-
Sahi benim babam kim?
15 Ocak 2006 Hürriyet
181 IQ'lu Ryan'ın cevabını bilmediği tek soru, babasının kim olduğu
Ryan, 15 yaşında. Mühendislik fakültesi ikinci sınıfında okuyor. Pi sayısının 40 haneden oluşan tamamını ezbere söylemek, roket yapımının inceliklerini anlatmak, en zor matematik problemlerini saniyeler içinde çözmek onun için çok kolay. 181 IQsuyla cevabını veremediği tek soru, babasının kim olduğu.
Annesi Wendy Kramer sperm bankasından satın aldığı donör spermiyle dünyaya getirdi onu. Biyolojik babasının, varsa üvey kardeşlerinin izini sürmeye karar verince, annesiyle Donor Sibling Registry (Donör Kardeş Kayıtları) adlı bir web sitesi kurdular (www.donorsiblingregistry.com). Şu anda sitenin, biyolojik babasını ya da kardeşlerini bulmak isteyen 6 bin 593 üyesi var. 1224 ü amaçlarına ulaştı, yani kardeşlerini buldu. Hayatını bu siteye adayan Wendy Kramer ile ABD'de yılda 50 bin çocuğun doğduğu sperm bankası dünyasını, Ryan'ı yetiştirirken yaşadıklarını ve web sitesi sayesinde buluşan üvey kardeşlerin yarattığı yeni aile kavramını konuştuk.
Normal üstü sperm fiyatı farklıydı ben normal istedim
Sperm bankası yoluyla çocuk sahibi olma fikri nereden çıktı?
- O zamanki kocamla çocuk sahibi olamayacağımızı öğrenmiştik. İki seçenek vardı: Ya evlat edinecektik ya da bankadaki spermlerle tüp bebek yapacaktım. Evlat edinmek çok pahalıydı. Ayrıca hamilelik duygusunu yaşamak istiyordum. Hem böylece çocuk biyolojik olarak benim bir parçam olacaktı. Sperm bankasını tercih ettik.
Donör seçerken kadınların kriterleri ne oluyor? Sizinki ne olmuştu?
- 15 yıl önce, kadının seçme hakkı yoktu. Jinekologlar seçiyordu. Doktoruma şöyle dedim: "Ne kadar akıllı olduğu filan önemli değil, sadece şu andaki kocama fizik olarak benzeyen, yakın bir donör bul!" Biz donörümüz hakkında hiçbir şey bilmezdik. Şimdi kadınlar gidiyor, birçok kitapçık inceliyor, donörlerin akademik geçmişlerinden, boylarına, saç ve göz rengine her şeye bakıyor, ona göre karar veriyor.
Kocanıza benzemesini istemişsiniz ama Ryan doğunca boşanmışsınız. Neden?
- Evet, hayat boyunca birlikte olacağımızı düşünmüştüm, olmadı.
Aileniz sizi çok desteklemiş, peki çevrenizden bu durumu saklamak zorunda kaldınız mı?
- Gizlemek yanlış. Baştan itibaren hiç yalan söylemedim, saklamadım. Utanılacak bir şey yapmadım ki. Sadece çocuk sahibi olmak istedim. Gizledikçe hayat sizin için ve çocuk için zorlaşır.
NORMAL ÜSTÜ SPERM FİYATI FARKLIYDI
Ryan ne zaman öğrendi; siz mi açtınız, o mu sordu?
- Kitaplar, çocuğun 5-6 yaşında babasıyla ilgili sorular sormaya başlayacağını söylüyordu. Ryan ilginç bir çocuk. İki yaşındaydı, karşıma geçti ve hiç unutamadığım o cümleyi kurdu: "Benim babam öldü mü, nedir?" İlk açıklamam mümkün olduğunca basitti. İşte bir çocuk olması için bir yumurta, bir de sperm gerekir. Yumurtaya sahiptim, spermi de satın aldım ve sen doğdun gibi bir şeyler geveledim. Büyüdükçe sorular devam etti. Her seferinde biraz daha derinlemesine anlatıyordum. 7 yaşına geldiğinde hikayenin tamamını bütün detaylarıyla biliyordu.
Ryan'ın IQ sunun 181 olduğunu öğrendiğinizde ne hissettiniz?
- Ağlama krizine girdim. Ama sevinç gözyaşları mıydı, korkudan mı bilmiyorum. Çocuk yetiştirmek zaten zor. Donörden doğmuş çocuğu topluma kazandırmak ek çaba istiyor. Şimdi bir de dahiliği çıktı!
Donörünüz mü dahiymiş acaba? Yoksa sizde de var mı bir şeyler?
- Hiç anlayamadım. Çünkü süper zekalı bir sperm istememiştim ki. Normal ve üstünün fiyatı farklıydı. Ben normalini istemiştim.
DONÖRÜMLE YATMAYI ASLA DÜŞÜNEMEM
Aklınızdan "Şahane bir çocuk yaptım, kim bilir babasıyla tanışsam belki çok iyi anlaşırım, aşık olurum, aile kurarız" gibi fikirler geçti mi?
- Hayır, asla. Size garip gelecek belki ama Ryan'ın donörü benim için aileden biri. Kardeş gibi. Mesela onunla yatmak bana çok ters gelir. Iyy! Ryan'a babasını bulmak için yardım etmemin kendimle ilgisi yok.
Ryan galiba kardeşlerini buldu, babasından haber var mı?
- Ryan'ın katıldığı TV programını izleyen bir kadın, kızlarına benzerliğini görüp bize mesaj gönderdi. Bilgileri karşılaştırdık. Kardeşleri olduğu kesinleşti, ama buluşamadılar. Kadın, kızlarına sperm bankası yoluyla doğduklarını söylememiş. Söylemeyi de düşünmüyor. Ryan çok üzülse de, durumu kabullendi.
Babasının izini buldu mu?
- Ryan, DNA testiyle aile köklerini bulan bir kuruma başvurdu. Veri tabanından, biyolojik babası olabilecek üç isim çıktı. Onların e-mail adreslerini buldu ve yazdı. İkisinden cevap gelmedi, sadece biri, aradığımız kişinin kuzeni olabileceğini söyledi. O anda büyük bir ikileme düştük, onu aramalı mıyız, aramamalı mıyız? Ryan biyolojik babasının kesinlikle kimliğinin açıklanmamasını istediğini öğrendi. Bunu saygıyla karşılıyor.
20 ÇOCUKLU DONÖR BU BİR SORUMSUZLUK
Şu anda sperm bankası yoluyla doğmuş kaç çocuk var ABD'de?
- Kesin olarak bilmiyoruz. Sperm bankaları çok sorumsuz. İz sürmüyor, veri toplamıyorlar. Araştırmalara göre, ABD'de yılda 50 bin bebek donör yoluyla doğuyor, sayı her yıl artıyor. Geçenlerde ABD'nin en büyük sperm bankalarından Cyrobank, bankadaki spermlerden bugüne kadar 750 bin çocuğun doğduğunu açıkladı. Eğer öyleyse, dünyada milyonlarca çocuk var demektir.
Bu kadar kontrolsüzse, gelecekte daha büyük sorunlar yaşanabilir.
- Kuruluşların sorumsuzluğu yüzünden bir donörden bazen 20 çocuk olabiliyor. Bankalar en azından ensest tehlikesi nedeniyle donörden alınan spermleri farklı bölgelere gönderdiklerini söylüyorlar ama doğruluğundan emin değilim.
Donörlerin sağlık geçmişleri yeterince inceleniyor mu peki?
- Kesinlikle hayır. Çoğu 20 li yaşlarında, ileride başlarına ne tür hastalık geleceğini bilmiyoruz. Kanserin birçok türü ırsi. Bence ailelerinin sağlığı daha derinlemesine araştırılmalı, bu bilgiler güncellenmeli.
KİMLER BU YÖNTEMİ UYGULUYOR?
Çocuk sahibi olamayan aileler Lezbiyen çiftler İdeal erkeği bulamayan, 30 lu yaşların sonundaki kadınlar
DONÖR 929 İLE İKİ ÇOCUĞUNUN BULUŞMASI
Raechel McGhee'nin kilosu 150 yi, yaşı 36 yı bulmuştu. Evli değildi. Ufukta bir erkek arkadaş görünmüyordu. Anne olmak istiyordu. Kaliforniya'daki sperm bankası Cyrobank'e başvurdu. Donör 929'u seçti. Kartında şunlar yazılıydı: "Kan grubum 0. Uzun kirpiklerim var. Klasik müzikten hoşlanırım ama arada bir Roy Orbison ve Billie Holiday de dinleyebilirim." Donörün sesini dinledi: "Ben hayatta hep çocuk istedim ama karımla ne yazık ki, bunu yapamıyoruz. Umarım benim yardımımla başkaları yapabilir." McGhee, aynı donörden iki yıl arayla, bir erkek, bir kız doğurdu: Aaron ve Leah. Geçen ilkbaharda Kramer'ın web sitesine kaydoldu. Birkaç ay sonra arkadaşı uyardı, sitede Donör 929 un mesajını gördü. İsmi Mike Rubino'ydu. 45 yaşında, Los Angeles'ta yaşayan bir ressam. Uzun süren e-posta seanslarından sonra McGhee çocukları Rubino'yla tanıştırmak için Los Angeles'a getirmeye karar verdi. 5 yaşındaki Aaron ve 3 yaşındaki Leah'e hep babalarının uzakta olduğunu söylemişti. Durumu açıklamak çok zor olmadı: "Babayı görmeye gidiyorlardı." McGhee, Rubino'nun bir sersem olması ihtimalini göz önünde tutarak evinin yakınındaki bir otele rezervasyon yaptırdı. Ama uçakta hayal kurmayı ihmal etmedi. Çok iyi anlaşabilir, bir aile kurabilirlerdi. Rubino, onları havaalanında karşıladı. McGhee'den sonra çocuklara sarıldı, onları havalara attı. McGhee'ye karşı ölçülü davranıp, çocuklarla yakınlaştı. McGhee ve çocuklar Rubino'nun atölye-evinde kaldılar, hep beraber Disneyland'a gittiler. Çocuklar Rubino'ya o kadar ısınmışlardı ki, kucağından inmiyorlardı. Beşinci günün sonunda, ağlamaklı bir şekilde yakın zamanda tekrar buluşmak üzere ayrıldılar. Rubino, havaalanından evine dönerken çocuklarını çok sevdiğini ama geleneksel anlamda bir ailenin sorumluluğunu kaldıramayacağını düşünüyordu.
Sitede sadece babasını, kardeşini arayanlar yok bira parası için sperm verip sonra çocuğunu arayanlar da var
Web sitesini nasıl kurdunuz?
- Ryan istedi. 10 yaşında, sperm bankasından aynı donörün spermiyle doğan kardeşleri olduğunu öğrendi. Banka başka bilgi vermedi. Yahoo'da bir grup oluşturduk. Ryan, donör numarasını belirtip kardeşlerini aradığını yazdı. Yılda birkaç cevap geliyordu. TV programına çıktı. Mesaj yağmaya başladı.
Nasıl işliyor sistem?
- Siteye girenler bilgilerini yazıyor, kimi aradıklarını belirtiyorlar. Mesaj gelmesini bekliyorlar.
Anneler de çocukları kadar meraklı mı donörleri bulmak için?
- Bazıları. Çocukları küçük olanlar, büyüdüklerinde sorulacak soruları cevaplayabilmek için şimdiden bilgi toplamaya çalışıyor. Ama gerçekte asıl merak edenler, 10-12 yaşına gelen çocuklar. Anneler sadece onlara yardım etmeye çalışıyor.
Sperm bankası bağışçılarının çoğu, harçlık peşindeki üniversiteliler. 10 yıl sonra çocuklarıyla karşılaşmak istemeyebilirler. Web siteniz olası donörleri ürkütebilir mi?
- Kimse, kimseyi izni olmadan bulamaz. Çünkü donör ya da kardeşler isterse sitedeki mesaja cevap veriyor. Ayrıca şu anda 284 donör sitemiz kanalıyla çocuklarını arıyor. Son altı ayda web sitemize başvuran donörler çok arttı. Çoğu 30-40 yaşlarında. Biyolojik çocuklarıyla tanışmak, sorularını cevaplamak istiyorlar. Düşünsenize, bir çocuğunuz olabilir, siz onu tanımıyorsunuz. Bu merakla yaşamak çok güç.
Spermin bile paraya tahvil edidiğini ve hatta bankasının kurulduğunu duyardık ama sonuçları üstünde hiç kafa yormamıştık doğrusu.
Elbetteki çocuğu doğuran kadın tabii anasıdır, peki ya babası???
Senin baban kim yavrum??
Bilmeeeem, ona 929 diyorlar...
Peki baban nerde??
Bilmeeeemm, Cyrobankta çalıştığı söyleniyor...
Çocuk sahibi olamayan çiftler, bir erkekle beraber olmak istemeyen ama anne olmak isteyen yalnız bayanlar, lezbiyen çiftler bu yolla çocuk sahibi oluyorlar demek ki. Yumurtası benden, spermi kimden belli değil bir analık yani. Çocuk böylece binbir zahmetle babasının kim olduğunu belki bulabiliyor ama, işte o "ama" ne alır ne götürür bilinmez çocuktan. Peki ya işin "kişiler" ve "miras" hukuki boyutu? Çocuk çok zengin bir anneden doğdu ama spermikbabasından önce öldü,bir sürü de miras bıraktı. Spermik baba da bunun üzerine ortaya çıktı. Ya da bu spermik baba gün geldi çocuğuna sahip çıkmak, ona babalık yapmak istedi.
Hadi bakalım. Biraz da işin hukuki, sosyal ve ahlaki boyutunu tartışalım, ne dersiniz?
-
Sayın Bayındır, tüm dünyada tartışılan ve üstelik son zamanlarda "dahi çocuk" sayesinde de gündemde önemli bir yer edinen bu konuyu foruma taşımanıza çok sevindim. Bu arada, Türkiye'deki yeni bir uygulamaya ilişkin ve bu konudaki tartışma noktalarına da değinen bir yazıyı aktarıyorum:
Evli erkeklere sperm bankası
Sağlık Bakanlığı'nın yeni düzenlemesiyle sperm bankacılığı Türkiye'de de yasal hale gelecek. Evli çiftlerin faydalanabileceği bu uygulamaya doktorlar da sıcak bakıyor.
Sağlıklı erkeklerden alınan spermleri dondurup bunları çocuk sahibi olmak isteyenlere veren sperm bankaları, dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet gösteriyor. Bu konuyla ilgili hukuki ve etik tartışmaların sürüp gittiği ülkeler de oldukça fazla. Ülkemizde de sperm bankacılığının hayata geçmesi yönündeki ilk adım Sağlık Bakanlığı tarafından atıldı. "Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Yönetmeliği"nde yapılan değişiklik ile evli bir erkek, istediği takdirde herhangi bir sperm bankasına başvurarak, spermini belli bir ücret karşılığında saklatabilecek. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Sabahattin Aydın, bu düzenlemenin yurtdışındaki sperm bankalarından çok farklı olduğunu belirtiyor: "Yurtdışında 'sperm bankası'ndan anlaşılan 'verici spermdir'. Bizim yönetmeliğimizde ise evli çiftlerin kullanacağı yani o kocaya ait spermin önceden dondurulup saklanmasını sağlayan bir düzenleme var. Henüz evlenmemiş ya da evli bir genç erkek sağlık problemi nedeniyle spermini saklayıp sonra çocuk sahibi olabilir."
Ayrıca bir erkek donmuş spermini ileride tüp bebek uygulaması için kullanmak istediğinde DNA testi yaptırması zorunluluğu da yeni yasal düzenlemenin gereklerinden. Sperm bankacılığı konusunun tüm dünyada halen tartışılan bir konu olduğunu belirten Prof. Dr. Aydın, Avrupa ülkelerinin yarısında bu konuda kısıtlamalar olduğunu ekliyor: "Bu sistemin hem etik hem de hukuksal yönden çözülmemiş bir yığın sorunu var. En basiti bir başkasının spermiyle çocuğunuz olduğunu düşünün. Çocuk 18 yaşına geldiği zaman, hukuksal olarak babasını öğrenme hakkına sahip mi, değil mi? İngiltere'deki en büyük hukuki tartışma bu. Eğer babasını öğrenme hakkına sahiptir derseniz, o zaman sperm verici olan babasının malvarlığına ortak olma hakkı da doğuyor. 'Babasını öğrenme hakkı olmasın' derseniz ise bu kişiler, 'Nasıl olur, babamı öğrenmek en doğal hakkım' diyerek dava açmaya başlıyorlar." Geriye kalan bir seçenek de o kişiye bir başkasının spermiyle dünyaya geldiğini hiç duyurmamak. Prof. Dr. Aydın, bunun insan hakları açısından yanlış olacağı görüşünde: "Çünkü bir insanın kendi geçmişiyle ilgili bilgisini kendisinden saklıyorsunuz. Yani bu uygulama dünyanın her yerinde ciddi hukuk ve etik sorunlarına yol açıyor. Bir de tabii olayın ahlaki yönü ve toplumlardaki dini inanışlar da sözkonusu. Bu konu Müslümanlık'ta da Hıristiyanlık'ta da Musevilik'te de hoş karşılanmıyor. Biz bu verici sperm bankacılığı uygulamasını öngörmüyoruz. Bilimadamlarıyla tartışarak böyle bir düzenleme getirdik. Türkiye şartlarında en azından bilimsel olarak ihtiyacı olan insanların önlerini tıkamayalım diye yapılan bir şey bu. Zaten şu andaki tüp bebek merkezlerinde sperm değil ama testis dokusu sonraki aylara uygulamak için saklanmak zorunda kalıyor. Bilimsel olarak da bu gerekli. Bu yaptıklarının da yasal altyapısı yoktu, saklama şartları, laboratuvar şartları tamamlanmamıştı."
-
Olayın tartışmaya açık yönleri: psikolojik, tıbi, etik, hukuksal, sosyal....
Peki "evlat edinme" müessesini de bu tartışmaya eklemeye ne dersiniz?
Neden? Sayın Fırat Bayındır'ın sperm bankasından sperm alma yolu ile kurulan aile hakkındaki söylediği "yumurtası benden, spermi kimden belli değil bir analık yani." tanımlaması, evlat edinme yolu ile aile kurmada "yumurta da sperm de başkasından" şeklinde gerçekleşmiş oluyor bir bakıma.
Ayrıca, "Benim annem-babam kim?" sorusu her iki durumda da geçerli. Sosyal Hizmetler Kurumu, gizliliği esas tutuyor, yani evlat edinenin biyolojik anne-babası gizleniyor. (yanlış biliyorsam lütfen düzeltin) Evlat edinen aile, çocuğa, bu durumu açıklayıp açıklamamakta özgür.
Bir başka deyişle her iki durumda da "baba"yı (evlat edinmede anneyi de) gizli tutuyorsunuz. Etik olarak, evlat edinmede, evet belki zor durumdaki çocuğu evlat edinmek sureti ile, evet son derece etik bir davranış sergilemiş oluyorsunuz. Ama, çocuğu olmayan bir babanın kardeşinin çocuğunu evlat edinmesi hali? Bu durumu çocuktan gizleyerek, insan hakları ihlali gerçekleştirmiş olmuyor musunuz?
Ayrıca, sperm bankasına sperm verme-alma işleminden "para" unsurunu çıkarmak sureti ile bu sisteme ahlaki bir boyut kazandırmak mümkün olur mu?
-
Kim ne derse desin elalemin spermiyle cocuk sahibi olmak erkekliğe de evliliğe de yakışmaz. Modernlik diye saçma sapan işleri tartışmanın anlamı yoktur.
O zaman dağdaki inek bizlerden daha modern. Hani bayanlardan daha dekolte giyiniyor ya:D
-
Benim verici olduğumu düşünün,
Sperm bankasına bağış yaptım ve 150 kişi spermlerimi kullanarak çocuk sahibi oldu.
Bu 150 çocuk kardeş oluyor dimi? Eğer kardeş olmuyorsa cahilliğime verin. Peki biz bu uygulama ile bilmeden kardeşlerin evlenmesine neden olursak.
Medeni Kanunda da kimlerle evlenemeyeceğimiz açıkca yazılmıştır.
-
sayın Brichardi,
Dikkat ettiyseniz bu forum genel forumlar gibi bir yerde değil, "hukukçulara mahsus kanuya açık forumlar" da açılmıştır. Sebebi ise bu yöntem ile anne ve baba arasında nesep ilişkisinin nasıl kurulacağı, yaratabileceği sorunlar üzerinde " hukuki görüş" almak içindir.
-
Pardon Fırat Abi, haklısın. Ben ahlaki inceledim bir an. Hukuçu değiliz ya, o açıdan[:I]
-
Her konuda olduğu gibi bu alanda da "aşmış Amerika'yı" bir kenara bırakmamız gerektiğini düşünüyorum. Verici sperm bankaları ne dini, ne ahlaki ve ne de sosyal bakımdan Türkiye şartlarına uygun bir durum değildir. Topluma uygun bulunmayan ve bir başka toplumun uyguladığı bir kurumu hukuki bakımdan tartışmayı da gereksiz görüyorum. Bırakalım Amerikan kamuoyu ve hukukçuları tartışıp, bir şekle bağlasın değil mi? Konuya bir cümle ile değinmek gerekirse; bu gidişat nereye diyorum? Aynı donörün spermlerini kullanan ve baba bir anne ayrı kardeşlerin gayet olağan biçimde, birbirleri ile evlenmesi sonucuna gidebilecek bu durum ne derece ahlaki, insani? Eş diye kardeşle birlikte olmayı kaç insan kaldırabilir? Bir sonraki nesilde fizyolojik bakımdan neye benzeyecektir? Akli ve fiziksel rahatsızlıklar artacak mıdır, vs....????
Sağlık Bakanlığı'nın uygulaması ise gayet bilimsel ve hukuki bakımdan tartışılacak bir yanı yok.
-
Arkadaşlar, özellikle hukukçu arkadaşlar
Sayın Bayındır,bu sorunu hukuki ve ahlkaki ve sosyal boyutu ile tartışmaya açmış. Geleneksel olarak karşı çıkmakla, bilimsel tartışmayı lütfen ayırın. Sorun aşmış amerika ya da, bizde hoş karşılanmaz biçiminde değil. Bu sorun eninde sonunda ülkemizde de gündeme gelecek. Unutmayın ki, pembe nufus cüzdanları, en muhafazakar hükümet zamanında yasal olarak verildi. Sanat Müziğinin divası da, teşekküğrlerini sundu zaten.
Elbette ki, herkesin dini ve etik inançları vardır. Bu konuda herkese saygı duymak gerekir. Sayın Alisinkay, etik inancını hukuk ile birleştirerek, kardeşlerin evlenmesi yasak boyutunda olayı sorgulamış.
Lütfen sorunu hukuk mantığından ayrılmadan sorgulayın.
Böyle bir olay gerçekleştiğinde, baba kim olacak. Sperm veren mi, yoksa aileyi koruyup gözeten, çocuğun bakımını üstlenen kişi mi
-
Bence olayın etiğini tartışmak gereksiz.Evlat edinmekle pek bir farkı yok.Ancak kaç gündür düşünüyorum bir türlü içinden çıkamadım.Gizliliği korumak insan haklarını ne derece ihlal eder bir türlü karar veremiyorum.Bir tarafta insanın geçmişini bilmemesi, diğer tarafta geçmişi saklanarak bireyin yaşayacağı olası travmatik durumlardan kurtarılması..Yine olayın etik kısmı bir şekilde işin içine giriyor. Aynı durum evlet edinmedede geçerli tek fark aynı baba farklı anadan olabilecek çocukların daha fazla olma olasılığı...
[:am]çok karıştı...
-
Sayın Ragıp Atay, benim soruna yaklaşımım kesinlikle geleneksel-klasik bir bakış değil. Bakın konuyla ilgili düşüncelerimi iki kısımda naklettim. Birinci bölümde benim konuya dair hiçbir kişisel kanaatim yok. Ancak bir vakıanın hukuk metodolojisi içinde bilimsel değerlendirilmesi için; toplumda maddi vakıalar olarak karşılığının bulunması gerekir ki; konu ile ilgili düzenleme yapılsın. O maddi vakıa, kanuni düzenleme ile hukuklaştırılsın. Şimdi hukuksal-bilimsel zeminde tartışılmasını istediğiniz konu, bir başka toplumda görülen ve hem de moral değerleri (din, ahlak, sosyal ve hatta hukuk) bakımından tamamen farklı bulunan bir başka topluma ait bir durum. Benim hukukçu olarak bu olayı bilimsel zeminde tartışmam; Türkiye'nin bunca hukuki sorunu, hukuksal zemine kavuşturulamayan kurumları vs. dururken sanıyorum ki gayet fantazi olacak. Ve bu Amerika'nın sorunu, bırakın Amerikan kamuoyu tartışıp karara bağlasın derken de gayet hukuki bir bakış getirdiğimi zannediyorum. Kaldı ki; bu tarz konular eee verici donör mü olsun babası, yoksa büyüten mi gibi hariçten gazel okunacak konular değil ki; o zaman seç birini demek kalıyor insana. Bu konuda olayın hakiki tarafları bir platform oluşturarak haklarını talep etmeden, hak-yükümlülük dengesi ve olayın örgüsü ile ortaya çıkmadan, birebir maddi vakıalarla olayın hukuki, insani, sosyal, tıbbi, ahlaki, dini vs. özellikleri netleşmeden kağıt üzerinden neyi, nasıl düzenleyebilirsiniz ki? Hem böyle bir toplumsal talep olmadan fuzuli uğraş. Bu konuda ancak fantastik beyin jimtastiği yapılabilir ki; atış serbest. Türkiye'de yakın zamanda bu tarz uygulamaların olacağını düşünmüyorum. Türkiye'de insanlar hala tüp bebeğe ki; kendi sperm ve yumurtaları ile, kendi hamilelikleri ile sahip olacakları bir bebek olayına bile çok uzaktan bakmayı tercih ederken veya evlat edinme veya organ bağışına dahi dini nedenlerle gayet netameli yaklaşırken; verici sperm bankalarının yakın zamanda olacağını; bir kişisel örneği, şahıs-hükümet-dini-siyaşi görüş üzerinden genellemek suretiyle düşünmek pek de olası gelmedi bana. Nitekim mesajımın ikinci bölümü de Av.Fırat Bey'in tartışmaya açtığı konunun etik ve insani yönüyle ilgili kişisel kanaatimdi ki; burada da bilimsele ve bilimsel tartışmanın uslübuna aykırı ne gibi bir şey bulduğunuzu bilemeyeceğim. Nitekim ensest ilişki ve bunun kişisel bazda psikolojik, fizyolojik travmaları da gayet bilimsel. Ayrıca olayın sosyal yönü sosyoloji bilimini ilgilendiriyor değil mi? Yani aykırı bir görüşü hemen gelenekçi (-ki; doğru bildiğim her görüşün arkasında sonuna kadar dururum, ister gelenekçi ve ister taban tabana zıt olsun) diye olumsuzlamak ve tartışma uslubuyla ilgili öğretici tavır takınmaktansa satır aralarını okumak daha doğru bence. Saygılar.
-
Memleket olarak çok düşkünüzdür lükse, ülkemizde alasını bulacakken sırf "Nerden aldın?" diye sorulduğunda gerine gerine "Avrupa'dan aldım/Avrupa'dan geldi şekerim." demek için her şeyimizi Avrupa'dan getirtir ya da bizzat gidip alırız ya, buyrun işte spermler de Avrupa'dan geliyormuş, sosyetenin tercihi sarışın olsun ama Türk'e de benzesin diye Yunanlı spermlermiş. Buyrun önce haberi okuyalım..
Avrupa'dan "sperm" siparişi !
Babasız anne olmak isteyen marjinal sosyetikler, yurtdışından sperm alıyor. Sarışın isteyen Slav, esmer isteyen Yunan tercih ediyor.
Türkiye'de yasak olduğu için pekçok Türk, bebek sahibi olmak için yurtdışındaki sperm bankalarına başvuruyor. Kısır çiftler ve babasız bebek sahibi olmak isteyen marjinal sosyetikler özellikle Yunanistan ve KKTC'deki bankaları tercih ediyor. Resmi olmasa da her yıl 2-3 bin Türk'ün bu yönteme başvurduğu belirtiliyor.
Biraz Türk'e Benzesin
Anne adayı, istediği bebeğin özelliklerini bile seçebiliyor. Örneğin; sarışın, mavi gözlü bir bebek sahibi olmak isteyen Slav ırkından alınmış spermleri, esmer isteyenler ise Yunan ve İtalyan spermlerine rağbet gösteriyor. Ancak, 'Biraz Türk'e benzesin' diye en çok Yunanlılar tercih ediliyor.
Tehlikesi de Var
Her geçen gün talebin arttığını belirten konunun uzmanları, yöntemin tehlikelerine de dikkat çekiyorlar. Öyle ki, yurtdışında spermler lise öğrencilerinden bile alınabiliyor. Hiçbir araştırma yapmadan, veren kişinin genetik hastalıklara sahip olup olmadığı öğrenilmeden spermler satılabiliyor.
*********
Daha önce ülkemizde çıkabilecek sorunları düşünürken, bu haberi okuyunca aklıma Milletlerarası Özel Hukuk'tan kaynaklanan birçok ihtilaf geldi. Örneğin donörden kalan miras meselesi; donör yabancı anne Türk, çocuğun da annenin vatandaşlığından dolayı Türk vatandaşlığı söz konusu ve donörden kalan miras kuvvetle muhtemel yabancı ülkede, düşünsenize biz daha kendi ülkemizde Türk donörlerden alınan spermlerle dünyaya gelen nesillerin karşılaşabilecekleri sorunların çözümünü bilemezken karşımıza bir de Milletlerarası ihtilaflar çıkacak...
Saygılarımla.
-
Sağlık Bakanlığı'nın yeni düzenlemesiyle sperm bankacılığı Türkiye'de de yasal hale gelecek. Evli çiftlerin faydalanabileceği bu uygulamaya doktorlar da sıcak bakıyor.
Sağlıklı erkeklerden alınan spermleri dondurup bunları çocuk sahibi olmak isteyenlere veren sperm bankaları, dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet gösteriyor. Bu konuyla ilgili hukuki ve etik tartışmaların sürüp gittiği ülkeler de oldukça fazla. Ülkemizde de sperm bankacılığının hayata geçmesi yönündeki ilk adım Sağlık Bakanlığı tarafından atıldı. "Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Yönetmeliği"nde yapılan değişiklik ile evli bir erkek, istediği takdirde herhangi bir sperm bankasına başvurarak, spermini belli bir ücret karşılığında saklatabilecek. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Sabahattin Aydın, bu düzenlemenin yurtdışındaki sperm bankalarından çok farklı olduğunu belirtiyor: "Yurtdışında 'sperm bankası'ndan anlaşılan 'verici spermdir'. Bizim yönetmeliğimizde ise evli çiftlerin kullanacağı yani o kocaya ait spermin önceden dondurulup saklanmasını sağlayan bir düzenleme var. Henüz evlenmemiş ya da evli bir genç erkek sağlık problemi nedeniyle spermini saklayıp sonra çocuk sahibi olabilir."
Ayrıca bir erkek donmuş spermini ileride tüp bebek uygulaması için kullanmak istediğinde DNA testi yaptırması zorunluluğu da yeni yasal düzenlemenin gereklerinden. Sperm bankacılığı konusunun tüm dünyada halen tartışılan bir konu olduğunu belirten Prof. Dr. Aydın, Avrupa ülkelerinin yarısında bu konuda kısıtlamalar olduğunu ekliyor: "Bu sistemin hem etik hem de hukuksal yönden çözülmemiş bir yığın sorunu var. En basiti bir başkasının spermiyle çocuğunuz olduğunu düşünün. Çocuk 18 yaşına geldiği zaman, hukuksal olarak babasını öğrenme hakkına sahip mi, değil mi? İngiltere'deki en büyük hukuki tartışma bu. Eğer babasını öğrenme hakkına sahiptir derseniz, o zaman sperm verici olan babasının malvarlığına ortak olma hakkı da doğuyor. 'Babasını öğrenme hakkı olmasın' derseniz ise bu kişiler, 'Nasıl olur, babamı öğrenmek en doğal hakkım' diyerek dava açmaya başlıyorlar."
Geriye kalan bir seçenek de o kişiye bir başkasının spermiyle dünyaya geldiğini hiç duyurmamak. Prof. Dr. Aydın, bunun insan hakları açısından yanlış olacağı görüşünde: "Çünkü bir insanın kendi geçmişiyle ilgili bilgisini kendisinden saklıyorsunuz. Yani bu uygulama dünyanın her yerinde ciddi hukuk ve etik sorunlarına yol açıyor. Bir de tabii olayın ahlaki yönü ve toplumlardaki dini inanışlar da sözkonusu. Bu konu Müslümanlık'ta da Hıristiyanlık'ta da Musevilik'te de hoş karşılanmıyor. Biz bu verici sperm bankacılığı uygulamasını öngörmüyoruz. Bilimadamlarıyla tartışarak böyle bir düzenleme getirdik. Türkiye şartlarında en azından bilimsel olarak ihtiyacı olan insanların önlerini tıkamayalım diye yapılan bir şey bu. Zaten şu andaki tüp bebek merkezlerinde sperm değil ama testis dokusu sonraki aylara uygulamak için saklanmak zorunda kalıyor. Bilimsel olarak da bu gerekli. Bu yaptıklarının da yasal altyapısı yoktu, saklama şartları, laboratuvar şartları tamamlanmamıştı."
Sabah gazetesinin haberidir.
-
Uygulamaya geçişten sonra ortaya çıkabilecek sorunların şimdiden düşünülmesi,bu sorunların önüne geçilmesi ya da en azından zararlarının asgari seviyede tutulması açısından çok iyi bir çalışma olacaktır.İşin ahlâki/etik ve psikolojik yönü mutlaka ki çok önemli.İyi amaçlarla yapılan eylemler kötü sonlarla neticelenebilir.Tabi hukukî açıdan da bazı konulara değinmek gerekiyor.Örneğin miras açısından ortaya tam bir keşmekeş çıkacaktır.Bir bira parası için spermini veren kimse,ülkemizde evlatlık ilişkisi kuran bir takım ailelerde olduğu gibi,sonradan piyasaya çıkıp evladından (!) hak iddia edebilecektir. Bence buradaki en önemli sorun "gizlilik" konusu.Gizlilik ihlal edilmeli mi,edilmemeli mi?İzinsiz yapılan ifşa,insanın özgürlüğüne yapılan bir müdahale olabilecek,ne var ki nesebini öğrenmek isteyen birine dayatılacak gizlilikse onun özgürlüğüne bir engel olacaktır.
Demek ki bu yöntemin uygulandığı ülkelerdeki şartlar incelenip değerlendirilmeden,hele de ülkemiz açısından aile,nesep gibi hassas konularda düzenleme yapılmadan iyice ölçüp tartarak karar vermek gerekecek.Mevzuat metnini tercüme edip gerekli bilimsel ortamı oluşturmak yetmiyor.Uyarlamalarda hassas olunmalı.Yaşanan sorunlar,yapılacak düzenlemelere ışık tutmalı.Kan bankaları da gayet kutsal bir iş yapıyor.Ne var ki kan bankasından alınan kanlarda dahi bir takım virüsler çıkabildi,parmağı kesilen insan tedavisinin sonucunda maalesef aids'li kanla taburcu edilebildi.Sonradan "Keşke parmağım gitseydi" dememek ve dedirtmemek için yetkililerin "sahiden uzman olan ve sadece tıbbî alandan değil,sosyal ve psikolojik açılardan konuya yaklaşabilecek ve yine hukukçuların da aralarında bulunduğu uzmanlarla bu düzenlemeleri yapması gerekir.
-
Bazı durumlarda çocuğun geçmişi hakkındada bilgi sahibi olunamıyor. terk edilmiş vs. Bu durumda olan çocukta kardeşiyle evlenme tehlikesiyle karşı karşıya... Bu gerekçeyle uygulamaya karşı çıkmak anlamsız geliyor bana. medeni kanunun belittiği koşulları sağlamak için her çiftten gen taraması istemek gerekir bu durumda.Önce kardeş olmadığını ispatla demeli yani.
Miras konusunda getirdiği bir sürüde sorun var. Ne olursa olsun eğer böyle bir gereksinim orataya çıkmış ise, birileri gidip bu sorunu yurtdışında çözme yoluna başvuruyorsa hukuk bunu bir zemine oturtmalı. Bir vatandaşın yurtdışına gidip Türkiyeli bir vericiden sperm almayacağı ne malum? Medeni kanunda bu bir özel durum olarak yer alıp karşılıklı miras ilişkisi düzenlemeli.
-
Paki sayın Fulya,
Kardeşlerin evlenmesi riskini gözardı edelim. :) ki bu nüfus cüzdanına donör numarası eklenerek ortadan kalkabilir.
Önümüzde bişr sözleşme var. Sperm veren ve spermi kullanan. Bu ikisi arasında yapılan sözleşme acaba doğacak çocuğu bağlar mı?
Yani doğacak çocuk babalık davası açsa ki babalık davasında da dna testi yapıldığında babası olduğu ortaya çıkacak bu durumda mirastan pay isteyemez mi? Miras ve nafaka sorunlarına nasıl bir çözüm önereceksiniz?
Yoksa çocuk biyolojik babasına mirasçı olamaz diyerek sözleşmenin hiçbir kısmında yer almamış olan çocuğu kanun taraf haline mi getirecek.
O halde bir kadın sırf çocuk sahibi olabilmek için bir erkekle beraber olsa, acaba doğan çocuk aradaki sözleşme gereği babasına mirasçı olamayacak mı?
Bakın olsun yada olmasın diye yaklaşmak çok tehlikeli. Hukuk kurallarımız henüz bu düzenlemenin ardından kalkabilecek durumda dğeil.
Şu anki medeni kanuna göre çocuk biyolojik babasına açacağı bir babalık davası ile mirasçı olabilir. Peki hükümetin aklı başına geldi ve olamaz diye kanunu düzenledi.
Bu durumda o ana kadar doğan çocuklar ve o günden sonra doğan çocuklar arasındaki eşitlik ilkesi bozulmuş olmaz mı?
Lütfen konuya biraz daha hukuki yaklaşalım.
-
Ben sadece olmaz deyip kestirip atılmaması lazım diyorum.
Sonuçta bu ülkede uygulma yasaklansa bile yurtdışına gidip yaptırana engel olunamıyorsa sadece parası olanla olmayan arasında fark doğuyor demektir.
Evet çocuk sözleşmeye taraf değil. Ama bu sitenin bir köşesinde olayı aile dostunun yardımıyla çözmüş bir üyenin iletiside var. O çocuk bu anlaşmanın tarafı mıydı?
Eğer insanların böyle bir talebi varsa olayın ahlaki boyutunu tartışmak bir yana hukukçular en iyi ve en adil hukuki zemini hazırlamak durumundalar diyorum sadece.
Başımızı kuma gömsek bile bir gün bu ülkenin bir mahkemesine bu konuyla ilgili bir dava gelecek. Baştan düşünseydin kardeşim mi diyecek hakim yoksa git bunun hesabını annene sor mu diyecek?
-
Sayın Fulya,
Hukuk sosyal bir olgudur. Hukuğun gelişimine baktığımızda hukukun hiçbir zaman toplumun değer yargıları ile çatışmadığını görürüz.
İstisnalar kaideyi bozmaz. Elbette zaman zaman yasakoyucu toplum tarafından benimsenmeyen kanunlar koyacaktır ama bu kanunlar meşru olmadıkları için zamanla uygulanmamaya başlayacaktır.
Bknz: Şapka Kanunu
Toplumun yaşayışına yön veren etkenlerden biri hukuksa bir diğeri de o toplumun ahlak anlayışıdır. Yeni çıkarılacak ve tartışmadaki bir kanunda da elbette sadece hukuki yorumlar değil toplumun ahlak anlayışı da kanun yapma metodu içerisinde olacağı için tartışılacaktır. Ancak ahlak yapısı hukukçulardan ziyade sosyologların uzmanlık alanına gireceği için hukuksal boyutu benim için çok daha önemlidir.
Ancak en iyi ve en adil hukuki zemin ahlakı çok daha fazla içerisine almaktadır.Benim söylemek istediğim ise bir sözleşmenin tarafı olmayan ama sonucu olan ve bir birey olan çocuk haklarını aramaya başladığı zaman buna nasıl bir çözüm yolu bulabiliriz?
-
Tüp bebek ve değişik suni dölleme yoluyla gerçekleştirilen doğum olaylarında zaman zaman ilginç olaylar da yaşanıyor.
Sperm bankalarındaki spermlerin karışması sonucu geçmişte beyaz bir kadın zenci çocuk doğururken, Rusya'da da bir kadın spermini aldığı erkekle tesadüfen tanışıp evlendi. 1993 yılında meydana gelen bu ilginç olayda, Rus kadın sperm bankasına başvurarak suni dölleme yoluyla hamile kaldı.
Ancak eşi bu duruma tepki gösterip, bebek doğunca evi terk etti. Bebek sahibi olan kadın ise daha sonra başka bir erkeğe gönlünü kaptırdı. Sonradan bu adamın bankaya sperm bağışlayan kişi olduğu ve kadının da bu adamın sperminden hamile kaldığı ortayı çıkınca, kadınla adam nikah masasının yolunu tuttu.
haber3.com