-
Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Ne taraftan olursa olsun Mahalle baskısını ortadan kaldıralım.
Başbakan Erdoğan, inanç ve eğitim özgürlüğüne bu kadar müdahale edilmesinin anlamı olmadığını vurgulayarak, “Bu ülkede hangi düşüncede ve inançta olursa olsun, şu mahalle baskısı adını verdikleri şeyleri ortadan kaldıralım” dedi
Başbakan Erdoğan, ‘’İnanç ve , eğitim özgürlüğüne bu kadar müdahil olmanın anlamı yok. Bu ülkede hangi düşüncede, hangi inançta olursa olsun, ne taraftan olursa olsun şu mahalle baskısı adını verdikleri şeyleri ortadan kaldıralım. Herkes hür olsun rahat olsun’’ dedi. Erdoğan, Marmara Üniversitesinin akademik yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, 12 Eylülden kalan her şeyi konuşmaları gerektiğini ve bundan rahatsızlık duymadığını söyledi.
HALEF VE SELEFİN FARKI
Erdoğan, YÖK ile ilgili olarak muhalefetin bundan önceki genel başkanına (Deniz Baykal) ‘’Gelin YÖK’ü kaldıralım’’ dediğini, ancak ‘’YÖK’ü kaldırmak rejim meselesi olur’’ cevabını aldığını belirterek, şunları söyledi: ‘’Şimdi yeni genel başkan ‘YÖK’ü kaldıralım’ diyor. Biz de diyoruz en ideali olan neyse onu yapalım. Başörtüsü sorununu da konuşalım. TESK’in Genel Kurulu öncesinde kendisiyle (Kemal Kılıçdaroğlu) 10-15 dakika konuştuk. Diyanet İşleri Başkanlığımız var. Yeterli görmüyorsanız ilave bazı bilim adamlarının da görüşlerini alalım. Sorunu ortadan kaldıralım. Kaçak göçek olmasın iş.’’
ONLARA İNANMAK İSTİYORUZ
Erdoğan, muhalefetin ‘’12 Eylül ile yüzleşecekseniz o zaman YÖK’ü kaldırın’’ sözlerini de eleştirerek “12 Eylül sonrası zaman zaman iktidar oldular. Bu dönemlerde bilim insanların üzerindeki baskı en yüksek düzeye çıktı” dedi. Başörtüsü sorunun mucitleri olarak gösterdiği muhalefet partilerine yüklenen Erdoğan, ‘30 yıl boyunca bu meseleyle Türkiye’yi meşgul edenlerin, çözümün önünde duranların, bugün çözüm istediklerini ifade ettiklerini’ anlattı. Erdoğan, ‘’İnanın, söylediklerinde samimi olmalarını diliyoruz. Türkiye’yi aydınlığa taşıyacak, her türlü projenin içinde olacağımızı bütün samimiyetimizle ifade ediyoruz’’ dedi.
BEN BURADA ÖĞRENCİYKEN
Marmara Üniversitesinde okuduğu yılların sadece kendisinin değil, kendi neslinin gençlik çağının Türkiye’nin en bunalımlı, en buhranlı yılları olduğuna vurgu yapan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’12 Eylül 1980 müdahalesi olduğunda ben okulumuzun sıralarında öğrenciydim. İnanın o karanlık günlerin acısını en çok üniversiteler, öğretim üyeleri ve öğrenciler yaşadı. Gençler, görünmez karanlık ellerin marifetiyle kutuplaştırıldı.” • MUSTAFA MEYDAN İSTANBUL
1402’YE kurban gİdenler
Başbakan Erdoğan, ‘’Çok ağrıma gidiyor’’diyerek sürdürdüğü konuşmasında, 1983’te 1402 sayılı yasanın ikinci maddesinin Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından değiştirildiğini ve bugün inanmakta ve anlamakta güçlük çektiği maddeleri hatırlattı. Maddeleri okuyan Erdoğan, şunları dedi: “Bu yasanın ardından, çoğu profesör olan yaklaşık 100 öğretim üyesinin işine son verildi. Binlerce öğretim üyesi, bu yasadan dolayı istifa etmek zorunda kaldı. Hatta bazı öğretim üyeleri, kendi iç dünyasının vicdanının, sesinin, kendi o ruh dünyasında mahkum olmasını, mahpus olmasını istemedi ve ayrıldılar. Aslında, bu bir isyanın neticesiydi. Ben bu tür hocalarımı da çok iyi tanıyorum, biliyorum’’ dedi.
AK PARTİ SEÇİMLERDEKİ BAŞARISINI DÜNYADAN 70 PARTİYE ANLATACAK
AK Parti’den siyaset dersi almak isteyen 20 ülkeden 70 siyasi parti başvuruda bulundu
AK Parti’nin 8 yıllık iktidar başarısı ve girdiği her seçimden birinci parti çıkması, uluslararası arenada büyük dikkat çekti. Yaklaşık 20 ülkeden 70 ayrı siyasi parti AK Parti’den siyaset dersi almak üzere başvurdu. Partiye gelen uluslararası talebi, Başbakan Erdoğan, Marmara Üniversitesi’nin yeni akademik yıl açılış töreninde açıkladı. AK Parti, Türkiye siyasetindeki başarısıyla ders vermeye hazırlanıyor. Son yapılan referandumda yüzde 58’lik Evet oyu ile kazanılan başarı sonucu, AK Parti uluslararası siyasette dikkat çekti. 70 ayrı siyasi partinin başvurusu üzerine AK Parti Siyaset Okulu, Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla uluslararası siyaset eğitimi vermeye başladı. 8 yılda AK Parti’nin 2 genel, 2 yerel seçim ve 2 referandumda aldığı başarılı sonuçların nasıl sağlandığı, yabancı temsilcilere 3-5 günlük seminerlerle anlatılıyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcıları ve teşkilat yöneticilerinin katıldığı derslerde yereldeki politikalar da dünyaya aktarılıyor. Dersler AK Parti Genel Merkezi’nde veriliyor. Dış İlişkiler Başkanlığı’nın koordine ettiği uluslararası siyaset eğimi çalışmasına Bangladeş, Pakistan, Sudan, Afganistan, Endonezya, Singapur gibi 20 civarında ülkeden çeşitli siyasi partilerin katıldığı öğrenildi.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
"Başbakan baskıdan, ben özgürlükten yanayım"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Demokrasi'' diyorlarsa, halka gitmeleri ve halkı kucaklamaları gerektiğini belirterek, ''Artık kabuğu ve kafalardaki kalıbı kıracağız. 'Biz oturalım, halk gelsin' deme dönemi bitti'' dedi.
İstanbul- Kılıçdaroğlu, Silivri'deki Klasiss Otel'de düzenlenen CHP İstanbul İl Başkanlığı Yerel Yönetimler Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu. İstanbul'u hiçbir zaman bırakmayacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, çünkü bu kentin Türkiye'yi ifade ettiğini söyledi.
Ekonominin, turizmin, siyasetin kalbinin İstanbul'da attığını ve bunu bildiği için de İstanbul'da olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Sayın İl Başkanım, il başkanı olduğunda 'İstanbul'un bütün sokak temsilcilerini istiyorum. Her sokağın, her caddenin, her mahallenin temsilcisi olacak' dedim ve altı ay süre verdim. Çünkü İstanbul'da yapabilirsek bunu, diğer iller 'Ben örgütlenemiyorum' diyemez. Açacak telefonu ve 'Şu sokağın CHP temsilcisiyim' diyecek. O sorumlular görevine sahip çıkacak. Ondan sonra da sandığa çıktık, çıkamadık tartışmaları olmayacak'' diye konuştu.
Bu bağlamda çalışacak bütün ilçe başkanlarını kucaklayacağını ve bağrına basacağını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Demokrasi diyorsak, halka gideceğiz ve halkı kucaklayacağız. Çünkü adımız halk partisi, halkı savunacağız. Üzüntüsünde, yasında, düğününde, sevincinde onun yanında olacağız. Artık kabuğu ve kafalardaki kalıbı kıracağız. 'Biz oturalım halk gelsin' deme dönemi bitti. Birileri bir zamanlar bir belediye aldı, şimdi ülkeyi yönetiyorlar. İstanbul'da sahip olduğumuz belediyeler anlamında iyi bir noktaya geldik, ama bunu daha ileriye götürmeliyiz.
İstanbul aynı zamanda rant demektir. CHP'nin belediye anlayışında kazanılan rantların hakkaniyetle paylaşma ilkesi vardır. Elde edilen rant, kentin bütün noktalarına eşit bir şekilde dağıtılmalıdır. Kentli demek yoksulluğun olmadığı bir toplum demektir, ki belediye başkanlarının temel görevi budur.
Bir de belediyeler hesap verebilmelidir. Belediyelerin hesap verebilir olması CHP'li belediye başkanlarının namus borcudur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi hesap verebiliyor mu? Veremiyor. Nereye gidiyor bu para? Türkiye Cumhuriyeti bütçesi gibi bütçesi var bu İstanbul'un ama büyükşehir belediyesi ve AKP'li belediyeler sağlıklı denetlenmiyor. Sayıştay bunun altında kalacak, biz dosyaları açıkladığımızda. Siz AKP'li belediyelerin kirli çamaşırlarını yıkama merkezi misiniz?''
''Yerinde olacak kentsel dönüşüme evet"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kentsel dönüşüm konusuna da değinerek, kentsel dönüşümün yerinde olacaksa buna 'evet' diyeceklerini, ama sürgünü kabul etmeyeceklerini, kendilerinin yeni bir yerel yönetim yasası çıkaracaklarını söyledi.
AKP'nin 8 yıldır 'Belediye Gelirleri Yasası''nı çıkaramadığını anlatan Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarının artık Ankara'ya gidip bakanların kapısını çalmayacağını, yapacakları düzenlemeyle belediyeleri hem yetki hem de maddi olarak güçlendireceklerini ve belediye şirketlerini denetime açacaklarını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, İstanbul'un sorunlarının çok büyük olduğunu, ama CHP olarak bu sorunların nasıl çözüleceğini bildiklerini belirterek, her yıl en az 80 kilometre metro yapacaklarını söyledi.
İstanbul'da halen deprem ve trafik sorunun çözülemediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunu çözmek için de çağdaş belediyecilik anlayışını geliştireceklerini, bu nedenle daha sağlıklı, tutarlı çözümler üreteceklerini ifade etti.
İstanbul'un diğer bir önemli konusunun da çarpık yapılaşma ve bunun getirdiği Davutpaşa'daki gibi insan ölümleri olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, bu olayın sorumlularının hala bulunamadığını anımsattı.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin daha emin adımlarla yola devam edeceğini belirterek, şunları kaydetti:
''Her mahallenin, her caddenin, her sokağın bir CHP temsilcisi olacak ve ortak bir ses çıkaracağız. Birbirimizden kopuk olmayacağız ve küçük ayrıntılara takılmayacağız. Sizden isteğim bu. İstanbul halkına ve Türkiye'ye hizmet edeceğiz. İstanbul'a hizmet eden aslında Türkiye'ye hizmet ediyor. Bu yüzden daha tutarlı ve güçlü bir hizmeti halka sunmalıyız. Uykum olmasa 24 saat çalışıyorum, sizler de çalışacaksınız.''
''Bu kadar bilgisiz bir insan ülkeyi yönetiyor"
Cumhuriyet Bayramı kutlamaları nedeniyle dün gittiği Beykoz'da sendikalı olduğu için işten çıkarılan Türkan Albayrak ile tanıştığını anlatan Kılıçdaroğlu, ''Sayın Türkan Albayrak, zam bile istemiyor, hiçbir şey istemiyor. O, sadece iş istiyor. İşte bu, AKP'nin demokrasi anlayışı. Böyle bir anlayışı kabul etmek mümkün değil. Kadın hakları konusunda AKP döneminde daha da geriye gitmişiz. Cumhuriyetin 87. yılında böyle bir başbakan nasıl görev yapıyor? Bu kadar bilgisiz bir insan ülkeyi yönetiyor, bu nedenle Türkiye ve İstanbul'un sorunlarını çözemiyor. Bu sistemi halktan yana çevirmek bizim boynumuzun borcudur. Bu da söylemekle değil, çalışmakla olur'' diye konuştu.
Yarın da devam edecek olan toplantıya MYK üyesi Gürsel Tekin ve İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek'in yanı sıra çok sayıda partili ve akademisyen katıldı. Bu arada, Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci dışında İstanbul'daki tüm CHP'li belediye başkanları toplantıda yer aldı.
Toplantının sonunda konuyla ilgili pazartesi günü İstanbul İl Başkanlığı'nda basın toplantısı yapılacak.
''Siyaseti öğrenecek''
Kılıçdaroğlu, toplantıya verilen arada basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan' ın kendisiyle ilgili ''Siyaseti öğrenecek'' şeklindeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Sayın Başbakan'la benim siyaset anlayışım çok farklı. Sayın Başbakan baskıdan yana, ben özgürlükten yanayım. Sayın Başbakan yandaşlarına ihale dağıtmaktan yanadır, ben yasaların uygulanması ve ihalelerin objektif yapılmasından yanayım. Sayın Başbakan medya üzerinde baskı yapmaktan yanadır, ben medyanın özgürleşmesinden yanayım. Sayın Başbakan yolsuzlukların üzerine gitmez, ben yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gidilmesinden yanayım. Sayın Başbakan yoksulluğun siyasi meta haline getirilmesinden yanadır, ben onların yoksulluğunun sömürülmemesine karşı bir insanım. Yani bütün anlayışımız taban tabana zıttır. Başbakan'ın siyaset anlayışına ben katılmıyorum ama Sayın Başbakan bu siyaset anlayışını neye göre yapıyor çıkıp bunu halka anlatması lazım. Ben siyaseti halkı kandırmak için yapmıyorum, ben içi dışı bir insanım. Beni Sayın Başbakan'ın anlaması mümkün değil. Ben asla Recep Tayyip Erdoğan gibi olmayacağım, halkın adayıyım.''
Başbakan'ın, Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Çankaya Köşkü'nde verilen resepsiyona askerlerin katılmamasıyla ilgili yorumuna da değinen Kılıçdaroğlu, ''Genelkurmay Başkanlığı kendisine bağlı, şikayet etmeye hakkı var mı Sayın Başbakan'ın? Hayır yok'' dedi.
Yeni CHP ile eski CHP arasındaki fark sorulan Kılıçdaroğlu, yeni CHP ile eski CHP arasında bir fark olmadığını belirterek, ''Sanki CHP'nin bütün tüzüğünü ve tarihini geride bırakıp, sıfırdan başlıyormuşuz gibi anlaşılmasın. Yeni CHP'den kastımız, halka daha çok giden ve halkı daha çok kucaklayan CHP'dir. Biz yeni bir yönetimiz ve bu yönetimin daha fazla halka gitmesini istiyoruz. Yeni CHP'den kastettiğimiz bu, yoksa biz tarihimiz ve köklerimizle gurur duyuyoruz'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu'na katılımıyla ilgili olarak ayrıca, ''Sayın Başbakan resepsiyona kızı veya eşiyle katılacağını söylemişti, demek ki onları da ikna edememiş'' dedi.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
100 bin TL'lik tazminat davası
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''kişilik haklarına saldırıda bulunduğu'' iddiasıyla CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aleyhinde, 100 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı.
Erdoğan'ın avukatları Fatih Şahin ve Muammer Cemaloğlu tarafından açılan davanın dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun, 26 Ekim 2010 tarihinde, TBMM'de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''Başbakan Erdoğan'ın şahsiyet haklarına saldırı kastıyla fevkalade ağır hakaretlerde bulunduğu'' ileri sürüldü.
''Kılıçdaroğlu'nun, yazılı ve görsel medya organlarında büyük bir yankı uyandıran, gazete ve televizyonlarda geniş bir yer bulan bu konuşma ve sözlerinin, siyasi bir içerik ve siyasi bir eleştiri dışında, tamamen Erdoğan'ı aşağılamaya ve toplum nezdinde yalancı biri olarak tanıtmaya yönelik olduğu'' savunulan dilekçede, ''Kılıçdaroğlu, bu konuşmasında, 'sert ve incitici siyasi eleştiri yapıyor' düşüncesinin arkasına sığınmak suretiyle açıkça hakarete varan sözler ve değerlendirmelerde bulunmuştur'' denildi.
''Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması incelendiğinde, topluma örnek olması gereken siyasetçinin ve siyasi üslubun beklenenin aksine bozulduğunun ve konuşmanın ağır hakaretlere varan ifadeler içerdiğinin görüleceği'' iddia edilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
''Örneğin, dava konusu konuşmada, müvekkilimin; 'iki yüzlü, omurgasız, kıvıran, adam olmayan, onursuz, saygısız, ahlaksız, utanmayan ve ayrıca bu tür kişileri bağrında besleyen ve barındıran biri olduğu, hatta bu sıfatların ve niteliklerin zaten müvekkilimde mevcut olduğu belirtilmek suretiyle genellemede bulunulduğu, müvekkilimin dini değerlerine saldırılmak suretiyle aşağılandığı görülmektedir.
Bu söz ve değerlendirmeler, bir siyasetçinin, diğer bir siyasetçi için söyleyeceği sözler olarak kabul edilemez. Bu sözlerin eleştiri olmadığı, düşünce açıklaması düzeyinde bulunmadığı, açıkça hakaret ve aşağılama, küçük düşürme amacı taşıdığı görülmektedir. Bu dil, siyasi eleştiri sınırını da aşacak düzeydedir. Eleştiri yanlışı gündeme getirip, doğruyu önermektir. Doğru ve somut kanıtlara dayanmaktadır. Eleştiride, topluma verilen pozitif mesajlar olmalıdır.
Ancak bu ilkeler gözetilmeden, eleştiri görüntüsü verilerek, kendi siyasi kimliğini ve müvekkilimin konumunu dayanak yapmak suretiyle, nasıl olsa bu sözlerin, bir siyasinin diğer bir siyasiye söylediği sözler olarak kabul edileceğinden hareketle, hakarete varan değerlendirmelerde bulunulması ne eleştiri olarak ve ne de düşünce açıklaması olarak nitelenemez. Zaten davalı da bunun bilincindedir. Amacı, müvekkilime hakaret etmenin yanında, içinde bulunduğu siyasi ortamdaki konumunu korumaktır.''
Dava konusu konuşmada, kamu yararı bulunmadığı savunulan dilekçede, ''Böyle bir üslubun, toplumun yararına olmadığı, toplumu yozlaştırdığı, düzeysizleştirdiği açıktır. Aslında bu üslup müvekkilimin yanında, aynı zamanda topluma da bir hakarettir. Çünkü toplum katında, bu denli desteklenen bir kişiye karşı haksız ve yersiz bir değerlendirmenin topluma hakareti de içerdiği açıktır'' denildi.
Dilekçede, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan, yasal faiziyle birlikte 100 bin TL manevi tazminat talep edildi.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
CHP’DE KILIÇLAR ÇEKİLDİ
CHP’de “tüzük tartışmasıyla” başlayan kriz, ikiye bölünmeyle sonuçlandı. Kılıçdaroğlu yeni MYK oluşturdu. Sav’a göre eski MYK görevde. Sorunu Yargıtay Başsavcılığı çözecek
+-
CHP’de “tüzük tartışmasıyla” başlayan kriz, parti tarihinde en derin bölünmelerden birinin gerçekleşmesiyle sonuçlandı. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile kendisini 22 Mayıs’taki kurultayda bu makama taşıyan Genel Sekreter Önder Sav arasındaki ipler, karşılıklı çok ağır ifadelerin kullanıldığı suçlamalarla koptu. Kılıçdaroğlu’nun, önceki gece Sav ve ekibini silen bir yönetim şeması oluşturmasıyla tırmanan kriz, dün Sav ve kendisine yakın PM üyelerinin kasım sonunda tüzük kurultayı toplanması yolunda karar almasıyla kavgaya dönüştü. Kılıçdaroğlu, kendisinin başkanlık etmediği PM toplantısı sürerken yeni tüzüğe göre 13 genel başkan yardımcısı ve bir genel sekreterin ismini kamuoyuna duyurdu. Sav, “CHP aşiret partisi değildir, Genel Başkan disiplin suçu işlemiştir” derken, Kılıçdaroğlu, “Partideki korku imparatorluğu yıktık” diyerek Sav’a yüklendi. Kılıçdaroğlu, 16.30’da yeni MYK listesini Yargıtay Başsavcılığı’na bildirdi.
CHP’de dün krize dönüşen süreç şöyle gelişti:
Sav’ı önce reddetti
Edinilen bilgilere göre Sav, önceki akşam 13 genel başkan yardımcısı ve yetkileri sembolik düzeye indirilen genel sekreterlik için Kılıçdaroğlu’nun kafasındaki isimlere itiraz etti. Oluşacak yeni yönetim şemasını konuşmak üzere Kılıçdaroğlu’ndan randevu isteyen Sav’ın talebi kabul edilmedi. Bunun üzerine Sav, “Sizi Başkanlık Divanı olarak ziyaret etmek istiyoruz” diyerek yeniden randevu talebinde bulundu ve önceki gece bu görüşme gerçekleşti. Toplantıda Kılıçdaroğlu, Sav’a, “İsimleri belirleme yetkisinin kendisinde olduğu” mesajını verdi. Ardından CHP Genel Merkezi’nden bir açıklama yapılarak, kurultaya gidilmeyeceği, Kılıçdaroğlu’nun yeni yönetimi ilan edeceği duyuruldu.
Gece 02.00 zirvesi
Kılıçdaroğlu’nun atayacağı yönetimle ilgili olarak bilgi vermemesi üzerine Sav ve ekibi, listede kendilerine yakın isimlerin yer almaması halinde tüzük kurultayına gidilmesi kararı aldı. Kılıçdaroğlu’nun örgütten sorumlu genel başkan yardımcılığı için Sav yerine Gürsel Tekin’de karar kılması, Sav’ı seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcılığını düşünmesi ipleri tamamen kopardı. Sav, önceki gün 02.00 sıralarında Kılıçdaroğlu’nun evine giderek anlaşmazlığı gidermeye çalıştı ancak genel başkanı ikna edemedi.
Kılıçdaroğlu’nun Sav’a, “seçim ve hukuk işlerinden sorumlu” genel başkan yardımcılığı önerdiği, ancak Sav’ın bunu kabul etmemesi ve Kılıçdaroğlu’nun tavrını sürdürmesi üzerine dondurulan kriz dün yeniden alevlendi.
Genel merkezde Parti Meclisi’nin (PM) toplanması gereken saat 14.30 öncesinde Sav ve ekibi tüzük kurultayı için imza toplamaya başladı. Kılıçdaroğlu ise TBMM’deki makamında Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ile bir görüşme yaptı. Kılıçdaroğlu, genel merkeze geldiğinde makam odasına çıktı.
Yeni listeyi basına dağıttı
Saat 14.55’te, Kılıçdaroğlu’nın talimatıyla “Bugün yapılması öngörülen PM toplantısı ertelenmiştir” açıklaması yapıldı. Bu arada, Sav’ın PM toplantısını sürdürdüğü ve tüzük kurultayı için 59 PM üyesinin desteğini aldığı haberleri yayıldı. Bunun üzerine 15.32’de, “PM toplantısı Genel Başkan tarafından iptal edilmiş ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu PM toplantısına katılmamıştır” diye bir açıklama daha yapıldı. Kılıçdaroğlu, saat 16.00 civarında yeni MYK listesini basına dağıtarak, aralarında Sav yanlısı hiçbir ismin olmadığı 13 genel başkan yardımcısı ve bir genel sekreteri basına duyurdu.
PM toplantısını sürdüren Sav ekibi de açıklama yapacağını bildirdi. Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay, Kılıçdaroğlu gelmediği için toplantıya kendisinin başkanlık ettiğini belirterek, PM tarafından alınan kararları açıkladı. Okay, PM’nin 2 ret oyuna karşın 59 üyenin oyuyla 27-28 Kasım tarihlerinde tüzük kurultayı yapılmasını karara bağladığını bildirdi.
Sav da, “Genel Başkan’ın arkasındayım, ama farklı düşünürsem gereğini yaparım diyordum. Bugün yaptım. Genel Başkan disiplin suçu işlemiştir. Eğer Genel Başkan seçimli kurultay isterse memnun oluruz” diyerek tavrını ortaya koydu.
Kılıçdaroğlu alkışla geldi
Kılıçdaroğlu, ise saat 16.30’da yapacağı duyurulan toplantıya 17.18’de büyük alkış sesleri ve “Başbakan Kemal” sloganları eşliğinde geldi. Kılıçdaroğlu, Sav’a açıkça meydan okudu. Kılıçdaroğlu, Yargıtay Başsavcısı’nın uyarısı üzerine yeni MYK listesini hazırladıklarını ve 16.30 itibarıyla başsavcılığa bildirdiklerini söyledi.
Sav, 19.00 sıralarında bir kez daha basın toplantısı düzenleyerek, Kılıçdaroğlu’nun Başsavcılığa gönderdiği listenin hukuksuz olduğunu belirterek bugün başsavcılığa itiraz edeceğini bildirdi.
İşte yeni MYK
Genel Sekreter ve parti sözcülüğüne Süheyl Batum getirilirken Genel Başkan yardımcıları ve yetki alanları şöyle oldu:
Gürsel Tekin: Örgütlenme ve örgüt yönetimleri
Hurşit Güneş: İdari ve mali işler
Mesut Değer: Seçim ve hukuk işleri
İsa Gök: Tanıtım, basın, propaganda
Alaattin Yüksel: Yerel yönetimler
İzzet Çetin: Meslek kuruluşları, sendikalar ve STK’lar
Oğuz Oyan: Dış ilişkiler, yurtdışı örgütlenme
Didem Engin: Kadın örgütlenmesi ve kadın kolları
Zeki Gündüz: Gençlik örgütlenmesi ve gençlik kolları
Umut Oran: Ekonomik ve mali politikalar
Mehmet Ali Özpolat: Halkla ilişkiler
Sencer Ayata: AR-GE ve BYK Platformu
Melda Onur: Parti içi eğitim
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Liderler bayram namazını bulundukları veya ziyaret ettikleri şehirlerde kılarken, milyonlarca müslüman camileri doldurdu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sabah ve bayram namazını, üç yıl süren restorasyon çalışmaları tamamlanarak bugün ibadete açılan Süleymaniye Camisi'nde kıldı.Başbakan Erdoğan'a, Devlet Bakan ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ahmet Selamet, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir eşlik etti.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bayram vaazını verdi ve namazı da kıldırdı.Bu arada, bayram namazı nedeniyle Süleymaniye Camisi'nde yoğunluk yaşandı. Yoğunluktan dolayı camiye giremeyen çok sayıda kişi, namazını caminin avlusunda ve dışında kıldı.
Başbakan Erdoğan, Bayram Namazı çıkışında yaptığı konuşmada herkese iyi bayramlar diledi. Caminin restorasyon çalışmalarını da anlatan Başbakan Erdoğan, bir sorun yaşanmaması durumunda gelecek Ramazan Bayramı’nda Süleymaniye’nin tüm çevresiyle ilk günkü gibi olacağını belirtti.
BAHÇELİ TÜRKEŞ’İN MEZARINI ZİYARET ETTİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kurban Bayramı namazını her zaman olduğu gibi Ankara Gazi Mahallesi'nde bulunan Gazi Merkez Camisi'nde kıldı. Saat 06:50'de camiye gelen Bahçeli namazın ardından cami cemaatiyle bayramlaştı. Cami çıkışında herhangi bir açıklama yapmayan Bahçeli, Alparslan Türkeş'in kabrine geçti. Bahçeli'yi burada partililer karşıladı. Partililerle tek tek bayramlaşan Bahçeli ardından Türkeş'in mezarı başında dua etti, Türkeş'in mezarına karanfil koydu. Kabir başında kuran okunmasının ardından Bahçeli, mezarın yanındaki çay bahçesine gitti. Bahçeli daha sonra evine geçti.
ERBAKAN PARTİLİLERLE BAYRAMLAŞTI
Saadet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Kurban Bayram namazını Saadet Partisi bahçesinde bulunan Hamidiye Camii'nde kıldı.
Erbakan, bayram namazını kıldıktan sonra cami içerisinde cemaatle bayramlaştı. Erbakan, vatandaşların camiden ayrılmasının ardından korumalarının yardımıyla makam aracına bindi. Erbakan, bütün İslam aleminin Kurban Bayramı'nı kutladı.
BBP LİDERİ YAZICIOĞLU'NUN MEZARINI ZİYARET ETTİ
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, bayram namazını, eski genel başkanları Muhsin Yazıcıoğlu'nun mezarının bulunduğu Tacettin Dergahı'ndaki camide kıldı. Cami çıkışında vatandaşlarla bayramlaşan Topçu, daha sonra eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun mezarını ziyaret etti. Daha sonra gazetecilere açıklama yapan Topçu, Türk milletinin ve İslam aleminin Kurban Kayramı'nı kutladı. Bayramların, birlik, barış ve kardeşlik duygularını pekiştirdiğine işaret eden Topçu, ''Allah siyasilerimize bayramların ruhuna göre hareket etmeyi nasip etsin. Şu usul ve üslupsuzluk, bayram münasebetiyle ortadan kalksın'' temennisinde bulundu.
KURTULMUŞ: TÜM SORUNLARIN ÇÖZÜLECEĞİNE İNANIYORUM
Halkın Sesi Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, bayram namazını Sultanahmet Camii'nde kıldı. Namazın ardından çıkışta vatandaşlarla bayramlaşan Kurtulmuş, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Numan Kurtulmuş, "Bayramın tüm halkımıza huzur ve mutluluk getirmesini diliyorum. Özellikle birlik ve beraberliğin ön plana çıktığı bayramlarda, başta Güneydoğu Anadolu bölgesindeki sorun olmak üzere, tüm sorunların çözüleceğine inanıyorum. Türkiye bu birikime sahip bir ülke" dedi.
BAYKAL: İNŞALLAH HER ŞEY DAHA İYİ OLUR
CHP'nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal, bayramın, hem Türk milletine hem Müslüman dünyasına hem de bütün insanlığa iyi duygular ve güzellikler getirmesini diledi.Baykal, bayram namazını Ümitköy Nazmi Beğen Camisi'nde kıldı. Torunu Alican, CHP Antalya Milletvekili Osman Kaplan ve Çankaya Belediye Meclis Üyesi Atanur Göncü ile camiye gelen Baykal, namazın ardından vatandaşlarla bayramlaştı ve gazetecilerin bayramını kutladı.
Baykal, gazetecilerin, bayrama ilişkin mesajını sorması üzerine, tüm vatandaşların ve İslam aleminin bayramını kutlayarak, ''Bu bayramın hem milletimize hem Müslüman dünyasına hem de bütün insanlığa iyi duygularla güzellikler getirmesini diliyorum. İnşallah, yaşanan acılar, çekilen sıkıntılar bir an önce sona erer. Barış, huzur ve mutluluk içinde yeni bir dönem açılır'' temennisinde bulundu.
Bayramın herkes için dayanışma, kaynaşma fırsatı olduğunu vurgulayan Baykal, bayramların bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Baykal, Kurban Bayramı'nda havanın da güzel olduğunu ifade ederek, ''İnşallah her şey bundan sonra çok daha iyi olur'' diye konuştu.
Daha sonra Ümitköy'deki bir simit fırınına giden Baykal, vatandaşlarla birlikte kuyruğa girerek sıra bekledi ve 20 simit aldı. Baykal, burada vatandaşlarla sohbet etti ve bayramlaştı. Gazetecilere çay ve simit ikram eden Baykal, bir soru üzerine, bayramın ikinci günü Antalya'ya gideceğini ve oradaki bayramlaşma törenine katılacağını bildirdi.
Bir gazetecinin, ''CHP'de gelinen son noktaya ilişkin bir değerlendirme yapar mısınız?'' sorusuna Baykal, bu konuda bir açıklama yapmak istemediğini söyledi. Baykal, ''Biliyorsunuz, uzun süredir bu konularda bir şey söylemiyorum. Bugün de bayram. Bugün siyaset dışı bir gün yaşayacağız inşallah'' yanıtını verdi.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Sosyalist Enternasyonel Toplantısı için Fransa'da bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu Türkiye'de verdiği sözü tuttu.
Fransa’da bulunan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in mezarlarını ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, mezarlara karanfil bıraktı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet, Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya'nın mezarlarının bulunduğu Pere Lachaise mezarlığına gitti.
Kemal Kılıçdaroğlu, burada bulunan Güney ve Kaya'nın kabirlerine karanfil bıraktı.
Ziyarette Kılıçdaroğlu duygusal anlar yaşadı. CHP lideri, gazetecilerin sorularını yanıtlayamadı.
Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılmak ve Fransız Sosyalist Parti yetkilileriyle görüşmeler yapmak üzere Paris'te bulunan Kılıçdaroğlu, Senatoda Türkiye-Fransa Dostluk Grubu Başkanı Jacques Blanc ile görüşmesinin ardından Türkiye'ye dönecek.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Başbakan: Üniversiteler şekil sorunlarını aşsınlar
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, üniversitenin toplumun önünde olması, topluma öncü ve rehber olması gerektiğini ifade ederek, ''Üniversitelerimiz, şekil sorunlarını aşsınlar, yasakları yasaklasınlar, statüko bekçiliği gibi bir hatanın içinde asla bulunmasınlar'' dedi.
İstanbul- Erdoğan, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde rektörlerle bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada, bilenlerle bilmeyenlerin bir olmadığını, bilginin insanı değiştirdiğini, yücelttiğini, büyüttüğünü ve güçlendirdiğini çok iyi bildiklerini ifade erek, ''Ancak, biliyor olmanın, bilmeyenlerle arayı açmak, toplumla bağları koparmak, hatta kendi toplumuna sırtını dönmek şeklinde tezahür etmesinin son derece sakıncalı olduğunu da gördüğümüzü, acı şekilde tecrübe ettiğimizi hatırlatmak isterim'' dedi.
Toplumdan uzak, milletten uzak, bulunduğu şehirden, ülkenin ve milletin gerçeklerinden uzak bir üniversitenin, üniversite kavramının özüne ve ruhuna aykırı olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Üniversite toplumun önünde olmalıdır, topluma öncü olmalı, rehber olmalıdır. Üniversite, sadece topluma değil, devlete, siyasete, siyasi iktidara da öncü ve yol gösterici olmalıdır. Bugün İngiltere'de, Amerika'da, o ülkelerin dış politikalarını şekillendiren, o ülkelere dış politika üreten üniversiteler olduğunu görüyoruz. Ülkelerin dış politikalarının, üniversitenin ürünleri çerçevesinde şekillendiğini müşahede ediyoruz. Biz de bunun olmamasından doğrusu rahatsızız.
Biz kendi adımıza öz eleştirisini yaparız ve yapıyoruz ama aynı öz eleştirinin üniversitelerimiz tarafından da yapılması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'nin gerçekten mühim ve acil sorunları var. Ekonomiden demokratikleşmeye, eğitimden kültüre kadar çok geniş bir yelpazede çözüm bekleyen meselelerimiz var. Siyasi iktidarın tüm bu sorunları tek başına aşması, kendi gayretiyle çözüme kavuşturması takdir edersiniz ki mümkün değildir.
Biz istiyoruz ki, artık üniversitelerimiz Türkiye'nin kronik sorunlarına yoğunlaşsınlar. Üniversitelerimiz, şekil sorunlarını aşsınlar, yasakları yasaklasınlar, statüko bekçiliği gibi bir hatanın içinde asla bulunmasınlar.''
''Toplumla iç içe, topluma rehberlike tsin istiyoruz"
Üniversitelerin, özgür bir ortamda, özgür bir zeminde, terör meselesinden kalkınmaya, farklı inanç gruplarının sorunlarından dış politikaya kadar her alanda Türkiye'ye ışık tutmalarını isteyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nde, üniversitelerimiz, özellikle de Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki devlet üniversitelerimiz, vakıf üniversitelerimiz, yeni kurulan üniversitelerimiz daha fazla inisiyatif yüklensin, toplumla iç içe, topluma rehberlik etsin istiyoruz.
Her alanda olduğu gibi, terör sorununun doğmasında ve büyümesinde de eğitim imkanlarının azlığı, eğitimde fırsat eşitsizliği, eğitimin demokratik bir zeminden yoksunluğu önemli rol oynadı. O bölgeye okul yapılmadı, eğitimin kalitesini yükseltmek noktasında gayret gösterilmedi, bölgeye giden her öğretmen, göreve başladığı andan itibaren geri dönmenin yollarını aradı. Terör, beslendiği kaynağın kurutulmaması için eğitim yatırımlarını engelleme mücadelesi verirken, ne yazık ki hükümetler buna direnmek yerine geri adım attılar.''
"Üniversiteler siyasete de öncü olmalıdır"
Başbakan Erdoğan konuşmasında, üniversitelerin toplumların gelişmesindeki önemine de değindi. Toplumdan, milletten uzak bir üniversitenin, üniversite kavramının özüne ve ruhuna aykırı olduğunu söyleyen Erdoğan, "Üniversite topluma öncü olmalıdır. Sadece topluma değil, devlete ve siyasi iktidara da öncü ve yol gösterici olmalıdır" dedi. Erdoğan şöyle devam etti:
"Biz kendi adımıza öz eleştirisini yapıyoruz. Aynı öz eleştirinin üniversitelerimiz tarafından da yapılması gerektiğine inanıyoruz. Siyasi iktidarın tüm sorunları tek başına aşması mümkün değildir. Biz istiyoruz ki artık üniversitelerimiz Türkiye'nin kronik sorunlarına yoğunlaşsınlar. Yasakları yasaklasınlar, statüko bekçiliği yapmasınlar. Özgürlüğü desteklesinler. Her alanda üniversiteler Türkiye'ye ışık tutsunlar istiyoruz.
Özellikle Güneydoğu ve Doğu bölgesindeki üniversitelerimiz daha fazla inisiyatif yüklensin, topluma önderlik etsin istiyoruz. Terör sorunlarının artmasında, eğitimde fırsat eşitsizliği önemli rol oynadı. O bölgeye okul yapılmadı, eğitim kalitesini yükseltmek için gayret gösterilmedi. Her giden öğretmen, geri dönmenin yollarını aradı. Biz şimdi onlara her türlü imkanı sağlıyoruz. Her giden öğretmen, emniyet içinde görevlerini yapsın istiyoruz"
"Akademisyen yetiştirmek Tayyip Erdoğan'ın görevi değil"
Yeni kurulan üniversitelerin bazı kesimler tarafından eleştirildiğine de dikkat çeken Erdoğan, henüz ideale ulaşılmadığını ama ucun vadede bulundukları şekilledi değiştireceklerine inandığını ifade etti. Erdoğan "Akademisyen yetiştirmek Tayyip Erdoğan'ın görevi değil; ama hizmetkar olmak Tayyip Erdoğan'ın görevi" diyerek akademisyenleri hocaların yetiştireceğini vurguladı. Erdoğan "Akademisyen olmak çok zordu bu ülkede, ciddi engellerle karşılaştılar.
Bunu aşmanın zamanıdır şimdi. İdeolojiden arındırılmış bir anlayışla bu işin önünü açmak lazım. Üniversite -adı üstünde- evrenseli yansıtır, bunu görmemiz lazım. Demokratik değerleri özümsemiş bir kurum olmak zorundadır. Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesinde üniversiteleri en ön safta görmek istiyoruz" diye konuştu.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Kılıçdaroğlu'nu bitiren sözler!
Başbakan Erdoğan, partisinin İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu sert sözlerle eleştirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Deniz Baykal tarafından da daha önce gündeme getirilen bazı iddiaları yeniden gündeme getirmesine sert tepki gösteren Erdoğan'ın konuşmasının önemli ayrıntıları şöyle:
Bu söyledikleri lafı eski genel başkanı da söyledi. Çeşitli gazetelere para aktardığımı söyledi. O zaman dokunulmazlığım da yoktu. Neden o zaman bana dokunulmadı. İstanbul Valisi kaynak üstelik. Yaptıkları müracaatı da o zamanın hükümeti karşılıksız bıraktı. Delili olmaz çünkü yok böyle bir şey Hala müflis tüccar...
Bunlar biliyorsunuz aynı zamanda Ergenekon avukatlığını da yapıyor. Sürekli avukatlığını yapmak üzere seferber olmuş durumdalar. Geçmişte Ergenekon'dan besleniyorlardı, şimdi Wikileaks'tan...
AK Parti Genel Merkezi'nde il başkanlarına seslenen Erdoğan, teşkilatları 2011 için uyardı. Konuşmasında, "muhalefetin son şansı" diyen Erdoğan, "Muhalefet partileri için 2011 seçimleri çok büyük bir sınav olacak. 2011'de başarısız olurlarsa seçmenlerinin yüzlerine bakamayacaklar. Bu yüzden üslupları gittikçe hırçınlaşıyor. Böyle prim toplamaya çalışıyorlar." dedi. Türkiye'de pek çok sorunun aşıldığını, ancak muhalefet sorununun aşılamadığını belirten Erdoğan, muhalefetin 'iftira siyaseti' güttüğünü anlattı. Erdoğan, 'Hakaret ve iftira bumerangdır. Döner sahibini bulur. CHP, MHP ve BDP seçmenin liderlerinin dil ve üslubundan rahatsız olduklarını biliyor. O insanlar hakaret edilenlerin, kendi ülkelerinin Başbakanı ve Bakanları olduğunu biliyor." diye konuştu.
Wikileaks belgelerine de değinen Başbakan erdoğan, bunların Ergenekon'un işine yaradığını söyledi. Başbakan, "Baktılar ki Wikileaks belgeleri, Ergenekon ile benzer bir işi yapıyor, aynı vazifeyi görüyor, sorgusuz, sualsiz Wikileaks belgelerine sarıldılar." eleştirisinde bulundu.
Kendileri hakkındaki eleştirilere sert cevaplar veren Erdoğan, özellikle CHP'nin Wikileaks belgelerindeki bazı iddiaları gündeme taşımasına ilişkin şunları söyledi:
"İftirayı dahi kendileri üretemiyorlar, yabancı diplomatlardan ödünç alıyorlar. Yabancı internet (Wikileaks) sitelerinin iddialarını alıp bunun borazanlığını yapıyorlar. Bunlar biliyorsunuz aynı zamanda Ergenekon avukatlığını da yapıyor. Sürekli avukatlığını yapmak üzere seferber olmuş durumdalar. Geçmişte Ergenekon'dan besleniyorlardı, şimdi Wikileaks'tan..."
"CHP LİDERİ, ÖNCEKİ LİDERİNİN İFTİRALARINA SARILDI"
Başbakan Erdoğan, dönemin 28 Şubat Valisi Erol Çakır'ın iddialarından yola çıkarak eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kendileri hakkındaki suçlamalarına şu anki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dört elle sarıldığını söyledi. Bu konuda belge isteyen Kılıçdaroğlu'na cevap veren Erdoğan, "En sert şekilde böyle bir şey olmadığını söylediğimizde yüzleri kızaracağı yerde, utanacakları, sıkılacakları yerde 'belgesini getir' diyorlar. Yahu sen 12 Eylül Halk Oylaması'nda gidip muhtardan belgeni alamadın, oy kullanamadın. Şimdi kalkmış bizden belge istiyorsun. Belge kim, sen kim. Ben 'ispat edin, hesapları bulun hem o hesaplardaki paraları, hem mal varlığımı size bağışlayacağım' diyorum. Açıklama yapıyor 'biz haram para istemeyiz'. Anadolu'da bir söz vardır 'her boyayı boyadın bir fıstık yeşili kaldı." şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun Baykal tarafından da daha önce gündeme getirilen bu yöndeki iddiaları konusunda Erdoğan, "Bu söyledikleri lafı eski genel başkanı da söyledi. Çeşitli gazetelere para aktardığımı söyledi. O zaman dokunulmazlığım da yoktu. Neden o zaman bana dokunulmadı. İstanbul Valisi kaynak üstelik. Yaptıkları müracaatı da o zamanın hükümeti karşılıksız bıraktı. Delili olmaz çünkü yok böyle bir şey...Hala müflis tüccar..." dedi.
"MUHALEFET SOKAK EYLEMLERİNDEN MEDET UMUYOR"
Başbakan Erdoğan, seçime 6-7 aylık bir süre kaldığını ve bu sürede öğrenci ve sokak olaylarına dikkat çekti. Muhalefetin bu tür olaylardan medet umduğunu savunan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"CHP bütün illegal eylemlerin içinde yer alanları Meclis'e getiriyorlar. Onlarla seçim kazanacağını düşünüyor. Fikir ve düşünce özgürlüğünü şiddete bulaşanlarla ele le verdikleri zaman benim milletim hiç bir zaman itibar etmez. Onların bütün derdi haber olmak. Kendilerini manşetlerde gören eylemciler şiddetin dozunu daha da arttırıyor. Demokratik davrandıklarında haber olamadıkları için polise saldırıyorlar. Okulun içini savaş alanına çeviriyorlar. Ve bizler acaba bu mekanları nasıl daha fazla geliştireceğiz, bunun mücadelesini veriyoruz. Baskı ve şiddeti özgürlük gibi gösterenler demokrasi adı altında faşizm yapıyor. Önce ana muhalefetin temsilcisi iktidarı faşistlikle damgalarken, oradaki öğrencilere de faşistliktir diyor. Arapların bir ata sözü var: Men dakka dukka. Bu gün bu eylemi tetikleyenler o kitlenin hedefi oluyor. Ankara SBF'de bizim arkadaşımızla birlikte kendileri de eyleme maruz kaldı."
"GENÇ NESLE TÜRKİYE'NİN GELDİĞİ NOKTAYI ANLATMALIYIZ"
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin son 8 yılda çok önemli bir noktaya geldiğini ve bunun özellikle genç nesle anlatılması gerektiğini de belirti. Erdoğan, hedeflerinin tüm Türkiye'yi kucaklamak olduğunu belirterek, "Halkla, hangi partiye oy verdiğini gözetmeden ayrımcılık yapmadan yaklaşacağız. Derdimiz oylarımızı muhafaza etmek, üzerine bir kaç puan eklemek değil, Türkiye'nin tamamına seslenmektir." dedi.
Muhalefeti ülke ekonomisi yada diğer konularda fikir üretmemekle suçlayan Erdoğan, bu konuları halka en iyi yine kendilerinin anlatacağını vurguladı. Erdoğan, "Onlar ekonomi, yatırım, siyaset kuramazlar. Dış politika ile ilgili hiç bir vizyonu yok. Terörle mücadele konusunda ezberleri tekrar etmenin, kendilerini yalanlamanın ötesine geçemediler. Millet adına tek bir çözüm projelerini göremezsiniz. Biz şu anda 2023'ün projesini yapıyoruz. Çünkü 100. yılda Türkiye'yi dünyanın en iyi 10 ülkesinin arasına nasıl yerleştireceğiz onun mücadelesini yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Süheyl Batum, “Genelkurmay’ın bu konuda derhal bir açıklama yapması yerine 102 kaçak kararı alındığında veya kozmik odası arandığında bir açıklama yapması daha doğru olurdu. Genelkurmayın daha hiçbir şeyi bilmeden çıkıp açıklama yapmasını şahsen uygun bulmuyorum” dedi.
"VATANDAŞ KONUŞUYOR VEKİL NİYE KONUŞMASIN"
“Bunları alelacele tartışmak yanlış olur. Olayların nereden kaynaklandığını, hukuksal boyutlarını görelim önce. Kendi içimizde tartışıp sonra dillendiririz. Her konu acele tartışılıyor. Örneğin “anadil eğitimi” ile “anadilde eğitim” sözlerinde bile bir “de”den tartışma çıkar. Biri çıkıp “anadilde eğitim istiyorum” deyince “o ne istiyor” tam bakmadan “bunu şunu istiyor” diye tam ne dediğini bilmeden yargılara varıyoruz.”
Kaynak : http://www.internethaber.com/chpden-...#ixzz18UZI8Ztn
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Erdoğan'a Zübük benzetmesi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Hıdır" yanıtını partisinin grup toplantısında verdi. CHP Genel Başkanı, "Bana kimse Recep Bey diyemez. Diyeceksiniz ki bu Recep Beyler en çok nerede görülür. Size bir ipucu vereyim. Aziz Nesin'in Zübük kitabını okursanız, orada görürsünüz" dedi.
İstanbul- Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hedefinde Başbakan vardı. Başbakan Erdoğan'ın bütçe görüşmeleri sırasında kendisine yönelttiği eleştirilere yanıt veren CHP Genel Başkanı, "Önce Başbakan'ı kutlayayım, adımın Kemal olduğunu öğrenmiş, kafasında yer etmiş, daha da yer edecek. Kemal onun beyninde markalaşacak" dedi.
"Sözde bana Hıdır diyerek küçümsemeye çalışıyor" diyen Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede her insanımın adı benim için onurdur. İster Ali deyin ister Kemal deyin ister Kerem deyin ister Muhammed deyin ister Ömer deyin. Her insanımın ismi benim için onurdur. Kemal adının yanında herhangi bir yurttaşımın isminin verilmesinden onur duyarım. Recep Bey belki bundan alınabilir ama ben alınmam" dedi.
Hıdır'ın tarifini yaptı
Anadolu'da onlarca Hıdır Baba türbesi olduğuna dikkat çeken CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
"Bir şey bilmesini isterim. Anadolu'da onlarca Hıdır Baba türbesi var. Sayın Başbakan bilmez mi acaba, o anne babalar çocuklarına niye Hıdır adını takmışlar. Hıdır'ın ne olduğunu Başbakan biliyor herhalde. Aslı Hızır'dır. Anadolu'da Bozatlı Hızır derler. Başbakan bunları unuttu. Başbakan Çamlıca'da etrafı çift duvarla örülü villasında oturuyor. Hıdır adını niye küçümsüyorsunuz, Hıdır'ın günahı ne?"
Başbakan'ın halktan koptuğunu savunan CHP Genel Başkanı, partisinin grup toplantısından şu teklifi sundu:
"Bütçe konuşmasında benim kooperatif evime de takılıyor. Bir Kemal sözü daha veriyorum ona. Gelsin, Çamlıca'daki evle onu değiştirelim, söz veriyorum o Çamlıca'daki evi Kızılay'a bağışlayacağım, söz Kemal'in sözü. Ama bir şey hatırlattı bize. Biz halkın sorunlarına Hızır gibi yetişeceğiz."
Anadolu'da herkesin kendisine isim verebileceğine dikkat çeken CHP Genel Başkanı, "Başımın üstüne ama bir şey söyleyeyim. Ama bana kimse Recep Bey diyemez. Çünkü Recep Bey halkını kandıran adam demektir. Recep Bey siyasete yırtık ayakkabı ile girip siyasette dünyalığını yapan adam demektir. Çünkü Recep Bey millete din, iman edebiyatı yapıp fakir fukaranın kul hakkını yiyen adam demektir. Çünkü Recep Bey, yolsuzluklara kol kanat geren adam demektir. Ama bana Recep diyebilirler. Recep Bey ayrı Recep ayrı" dedi.
Zübük'ten gönderme
"Diyeceksiniz ki bu Recep Beyler en çok nerede görülür?" diye soran CHP Genel Başkanı,"Size bir ipucu vereyim. Aziz Nesin'in Zübük kitabını okursanız, orada görürsünüz" dedi.
Kılıçdaroğlu'ndan yeni belge
"Başsavcı çıktı dedi ki, kimin elinde belge varsa getirsin. Allah aşkına o savcının görevi ne, belgeyi toplayacak o değil mi? Bizden belge istiyor" diyen CHP Genel Başkanı, "Olur bir belge göstereyim. Bakın şu belge; ihbarı yapan kişinin kendi el defteri. Nereye ne kadar para almış, kimden ne kadar almış, ne zaman almış, parayı kimlere dağıtmış, bunları el deftere yazmış tek tek" dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Peki, merak ediyorum mahkeme dosyasında olan bu el defteri hiç soruşturuldu mu? Hayır. Peki, insaf dinin yarısıdır diyordu Başbakan. Allah aşkına bu dinin tamamı değil mi? Adam el yazısıyla yazmış. Diyor ki, parayı şöyle aldık, miktar şu kadar, şu zamanda aldık diyor. Paranın bir kısmını da diyor; Anakent Belediye Başkanı'nın akrabası da kuyumcu oraya götürdük, verdik diyor. Benim bildiğim bütün kuyumcularda kamera var. Peki, hiç bu savcının aklına gelip şu kamerayı getirin, gerçekten bu adam oraya gitti mi, gitmedi mi, soruyor mu? Hayır, efendim niye sorsun. İnsaf, insaf, böyle bir şey olabilir mi, vicdanınız kurusun."
26 tane iddia olduğunu, ancak 12'sinin hiç soruşturma konusu yapılmadığına dikkat çeken CHP Genel Başkanı, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı'nın televizyonlara çıkarak, "O iddiayı ortaya atan belediye işçisinin eğer bir tanesi doğrunun yanında geçerse istifa ederim" dediğini hatırlatarak, şöyle dedi:
"Ama bilmediği bir şey var. Benzer bir olay bir başka mahkemede görüşülüyordu. Mahkeme bir bilirkişi tayin etmişti. Bilirkişi heyeti o iddia sahibinin bütün iddialarını doğruluyordu. Niye istifa etsin. Arkasında kapı gibi Recep Bey var. Yolsuzluklardan sorumlu Recep Bey."
"Mülkiye müfettişi görevlendir"
"Küçük bir belediye düşünün, CHP'li belediye. Bir şikayet geliyor oraya hemen mülkiye müfettişleri gidiyor" diye konuşan CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
"Kayseri çalkalanıyor. Niye mülkiye müfettişi görevlendirmezler. Görevlendir. Korkudan görevlendiremiyorlar. Ya bir şey tespit edilirse. Bir şey değil, çok şey tespit edilir. Savcı görevini yapsın. Babanın da ifadeleri var. Hiç bakılmıyor bunlara. Toplanan rüşvetler yargıya intikal edilince bir kısmı iade ediliyor. Kim ödüyor bu parayı? Daha da önemlisi bir belediyenin mührü yıllardır rüşvet toplayan adamın cebinde geziyorsa, sen belediye başkanlığı koltuğunda nasıl duruyorsun."
CHP Genel Başkanı, Başbakan'a da, "Recep Bey unvanını sürdürmek istiyorsan sessizliğini koru. Ama yok Recep Bey bana yakışmıyor, ben Tayyip Beyim halktan yanayım, kul hakkını yiyenlerden hesap soracağım diyorsan mülkiye müfettişlerini görevlendir" diye seslendi.
Kayseri'deki yerel gazetelerde Belediye Başkanı'na destek çıkan tam sayfa ilanların yer aldığına dikkat çeken CHP Genel Başkanı, "Bu parayı kim ödedi? Kimse çıkıp cevap vermedi. Bizim sorumuz İngilizce, Fransızca değil. Yüreklerinde Allah korkusu olsa bu olayın üzerine giderler" dedi.
Kılıçdaroğlu, mal varlığı konusunda da Başbakan'a, şu çağrıyı yaptı:
"Benim malvarlığım CHP Genel Merkezi internet sitesinde yer alıyor. O malvarlığının aynısı TBMM arşivindedir. Sayın Başbakan'ın TBMM'ye verdiği mal varlığının aynısını AKP'nin internet sitesinde yayınlanmasını bekliyorum. Düzgün adamsa, aynısını.İsim isim, yer yer. Ben nasıl gösteriyorsam sen de öyle göster arkadaş. Madem temiz siyaset diyoruz, bakalım gösterebilecek misin, bakalım yüreğin var mı?"
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Kılıçdaroğlu'ndan, içki yönetmeliğine destek: Gençleri korumak güzel
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bazı kesimler tarafından farklı yerlere çekilen Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun hazırladığı yönetmeliğe destek verdi.
Kılıçdaroğlu, "Gençleri kötü alışkanlıklardan, içkiden uzak tutmak güzel bir şey." dedi. Dün, Sakarya'ya gitmek için genel merkezden çıkışında gazetecilerin konuya ilişkin sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu, tütün mamulleri ile alkollü içkilerin tanıtımına, satışına, sunumuna ve tüketicilere ulaşmasına yönelik benzer sınırlamaların bütün dünyada uygulandığına dikkat çekti. Ancak, bunun hayatı sınırlandırmaya yönelik çabalara dönüşmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, genel merkezden çıkışında gazetecilerin soruları üzerine TAPDK'nın tütün mamulleri ile alkollü içkilerin tanıtımına, satışına, sunumuna ve tüketicilere ulaşmasına ilişkin yönetmeliğini değerlendirdi. Gençleri kötü alışkanlıklardan korumak için bütün dünyada benzer uygulamaların görüldüğüne dikkat çeken CHP lideri, ancak bunun hayatı sınırlandırmaya yönelik çabalara dönüşmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanlığı'na atanan Nebil İlseven hakkında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) başkan yardımcısı olduğu dönemde soruşturma açılması yönünde CHP tarafından bir önerge verildiği ve önergede kendisinin de imzasının bulunduğunu da doğruladı: ''Evet, benim de imzam vardı. Soruşturuldu. Soruşturulacak hiçbir şeyin olmadığı saptandı."
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Kars'taki İnsanlık Anıtı için "ucube" nitelendirmesinde bulunduğunu söylediğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Benim merak ettiğim Kültür Bakanı ne yapacak?" ifadesini kullandı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, daha sonra Sakarya'ya gitti. Temasları sırasında Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası'nda (SATSO) işadamlarına hitap eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin başta işsizlik gibi birçok sorunu varken eften püften şeylerle uğraştıklarını vurguladı. CHP lideri, Türkiye'nin bütün enerjisini bu tür konulara harcadığını kaydederken, özeleştiri yaptı: "Üzülerek söylüyorum Türkiye o kadar eften püften şeylerle uğraşıyor ki bütün enerjisini buralara harcıyor. Vatandaşım sandığa giderken de niye sandığa gittiğini çok sağlıklı tahlil edemiyor. Çünkü politikacılar halkın kafasını iyice karıştırıyor. Doğruları halk görmesin diye her türlü numarayı çekiyor. Yanlış buradan başlıyor. Biz, üreten, çalışan Türkiye, istihdam yaratan sanayi istiyoruz. Onların başarılı olması için de her türlü çabayı göstermeye kararlıyız. Bu konuda hiç kimsenin endişesi olmasın.''
http://haber.mynet.com/detay/politik...-destek/550906
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
'Bu namertliktir, densizliktir'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''AK Parti'yi Hizbullah'la, herhangi bir terör örgütüyle ilişkilendirme gayreti içerisine girmek bir densizliktir, namertliktir. Benim partimi kimse bu tür örgütlerle ilişkilendiremez'' dedi.
Ankara- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen, ''Türkiye 2023'e yürüyor, Ankara AK Parti'de Buluşuyor'' programında yaptığı konuşmada, Erzurum'un 27 Ocak Perşembe günü kış oyunlarına hazırlandığını anımsatarak, ''Sayın Kılıçdaroğlu sende zerre kadar ülke severlik varsa, vatanseverlik varsa kış oyunlarının açılışına gel. Kar var mı, yok mu gör'' dedi.
Erdoğan, ''Onlar laf üretiyor biz iş üretiyoruz. Hemen oradan vatandaşın birisi kalktı, 'CHP'nin kaybolan o 1 trilyonu ne oldu Sayın Kılıçdaroğlu? Kaybedenleri açıklamadınız' diyor. Bunlar bu. Bunlar hazineyi doldurup ellerine verin, inanın hemen arkasından hazine boşalır. Çünkü geçmişleri böyle. Hep dolu aldılar arkadan boşalttılar. Onun için de benim milletim bunu iyi biliyor. İyi bildiği için de milletim hiçbir zaman bu CHP zihniyetine, bu ülkede tek başına iktidar yolunu açmadı'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, milli birlik, kardeşlik sürecinin adım adım hedefe ilerlediğini gördüklerini belirterek, dinsel milliyetçilik yapmayacaklarını ifade etti. Bu ülkenin yüzde 99'unun Müslüman olduğunun söylendiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bunu tabii neye göre ölçüyorlar, biçiyorlar bilemiyorum. Ama mezhebi olarak farklılıklar var. Sünnisi, Alevisi vesairesi... Ama ülkemizde az da olsa Musevisi, Hristiyanı var vesaire.. Hepsinin de inancı bizim güvencemiz altındadır. Ayırım asla yapamayız. Böyle bir hakkımız yok. Bu güvence altında biz bu ülkede bir olacağız, diri olacağız, iri olacağız. Bu yola böyle gireceğiz. Hiçbir Sünni'nin Alevi'ye, Alevi'nin Sünniye tahakküm etmesi düşünülemez. Kimsenin böyle bir hakkı yok. Biz bunu baştan beri savunduk ama birileri hedef saptırma gayreti içerisine girebilirler. Biz diyoruz ki 'Bizim işimiz var. Emir olunduğu gibi dost doğru ol' diyoruz yola devam ediyoruz.''
'İşte biz buyuz'
Başbakan Erdoğan, Hacı Bektaş Veli'nin ''Sevgi muhabbeti kaynar yanan ocağımızda / Bülbüller şevkle gelir, gül açar bağımızda / Hırslar, kinler yok olur aşk meydanımızda / Arslanla, ceylan dosttur kucağımızda'' dizelerini anımsattı. ''İşte biz buyuz. Biz her rengi ile Türkiye'yiz, biz Anadolu'yuz, biz Trakya'yız. Türkiye'nin tamamını aşkla, sevgiyle, kardeşlikle kucaklayan yegane parti biziz'' diyen Erdoğan, ''Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değil, bizim partimiz arslanla ceylanın dostça, kardeşçe var olduğu, birbirine saygıyla varlığını sürdürdüğü bir parti AK Parti'' görüşünü dile getirdi. Partisinin, insana, sadece insan olduğu için değer verdiğini vurgulayarak şöyle konuştu: ''Biz hiç kimsenin etnik kökenine bakmayız, derisinin rengi ile ilgilenmeyiz. Biz insanları inançlarına mezheplerine göre kategorize etmeyiz. Değil mi ki insandır, değil mi ki candır bizim başımızın üzerinde, bizim yüreğimizin baş köşesinde yeri hazırdır. İşte onun için bugün aramıza katılan, bugün partimize katılan bugün AK Parti heyecanına ortak olan tüm kardeşlerime hoş geldiniz diyorum. Genel Başkan Yardımcımın ifade ettiği gibi, misafir olarak değil, ev sahipliğine hoş geldiniz diyorum. Çünkü bizler burada hep ev sahibiyiz, bu evde misafir yok ev sahibi var. Eğer misafir olarak gelirlerse o zaman hep gidecekleri günü kollarız. Onun için biz ev sahibi olarak bekliyoruz ki gidecekleri gün olmasın. Medeniyet, istikrar, yeniden büyük Türkiye yolunda bizlerle birlikte yürümeyi seçmiş kardeşlerimize tekrar hoş geldiniz diyorum.''
'Terör örgütü kalkınmadan rahatsız oluyor'
Başbakan Erdoğan, dün Batman'da 69 farklı eserin açılışını yaptıklarını belirterek Batmanlıların tek yürek olduğunu söyledi. Bu hizmetlerden terör örgütü PKK'nin rahatsız olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Batman'da kalabalık toplanmasın diye haftalar öncesinden kampanya başlatıldı. Terör örgütü ve onun uzantıları Batman'ı, açılış heyecanını, açılış coşkusunu yaşamasın diye tehdit ettiler, bildiriler yayınladılar. Batmanlıları bu noktada korkuttular, ürküttüler ama buna rağmen Batmanlı dinlemedi, boyun eğmedi, Batman o muhteşem açılış töreninden uzak durmadı. Batman, Başbakanını, tüm bakanlarını, milletvekillerini kucakladı, samimiyetle kucakladı. Batman'da bizim ziyaretimiz öncesinde yapılan eylemler, yayınlanan bildiriler, vatandaşı korkutmaya, sindirmeye yönelik tehditler, bizim doğru yolda olduğumuzun en bariz göstergesidir. Siz gidiyorsunuz orada 69 farklı eserin, hizmetin açılışını yapıyorsunuz ama birileri bundan rahatsız oluyor. Anlamak mümkün mü? Niye rahatsız oluyorsunuz? Sevinsene be arkadaş, sen de katıl buna, sen de bu coşkuyu yaşa, bu heyecanı yaşa. Batman'a bu eserler bugüne kadar gelmemişti, bak şimdi geldi, niye rahatsız oluyorsun, niye sevinmiyorsun?''
Başbakan Erdoğan, Batman Havaalanı'nda daha önce terminal olarak sadece bir teras olduğunu ve uçağa öyle geçildiğini ancak şimdi Batman'ın Türkiye'nin en gösterişli terminallerinden birine sahip olduğunu, Batman'ın çevresini çift yollarla çevrelediklerini belirterek, şöyle devam etti: ''Terör örgütü kalkınmadan rahatsız oluyor ki eylem yapıyor, terör örgütü oraya yaptığımız hizmetlerden rahatsız oluyor ki insanları tahrik ediyor, terör örgütü okullardan, yollardan, hastanelerden korkuyor ki insanların açılış törenlerine gitmesine engelliyor. Belli ki terör örgütü istismar zemininin artık kaybolup gittiğini görüyor. Onun için de kardeşliği, kaynaşmayı, dayanışmayı engellemenin mücadelesi içine giriyor''.
Terörle mücadelenin sadece güvenlik tedbirleri ile başarıya ulaşamayacağını anlatan Erdoğan, yoksulluk, yasaklar, yolsuzluk ile de mücadele ettiklerini ve terör örgütünün elinden tüm istismar araçlarını alacaklarını ve 81 ili eş zamanlı büyüteceklerini vurguladı.
Erdoğan, "Bölgesel milliyetçilik yapmayacağız, dedik. Bu ülkenin tüm farklı bölgelerine, batıya ne gelmişse doğuya, güneydoğuya da o gelecek. Kuzeye ne gelmişse güneye de o gelecek. Ayrım yapmayacağız. Onun için de 780 bin kilometre karelik vatan topraklarının tamamını en modern şekilde ayağa kaldıracağız, dedik'' şeklinde konuştu. Türkiye'de bunu başarmanın mutluluğu içerisinde olduklarını belirten Erdoğan, ''Ne yaptık? GAP dedik, DAP dedik, KOP dedik. Güneydoğu Anadolu Projesi, Doğu Anadolu Projesi, Konya Ovası Projesi, bu üç tane projeyi bir bakanlık altında topladık. Şu anda bu bölgelerde, sadece Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde yaptığımız yatırım, şu anda öyle zannediyorum ki 20 milyar doları buldu. Bunlar bugüne kadar olmuş şeyler değil'' dedi.
Eğitimden sağlığa, her tarafın, ulaşımın ayağa kalktığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Sadece şurada, Erzurum'da çok enteresandır, Anamuhalefet Partisi'nin Genel Başkanı Erzurum'a gidiyor. Bizim ile ilgili diyor ki, 'Bunlar bereketsiz' diyor. 'Bakın kar bile yağmıyor' diyor. Öyle bereketli ki... Diyor ki, 'Kaynak nerede diye soruyor' diyor 'Başbakan'... 'Türkiye ilk 20'nin içinde. İşte kaynak' diyor. Bu ilk 20'ye sen mi getirdin bu ülkeyi? 'El insaf' denilen bir söz var. Erzurum'a gittin de oradaki o dev kış oyunlarıyla ilgili yapılan tesisleri görmedin mi? İnsanın eline, diline durur. 650 trilyon yatırım yaptık, Erzurum kış oyunlarına hazırlanıyor Perşembe günü. Sayın Kılıçdaroğlu sende zerre kadar ülkeseverlik varsa, vatanseverlik varsa kış oyunlarının açılışına gel. Kar var mı, yok mu gör. Onlar laf üretiyor biz iş üretiyoruz. Hemen oradan vatandaşın birisi kalktı, 'CHP'nin kaybolan o 1 trilyonu ne oldu Sayın Kılıçdaroğlu? Kaybedenleri açıklamadınız' diyor. Bunlar bu. Bunların Hazine'yi doldurup ellerine verin, inanın hemen arkasından Hazine boşalır. Çünkü geçmişleri böyle. Hep dolu aldılar arkadan boşalttılar. Onun için de benim milletim bunu iyi biliyor. İyi bildiği için de milletim hiçbir zaman bu CHP zihniyetine, bu ülkede tek başına iktidar yolunu açmadı.''
27 Ocak Perşembe günü Dünya Üniversitelerarası Erzurum Kış Oyunları'nın açılışını yapacağını yineleyen Erdoğan, ''Erzurum artık doğunun 1 numaralı kenti haline geliyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, Milli Birlik ve Kardeşlik sürecinin adım adım hedefe ilerlediğini gördüklerini belirterek, dinsel milliyetçilik yapmayacaklarını ifade etti.
'Hepsinin de inancı bizim güvencemiz altında'
Bu ülkenin yüzde 99'unun Müslüman olduğunun söylendiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bunu tabii neye göre ölçüyorlar, biçiyorlar bilemiyorum. Ama mezhebi olarak farklılıklar var. Sünni'si, Alevi'si vesairesi... Ama ülkemizde az da olsa Musevi'si, Hristiyan'ı var vesaire.. Hepsinin de inancı bizim güvencemiz altındadır. Ayırım asla yapamayız. Böyle bir hakkımız yok. Bu güvence altında biz bu ülkede bir olacağız, diri olacağız, iri olacağız. Bu yola böyle gireceğiz. Hiçbir Sünni'nin Alevi'ye, Alevi'nin Sünniye tahakküm etmesi düşünülemez. Kimsenin böyle bir hakkı yok. Biz bunu baştan beri savunduk ama birileri hedef saptırma gayreti içerisine girebilirler. Biz diyoruz ki 'Bizim işimiz var. Emrolunduğu gibi dosdoğru ol' diyoruz yola devam ediyoruz.''
'Türkiye'den umut fışkırıyor'
Türkiye'nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bir değişim yaşadığını belirten Erdoğan, ülkenin her yerinden, her şehrinden artık umut fışkırdığını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, 8 yıl öncesi göz önüne getirildiğinde başkent Ankara'nın yanı başındaki Çankırı'ya, Yozgat'a, Kırıkkale'ye ulaşamadığını ifade ederek, ''Başkent Ankara -bırakınız Ardahan'ı, Iğdır'ı, Tekirdağ'ı, Denizli'yi- kendi köylerine, ilçelerine Nallıhan'a, Şereflikoçhisar'a, Çubuk'a, Güdül'e bile hizmet ulaştıramıyordu. Ama şimdi Ankara kendi köylerine ulaşıyor. Kızılcahamam'ın Dereneci köyüne, Güdül'ün Çukurören köyüne kadar Ankara yol götürüyor, -şimdi artık böyle bir Ankara var- su götürüyor'' dedi. Ankara'nın artık 80 vilayetin tamamına ulaştığınını, duble yollarla Ardahan'a kadar bağlandığını anlatan Erdoğan, ''Eksiklerimiz yok mu? Var. Onları da gidereceğiz, süratle gidereceğiz'' diye konuştu.
'Dünyayı kucaklayan bir Ankara...'
Toplu Konut İdaresiyle (TOKİ) 81 vilayetin tamamına konut götürüldüğünü dile getiren Erdoğan, 8 yılda 470 bin konuta başlandığını, bunun yaklaşık 340 bininin sahiplerine teslim edildiğini bildirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Şırnak'a üniversite götürüyor, Eskişehir'e, Konya'ya, Yozgat'a, Sivas'a, Bursa'ya, İstanbul'a hızlı tren hatları döşüyor. Ankara, artık malum üniversiteleriyle değil, Çubuk'ta da Yıldırım Beyazıt Üniversitesiyle anılacak. Ankara, artık sadece köyleriyle, ilçeleriyle, 80 vilayetleriyle değil, Bağdat ile ilgileniyor, Kabil ile ilgileniyor, Karaçi'ye uzanıyor, Beyrut'a uzanıyor, Gazze'ye, Kudüs'e kadar yardım elini uzatıyor. Ankara, AK Parti iktidarıyla gidiyor, Melbourne'deki, Toronto'daki, Berlin'deki, Kırcaali'deki, Sancak'taki vatandaşlarına, soydaşlarına ulaşıyor. Ankara, AK Parti iktidarıyla Moğolistan'a uzanıp, oradaki Türk eserlerini ayağa kaldırıyor. Ankara, AK Parti ile Saraybosna'ya uzanıyor. Oradaki camilerimizi, külliyelerimizi, köprülerimizi tamir ediyor. Ankara, AK Parti iktidarı ile Kudüs'te, Kosova'da Osmanlı şehitliklerini tamir ediyor.''
8 yıl önce ayakları üzerinde duramayan sendeleyen kendi derdine merhem bulamayan bir Ankara'nın var olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bugün dünyayı kucaklayan, dünyaya güçlü şekilde barış mesajlarını haykıran, hakkı söyleyen, haklının yanında yerini alan bir Ankara var. Bir köy, bir kasaba görünümündeki Ankara, bugün sadece Türkiye'nin değil, dünyanın artık bilim şehirlerinden bir tanesi haline geldi. Ankara bugün sadece Türkiye'nin değil, dünyanın bir sanayi kenti haline geliyor. Ankara, bugün modern altyapısıyla, ulaşım imkanlarıyla Türkiye'nin de dünyanın da önemli bir turizm kenti haline geliyor. 8 yıl önce Ankara'ya uçakla geldiğiniz zaman nasıl bir havalimanına iniyordunuz? Adeta gecekondu, öyle bir terminal binası... Nasıl bir yolla Ankara merkeze ulaşıyordunuz? Ama şimdi, modern bir terminali, bunun yanında Büyükşehir Belediyemizin yapmış olduğu Turgut Özal Bulvarı ile şehre giriyorsunuz. Bitmedi, bütün o gecekonduların olduğu bölgelere TOKİ ve Büyükşehir Belediyemiz el ele konutları inşa ediyorlar. Bir tarafta modern ve bir tarafta yerel mimariyle konutlar yapılıyor. İnşallah süratle de sahiplerine teslimat başlayacak.''
'Türkiye fazlasını hak ediyor'
Başbakan Erdoğan, ''Şehre girerken, 'Biz şimdi gerçekten büyük bir şehre geldik ve Türkiye'nin başkentine geldik'... Herkes bunu görüyor, biliyor, söylüyor. Yabancı dostlar, devlet başkanları, başbakanları geldiği zaman, hele kısa bir zaman önce geldiyse, bize söyledikleri ne biliyor musunuz? 'Her gelişimizde buralar değişiyor. Çok büyük bir değişim var ülkenizde ve bu zaten belli' diyorlar. Ankara, artık uluslararası ticarette söz sahibi olan, uluslararası fuar boyutu olan bir kent'' diye konuştu.
Ankara'nın, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olduğu kadar, artık bölgesinde barışın, huzurun, istikrarın, diyaloğun başkenti de olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Ankara, bizim başkentimiz olduğu kadar, Medeniyetler İttifakı'na, küresel ekonomiye, küresel barış çabalarına başkentlik yapıyor. 8 yılda Türkiye'ye nice rekorlar yaşattık. Ama yeterli değil. 8 yılda Türkiye'ye nice tarihi başarılar yaşattık ama yeterli değil. 8 yılda Türkiye'yi her alanda büyüttük ama yeterli değil. Biz bütün bunları birer başlangıç olarak görüyoruz. Türkiye'nin bundan çok fazlasını hak ettiğine inanıyorum'' dedi.
Başbakan, gazetecilerin sorularını yanıtladı
Başbakan Erdoğan, Ankara Spor Salonu'ndaki ''Türkiye 2023'e yürüyor, Ankara AK Parti'de Buluşuyor'' programının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, ''CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'AK Parti ile Hizbullah ile işbirliği yapıyor' şeklinde bir açıklaması oldu. Buna ilişkin değerlendirmeniz nedir'' sorusu üzerine, Erdoğan ''Kendine göre bu tespiti Ana Muhalefet Partisi'nin Genel Başkanı eğer kullanmışsa, bu bir defa genel başkanlığın ötesinde bir yaklaşım tarzıdır ve en azından bir terbiyesizliktir. Çünkü bir iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Ak Parti'yi Hizbulullah ile herhangi bir terör örgütüyle ilişkilendirme gayreti içerisine girmek bir densizliktir, namertliktir. Benim partimi kimse bu tür örgütlerle ilişkilendiremez. Bunu açıklamadığı sürece bu densizlik, bu namertlik onun üzerinde ve camiasında kalacaktır. Bunu bu kadar açık söylüyorum. Bu kadar ağır kullanıyorum. Benim partimi kimse bu tür örgütlerle ilişkilendiremez, böyle bir hale getiremez.''
Erdoğan, ''Gazeteci Yazar Uğur Mumcu'nun öldürülüşünün 18. yılı. Mumcu'nun katilerinin ortaya çıkarıldığını düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine, olayın zanlılarının yakalandığını, şu anda tutuklu olarak mahkemelerinin devam ettiğini söyledi. Bundan sonrasının yargıyla alakalı olduğunu, yürütme ile ilgili bir süreç olmadığını belirten Erdoğan, ''Biz temenni ederiz ki biran önce burada da yargı kararını vermiş olsun. Ve bundan gerek ailesi, gerek millet, gerekse bizler de netliğe kavuşması sebebiyle huzur bulalım'' dedi.
Polislerin askerlik süreleri
Polislerin askerlik sürelerine ilişkinle ilgili çalışmalara ilişkin olarak soru üzerine Erdoğan, 1111 Sayılı Askerlik Kanunu'nun 10. maddesinde yeni bir düzenleme yaptıklarını ve bu düzenlemeye göre, gerek polis akademisi mezunları gerek iki yıllık yüksekokul mezunlarının 10 yıl polislik görevini yaptıktan sonra askerliğini yapmış sayılacaklarını ifade etti. Erdoğan, şu anda askerlik görevini yapmakta olanların bu kanun çıktıktan sonra askerlik görevleri durdurularak terhis edilmiş olacaklarını kaydetti. Erdoğan, ''Şu anda 38 bin gibi bir yığılma var. Bunlar da yine aynı şekilde bu yasadan istifadeyle askerliğini yapmış olacaklar, fakat 10 yılı tamamlamayanlar askerliklerini yapmamış olacaklar. Askere sevk edilecekler'' dedi.
'Milletimizin takdirleri çok çok önemlidir'
''Bazı Ergenekon sanıklarının CHP ve MHP'den milletvekili adayı olacağı söyleniyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, her siyasi partinin bu tür tasarruflarda seçim yasasının ve yasaların elverdiği ölçüde istediği şekilde hareket edebileceğini belirtti. Başbakan Erdoğan, ''İstediği şekilde hareket ettikten sonra milletimizin takdirleri çok çok önemlidir. Milletimizin takdirleri de bireysel değildir. Milletimizin takdirleri geneldir, bunun yansımasını da en güzel şekilde Haziran 2011'de görürüz'' dedi.
Erdoğan, ''İsrail'in, Mavi Marmara baskınında İsrail askerlerinin tutumunun 'uluslararası hukuka uygun olduğu' yönünde raporu var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna, ''Bu sipariş üzerine bir rapordur. Kendi ülkesinde hazırlatılan bir raporun kıymeti harbiyesi olabilir mi? Şu anda Cenevre'den çıkan sesi, çıkan raporu gördünüz. Bu olayın uluslararası sularda, alçakça, vahşice bir olay olduğu bu raporda açıkça ifade ediliyor. Şu anda yapılmakta olan panel çalışmaları devam ediyor. Birleşmiş Milletlerin bu konuda yakın takibi var. Bunlar devam ediyor. Bizler bu işin takipçisiyiz. Benim nezdimde bu hazırlanan raporun kıymeti harbiyesi, geçerliliği yoktur'' yanıtını verdi.
CHP'den ''Hakikat Komisyonu'' kurulması yönünde bir teklif geldiğinin hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, ''O, onların kendi takdiridir. Bizim için önemli olan bunun içeriğidir. Zarf, mazruf meselesi. Biz zarfla değil, mazrufla uğraşıyoruz'' diye konuştu. ''Balyoz darbe planıyla ilgili yeni belgeler ortaya çıktı. Örgütün 2008 yılına kadar aktif olduğu yönünde iddialar vardı. Bu süreci nasıl takip ediyorsunuz?'' sorusuna Erdoğan, ''Bunlar artık savcılık elinde olan dosyalar. Savcılığın bizzat yapmış olduğu bir operasyon ve dosyaların hepsi kendisinde, süreci de bizzat kendisi yürütüyor. Temennimiz odur ki, ne kadar gizli kapaklı şeyler varsa, bunlar açığa kavuşsun ve ülkemiz de böylece bu tür şeylerle şeffaflık olayını gerçek yüzüyle görmüş olsun'' yanıtını verdi.
Lübnan'daki hükümet krizi
Başbakan Erdoğan, ''Lübnan'daki hükümet krizinin çözümü noktasında bir uluslararası toplantı yapılabileceğini ifade etmiştiniz. Önümüzdeki günlerde bu noktada bir adım gelecek mi'' sorusu üzerine, ''Şu anda bir kesintiye uğradı diyebilirim. Lübnan şu anda kendi içinde kendisi olayı çözme konumunda, parlamento kendi içinde başbakanını tayin etme kararında. Bunun adımını atacaklar. Temennimiz odur ki, parlamento kendi içinde yapacağı bu seçimde kararını en isabetli, en hayırlı şekilde versin ve bir an önce Lübnan'daki bu çözümsüzlük çözüme kavuşmuş olsun'' dedi.
Bir gazetecinin, ''Aktütün Karakolu yakınında silahlar bulundu. Genelkurmay bunu kabul etti. Bir değerlendirme alabilir miyiz'' sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı: ''Genelkurmay Başkanımdan konuyla ilgili bilgiler aldım. Bu, Genelkurmay Başkanımın da bana verdiği bilgilere göre tamamen çevrede bulunmuş, geçmişten itibaren. Taşınma esnasında da bunların orada hurdalık diye ifade edilen bölgede bırakılmış olan, bir kısmı unutulmuş olan silahlar. Zaten öyle çok büyük sayıda olmadığını, tamamıyla bunların o tür aramalarda veya ele geçirilen bu tür silahlar olduğu mahiyetinde. Kendi envanterinde olmayışları da oradan geliyor.'' ''Ramiz Ongun ve Mehmet Ağar'ın partinizden milletvekili adayı olacağı söyleniyor'' denilmesi üzerine Erdoğan, partisine bu tür katılımlar olduğunda bunları gizli değil, açık yapacaklarını söyledi.
Erdoğan, ''Ben de gazetelerden birçok şey okuyorum. Şu anda bu söylediklerinizin bizimle herhangi ilgili bir yanı yok, ama netleştiğinde, herhangi bir şey olursa zaten biz onu ya grup toplantımızda veya partimizin herhangi bir toplantısında açıklarız. Aynen böyle gümbür gümbür bu katılımlar devam eder'' diye konuştu. ''İstanbul'da tüm taraftarların biraraya geldiği size karşı yapılmış bir eylem vardı'' denilmesi üzerine Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Tüm taraftarlar dediğiniz kaç kişiydi, kimler tarafından organize edildi? Bunlara bakın. Böyle grupçukların, belli bir siyasi parti tarafından organize edilen bu tür olayların hiçbir zaman bizim futbolseverleri, spor camiasını ilgilendiren bir olay olmadığını gönül rahatlığıyla ifade ederim. Onların eline topu verseniz bomba diye karakola götürürler. Ama bunlar karakola da götürme niyetinde olanlar değildir. Başka yere götürürler.''
Bir başka soruya karşılık Erdoğan, Erzurum ziyareti sırasında 27 Ocakta geniş katılımla öğrencilerle biraraya geleceğini de söyledi.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a sert çıktı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eleştirilerine partisinin grup toplantısında yanıt verdi. Bağırma ile çağırma ile işlerin yürümediğini belirten CHP Genel Başkanı, "Bu işler akılla, mantıkla olur. Boş varilin sesi yüksek çıkar, boş olduğu için. Öyle bağır, çağır, hakaret et, küfret, bunlarla ilgisi yok" dedi.
Ankara- Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı'nın eleştiri oklarında Başbakan Erdoğan vardı. Meclis Adalet Komisyonu'ndan istifa eden 5 milletvekiline konuşma hakkı tanınmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Halk için çalışanlar için mesai kavramı olmaz. CHP milletvekilleri AKP'nin figüranı mı olacak, biz bunu mu kabul edeceğiz? Senin figüranların, emir kulların var zaten orada" dedi.
Komisyondan istifa eden CHP'li milletvekillerine gösterilen tepkiyi eleştiren CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
"Arkadaşlarımız komisyondan toplu olarak istifa ettiler. Çalışılmaz dediler. 'Niye istifa ediyorsun.' Sen önce kendine sor Başbakan, niye 5 dakika ile sınırlandırıyorsun. Genel Kurul'da konuş, Meclis Başkanı sana 5 dakika versin. İçine sindiriyor musun, sindirmiyor musun? İtiraz geldiğinde sen mi susturacaksın yoksa ben mi susturacağım derken, efelik yaparken, bırak parlamenter de konuşsun."
"Elbette direneceğiz"
AKP tarafından baskı kurulduğuna dikkat çeken CHP Genel Başkanı, "Elbette direneceğiz. Halka anlatacağız. Başbakan'ın anlamadığı bir şey var. Sanıyorlar ki bu CHP'liler de bizim gibi biat kültürünün sonucu olarak parlamentoya geldiler. Biz öyle değiliz. Birilerine biat ediyorsa AKP'li milletvekillerinin o kendi sorunlarıdır" dedi.
Başbakan'ın gittiği illerde bazı vatandaşlara yapılan uygulamayı eleştiren Kılıçdaroğlu, "Doğu ve Güneydoğu'da Hizbullah ile kanka olursun. Çıkar milletvekillerin itiraf ederler. Sonra beyefendi der ki; bunlar demokratik derneklerdir. Mahkemenin kararları var. Terör örgütünün yan kuruluşu diye karar var. O karardan sonra o milletvekilleri oraya gidiyor. Ne olduklarını hepimiz biliyoruz" diye konuştu.
"Kim çark ediyor, kim kıvırıyor?"
Yüksek yargı organlarının yapısını değiştiren tasarıları hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Hükümetin kafası karışık. Daha düne kadar Yargıtay'da 250 sayısı çok fazla 150'ye inmeli diyorlardı. Sonra ne oldu 250 az dediler. Kim çark ediyor, kim kıvırıyor. Çık millete hesabını ver. Çıksın Başbakan hesap versin" dedi.
"Bütün örgütlerimiz sokak sokak örgütlenecek"
"Bağırma ile çağırma ile bu işler olmuyor. Bu işler akılla, mantıkla olur" diye seslenen CHP Genel Başkanı, "Boş varilin sesi yüksek çıkar, boş olduğu için. Öyle bağır, çağır, hakaret et, küfret, bunlarla ilgisi yok" dedi.
"Bizim yapacağımız şey halka gitmek ve AKP'nin ikiyüzlülüğünü anlatmak" diye vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, "Gerekirse bütün örgütlerimiz sokak sokak, cadde cadde, mahalle mahalle, semt semt örgütlenecek. Biz tek başına iktidar için mücadelemizi vereceğiz" şeklinde konuştu.
Mısır ve Tunus'taki olayları hatırlatan Kılıçdaroğlu, söz konusu olayları tetikleyen konunun yolsuzluk ve işsizlik olduğuna dikkat çekerek, "Yargı bağımsız değil. İşsizlik kol geziyor. Baskı almış başını gidiyor" dedi.
Başbakan'ın darbelerden bahsettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Sayın Başbakan 8 yıldır bir darbe lafı tutturmuş gidiyor. Bıktık darbe edebiyatından. Ben şunu söyledim, Sayın Başbakan eğer bu ülkede darbe olacaksa o tankın önüne önce Kemal Kılıçdaroğlu çıkacaktır, ne korkuyorsun sen. Darbe yok arkadaşlar, hangi çağda yaşıyorsunuz. Milletin gündemini çalmak istiyorlar. Çık milletin karşısına işsizliği çözeceğim de. Darbe olacakmış, ne darbesi. Nereden çıktı bu işler. Milleti korkutuyorlar. Rahmetli Menderes'i sömürmeye kalkıyor. Sen kim rahmetli Menderes kim? Sen daha Menderes'in vasiyetini okumamışsın. Milleti darbe diye korkutuyorlar. Kim darbe yapacakmış yok öyle bir şey."
"Sayın Başbakan halkın gündemini halkın önünden çalmak istiyor" diye seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Tipik bir örneği, Kars'taki heykel. Bu milletin derdi yok 70 milyon Kars'taki heykele kilitlendi. Bu milletin derdi işsizlik. Bu ülkede açlık var. Tutturmuş 'heykeli yıkacağım.' Kendisini arabadan kurtaran balyoz vardı ya o balyozu alsın Kars'taki heykeli yıksın kardeşim. O heykeli yıkarsa tarihe heykel yıkan Başbakan olarak geçer. Hep yolsuzluklarla, baskı rejimiyle tarihe geçecek değil ya. Yargıyı ele geçirmek için çaba veriyor, onun için tarihe geçecek değil ya, bir de heykel yıkan Başbakan olarak tarihe geçsin" dedi.
"Öfkene hakim olamıyorsan siyaseti bırak"
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiri yağmuruna tuttu. Başbakan'ın üslubunu eleştiren Kılıçdaroğlu, "(öfkene) hakim olamıyorsan siyaseti bırak" çağrısı yaparak, şöyle dedi:
"Kimse ile kavga etmek istemiyoruz. Başbakan, Burdur ve Denizli'de esip gürlüyor. Neler varsa ağzından çıkıyor, kontrolsüz bir biçimde. Esip gürlüyor. Anlamak mümkün değil. Esip gürlese bir şey olsa eyvallah. Esiyor yaprak da kımıldama yok, gürlüyor bir damla bile yere düşmüyor. Ne esip gürlüyorsun kardeşim adam gibi oturup konuş. Ne bağırıp çağırıyorsun. Bağırıp çağırıyor da doğruyu söylese eyvallah diyeceğiz. 'Ben de insanım' diyor, 'ben de öfkeme hakim olamıyorum' diyor. Hakim olamıyorsan siyaseti bırak. Kimse sana zorla siyaset mi yap diyor. Siyasetçinin görevi sakin olmak, eleştiriyi sabırla dinlemektir."
"Atma Recep din kardeşiyiz"
Denizli'de, AKP'li bir vatandaşın kendisine soru sorduğunu ve yanıtını da verdiğini hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Bir vatandaş Denizli'de 1 trilyonun hesabını sormuş. Ben de o soruya yanıt vermemişim. İnsaf, insaf ki ne insaf. Meşhur bir laf var ya. Atma Recep din kardeşiyiz diye. Aynen öyle" dedi.
Her sorunun yanıtını verdiğini vurgulayan CHP Genel Başkanı, "Orada Denizlililer var, medya var. Soruyu soran da AKP'li vatandaşımız. Her sorunun yanıtını verdim" dedi. Başbakan'ın bu konudaki sözlerini eleştiren Kılıçdaroğlu, "Çıkıyorsun kürsüye, onlara doğruyu söylemiyorsun. Bir Başbakan'a yakışır mı? Sana yakışır mı? Oturuyorsun bir de namaz kılıyorsun, camide miting yapıyorsun. Kalkıyorsun bir de yalan söylüyorsun. Ben o sorunun yanıtını verdim" dedi.
AKP'nin de hesaplarının incelendiğini hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Anayasa Mahkemesi tarafından bazı giderler kabul edilmedi, bizimki gibi. Biz hiçbir zaman çıkıp niye bu giderler kabul edilmedi sen hortumcusun demedik. Neden biz de gider yapmışız o da gider yapmış ama Anayasa Mahkemesi bazı giderleri kabul etmiyor. Saygı duyuyoruz" dedi.
"Burada çalınan bir para yok. Ama bizlerle onlar arasında bir fark var" diye konuşan CHP Genel Başkanı, "Biz de hiçbir zaman parti yöneticilerinin parfümleri, kişisel bakım ürünleri partinin hesabından ödenmez. Yok öyle bir şey. Kendi cebinden alırsın. Başbakan'a soruyorum. Senin şu parfüm merakın nereden geliyor? Senin şu kişisel bakım ürünlerin nedir, çık anlat bakalım? Sen bunları niye AKP'ye fatura ediyorsun? Çık millete anlat" diye seslendi.
"Korktular, torba tasarıya bir hüküm koydular"
"Senin yüzünü göstereceğim, senin maskeni indireceğim" diyen CHP Genel Başkanı, AKP'nin korktuğu için Torba Tasarı'ya bir hüküm eklediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bunlar Torba Tasarı'ya bir hüküm eklediler. Okuyorum, 'siyasi partiler amaçlarına ulaşmak için gerekli gördükleri siyasi faaliyetleri kapsamında her türlü harcama yapabilirler'. Demek ki parfüm kullanırsan, kişisel bakım ürünleri kullanırsan parti amacına ulaşmış olur. AKP bu."
"Ortada bir hortumlama yok ama Başbakan arıyor, tarıyor bu CHP'de ne bulacağım diye" diyen CHP Genel Başkanı, "Sayın Başbakan sen bir şey bulamazsın, avucunu yalarsın bu konuda. Yolsuzluk konusunda avucunu yalarsın" dedi.
Başbakan'ın, kendisinin SGK Genel Müdürlüğü yaptığı dönemi eleştirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ben bir iki bakan hariç bütün bakanlarla kavga ettim. Hiç kimseye ödün vermedim. Sayın Başbakan beni eleştirecekse doğru yerden eleştirmesi lazım" dedi.
SSK emeklilik sigortasında ilk finans açığının 1970 yılında çıktığını kaydeden CHP Genel Başkanı, "Açık, 2 milyar 794 milyon civarında" dedi. "Bilgisizlikle bir adam bir yere gidebilir mi?" diye soran Kılıçdaroğlu, 1999'da emekli olduğunu hatırlatarak, 2000 yılında finans açığı 2 milyar civarında olduğunu 2009 yılında finans açığının ise 28 milyar civarına çıktığını söyledi. Başbakan'a, "Hadi çık adam gibi yanıt ver, hangisi daha büyük" diye soran CHP Genel Başkanı, "Benden korkuyor ama onun korkusunu pekiştireceğim ben" dedi.
Yolsuzluk dosyalarını ortaya çıkarmasının ardından AKP'de, "Kılıçdaroğlu'nun bir açığını bulabilir miyiz" diye bir arayış başladığına dikkat çeken CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
"2008 yılında bir onay alıyorlar. 1991'den bugüne kadar bütün ihaleler incelensin diye, müfettişlere veriyorlar. 2 yıl inceliyor. 17.06.2010 tarihli onaya geliyorum. Onay şu; konu hakkında yapılacak bir işlemin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Başbakan'a soruyorum. Benim ihale dağıttığımı söylüyorsun. Onların yaptığı işlemlerde hiçbir şey bulunmadı. Hesaplarım incelendi. Bakanlar seferber oldular, bulamazlar. Peki Sayın Başbakan sen hangi ahlakla hangi siyasi tutarlılıkla benim ihale dağıttığımı söylüyorsun. Benim adım Recep Tayyip Erdoğan mı?"
Yürekleri yok
Başbakan'a isteği kanalda ve istediği gazetecilerle tartışmak için çağrı yaptığını hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Ama gelemezler. Yürekleri yok. Bunlar da ne yürek var, ne hak hukuk var" dedi.
Başbakan'a iki kez soru sorduğunu, ancak yanıt alamadığını vurgulayan CHP Genel Başkanı, "Sen onardığın camide namaz kıldın. O caminin onarımında yolsuzluk yapıldı, Sayın Başbakan'dan bir ses çıktı mı, çıkmaz. Bunların Müslümanlığı kendilerine. Yolsuzluk yapacaksın, üstelik milletin ibadet yaptığı yerde yapacaksın, yolsuzların sırtını sıvazlayacaksınız, sonra gelip bana laf uzatacaksın. Biz kazandığımız her kuruşu alın terimizle kazandık. Boğazımızdan aşağıya haram lokma inmedi. Bunu önce Başbakan bilsin" dedi.
Başbakan'ın Mardin'de 78 tesis açtığını ifade eden CHP Genel Başkanı, "Çoğu ikokul, ortaokul, lise. Okulun badanası yapılmış tesisi açıyor, çatısı aktarılmış tesisi açıyor. Milleti kandırıyor. Recep Tayyip Erdoğan milleti kandırıyor. Çık bu 78 tesisi adam gibi açıkla.Ardahan'a gitti, 27 tesis açtı. İstinat duvarı yapmışlar, onu açıyor. Hadi kuldan utanmıyorsun da, insan Allah'tan korkar ya. Millete yalan söyleme Allah'tan kork. Bunu yaparken devletin uçağını kullanıyorsun" dedi.
CHP Genel Başkanı, AKP'nin, "Aldatanlar ve Kandıranlar Partisi" olduğunu ifade etti.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Kılıçdaroğlu’ndan ‘Kürdistan’ açılımı
CHP’nin Ortadoğulu medya mensuplarına verdiği davete sürpriz bir kuruluş da eklendi.
CHP, Kılıçdaroğlu’nun Ortadoğu ülkelerinden bazı gazetecilerle yaptığı toplantıya davet edilmeyen Kürdistan Haber Ajansı temsilcisini son dakika değişikliği ile görüşmeye dahil etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ortadoğu'da faaliyet gösteren ve Türkiye'de temsilciliği bulunan bazı basın yayın kuruluşları ile dünkü kahvaltılı buluşması öncesi ilginç bir trafik yaşandı. Toplantıya çağrılan isimler arasına "son dakika" değişiklik yapılarak, Kürdistan Haber Ajansı (Ajansa Kurdistane-AK News) da davet edildi.
Çağrılmayınca kendi başvurdu
CHP Genel Başkan Yardımcısı Osman Korutürk'ün organize ettiği toplantıya İran Radyo ve Televizyonu, İran Haber Ajansı, BAE Al Arabiya TV, Katar Al Jazeera TV, Lübnan Al Manar TV, Katar Al Arab Gazetesi, Kerkük Gazetesi, Kerkük Haber Ajansı, Kuveyt Haber Ajansı, Lübnan LBC, Mısır M na Orta Doğu Haber Ajansı ve Irak Türkmen Şanı Dergisi temsilcileri davet edildi. Bu isimlerin Genel Merkez'den duyurusu da önceki gün gerçekleşti. Davet listesinde olmayan merkezi Erbil'de bulunan ve kamuoyunda Irak Bölgesel Yönetimi lideri Mesut Barzani'ye yakınlığı ile bilinen Kürdistan Haber Ajansı'nın Türkiye Temsilcisi Kemal Avcı da toplantıya katılmak için başvuruda bulundu. Parti yönetiminin onaylamasının ardından Avcı da toplantıya katıldı. Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada Tunus ve Mısır'da yaşanan gelişmelere değinirken, demokratik dönüşüm hareketlerine dışarıdan dolaylı ve doğrudan müdahale etmek yerine bu ülkeler için özgürlük ve demokrasiyi daha sesli dile getirmek gerektiğini ifade etti.
Seçim öncesi Irak’a gidecek
Ön yargılarımızı tarihe gömmeliyiz diyen Kılıçdaroğlu, "Ortadoğu'da gelecek henüz yazılmamıştır. Onu demokratik değerlerle yazmak bize düşüyor" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, seçimden önce Irak'a gideceğini de söyledi. Ziyaretin Bağdat yönetiminin vereceği tarihe göre netleşeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Kerkük'ün statü sü ne iliş kin ola rak ise şunları söyledi: Kerkük'te özel bir yönetim kurulmalı, yönetim tek bir gruba verilmemelidir. Farklı grupların çatışması değil, uzlaşması üzerine bir çözüm bulunmalıdır." CHP lideri Kılıçdaroğlu, Mavi Marmara baskınıyla ilgili olarak da İsrail'in hata yaptığını, özür dilemesinin ilişkileri rahatlatacağını vurguladı.
Arıtman'ı Irak'a götüreceğim
CHP lideri Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin CHP Milletvekili Canan Arıtman'ın, "Arap kadınları gibi olmak istemiyoruz" açıklamasını anımsatarak Arap kadınlarının aşağılandığını ifade etmesi üzerine, "Yanlış bir söylem, doğru bulmuyorum. Canan Hanım'ın Arap kadınlarını tanıması lazım. Irak gezisine birlikte götüreceğim" dedi.
"Arap kadınları gibi olmak istemiyoruz" sözlerine açıklık getiren Arıtman ise şunları söyledi: "Açıklamama kadın hakları açısından bakılmasını dilerim. Bu değerlendirmemim kılıkla kıyafetle ilgisi yoktur, insan haklarıyla ilgili değerlendirmedir. Türkiye'de de son yıllarda kadın hakları konusunda gerileme var. Geriye gidişi ulusal ve uluslararası raporlarda görüyoruz. Dünya Ekonomik Forumu'nun Küresel Kadın Erkek Eşitliği Raporu'na göre Türkiye, kadın-erkek eşitliği bakımından 134 ülke arasında sondan 8. sırada bulunuyor. Yemen, Suudi Arabistan gibi ülkelerle aynı sıralarda bulunuyoruz. Benim uyarım bu yöndeydi." Arıtman, Kılıçdaroğlu ile birlikte Irak'a gidip gitmeyeceğiyle ilgili olarak, "Sayın Genel Başkanımızın vereceği her göreve hazırım" dedi.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
AP'ye kızdı: Dengesizler!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, basın özgürlüğü ile ilgili sert eleştirileriyle gündeme gelen Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporuna "Raporu hazırlayanlar dengeli değil" diyerek yanıt verdi. Erdoğan, "Biz bildiğimizi okumakla görevliyiz" diyerek raporun tamamen sipariş üzerine hazırlanmış bir rapor olduğunu iddia etti.
İstanbul- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi adeta topa tutan Avrupa Parlamentosu'nun hazırladığı son Türkiye raporunu ve hazırlayanları "dengesiz" olarak niteledi.
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklandıkları döneme denk gelmesi nedeniyle Türkiye'deki basın özgürlüğüne sert eleştiriler getiren raporu değerlendiren Erdoğan raporun "sipariş üzerine" hazırlandığını iddia etti.
"Raporun ve hazırlayanların dengeli olduğuna inanmıyorum" diyen Başbakan, 'herhangi bir adım atacak mısınız?’ sorusuna da, "Adım atmamıza gerek yok, onlar rapor hazırlamakla biz de bildiğimizi okumakla görevliyiz" dedi.
Raporla ilgili "O ifadeler Türkiye'deki basın özgürlüğünü anlatmıyor" diyen Erdoğan, "tutuklu gazetecilerin hiçbirinin yazdıklarından ötürü içeri girmediğini" savundu.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Avrupa parlementosu raporunda basın konusunda uyarıda bulunmuş... Bir bakalım:
UYARI 1: "Türkiye'de basın özgürlüğü ihlali endişe verici boyutta. Türk hükümetini basın özgürlüğü ilkelerini desteklemeye çağırıyoruz."
UYARI 2: "Türk medyasında basın özgürlüğü, sansür endişe verici. Basının bağımsızlığı demokratik toplumun 'Olmazsa olmazı' dır."
2006 yılında AB nin AKP ile ilgili"yolsuzlukla mücadele eden makamlar zayıf,yolsuzluk yaygın"raporu hazırladığını da hatırlayalım....
***
Başbakan Erdoğan'a göre tutuklananların hiçbiri gazetecilikten tutuklanmamış.Başbakan: "Çetelerin tetikciliğini yapıyorlar. Darbelere çanak tutuyorlar. Psikolojik harekatlar yürütüyorlar." şeklinde değerlendiririyor içeri alınan gazetecileri...İlginç olan konu kendisine muhalefet olan gazetecileri bu şekilde düşünüyor...!..Bırakın demokrasi'yi krallıkla yönetilen kaç ülkede bizdeki kadar tutuklu gazeteci var?...Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'ı hücre hapsine atan AKP İLERİ (!) demokrasisinin Deniz Fenerini yargılayacak kadar ileri gidemediğini ;
AKP Hükümetinin Bölücübaşının cezaevi koşullarını her gün daha da rahatlattığını en son da hücresine plazma tv koyduğunu da unutmayın.!
Basın özgürlüğü mü dediniz ???.. "Bize karşı çıkan kanı bozukları tahlil etmeli" Ahmet Aydoğmuş AKP Çorum milletvekili 23 Şubat 2010...
Basın özgürlüğü mü dediniz ???.. :"Köşe yazarları daha az yazarsa ülke huzur bulur"Recep Tayyip Erdoğan 1 Aralık 2009
Muhalif Gazeteciler neden hapiste sorusunun en güzel cevabı buyrun :''Şimdi Fişleme sırası bizde''Avni Doğan (AKP K.Maraş Milletvekili )
***
Recep Tayyip Erdoğan'ın basındaki diğer demeçleri:
Recep Tayyip Erdoğan'ın 21.11.1994 tarihli milliyet gazetesinde yayımlanan demeci."ELHAMDÜLİLLAH ŞERİATÇIYIZ"...
“Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız.”
“Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.”
“Türkiye’nin yarınında artık Kemalizme ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. Kemalizmin yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir. Bizim için en üst belirleyici, İslam’ın etkileridir. Her şey ona göre belirlenir.”
''Hem laik hem müslüman olunmaz! Ya müslüman olacaksın ,Ya laik...İkisi bir arada ters mıknatıslama yapar''Recep Tayyip Erdoğan...yorumsuz..!
"Bütün okullar İmam Hatip yapılacak” 17.9.1994 Cumhuriyet
''Demokrasi Bizim için bir amaç değil araçtır.Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız''!
*****
Birde hangisine inanacağız şeklinde demeçleri var, Recep Tayyip Erdoğan'ın..
19 Şubat 2003 AKP Hükümeti: “ABD’nin yanında olmayacağız / 01 Mayıs 2005 AKP:''ABD dostumuz müttefikimizdir”........
???????
Yıl 2002 R. Tayyip Erdoğan :“Ben gelişerek değiştim.” / Yıl 2006 R.Tayyip Erdoğan:“Ben hiçbir zaman değişmedim. İslami fikirler değişmez.''....
???????
*****
Öyle bir geçer zaman ki: Recep Tayyip Erdoğan'nın 2002 yılında Seçim Arenası Programında verdiği''Dokunulmazlığı Kaldıracağız''sözünün üzerinden 9 yıl geçti.Şu an mecliste olan ve yolsuzluk yaptığı tespit edilen 142 Akp milletvekiline DOKUNULAMADIĞINI da unutmayın..!
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
"CHP'de balık baştan kokmuş"
CHP'de yaşanan taciz iddialarına değinip, Kılıçdaroğlu'nun AK Parti yöneticisi ile ilgili "büyük balık" yorumuna yanıt veren Erdoğan, "Siyasetin tek limanı ahlaktır. Siyaset ahlaksızlığın sığınağı olmaz" dedi
Başbakan Tayyip Erdoğan'dan, CHP'deki taciz iddilarında gündeme gelen AK Parti yöneticisi ile ilgili "büyük balık" yorumlarına yanıt verdi. Siyasetin tek limanının ahlak olduğunu belirten Erdoğan "Siyaset, ahlaksızlığın sığınağı olamaz. Siyaset, ahlaksızlık üzerine yürütülemez, ahlaksızlığa kılıf olarak örtülemez. O medyaya yansıyan konuşmalarda balık ifadeleri geçiyor ya CHP'de balık baştan kokmuş. CHP'de tuz kokmuş tuz. Bu hale gelmiş" şeklinde konuştu. Parti genel merkezinde düzenlenen ''Vizyon 2023'' konulu 3. Gençlik Sempozyumu'nda gençlere seslenen ve siyasete girmeleri çağrısı yapan Erdoğan şu mesajları verdi:
'TUZ KOKMUŞ, TUZ'
Siyasetin tek limanı ahlaktır. Siyaset, ahlaksızlığın sığınağı olamaz. Siyaset, ahlaksızlık üzerine yürütülemez, ahlaksızlığa kılıf olarak örtülemez. Son dönemlerde siyasetin önünde olan kişilerin neler yaptıklarını, neler ettiklerini görüyorsunuz. Kendi vicdanı karşısında, kendi arkadaşları karşısında, hatta rakipleri karşısında ahlakın en temel ilkelerinden yoksun olanlar, milletin önünde gidemez, millete öncülük, liderlik yapamazlar.
Biz aynı şekilde, siyasetin seviyesinin aşağılara çekilmesine rıza gösteremeyiz. Muhalefetin, ibretle izlenen üslup ve yöntemi bizim nezdimizde kendisine sığınak bulamayacak. İşte görüyorsunuz. Her ağızlarını açtıklarında, 'dinleniyoruz, izleniyoruz, takip ediliyoruz' diyerek bizi itham ediyorlardı. Kimin kimi izlediği, kimin kimi takip ettiği işte bugün tek tek ortaya dökülüyor. Şimdi ne diyorlar, 'Bana haber vermesi lazımdı, uyarması lazımdı' diyorlar. Kendi içlerine girdiler, birbirlerini nasıl takip ettikleri, nasıl izledikleri ortada. Hani o medyaya yansıyan konuşmalarda 'balık' ifadeleri geçiyor ya, CHP'de balık baştan kokmuş sevgili arkadaşlarım. CHP'de tuz kokmuş tuz, tuz bu hale geldi.
YANLIŞ YAPAN DIŞLANIR
Biz koltuk mücadelesi içinde değiliz, böyle bir sıkıntımız yok. Hatırlayın, Sayın Cumhurbaşkanı ile aramıza nifak tohumları ekmek isteyenlerin ne kadar gayret sarf ettiklerini. Bunların hiçbirinin tutmadığını görünce sesleri, solukları ne oldu, kesildi. Olay bu, çünkü biz makam, rütbe hırsı içinde değiliz. Biz, millete hizmet için bu yola çıktık.
Yanlış yola tevessül eden kim olursa olsun, bizim partimizde kendisine yer bulamaz, bulmamalıdır. Yanlışa tevessül eden kim olursa olsun, bizim partimizde müsamaha göremez.
Hiç kimsenin gençler üzerinden, gençliği istismar ederek siyaset yapmasını istemiyoruz. Hele hele gençlerin kanı üzerinden siyaset artık son bulsun istiyoruz. Güneydoğu'da o genç yavrularımızın ellerine, batıda bazı şehirlerimizde gençlerin eline kaldırım taşları, molotofkokteyli vererek, halkın otobüsünü, vatandaşın araçlarını kundaklamaya itenlere, kusura bakmayın ben lanet ediyorum. Böyle bir anlayış olamaz. Eğer özgürlüklere inanıyorsan, sandık gelecek. Kimseyi tehdit etme. Çık meydanlarda anlat, konuş. Ama köyü gidip tehdit etme. 'Bak bu köyden filanca yere oy çıkmazsa seçimden sonra köyün akıbetini düşünün' diye tehdit sallama.
'GENÇLER SİYASETE GİRSİN'
Sizlerin şahsında ülkemin tüm gençlerine sesleniyorum. Artık silah tüccarları kazanmasın. Ortadoğu'nun halini görüyorsunuz. Artık gençlerin kanı ile beslenen vampirler kazanmasın. Gençlerin üzerinden oy avcılığı yapanlar kazanmasın. Gençler, anneler, babalar, ülke kazansın.
Biz, gençlerin hissiyatını, enerjisini, heyecanını istismar edenlerden hiç değiliz. Türkiye'nin tüm gençlerinin siyasette aktif olarak yer almasını, Türkiye'ye ufuk çizmelerini, gelecek vizyonunu şekillendirmelerini her zaman gönülden arzu ettik, bunu da samimiyetle destekledik. Gençlerin siyasetten, siyaset üretmekten ve icra etmekten uzak tutulmalarına tahammül edemeyiz. Ancak, gençlerin, kandırılmak suretiyle, ellerine silah, ellerine taş, sopa verilerek sokaklara dökülmesine de aynı şekilde rıza gösteremeyiz.
12 Haziran seçimlerinde de gençlerin adaylığını destekliyor, yeni oluşacak parlamentoda 30 yaşın altında daha fazla genç kardeşimizin
ülkeyi ve gençliği temsil etmesini arzuluyoruz
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Çocuklarımızın hakkı yeniyor
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Birisi demiş ki ’efendim çıraklık dönemiydi, sonra kalfalık, şimdi ustalık dönemindeyiz’. Sevsinler senin ustalık dönemini, malı götürme dönemi. Bugün açın tüm gazetelerin manşetlerini görün, YGS sınavı. Çocuklarımız sınava girdi, gizli kapaklı formüllerle yine birileri avantaj sağladı. Çocuklarımızın hakkı yeniyor. İşte ustalık dönemi bu” dedi
Bazı açılış ve ziyaretlere katılmak için Antalya’ya gelen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Birisi demiş ki, ‘Efendim çıraklık dönemiydi, sonra kalfalık, şimdi ustalık dönemindeyiz.’ Sevsinler senin ustalık dönemini, malı götürme dönemi. Bugün açın tüm gazetelerin manşetlerini görün, YGS sınavı. Çocuklarımız sınava girdi, gizli kapaklı formüllerle yine birileri avantaj sağladı.
Çocuklarımızın hakkı yeniyor. İşte ustalık dönemi bu. Öyle bir formül üretiyorlar ki belli kişiler bilecek, soruları dağıtmaya gerek yok, diyeceksiniz ki en düşükten en yükseğe göre yapın, şunu işaretlediniz mi daha doğrusu en düşüğü işaretlediniz mi veya en yükseği işaretlediniz mi doğru çıkacak... Ben merak ediyorum, siyasi iktidar bu YGS sınavıyla ilgili nasıl tepki verecek. Daha ses çıkmadı. O sınava giren benim, sizlerin çocukları. Biz çocuklarımızı niye dershaneye gönderdik, dünyanın parasını verdik okullara gönderdik, boğazımızdan kestik çocuklarımız okusun diye. Ne oldu? Birilerine söyleyeceksiniz şu formülle işaretle diye. Ondan sonra haklarınız elinizden alınmış olacak. Bu doğru değil.”
CHP’li Ersin: Ceza ibretlik olsun
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin de hiç vakit geçirmeden “skandalın” üzerine gidilmesi gerektiğini söyledi. Ersin, “KPSS’de yaşanan skandalın sorumluları halen bulanamadı. Kim bunlar? Devletin kurumları bu kadar aciz mi? Henüz o sorun bitmemişken, şimdi de üniversite sınavları... Yazık değil mi bu gençlere, anne babalarına? Hiç vakit geçirmeden hükümet, Başbakan devreye girmeli ve derhal bu insanlık suçunun sorumluları ortaya çıkarılmalıdır. İbret verecek şekilde cezalandırılmaları lazım” dedi.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Trabzon şampiyon olursa Kılıçdaroğlu ne yapacak?
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Salih Tuna, vaatlerine bir yenisini daha ekleyen Kılıçdaroğlu'nun Trabzon'da yaptığı açıklamayı eleştirerek ''gördüğünüz gibi futbolu siyasete alet etti'' dedi.
İşte Salih Tuna'nın, Kılıçdaroğlu'nun Trabzon'u ziyaret ettiğinde 'Trabzonspor'u şampiyon, CHP'yi de iktidar yapacağız' sözünün altında yatan gerçekleri gözler önüne serdiği o yazısı:
Trabzon şampiyon olursa Kılıçdaroğlu ne yapacak?
Kemal Kılıçdaroğlu önceleri oldukça muğlak vaatlerde bulunurdu, şimdi nokta atışlara başladı.
Muğlak dediğim; biliyorsunuz işte, 'Oyunuzu bana verin gerisini merak etmeyin' falan derdi.
Randıman alamamış olacak ki vazgeçti.
Daha somut, daha net, daha ele avuca gelir ifadelere yöneldi.
Mesela aylık 600 TL 'aile sigortası' vereceğim dedi.
Görüyorsunuz rakam ortada; gayet net, gayet muntazam bir vaat bu. Bir kusurcuğu var sadece; kaynak muallak.
Ne ki, bu tarz vaatlerin doğası gereği böyle kusurcukları olur.
Tansu Çiller'in o meşhur 'iki anahtar'ı, Demirel'in 91 seçimlerindeki 'Kim ne veriyorsa 5 fazlası benden' sözü daha az kusurlu muydu sanki!
Hele bir de (düze çıkmak için) 500 gün vaadi vardı ki, gün sayarken, gün geçtikçe tepetaklak gidiyorduk hani.
Demem o ki, Kılıçdaroğlu'nun vaatlerine fazla taaccüp etmenin alemi yok. Böyle bir 'gelenek' var çünkü.
Çakma Gandi'yi diğer vaatçilerden ayıran son derece orijinal bir vaat var ama!
Trabzon'u ziyaret ettiğinde 'Trabzonspor'u şampiyon, CHP'yi de iktidar yapacağız?' demişti.
Gördüğünüz gibi futbolu siyasete (hem de bodoslama) alet etmişti.
İktidar olduklarında Trabzonspor'u şampiyon yapacaklarını vaat ederek şampiyonluk hasreti çeken milyonlarca Trabzonspor taraftarının gönlünü çelmeyi hedeflemişti.
Trabzonspor'a (Kılıçdaroğlu'nun ihsas ettiği gibi) zaman zaman haksızlık yapılmamış değildi.
Bir defasında hakem Cem Papila'nın kararlarını protesto etmek için on binlerce Trabzonlu taraftar yürüyüş yapmıştı.
Türkiye'de hakem kararları yüzünden yapılan ilk ve tek yürüyüştü bu.
Bir defasında da dönemin Fenerbahçe Başkanı Ali Şen herkesin gözünün içine baka baka 'Bazı maçları oyuncular değil, başkan ve yönetim kazanır' demiş, o yıl Trabzonspor şampiyonluğu kıl payı Fenerbahçe'ye kaptırmıştı.
Uzun lafın kısası; Trabzonspor bence de çok ciddi haksızlıklara uğradı, ama, bu haksızlığı Ak Parti'ye mal etmek akıl kârı değil.
Her şeyden evvel Trabzonspor 26 yıldır şampiyon olamıyor, Ak Parti 8 yıldır iktidar.
Gelgelelim Ak Parti'ye vurmak için her yolu mubah gören kafa için rakamların pek önemi yok.
Sayın Bidon Kafa da Kasımpaşa'nın süper lige çıkmasını, Başbakan Erdoğan'ın Kasımpaşalı olmasına bağlamış, o yıl Kasımpaşa ligden düşmüştü.
Sayın Bidon Kafa özür dilememişti; bakalım Kılıçdaroğlu ne yapacak?
Öyle ya, bu yıl, yani Ak Parti iktidarında, Trabzonspor doludizgin şampiyonluğa koşuyor.
Daha rahat oynayabilmek için (profesyonel) psikolojik destek alırlar, Engin Baytar'ı da takıma monte ederlerse kuvvetle muhtemel şampiyon olacaklar.
Dolaysıyla?
'Trabzonspor ancak CHP iktidarında şampiyon olur' yollu mahut iddia suya düşecek!
İşte ben o zaman Kılıçdaroğlu'na soracağım:
'Ne oldi?'
NOT 1: Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Tansel Çölaşan 'YGS şifresi karşıdevrim şifresidir' buyurmuş.
'Karşıdevrimin' şifresini bilmem ama Emin Çölaşan'ın sevgili eşi böyle konuşmaya devam ederse meczupluğun şifresi çözülecek!
NOT 2: Bedri Baykam'a yapılan saldırıyı lanetliyorum. Endişeli modern kaynayan, eğitim düzeyi yüksek Akatlar'da 'Bıçaklandım, ölüyorum!' diye feryat ü figan eden bir adama bu kadar duyarsız kalanları da kınıyorum
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Ecevit'i ağzına alırken önce abdest al
AKP'nin Ecevit'li afişini bu sözlerle eleştiren Kılıçdaroğlu, '12 Haziran'da toplumu aydınlatmayan, geriye götüren ampulü kıracağız' dedi
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin ilk seçim mitingini Samsun'da gerçekleştirdi. Bunun gerekçesini 'Eğer Mustafa Kemal 19 Mayıs'ta buradan başlamışsa bir bildiği vardı' diye açıklayan Kılıçdaroğlu, vaatlerini dile getirirken, AKP'ye sert sözlerle yüklendi.
Özellikle AKP'nin Bülent Ecevit'li afişini eleştirirken uslubunu daha da sertleştiren Kılıçdaroğlu, 'Rahmetli Ecevit'in bir fotoğrafıyla dalga geçiyorlar. Kıbrıs'a çıkamazsınız dendiğinde Kıbrıs'a çıkan kim? Çiftçiye afyon ekemezsin dendiğinde, benim çiftçim afyon ekecek diyen kim? Ecevit... Sen Ecevit'in tırnağı bile olamazsın. Rahmetli Ecevit halkın iktidarını kurmada en önemli adımı atan kişidir. Sen kim Ecevit kim? Ecevit'in adını ağzına almak için önce abdest alman lazım senin' diye konuştu.
'YÜRÜTTÜĞÜNÜN YARISI'
Mazotu 1.5 lira yapacaklarını, Aile Sigortasıyla her aileye 600 TL vereceklerini, emeklinin intibak yasasını çıkartacaklarını, askerliği kısaltacaklarını, taşeronlaşmayı kaldıracaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, 'Bize bu parayı nereden bulacaksın?' diyorlar. Samsun'dan söylüyorum: Biz bu parayı buluruz. Biz Türkiye'yi çok tanırız. Senin yürüttüğün paranın yarısını tasarruf etsek zaten memleket güllük gülistanlık olacak' dedi. Erdoğan'ın 'Yeni CHP' eleştirilerini de yanıtlayan Gandi, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Biz kendimize yeni Cumhuriyet Halk Partisi, halkıyla kucaklaşan Cumhuriyet Halk Partisi diyoruz. Diyorlar ki: 'Bunlar geçmişlerini inkar ediyorlar'. Senin kafan öyle çalışıyorsa günah bende değil ki. Biz geçmişimizle onur duyuyoruz. Türkiye'nin tarihini bilmeyen CHP'nin tarihini bilemez. Devrimleri yapan, Türkiye'yi bağımsız kılan, günde 5 vakit minarelerinde ezan okunan bir Türkiye'yi CHP'yi kuranlar kurdu. Bilmiyorlar mı onlar. Onun için biz diyoruz ki: Cumhuriyet Halk Partisi halkın partisidir, yenilenerek yoluna devam ediyor, daha güçlenerek, halkı kucaklayarak yoluna devam ediyor.''
Kılıçdaroğlu konuşmasında YGS'deki şifre skandalına da değindi. ÖSYM Başkanı Ali Demir'i hedef alan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 'Nerede bulurlar bunun gibi adamları... Cumhurbaşkanı tatmin olduk diyor, Başbakan tatmin olduk diyor. Sonra bu ÖSYM Başkanı şifre var diyor. Senin profesörlüğün böyleyse vay ÖSYM'nin haline. Biz halkın iktidarı olacağız. Ve her zaman sizi dinleyeceğiz' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, nükleer santralle ilgili kararı da referanduma götürecekleri sözünü verdi.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Başbakan, 'Çılgın Proje'sini açıkladı: Boğaza kardeş geliyor
Başbakan Erdoğan, aylardır merakla beklenen 'çılgın proje'yi açıkladı. 'Kanal İstanbul' adı verilen proje ile İstanbul'a ikinci bir boğaz daha açılacak. Mevcut Boğaziçi tanker trafiği bu kanala yönlendirilecek. Etrafında yeni yerleşim alanları, köprüler ve yollar yapılacak. Cumhuriyet'in 100. yıldönümüne yetiştirilmesi hedeflenen proje, yeni prestij bölgeleri, dev bir havaalanı ve limanı da beraberinde getirecek.Başbakan Tayyip Erdoğan, aylardır merakla beklenen 'çılgın proje'nin detaylarını kamuoyu ile paylaştı. Sadece İstanbul'un kaderini değil, Asya ile Avrupa'nın birleştiği noktada tarihin getirdiği yerleşik düzeni ve uluslararası ilişkileri etkileyecek dev projenin adı: 'Kanal İstanbul.' Erdoğan'ın, "Panama ve Süveyş kanallarıyla kıyas kabul etmeyecek, yüzyılın en büyük projelerinden biri için bugün kolları sıvıyoruz.'' diye anlattığı rüya proje ile Karadeniz'den Marmara'ya ikinci bir boğaz daha açılacak. Çatalca-Silivri bölgesinde yer alacak kanalla birlikte, İstanbul'un Avrupa yakası ikiye bölünecek. Böylece, kanalın İstanbul tarafı, Boğaz'a kadar büyük bir ada haline gelecek. Asya yakasının yanı sıra kanalın Trakya'da kalan bölümü de yarımada olacak. İstanbul Boğazı'nın mevcut trafik yükü bu kanala aktarılacak. Başbakan'ın, dün İstanbul Kongre Merkezi'nde simülasyon görüntüleri eşliğinde tanıttığı dev projenin sadece etüt çalışmaları 2 yıl sürecek. Kanal açılırken ağırlıklı olarak 'Hazine arazileri' kullanılacak. Mümkün olduğunca meskûn mahallere girilmeyecek. Kazıdan çıkarılacak topraklarla yeni bir liman ve havalimanı yapılacak. 2023'te kanalın etrafında yepyeni modern bir kent kurulmuş olacak.
Başbakan Erdoğan, dün İstanbul Kongre Merkezi'nde, "Türkiye Hazır Hedef 2023, İstanbul Hazır Hedef 2023" projesi olarak adlandırılan 'çılgın proje'yi, simülasyon görüntüleri eşliğinde tanıttı. Başbakan, Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri hayali kurulduğu belirtilen proje için, "Panama Kanalı, Süveyş Kanalı, Yunanistan'da Corinth Kanalı ile kıyas dahi kabul etmeyecek, yüzyılın en büyük projelerinden biri için bugün kolları sıvıyoruz." nitelemesini yaptı. Kaynak noktasında da bir sıkıntı olmadığını söyledi. Projenin, tamamıyla milli kaynaklardan karşılanacağını belirten Başbakan, yaklaşık maliyetin belirlenmiş durumda olduğunu bildirdi. Erdoğan, projenin sadece Türkiye'yi değil bütün dünyayı etkileyeceğini savunarak, şunları söyledi: "Bu aynı zamanda bir enerji projesidir. Bu proje, bir ulaştırma projesidir. Bayındırlık, tarım, eğitim, istihdam projesidir. Bu proje bir şehircilik projesidir. Onun kadar da bir aile projesi, konut projesi, kültür projesi, bir turizm projesidir. En önemlisi de bu proje, bir çevre projesidir. İstanbul'u ve çevresini, tabiatı, denizi, su kaynaklarını yeşili, hayvan ve bitki yaşamını koruma projesidir." Projenin sadece etüt çalışmaları tahminen 2 yıl sürecek. Bu da kazmanın en erken 2 yıl sonra vurulacağı anlamına geliyor. Hedef, Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıldönümü olan 2023'e yetiştirmek. Projede çok sayıda bilim adamı, sosyolog, biyolog ve uzman kişiler yer alacak. Sivil toplum örgütleri ve üniversitelerle koordineli yürütülecek. Ağırlıklı olarak 'Hazine arazileri' kullanılacak. Mümkün olduğunca meskûn mahallere girilmeyecek. Çalışmada, çevre üzerinde de hassasiyetle durulacak. Başbakan, ekolojik dengeyi gözeteceklerini ve biyo çeşitliliği muhafaza altına alacaklarını söyledi.
PROJE, DÜNYADA YANKI UYANDIRDI
Öte yandan proje, dünyada da yankı uyandırdı. Associated Press (AP) haber ajansı, Erdoğan'ın 'Kanal İstanbul' açıklamasını abonelerine 'son dakika' olarak geçti. AP, "Türk Başbakanı, Türkiye'nin İstanbul Boğazı'nı by-pass edecek yeni bir kanalın inşa edileceğini söyledi." ifadelerine yer verdi. Haberde, İstanbul Boğazı'ndaki yoğun deniz trafiğine de atıf yapıldı. Associated France Press (AFP), "Başbakan: Türkiye İstanbul Boğazı'nı by-pass etmek için 150 metrelik bir su kanalı inşa etmeyi planlıyor." başlığını attı. Reuters haber ajansı da projeyi abonelerine duyurdu.
İngiliz yayın kuruluşu BBC, "Çılgın proje, İstanbul'a ikinci boğaz" ifadesini kullandı. Projenin en fazla yankılandığı ülkelerin başında, boğazlarla yakından ilgilenen Rusya geldi. Rusya devlet haber ajansı Ria Novosti gelişmeyi, "Türkiye Başbakanı İstanbul'a ikinci su kanalı planını açıkladı" başlığı ile duyurdu. Ria Novosti, Türkiye'nin inşa edeceği kanalın İstanbul boğazlarından gemi geçişini düzenleyen 1939 Montrö Anlaşması ile ilgili uluslararası anlaşmaların ihlali olup olmayacağı ile ilgili tartışmaların başladığına da dikkat çekti. Regnum haber ajansı, "Erdoğan'ın çılgın projesi" başlığı ile haberi verdi. RBK gazetesi ise internet sayfasında, boğazların ulaşım yükünü hafifletmek için İstanbul'a kanal yapılacağını yazdı. Lenta.ru haber portalı, "Türkiye boğazların dublesini yapacak" başlığını atarken, Komsomolskaya Pravda gazetesi de internet sayfasında yayımladığı haberde "İstanbul'da yeni körfez inşa edilecek" dedi. Ukrayna medyası da haberi, 'son dakika' şeklinde izleyicilere duyurdu. Çok sayıda haber sitesi, 'Kanal İstanbul' haberlerini, Rusça ve Ukraynaca dillerinde okurlarına "21. yüzyılın projesi" olarak duyurdu.
Boğaz'ın yük trafiği artık bu kanaldan akacak
Projenin önemli gerekçelerinden birisi, Boğaz trafiğini azaltmak ve Boğaz'daki tehlikeyi minimize etmek. Erdoğan, "Dünyadaki mevcut kanallardan dünyanın en büyük gemileri, 250-260 bin DW ton gemiler geçebiliyor ama bizim kanaldan 300 bin DW tonluk gemi geçebilecek. Kanal İstanbul'dan, günde 130 ile 160 arasında geminin geçmesini hedefliyoruz. İstanbul Boğazı'ndan günde ortalama 149 gemi geçtiği düşünüldüğünde kanalın gemi trafiğini yavaşlatmayacağını, tam tersine hızlandıracağını söyleyebiliriz." dedi. Arkasından, "Böylece Boğaz'ı İstanbul'a, Türkiye'ye yeniden kazandırıyoruz. Artık İstanbul Boğazı, tarihin ve geleceğin iç içe yaşayacağı, su sporlarının yapılacağı, kent içi ulaşımın kolaylaşacağı bir tabiat harikası olarak eski günlerine geri dönüyor.'' diye ekledi.
Hafriyatla, yeni bir liman ve havaalanı yapılacak
Kanalın inşası sırasında, milyonlarca metreküp hafriyat çıkarılacak. Kazıdan çıkarılacak topraklar, büyük bir liman ve havalimanının yapımında, sönmüş maden ocaklarının bir kısmının çevre düzenlemesinde, göl olarak kullanılan bazı alanların kapatılma noktasında değerlendirilecek. Bu havalimanı, Silivri'de olacak. Başbakan Erdoğan, "İstanbul'un en büyük havalimanını bu bölgede gerçekleştireceğiz. Hedefimiz yaklaşık 60 milyon/yıl kapasiteye sahip bir havalimanı." dedi. Ayrıca, "Kanal üzerine inşa edeceğimiz köprülerle kara ve denizyolu ulaşımı hiçbir kesintiye uğramayacak. Tam aksine bu köprüler de kanala ayrı bir güzellik ve cazibe katacak. Üçüncü köprü de bu kanalın üzerinden geçecek, üçüncü köprünün bağlantısı olan yollar geçecek." şeklinde bilgiler verdi.
Etrafında modern bir kent kurulacak
Başbakan Erdoğan, "Kanal sadece bir ulaşım projesi, enerji ve çevre projesi olarak görev yapmayacak, kanal çevresinde modern bir yaşam alanını da oluşturacağız. Kongre, festival, fuar merkezleriyle, otelleri, spor tesisleriyle Kanal İstanbul, yeni bir yaşam merkezinin de ortaya çıkmasını sağlayacak. İstanbul'un kentsel dönüşümü, kanal çevresinde gerçekleştireceğimiz projelerle devam edecek.'' şeklinde konuştu.
Depreme dayanıksız evlerde yaşayanlar, buraya taşınacak
Başbakan Erdoğan, "Kanal İstanbul'un Marmara'ya açıldığı yerde kurulacak şehri, önümüzdeki iki hafta içinde açıklayacağım. Bu şehir, yeni bir çekim alanı değil, aslında bu şehirle yoğunlaşmanın olduğu yerlere yeni bir teklif sunacağız. Vatandaşlarımıza diyeceğiz ki; 'Kardeşim, bak burası herhangi bir depremde gidebilir. Evleriniz hazır, size gelin şuralardan ev verelim.' Anadolu yakasında oturanlara Anadolu yakasında, Avrupa yakasında oturanlara Avrupa yakasında... Neyse bedeli onun karşılığında orada kendilerine yer vereceğiz. Ama 'Yok, ben burada oturmak istiyorum' diyenlere bir teklif daha götürüyoruz; 'Biz buraları yıkacağız, yıkmaya mecburuz, o zaman burada yapacağımız konutlardan size konut verelim ki bizim artık gözümüz arkada kalmasın.' Hedefimiz, bu iki yakada toplamda 2.5-3 milyonluk iki yeni şehir." dedi.
TEPKİLER
Almazbek Atambayev (Kırgızistan Başbakanı):
Tayyip abi söylediğini yapar
Bana göre Tayyip abi, bir işe başlarsa bitirir o işi. Öyle bir adam. Bırakmaz yarı yolda. Türkiye'nin büyümesi bizi çok sevindiriyor. Türkiye ana vatandır. Kırgızistan ise ata vatan.
Mustafa Demir (Bayındırlık ve İskan Bakanı):
Büyük prestij katacak
Proje, her yönü ile olumlu etkiler. İstanbul'u, Türkiye'yi olumlu etkiler, müteahhitlik sektörünü olumlu etkiler. Bir defa çok prestijli bir proje. Tamamlandığında Türkiye'ye de çok büyük prestij katar. Hayırlı olsun. Ben çok daha detayını şu anda bilmediğim için daha fazla bir şey ifade etmem doğru değil.
kadir topbaş (istanbul büyükşehir belediye başkanı):
Maliyeti 10 milyar doları aşar
Maliyeti 10 milyar doların üzerinde bir rakam olabilir. İki yıllık etüt çalışmasının ardından, 8 yıllık bir imalat öngörülüyor. İstanbul'un riskleri de dikkate alındı. Kentteki deprem riskini de dikkate alacak bir proje çalışması olarak da değerlendirebiliriz. Bu proje, İstanbul'un geleceği.
Kemal Kılıçdaroğlu (CHP Genel Başkanı):
Çılgın adamlara ihtiyaç yok
Çılgın projeymiş... Bu memleketin çılgın adamlara değil, düşünen adamlara ihtiyacı var. Bu yeni bir proje mi? Osmanlı'dan bu tarafa düşünülen bir olay. Ama bizim projelerimizle AKP'nin projelerini kıyaslayın. Bizim projelerimizin özünde insan var. İnsanın mutluluğu var. Bir tek bile çocuğun yatağa aç girmeyeceği bir düzeni kurmak istiyoruz. Onların da 'yandaşlarımızı nasıl zengin ederim' diye projeleri var. Biz siyahla beyaz kadar farklı düşünüyoruz.
Cihan Paçacı (MHP Genel Sekreteri):
Fayda sağlayacak, destekleriz
İkinci bir boğaz ya da kanal geçişi, deniz trafiğini rahatlatır. Ancak bu projenin fizibilitesinin, maliyetinin iyi hesaplanmış olması gerekir. Kaldı ki Türkiye'nin sadece İstanbul değil, birçok yerinde çarpık yapılaşma var. Milletimize fayda sağlayacak, iyi hesaplanmış her projeyi destekleriz ve yapımı konusunda da desteğimizi veririz. Bu projeye çılgın demeyelim de deniz trafiği ve İstanbul'a fayda sağlayacak bir proje gibi görünüyor.
Canan Arıtman (CHP İzmir Milletvekili):
Bir CHP'li olarak takdir ettim
Erdoğan'ın İstanbul için açıkladığı projeyi, bir Cumhuriyet Halk Partili olarak alkışladım. Çok doğru ve iyi bir proje olduğu ve Türkiye'ye iyi bir ufuk verdiğini gördüğüm için alkışladım. İnanın çok takdir ettim.
Tayfun Kahraman (İstanbul Şehir Plancıları Odası Bşk.):
O bölge proje için uygun
Proje gerçek anlamda 'çılgın'. Proje, dünyayı ilgilendiriyor. Lozan'ı yeniden yazmak gerekiyor. Proje kapsamında yeni bir yerleşim alanı da oluşturulacak. Bu durumda proje, Silivri civarında olabilir. Güzergâh olarak Terkos ve Büyükçekmece aksı birleştirilebilir. Topografik olarak Hadımköy ve üstü böyle bir kanal geçişine imkân verir. Oradaki vadi bu anlamda bu proje için uygun gözüküyor.
Muhammet Saçma (Orman Mühendisleri Odası Bşk.):
Doğaya zararı en aza indirilmeli
Boğaz trafiğinin yükünün azaltılması noktasında genel çerçeveye bakıldığında doğru bir yaklaşım. Ancak öngörülen kanalla 300-350 hektar civarında orman yok olacak. Bizim önerimiz, Büyükçekmece'den Ormanlı köyü civarına uzanacak bir güzergâh. Bu güzergâhın hem maliyeti azaltacağını hem doğaya daha az zarar vereceğini düşünüyoruz.
Eyüp Muhcu (Mimarlar Odası Genel Başkanı):
Doğal kaynaklar yok olur
Silivri-Çatalca hattında kurulması öngörülen yeni kent ile birlikte nüfus artacak ve bu bölgenin bütün doğal kaynakları ile kültür varlıkları yok edilecek. Projeyle birinci sınıf tarım arazileri ile su kaynakları da yok olacak. Proje açıklanmadan önce bilimsel verilerin ortaya konulması gerekirdi.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
'CHP milli şefi değiştirmiş durumda'
Başbakan Erdoğan, bazı CHP adaylarını destekleyen Süleyman Demirel'i kastederek "CHP artık milli şefini değiştirmiş durumda" dedi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP’ye, Süleyman Demirel’in bazı adayları desteklemesi üzerinden yüklendi, “CHP milli şefini değiştirmiş durumda” dedi. Erdoğan, Mustafa Kemal Atatürk’ün Afyonkarahisar’dan “1923’e yürüdüğünü”, kendilerinin de “2023’e yürüyeceğini” söyledi.
Erdoğan seçim programına dün Afyon ve Kütahya’da devam etti. Afyonlulara 12 Eylül’de yapılan halk- oylamasında yüksek oranda ‘evet’ oyu verdikleri için teşekkür eden Erdoğan, AKP’nin kutlu yürüyüşünün bu kentte başladığını da söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
“Çünkü Afyonkarahisar ilklerin şehridir. Demokrasinin, özgürlüklerin, hakkın hukukun şehridir. Afyonkarahisar, istiklalin, bağımsızlığın, zaferin şehridir. Nasıl ki Gazi Mustafa Kemal, şehitlerimiz, gazilerimiz buradan 1923’e yürüdüyse biz de Afyonkarahisar’dan 2023’e yürüyoruz. Onlar Afyonkarahisar’da zafer kazanıp, 1923’te Cumhuriyeti kurdular. Biz de Afyonkarahisar’da AKP’yi kurup, ‘Hedef 2023’ deyip, o Cumhuriyeti daha da yüceltiyoruz. Yüzüncü kuruluş yıldönümüne böyle gireceğiz. Cumhuriyetimize itibar kattık, güç kattık. Cumhuriyetimizi büyüttük, sizin hayır dualarınızla. Türkiye’yi bir dünya ülkesi, bir lider ülke konumuna yükselttik.”
CHP’ye de yüklenen Erdoğan, vaatlerinin DYP’nin 1991’deki vaatleriyle aynı olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu benzerlik nereden geliyor acaba? Çünkü o zat CHP’ye akılzatlık yapıyor, akıl hocalığı yapıyor. Silivri’dekileri oraya transfer etmeye hazırlık yapıyor. CHP milli şefini artık değiştirmiş durumda. 1991’de o emekli siyasetçinin vaatlerini aynen kes, kopyala, yapıştır yapıyor. Buradan Kılıçdaroğlu’na, bir Afyonkarahisar sözü daha hatırlatayım; ‘gölgede duranın gölgesi olmaz’. Sayın Kılıçdaroğlu, sen kendine başka hoca bul, başka akıl hocası bul. Gölgede kalma, güneşe çık. CHP ne yapıyor? Yeni milli şefleri geçmişte ne yaptıysa onu yapıyor. Biraz türban, biraz din iman, biraz KCK, bolca çete, bolca Ergenekon, sos olarak da emek siyaseti. Yahu Afyon salatasında bu kadar çeşit yok. Bu insanın midesine oturur, ülser yapar.”
Başbakan Erdoğan, MHP’ye ise ‘kasetlerle’ yüklendi:
‘Önce kadrona hâkim ol’
“Bugünlerde MHP de kaset mağduru. Biz en başından itibaren bu ahlaksızlığa prim vermedik, bu ahlaksızlığı siyasetin malzemesi yapmaktan özenle kaçındık. CHP’si de, MHP’si de özeleştiri yapmak yerine doğrudan AK Parti’yi suçladı. Şu anda yargı görevini yapıyor mu? Yapıyor. Yürütme işini yapıyor mu? Yapıyor. Sayın Bahçeli ‘gök kubbeyi üzerine yıkacağım’ diyor. Güler misin, ağlar mısın? Ya hangi gök kubbeyi, kimin üzerine yıkıyorsun? Sende o mecal var mı? Önce sen yönettiğin şu kadroya hakim ol.”
Erdoğan, kaset olaylarının partilerin genel başkanlarıyla ilişkisinin olmaması gerektiğine ve partiyi ilgilendirmeyeceğine işaret ederek, “Ama bunlar ortaya çıktığında lidere düşen, bunları tasfiye etmektir. Siyaseti kirli yapmayacağız. Hele hele bu Müslüman topluluğa, bunun siyasetinde önde gelen isimlerine bu yakışır mı? Gayrimeşru ise bunu özele sokmak yanlıştır. ‘Kadına önem veriyoruz’ diyeceksin, en büyük tacizi kadın üzerinden yapacaksın. Kadın dernekleri de bunlara sahip çıkıyor. Anlamak mümkün değil” diye konuştu.
Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’na seslenen Erdoğan, “Sağda solda suçlu aramayı bırakın da kendi çevrenize bakın. Sen o kasetten istifade edeceksin, o kasetler marifetiyle işbaşına geleceksin, sonra çıkıp AK Parti’yi suçlayacaksın” dedi. (AA)
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Sözcü gazetesi Erdoğan'ı yalanladı.
İŞTE SÖZCÜ GAZETESİNİN O SÜRMANŞETİ
Tayyip'in 'Kılıçdaroğlu batırdı' dediği SSK'nın içler acısı hali
Başbakan Erdoğan'ın, Kemal Kılıçdaroğlu dönemindeki SSK açıklanyla ilgili iddiaları fos çıktı.
Kılıçdaroğlu'nun Genel Müdürlük yaptığı dönemde 19 milyon TL olan SSK açığı 2010 yılında 25 milyar 600 milyon liraya ulaştı.
İNANILMAZ ARTIŞ
Kılıçdaroğlu'nun genel müdürlük dönemi ile ilgili olarak "bozuk plak gibi" ikide bir tekrarlanan SSK açığı, AKP döneminde inanılmaz bir tırmanışa geçti.
Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu 1992 yılında 2 milyon 600 bin TL olan SSK açığı, 2010 yılında 25 milyar 600 milyon TL'ye fırladı. Başka bir anlamla yüzde 1 milyon oranında arttı.
BÜTÇE TRANSFERİ DE YÜZDE 291 BİN ARTTI
Kılıçdaroğlu'nun görev vaptığı 1992 ve 1993 yıllarında SSK'ya, bütçeden para desteği yapılmadı. 1994'te ise bütçeden 14 milyon lira para aktarması yapıldı.
2010 yılında bütçeden yapılan para transferleri 1994 yılına göre yüzde 39.774 oranında artü.
REEL OLARAK DA ARTTI
Bazıları, 1992 rakamları ile 2010 rakamlarının enflasyon olgusu göz önüne alınmadan kıyaslanmasında; "Reel artış nedir? Yani reel olarak arttı mı artmadı mı?" diye sorgulayabilirler.
Onun da yanıtını verelim. Kılıçdaroğlu dönemindeki "sembolik" diyebileceğimiz SSK açığı, o günden bu yana özellikle AKP döneminde;
- Milli gelire oranı bakımından
- Enflasyondan arındırılmış rakamlar bakımından reel olarak, çok ciddi oranlarda arttı.
SSK açığı ve bir örnek
• 1992 yılında 2.6 milyon TL olan SSK açığı vardı.
• 2010 yılında 25 milyar 593 milyon TL SSK açığı var. Asıl açık yani açığın babası bu..
• 25.6 milyar TLyi, geriye dönük olarak 1992 rakamlarına göre güncellediğimizde 58.5 milyon TL oluyor.
Başka bir anlatımla SSK açığı reel olarak yaklaşık 23 kat artmış oluyor.
http://muhalifgazete.com/12130-Sozcu...-yalanladi.htm
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Tayyip"ten Matrix açılımı... "There is no Kılıçdaroğlu" Ah be Tayyibim. O mavi hapı içmeyecektin, çok bozdu seni çok.:)))
http://haber.gazetevatan.com/erdogan...0417/9/Siyaset
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Kılıçdaroğlu 6 saniyede çark etti!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kendine ait çark etme rekorunu egale etti...
Seçim sürecinde her fırsatta Başbakan Erdoğan'ı televizyonda tartışmaya çağıran CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün konuk olduğu "Teke Tek" programında bu önerisini yineledi.
Başbakan'ın karşısına çıkamayacağını iddia eden Kılıçdaroğlu, önce "ister sosyal güvenlik konusunda, ister dış politika konusunda, ister herhangi bir konuda isterseekonomikonusunda gelsin karşıma. Bunu çok samimiyetle söylüyorum. Gelsin karşıma, devletin arşivlerini alsın. Arzu ediyorsa istediği bakanı da getirebilir, hatta Bakanlar Kurulu'nu da getirebilir. Söz veriyorum tek başıma çıkacam. ÇÜNKÜ BEN HER KONUYU BİLİRİM" dedi.
Bu iddialı çıkış üzerine Altaylı, "Bütün Bakanlar Kurulu'na karşı tek başına çıkacaksınız. O bakanların konularını bakanlardan daha iyi mi bileceksiniz?" diye sorunca geri adım atan Kılıçdaroğlu, "Hayır, öyle bir iddiam yok. Onun (Başbakan'ı kastediyor) arzu ettiği konu neyse sosyal güvenlikle ilgili gelsin ben o konuda yetkinim. Hiç endişem yok" şeklinde konuştu.
Başlangıçta Başbakan'ı tartışmaya çağırırken konu sınırı koymayan Kılıçdaroğlu, sorudan sonra "sosyal güvenlikle ilgili" şartını koşuyor. Yine, ilk sözlerinde "ben her konuyu bilirim" diyen CHP lideri 6 saniye sonra "öyle bir iddiam yok" diyerek kendisiyle çelişiyor
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Kılıçdaroğlu fena patladı!
'Tek tek örgüt başkanlarını çağıracağım ve gerekirse görevden alacağım' dedi.
Kılıçdaroğlu, “Başarıyı ödüllendirip, başarısızlığın hesabını soracağım. Tek tek örgüt başkanlarını çağıracağım ve gerekirse görevden alacağım” diye konuştu.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında 2011 milletvekili genel seçim sonuçları değerlendirildi. Milliyet’in edindiği bilgiye göre MYK toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ankara, İstanbul, İzmir, Adana gibi metropoller de dahil tüm sonuçları en kısa sürede masaya yatıracağım. Başarıyı ödüllendirip, başarısızlığın hesabını soracağım. Tek tek örgüt başkanlarını çağıracağım ve gerekirse görevden alacağım” dedi.
Üyelerden destek Toplantıda geçmişten bu yana CHP’nin oy oranları kıyaslanarak, seçimden çıkılan noktanın başarısız olmadığı değerlendirilmesi yapılırken, MYK üyelerinin tamamının da Kılıçdaroğlu’na destek verdiği bildirildi.
Seçimden sonra kısa süre içerisinde CHP tüzüğünde değişiklik için düğmeye basılması bekleniyor. Kılıçdaroğlu, daha önce “Tüzüğü değiştireceğiz ve oy oranı düşen bir bölgedeki örgüt yönetimi otomatikman düşmüş sayılacak” diyerek bu değişikliğin işaretini vermişti.
Öte yandan CHP listelerinden, gazeteci ve BM görevlisi Şafak Pavey’in de aralarında bulunduğu 3 engelli aday milletvekili seçilerek TBMM’ye girdi. .
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Sayın Kılıçdaroğlu 'nun başarılı olmadığını ileri sürenler avucunu yalasın!
Başarılı olmak illaki iktidar olmak mıdır?!
Nankörlük yapmasınlar herşeyden önce. Başarıyı yakaladığı gibi, bir de vaadlerinin arkasında durursa , bir sonraki seçimde görün asıl..
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Başbakan Erdoğan, İstanbul-Şile bölünmüş yol açılış töreninde yaptığı konuşmada CHP'ye yüklendi...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Ankara İl Başkanı'nın istifasına ilişkin, ''İşte kendi içlerinde birbirlerine girmişler. Bir il başkanını atıyor, arkasından bakıyorsunuz '300 milyon dolarlık bir yolsuzluk ortaya çıktı' diye istifa ediyor. İstifa ettikten sonra karışıyorlar birbirine. Onun üzerinden de diyor ki; 'Bizim partimiz temiz partidir, AK Parti gibi yolsuzluklara karışmış bir parti değildir'. Önce sen bir defa aynaya daha dikkatli bak. Senin daha temizleyecek çok şeyin var'' dedi.
Erdoğan, İstanbul-Şile bölünmüş yol açılış töreninde yaptığı konuşmada, bölünmüş yolun, Şile'ye, İstanbul'a ve Türkiye'ye hayırlı olmasını diledi.
Konuşmasında Kadir Gecesi'ni ve yaklaşan Ramazan Bayramı'nı da tebrik eden Erdoğan, bayramın millete, Türkiye'ye, İslam dünyasına, tüm insanlığa hayırlar, barış ve bereket getirmesini temenni ettiğini söyledi.
Erdoğan, Şile'nin cazibesi her geçen gün artan güzel bir ilçe olduğunu da belirterek, geçmişte Şile'nin yollarının çileli olduğunu, şimdi ise Üsküdar'dan 45 dakikada rahatlıkla Şile'ye ulaşıldığını, hatta bazılarının yarım saatte geldiğini söylediğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, 9 yıl önce yola çıkarken ''Yol medeniyettir, su medeniyettir'' dediklerini ifade ederek, Türkiye'yi duble yollarla kuşatacaklarını söylediklerini anımsattı.
O dönemde bazılarının kendileriyle dalga geçtiğini, ''Nasıl yapacaksınız, hangi kaynakla yapacaksınız?'' dediğini belirten Erdoğan, ''Biz kendilerine 'Kaynak Türkiye'dir' dedik. 'Kaynak Tayyip'tir' demedik. Çünkü biz Türkiye'ye inanıyorduk. Biz bu vatan topraklarının kaynaklarına inanıyorduk'' dedi.
BÜYÜYEN TÜRKİYE
Erdoğan, 3 Y ile yola çıktıklarını ve ''Yolsuzlukları kaldıracağız, yasakları bu ülkede kaldıracağız ve yoklukla mücadele edeceğiz'' dediklerini ifade ederek, ''Bu mücadelede çok başarılı olduk. Yüzde 100 demesem bile çok başarılı olduk. O başarıdır ki bizi buralara getirdi. O başarıdır ki bizi IMF'ye muhtaç olmaktan kurtardı' diye konuştu.
23,5 milyar dolar borçla devraldıkları IMF borcunu 4 milyar dolara düşürdüklerini de anlatan Erdoğan, 27,5 milyar dolar Merkez Bankası döviz rezervini 96 milyar dolara çıkardıklarını dile getirdi.
Başbakan, dünya küresel finans krizini yaşarken, Türkiye'nin dünyada büyümede ilk çeyrekte bir numara olduğunu kaydetti. OECD ülkeleri arasında en çok büyüyen ülkenin de Türkiye olduğunu anlatan Erdoğan, yatırımları yaptıklarını, yapmaya da devam edeceklerini söyledi.
Erdoğan, bölünmüş yol ile Şile'nin çok daha farklı bir noktaya geleceğini ifade ederek, Şile'nin bir sanat ve spor merkezi haline geleceğini belirtti.
Şile'nin turizmin önemli merkezlerinden biri olacağını anlatan Erdoğan, Şile'de başarılı bir belediyenin olduğunu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile el ele verdiğini ve merkezi yönetim olarak onlara gerekli desteği verdiklerini ifade etti.
Erdoğan, Şile'nin muhteşem doğasıyla dünyanın en önemli turizm merkezlerinden birisi olması için fiziki koşullarının müsait olduğunu da ifade ederek, Şile'ye yatırımların sürdüğünü söyledi.
Yolların bugüne kadar 2 gidiş, 2 geliş yapıldığını da dile getiren Erdoğan, bundan sonra, ustalık dönemlerinde yolların 3 gidiş, 3 geliş yapılacağını anlattı.
Erdoğan, kazaları minimize etmek ve altyapıları daha iyi bir noktaya taşımak için bunların yapılacağını ifade etti.
CHP ANKARA İL BAŞKANININ İSTİFASI
Başbakan Erdoğan, 9 yıl önce hizmet yolculuğuna çıkarken ''Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefini koyduklarını'' da anlatarak, şunları kaydetti:
''Kendi kaynaklarıyla, enerjisiyle bunu yapacağımızı söylemiştik. Şimdi ileri bir demokrasiye doğru koşuyoruz, bununla beraber ekonomimizi de geliştiriyoruz. Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki insanların hayat standartlarıyla, kendi milletimizin hayat standartlarını sürekli karşılaştırıp duruyorduk. Bugün yine duruyoruz. Niye? Daha iyi olması için. Bunu da başaracağız. İnşallah yoksulluk sınırını minimize edeceğiz.
Biz ana muhalefetin, diğerlerinin yaptığı gibi bu işin lafını yapmıyoruz. Bu işin icraatını yapıyoruz. İşte kendi içlerinde birbirlerine girmişler. Bir il başkanını atıyor, arkasından bakıyorsunuz '300 milyon dolarlık bir yolsuzluk ortaya çıktı' diye istifa ediyor. İstifa ettikten sonra karışıyorlar birbirine. Onun üzerinden de diyor ki; 'Bizim partimiz temiz partidir. AK Parti gibi yolsuzluklara karışmış bir parti değildir'. Önce sen bir defa aynaya daha dikkatli bak. Senin daha temizleyecek çok şeyin var. Benim milletim sana iktidar diye bir şey vermez o ayrı mesele de belediyelerindeki pislikleri bir takip et, onları bir temizle. Bak neler dönüyor, hepsi ortada. Daha neler olacak, neler çıkacak ortaya bunları da göreceksin. Sen çıkarmazsan bilesin ki bu ülkenin kurumları bunları çıkarıyor ve çıkaracak.''
''TÜRKİYE'Yİ DEMİR YOLU AĞLARIYLA ÖRECEĞİZ''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi demir yolu ağlarıyla öreceklerini belirterek, ''10. Yıl Marşı'nda 'Demir ağlarla ördük' diyorlar değil mi? Gazi Mustafa Kemal hedef olarak bize gösterdi. Bu marşı okuyanlar acaba kaç kilometre demir ağı ördüler bu ülkede? Hikaye, hikaye bir şey yok. Biz laf üretmiyoruz, biz örüyoruz ve örmeye de devam edeceğiz'' dedi.
Erdoğan, boynuna attığı Şile bezi atkıyla İstanbul-Şile bölünmüş yol açılış töreninde yaptığı konuşmada, göreve geldikleri günden itibaren bazı ülkelerden gelişmiş olarak söz etmekten ve onlarla sürekli Türkiye arasındaki mesafeyi kıyaslamaktan vazgeçelim dediklerini ve bundan vazgeçtiklerini belirterek, artık Türkiye'nin örnek olarak gösterildiğini vurguladı.
Türkiye'nin alan el olmaktan çıktığını, veren el olma konumuna geldiğini belirten Erdoğan, vatandaşların bunu Pakistan'da, Endonezya Açe'de, Somali'de, Kenya'da, Haiti'de, Şili'de, Srilanka'da gösterdiğini dile getirdi. Erdoğan, ''Çünkü siz aziz, şerefli bir milletin torunları, varisleri olarak bu sorumluluğun altına girdiniz. Bunları yapmaya devam ediyoruz ve edeceğiz'' diye konuştu.
Erdoğan, geçen günlerde Somali'ye gittiklerini, yerinde inceleme yaptıklarını, oraya yönelik adımları da attıklarını belirterek, ''Yoğun bir şekilde orada alt yapı, üst yapı noktasında da Türkiye'nin damgasını vuracağız, Türk'ün, Türk milletinin damgasını vuracağız'' dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA, Kızılay, sivil toplum örgütlerinin el ele vererek, Somali'de olduğunu anlatan Erdoğan, Somali Büyükelçiliğinin de süratle açılacağını ve büyükelçi ataması yapılacağını belirtti.
Erdoğan, Türkiye'nin Somali'de, Afrika'da attığı adımlar noktasında örnek bir ülke olacağını kaydetti.
''HAYAL DİYENLER GERÇEK OLDUĞUNU GÖRDÜLER''
Başbakan Erdoğan, 15 bin kilometre yol inşa ettikten sonra 2023 hedefine süratle başlayacaklarını belirterek, şöyle konuştu:
''Hayal diyenler gerçek olduğunu gördüler ve biz 'Allah razı olsun' diyenlerle zaten mutlu oluyoruz ve onlarla gururlanıyoruz. 3 gün önce Konya'daydık. Ne oldu? Ankara-Konya yüksek hızlı trenin açılışını yaptık. 10 yıl önce bu ülkede yüksek hızlı tren denseydi, soruyorum, ne derdiniz? Hayal değil mi? Şimdi ne oldu? Gerçek oldu. 250 kilometre hızla Ankara'dan Konya'ya 1,5 saatte ulaştık. Eskiden, 10 sene önce 10,5 saatte gidiyorlardı. 10,5 saat nere, 1,5 saat nere... Fark bu. Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak bu. Sabah gel, akşam git. Böyle bir nokta. Aynı şekilde Ankara-Eskişehir... Eskişehir-İstanbul da yapılıyor. İnşallah onu da bitirdiğimiz zaman Konya'dan çık da İstanbul'a, İstanbul'dan çık da Konya'ya kadar gidersin. Sivas yapılıyor ve Erzurum'a kadar o yol da bağlanacak yüksek hızlı trenle. Türkiye'yi demir yolu ağlarıyla öreceğiz. 10. Yıl Marşı'nda 'Demir ağlarla ördük' diyorlar değil mi? Gazi Mustafa Kemal hedef olarak bize gösterdi. Bu marşı okuyanlar acaba kaç kilometre demir ağı ördüler bu ülkede? Hikaye, hikaye, bir şey yok. Biz laf üretmiyoruz, biz örüyoruz ve örmeye de devam edeceğiz.''
Başbakan Erdoğan, bu idealleri, bu büyük projeleri gerçekleştirerek yola devam ettiklerini belirterek, ''Şile'de de şimdi böyle bir heyecanı paylaşmaktan dolayı mutluyuz'' dedi.
''BİZE YAKIŞAN BU''
Başbakan Erdoğan, göreve geldiklerinde 9 kentte doğalgaz bulunduğunu bunu 69'a çıkardıklarını belirterek, her ilde üniversite açtıklarını kaydetti.
Yoğun bir şekilde toplu konut yapımlarının devam ettiğini belirten Erdoğan, hedefledikleri 500 bin konutun 360-370 binini sahiplerine teslim ettiklerini, 2023'e kadar yeni bir 500 bin konut hedefi koyduklarını söyledi.
Erdoğan, ''Çünkü bize yakışan bu. İlkel konutlar içinde halkımın yaşamasını istemiyoruz. Yolu ve altyapısıyla, her şeyiyle düzgün şehirlerde yaşamasını istiyorum. İnşallah bunu yapmak, başarmak da AK Parti iktidarına yakışıyor, bunu yapacağız'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Şile yolunun yapımında emeği geçenleri kutlayarak, vatandaşların Kadir Gecesi'ni ve Ramazan Bayramı'nı kutladı.
Erdoğan, ''İstiyorum ki bu bayramı Suriye, Libya, Yemen, Bahreyn, Mısır, Tunus da aynı şekilde, aynı heyecanla kutlasınlar. Bayramı bize yakışan bayramlar gibi kutlasınlar'' dedi.
Başbakan Erdoğan ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, AK Parti hükümeti döneminde yapılan ve açılışı gerçekleştirilen İstanbul-Şile yoluyla tamamlanan 15 bin kilometre bölünmüş yol anısına hazırlanan anı kütüğüne plaket çaktı.
Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve diğer katılımcılar, daha sonra kurdele keserek, yolu hizmete açtı. (AA)
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Erdoğan Dersim için özür diledi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan CHP ile devam eden "Dersim olayları" polemiğinde 4 belge açıkladı. Erdoğan CHP’nin bu katliamın sorumlusu olduğunu belirterek özür dilemesi gerekenin CHP Lideri Kılıçdaroğlu olduğunu söyledi. Erdoğan "Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum" dedi.
AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan "Dersim olayları"na ilişkin belgeleri açıkladı. Erdoğan belgelerin içeriklerini tek tek okuyarak aralarda da sıkça CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na eleştiriler yöneltti. Erdoğan belgeleri şu şekilde açıkladı:
-BELGE 1-
"Yine 1935 yılında bir kanun çıkarılıyor. Kanun’un adı: tunç-eli vilayetinin idaresi hakkında kanun. Kanun’un ilk maddesinde şu belirtiliyor:
Madde 1: tunç-eli vilayetine, ordu ile irtibatı baki kalmak ve rütbesinin salahiyetini haiz bulunmak üzere korkomutan rütbesinde bir zat vali ve kumandan olarak seçilir. Sonra, bu vali ve kumandana yasada çok enteresan haklar tanınıyor. Mesela vali ve kumandan gerek görürse, aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir. Mesela, idam hükümlerinin vali ve kumandan tarafından teciline lüzum görülmezse, hemen infaz yapılır. Mesela ceza mahkemelerinde verilen kararların temyizine gerek yoktur. İşte bu kanunun ardından, hazırlıklar yapılıyor, 1937,1938 ve 1939 yıllarında Dersim’de maalesef büyük bir dram yaşanıyor. Havadan, karadan, toplarla, hatta gaz bombalarıyla, Dersim’de hareket eden her şey, çocuklar, kadınlar katlediliyor. Dersim olayları sırasında orada asker olan Muhsin Batur, anılarında aynen şu ifadeyi kullanıyor: ‘Günlerden bir gün emir geldi. Tren yoluyla Elazığ’a vardık. Oradan da ilk durak Pertek olmak üzere harekete geçtik. İki aya yakın Dersim’de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum. Üstad Necip Fazıl, Dersim’deki facianın tarihte bir benzerinin olmadığını ifade ediyor. Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki masum çocuk Hozat kaymakamı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Kendisinin öğretmen ve köy halkıyla alakasız bir şahıs olduğunu iddia ederek, alevler içinden fırlamak isteyen bir genç, kalasla alevlerin içine itiliyor ve karşısında da sigara içiliyor. Bir köy halkı, önce kurşunlanıyor, daha sonra buğday sapları üzerinde yakılıyor. Üstad, faciayı şu satırlarla anlatıyor.
‘Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta. Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaş arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin içine saklamıştır. Vaziyet birden haber alınıyor. Çocukların öldürülmeleri emri veriliyor. Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse bulunamıyor. En katı yürekliler bile, böyle müdafaasız masumlara silah kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 masumun işi bitiriliyor. Murat suyunun, kandan kıpkızıl aktığını görenler olmuştur. Dersim vakasının en büyük mazlumlarından seyit rıza’nın hikayesi ise ayrıca yürek burkucu. Dönemin Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil, bir röportajda bunu şöyle anlatıyor. "Son sözünü sorduk? kırk liram var, oğluma verirsiniz dedi. Bu sırada Fındık Hafız asılıyordu. Asarken iki kez ip koptu. Seyit Rıza görmesin diye ben arabanın önünü kapattım. Fındık Hafız’ın idamı bitti. Seyit Rıza’yı meydana çıkardık. Soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti: Evlad-ı kerbalayıkh, bi hatayıkh, ayıptır, zulümdür, cinayettir?
Evet değerli arkadaşlarım. sayısı bugün dahi bilinmeyen, tahmin edilen binlerce insan, kadın ve çocuk katlediliyor, yuvalar yıkılıyor, binlerce insan batıya göç ettiriliyor, binlerce kız çocuğu evlatlık veriliyor."
-BELGE 2-
"Bakın burada, bir belgeyi sizlere göstermek istiyorum. 8 ağustos 1939 tarihli bir belge. Jandarma Umum Komutanlığından başvekalet yüksek makamına gönderilmiş. Dersim’e yapılan müdahalenin bilançosunu veriyor, kat’i netice alınıncaya kadar baskınların devam edeceğini bildiriyor. Ekte de bir cetvel var? ölü, diri, teslim olanların rakamlarını gösteriyor
1936, 1937, 1938 ve 1939’da, toplam 13 bin 806 kişinin öldürüldüğü bu belgede ifade ediliyor. Belgenin altındaki imza çok ilginç. Faik Öztrak, Dahiliye Vekili, yani İçişleri Bakanı.
Kılıçdaroğlu nereye kaçıyorsun ya. Bunlardan nasıl sıyrılacaksın. Ben mi özür dileyeceğim sen mi özür dileyeceksin. Devlet adına özür dilemek gerekiyorsa böyle bir literatür varsa, ben özür dilerim, diliyorum. Ancak CHP zihniyeti adına özür dilemesi gereken varsa güya ’yeni CHP’nin genel başkanıyım’ diyorsun sensin. Hadi onurunu kurtar bakalım."
Erdoğan’ın devlet adına özür dilemesi üzerine salondakiler tarafından ayakta alkışlandı."
-BELGE 3-
"Dersim’le ilgili bir başka belgeyi de bugün burada açıklıyorum. 23 aralık 1938. Atatürk’ün vefatından yaklaşık 1 ay sonra. İsmet İnönü cumhurbaşkanı, Celal Bayar Başbakan. Bu bir kararname. Şöyle diyor:
‘Tunceli’den garba nakillerine karar verilen cem’an 12 bin kişinin 11 bin 683 kişinin mürettep mahallerine sevk ve iskanları icra edilmiş ise de, muhtelif mahallerde aynı evsafı haiz ve sevke hazır bir vaziyette bulunan 514 şahıs ile birlikte yekunu, kararnamelerle tespit edilen miktarı geçeceğinden dağlarda ve mağaralarda saklanmaları ve kış münasebeti ile barınamayarak dehaletleri umulanlarla beraber daha 2 bin kişinin ilişik listede yazılı yerlere sevk ve iskanları, dahiliye vekilliğinin teklifi üzerine icra vekilleri heyetinin toplantısında onanmıştır.’
İmza: Reisicümhur ismet İnönü. Tabii, alttaki imzalarda bir isim de bu arada dikkatimizi çekiyor. Nafia vekili, yani Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya.Ali Çetinkaya, iskilipli atıf hoca’yı düzmece bir mahkemeyle, "kararın infazına, şahitlerin sonra dinlenmesine" diyerek idam eden, kel ali lakaplı hakim. 3 Mayıs’ta, CHP’li Yenimahalle Belediyesi, işte bu Ali Çetinkaya’nın ismini Ankara Yenimahalle’de bir parka verdi. Biz, bunu hatırlattığımız zaman da, chp genel başkanı sayın Kılıçdaroğlu Afyonkarahisar’da, işte bu Ali Çetinkaya’ya sahip çıktı, onu bir kahraman olarak ilan etti. Sizin kahramanlarınız buysa bu ülke biter. Bizim kahramanlarımızın arasında böyle yüzü kapkara olanlar yok. Apaydınlık olanlar var. Ama sahiplenir çünkü yüzsü yok. Bu adil bir yaklaşım ister.
İşte bu Dersim Belgesi’nin altında da Ali Çetinkaya’nın imzası var. Dersim’de operasyon hazırlıklarında da, işte CHP genel başkanı sayın Kılıçdaroğlu’nun sahip çıktığı bu Ali Çetinkaya’nın katkısı var. Bu da fotoğraflarla sabit."
-BELGE 4-
"Bir başka belge. Dersim operasyonlarının hemen ardından, Sason’da yapılan temizlik ve takip operasyonlarının raporu. Sason bölgesinde 384 kişinin öldürüldüğü, diri tutulan ve teslim olanların tamamının batı’ya göç ettirildiği ifade ediliyor. Halen Sason yasak bölgesi içinde hiçbir ferdin kalmadığı, operasyonun da böylece sonlandırıldığı ifade ediliyor.28 Eylül 1938. İmza: İçişleri Bakanı Şükrü Kaya."
-"BU KANLI ESERİN SAHİBİ CHP’DİR"-
Erdoğan, belgeleri açıkladıktan sonra CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na seslenerek, "Ben daha ne anlatayım. Ben belgeyle konuşuyorum. Arşive git incele doğruları söyle. Bunların bütün siyaseti dürüst olmamak üzerine kurulu. Dersim yakın tarihimizdeki en acı en trajik olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı bekleyen bir olaydır. Dersim CHP’nin en acı en kanlı Bu kanlı eserin sahibi olan CHP’dir. CHP’nin Tunceli milletvekilleridir. Tunceli kökenli Genel Başkanı’dır. Aygün çıktı doğruları söyledi hemen linç kampanyası başladı. Tuncelili bir Genel Başkan tarihiyle yüzleşmek için CHP ile fırsattır" dedi.
Erdoğan, Dersim ile ilgili Meclis’te çıkışlarda bulunan AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’e dönerek "Mehmetçiğim sende bu işlere daha fazla girme. Yeter o kadar" dedi.
-
Cevap: Siyasi liderlerin günlük manşetleri
Başbakan'dan önemli açıklamalar
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi eleştirerek, ''Bahçeli’nin hayal dünyası çok daha geniş. Sayın Bahçeli bir süredir zaten hayal bahçesinde yaşıyordu'' dedi.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ TÜM KADINLAR İÇİN KUTLU OLSUN
Kızların okullaşma oranını yükselttiğimiz kadar üniversitelerde genç kızlara kıyafetleri nedeniyle uygulanan baskınlara biz son verdik. “Üniversitelerde kız çocuklarına faşizan dayatma ve baskıya biz son verdik. Biz ülkenin anaları ağlamasın diye terörle mücadeleyi daha azimli yürüttük.
Sadece Türkiye’deki değil, bölgemizdeki dünyadaki kadınların haklarını en güçlü şekilde savunan yine biz olduk. Tunus’un Fas’ın Cezayir’in kadınları için biz yüreğimizi ortaya koyduk.
Ben bugün buradan Ak Parti grubundan 8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle özellikle Van’ın kadınlarını, depremzede Van’lı kadınlarımızı selamlıyorum. Burada Uludere’de yakınlarını, çocuklarını kaybetmiş mahzun anneleri selamlıyorum. Bugün buradan Kuzey Afrika’nın, yüzyıllardır çile çeken kadınları selamlıyorum
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dünyanın tüm kadınları için kutlu olsun diyor, hepsini saygıyla selamlıyorum.
“SURİYE’DE İNSANLIK DIŞI SALDIRILAR”
Suriye yönetimi şiddetin dozunu artırdı. Son günlerde saldırılar insanlık dışı bir hal almaya başladı. Ağır silahlarla, milis güçleriyle, keskin nişancılarla yapılan, ağır silahlarla birlikte yapılan bu saldırılarda, maalesef içinde çocuk ve kadınların da bulunduğu masum insanlar hayatını kaybetti.
Gazetecilerin katledildiği, uluslar arası yardım kuruluşlarının giremediği Suriye’den sağlıklı bilgi almak mümkün olmuyor.
Suriye, kendi halkını katletmeyi bugün bir kez daha acımasızca tüm dünyanın gözleri önünde sergilemeye devam ediyor. Ne yazık ki başta BM olmak üzere, uluslar arası toplum bütün bu olanları sadece izlemekle yetiniyor.
BM’den çıkarılamayan kararlar, Suriye’de Esad yönetimine adeta güç veriyor. İngiliz Gazeteci Humus’ta, sivil nüfusun sistematik şekilde katledildiği, Suriye’de Raunda ve Srebrenitsa tarzında bir katliamın yaşandığını duyuruyor.
Suriye’deki katliama tepkisiz kalan, göz yuman ülkelere sesleniyorum. Kriz karşısında çözüm üretemeyenler, masum bir çocuğun akan bir damla kanı, her türlü stratejinin kat be kat üzerindedir. Masum bir çocuğun bir damla kanı, bir damla gözyaşı film izler gibi katliamı izleyenlerin ellerine yüzlerine ve vicdanlarına yapışır ve oradan da hiçbir zaman çıkmaz, çıkmayacaktır.
BU YAPILANLARIN HESABINI OĞUL ESAD’DAN SORULACAK
Buradan Beşar Esad’a bir kez daha hatırlatıyorum. Babasının yaptıklarının hesabı bu dünyada sorulmadı, ama er yada geç bu yapılanların hesabı oğul Esad’dan sorulacak. Bu kez Suriye şehirlerinde akan kan yerde kalmayacaktır.
Başta Humus olmak üzere insani yardımların Suriye halkına ulaştırılması için, Suriye yönetimine baskı uygulanmalıdır. Artık Arap Ligi Planı uygulamaya konulmalıdır.
Uzun müddettir yürüttüğümüz diplomatik girişimleri kararlılıkla sürdüreceğiz. Buradan Suriye halkını, Suriye muhalefetini onurlu ve kararlı direnişlerinden dolayı bir kez daha selamlıyorum. Bilsinler ki Türk halkı her zaman yanlarında olacaktır.
“SON 10 YILIN EN DÜŞÜK İŞSİZLİK ORANI”
TÜİK 2011 işsizlik oranlarını açıkladı. Bir önceki yıl, işsizlik küresel krizin etkisiyle yüzde 11,9 olarak ölçülmüştü. 2011’de ise yüzde 9,8’e geriledi. Böylece işsizlikte son on yılın en düşük oranına ulaşmış olduk.
Geçtiğimiz ay yine TİM tarafından ihracat rakamların açıkladı. 2011’in tamamında ihracatımız 135 milyar dolarla tüm zamanların rekorunu elde etmişti. Şu anda 12 ayılık ihracatımızda 137 milyar dolara ulaşarak yine rekoru elde ettik.
MHP, DSP ve malum, o zaman da IMF’ye olan borcumuz 23.5 milyar dolardı. Son geldiğimiz rakam 2,8 milyar dolar. Onlar borçlandı, biz ödedik. Olay bu kadar açık ve net ortada.
Tabi bunlar hep başka şeylerle avundular. Hala da devam ediyorlar. Ben MHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Bakın ben belgelerle konuşuyorum, rakamlarla konuşuyorum ve bunların bu ülkeye kazandıracağı hiçbir şey yok. Biz alt yapısıyla üst yapısıyla onurumuzla bu ülkenin şanını yükseltme çabası içindeyiz.
Eğer sizin Merkez Bankanız nal toplarsa bitersiniz, kasalarının dolu olursa o zaman IMF’ye stand by anlaşman senin olsun der devam edersiniz. Biz o kapıları kapadık, bitirdik. Biz şu anda IMF’nin ortağıyız, orada belli bir hissemiz de var onu da söyleyeyim.
Dünyada bir çok para biriminin, Dolar’ın, Euro’nun simgeleri var. Yazışmaları hesapları kolaylaştırıyor. Biz 6 sıfırı attığımız zaman birileri enflasyon patladı çatladı diyordu. Bunu diyenlerden bir tanesi şöyle yaparım böyle yaparım, dört ayaklı bilmem ne gibi anırırım diyordu. Herhalde şimdi bunu köşesinde yapıyor.
Türk lirasından 6 sıfır atıldı enflasyon patladı mı? İki haneli aldık, tek haneyi gördük. Yıl sonu itibariyle 10 küsürle kapadık ama yine tek haneye doğru yürüyoruz.
6 SIFIRI ATTIK, SİMGE ARAYIŞINA GİRDİK
Biz 6 sıfırı attıktan sonra, bir simge arayışına girdik. Yarışmaya 8 bin 362 kişi katıldı. 4 çalışma finale katıldı. Birinci olan çalışma üzerinde, Merkez Bankası'nın tasarımcıları da düzenleme yaptılar, en uygun simge ortaya çıkarıldı. Bunu kamuoyuna açıkladık.
CHP, SİMGEDE RTE HARFLERİNİN OLDUĞUNU İDDİA ETTİ
Tabi simge açıklanınca, Türkiye’de gereğinden fazla grafiker olduğunu, sanat eleştirmeni olduğunu fark ettik.
Başladılar, alttan bakınca şuna benziyor, üstten bakınca şuna benziyor diyerek zorlama yorumlar yapıldı. Burada Cumhuriyet Halk Partisi’ni özellikle tebrik ediyorum. Simgede RTE harflerinin bulunduğunu iddia ettiler.
Bu iddialar, resmi yazılı açıklamayla duyurdular. Mübarek Cumhuriyet Halk Partisi değil Cumhuriyet Hayal Partisi.
BAHÇELİ HAYAL BAHÇESİNDE
Tabi MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli bunun gerisinde kalır mı, Bahçeli’nin hayal dünyası çok daha geniş. Sayın Bahçeli bir süredir zaten hayal bahçesinde yaşıyordu hatırlayın.
2009’un sıfırlarını silip 2 ile 9’u toplayıp 40’ı bulup MHP’yi iktidara taşıyacaktı. Ama evdeki o karmaşık hesap çarşıda tutmadı.
9 YILDIR NE YAPTINIZ
9 yıldır muhalefettesiniz, Allah aşkına 9 yıldır muhalefet olarak ne yaptınız, ne ürettiniz? Şimdi bir tanesi övünüyor. CHP’li milletvekili 12 saat konuşmuş, benim oğlum bina okur, döner döner bir daha okur.
9 yıla şöyle geriye doğru bir bakın. Yapılanı kötülemekten, kulp takmaktan bir milim bir öteye bile gidemedi. Bunların muhalefet anlayışı aka kara, karaya da ak demektir. Bunların amacı sadece çamur atmak, iftira atmak ve yalan söylemek üzerine kurulu. Kıskançlık bunların gözünü karartmış.
6 DEFA YALAN MAKİNESİ DEDİ... YALAN MAKİNESİ, YALANI TEST EDEN CİHAZDIR
Ben seçim sürecindeki ithamları nedeniyle CHP genel başkanına “Hesap uzmanı olarak işe başladın, ama yalan uzmanı oldun” demiştim. “Yürüyen yalan görmek istiyorsanız CHP genel başkanına bakın” demiştim.
Belli ki çok alınmış, içine oturmuş, geçen hafta bana arka arkaya altı defa yalan makinesi dedi. Peki yalan makinesi nedir? Yalanı test eden, yalanı ortaya çıkaran cihazdır.
Edebiyatta hiciv sanatına örnek olarak Nef’i nin çok güzel bir dörtlüğü var.
Bana tahir efendi kelp demiş
İltifatı bu sözde zâhirdir.
Maliki mezhebim benim zira
İtikadımca kelp tahirdir…
Şimdi CHP genel başkanı, bana yalan makinesi diyor ama farkına varmadan iltifat ediyor. Teşekkür ederim.
CHP’de kaset operasyonuyla çok başarılı bir yüz nakli gerçekleştirildi. Ama CHP’nin doku nakline ihtiyacı var. CHP’nin önce genlerini değiştirmesi gerekiyor. CHP’nin statükocu, Ergenekoncu, komplocu zihniyetten kurtulması gerekiyor.
KILIÇDAROĞLU BRÜTÜS ARIYORSAN AYNAYA BAK
Ak Parti’ye kapanma davası açıldığında ‘hakimler varmış’ diyen siz değil miydiniz? 27 Nisan bildirisini destekleyen CHP siz değil miydiniz?
Bu iftiralarını, karşısında oturan ve arkadan hançerlediği eski genel başkanının gözünün içine baka baka yapıyorlar. Biz Ak Parti’yi kapatılan bir partinin arkasından kurduk. Ama siz ey Kılıçdaroğlu eğer Brütüs arıyorsan aynaya bak aynaya. Aynaya baktığında ziyaretine gidip, çıktığında genel başkan olmayacağım deyip, bir gün sonra çark eden ve aday olan bir Brütüs göreceksin.
Bir yandan Ak Parti’yi 28 Şubat üretti diyeceksin, bir yandan 28 Şubat ürünü kesintisiz eğitimi destekleyeceksin.
YÜZ NAKLİ YAPILDI, GENLER AYNI
CHP'de kaset operasyonuyla çok başarılı bir yüz nakli gerçekleştirildi ama CHP'nin toplumla uyuşacak bir doku nakline ihtiyacı var. Diyorum ki yüz nakli yapıldı, genler aynı, refleksler aldı.
Çünkü 28 Şubat değil mi, imam hatibin orta sınıfını kapatan. Ona sahip çıkan kim? Sensin. Geç onu, MHP’yle birlikte kızlarımızın üniversiteye rahatlıkla gidebilmesi için, anayasa değişikliğini gerçekleştirdik. Anayasa Mahkemesi’ne götüren dilekçenin altına imza atan sen değil misin Kılıçdaroğlu?
8 yıllık kesintisiz eğitim, Türkiye için adeta bir felaket olmuştur. 28 Şubat.
TÜSİAD'A HAFİF BİR YOLLAMA YAPTIM, RAHATSIZ OLDULAR
Ben TÜSİAD’a hafif bir yollama yaptım rahatsız oldular. Ben onların eleştirisinden rahatsız olmuyorum ki. Biz Zekai Baloğlu’nu iyi biliriz. Zekai Baloğlu’na raporu hazırlatan TÜSİAD değil miydi? Niye rahatsız oluyorsunuz, herhalde sayın başkanın o rapordan haberi yok.
İMAM HATİP MEZUNU BİR BAŞBAKANIM
Ben imam hatip mezunu bir başbakanım. Ama beni bir imam hatip mezunu olarak üniversiteye almadılar. Bana dediler ki gideceksin lise bitireceksin. O dönemdeki tüm arkadaşlarımız gittik bir de liseye gittik. Bize hendek atlattılar be, neler neler yaptılar.
İsteseniz de istemeseniz de bu millet Anadolu işte sahip çıkıyor. 21.5 milyon oy böyle geldi. Ama biz halkımız arasında herhangi bir ayrımcılık yapmadık ki? Biz 75 milyona efendi olmak için gelmediğimizi, hizmetkarı olarak geldiğimizi söyleyerek ortaya çıktık.
TÜSİAD, 15 YIL ÖNCE NEREDE DURUYORSA ŞİMDİ DE AYNI YERDE
Ama ben yine de TÜSİAD’ı tebrik ediyorum. 15 yıl önce nerede duruyorsa, şimdi de aynı yerdeler.
CHP’ye de tavsiyemiz, eğilmeden bükülmeden çark etmeden ne söyleyeceğini açık söyle. Manevra yapma, bir taraftan öyle bir taraftan böyle deme. İşte bak yanındakiler, ikna odalarının mucitleri Danıştay’a gidiyor 4+4+4’ün itirazı için. Geçen gün de Danıştay onun bir tanesini reddetti. Ama ben inanıyorum ki TBMM artık yasayla bu işi de evvelallah noktasını koyacak ve bitirecektir.
GÖZÜ DÖNMÜŞ IRKÇILARIN PANKARTLARIDIR
Bazı gözü dönmüş ırkçıların pankartlarıdır diye söyledim. Bir katliamı anmanın üç beş pankartın altında kalması haksızlıktır. Böyle münasebetsiz pankartlar açılabiliyor. Güvenlik güçleri bunlarla ilgili gereken işleri zaten yaptılar. Bu karelerden yola çıkarak, marjinal bazı kesimlerin ırkçı görüntülerden yola çıkarak, Türkiye’nin imajını zedelemeye çalışmasın.
Hocalı katliamında, yüzlerce soydaşımızın, katliamına acaba bu pankartlardan hareketle yola çıkanlar, niçin onlara sahip çıkmıyorlar. Onlar katledilmedi mi? Onlar da Ermeniler tarafından katledildi, bunlara karşı neden duruş sergilemiyorsunuz? Onlar sizin orada kardeşiniz oluyor, bunlar da bizim Hocalı’da kardeşimiz.
CUMHURİYET HAYAL PARTİSİ
Hocalı mitinginde pankart hadisesi gibi, Adıyaman’daki hadisesinde de kışkırtma yapıldı.
Adıyaman’da 25 evin kapısına işaretlemeler yapılmış. Çoğu Alevi vatandaşlarımızın evi. Emniyet ve istihbarat birimlerimiz konunun üzerine gidiyorlar. Ancak burada dikkat çekici olan şudur. Bir CHP milletvekili çıkıyor, daha ilk anda 200 evin kapısının işaretlendiğini ifade ediyor. Meseleyi abartarak, farklı yerlere çekerek, buradan bir kışkırtma için ellerinden geleni yapıyorlar. Cumhuriyet Hayal Partisi dedim ya, meseleyi Sivas, Kahramanmaraş olaylarına götürdüler. Aynı şekilde medya bilerek ya da bilmeden hassasiyetleri kaşıyor. Olay daha netleşmeden tüm Türkiye’deki alevi vatandaşları galeyana getirecek bir tutum sergilemek, sorumsuzluktur.
Böyle bir hadisenin önünde bunların karşısında önce biz dururuz. Ayrımcılığın karşısında dimdik durduğumuz gibi bu tür kışkırtmaların karşısında da dimdik dururuz.
EMEKLİMİZİ KORUYORUZ
SSK emekli maaşını 9 yılda, yüzde 217 oranında artırdık. Geri gidiş yok artış var. SSK tarım emeklilerin maaşı yüzde 239 arttı. Reel artış yüzde 49. Bağkur esnaf emeklisinin aylığı yüzde 344 arttı. Reel artış yüzde 94. Bakınız hiç eksiden konuşmuyoruz. Bağkur tarım emeklisinin aylığı yüzde 648 arttı. Reel artış yüzde 227.
Geliyorum memurlara, memur emeklimizin maaşını da yüzde 159 artırdık. Reel artış yüzde 14. Yani iktidarımız döneminde enflasyon altında ezilmesine asla müsaade etmedik. Şu anda Avrupa’nın bir çok ülkesinde sosyal haklardan kesintiye gidiliyor. Emekli aylıkları kesiliyor, yaş artırılıyor. Biz ise emeklimizi koruyor ve refah seviyesini artırıyoruz.
Emeklilerimize sözümüz vardı. İntibak yasasının sözünü vermiştir. Seçimin hemen ardından çalışmaya başladık, kanun tasarısını hazırlayarak TBMM’ye gönderdik. Tasarı geçen hafta genel kurulda görüşüldü ve kabul edildi.
Bu düzenlemeyle 2000 yılından önce emekli olan ve 6 gruba ayrılan SSK emeklilerimiz arasındaki maaş adaletsizliğini gideriyor, emeklilerimize büyümeden pay veriyoruz. Bu düzenlemeyi yaparken, yeni eşitsizliklere yol açılmaması için özen gösterdik. 2 milyon 700 bin emeklimizin aylıkları yeniden hesaplanacak. Böylece 1 milyon 900 bin emeklimizin aylığında 50 lira ile 339 lira arasında artış olacak. Bağkur emeklilerinin aylığında da 12 bin emeklimizi intibak kapsamına aldık. 27 lira ile 118 lira arasında artış sağlayacağız. Memur emeklilerimizin kendi aralarında fark olmadığı için onları intibak kapsamına almadık. On yıllardır beklenen bir konuyu böylece çözüme kavuşturduk.