İki aşamalı avukatlık sınavı yolda

TÜRKİYE Barolar Birliği (TBB) Başkanı Vedat Ahsen Coşar, “Bana göre avukatlık sınavının iki aşamalı olarak yapılması, bu bağlamda fakülteden mezun olduktan sonra staja kabul için birinci sınav, staj bitiminde ise mesleğe kabul için ikinci sınav olarak ve yine hem yazılı hem de sözlü biçimde yapılması gerekir” dedi.

Eskişehir’de ‘Avukatların Meslek içi Eğitimleri ve Avukatlık Stajı’ konulu toplantı düzenlendi. Anemon Otel’de yapılan toplantıya TBB Başkanı avukat Vedat Ahsen Coşar, Eskişehir Baro Başkanı Yusuf Yıldırım, Selanik Baro Başkanı Manolis Lamtzidis ile çok sayıda kişi katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan TBB Başkanı Vedat Ahsen Coşar, hukuk fakültelerinden mezun olduktan sonra avukatlık mesleğine kabulün ön koşulu olan avukatlık stajı ile ilgili düzenleme ve uygulamaların gereksinimleri karşılamaktan uzak olduğunu söyledi. Coşar, “Ankara, İstanbul, İzmir gibi insan ve avukat malzemesinin zenginliğinin yanı sıra parasal ve fiziksel olanakları da iyi durumda olan barolarımızın dışında kalan barolar, barolarında staj yapan gençlerimize parasal olanaklarının kısıtlı, fiziksel koşullarının çok fazla yeterli olmaması nedeniyle iyi ve kaliteli staj yapma olanağı sağlayamamaktadır” diye konuştu.

Avukatlık stajının bir yıldan 2 yıla çıkarılması gerektiğini savunan Vedat Ahsen Coşar, bu sürenin ilk 6 ayının baroların staj merkezinde, ikinci 6 ayının mahkemelerde, üçüncü 6 ayın kişisel gelişim ve son 6 ayın da avukatların yanında staj olarak yapılması gerektiğini söyledi. Avukatlık mesleğine sınavla kabul sistemiyle ilgili görüşlerini de bildiren Coşar şunları söyledi:

“Türkiye Barolar Birliği’nin, Ankara ve İstanbul baroları başta olmak üzere neredeyse tüm baroların karşı koymalarına, yargıçlık ve savcılık mesleklerine sınavla kabul yapılmasına rağmen, avukatlık sınavının kaldırılmış olması, ne yazık ki yanlış ve avukatlık mesleğinin alehine olmuştur. Sadece avukatlık mesleğinin alehine olmamış, aynı zamanda anne babaların, öğrencilerin ve iş sahiplerinin de alehine olmuştur. Zira, avukatlık mesleğine sınavla kabul sistemi, hem öğrencileri kalitesiz, niteliksiz, yetersiz hukuk fakültelerinden ve hem de yurttaşları, yani iş sahiplerini kalitesiz, niteliksiz, yetersiz avukatlardan koruma amacına yönelik olmakla, bir güvence ve kalite ölçme sistemidir. O nedenle Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararı ile açılan avukatlık sınavı yolunun iyi değerlendirilmesi ve avukatlık sınavının getirilmesi gerekir.”

‘YENİ AVUKATLIK YASASI'NA İHTİYAÇ VAR’

Birlik görüşü olarak kabul edilmemesini özellikle belirterek bu konudaki kendi görüşlerini de belirtmek istediğini kaydeden Vedat Ahsen Coşar, “Bana göre avukatlık sınavının iki aşamalı olarak yapılması, bu bağlamda fakülteden mezun olduktan sonra staja kabul için birinci sınav, staj bitiminde ise mesleğe kabul için ikinci sınav olarak ve yine hem yazılı hem de sözlü biçimde yapılması gerekir. Yeni bir Avukatlık Yasası’na gereksinimimiz olduğu hususunda barolarımız arasında, barolarımız ile birliğimiz arasında, avukat meslektaşlarımız arasında tam bir mutabakat var. Avukatlık yasamızda en son değişiklikten bu yana geçen 9 yıla yakın bir süre içerisinde gerek ülke düzeyinde, gerekse dünya ölçeğinde oluşan gelişmelere ve yine mevcut yasadaki aksayan ve eksikliği duyulan hususların zamanla birlikte ortaya çıkmasına ve kendisini dayatmasına bağlı olarak yeni bir Avukatlık Yasası’na gereksinimimiz olduğu çok açıktır” diye konuştu.

Mahkemelerdeki avukatlık stajını kaldırmak gerekir.Bundan verim alınamıyor.Staj süresini de 6 aya indirmek lazım..Asıl önemli olan bir avukat yanında stajerin yetişmesidir.Pratiğe bir an önce girmesidir.

Avukat yanında yetişmeye başladığında zaten Mahkeme stajına da girmiş olacaktır.

Sınav sadece Ruhsatnameyi almak üzere düzenlenmeli.Tek bir sınav olmalı.

Sözlü sınav olmamalı.

Hakim ve savcı olmak şartı olarak da 5 yıl avukatlık yapma şartı aranmalıdır.

Sonyakadan adlı üyenin söylediklerine katılıyorum..Fakat şu anda hukuk fakültesinde bir öğrenci olarak bu tasarının kanun olması durumunda bizleri etkileyip etkilememe sorusu aklıma takılan bir yanı..Yani kazanılmış haklar hususu burda geçerlimi onu sormak istiyorum..Beni bilgilendirirseniz sevinirim..

Kazanılmış hak olarak görüleceğini sanmıyorum zira TUS (Tıp Uzmanlık Sınavı) var.Hakimlik savcılık icin 5 yıl avukatlık şartı gelirse o zaman bir de 2 yıl staj ekleniyor ustune zaten avukat olmak icinde staj yapması gerekecek.9 yıl gibi bir sure olur.O zaman Hakimlık Savcılık Sınavı'ndaki 30 yaş sınırı da kaldırılmalı.Bence de yazılı sınav yeterli olacaktır.

Kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki hukuk fakültesini kazanıp kayıt yaptıranlara uygulanmalıdır.Kanunun yürürlük tarihinden önceki fakülte öğrencilerinin sınav şartına sokulması kazanılmış hakka , hukuk güvenliğine ,var olan hakka göre bir tercih yapmış olan kişinin statüsüne rızasız ilişme,kısıtlama,tanımama olduğundan onlar açısından uygulanamaz kanaatindeyim.

Kazanılmış haklarla ilgili olarak sorulan soruya, soruyla yanıt vermek gerekiyor galiba.

Hangi hakkı kazandınız ki; kazanılmış haktan bahsediyorsunuz? Gençler, yanlış anlamayın sizi kırıp-kızdırmak değil niyetim. Hukuk fakültesine giren bir genç avukatlık hakkını kazanmış değildir ki kazanılmış bir haktan bahsedelim.

Kazanılmış hak olabilmesi için mesleğe girmek gerekiyor. Yani: şu anda avukatlık yapanlar için avukatlık kazanılmış bir haktır ve onlar için bir sınava gerek yoktur. Yapılmak istenirse kazanılmış haklara halel getireceği için iptal edilir.

Ancak; henüz hukuk fakültesinde öğrenci olan birileri için avukatlık mesleğine girmiş olmak söz konusu olamayacağı için (mezun olup olamayacağınız dahi belli değil) kazanılmış haktan da bahsetmek mümkün değildir.

Ancak; Birlik Başkanının görüşlerine katılmak da mümkün değildir. Zira kendisi zamanında böyle bir sınav yapılmamış ve kendi yetkinliği belli olmadan avukat olabilmiştir. Kendileri için de böyle bir sınav yapılmasını (kazanılmış hakları olsa da etik açıdan bu böyledir) talep etseydi o zaman olurdu. Zira şu anda avukatlık yapan birçok avukat belki de sınav yapılacak olsa sınavı geçemeyecektir. Yine belki kendisi dahi bu sınavı geçemeyecektir.
Böylesi bir durumda henüz mesleğe girmemiş kişilerin sınavla bu mesleğe alınmaları gerektiğine dair sözler ne yazık ki; parsadan pay kapma yarışında birkısım yarışçıları devre dışı bırakmaya çalışmak olarak okunabilir...

vesselam...

Kazanılmış hak söz konusu olmaz diye düşünüyorum.Ayrıca yapılan 6 ay adliye stajının mantığını henüz kavrayabilmiş değilim.Kaldı ki şu ana kadar ne duydum ne de gördüm 6 ay adliye stajına devam edeni.İlla ki yapılacaksa umarım daha mantıklı ve yararlı bir uygulamayla karşılaşırız.

Eskiden, ya da bizim zamanımızda diyeyim 25 yıl önce yani, Türkiye'de sayılı Hukuk Fakültesi vardı. Bu fakültelerden bildiğim kadarıyla bir tek Selçuk Hukuk'un kendi hocaları yoktu, diğer Hukuk Fakültelerinden hocalar geçici görevlendirmelerle gelir ders verirlerdi ve yine bildiğim kadarıyla bu hocalar da kendilerine ekstradan iş düşen bu fakültedeki öğrencileri, asıl fakültelerindeki öğrencilerinden çok daha kolay bir üst sınıfa taşırlardı.

Selçuk Hukuk mezunu meslektaşlarıma bu sebeple mezun olduklarında çok daha fazla okumak, araştırmak düşerdi. Bu sözlerime kimse alınmasın lütfen, bu o dönemde bir Türkiye gerçeğiydi.

Bizim Ankara Hukuk her yıl 500 öğrenci alırdı. 1. sınıfta 3 şube, 2. ve 3. sınıfta 2 şube, 4. sınıfta 1 şubemiz vardı. Ara sınıflarda fazlasıyla zaiyat verirdik. Hatırlıyorum, mezun olduğum dönemde finalde mezun olan kişi sayısı sadece 28 kişiydi. O dönemde iyi hukukçu, kötü hukukçu daha okul sıralarında doğal seleksiyona tabi tutularak belirleniyordu. Bunun sonucunda da daha az hukuk fakültesinden daha kaliteli hukukçular mezun oluyordu.

Günümüzde bunun böyle olmadığını düşünüyorum. Neredeyse her Üniversitede bir hukuk fakültesi açıldı. Tüm bölümler için geçerli olan şey yani işsiz üniversite mezunları gerçeğinden hukukçular da paylarını aldı. Hiçbir şey olamazsam avukat olurum mantığı sınavın da olmaması sebebiyle niteliksiz hukukçuların büyük bir sorumluluk gerektiren avukatlık mesleğine atılmasına sebep oluyor.

Arz ve talep birbiriyle doğru orantılı olarak artması gereken kavramlarken, hukuk mezunu çokluğu yani arz fazlalığı var ancak, aynı oranda talep yok. Hal böyle olunca eti butu belli bir pyasada mesleğe yeni atılan meslektaşlarımın mevcut pastadan pay kapmaları istisnai durumlar hariç oldukça güçleşiyor. Birine paydan fazla gidiyorsa, bir diğerinin payında eksilme olması beklenir, ama pay kapmak için pyasa devamlı sürülen arz sebebiyle bu genel geçer kural bile işleyemiyor.

Mesleğin ilk 5 yılı zarar yılları. Ancak 5 yıl sonra büro kendi kendini idame ettirebilir hale geliyor. Beş yıllık dayanma gücü olmayan, nitelikli bir avukat dahi olsa başka hal çareleri arama yoluna giriyor. Zira nitelikli avukat olmak iyi para kazanmayı gerektirmiyor.
Arzı azaltmak için sınavdan önce hukuk fakültelerini azaltmak gerektiğini düşünüyorum.
Yıllarını hukukçu olabilmek için feda ettikten sonra sınav sebebiyle hakim, savcı, avukat olamayan hukuk mezunları için baştan okula girememiş olmak daha az yıkıma ve maddi kayba sebep olur.

Alıntı:

---

Yıllarını hukukçu olabilmek için feda ettikten sonra sınav sebebiyle hakim, savcı, avukat olamayan hukuk mezunları için baştan okula girememiş olmak daha az yıkıma ve maddi kayba sebep olur.

---

İşte bu nedenle Kazanılmış Hak diyoruz.

bu sene mezun olanlar avukatlık sınavına girmediler bildiğim kadarıyla, şimdilik böyle bir sınav yok ozaman

İki aşama bence az olmuş. Bu aşamaları artırmak mümkün mü?