3091'de yol işgali kal'i için harç ödememek?

Merhaba,

Köyde bulunan parselimiz ile bir üst parsel arasında yaptığımı kadastro ölçümlerinde 6 ile 8.5 metre arasında yol boşluğu çıkmıştır. Burası devletin tasarrufundadır yani. Buray üst parseldeki komşum duvar ve tel örgü çekerek kendisine katmış ve bahçe olarak kullanmaktadır. Bunu yaklaşık 10 yıla yakın kullanmaktadır.

3091 sayılı kanunumuzda devletin tasarrufu olan yerlerde başvuruda süre aranmaz denmektedir. Yani 60 gün veya 1 yıl olayı yok.

Ayırca yine aynı kanunumuzda devletin tasarrfunda bulunan yerlerde keşif harcını devlet ödemek zorunda.

Benim sorum kaymakamlığa gittiğimde benden harç parası istiyor Ben kanunu gözleri önünde gösterdim okudum. Kanuna göre parayı ben ödemeyeceğim. Ama dinletemedim. Sonra olayın içinden çıkamayınca mal müdürüne gittik. Oda yanlış yaptığımı ilk önce muhtara söyle dedi o yapsın dediler. Böyle bir saçmalık olur mu? Ben dilekçemi vereyim mi? Teşekkürler

Kanunun hangi maddesinden dolayı giderleri devletin ödemesi gerektiği kanaatindesiniz?

Madde 3: 3. ve 4. (son) paragraf:
Köye ait taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerde, köy halkından herhangi biri de yetkili makama başvuruda bulunabilir.

Vali veya kaymakam görev alanları içinde bulunan kamu idarelerine, kamu kurumlarına ve kuruluşlarına ait veya bunlar tarafından idare olunan veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlere veya menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara tecavüz veya müdahalede bulunulduğunu öğrendiklerinde, soruşturmayı doğrudan doğruya yaptırırlar ve sonucu karara bağlarlar.

Madde 4: 2. paragraf:

Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerde süre aranmaz.

3091 3. Bölüm - Çeşitli Hükümler - Soruşturma ve infaz giderleri

Madde 17: 3.Paragraf:

Üçüncü maddenin son fıkrasına göre görevlendirilecek soruşturma ve infaz memurları ile infaz memurlarına teknik yönden yardımcı olarak görevlendirilecek memurların yevmiye giderleri, taşınmaz malın ait olduğu kamu idareleri, kurumları ve kuruluşlarınca karşılanır.

şimdi buna göre ben baştan para yatıracağım mı yoksa mal müdürlü mü yatıracak? Teşekkürler ve saygılarımı sunarım..

Bunun için köydeki yerin hazine adına mı, köy tüzel kişiliği adına mı tescilli olduğunu bilmek lazım. Eğer bunlardan biri adına tescilli değil de haritada yol olarak mı gösterilmiştir. Bahsedilen yer tapuda hazinenin görünüyorsa veya haritada yol olarak gösterilmişse, giderlerin hazinece yok tapuda köy tüzel kişiliğine ait görünüyorsa, müracaat eden veya köy tüzel kişiliği müracaatta bulunmuşsa köy tüzel kişiliğince ödenmesi gerekir diye düşünüyorum.

2 ayrı dava konusunda yapılan 2 keşifin 1.sindeki raporda bulunan krokide bu iki parsel arasında kalan yer "boşluk" olarak tabir ediliyor.
2. Keşifin raposunda ise bu iki parsel arasında yer korakide üzerine yol yazılmış. Raporda da yol boşluğu olarak gözükmekte. Belediye olamdığı için belediye ait değil. Yol yazıyor yani köydeki yol kime aittir ki?

Kadastro Kanunu

Kamu malları

Madde 16 - Kamunun ortak kullanmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:

A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami, genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri (hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına göre Hazine, kamu kurum ve kurumuşları, il, belediye, köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği, adlarına tespit olunur.

B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen (orta malı) taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınaz mallar özel siciline yazılır.

Bu sınırandırma, tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mükliyete konu teşkil etmezler.

Yol, meydan, köprü gibi (orta malları) ise haritasında gösterilmekle yetinilir.

C) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır.

D) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabidir.

Sorunuzun cevabını raporu yazanlarla Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğü görevlileri bilebilir.

teşekkürler ben telefon açıp buranın tamamen kime ait olduğunu sorayım ozaman. Zahmetiniz için teşekkür ederim.

Benzer durumla çok karşılaştım.

3091 sayıl yasa hükümleri gereği devlet yapılan bu müdahaleyi önlemek zorundadır ve dediğiniz gibi kaç yıldan bu yana bu yeri kendi yeri imiş gibi kullanmakta olursa olsun zaman aşımı söz konusu olmamaktadır.

Öte yandan karşılaştığımız her durumda 3091 sayılı yasa hükümleri dışında ayrıca 5237 s. TCK 154. maddeden savcılıklara suç duyurusunda bulunduk. Bu da mütecavizi caydırmak, durumu eski haline getirmesini sağlamak için son derece etkili olmaktadır.

Zira ceza yasamızın bu maddesi yapılan eylem ile tam olarak uyuşmakta, örtüşmektedir. Genel olarak 6 ay hapis artı 500 liradan birkaçbin liraya kadar ceza verilmektedir.

Sadece 3091 sayılı yasa hükümlerinden yararlanmakla kalmayıp TCK 154. kaddesini de devreye sokarak olayı çok kısa bir süre içerisinde çözeceğinize inanıyorum. Kolay gelsin.

cevabınız ve ilginiz için teşekkür ederim. Peki benim harç parasu yatırmam konusundaki düşünceleriniz nedir?

Ayrıca 154 madde sanırım 2007 yılında değişikliğe uğramış ve burada kamu ibaresi çıkarılmış.
Ben savcılığa gidip bir dilekçe mi vereceğimz sadece? Aradan ben çıkıyor muyum :)

Biz karşılaştığımız hiç bir durumda harç ödemedik. Neye istinaden istiyorlar onu net bir şekilde bilmek lazım.

Bahsettiğiniz gibi sahil talanı yapan bir takım çıkarcı gruplar, özellikle de Akdeniz ve Ege kıyısındaki beş yıldızlı otellerin işleticileri yasa metnindeki "kamu" ibaresinin çıkartılması için büyük çaba gösterdiler. Anılan bölgede bulunan yazlığımın çevresindeki çok sayıda beş yıldızlı otelin yöneticisini bu maddeden mahkum ettirmiş bulunmaktayım. Bu nedenle bölgede şahsımı iyi tanırlar.

Ancak yasa metninde halen aynen "....kamuya veya özel kişilere..." ibaresi muhafaza edilmektedir. En son 2009 Kasım ayında kamuya ait bir bölgeye tacavüz eden mütecavizi 5 ay hapis ve 3000 TL para cezasına çarptırttım.

valla sizin bu 154. madde olayı benim çok çok memnun etti. Tabiri caizse bu benim için bir nimet :D Bu çaptırılan hapis cezası da sanırım adli paraya çevriliyor değil mi? Yoksa hapiste yatıyor mu? Bu şekilde ceza yiyen kimse hüküm giymiş olur demi? Birde şöyle bir durum var. Benim parselin yanındaki komşumda evi yolun üstüne yapmış. Ben bunun zarar görmesini istemoyurm. Sadece parselimin üstündeki yolun açılmasını istiyorum. Ben sadece söylediğim parseller arasındaki yolu dilekçem belirtsem olay yerine geldiklerinde bu evde yola yapılmış diyerekten işlem yapabilirler mi?

Aşağıdaki maddeyi okudum gösterdim ama sen yatırca dediler. Hayret.Neye istinaden istediklerini şöyle söyleyebilirim. Burası 3000 nüfuslu küçük bir ilçe. Daha önce böyle birşeyle karşılaşmamış olabilirler.

Madde 17: 3.Paragraf:

Üçüncü maddenin son fıkrasına göre görevlendirilecek soruşturma ve infaz memurları ile infaz memurlarına teknik yönden yardımcı olarak görevlendirilecek memurların yevmiye giderleri, taşınmaz malın ait olduğu kamu idareleri, kurumları ve kuruluşlarınca karşılanır.

Bu iş o kadar kolay değil maalesef. Sayın Hakkarili Arzuhalci'nin bahsettiği TCK 154. maddeden Savcılıklara suç duyurusu kamuya veya özel kişilere ait olduğu kesin olan taşınmaz mallar için söz konusu olabilir ancak sizin bahsettiğiniz köydeki yerin hazineye mi yoksa köy tüzel kişiliğine mi ait olduğu bile belli değil. Ayrıca köydeki yerin işgal edildiği sizin iddianız. İddianızın ispatı 3091 sayılı Kanun hükümlerine göre olabilir. Bunun gerçekten işgal olup, olmadığı soruşturma sonucunda alınacak kararlar ancak anlaşılır. Kaldı ki bu kararda İdari Yargı denetimine tabidir. Hal böyle iken doğrudan Savcılığa suç duyurusunda bulunursanız ve 3091'e göre soruşturma sonucunda işgal yok denilirse, bu kez de karşı taraf sizin aleyhinize iftira iddasıyla Savcılığa bir dilekçe ile suç duyurusunda bulunabilir. Türk Ceza Kanunu'nda iftira suçu ve cezası.
İftira

MADDE 267. - (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.

(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması hâlinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; süreli hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, mahkûm olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur.

(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.

(7) İftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adlî veya idarî bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.

(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilân olunur. İlân masrafı, hükümlüden tahsil edilir.

benim bu parsele el atmanın önlenmesi için keşif yapıldı. Hemde 2 kez. 2 keşifte de bu dediğim bölgenin 6.5 ile 8 metre arasında denilen üzerinde yol yazan boşluk var. Lakin bu boşluk davalı tarafından duvar çekilmek üzere bahçe olarak kullanmaktadır. Oranın yol olduğunu davalı da bilmektedir.

Alıntı:

---

Çobanoğlu rumuzlu üyeden alıntı

Bu iş o kadar kolay değil maalesef. Sayın Hakkarili Arzuhalci'nin bahsettiği TCK 154. maddeden Savcılıklara suç duyurusu kamuya veya özel kişilere ait olduğu kesin olan taşınmaz mallar için söz konusu olabilir ancak sizin bahsettiğiniz köydeki yerin hazineye mi yoksa köy tüzel kişiliğine mi ait olduğu bile belli değil. Ayrıca köydeki yerin işgal edildiği sizin iddianız. İddianızın ispatı 3091 sayılı Kanun hükümlerine göre olabilir. Bunun gerçekten işgal olup, olmadığı soruşturma sonucunda alınacak kararlar ancak anlaşılır. Kaldı ki bu kararda İdari Yargı denetimine tabidir. Hal böyle iken doğrudan Savcılığa suç duyurusunda bulunursanız ve 3091'e göre soruşturma sonucunda işgal yok denilirse, bu kez de karşı taraf sizin aleyhinize iftira iddasıyla Savcılığa bir dilekçe ile suç duyurusunda bulunabilir. Türk Ceza Kanunu'nda iftira suçu ve cezası.
İftira

MADDE 267. - (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.

(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması hâlinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; süreli hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, mahkûm olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur.

(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.

(7) İftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adlî veya idarî bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.

(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilân olunur. İlân masrafı, hükümlüden tahsil edilir.

---

Ah sayın Çobanoğlu, asıl olay sizin baktığınız kadar basit değil. Burada amaca bakılır. Kişi salt kin gütme saikiyle veya garez ile iftirada ve şikayette mi bulunmuş yoksa suç teşkil ettiğini düşündüğü bir durum karşısında yetkili mercilere şikayette mi bulunmuş, savcılıkça bunun ayırdedilmesi ve ona göre karar verlimesi gerekir 267. maddenin işletilebilmesi için..

Sizin düşündüğünüz gibi olsaydı eline her takipsizlik kararını alan kendisini şikayet eden hakkında karşı şikayette bulunurdu.

Kaldı ki, bahse konu yer köy tüzel kişiliğine dahi ait olsa 154. maddenin 2. fıkrası bu durumu kapsamaktadır.

Biz buna benzer durumlarla şimdiye kadar pekçok defa karşılaştık. Bir defasında önce savcılığa suç duyurusunda bulunduk ardından kaymakamlığa 3091 gereği müracaat ettik. Kaymakamlığın başvurumuza yasal süre içerisinde yanıt vermemesi üzerine bu işlemi ret kabul ederek Antalya İdare Mahkemesi'ne götürdük.

YD kararı üzerine bölgedeki durumu eski haline getirttiğimiz gibi adli yargıda 154. maddeden açılan dava sonucunda sanığı da cezalandırttık.

Bence siz uzmanlık alanınız olan idari yargı mevzuatına ilginizi devam ettirin ve adli (ceza) yargı konularına pek girmeyin.:)

Benim hangi konulara yorum yazacağıma müsaade ederseniz ben karar vereyim Sayın Hakkarili Arzuhalci. Hukuk konusunda yüksek tahsilim var. Siz hem idare, hem hukuk hem de ceza konularında hukuki yorumlarda bulunabiliyorsanız ben de yorumda bulunabilirim. Yazdığım yorumda yanlış varsa siz onu söyleyin. Şimdi Sayın kardelenkurt gitsin TCK 154'e göre doğrudan suç duyurusunda bulunsun. Sonucunu da buraya yazsın. Ben sadece uyarıyorum. Eğer köydeki o yerin kesin olarak hazineye veya köy tüzel kişiliğine ait olduğunu bilmiyorsanuz dikkatli olun diyorum. Yarın bir gün 3091 çerçevesinde yürütülecek soruşturma sonucunda bahsedilen köydeki yerde işgal yoktur denilirse iftira suçu işlemiş olabilirsiniz diyorum. Ben sadece hatırlatıyorum.

Alıntı:

---

Çobanoğlu rumuzlu üyeden alıntı

Benim hangi konulara yorum yazacağıma müsaade ederseniz ben karar vereyim Sayın Hakkarili Arzuhalci. Hukuk konusunda yüksek tahsilim var. Siz hem idare, hem hukuk hem de ceza konularında hukuki yorumlarda bulunabiliyorsanız ben de yorumda bulunabilirim. Yazdığım yorumda yanlış varsa siz onu söyleyin. Şimdi Sayın kardelenkurt gitsin TCK 154'e göre doğrudan suç duyurusunda bulunsun. Sonucunu da buraya yazsın. Ben sadece uyarıyorum. Eğer köydeki o yerin kesin olarak hazineye veya köy tüzel kişiliğine ait olduğunu bilmiyorsanuz dikkatli olun diyorum. Yarın bir gün 3091 çerçevesinde yürütülecek soruşturma sonucunda bahsedilen köydeki yerde işgal yoktur denilirse iftira suçu işlemiş olabilirsiniz diyorum. Ben sadece hatırlatıyorum.

---

Anayasanın 74’üncü maddesi kişilerin kendileri ya da kamu ile ilgili konularda şikayet ve dilekçe hakkının bulunduğunu öngörür. Ancak bu hak kişilere iftira edilmesinde bir araç olarak kullanılamaz. Yüklenen eylemin gerçek olmadığı, bunun dilekçe veren kişi tarafından bilindiği ve iftira suçunun unsurlarının bulunduğu durumlarda dilekçe hakkının sınırları içinde kullanıldığından söz edilemez.

Kişinin çeşitli konularda çeşitli makamlara başvurabilmesi hak ve özgürlüklerinin bir parçasıdır. Yasanın açıkça belirttiği bazı durumlarda ise ihbar ya da şikayette bulunma bir görev olarak karşımıza çıkar. Gerek bir hak gerekse bir yükümlülük olsun, kişinin suçlu olarak bildiği veya böyle inandığı bir kimse hakkında suç ya da suçlunun kovuşturulması amacıyla yetkili makamlara veya konuyu bunlara aktarmakla görevli bir mercie bildirmesiyle, açıklamaları gerçeğe uygun olmasa bile “hakkını kullanması” ve bazı durumlarda da yükümlülüğünü yerine getirmesi nedeniyle eylemi SUÇ OLUŞTURMAYACAKTIR. Buna karşılık kişi hukuka uygunluk ve hakkının sınırlarını aşarak suçsuz olduğunu bildiği bir kimsenin suç işlediğini belirtirse hukuka aykırı alana girecek ve eylemi iftira suçunu oluşturacaktır.

Abdullan Pulat Gözübüyük
Türk Ceza Kanunu Açılaması, Cilt 3, 4.Bası'dan alıntıdır.

267. MADDE GEREKÇESİ ŞÖYLEDİR.
Madde metninde, iftira suçu tanımlanmıştır.
İftira, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesiyle oluşur.
İftira suçunun konusunu hukuka aykırı fiil oluşturabilir. Bu fiilin suç oluşturması şart değildir. Disiplin yaptırımını veya başka bir idari yaptırımı gerekli kılan fiiller de bu suçun konusunu oluşturabilir.
Bu isnadın yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmak suretiyle ya da basın ve yayın yoluyla yapılması gerekir.
Kişiye karşı suç isnadı ihbar veya şikâyet suretiyle yapılmış olabilir. Dolayısıyla, ihbar veya şikâyetin yapılabileceği her makam nezdinde yapılan isnadla iftira suçu işlenebilir. Başlatılmış olan hukuk veya ceza muhakemesi sürecinde davanın tarafı, sanık veya tanık konumundaki kişiler de, bulundukları beyanlarla iftira suçunu işleyebilirler.
Gazete veya diğer kitle iletişim araçlarında yayın yapılması suretiyle bir kişiye suç isnadında bulunulması hâlinde de iftira suçu oluşur.
Cumhuriyet savcıları, kamu adına re'sen soruşturulabilen suçlarla ilgili olarak yayınlanan haberleri ihbar kabul ederek, soruşturma başlatmaktadırlar. Bu bakımdan, basın ve yayın yolu ile bir kişiye gerçeğe aykırı olarak hukuka aykırı fiil isnat edilmesi hâlinde, iftira suçu oluşur.
Kişiye isnat edilen fiil hiç işlenmemiş olabileceği gibi, kendisine isnatta bulunulan kişi tarafından işlenmemiş olabilir. Kişi suç teşkil eden bir fiili işlemiştir. Fakat bu suça ilişkin ihbar veya şikâyette bulunan, fiile, suç olarak niteliğini değiştirecek bazı eklemelerde bulunmuş olabilir. Şöyle ki; fiil, sahibinin bilgisi ve rızası dışında malını almaktan ibarettir. Ancak, bildirimde bulunan, bunun cebir veya tehditle işlendiği iddiasında bulunmuştur. Bu ilâve unsurlar açısından iftira suçu oluştuğunu kabul etmek gerekir.
İsnadın belli bir kişiye yönelik olması gerekir. Bu kişinin ismi açıkça belirtilmese bile, yapılacak bir araştırma sonucunda kimliğinin belirlenebilir olması yeterlidir.
İftira suçunun oluşabilmesi için, kendisine hukuka aykırı fiil isnat edilen kişinin bu fiili işlemediğinin bilinmesi gerekir. Bu bakımdan, söz konusu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Başka bir deyişle iftira suçu muhtemel kastla işlenemez. Bu suçun oluşabilmesi için, ayrıca, kendisine hukuka aykırı fiil isnat edilen kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla hareket edilmesi gerekir. Bu nedenle, iftira suçu açısından failde kastın ötesinde belirtilen amacın varlığı gereklidir.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, iftira konusunu oluşturan haksız fiilin maddî eser ve delillerinin uydurulması hâlinde, verilecek cezanın belli oranda artırılması gerekmektedir.
Maddenin üç ila yedinci fıkralarında, iftira sonucu meydana gelen neticelere göre fail hakkındaki cezanın ne surette tertip edileceği gösterilmektedir.
Sekizinci fıkrada, iftira suçunda zamanaşımı bakımından sürenin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususunda özel bir hüküm yer almaktadır. İsnat edilen suç dolayısıyla yapılan kovuşturma sonucu hükmün kesinleşmesiyle, iftiranın sabit olabileceği ve dolayısıyla takibata girişileceği aşikâr olduğundan böyle bir hükme olan zorunluluk meydandadır.
Maddenin son fıkrasında, basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararının, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilân olunması ve ilân masrafının hükümlüden tahsil edilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.

bizim müdahalenin meni davası sonuçlandı. Biz kazandık. Temyiz ettiler orayı da kazandık.

Bilirkişinin hazırladığı keşif raporundaki çizelgede burasının üstünde yol yazılmakta ve yazı ile buranın yol boşluğu olarak gözüktüğü ve boyu eni yazmaktadır.

Gözünüz aydın olsun. Davayı kim açtı ve mahkeme masraflarını kim ödedi acaba?

Kanalisazyon borusunun izinsiz olarak geçirelen bahçe bizim. Geçiren ise B.D.

Biz B.D. hakkında müdahalenin menni davası açtık. Ve yerel mahkeme sonucunda kazandık. Sonda B.D. yargıtay da temyiz etti. 14. Hukuk Dairesi ise 4 Temmuzda usul ve kanun yönünden yerel mahkeme kararını onadı.


Şimdi biz ne yapmalıyız. Kal demedik men davası açıldı. Boruların kalkmasına gerek yok. Sadece B.D. burdan istifade etmemesini istiyoruz. Men davası sonucu boru bizim sınıra girişine kırılıp kapatabilinir mi?

Ayrıca davacı anneannem 80 yaşında ve bu konuda çok mağdur oldu. Manevi tazminat davası açabilir miyiz?

Ayrıca keşif raporunda davalı parseli ile bizim parsel arasında yol boşluğu çıktı. Ama davalı burayı 7 yıla yakın bir süredir duvar çekir ağaç dikiğ işgal ettiği çıktı.

Teşekkürler.