Ticari kredide kefillik ve sonuçları

öncelikle forumda bulunan tüm arkadaşlarıma selam ve saygılarımı iletiyorum.öğretmenim devlet memuruyum. bir arkadaşımın ticari kredisine kefil oldum. arkadaş borcunu ödemediğinden banka bana yöneldi.bu esnada genel kredi sözleşmesini görme fırsatım oldu. kredi açılırken ben 40,000TL ye kefil olmuştum. ancak okumadan yada okutmadan tüm sayfalar imzalatıldığından limit artırım sayfasına da imzam alınmış ve ilerleyen zamanda benim bilgim ve rızam olmadan 20,000TL limit artırımı yapılıp kredi limiti 60,000TL ye çıkarılmış.sonuç olarak şunu sormak istiyorum siz değerli hukuk mesleğinin saygın üyelerine: limit artırma sayfasındaki imza ile gks imzaladığı günün aynı olduğu yani lmit artırma işleminden önce peşinen bu imzanın alındığı ve limit artırımının ilerleyen zamanda yapıldığı göz önüne alınınca adli tıpta imza tespiti yapılmak suretiyle bu limit artırımının rızam dışında gerçekleştiğini ispat etme ve artırılan bu kısımdan sorumlu olmama gibi hukuki bir hakkım varmıdır.değerli zamanınızı ayırır ve soruma cevap verirseniz çok teşekkür ederim.tekrar sitede bulunan tüm üyelere selam ve saygılarımı iletirim.

İmza ettiğiniz herşeyden hukuki olarak sorumlusunuz.Tam okutmadılar, okuyamamıştım, okumamıştım gibi bir açıklama ile bir yere varılsa imza edilen her belgeye itiraz hakkı doğar ve imza denen ve evlilikten mal paylaşımına, alım satımdan ortaklığa kadar her şeyde kullanılan ve kişiye özel olan bu şahsi kalem izi hiç bir şey ifade etmezdi.Bankaların çok profesyönel bir hukuk ekibi vardır ve hukuki olarak daima kendilerini sağlama alırlar.İmza ettirdikleri belgelerlede eminim kendilerini sağlama almışlardır.Geçmiş olsun.

teşekkür ederim ilginiz ve cevabınız için. imzanın baştan alınıp sonradan üzerinin tamamlanması bir anlama gelmiyo demekki. çok sağolun.

Alıntı:

---

zorbey06 rumuzlu üyeden alıntı

ticari kredisine kefil oldum.ancak okumadan yada okutmadan tüm sayfalar imzalatıldığından

---

Zaten ticari kredi sözleşmesi kalın bir kitap gibi sayfalardan oluşur.Hepsini okumanız,okusanız bile anlamanız (avukat olmadıktan sonra) anlamamız olası değildir.Siz 40 Bin TL'ye kefil olduğunuz için kefaletiniz 40 Bin TL'lik.Limit artırımı gibi durumlar sizi bağlamıyor

İnsanın ödeyemeyeceği miktara kefil olması sizede mantık olarak saçma gelmiyor mu ?

Canınızı sıkmayın moralinizi bozmayın.Her yoruma kafayı takmayın.

Bu konuda Yargıtay'ın bir içtihatı vardı.En kısa zamanda eklemeye çalışacağım.Fakat profesyonel yardım almadan bu sorunu çözemezsiniz.

Saygılarımla

Emrah bey ilginiz ve cevabınız için teşekkür ederim. yargıtay içtihadını iletirseniz ve bankacılık alanında ihtisas sahibi bir hukukçu tavsiye ederseniz minnettar kalırım.

Burada bir isim vermek yanlış olur.

Fakat bu konuda barodan bilgi alabilirsiniz diye düşünüyorum.

İçtihatı en geç yarın eklerim..

Saygılarımla

Bildiğiniz üzere krediler artık bankalar tarafından yeniden yapılandırılıyor ve vade süresi değiştirilerek(5 yıldan 10 yıla çıkarma gibi) meblaları arttırılıyor.İmzaladığınız evraklarda bu durumda kefilliğinizin aynen devam ettiğini kabul etmiş oluyorsunuz.Aslında kefil olduğunuz para gene baştaki para, ancak banka size söz gelimi söylüyorum 28.000TL yi 5 yılda 40.000TL ye satarken yeniden yapılandırıp gene sizin kefil olduğunuz 28.000 TL yi 10 yıl için 60.000TL'ye satmış oluyor.Baştan kefil olduğunuz 28.000TL tabiki değişmiyor ancak 40.000TL lik ödemeniz oluyor 60.000TL.Ben dost acı söyler mantığıyla olaya yaklaştım, her yorumdan hayal kırıklığı yaşayacağınız bir sonuç çıkarmayın ve boş yere umutlanmayın derim.Genede bunun bankanız ve bu işlerde deneyimli bir avukat arkadaşla görüşmenizi tavsiye ederim.Kolay gelsin.

Emrah bey öncelikle saygı benden
tekrar teşekkür ederim.

Merhaba,
Genel Kredi Sözleşmeleri düzenlenirken ileriki zamanlarda kullanılacak limit artırım sayfasının veya sayfalarının da imzalatılması uygulamasıyla sıklıkla karşılaşılıyor. Eğer sizin imzaladığınız limit artırım bir adet ise bu sayfayı önceden imzaladığınızı ispat etmeniz oldukça zor. Ancak henüz kullanılmamış sayfalarda da imzalarınız varsa, Yargıtay bu olguyu önceki artırımların da açığa atılan imzalarla yapıldığına karine sayıyor haklı olarak. Biraz daha bilgi verirseniz, imkanlarım ölçüsünde katkı yapmaya çalışırım. Saygılarımla,

Ertuğrul bey öncelikle ilginiz için teşekkür ederim.
Ankara'da ikamet ediyorum eğer Ankara'da iseniz hukuki danışmanlık ve bu konuda avukatlığımı kabul edermisiniz anlamında sizinle görüşmek isterim.
Banka bana kredi sözleşmesinin tam şeklini göstermedi. Sadece limit artırım sayfasını gösterip bu imza sizin değilmi diye soruyor. Yani; henüz kullanılmamış sayfalarda da imzam varmı bilemiyorum. Ancak, sözleşmenin yapıldığı tarihte belirgin bir maviliğe ve kalınlığa sahip pilot kalem ile tüm sayfalara imzam alınmış. Çıplak gözle bile bakıldığında tüm imzaların aynı kalem ile atıldığı bariz bir şekilde anlaşılabiliyor. Adli tıpta imza kuruma süreleri tespit yöntemi ile bunun tespit edilebilmesi mümkün müdür?
Ve şu an benim asıl mağduriyetim bankaya dosya tutarı olan 60,000TL yi ödemek üzere gittiğimde banka bu ödemeyi dosyayı kapatıp krediye teminat olan tapusu bana ait dairenin ipotek kaldırma yazısınız vermiyor. daahsın piyasada dolaşan 14 adet çeki olduğundan dolayı. Ancak, benim çeklerle ilglli bir kefilliğim yok bunu şube müdür yardımcısı dosyayı inceleyerek söyledi.
Yaptığım ön incelemede benim kefilliğim limit dahilinde ve bu limitin temerrüdü ile sınırlı olmasına rağmen banka beni daha fazlasından sorumlu tutabilirmi?
Para elimde hazır ancak ödeme yapamıyorum banka müdürünün bu keyfi davranınışını acil hukuki yöntemlerle nasıl çözebilirim. Noter tebligatı yapılabilirmi? Çünkü bankanın keyfi geciktirmesi ile her gün artan temerrüde maruz kalmaktayım.
Son olarak bu dosya bedelininin tamamını ödemem durumunda bir daha bu kişi ve şirketine yapılacak ödemelerde kefilliğimin sonlandırılması için neler yapabilirim.
Selam ve saygılarımı sunar iyi çalışmalara dilerim. Diliyorum ki; Ankara'da bulunuyorsunuzdur ve bu davada teveccüh gösterip hukuki danışmanlığımı kabul edersiniz.

Sayın zorbey06;
Bankanın kredi sözleşmesinin bir örneğini size vermemiş olması dahi krei sözleşmesinde iyiniyet kurallarına aykırıdır. İkinci olarak siz kefil sıfatıyla limit artırım sayfasını imzalamış olsanız bile size önceden bir bildirimde bulunmadan limit artırım haklarını kullanmaları iyiniyet ve tüketici haklarına aykırı. İki örnek karar ekliyorum. Umarım sorununuza çare olur.
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

E:2004/16382
K:2005/3236
T:03.03.2005

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, dava dışı şahsın aldığı kredi kartına 1995 yılında maaşı ile sınırlı olmak üzere kefil olduğunu, ancak 04.07.2001 tarihli ihtarla 2.994.31O.787.-TL ödenmesinin istendiğini, 2.000.000.000.- TL aşkın ödeme yaptığını ileri sürerek kredi limitinin ve faiz oranının tesbiti ile fazla ödemenin faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, 05.06.1995 tarihli sözleşme gereğince davacının garanti eden sıfatı ile sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece bozma sonrası tüketici mahkemesi sıfatı ile verilen kararda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava menfi tespit isteğine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı banka ile dava dışı borçlu O. arasında düzenlenen kredili bankomat 7/24 başvurusu formunu "garanti eden" sıfatı ile imzalayan davacının sorumluluğuna ilişkindir. Yasada tanımı ve tasnifi yapılan akit türlerinden olmayan garanti sözleşmelerinin B.K. 110. maddesinde hükme bağlanan ücüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olduğu gerek doktrinde ve gerekse uygulamada kabul edilmektedir. Hukukumuzda sözlesme serbestisi hakim olmakla birlikte bu serbestinin sınırsız olduğunu soylemek mümkun degildır.
Her şeyden önce B.K.'nun 19 ve 20. maddeleri bir sınırlama getirdiği gibi, somut olayda uygulama imkanı olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümleri ile de tüketici kredilerine ilişkin genel işlem şartlarına müdahale ve sınırlamalar getirilmiştir. Hangi riskin garanti edildiği somutlaştırılmadan kart hamillerinin yükümlülüklerini ve doğmuş ve doğacak her türlü borçtan söz edilerek verilen garanti bir belirsizliğin garantisi anlamına gelir. "Belirsizliğin garantisi olmaz" ilkesinden hareket ile ticari gaye gütmeyen sırf dostane iliskiler içinde tüketime yonelik kredi temini amacı ile verilen teminatın ancak, kefalet hükümleri çercevesinde değerlendirilmesı ve kefalet oldugunun kabulu zorunludur.
Bu durumda mahkemece davacının sözleşmeyi kefil olarak imzaladığının kabulü ile kefalet ile ilgili hükümler ve ilkeler çerçevesinde davacı sorumluluğunun belirlenmesi gerekir. Dosyaya ibraz edilen 05.06.1995 tarihli kredi kartı sözleşmesinde limit 50.000.000.- T.L. ile sınırlı olup, davacının aslen kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığı anlaşılmaktadır. Davacının 50.000.000.-TL ve kendi temerrüdünden sorumlu olduğu gözetilerek buna göre borcunun hesaplanarak fazla ödediği miktarın iadesine karar verilmesi gerekirken mahkemece yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 03.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

E:2004/14559
K:2005/1961
T:10.02.2005

2004 s. Yasa m. 72


Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı bankanın dava dışı Nasuh Negiz isimli şahısla yaptığı kredi kartı sözleşmesinde imzasının taklit edilerek 20.000.000 TL. limit ile kefil olduğundan söz edilerek ihtarname çekilip ardından icra takibi yapılıp maaşından 937.900.000 TL. kesildiğini, imzanın kendisine ait olmadığını işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek yapılan kesintilerin tesbiti ile tahsilini istemiştir.
Davalı, icra takibinin 6.9.2001 yılında yapıldığını, bu sürede imzaya itiraz edilmediğini kredi limiti 20.000.000 TL. ise de davacının garanti sıfatı ile tüm borçtan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının sözleşmede garantör yanında kefil olarak imzasının bulunduğunu, davacının borclu olmadıgının kabulü ile 937.900.000 TL.'nin odeme tarihinden faizi ile tahsiline karar verilmıs, hükum davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava dışı Nasuh Negiz'in davalı banka ile düzenlediği 20.000.000 TL. limitli kredi kartı uyelik sözleşmesini davacının kefil olarak imzaladığı tarafların iddia ve savunmaları ile sözleşme iceriği ile anlaşılmaktadır. Kefilin sorumlulugu kredı sozlesmesinde belirlenen kefalet limiti veya sözleşme limitindeki miktar ile kendi temerrüdünün sonuçlarından ibarettir.
Buna göre konusunda uzman bilirkişiden Yargıtay ve taraf denetimine uygun rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bendde açıklanan nedenlerden dolayı davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereği temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 10.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Merhaba,
Genel kredi sözleşmeleri bir çerçeve anlaşma niteliğinde olup, genellikle kredi borçlusunun o bankaya karşı doğmuş ve doğacak borçlarını teminat altına almaya dönük hükümler içerir. Bu bakımdan çek yaprakları nedeniyle bankanın ödemek zorunda kalacağı (yaprak başına 655 TL) tutarları da garanti altına alır. Kredi sözleşmesinin bir nüshasının ilgililere verilmesi veya talep halinde kopyasının verilmesi Bankacılık Yasası gereği zorunludur. Buradaki olay ticari nitelikte olduğu için 4077 sayılı yasanın hükümlerine tabi değildir. Siz hem ipotek veren, hem de kefil konumundasınız. Bu nedenle kendinize iyi bir yol haritası çizmeniz gerekir. Çünkü kefillik nedeniyle ödeme yapar ama ipotek borçlusu olarak sorumlu olmaya devam edebilirsiniz. Bunun tersi de doğru. Bir ödemeyle iki sorumluluğu da ortadan kaldırmak mümkün olabilirse, bu yolu denemenizde yarar var. İpotek tutarının ne kadar olduğunu bilemediğim için, bir kısım ayrıntıya şimdilik girmiyorum. Saygılarımla,