3 ncü kişiye açılan dava

İZMİR'de Gülsüm R. adlı kadın eşi Erdoğan R.'den, boşanmasına neden olup, yuvasını yıktığı iddiasıyla ‘öteki kadın’ Gülhan G.'ye karşı 10 bin lira manevi tazminat istemiyle dava açtı.

Yargıtay Genel Kurulu'nun aldatılan eşe, kocasının birlikte olduğu kadının tazminat ödemesi yönündeki kararının ardından, bu şekilde mağdur olan kadınlar tek tek dava açmaya başladı. Bu kadınlardan biri de İzmir'de yaşayan Gülsüm R., oldu. Üç yıl önce ikinci evliliğini yaptığı marangoz eşi Erdoğan R.'nin başka bir kadınla kendini aldattığını öğrenen Gülsüm R., Aile Mahkemesi'ne başvurdu. Gülsüm R. eşinden 500 lira aylık tedbir nafakası, 10 bin maddi 20 bin lira manevi toplam 30 bin lira tazminat istedi. Mahkeme, kocanın ağır kusurlu olduğunu belirtip çifti boşadı. Mahkeme, kadına 175 lira aylık tedbir nafakası, 5 bin lira maddi, 3 bin lira manevi toplam 8 bin lira tazminat ödenmesine karar verdi. Erdoğan R.'nin, avukatı kararı temyiz etti. Boşanma davası henüz Yargıtay'dan dönmedi.

Eşinden boşanmakla yetinmeyen Gülsüm R., bu kez avukatı aracılığıyla yuvasını yıktığını savunduğu ‘öteki kadın’ Gülhan G.'ye karşı 10 bin lira manevi tazminat istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açtı. Gülsüm R., avukatı aracılığıyla mahkemeye verdiği dilekçede, “Eşimle üç yıl önce ikinci evliliğimi yaptım. Kendisiyle mutlu bir yaşantımız vardı. Ta ki bu kadın aramıza girene kadar. Gülhan G.'nin eşimle aramıza girmesiyle evde soğukluk baş gösterdi. Eşim eve gelmez oldu. Bu yüzden evliliğimiz son buldu.

Kendisi evli olduğunu bildiği halde eşimle ilişki yaşamaştır. Eşim, evle ilgilenmediği gibi, evin hiçbir giderini de karşılamaz oldu. Bütün paraları davalıya yedirmeye başladı. Parası yetmediği için bankalardan kredi çekti. Ödemeyince eve haciz gelmesin diye çalışmaya başladım. Borçları kapattım” dedi. Gülsüm R. olayı nasıl öğrendiğini de şöyle anlattı: “Bir gün eşimin işyerine gittiğimde kepenk kapısı kapalıydı. Uyuyor diye kapıyı uzun süre çaldım. Açan olmadı. Bu sırada sesi duyup komşular dışarı çıktı. Bana ‘siz nesi oluyorsunuz’ diye sordular. Ben de eşi olduğunu söyledim. Bana eşinin içeride olduğunu, devamlı gelip giden başka bir kadının olduğunu ve o kadını eşi zannettiklerin belirttiler. Bunları duyunca benim dünyam karardı. Eşim kapıyı açıp beni tersledi. Tekrar konuşmak için gittiğimde iş yerinde çekmecesinde duran fotoğraf makinesi dikkatim çekti. İçine baktığımda eşimin Gülhan G., ile birlikte samimi ve çıplak fotoğraların olduğunu gördüm. Fotoğraftaki kadını bulup eşimi bırakmasını söyledim. Evli olduğunu bildiğini, bırakmayacağını söyledi. Eşim beni değil davalıyı tercih etti. Davalı ahlaka aykırı bir tutum ve davranışta bulunup mutluluğumuzu yıktı. Olaylar nedeniyle büyük ruhsal travma yaşadım. Yuvamı yıkan kişiden tazminat istiyorum.” Dava önümüzdeki günlerde Asliye Hukuk Mahkamesi'nde görülecek.


YARGITAY KARARI
Yargıtay Genel Kurulu daha önce açılan bir davada, aldatılan eşle ilgili şu kararı vermişti: “Türk Medeni Kanunu'nun 185'inci maddesinde yer alan ‘Evlenmeyle eşler arasındaki evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar’ biçimindeki düzenleme gereğince, evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği, diğer eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğindedir. Bu eyleme, evliliği bilerek katılan kişi de diğer eşin uğradığı zarardan sorumludur. Davalı, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek, duygusal ve cinsel ilişkiye girdiğine göre, Borçlar Kanunu'nun 49'uncu maddesi gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulmalıdır.”

İyi günler. Aslında yeni konu başşlatmayı bir türlü beceremediğimden buraya yazıyorum. Diyelim ki bu 3. kişi olan kadın, 18 yaşından büyük ve ikamet adresi ile ailesinin yaşadığı adres farklı. Şikayet eden kadın bu kadının ailesine de olayı intikal ettirmek istediğinden adresi ailesinin adresi olarak veriyor ve şikayet ediyor.


1. Bu celb mektubu, şikayetçinin verdiği adrese mi gider yoksa şikayet edilen kadının muhtarlık kayıtlarındaki ikamet adresi ne mi?

2. Bu celb kağıdını 3. kadın dışında birisi alabilir mi?

3. Bir de maddi mal varlığı olmayan bu kadına tazminat davası açıldığında bu para nasıl ödenecek?


Bunlar benim için çok önemli, çok teşekkürler efendim.

Alıntı:

---

cylnst rumuzlu üyeden alıntı

İyi günler. Aslında yeni konu başşlatmayı bir türlü beceremediğimden buraya yazıyorum. Diyelim ki bu 3. kişi olan kadın, 18 yaşından büyük ve ikamet adresi ile ailesinin yaşadığı adres farklı. Şikayet eden kadın bu kadının ailesine de olayı intikal ettirmek istediğinden adresi ailesinin adresi olarak veriyor ve şikayet ediyor.


1. Bu celb mektubu, şikayetçinin verdiği adrese mi gider yoksa şikayet edilen kadının muhtarlık kayıtlarındaki ikamet adresi ne mi?

2. Bu celb kağıdını 3. kadın dışında birisi alabilir mi?

3. Bir de maddi mal varlığı olmayan bu kadına tazminat davası açıldığında bu para nasıl ödenecek?


Bunlar benim için çok önemli, çok teşekkürler efendim.

---

1- Öncelikle davacının bildirdiği adrese gidecektir. Ancak adres belirsiz ise bu kez kolluk kuvvetleri aracılığı ile adres tespit edilir ve o adrese gider.
2- Celp kağıdı kişiye iletilemez ise, ailesinden birilerine yada muhtarlığa bırakılır.
3- Mal varlığı olmayabilir, mahkeme kişinin ekonomik ve sosyal durumuna bakarak tazminat miktarına karar verecektir. Tazminatı ödeyecek malı yok diye tazminat cezasından kurtulamaz. Bu durumda malı mülkü olmayanlar istedikleri gibi suç işlerler. Adalet nasıl tecelli eder bu durumda.

Cezaların amacı kişileri öncelikle suç işlemekten caydırmak ve rehabile ederek topluma kazandırmaktır. Her suçun ve kusurun bir bedeli var. Kişi bu bedeli ödeyecek ki (maddi yada hapis cezası olarak) hem bir daha suça tevessül etmesin hemde diğer suça meyilli bireylere örnek olsun. Değil mi ?

Haklısınız Teşekkür ederim. Fakat burada benim canımı sıkan şey, benim şikayet edildiğim bir belgeyi benim kesinlikle olmadığım bir yere yollayarak ailemi de olaydan haberdar etmiş oluyorlar. Dolayısı ile bu da bir haksızlık değil mi? Benim halledebilceğim bir durum iken..

Peki.. Bir de şunlar:

1. Celp kağıdında neler yazılı olur? Şucun içeriğinden falan söz edilir mi?

2. Öğrenci olan birine tazminat davası açıldığında- atıyorum 5000 tl olsun- bunu ödeyemezse, birinci derece yakını mı ödemek zorunda?

Tekrar arz-ı hürmetler efendim..

Alıntı:

---

cylnst rumuzlu üyeden alıntı

Haklısınız Teşekkür ederim. Fakat burada benim canımı sıkan şey, benim şikayet edildiğim bir belgeyi benim kesinlikle olmadığım bir yere yollayarak ailemi de olaydan haberdar etmiş oluyorlar. Dolayısı ile bu da bir haksızlık değil mi? Benim halledebilceğim bir durum iken..

Peki.. Bir de şunlar:

1. Celp kağıdında neler yazılı olur? Şucun içeriğinden falan söz edilir mi?

2. Öğrenci olan birine tazminat davası açıldığında- atıyorum 5000 tl olsun- bunu ödeyemezse, birinci derece yakını mı ödemek zorunda?

Tekrar arz-ı hürmetler efendim..

---

Vatandaş olarak devletinize güvenip doğru adres bildirmekle mükellefsiniz. Bu konuda kanun numarasını tam hatırlamamakla birlikte Kimlik Bildirme Kanunu olduğunu biliyorum.
Ortada işlenmiş bir kusur yada suç varsa suçun aleniyet kazanması ihtimali suç işlenmeden önce düşünülmeliydi. Adalet mekanizmasının bu konuda sizi koruyup kollayacak bir davranış içinde olmasını bekleyemezsiniz. Nitekim hayatınız boyunca belki sizi takip edecek bir sicil durumunun gizlenmesini saklanmasını bekleyemezsiniz. İhtimal o dur ki, kusurunuzun /suçunuzun aileniz tarafından bilinmesi, ve size verilecek tepki neticesinde sizin benzer bir suçu / kusuru bir daha işlemeniz önlenmiş olacak dolayısı ile sizi suçtan uzak tutacak bir yaklaşım olacaktır.
Burada haktan bahsederken, işlediğiniz kusur ile bir başka şahsın hayatını alt üst etmek sureti ile o şahsa daha büyük bir haksızlık ettiğinizi hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Özrü kabahatinden büyük deyimi bu duruma cukk oturuyor. Ve tabii sizin halledebileceğiniz bir durum değilmiş bu. Değilmiş ki mahkemeye yansımış.
Celp kağıdında işlediğiniz kusuru açıklayan ve hakkınızdaki iddiaları anlatan deyimler bulunur. Suçunuzun ne olduğu, kime karşı işlendiği, ne zaman işlendiği, davacının kim olduğu, hangi nedenlerle size dava açtığı, ne talep ettiği, davanın görüleceği mahkemenin adı, numarası ve dava tarihi gibi bilgiler olur.
Öğrenciler de bu ülkenin vatandaşıdır. Öğrenci olanlar parasızlıkları nedeni ile yada sırf öğrenci oldukları için cezadan muaf olamazlar. Öyle olsa idi bir dönem on binlerce öğrenci ceza alıp hapis yatmazdı. Hatta asılmazlardı. Değilmi ?
18 yaşınızı doldurduğunu için (öyle olduğunu varsayıyorum) alma ihtimaliniz olan cezadan siz sorumlusunuz. 3 ncü kişi ve kurumlara karşı kişisel mal varlığınızla siz sorumlusunuz. Ödeyemezseniz hapis yatarsınız.

Ne ala reşitsiniz herşeyi yapabilecek yaştasınız başkalarının hayatını altüst edeceksiniz ve bundan aileniz sorumlu olup bedel ödeyecek.şunu algılayamıyorum gencecik insanların evli barklı kişilerle ne işi olur.birşeyleri yaparken sonucu düşünmek lazım.sn apdullah yaman aydınlatıcı açıklamınızdan ötürü tşkler...

Arkadaşlar öncelikle bir ifade hatasını düzeltmek gerekir.

Açılan dava HUKUK davasıdır, CEZA DAVASI değil. Bu sebeple suçla, cezayla, sicil kaydıyla ilgisi yok.

Tazminat davaları maddi ya da manevi bir zararı tazmin etmek üzere düzenlenmiş dava çeşitleridir ki, amaç zarar tazminidir, zarar vereni cezalandırmak değildir.

Dava tebliğ zarfının içinde dava dilekçesi ve tensip zaptı bulunacaktır. Yani bu zarfı aynı çatı altında yaşayanlardan biri alır ve merak eder okursa davayı, olayları öğrenecektir.

Alıntı:

---

Av.İlknur Sezgin Temel rumuzlu üyeden alıntı

Arkadaşlar öncelikle bir ifade hatasını düzeltmek gerekir.

Açılan dava HUKUK davasıdır, CEZA DAVASI değil. Bu sebeple suçla, cezayla, sicil kaydıyla ilgisi yok.

Tazminat davaları maddi ya da manevi bir zararı tazmin etmek üzere düzenlenmiş dava çeşitleridir ki, amaç zarar tazminidir, zarar vereni cezalandırmak değildir.

Dava tebliğ zarfının içinde dava dilekçesi ve tensip zaptı bulunacaktır. Yani bu zarfı aynı çatı altında yaşayanlardan biri alır ve merak eder okursa davayı, olayları öğrenecektir.

---

Sayın hocam.. sayın üyeye yanıt verirken genelleme yaparak yazdım. Mevcut olayda elbette bir suç söz konusu değil, ama kusur var, sicilden kasıt ise adli sicil kaydı anlamında değildi, kişinin yaşadığı yada yaşattığı durumun hayatı boyunca kendisi ile birlikte olacağı anlatılmak istenmişti. Sonuç itibari ile verilen zararın tazmini de en nihayetinde kusurlu olan şahsı benzer kusurları işlemekten caydıracak niteliktedir.

Alıntı:

---

smartgirl rumuzlu üyeden alıntı

Ne ala reşitsiniz herşeyi yapabilecek yaştasınız başkalarının hayatını altüst edeceksiniz ve bundan aileniz sorumlu olup bedel ödeyecek.şunu algılayamıyorum gencecik insanların evli barklı kişilerle ne işi olur.birşeyleri yaparken sonucu düşünmek lazım.sn apdullah yaman aydınlatıcı açıklamınızdan ötürü tşkler...

---

Profilinizde öğretmen olduğunuz yazılı. Ne öğretmenisiniz bilmiyorum. Ancak iyi bir Edebiyat öğretmeniniz olmamış, yada siz öğrenememişsiniz. Özel isimler büyük harfle başlar, sesli - sessiz uyumu kurallarıda vardır. En azından gördüğünüzü olduğu gibi yazabilmeliydiniz. Adımı yazarken göstermediğiniz ihtimamı umarım öğrencilerinizin eğitiminde gösteriyorsunuzdur. Göstermiyorsanız sevgili Atatürkün "Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır" veciz sözü havada kalırken ulu önderin kemikleri sızlayacaktır. Yada okulların hemen girişlerine kurulan Atatürk köşelerinde kalmaktan öteye gitmeyecektir bu veciz söz..... Bu arada adımın doğru Yazılışı Abdullah Yaman ... Saygılar...

Ben de bu soruları bir başkası adına soruyorum. Açıklayıcı bilgileriniz için çok teşekkür ederim efendim.. Hürmetler..

Alıntı:

---

Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı

Profilinizde öğretmen olduğunuz yazılı. Ne öğretmenisiniz bilmiyorum. Ancak iyi bir Edebiyat öğretmeniniz olmamış, yada siz öğrenememişsiniz. Özel isimler büyük harfle başlar, sesli - sessiz uyumu kurallarıda vardır. En azından gördüğünüzü olduğu gibi yazabilmeliydiniz. Adımı yazarken göstermediğiniz ihtimamı umarım öğrencilerinizin eğitiminde gösteriyorsunuzdur. Göstermiyorsanız sevgili Atatürkün "Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır" veciz sözü havada kalırken ulu önderin kemikleri sızlayacaktır. Yada okulların hemen girişlerine kurulan Atatürk köşelerinde kalmaktan öteye gitmeyecektir bu veciz söz..... Bu arada adımın doğru Yazılışı Abdullah Yaman ... Saygılar...

---

Merakınızı gidereyim Sn.Editör ben İngilizce Öğretmeniyim.Sanıyorum yetki sahibi olduğunuz içiğn bu kadar ağır eleştiri hakkına sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz.Emin olun sizin de yapmış olduğunuz birçok dilbilgisi hataları var yazılarınızda; bunları deşifre etmek mi lazım?Tek hatam dar vakitlerde yazıyor olmak burası sizin işiniz elbette ki daha özenli yazıyorsunuz lakin benim siz kadar vaktim yok.Ayrıca isminizi yanlış yazdığım için üzgünüm Sn.Abdullah Yaman.....

Alıntı:

---

smartgirl rumuzlu üyeden alıntı

Merakınızı gidereyim Sn.Editör ben İngilizce Öğretmeniyim.Sanıyorum yetki sahibi olduğunuz içiğn bu kadar ağır eleştiri hakkına sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz.Emin olun sizin de yapmış olduğunuz birçok dilbilgisi hataları var yazılarınızda; bunları deşifre etmek mi lazım?Tek hatam dar vakitlerde yazıyor olmak burası sizin işiniz elbette ki daha özenli yazıyorsunuz lakin benim siz kadar vaktim yok.Ayrıca isminizi yanlış yazdığım için üzgünüm Sn.Abdullah Yaman.....

---

İngilizce öğretmeni olmanız Türkçeyi katletmenize mazeret olamaz değilmi? İngiliz olup Türkçe öğretmeni olsaydınız da İngilizceyi katlemenize izin vermezlerdi emin olun. Foruma üye olurken "Türkçe yazım kurallarına özen gösteriniz. - Cümlelerinize büyük harf ile başlayınız, başlık ve iletilerinizin tamamını büyük harflerle yazmayınız. - Konularınızı doğru kategoride açmaya özen gösteriniz. -" uyarısını mutlaka okumuş ve kabul etmiş olmalısınız.
Yetki sahibi değilim. Yapılan eleştiri ağır değildi. Yaptığım hatalardan dolayı mutlaka bende uyarılıyorum. Ancak ben hata yaptım diye başkaalrının hatalarını görmezden gelemem değilmi ? Siz öğrencilerinizin hatalarını görmezden gelebiliyormusunuz ? Diğer yandan editör / yönetici vs görev üstlenen kişilerde sizler gibi başka işlerde çalışıyorlar. Burada görev yapmak gönüllülük esasına dayalıdır. Reel hayattaki işlerimizden arta kalan zamanlarda sitedeki görevlerimizi yerine getiriyoruz. Dar vakitlerde yazı yazmayın sayın üye. İki ayağınız bir papuca girer, meramınızı doğru anlatamazsınız, yazım hatası yaparsınız, yanlış anlaşılırsınız, alacağınız yanıtlarda yanlış olur. Emin olun benimde hiç vaktim yok. Hele hele sorunlarına hukuksal anlamda çare arayan onca üye varken farklı konularda tartışmalara girmek hiçde hoş değil.
Geçmiş olsun..

önemli bir konuydu bu ama amaçtan sapmış...