-
"Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Merhaba,
size kısaca anlatmak istiyorum.
Çalıştığım (şimdi degil) firmada 05.10.2001 tarihinde resmi olarak SSK lı olarak işe başladım. Giriş tarihinden 18.10.2010 tarihine kadar bir fiil olarak çalıştım.
Konu şu;
çalıştığım firma, mobilya üretim sektöründedir, patronlarımız, farklı bir sektöre yani Antrepo işine de girdiler grup şirketlerine hizmet sektöründe faaliyet gösteren bir firma daha kurup farklı bir alanda da işe başladılar. Bu sektörü bilmedikleri için dışardıdan sektörü bilen küçük ortaklar da aldılar (şirketin %95 i grubun kalan %5 i de diğerlerindi) Ben grubun bir başka şirketinin Resmi Muhasebe Sorumlusuydum, patronlar yeni ortakların kim olduğunu bilmedikleri ve güvenemedikleri için beni, yeni kurulan şirketin muhasebe sorumluluğuna atadılar. SSk giriş çıkış işlemlerini ben yaptığım için eski şirketten hiçbir şekilde tazminat ve hak almadım neticede her iki firmada aynı kişilerin idi. Yeni firma 2007 yılında faaliyete başladı ve ben 2007 ye kadar olan hak ve alacağımı almadan yeni firmaya girişimi yaptım ;( normal de profesyonel şirketlerde grup dahi olsa tazminat alınır yeni firmaya temiz olarak başlanır ama bu grup aile şirketleri olduğu için ve benide tanıyıp üvendikleri ve sevdikleri için tazminat almak uygun olmayacaktı zaten de almadım.) (SSK mevzuatında patronları aynı olan grup şirketlerinde eski şirketteki hak ve alacaklarıyla yeni firmaya devir seçeneği vardı ve bende eski şirketteki hak ve alacakları yeni şirkete devredecek şeklide yeni şirkete ssk girişi yaptım) yaklaşık olarak 2 sene çalışıldı, Bu küçük ortaklar bizim patronlara sürekli vaadlerde bulunuyorlardı şöyle para kazanacağız böyle para kazanacağı vb.. diye sürekli bir durum içerisindeydiler, bizim patronlarda bu durumu kendilerini oyalıyorlar gibi aldıladılar ki 01.09.2010 tarihinde bu şirketi tamamıyla küçük ortaklara devir ettiler. Ben grup şirketinin muhasebecisi olarak bu şirkete partonlar tarafından atandığım için daha önceden bana birşey söyleyemiyorlardı fakat artık şirketin tamamen sahipleri olduklarında ise artık bana tabiri caiz ise kan kusturmaya aşşağılamaya hakaret etmeye küçük düşürmeye başladılar. Her yeni gün bir başka hakaret ve aşşağılama baskı ve dışlama taktikleri ayyuka çıkmıştı. Bunların amacı (diğer çalışanlara da yaptıkları gibi) üzerimde baskı ve yıldırma kullanarak kendiliğinden, Tazminat vermeden İSTİFA etmemi sağlamak amacıyla yapıyorlardı. Kaldı ki firmdaa çalışan bulaşıkcı bir bayanı da türlü bahane ve entrika ile (biz senin hakkını yemeyiz vereceğiz hakkın neyse alacaksın diyerek) elinden istifa mektubu aldılar ve bende bu bayanının istifa ederek çıkışını gerçekleştirdim. Kadını işten çıkarttıktan sonra bayana ne tazminatını verdiler bırakın tazminat vermeyi ne telefonuna çıkıyorlardı nede kadın firmaya geldiginde yüzüne bakıyorlardı. Bayanın 1 yıllık tazminatı vardı ve bunu da vereceklerini zannetmiyorum.
Neyse konumuza gelelim,
bunların benim üzerimdeki baskıları iyice arttığı için artık dayanamaz hale geldim, ve şirket yetkililerinin bana verdiği yetkiyle kendimi işten çıkarttım ve tazminatımı alarak yurt dışına çıktım
Şimdi Yaptığım şeyler :
Gruba giriş tarihim 05.10.2001, gruptan yeni şirkete (tüm haklarımla geçiş) 16.10.2007
yeni şirketten kendimi çıkartma tarihim 18.10.2010
18.10.2010 tarihinde "belirsiz süreli iş sözleşmesini işveren tarafından feshi" şeklinde iş aktimi sonlandırdım.
05.10.2001 ile 18.10.2010 tarihleri arasındaki çalışma süremde elde edeceğim KIDEM ve İHBAR tazminatımı hesap ettim. (20.930.27) Ve bu parayı da kuruşu kuruşuna kadar resmi olarak banka hesabıma (kıdem ve ihbar tazminat ödemesi açıklamasıyla) aktardım.
Sonra da yurtdışına çıktım.
Yukarıda detaylı olarak yaşadıklarımı anlattım.
Şimdi siz değerli hukukçulara sormak istediğim şey ise, bu durumda benim durumum ne olur, yaptığımın karşılığı nedir?
Yaptıklarımın hepsinin resmi olarak belgeleri mevcut tur.Ve firma yetkililerini SSK Çıkış Bordrosu ve Kıdem ve İhbar Tazminat Bordrosu ve Tazminat Ödeme dekontu (banka dekontu) gönderdim.
Not. başta da söylediğim gibi ben uzun zamandır grupta çalıştığım için patronlarım bana sonsuz güvenirlerdi, kaldı ki kimsenin 5 kuruşunda gözüm yok ben sadece hakkımı aldım, Netice de şirketin bütün bankalardaki internet şifreleri kasası bendeydi, eğer ben kötü niyetli birisi olsaydım hergün elimdem 100 milyarlar gelip geçiyordu kötü niyetli olsam sadece 21 bin tl değil daha fazlasını alırdım. Ayrıca bir detay daha, şirketin yeni ortaklarından birisi benim kredi kartım ile alış veriş yapmıştı ve yaklaşık olarak da 1650 tl de kartıma borcu vardı, bu parayı da ben onlardan almadım kendi param ile onların borcunu da ödedim.
YUKARIDA belirtmiş olduğum olay nedeni ile hakkımda "hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma" konusunda şirket yetkilileri 18.10.2010 trh. kartal 6. sulh ceza mahk. şikayette bulunmuştur.
Bu arada bende 14.12.2010 tarihinde yurda döndüm. Havaalanında polıs pasaportuma el koydu ve 3 gün içinde savcılıga gidip ifade verdikten sonra pasaportunu alabilirsin dediler, ayrıca hakkımda yurtdışı çıkış yasağı getirilmiş.
Bütün bu veriler doğrultusunda bu dava nasıl şekillenir ve ne sonuç çıkar?
Değerli yorularınızı beklemekteyim.
Saygılaımla
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Eyleminiz güveni kötüye kullanmanın nitelikli haline giriyor buna rağmen davanın Sulh Ceza Hakimliğine tevdi edilmesini pek anlayamadım.
Şirket yetkililerinin size muhasebe ve mali işlerle ilgili verdiği yetki sizin kendi iş akdinizi feshetmeyi ve mali haklarınızı almayı kapsamaz. Şirket adına yaptığınız bu fesih işlemi geçerli değildir. İstifa etmek yerine yetkinizi aşarak geçersiz bir işlemle mali haklarınızı kendiniz hesaplayıp tastamam almışsınız. Aldığınız bu ödemeleri yargı yolu ile sizden geri almaları mümkün olabilir.
Sulh ceza mahkemesi görevsizlik kararı verip Asliye ceza mahkemesine dosyayı göndermezse şükredin derim. Anlattıklarınız takdiri hafifletici sebep sayılırsa da ayrıca şükür etmek lazım :)
Ne olacağı hususunda bir öngörüde bulunmak kolay değil ama 1-7 yıl arası hapis cezası öngörülüyor normalde.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
cevabınız için t eşekkür ederim sayın engin oğuz.
bu cevabınızda belirttiğiniz 1 ila 7 yıl arasında hapis cezası olabileceğini belirttiniz.
bu ceza da indirim söz konusu olması açısından;
yaptığım iş her ne kadar şekil yönünden hatalı olsa da içerik bakımından kanun ve yönergelere uygun olduğuna bakılmaz mı?
pişmanlığa yada iyiniyete bakılmaz mı?
olaki ceza verildi,
netice de kalifiye bir personelim
verilen bu cezanın kamu yararına olacak şekilde kamu da çalıştırılmak olarak düzenlenemez mi?
teşekkür ederim.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Tüm sorularınız için olabilir diyorum. Ama bir müdafi tutsanız iyi olur.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Tüm sorularınız için olabilir diyorum. Ama bir müdafi tutsanız iyi olur.
yani iyihal pişmanlık vb nedenler ile verilen cezadan indirim yapılabilir ve bu cezayı da kamuya faydalı olacak şekilde bir kamu kurumunda çalışarak yerine getirebilirim.
ama tazminat olarak aldığım tutarı ödetme gibi bir durum söz konusu olablir mi?
çünkü yudışında kaldığım ülke de (orta asya da) vizesiz kaldığım zaman içerisinde polis beni içeri aldı 10 ile 15 gün hapiste kaldım ve bütün parama telefonuma vb. el koydular
orada kimi kimseniz yoksa çok zor hayat. (kazakistan-kırgızistan-özbekistan)
ülkeye geliş için uçak biletini de tanışlar arasında toparlandı.
teşekkür ederim.
saygılarımla
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Yukarıdaki soruma da cevap rica ediyorum
ve bun ilave olarak BARO dan avukat talebim olabilir mi, mahkeme bana avukat atayabili mi?
şimdiden teşekkür ederim.
Alıntı:
mr.ugraskan rumuzlu üyeden alıntı
yani iyihal pişmanlık vb nedenler ile verilen cezadan indirim yapılabilir ve bu cezayı da kamuya faydalı olacak şekilde bir kamu kurumunda çalışarak yerine getirebilirim.
ama tazminat olarak aldığım tutarı ödetme gibi bir durum söz konusu olablir mi?
çünkü yudışında kaldığım ülke de (orta asya da) vizesiz kaldığım zaman içerisinde polis beni içeri aldı 10 ile 15 gün hapiste kaldım ve bütün parama telefonuma vb. el koydular
orada kimi kimseniz yoksa çok zor hayat. (kazakistan-kırgızistan-özbekistan)
ülkeye geliş için uçak biletini de tanışlar arasında toparlandı.
teşekkür ederim.
saygılarımla
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Avukat tutacak durumda değilseniz barodan adli yardım veya mahkemeden müdafi talebinde bulunabilirsiniz.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
cevabınız için çok teşekkür ederim Sn. Engin Oğuz bey.
son olarak, tazminat olarak aldığım bu parayı bana geri ödetme gibi bir durum olabilir mi acaba?
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Avukat tutacak durumda değilseniz barodan adli yardım veya mahkemeden müdafi talebinde bulunabilirsiniz.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Evet öyle bir ihtimal mevcuttur.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Evet öyle bir ihtimal mevcuttur.
peki böyle bir durumda,
bende karşı tarafa ayrıca, çalıştığım sürelere istinaden kıdem ihbar ve diğer sosyal haklarım için tazminat davası açabilirmiyim?
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Açanlardan neyiniz eksik?
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Açanlardan neyiniz eksik?
yani hali demek istediğim şey,
hani ben tazmnatımı kendim hesaplayıp kendim aldım
sonra bunlar beni mahkemeye verdiler ve (şuan neticesini bilmiyoruz) olaki mahkeme geri ödemeye karar verdi
bende bu karar üzerine tazminatım için karşı dava açabilirmiyim diye sormuştum.
eğer bu durumda tazminatım için gerekli yerlere müracaat (iş mahkemesi ve çalışma ve sosyal güv. bak) ettiğimde
bu durumda bende işyerine tekrar (bu sefer resmi olarak) tazminat ödettirebilirmiyim?
teşekkür ederim
saygılarımla
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Alıntı:
mr.ugraskan rumuzlu üyeden alıntı
yani hali demek istediğim şey,
hani ben tazmnatımı kendim hesaplayıp kendim aldım
sonra bunlar beni mahkemeye verdiler ve (şuan neticesini bilmiyoruz) olaki mahkeme geri ödemeye karar verdi
bende bu karar üzerine tazminatım için karşı dava açabilirmiyim diye sormuştum.
eğer bu durumda tazminatım için gerekli yerlere müracaat (iş mahkemesi ve çalışma ve sosyal güv. bak) ettiğimde
bu durumda bende işyerine tekrar (bu sefer resmi olarak) tazminat ödettirebilirmiyim?
teşekkür ederim
saygılarımla
Engin Bey'in ifade ettiği gibi dava açabilirsiniz ama sonucu istediğiniz gibi olur mu şüpheli. Çünkü eğer aleyhinize açılan davada mahkeme üzerinize atılı suçun sübut bulduğuna hükmeder ise bu sonuç İş Kanununa göre İşveren açısından haklı nedenle fesih sebebi sayılacaktır. Bu durumda açacağınız dava işe yarar mı düşünmek lazım.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Evet geriye dönük iş akdinizi haklı nedenle feshedemeyeceğinize göre, üstelik mali haklarınızı da almışsınız.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Evet geriye dönük iş akdinizi haklı nedenle feshedemeyeceğinize göre, üstelik mali haklarınızı da almışsınız.
firmanın şikayetini geri alması için ya banka aracılığı ile aldığım parayı EFT ile iade etsem yada bu bedel kadar SENET imzalayıp firmaya verdiğimde firma yetkilileri şikayetini geri aldıklarında, haklı nedenler ile iş aktim sona erdirilmiş olacak ve tazminat hakkım doğacaktır. (zaten iş aktim haklı neden ile sona erdirildiği için İŞKUR dar işsizlik maaşı almaktayım) Bu minvalde firmaya Kıdem ve İhbar tazminatı ve diğer haklarım için dava açabilirmiyim?
Ayrıca aklıma gelen şöyle bir soru da, ola ki firmaya senet imzalayıp verdim bu sırada firma yetkilileri de bütün hak ve alacaklarını da aldığına dair (ibraname) belge imzalayıp vereceksin ondan sonra şikayetimizi geri çekeriz dediklerinde bende -şikayetlerini geri çektirmek için- istedikleri (ibraname) bu belgeyi -yanlış imza ile- imzalarsam ve sonra da iş mahkemesinde bu belgeyi bana zorla imzalattılar iş aktim haklı nedenler ile sona erdirildi (delil işkur dan aldığım maaş) kıdem ihbar ve diğer haklarımı a-la-madım dediğimde mahkeme beni haklı bularak tazminatımın ödenmesine hükmedermi?
cevabınız için şimdiden teşekkür ederim.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
değerli meslek mensupları arkadaşlar
internette yaptığım araştırma neticesinde, "Meslek nedeni ile güveni kötüye kullanma suçu" nda geçen hafta çıkan torba kanun içerisinde yapılan değişiklik ile verilecek ceza 6 aydan 2 yıla kadar şeklinde değiştirilmiştir.
ALINTI :
SMMM - YMM’ler Hakkında “Görevi Kötüye Kullanma” Davaları ve Bir Af Yasası Neler Getiriyor?
Tarih: 17.12.2010
3568 sayılı yasa hükümleri uyarınca YMM’lerin tasdik işlemlerinden kaynaklanan sorumlulukları daha çok müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında değerlendirilmektedir. Öte yandan, YMM’lerin tasdik işlemlerinden kaynaklanan sorumluluklarının kendileri ile ilgili disiplin cezası boyutları çerçevesinde ikinci bir cezai sorumluluk boyutu bulunmaktadır. 3568 sayılı yasa açısından baktığımızda yasanın 12. maddesi kapsamında bu meslek mensupları gerçek veya tüzel kişilerin veya bunların teşebbüs ve işletmelerinin finansal tablolarının ve vergi beyannamelerinin mevzuat hükümleri açısından muhasebe ilkeleri ile genel kabul görmüş muhasebe standartlarına uygunluğunu ve hesapların denetim standartlarına göre doğru incelendiğini tasdik etmek yetkisi tanınmıştır.
Tasdik işlemi nedir? Gerçek veya tüzel kişilerin veya bunların teşebbüs ve işletmelerinin yeminli mali müşavirlerce denetleme ilke ve standartlarına göre uygunluk yönünden incelenmesi, bu inceleme sonuçlarına dayanılarak tasdik kapsamına giren konuların ve belgelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının imza ve mühür kullanmak suretiyle tespiti ve rapora bağlanmasıdır.[1]
YMM’ler tasdik işlemi yaparken kamu görevlilerince kullanılabilecek türden bazı yetkiler kullanmaktadırlar.[2] YMM’lerin sözleşme yaptıkları mükelleflerin tasdik konuları ile ilgili tüm defter, kayıt ve belgeleri gizi olsalar dahi inceleyebilmesi; tasdik işlemini ilgilendiren tüm bilgileri yöneticilerden, iç denetçilerden ve diğer ilgililerden talep edebilmeleri; anonim ve limited şirketlerin yönetim kurulu ve genel kurul toplantılarına katılabilmesi ve bu toplantılarda istenildiği takdirde tasdik faaliyetini ve sonuçlarını ilgilendiren konularda açıklamalarda bulunabilmesi yetkileri buna örnektir. Aynı zamanda kamu idare ve müesseseleri, yeminli mali müşavirlerin tasdik konusu ile sınırlı olmak üzere isteyeceği bilgileri vermekle yükümlüdürler.
Yukarıdaki yasa ve genel tebliğ hükümlerine göre YMM’lerce yerine getirilen tasdik işlemi kamusal bir hizmet hüviyetindedir. Hizmetin kamusal niteliği 3568 sayılı Kanun’un “Yemin” başlıklı 11. maddesinde de açıkça yer almaktadır. Maddeye göre, yeminli malî müşavirlik mesleğine kabul edilenler, görevlerine fiilen başlamadan önce, Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yemin etmekte olup yemin metni “Yeminli malî müşavirlik mesleğinin, bir kamu hizmeti olduğunu bilerek ...” şeklinde başlamaktadır. Bu durumda YMM’lerce yapılan tasdik hizmetlerinin yarı kamusal bir hizmet olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.[3]
3568 sayılı yasaya göre unvan almış bir çok meslek mensubu hakkında geçmiş dönemlerde TCK 257. madde hükmüne göre mahkemelerde görevi kullanma iddiası dolayısıyla birçok ceza davaları açılmış bulunmaktadır. Açılan bu davalar dolayısıyla birçok meslek mensubu görevini noksansız olarak yerine getirdiği halde, 3568 sayılı yasaya göre bütün işlemlerini yaptığı halde, 213 sayılı VUK’na göre bütün görev ve sorumluluklarını yerine getirdiği halde TCK md:257 hükmüne göre yargılandığı görülmektedir.
Görevini Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına, mesleki kurallara ve meslek ahlakına uygun olarak, bağımsızlık, tarafsızlık ve dürüstlükle yerine getirmek ve üzerine aldığı işleri dikkat ve özenle yapmak üzere yemin ederek göreve başlayan ve bir takım kamusal nitelikli yetkilerle donatılan YMM’lerin tasdik yetkilerini gerçeğe aykırı olarak kullanmalarının bir takım sonuçları bulunmaktadır.
Bu sonuçlar:
1- Mükellefle birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluk,
2- Disiplin cezası,
3- Hapis veya adli para cezası.
şeklideki cezalarda YMM’ler cezalandırılabilmektedirler.
YMM’lerin tasdik yetkilerini gerçeğe aykırı kullanmasının ceza hükümleri açısından analizi sırasında öncelikle 3568 sayılı kanunun 49. maddesine bakılmalıdır. Söz konusu madde hükmünde ceza hükmü başlığı altında konu izah edilmiştir. Söz konusu madde hükmü 5786 sayılı kanunla değiştirilmiştir. Bu hükme göre, tasdik yetkisinin gerçeğe aykırı olarak kullanılması durumunda tek bir fiil için iki ayrı cezai müeyyide öngörülmektedir. Bunlardan birincisi fiil daha ağır cezayı gerektiriyorsa ve bir suç oluşmadığı takdirde 100 güne kadar adli para cezası verilmektedir. Öte yandan, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, 6 aydan 1 yıla kadar hapis ve adli para cezası verilmektedir.[4]
Öte yandan YMM’lerin 3568 sayılı yasanın 47. maddesi hükmü gereğince meslek mensuplarının görevleri sırasında veya görevleri nedeniyle işledikleri fiillerden dolayı fiillerin niteliğine göre TCK’nun kamu görevlerine ait hükümleri gereğince cezalandıracağı vurgulanmaktadır. YMM’lerin TCK kapsamında amme görevlisi olarak kabul edilmelerini gerektiren asıl düzenleme 1/6/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun “tanımlar” başlıklı 6. maddesidir. Bu maddede kamu görevlisi olarak; kamusla faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi olarak tanımlamıştır. Kanunun gerekçesinde, yapılan yeni tanımla kişinin kamu görevlisi sayılması için aranacak yegane ölçütün gördüğü işin bir kamusal faaliyet olması olduğu açıkça belirtilmiştir.[5] Başka bir ifade ile, kişinin memur olması veya 657 sayılı kanuna tabi olmasının önemi olmayıp, burada yaptığı işin niteliğinin kamusal hizmet niteliği taşıyıp taşımadığının önemi vardır. Bu çerçevede amme hizmeti niteliği taşıyan ve bu hizmeti ifa sırasında, amme görevlerine özgü bir dizi yetkilere sahip olan YMM’lerin TCK’nu kapsamında “amme görevlisi” olması gerektiği konusundaki görüşler ağırlık kazanmaktadır.[6] Hatta, bir adım daha ileri gidilecek olursa, 3568 sayılı yasa kapsamında hizmet yapan SM veya SMMM’lerin yaptıkları bir kısım işler de kamu hizmeti niteliğindeki işlerden sayılabilir. [7] diğer taraftan, TÜRMOB tarafından bütün YMM ve SMMM odalarına yollanan bir genelge de ise, meslek mensuplarının 3568 sayılı yasa uyarınca kamu görevlisi olarak nitelendirilemeyeceği şeklinde görüş bildirilmiştir.[8]
Sonuç olarak, 3568 sayılı yasa kapsamında YMM’lerin yaptıkları hizmetler, kamusal nitelikli hizmetleri ifa ettikleri, ifa edilen kamusal nitelikli hizmetlerin kapsamı ile sınırlı olarak ceza hukuku yönünden kamu görevlisi olarak sayılabilirler.[9] Ancak, esas olarak bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile özenli bir şekilde müşavirlik veya denetim görevi öne çıkan bir serbest meslek işi ifa ettikleri söylenebilir.
BU KONUDAKİ TORBA KANUN HÜKÜMLERİ NELER GETİRİYOR?
Türk Ceza Kanunun (TCK) “görevi kötüye kullanma” başlıklı 257. maddesi hükmü geçtiğimiz hafta TBMM’de büyük tartışmalara neden olmuştur. Önceki gün meclisten geçen TCK 257. maddesi hükmü görevi kötüye kullanma suçu işleyenlere verilen cezaların azaltıldığı şeklinde düzenleme yapılmıştır. (Torba yasa olarak bilinen paket taslağı içinde geçirdiği bu değişiklik teklifi ile hapis cezalarının para cezasına çevrilmesine olanak sağlanmış bulunmaktadır. Değişiklikle mevcut yasada yer alan “kazanç” sözcüğünün yerine “menfaat” ibaresi getirilmiş bulunmaktadır. Böylece, suçun kapsamı genişletilerek görevinin gereğine aykırı olarak kişileri mağdur eden kamunun zararına neden olan yada haksız menfaat sağlayanlara uygulanan hapis cezasının alt sınırı 1 yıldan 6 aya, üst sınırı da 3 yıldan 2 yıla, indirilmiş bulunmaktadır. Görevi kötüye kullanma fiiline ilişkin suç daha çok kamu görevi yapan üst düzey bürokratları ilgilendirmektedir. Ancak, belediye başkanları, meclis üyeleri, oda yöneticileri ile avukat, mimar, mali müşavir, muhasebeci, YMM gibi meslek mensupları da aynı maddeden yargılanmaktadır.
--------------------------------------------------------------------------------
DİPNOTLAR:
[1] 02.01.1990 tarih ve 20390 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları, Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, md. 4/1.
[2] Anılan Yönetmelik, md. 12.
[3] AYKIN Hasan, “Adı Konulamayan Meslek: Yeminli Mali Müşavirlik”, Yaklaşım Dergisi, Yıl:16, Sayı:191, Kasım 2008, s.71-75.
[4] Adli para cezalarının hesaplanma şekli 5237 sayılı TCK’nun 52. maddesine göre yapılmaktadır.
[5] Altıncı maddenin gerekçesi şu şekildedir: “Bilindiği üzere, kamusal faaliyet, Anayasa ve kanunlarda belirlenmiş olan usullere göre verilmiş olan bir siyasal kararla, bir hizmetin kamu adına yürütülmesidir. Bu faaliyetin yürütülmesine katılan kişilerin maaş, ücret veya sair bir maddî karşılık alıp almamalarının, bu işi sürekli, süreli veya geçici olarak yapmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan, örneğin mesleklerinin icrası bağlamında avukat veya noterin kamu görevlisi olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Keza kişi, bilirkişilik, tercümanlık ve tanıklık faaliyetinin icrası kapsamında bir kamu görevlisidir. Askerlik görevi yapan kişiler de kamu görevlisidirler. Bu bakımdan örneğin bir suç vakıasına müdahil olan, bir tutuklu veya hükümlünün naklini ger çekleştiren jandarma subay veya erleri de, kamu görevlisidirler.”
[6] YILMAZ H.Gül, “Yeminli Mali Müşavirlerce Tasdik Hizmetinin Kamu Hizmeti Niteliğinin Anayasa Mahkemesi Kararları Açısından Değerlendirilmesi”, Yaklaşım Dergisi, Yıl:12, Sayı:139, Temmuz 2004, s. 197-200.
[7] Bu çerçevede SMMM’ler de yaptıkları bir kısım işlerden dolayı ve sermaye artırım raporları, SUD raporları vb konularda yazacakları özel amaçlı raporlarda yaptıkları işlerin yarı kamusal hizmet olduğu iddia olunmaktadır.
[8] 16.11.2009 gün ve 12556 sayılı yazı ile yollanan 2009/7 sayılı genelge.
[9] Yüksek mahkeme Danıştay tarafından verilen bir kararda YMM’lere ibraz edilmeyen belgelerden dolayı YMM’nin o konu kapsamında mükellefle beraber müşterek ve müteselsil sorumlu olamayacağı şeklinde karar verilmiştir. Bkz. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Kararı, 15/6/2007 gün ve E:2007/37-K:2007/219 sayılı karar. Bu karar gereğince, YMM olan davacının mali müşavirliğini yaptığı şirket hk. düzenlediği tasdik raporu ile haksız yere KDV iadesi alınmasına neden olduğu iddiasıyla adına iştirak suçuna bağlı olarak kesilen kaçakçılık cezası kaldırılmıştır. Bir başka DVDDK kararında ise, aynı konuda YMM’nin sorumlu olmayacağı şeklinde kurul kararına bağlanmıştır. Dnş. VDDK, E:2000/238-K:2001/20 sayılı kararları. Ayrıntılı açıklamalar için bkz. ALPASLAN Mustafa – SAKAL Mustafa, Vergi Hukuku Uygulaması-I, İzmir Ocak 2008, s.427-430.
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
BU KONUDAKİ TORBA KANUN HÜKÜMLERİ NELER GETİRİYOR?
Türk Ceza Kanunun (TCK) “görevi kötüye kullanma” başlıklı 257. maddesi hükmü geçtiğimiz hafta TBMM’de büyük tartışmalara neden olmuştur. Önceki gün meclisten geçen TCK 257. maddesi hükmü görevi kötüye kullanma suçu işleyenlere verilen cezaların azaltıldığı şeklinde düzenleme yapılmıştır. (Torba yasa olarak bilinen paket taslağı içinde geçirdiği bu değişiklik teklifi ile hapis cezalarının para cezasına çevrilmesine olanak sağlanmış bulunmaktadır. Değişiklikle mevcut yasada yer alan “kazanç” sözcüğünün yerine “menfaat” ibaresi getirilmiş bulunmaktadır. Böylece, suçun kapsamı genişletilerek görevinin gereğine aykırı olarak kişileri mağdur eden kamunun zararına neden olan yada haksız menfaat sağlayanlara uygulanan hapis cezasının alt sınırı 1 yıldan 6 aya, üst sınırı da 3 yıldan 2 yıla, indirilmiş bulunmaktadır. Görevi kötüye kullanma fiiline ilişkin suç daha çok kamu görevi yapan üst düzey bürokratları ilgilendirmektedir. Ancak, belediye başkanları, meclis üyeleri, oda yöneticileri ile avukat, mimar, mali müşavir, muhasebeci, YMM gibi meslek mensupları da aynı maddeden yargılanmaktadır.
YUKARIDAKİ AÇIKLAMAYA GÖRE;
bende bir muhasebeci olarak ola ki cezai bir durumda yukarıdaki 6 aydan 2 yıla kadar olan hüküm bana da uygulanır mı?
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Görevi kötüye kullanmak ile güveni kötüye kullanmak aynı şey değildir. İki farklı suç türüdür. Farklı maddelerde düzenlenmiştir.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
sayın OĞUZ; bende 2008 yılında görevi kötüye kullanmadan dolayı hakim karşısına çıktım. 15 aralık 2010 tarihinde asliye ceza mahkemesinden 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırıldım. bu kararı temyiz ettik. bu karar kesin kararmıdır?, ben 257/1 maddesinden yargılandım. yeni tck'ya göre benim durumum ne olacak. yargıtay dosyayı tekrar iade edermi? ederse yargılama tekrar mı yapılacak veya mahkeme sadece karar mı verecek. bu konuda yardımlarınızı bekliyorum. saygılar.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Dosyanızı yeni temyiz etmişsiniz, yasa yürürlüğe girdiğinde Yargıtayın mahkemeye dosyayı yeni yasaya göre uyarlaması için iade edeceğini düşünüyorum.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
sayın OĞUZ, çok teşekkür ederim. sağolun.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
değerli meslek mensupları arkadaşlar,
bu ceza hukuku konusunda deneyimli olan ve benim hakkımda açılmış olan bu şikayet konusunda
bana yardımcı olabilecek beni en iyi şekilde temsil edecek ve bu durumdan ceza almadan kurtarabilecek
tecrubeli bir avukat arkadaş bana önerebilirmisiniz. özel mesaj da atabilirsiniz.
teşekkür ederim.
saygılarmla
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Tekrar merhaba değerli meslek mensubu arkadaşlar,
Hakkımda Kartal 6.Sulh Ceza Mhk. 18.10.2010 tarihli şikayeti var
Bugün itibariyle (17.01.2011) hakkımdaki şikayet ile ilgili olarak hala bana ifade vermem için tebligat gelmedi
Asıl sorum şu; Bu konuda kendime bir avukat tutmuş olsam dava sonucunda -henuz dava aşamasında bile değil şuan savcılık soruşturmasında- ceza alırmıyım? Ve bu davanın sonucu size göre nasıl sonuçlanır?
Değerli yorumlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Dava aşamasında olmayan bir konuda mahkeme bilgileri vermişsiniz. Bilgilerinizi verdiğiniz mahkeme ne mahkemesidir soruşturma ne aşamada iddianame hazırlandımı tüm bu ve benzeri sorularınızı tutacağınız müdafiye vermelisiniz. Bu kadarcık üstelik yarım yamalak bilgi ile bir dava hakkında burdan verilecek bilgiler sağlıklı olmayacaktır.
Müdafinizi internet üzerinden değil tanıdıklarınız vasıtası ile yüz yüze görüşerek edinmeniz daha uygun olur.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Dava aşamasında olmayan bir konuda mahkeme bilgileri vermişsiniz. Bilgilerinizi verdiğiniz mahkeme ne mahkemesidir soruşturma ne aşamada iddianame hazırlandımı tüm bu ve benzeri sorularınızı tutacağınız müdafiye vermelisiniz. Bu kadarcık üstelik yarım yamalak bilgi ile bir dava hakkında burdan verilecek bilgiler sağlıklı olmayacaktır.
Müdafinizi internet üzerinden değil tanıdıklarınız vasıtası ile yüz yüze görüşerek edinmeniz daha uygun olur.
Engin bey,
siz açmış olduğum bu konuyu yanıtlayan tek kişiniz. Dolayısı ile mevzuyu az da olsa biiyorsunuz.
İşyerindeki kötü muamele neticesinde kendi iş aktimi -işveren sonlandırmış gibi- sonlandırdım kıdem ve ihbar tazminatımı hesap edip banka aracılığı ile kendime ödeme yaptım
sonrasında da yurtdışına çıkmıştım. Bunun üzerine işveren aynı gün (18.10.2010) hakkımda kartal 6.sulh ceza mah. şikayette bulunmuş bu mahkemede yurtdışı çıkış yasağı getirmiş bana
bende geçen ay (14.12.2010) yurda döndüğümde havaalanında pasaportuma el konuldu ve savcılığa gidip ifade vermem gerektiği söylendi. Bende kartal adliyesine ifade vermek için gittiğimde savcı bey bana dosyanız henuz gelmedi dosya gelsin sizi ifade için çağıracağım dedi. (bu arada ben ümraniyede oturuyorum şirket kartal adliyesi sınırlarında olduğu için oraya şikayette bulunmuş sanırım kartal savcısı tahkikat için benim adresime yakın olan adliyeye -ümraniye adliyesi- görev vermiş bu görev tamamlandıktan sonra dosya kartal adliyesine gidecek) Bugün 18.01.2011 ve hala ben ifade vermek için çağrılmadım.
Yani kısaca işverenin Kartal 6.Sulh Ceza Mahkemesine hakkımda şikayette bulundu. Bunun ile alakalı olarak henuz ifade vermeye çağrılmadım şuan hazırlanmış bir İDDİANAME yok diye düşünüyorum.
Şimdi bir avukat-ceza avukatı- tutmuş olsam, savcı beni ifade vermeye çağırdığında benim yerime avukatım ifade vermeye gidecektir.
Bir önceki iletimde sormak istediğim şey, Bir avukat tutmuş olsam bu davadan hiç ceza almadan kurulabilirmiyim? Yok ceza olur sa ne olur Bu davanın avukatla yada avukatsız muhtemel sonuçları neler olur lütfen bu cevabı bana verebilirmisiniz
Teşekkür ederim.
Not. Tavsiye edebileceğiniz ceza konusunda uzman bir avukat varmıdır
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Bu soruların cevabını mutlak surette müdafinizden almalısınız ve mutlak surette bir müdafi tutmalısınız kanaatimce.
Avukat tavsiyesi yapamıyoruz bu doğru da olmaz kimseye birini yönlendirip sorumluluk altına giremeyiz.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Savcılıga tam anlamıyla verdıgınız ıfade yukarıdakı gıbımıdır mahkeme kagıdınızın yanındakı savcılık ıle alınan ıfade ıcerıklerı tam olarak nasıl tam olarak yazabılırmısınız
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Alıntı:
eyup_akdag rumuzlu üyeden alıntı
Savcılıga tam anlamıyla verdıgınız ıfade yukarıdakı gıbımıdır mahkeme kagıdınızın yanındakı savcılık ıle alınan ıfade ıcerıklerı tam olarak nasıl tam olarak yazabılırmısınız
değerli site üyeleri arkadaşlar,
olay 18.10.2010 tarihinde olmasına karşın, bugün 05.03.2011 tarihi olduğu halde Savcı hala beni ifade almak için çağırmadı.
Ben kendime bir avukat tuttum, avukatımda savcı ifede için çağırdığında benim haberim olacak sonrasında da benim söylediğim
şekilde ifade vermeye gideceğiz dedi.
Bu arada, avukatım bana şunu söyledi,
benim yaptığım şeyin içeriği doğru olsa da uygulama şekil itibariyle yanlış ama hiçbir şekilde bir gasp yada zarar verici art niyet yok herşey belgeli olarak yani resmi olarak -işveren tarafından çıkartılmış gibi- sgk çıkış bilirgesi düzenlendi, bunun neticesinde de Kıdem Tazminat bordrosu düzenlendi, bu bordroda ne tazminat rakamı çıkmış ise bu rakam banka yoluyla (kıdem ve ihbar tazminat ödemesidir şeklinde açıklamayla) ödendi. Yani bankada daha fazla para vardı ama sadece bordrodaki kadar ödeme yapıldı.
Buradan yola çıkarak, savunmamızı bu çerçevede şekillendireceğiz ve
eğer sizde kabul ederseniz ben sayın hakim e bunu izah ederek (kanunda bir maddeden bahsetti ama anlamadığım için burada yazamıyorum) anlaşma yoluna gideceğiz dedi. %90 oranında bu şekilde bu davadan kurtarırız dedi.
Avukatın dediğine göre; hakime kabul ettiğimizi söyleyip anlaşmak istediğimizi söyleyeceğiz, bu durumda benim dosyam 5 yıl süre ile dondurulacak 5 yıl içerisinde her hangi bir suç işlemez isem dondurulan bu dosya otomatikman kendiliğinden iptal oluyor bu durumda hiçbir şekilde benim sabıka yada sicilime işlenmiyormuş.
Sayın site üyeleri yukarıda zikretmiş olduğum şekilde bir durum varmıdır var ise hangi kanunda ve hangi maddedir ve ben bundan faydalanabilirmiyim.
Teşekkürler.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Alıntı:
mr.ugraskan rumuzlu üyeden alıntı
değerli site üyeleri arkadaşlar,
olay 18.10.2010 tarihinde olmasına karşın, bugün 05.03.2011 tarihi olduğu halde Savcı hala beni ifade almak için çağırmadı.
Ben kendime bir avukat tuttum, avukatımda savcı ifede için çağırdığında benim haberim olacak sonrasında da benim söylediğim
şekilde ifade vermeye gideceğiz dedi.
Bu arada, avukatım bana şunu söyledi,
benim yaptığım şeyin içeriği doğru olsa da uygulama şekil itibariyle yanlış ama hiçbir şekilde bir gasp yada zarar verici art niyet yok herşey belgeli olarak yani resmi olarak -işveren tarafından çıkartılmış gibi- sgk çıkış bilirgesi düzenlendi, bunun neticesinde de Kıdem Tazminat bordrosu düzenlendi, bu bordroda ne tazminat rakamı çıkmış ise bu rakam banka yoluyla (kıdem ve ihbar tazminat ödemesidir şeklinde açıklamayla) ödendi. Yani bankada daha fazla para vardı ama sadece bordrodaki kadar ödeme yapıldı.
Buradan yola çıkarak, savunmamızı bu çerçevede şekillendireceğiz ve
eğer sizde kabul ederseniz ben sayın hakim e bunu izah ederek (kanunda bir maddeden bahsetti ama anlamadığım için burada yazamıyorum) anlaşma yoluna gideceğiz dedi. %90 oranında bu şekilde bu davadan kurtarırız dedi.
Avukatın dediğine göre; hakime kabul ettiğimizi söyleyip anlaşmak istediğimizi söyleyeceğiz, bu durumda benim dosyam 5 yıl süre ile dondurulacak 5 yıl içerisinde her hangi bir suç işlemez isem dondurulan bu dosya otomatikman kendiliğinden iptal oluyor bu durumda hiçbir şekilde benim sabıka yada sicilime işlenmiyormuş.
Sayın site üyeleri yukarıda zikretmiş olduğum şekilde bir durum varmıdır var ise hangi kanunda ve hangi maddedir ve ben bundan faydalanabilirmiyim.
Teşekkürler.
Arkadaşlar, yukarıda belirtmiş olduğum "5 yıl süre ile suç işlememezlik durumunda dosya kendiliğinden iptal oluyor" konunun gerçekliği nedir
bu konuda bilgisi olan arkadaş cevap verirse sevinirim
saygılarımla
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
bu konuda bilgisi olan arkadaş yokmu...
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Sizin bahsini ettiğiniz şey ''Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması'' uygulamasıdır. 2 yılı aşmayan hapis cezalarında davalı daha önce suç işlememişse ve kendisinin aleyh,ne verilen bu hüküm ertelendiğince nedamet göstererek bir daha suç işlemeyeceğine mahkemece kanaat getirilmesi halinde verilen cezanın 5 yıl süre ile ertelenmesi işlemidir.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Alıntı:
ismail kılaz rumuzlu üyeden alıntı
Sizin bahsini ettiğiniz şey ''Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması'' uygulamasıdır. 2 yılı aşmayan hapis cezalarında davalı daha önce suç işlememişse ve kendisinin aleyh,ne verilen bu hüküm ertelendiğince nedamet göstererek bir daha suç işlemeyeceğine mahkemece kanaat getirilmesi halinde verilen cezanın 5 yıl süre ile ertelenmesi işlemidir.
öncelikle cevabınız için teşekkür ederim ismail bey,
benim buradan anladığım şey,olaki hakimin bana 2 yılı geçmeyen bir ceza verdiği durumda geçmişte hiçbir suç işlemediğime bakacak ve bundna sonra bir suç işlemeyeceği kanaatine varıp bana vereceğ, hükmün açıklamasıgı geri bırakmak adına 5 yıl süreyle erteleceyecek.
peki böyle bir durum neticelendiğinde, benim hiçbir şekilde tutukluluk halim olmayacak yurtdışına çıkabileceğim ve herhangi bir iş başvurusu için sabıka kaydı almak istediğimde böyle bir durum çıkmayacak değilmi...
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
HAGB halinde Adli Sicil kaydında aldığınız cezanın ve ertelemenin 5 yıl süre ile görüleceği kanaatindeyim. HAGB kararı eğer adli kontrol şartı içermiyor ise yurtdışı çıkışına engel teşkil etmesi söz konusu olamaz.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Sayın Engin Oğuz.
21 yıldır calistigim şirkette (arada askere gidip geldim) bu sirkette 2006 dan itibaren muhasebe Müdürlüğü yapuhorum. Bankalardan hertürlü işlem yapabilirligim var. Vekaletname ile. Yoneticimiz (patron) bankadan kendisi icin para cektirip herhangi bir makbuz da imzalamiyordu. Parayi ben çektiğim icin teslim ettigime dair de bir belge olmadığı icin görüntü olarak ben gorevi kotuye kullanmış veya guveni kotuye kullanmış oluyorum. Prim gün sayimin dolması üzerine emeklilik sebebi ile ayrilmak üzere dilekcemi verdim. Ancak isveren tazminatimi odememek icin bankadan benim çektiğim ve kendisine verdiğim paralari inkar etmek sureti ile beni suçlu gostermek ve bu sayede de tazminatimi odememek istemektedir. Simdi sorum şu: parayi patrona verdigimi ispatlayamazsam (ki patron ben almadim diye inkar edecektir) sonuc ne olur? Bu islemler ile ilgili tutar yaklasik 15-20 bin gibi bir rakam. Suc duyurusunda bulunurlarsa kendimi nasil savunurum.? Suc subut olursa ne kadar ceza çıkar? Paraya cevrilmesi soz konusu mu? Suc duyurusunda bulunulursa dava devam ederken kidem tazminatimi odemedikleri icin dava acabilirmiyim? Dava acarsam bu suc duyurusunu mu beklemek zorundayiz?
Evli 3 cocuk babasıyım. Eşim çalışmıyor. Daha oncelerden bu tarz bir suçum olmadi.
Cevaplariniz ve yorumlarınız icin şimdiden teşekkür ederim
saygılarımla
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Güveni Kötüye Kullanma
MADDE 155 - (1) Başkasına ait olup da, (Ek ibare: 5377 - 29.6.2005 / m.18) "muhafaza etmek veya" belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur
Şikayette bulunursa avukat tutmanızı öneririm savunma biçimlerini birlikte kararlaştırabilirsiniz burdan yön gösterici olamayız. Suçlu bulunursanız verilecek ceza iki yıl ve altı olması durumunda mağdurun zararı da giderilmişse hagb verilebilir hakkınızda erteleme veya para cezası.
Kıdem tazminatı varsa başka haklarınız için dava açmak için soruşturmayı davayı beklemeniz gerekmez hatta şikayet etmediyse hemen açmanız yararlı da olabilir avukatınızla bunu da konuşun dilerseniz.
-
Cevap: "Hizmet Nedeni İle Güveni Kötüye Kullanmak" hakkımda dava açıldı
Sayin Engin Oğuz
Emeklilik için verdiğim dilekçe 30 Kasım 2014 de isi bırakacağım seklinde. Simdi dava açacak olursak vermiş olduğum ihbar süresinden önce dava açacak olursak uygunsuz olmaz mi?