötü niyetli olup olmadığına bakılmaksızın alacağın %40'ı oranında alacaklı tazminata mahkum edilir.

Bilgi için teşekkür ederim. Görünen o ki hiç şansım yok ve hiç bu yola başvurmamalıyım.Ancak danıştığım avukat bana alacak davası açarsam sonuçta sadece mahkeme masraflarını ödeyeceğimi,tazminatın sadece icra davası sonucunda olacağını söyledi doğru anladı isem. Saygılarımla

Benim belirtmek istediğim de oydu zaten. İcra mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açılırsa kötü niyet araştırması yapılmaksızın tazminata hükmedilerken, genel yetkili mahkemede açılacak itirazın iptali davası neticesinde kötü niyetli olduğunuz ispatı halinde tazminata hükmedilebilir.