-
Evlilik hakkında
şimdi benim bildiğim evlilik bir anlaşmadır ve iki kişinin birlikte yaşamak ve ortaklaşa bişiyler yapmasıdır bu tanım doğru olup olmadığını bana ifade ederseniz sevineceğim ve bence evlilik bir kişinin diğeriyle beraber olmak istememesiyle bozulur çünkü ben bir kişiyle beraber olmak istemiyorsam onunla zorla beraber olamam dolayısıyla boşanma davalarında boşanmak isteyen bir kişiyi bence boşaması gerekir çünkü boşanmak isteyeni zorlan evli tutmak insan haklarına ters olsa gerek ama nedense boşanma davalarında sebepler olması gerekiyor ama kişi evli olmaktan vaz geçebilir ve evli olmak istemeyebilir yada kişiyi daha sevmez hale gelebilir bunu biri bana açıklarsa sevineceğim ve eşinden başkasıyla cinsel suç işlemiş olurmu işlemiş olursa neden işlemiş olur zira bir kişi bir kişiyle beraber yayabilir ve ortak kararlar alabilir ve ekonomik ortaklığa devamettiği halde başkasıyla cinsel ilişkide kurabilir bunun insan hakları açısından sakıncası nedir.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Sayın Üye.. Kanunlar bireylerin kişisel ijtiyaç ve durumalrına göre ayrı ayrı yorumlanamaz. İşte size merak ettiğiniz sorularının tamamına yanıt verecek olan Medeni kanunun amir hükümleri...
Umarım fayda sağlar...
EVLİLİĞİN GENEL HÜKÜMLERİ
1-EŞLERİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
I-ORTAK HAKLAR:
A-ORTAK KONUTU SEÇME:
M.K.186/1 uyarınca “eşler oturacakları konutu birlikte seçerler”.Eşler kendilerine tanınmış olan seçim hakkını kullanırken ilk planda ailenin ekonomik durumunu ve ödeme gücünü dikkate almak zorundadırlar.Pek tabii seçilen konutun eşlerin ve çocukların sağlığı,iş yerine ve okula ulaşma imkanları da gözden uzak tutulmamalıdır.Örneğin kalp hastası olan veya nefes alıp vermede problemi olan bir eşin şehrin en yüksek tepesinde seçilecek bir konutta oturmasını istemek insaf ve dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaz.(1)
Eşler ortak konutun seçiminde anlaşamazlarsa hakimin müdahalesine ihtiyaç duyulacaktır.
Eşlerin seçeceği aile konutunun bağımsız,yani tam anlamıyla kendilerine ayrılmış bir konut olması gerekir.Bu itibarla eşlerden biri diğerini kendi ana ve babasıyla birlikte oturmaya zorlayamaz(2)
B-BİRLİKTE YAŞAMA:
“Eşler birlikte yaşamak,birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar”(M.K. 185/3)Her iki eş de evlenme sözleşmesinin yapılmasıyla karşılıklı olarak “birlikte yaşama hakkına” sahip olurlar.Eşlerin birlikte yaşaması aynı zamanda bir yükümlülüktür.
C-BİRLİĞİ YÖNETME:
M.K.m.186/2’de açıkça “birliği eşler beraberce yönetirler” denilmek suretiyle kadın erkek eşitliği sağlanmış olmaktadır.Eşlerden her biri,yönetime ilişkin bir girişimde bulunmadan önce diğer eşi bilgilendirmek ve bu girişime onun da katılımını sağlamak zorundadır.Birliğin yönetimiyle ilgili işin her zaman söz konusu olabilen normal ve olağan bir iş olması,bu zorunluluğu ortadan kaldırmaz.(3)Kadının birliğin yönetiminde söz hakkını kullanırken eşinin iş durumunu ve özellikle mali gücünü göz önünde bulundurması gerekir.
D-BİRLİĞİ TEMSİL ETME:
I-KAVRAM:Temsil,bir kimsenin diğer bir kişinin adına ve hesabına hareket ederek onunla hukuki işlemleri yapması demektir.Temsilcinin yapmış olduğu hukuki işlemlerin hüküm ve sonuçları doğrudan doğruya temsilde temsil olunana ait olur.
Evlilik birliğinin temsili,birliğin ihtiyaçlarının giderilmesi ve ortak yaşamın amaçlarını gerçekleştirmek üzere eşlerden birinin üçüncü kişiler ile hukuki işlemlerde bulunması anlamını ifade eder.O halde,karı veya kocanın evlilik birliğinin ihtiyaçları dışında hukuki işlemler yapmaları,örneğin avukat olan kocanın büro olarak bir yer kiralaması veya terzilik yapan karının dikiş malzemesi vs. satın alması evlilik birliğinin temsili kavramına girmez.(4)
II-KAPSAMI:
A-AİLENİN SÜREKLİ İHTİYAÇLARI İÇİN TEMSİL:
“Eşlerden her biri,ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil eder”(M.K. 188/1)Ailenin sürekli ihtiyaçları deyimiyle hangi ihtiyaçların kastedilmekte olduğu,her şeyden önce ailenin sosyal düzeyine,içinde bulunduğu ekonomik duruma ve nihayet yerel adetlere göre belirlemek gerekir.
B-AİLENİN DİĞER İHTİYAÇLARI İÇİN TEMSİL:
Bu tür ihtiyaçlara örnek olarak ,bir ev kiralanması;eve piyano,müzik seti,derin dondurucu,bulaşık makinesi satın alınması,çocuğun özel okula kaydettirilmesi,otomobil,yazlık ev satın alınması gibi önemli ihtiyaçlar gösterilebilir.(5)
Sürekli ihtiyaçlar bakımından eşlerden her birine tek başına hareket edebilme imkanı tanınmış iken;sürekli ihtiyaçlar dışında kalan diğer ihtiyaçlar bakımından kural olarak her eşe evlilik birliğini temsil etme yetkisi tanınmamış,buna ancak diğer eşin rızası veya hakimin yetkili kılması şartıyla izin verilmiştir.
III-EŞLERİN SORUMLULUĞU:
“Birliği temsil yetkisinin kullanıldığı hallerde,eşler üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumlu olurlar”(M.K. 189/1)”Eşlerden her biri, birliği temsil yetkisi bulunmaksızın yaptığı işlemlerden üçüncü kişilere karşı şahsi olarak sorumludur.(189/2)Bu hüküm,ailenin diğer ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapılan işlemlerle ilgilidir.
Diğer ihtiyaçlarda,eşlerden birinin diğerini yetkili kılması veya yargıcın haklı sebeplerle eşlerden birini yetkili kılması ya da eşin hastalığı gibi sebeplerle rızanın alınması mümkün değilse ve gecikilmesinde sakınca olan bir işlem söz konusuysa,eşlerden biri tek başına birliği temsil yetkisine sahiptir.Bu hallerde de üçüncü kişilere karşı müteselsil sorumluluk vardır.İyi niyetli üçüncü kişiler belirli koşullar altında,”temsil yetkisinin üçüncü kişilerce anlaşılamayacak şekilde aşılması halinde” eşler yine müteselsilen sorumludur.(6)
IV-TEMSİL YETKİSİNİN KALDIRILMASI VEYA SINIRLANDIRILMASI:
“Eşlerden biri birliği temsil yetkisini aşar veya bu yetkiyi kullanmada yetersiz kalırsa hakim,diğer eşin istemi üzerine temsil yetkisini kaldırabilir veya sınırlandırabilir.İstemde bulunan eş,temsil yetkisinin kaldırıldığını veya sınırlandığını,üçüncü kişilere sadece kişisel duyuru yoluyla bildirebilir.”(M.K. 190/1)Bu eş,örneğin aile konutunun bulunduğu yerde faaliyet gösteren ve kendisinin ve eşinin kendileriyle sürekli olarak alışverişte bulundukları bakkal,kasap,manav,balıkçı,fırıncı vs. gibi esnafa bizzat giderek eşinin bundan böyle kendileriyle hukuki işlemler yapma yetkisinin mahkemece kaldırılmış veya belli ölçüde sınırlanmış olduğunu bildirebilir.Ancak kanunumuz temsil yetkisinin kaldırılmasının veya sınırlandırılmasının iyi niyetli üçüncü kişilere karşı sonuç doğurmasını,durumun hakimin kararıyla ilan edilmesine bağlamıştır.(M.K.190/2)Kısıtlama veya kaldırma kararı ilan edilmeden önce eşin temsil yetkisinin bulunduğunu sanarak işlem yapan üçüncü kişilerin iyi niyeti korunur.Ancak,istemde bulunan eşin kişisel olarak üçüncü kişiye kısıtlama veya kaldırma kararını bildirmesi halinde de,üçüncü kişi iyi niyet iddiasında bulunamaz.(7)
V-TEMSİL YETKİSİNİN GERİ VERİLMESİ:
Hakimin,bir eşin birliği temsil yetkisinin kaldırılmasına veya sınırlanmasına karar vermesine yol açan durum daha sonra değişmiş veya ortadan kalkmış ise,ilgili eşin istemde bulunması üzerine hakim,durum ve şartların değişmiş olduğunu saptadığı takdirde evvelce verilmiş olan kaldırma veya sınırlama kararını değiştirebilir ve birliği temsil etme yetkisini söz konusu eşe geri verebilir.
II-ORTAK YÜKÜMLÜLÜKLER
A-BİRLİĞİN MUTLULUĞUNU SAĞLAMA:
Eşlerden her biri,evliliğin sosyal,manevi ve ahlaki amaçlarını gerçekleştirmek için elinden geleni yapmak zorundadır.Karşılıklı saygı,özen ve ilgi,ortak hayat yolculuğunun emrettiği anlayış ve yakınlık,birliğe mutluluk getiren vazgeçilmez şartlardır.(8)
Mutluluğun sağlanması bakımından,”eşler birbirine cinsi yakınlık göstermekle ve müsaadekar bulunmakla da yükümlüdürler.Bunu evlilik birliğinin en tabii icaplarından sayan kanun koyucu,buna dair açık bir kural koymamıştır.”(9)
B-SADAKAT GÖSTERME:
Sadakat gösterme yükümlülüğünden sadece cinsel sadakati anlamak yanlış olur.Cinsel sadakatin dışında pek çok davranış;örneğin,”karı kocadan birinin görevlerini yapmamak kastıyla eşini terk etmesi ya da eşinin önemli bir sırrını veya menfaatini üçüncü bir kişi yararına feda etmesi”(10) kocanın kazandığı bütün parayı içki ve kumarda tüketerek karısını ve çocuklarını yoksul bırakması;karının kocasının servetini kasten israf etmesi veya yenisi yapılsın diye eski elbiselerini yırtması da(11) evlilik birliğine karşı sadakatsizlik sayılır.
C-BİRLİKTE YAŞAMA:
Eşler evlilik birliğinin doğumuyla birlikte ortak bir hayat kurmuş olurlar.Bu itibarladır ki ,eşlerin beraberce seçecekleri ortak konutta ,kanunun deyimiyle aile konutunda birlikte oturmak,ortak hayatı birlikte aynı çatı altında sürdürmek yükümlülüğü de vardır.Askerlik,öğrenim,hükümlülük,tedavi ve benzeri sebeplerle birlikte yaşama belli süreyle geçici olarak mümkün olmayabilir ki bu durum kuralın istisnasını oluşturur.
D-DAYANIŞMA VE YARDIMCI OLMA:
Eşler,karşılıklı olarak birbirlerine yardımcı ve destek olmakla ve karşılıklı dayanışma içinde bulunmakla da yükümlüdürler.Yardımcı olma veya yardım etme maddi anlamda,yani parasal yardım şeklinde değil,fakat manevi yardım şeklinde anlaşılmalıdır.Eşler,birbirlerine üzüntülü anlarında destek olmalı,hastalık halinde de elinden gelen özenle birbirlerine bakmalı ve teselli etmelidirler.(12)Evlilik birliğinin geçindirilmesi esasen her iki eşe de yükletilmiş olmakla beraber,içlerinden birinin ihtiyarlık,hastalık veya işsizlik gibi sebeplerle bu yükümlülüğünü gereğince yerine getirme imkanından yoksun bulunması halinde,diğerinin sahip olduğu imkanlar çerçevesinde ona yardımcı olması da gerekir ki bu dayanışma ve yardımcı olma yükümlülüğüne dahildir.(13)
E-ÇOCUKLARA BAKMA VE YETİŞTİRME:
Bu yükümlülük sadece öz evlatlar için değil,üvey evlatlar için de söz konusudur.(M.K.338/1)Çocuklara bakma yükümlülüğü,onların yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarının karşılanması,hasta olmaları halinde tedavi ve bakımlarının,eğitim-öğretimleri için gerekli kitap,araç ve gereçlerin sağlanması gibi yükümlülükleri kapsar.
F-GİDERLERE KATILMA:
“Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.”(186/3)Ailenin geçindirilmesi için yapılması zorunlu olan harcamaları,eşler birlikte yapacaklardır.Medeni Kanunumuz bu katılımı iki şekilde düzenlemektedir:Emek ve malvarlığı...Belli bir geliri olmayan eşler,genellikle gelir getiren bir işte çalışmayan evli kadınlar birliğin giderlerine ancak emekleriyle katılma imkanını bulabileceklerdir.Memnuniyetle ifade edelim ki,evli kadınların emekleri ilk defa yeni Medeni Kanunumuzda değerlendirmeye alınmakta ve özellikle boşanmalarda hesaba katılmak suretiyle belirli bir geliri olmayan,fakat evde ve eşinin işyerinde ya da tarlada bütün gücüyle çalışarak eşine destek olan fedakar ve cefakar kadınlarımızın mağdur olmaları önlenmektedir.(14)
G-MESLEK VEYA İŞ SEÇİMİNDE ÖZEN GÖSTERME:
“Eşlerden her biri,meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir.Ancak ,meslek veya iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararı göz önünde tutulur.”(M.K.192)O halde,bu hüküm gereğince,eşlerden her biri meslek ve iş seçiminde gerekli özeni göstermek,yani getirisi ve sağlayacağı menfaat ve imkanlar ne kadar yüksek ve çok olursa olsun,evlilik birliğinde arzulanan huzuru,dirlik ve düzeni bozabilecek,diğer eşi manen sıkıntıya ya da utanca düşürebilecek bir meslek veya iş seçmekten kaçınmak zorundadır.
III-KADININ SOYADI:
Kullanılan aile isminin kuşaktan kuşağa doğumla geçmesiyle aile birliği ve bütünlüğü devam etmiş olacaktır.Aile birliğinin sağlanması için yasa koyucu eşlerden birisine öncelik tanımıştır.Kamu yararı,kamu düzeni ve kimi zorunluluklar soyadının kocadan geçmesinin tercih nedeni olduğunu göstermektedir.Kaldı ki itiraz konusu kuralda aile isminin sadece erkeğin soyadına bağlanacağı öngörülmemekte,kadının başvurusu durumunda kocanın soyadıyla birlikte kızlık soyadını da kullanma imkanı bulunmaktadır.
“Evli kadınlar,evlilik devam ettiği sürece kocanın soyadını taşımakla yükümlü olup,evlilik sona ermedikçe soyadlarını değiştiremezler.Mahkemenin soyadı değişikliğine ilişkin kararı yasaya aykırılık oluşturur.”(15)
IV-EŞLERİN HUKUKİ İŞLEMLERİ:
A-EŞLERİN SERBESTLİĞİ İLKESİ:
Hukuki işlemlerde eşlerin serbestliği ilkesi ya da sözleşme özgürlüğü ilkesi geçerlidir.Bu ilke M.K. m.193’de açıkça ifade edilmiştir:”Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça eşlerden her biri diğeri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlemi yapabilirler.”
B-SERBESTLİK İLKESİNİN İSTİSNALARI:
1-Aile Konutu İle İlgili İşlemler:
“Aile konutu,eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği,yaşantısına buna göre yön verdiği,acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı,anılarla dolu bir alandır.”(16)Eşlerin sürekli olarak oturmadığı,zaman zaman veya hafta sonlarında ya da yaz tatillerinde oturduğu dağ evleri veya yazlıklar ile tarımsal faaliyetlerin yürütüldüğü aylarda kaldıkları bağ,bahçe ve çiftlik evlerini aile konutu olarak nitelendirmek mümkün değildir.Aynı şekilde hukuken evli sayılmayan bir erkek ile kadının birlikteliklerini sürdürdükleri konut da aile konutu kavramına girmez.(17)
a-)Aile konutu mülkiyetinin eşlerden birine ait olması:
Aile konutu,eşlerden birinin mülkiyetini evlenmeden önce edinmiş olduğu veya evliliğin devamı süresinde karşılıklı veya karşılıksız kazanma yoluyla edinmiş olduğu bir taşınmaz ise,konutun maliki olan bu eş diğer eşin açık rızası bulunmadıkça konutu başkalarına devredemez veya üzerindeki hakları sınırlayamaz(M.K. 194/1)
Ancak kanun koyucu bu kısıtlamanın yanında diğer eşin rızasını sağlayamayan eşe hakime başvurma hakkını tanımaktadır.Gerçekten,M.K.194/2 uyarınca rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmaksızın kendisine rıza verilmeyen eş,hakimin müdahalesini isteyebilecektir.
Kanun koyucu aile konutu olarak özgülenen taşınmazın maliki olmayan diğer eşi de korumayı ihmal etmemiş,kendisine “tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteme hakkını” tanımıştır.(M.K.194/3)Söz konusu eş,tapu kütüğüne gerekli şerhi verdirmek suretiyle aile konutuyla ilgili hukuki işlemlere girişmek isteyen üçüncü kişilerin iyi niyet iddialarını da önceden önlemiş olacaktır.
b-)Aile konutunun kira sözleşmesiyle sağlanmış olması:
Kiracı eşin diğer eşin açık rızası olmamasına karşın kira sözleşmesinin feshine ilişkin irade açıklaması hiçbir hukuki sonuç doğurmayacaktır.Kiracı eş sözleşmenin feshini sağlayabilmek için mutlaka diğer eşin açık rızasını almak zorundadır.(M.K.194/1).Pek tabii kanun koyucu bu halde de diğer eşin hiçbir haklı ve inandırıcı sebep olmamasına karşın rızasını açıklamaktan kaçınması durumunda ,kiracı eşe hakime başvurma imkanı tanımaktadır.(M.K. 194/2).Aile konutu eşlerden biri tarafından kira sözleşmesiyle sağlanmış bulunuyorsa,sözleşmenin tarafı olmayan diğer eş,kiralayana yapacağı ihbarla kira sözleşmesinin tarafı haline gelir.(M.K.194/4).Bu yolla kiracı sıfatına sahip olan eş diğer eşle birlikte kiralayana karşı müteselsilen sorumlu duruma gelmektedir.
2-Tasarruf Yetkisinin Sınırlanması:
Eşler arasındaki hukuki işlemlerde serbestlik ilkesine getirilen ikinci istisna,M.K.199 hükmünde söz konusu olmaktadır.Çoğu olaylardan ayrılık veya boşanmaya kararlı olan koca ,sırf kadına nafaka ya da tazminat ödememek için mevcut mallarını başkalarına devretme yoluna gitmekte ,nafaka ya da tazminat hükmü alan kadın ,kocadan icra yoluyla herhangi bir tahsilat yapamamaktadır.Bu hüküm sayesinde hakim,eşlerin tasarruf yetkisinin sınırlanmasına yönelik önlem niteliğinde olmak üzere,bu tür tasarrufların diğer eşin rızasına bağlı olduğuna karar verebilecektir.(18)Bu durumda hakim gerekli önlemleri de alacaktır.Örneğin hakim ,eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa ,kendiliğinden durumun tapu kütüğüne şerh edilmesine karar verecektir.(M.K.199/2,3)
3-Paylı Mülkiyette Payın Devri:
Yeni Medeni Kanunumuz yasal mal rejimi olarak kabul ettiği edinilmiş mallara katılma rejiminde edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel malları,bu yeni rejimin temelini oluşturur.”Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar,onların paylı mülkiyetinde sayılır.”(m.222/2)
Kanun eşlerden birinin paylı mülkiyet konusu olan bir maldaki payı üzerinde hukuki işlemlerde bulunabilmesini,aksine anlaşma olmadıkça,diğer eşin rızası şartına bağlamaktadır.(m.223/2).Bu hüküm emredici değildir.Eşler kendilerine ait paylar üzerinde bir eşin diğerinin rızasına ihtiyaç olmaksızın hukuki işlemler yapılabileceği konusunda anlaşabilirler.
2-EVLİLİK BİRLİĞİNİN KORUNMASI:
Türk kanun koyucusu evlilik birliğinin korunması amacıyla aileye müdahale etmekte bir sakınca görmemiş ve Medeni Kanuna hakimin bu konuda gerekli önlemleri almasını mümkün kılacak hükümler koymuştur.Mamafih ,hemen belirtelim ki hakim,evlilik birliğinin korunması amacına yönelik önlemleri,ancak eşlerden her birinin ayrı ayrı veya her iki eşin birlikte istemde bulunması üzerine alabilir;yoksa hakimin re’sen kanunun öngördüğü önlemleri almak yetkisi yoktur.
Aile ,Medeni Kanunun dışında özel bir kanun olan 14.1.1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun ile de ayrıca korunmaktadır.(19)
I-HAKİMİN MÜDAHALESİ:
A-ŞARTLARI:
M.K. m. 195’e göre,”evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde,eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler.”
1-Evlilik Birliğinden Doğan Yükümlülüklerin Yerine Getirilmemesi
Eşlerden biri kendisinden yerine getirmesi istenen yükümlülüklerin herhangi birini yerine getirmekten kaçınırsa veya gereği gibi yerine getirmeyecek olursa,örneğin çocukların bakımı ve yetiştirilmesi konusunda gerekli çaba ve özeni göstermez,onların bilgili ve iyi ahlaklı birer kişi olarak hayata hazırlanmasında hiçbir çaba sarf etmezse,diğer eş hakimden bu konuda gereken önlemi alması isteminde bulunabilir.
Ancak evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin bir eş tarafından bir defa hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi yeterli olmayıp bu eşin ilerde de böyle hareket edeceği kuvvetle muhtemel olmalıdır.Davranış biçiminin belli bir önem ve ağırlıkta olması da gerekir.Fakat mutlaka bir boşanma sebebi oluşturacak ağırlıkta olmasına da lüzum yoktur.(20)
Eşlerden birinin kendisine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesinin,kendi kusurundan ileri gelmiş olmasının gerekip gerekmediği konusu doktrinde tartışmalıdır.Bazı yazarlara göre kanun burada yükümlülüğünü yerine getirmeyen eşin kusurunu aramıyor;bu haller kusursuz da olabilir.(21)Yükümlülüğün yerine getirilmemesinin kusura dayanması gereklidir.Örneğin,haksız olarak işinden çıkarılmış ve işsiz kalmış olan erkeğin evlilik birliğinin giderlerine katılma yükümlülüğünü bir süre yerine getirememesi veya ağır bir hastalık geçirmekte olan kadının bir süre birliğin yönetimine tam anlamıyla katılamaması gibi hallerde(22),koca veya karının yükümlülüklerini yerine getirmemiş oldukları söylenemez.
2-Önemli Bir Konuda Uyuşmazlığa Düşülmesi:
Medeni Kanunumuz eşlerin evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşmeleri halini de hakimin müdahalesini isteyebilme sebebi saymaktadır.Evlilik birliğine ilişkin önemli pek çok konu vardır.Bunlara aile konutunun birlikte seçimi,evlilik devam ederken doğan çocuğun ön adının konması,çocukların mesleki eğitim alanının kararlaştırılması,ayırt etme gücüne sahip fakat ergin olmayan çocuğun ergin kılınmasına,nişanlanmasına ve evlenmesine izin verilmesi,aile konutunun donatılmasında eşyaların seçimi gibi konular örnek gösterilebilir.(23)
B-GÖREV VE YETKİ:
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş,Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi bu konularda aile mahkemesinin görevli olacağını öngörmüştür.
M.K. m. 201 uyarınca,”Evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemler konusunda yetkili mahkeme,eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.Eşlerin yerleşim yerleri farklı ve her ikisi de önlem alınması isteminde bulunmuş ise,yetkili mahkeme ilk istemde bulunan eşin yerleşim yeri mahkemesidir.”
C-HAKİMİN ALACAĞI ÖNLEMLER:
1-Uyarıda Bulunma,Uzlaştırmaya Çalışma:
Hakim,örneğin çocuklarına ve geliri olmayan karısına bakmayan kocaya bakım ödevini yerine getirmesini veya içki ve kumara düşkün kocaya kötü huyunu bırakarak yaşayışını düzeltmesini;kocasına ve çocuklarına gerekli ilgi ve özeni göstermeyen,onları ihmal eden karıya birliğin yönetiminden kocası ile birlikte kendisinin de sorumlu olduğunu,bu sebeple eğlenceyi bırakıp ev işleriyle uğraşmasını ihtar eder.Hakimin,sadece kanunda öngörülen önlemleri almakla yetkili kılınması,evlilik birliğine ve yükümlülüğünü yerine getirmeyen eşin kişilik alanına,kanunda yazılı olmayan bir takım önlemlerle aşırı müdahalelerde bulunmayı önlemek maksadına dayanıyor.(24)
Hakim,eşler arasında doğan anlaşmazlığın veya uyuşmazlığın ancak bir uzmanın katkısıyla giderilebileceğini saptarsa,eşlere razı oldukları takdirde konuyu görüşmek üzere bir uzman davet edebileceğini söyler.Hakimin böyle bir konuda uzman kişilerin yardımını isteyebilmesi,ancak her iki eşin de ortak rızasıyla mümkündür.
2-Birlikte Yaşamaya Ara Verilmesi:
Eşlerden biri,ortak hayat sebebiyle kişiliği,ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.(M.K.m.197/1)Böyle bir durum ortaya çıktığında ayrı yaşamak için ayrıca hakimden izin almak gerekmez.(25)Ancak meskende kimin kalacağı,kimin çıkacağı,hangi eşyaların götürüleceği,çocukları kimin alacağı,nafaka meselelerinden dolayı çıkabilecek anlaşmazlıkları halletmek ve ileride ayrı yaşamanın bir terk sayılmaması için haklı sebeplere dayandığını tespit ettirmek bakımından hakime müracaatta fayda vardır.(26)
Mesela,kocasına kızan kadının kocasının ticarethanesinde sürekli olarak sahte fatura düzenlediğini,belgelerde tahrifat yapmak suretiyle vergi kaçırdığını orada burada pervasızca yayması veya kocanın karısını başkalarının önünde dövmesi ya da ağır ve yakışıksız bazı sözlerle küçük düşürücü davranışlarda bulunması,bir eşin kişiliğini ciddi biçimde tehlikeye düşüren örnekler olarak gösterilebilir.Hatta Yargıtay’a göre bir kocanın karısını aynı çatı altında metresiyle birlikte oturmaya zorlaması haysiyet kırıcı bir davranıştır ve kadın için kişiliğini zedeleyen bir olgudur.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında aynen “Davalı kocanın davacıyı kendisiyle karı-koca gibi yaşamakta olduğu bir kadınla beraber bir evde yaşatması,medeni insanların anlayış ve görüşleri bakımından haysiyet kırıcı bir durumdur.Davacı kadın böyle bir durumda yasanın sözü geçen maddesine dayanarak ayrı bir konut isteyebilir.” demiştir.(27)Aynı şekilde kocanın başka kadınlarla ilişki kurması(28),karısını kötü şöhretle tanınmış evler civarında oturmaya zorlaması(29) gibi örnekler de bir eşin kişiliğinin ciddi surette tehlikeye girmesi veya onurunun ciddi ölçüde kırılması olarak nitelendirilebilir.
Ortak hayatın devamı yüzünden eşlerden birinin ekonomik güvenliğinin tehlikeye girmesine örnek olarak,”sarhoş veya düşüncesiz bir kocanın,evde terzilik yapan karısının müşterilerine sarkıntılık yapması,onlara cinsel tacizde bulunması” verilebilir.(30)
Her ailede görülebilecek tartışmaların,çok çabuk unutulabilecek kırgınlık ve alınganlıkların ailenin huzurunu ciddi surette tehlikeye düşürdüğü kolaylıkla söylenemez.Konunun kendisine yansıtılması durumunda hakim,ileri sürülen sebebin ailenin huzurunu ciddi surette tehlikeye düşürücü nitelikte olup olmadığını incelemeli ve eğer birlikte yaşamaya ara verme haklı bir sebebe dayanıyorsa,o zaman gerekli önlemleri almalıdır.(M.K.m.197/2)Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa,ayrılan eş,ortak konutu “terk ettiğinden” bahisle boşanma davası açılamaz.(31)
Hakim,birlikte yaşamaya ara verilmesi durumunda,çocukların ayrı yaşayan eşlerden hangisinin yanında kalacağı,çocuk yanında kalmayan eşin onunla nasıl ve ne zaman kişisel ilişki kuracağı hakkındaki önlemleri de alacaktır.
3-Parasal Katkının Belirlenmesi:
Eşlerden birinin istemde bulunması üzerine hakim,ailenin geçimi için eşlerden her birinin yapacağı parasal katkıyı belirler.(M.K.m.196/1)Bu katkılar geçmiş bir yıl ve gelecek yıllar için istenebilir.(M.K.m.196/3)M.K.m.196/2 hükmü uyarınca hakim,katkı miktarının belirlenmesinde eşin ev işlerini görmesi,çocuklara bakması,eşinin iş yerinde karşılıksız çalışması gibi hususları dikkate alacaktır.
4-Borçlulara Emir Verme:
Eşlerden biri,sürekli ve muntazam bir geliri olduğu halde birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse,hakim bu eşin borçlularına ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir.(M.K.m.198)
Eğer eşlerden biri birliğin giderlerine malvarlığı ile katılma imkanından yoksun ise,örneğin aile dışında çalışmayan karı veya işsiz kalmış olan koca parasal bir gelire başka yollardan da sahip bulunmuyorsa,onun hakkında borçlulara emir verme önleminin alınmasına imkan yoktur.M.K.m.198 hükmünün uygulanmasında borcun mahiyeti önemli değildir.Alacağın sözleşmeden veya haksız fiilden doğmuş olmasının hiç önemi yoktur.(32)Örneğin bir fabrikanın muhasebecisi sefih ve ayyaş olup aile ödevlerini ihmal ediyorsa,hakim karının talebi üzerine,muhasebecinin ücretinden bir kısmının her ay karısına ödenmesini fabrika idaresine emredebilir.(33)Hakimin emir vermesiyle birlikte artık eşin bu alacakları üzerindeki tasarruf yetkisi de kalkmış olur.(34)Borçlulara karşı dava açmak ve icra takibinde bulunmak yetkisi bundan böyle istemde bulunmuş olan eşe ait olur.
5-Tasarruf Yetkisinin Sınırlanması:
Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde,eşlerden birinin istemi üzerine hakim,belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun (istemde bulunan eşin) rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir.(M.K.m.199/1)
Hakimin evlilik birliğinin korunması amacıyla alacağı önlemler geçici mahiyettedir.(M.K.m.200)Önlemlerin değiştirilmesi,tamamlanması veya kaldırılması konusunda yetkili mahkeme,önlem kararını veren mahkemedir.Ancak,her iki eşin de yerleşim yeri değişmişse,yetkili mahkeme,eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.(M.K.m.201/3)
D-4320 SAYILI AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUNA
GÖRE ALINABİLECEK TEDBİRLER:
a-)Şiddet Uygulamaması ve Korkuya Yönelik Davranışlarda Bulunmaması Konusunda,Kusurlu Eşin Uyarılması (Ailenin Korunmasına Dair Kanun m.1/1/a)
b-)Kusurlu Eşin Müşterek Evden Uzaklaştırılması (A.K.D.K.m.1/1/b):
Müşterek konut,ortak yerleşim yeri olarak kullanılan konut olabileceği gibi,öyle olmayan,ancak ailenin belli bir amaçla belirli bir süre ortaklaşa kullandığı başka bir konut da olabilir.Örneğin aile içi şiddet olayı,ailenin tatilini geçirdiği bir yazlık evde veya bağ ya da yayla evinde gerçekleşmişse ve ailenin diğer bireyleri bir süre daha orada kalmayı planlıyorsa,tedbir kararı aile konutu sayılmayan bu konut için de verilebilir.Müşterek konut,kusurlu eşin tek başına mülkiyeti altında olsa veya bu konuta ilişkin kira sözleşmesinin tarafı kusurlu eş olsa dahi yargıç,bu konutun diğer eş ve çocuklara geçici bir süre ile tahsisine hükmedebilecektir.(35)Bu tedbire hükmeden yargıç,gerekli gördüğü takdirde,zarar gören eş ve çocuklar lehine tedbir nafakasına da hükmeder.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Özür dilerim mükerrer giriş olmuş. İletilerden bir tanesini (diğeri ile aynı olması nedeni ile) sildim..
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
[QUOTE=raif bostan;360882]şimdi benim bildiğim evlilik bir anlaşmadır ve iki kişinin birlikte yaşamak ve ortaklaşa bişiyler yapmasıdır bu tanım doğru olup olmadığını bana ifade ederseniz sevineceğim ve bence evlilik bir kişinin diğeriyle beraber olmak istememesiyle bozulur çünkü ben bir kişiyle beraber olmak istemiyorsam onunla zorla beraber olamam dolayısıyla boşanma davalarında boşanmak isteyen bir kişiyi bence boşaması gerekir çünkü boşanmak isteyeni zorlan evli tutmak insan haklarına ters olsa gerek ama nedense boşanma davalarında sebepler olması gerekiyor ama kişi evli olmaktan vaz geçebilir ve evli olmak istemeyebilir yada kişiyi daha sevmez hale gelebilir bunu biri bana açıklarsa sevineceğim ve eşinden başkasıyla cinsel suç işlemiş olurmu işlemiş olursa neden işlemiş olur zira bir kişi bir kişiyle beraber yayabilir ve ortak kararlar alabilir ve ekonomik ortaklığa devamettiği halde başkasıyla cinsel ilişkide kurabilir bunun insan hakları açısından sakıncası nedir.[/QUOTE]
sayın raif bostan hadi siz söyleyin kişiyle beraber yaşabilir ve ortak kararlar alabilir ve ekonomik ortaklığa devamettiği halde başkasıyla cinsel ilişkide kurabilir bunun insan hakları açısından sakıncası nedir. bu durumun sakıncası nedir ? eğer gerçekten kanaatinizce evli insanların böyle davranmalarının bir sakıncası yok ise söyleyin eşinizde böyle bir beraberlik içerisine girsin. ama ozaman söylermisiniz evliliğin anlamı nedir? sevgi ve sadakat olmayacaksa o ilişki evlilik değil şirketler arası ekonomik ortaklık gibi bişey olur. ozaman evlenmez şirketleşirdik. aile hukuku olmaz sadece iş hukuku, ticaret hukuku olurdu. mesela boşanmaz ortaklıklarımızı feshederdik. eşimizede eşim değil ortaaaaaaaaaaağım falan derdik vs.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
[QUOTE=oz_can_al;361175]
Alıntı:
raif bostan rumuzlu üyeden alıntı
şimdi benim bildiğim evlilik bir anlaşmadır ve iki kişinin birlikte yaşamak ve ortaklaşa bişiyler yapmasıdır bu tanım doğru olup olmadığını bana ifade ederseniz sevineceğim ve bence evlilik bir kişinin diğeriyle beraber olmak istememesiyle bozulur çünkü ben bir kişiyle beraber olmak istemiyorsam onunla zorla beraber olamam dolayısıyla boşanma davalarında boşanmak isteyen bir kişiyi bence boşaması gerekir çünkü boşanmak isteyeni zorlan evli tutmak insan haklarına ters olsa gerek ama nedense boşanma davalarında sebepler olması gerekiyor ama kişi evli olmaktan vaz geçebilir ve evli olmak istemeyebilir yada kişiyi daha sevmez hale gelebilir bunu biri bana açıklarsa sevineceğim ve eşinden başkasıyla cinsel suç işlemiş olurmu işlemiş olursa neden işlemiş olur zira bir kişi bir kişiyle beraber yayabilir ve ortak kararlar alabilir ve ekonomik ortaklığa devamettiği halde başkasıyla cinsel ilişkide kurabilir bunun insan hakları açısından sakıncası nedir.[/QUOTE]
sayın raif bostan hadi siz söyleyin kişiyle beraber yaşabilir ve ortak kararlar alabilir ve ekonomik ortaklığa devamettiği halde başkasıyla cinsel ilişkide kurabilir bunun insan hakları açısından sakıncası nedir. bu durumun sakıncası nedir ? eğer gerçekten kanaatinizce evli insanların böyle davranmalarının bir sakıncası yok ise söyleyin eşinizde böyle bir beraberlik içerisine girsin. ama ozaman söylermisiniz evliliğin anlamı nedir? sevgi ve sadakat olmayacaksa o ilişki evlilik değil şirketler arası ekonomik ortaklık gibi bişey olur. ozaman evlenmez şirketleşirdik. aile hukuku olmaz sadece iş hukuku, ticaret hukuku olurdu. mesela boşanmaz ortaklıklarımızı feshederdik. eşimizede eşim değil ortaaaaaaaaaaağım falan derdik vs.
zaten evlilik bir ortaklıktır yani biz aslında evlilikle bir sözleşmeye imza atıyoruz ama bence evlilikle bir insanın hayat boyu bir kişiyle cinsel ilişki kurmak zorunda olması gerçekten insanların hakkını gaspetmek gibi bişiy bu insanları zorlamaktır bu insana hayatı boyunca ayn ı yemeği yemesini zorlamak gibi bişiydir ve bu zorbalık gibi bişi olur ve bu insan fıtratına aykırıdır çünkü insan özgür yaşamak ister ve zaten bir insanın başkalarının hakkını gasp etmeden,başkalarına zarar vermermeden hayatını istediği gibi yhaşama hakkı vardır mesela;kişi istediği elbiseyi giyme hakkına sahiptir ve istdiğini giyme hakkına sahip olduğu için çok açık giyinebilir hatta toplum yadırgasa ve ahlaksızlık olarak değerlendirsede çıplak olarak bile dolaşabilir çünkü insanın hayatını istediği gibi yaşama hakkı vardır ve bu bağlamda istediği gibi giyinebilir ve hatta elbisede giymeyebilir çünkü hayat onun hayatıdır ve bedeb onun bedenidir bu bedeni isterse örter isterse açar bu kendi bileceği iştir ayrıca toplumun ahlaksızlık olarak değerlendirği ve hoşkarşılamadığı eşcinsel ilişkiler yada her iki taraftanda ilişkiye girmek yada toplu seks yada ensest,cinsel ilşkiye girilenlerin rızası alındığı yani tecavüz edilmediği sürece insan haklarına aykırı değildir yani kimseye tecavüz edilmediği sürece rızaları alındığı sürece erişkin kişilerin istedikleri gibi cinsel ilişkiye girme hakları vardır ve rızası alınarak yapılan ilişkiler nasıl olursa olsun insan haklarına aykırı değildir yani toplumun değer yargılarıyla olaylara bakmamamız lazım biz olayı insan haklarına göre değerlendirmemiz lazım,toplumun değer yargısı bişeyi kötülüyor diye o insan haklarına aykırı olmaz.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Konunun sizinle ilgili olduğu varsayımı üzerine yazıyorum.
İyi ama o zaman size başkalarıyla ilişkiye girebilme hakkı verilecekse eşinize de verilmiş olmalı. Bu işin bir noktası. Diğer noktası ise etik açıdan evlilik bağının kurulmasında sevgi temeli vardır. Sevginin bitip eşlerin birbirinden hoşlanmamaya başlayarak, taraflardan biri eşini aldatma eğilimine gidiyorsa ya da hakkını (!) kullanıyorsa diyelim, eşine de evliliği sonlandırma hakkı verilmiştir. 3. kişinin rızasının alınmış olması sadece 3. kişiyi ve sizi kanun önünde 3.kişiye karşı korur.
İnsan hakları, tüm insanların hak ve saygınlık açısından eşit ve özgür olarak doğduğu anlayışına dayanır. Bu özgürlükler başkalarının (eşinizin) haklarına saygılı olmak ve bu hakları çiğnememe zorunluluğu ile dengelenmektedir. Hakkın yanında bir de sorumluluk bulunmaktadır.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
hukukiisler rumuzlu üyeden alıntı
Konunun sizinle ilgili olduğu varsayımı üzerine yazıyorum.
İyi ama o zaman size başkalarıyla ilişkiye girebilme hakkı verilecekse eşinize de verilmiş olmalı. Bu işin bir noktası. Diğer noktası ise etik açıdan evlilik bağının kurulmasında sevgi temeli vardır. Sevginin bitip eşlerin birbirinden hoşlanmamaya başlayarak, taraflardan biri eşini aldatma eğilimine gidiyorsa ya da hakkını (!) kullanıyorsa diyelim, eşine de evliliği sonlandırma hakkı verilmiştir. 3. kişinin rızasının alınmış olması sadece 3. kişiyi ve sizi kanun önünde 3.kişiye karşı korur.
İnsan hakları, tüm insanların hak ve saygınlık açısından eşit ve özgür olarak doğduğu anlayışına dayanır. Bu özgürlükler başkalarının (eşinizin) haklarına saygılı olmak ve bu hakları çiğnememe zorunluluğu ile dengelenmektedir. Hakkın yanında bir de sorumluluk bulunmaktadır.
şimdi yukarda bahsettiğim gibi toplumun değer yargılarıyla olaya bakmamak lazım yani bir kişinin aslında çıplak gezme hakkı vardır çünkü bedeb kendi bedenidir ve hayatta kendi hayatıdır ve kişi hayatını istediği gibi yaşama hakkı olduğu için istediğiyle cinsel ilişkiye girme hakkı vardır bu onun özgürlüğüdür işte bu yüzden evli kişiler birbirhayatlarına saygı duymak zorunda oldukları için başkalarıyla girecekleri cinsel ilişkiye karışmamaları gerekmektedir çünkü karşındakine sen sadece benimle cinsel ilişkiye gireceksin diyemezsin adam yada kadın istediğiyle cinsel ilişkiye girer buna herkesin olduğu gibi çiftlerinde saygı duyması gerekir diye düşünüyorum çünkü insan hayatını özgürce yaşama hakkına sahiptir ama bir evlilik ortaklık demek olduğu için alınacak kararlar ortak alıması ve ekonomik olarak ortak hareket etmek söz konusu olabilir ama cinsel ilişki bunların dışındadır çünkü kişiyi zorlan kendinle bir hayat boyu ilşki kurmasını istemek insan haklarına aykırı olur.
ayrıca evlilik sadece erkekle kadın arasında olmak zorunda değildir bu erkekle erkek yada kadınla erkek yada ikiden fazla kişinin arasında olabilir çünkü evlilik bir birlikteliktir ve bu birliktelik her şekilde olabilir.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
şimdi evlilik bir bereberli,k ve ortaklıktır bir tarak şayet bu birliktelikten vaz geçtiğinde bu ortaklık birmesi ve hakimin onları boşaması gerekir ama nedense boşanmak için belli sebepler gerekmekte bunun nedenini öğrenebilirsem sevineceğim zira kişi karşısındakini sevmiyor ve birlikte olmak istemiyorsa onunla zorlan beraber olmak zorundamıdırki o insanı boşamıyorsun,onunla zorlan beraber olamaz ki.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Sayın Raif Bostan merakla ve hüşu içerisinde iletilerinizi takip ediyorum. yalnız ben değil emin olun okuyan herkes merak ediyor.. lafın sonunu nereye getireceksiniz... Türk medeni Kanunu boşanma gerekçelerini zaten belirtmiş. Keza buna dair teammül lerde var.
Siz açıkca neyi merak ediyorsunuz onu yazsanız da herkesin merakını giderseniz. Ve tabi sorunuza yantı vererek bizlerde siizn merakınızı gidersek.
Evlilikler ve birliktelikler hakkındaki kişisel düşünceleriniz ütopyalarınızı kendinize saklasanız daha iyi olmazmı. Zira insanların duygu ve düşüncelerini rencide ediyorsunuz. Diğer yandan evlilik birliğinin kutsiyeti bu coğrafyadaki hemen herkes için hassas bir konu. Toplumun hassasiyetlerine saygı gösterseniz.. Söylemlerinize de dikkat etseniz daha iyi olmazmı ?
Onca sosyolog, psikologi toplum bilimci, araştırmacı, tıp adamı sizin bu düşündüklerinizi düşünmedimi sanıyrosunuz ? Bu gün ki birliktelik / evlilik yapısının oluşması için sizin ömrünüzün milyonlarca katı yıl geçtiğini hatırlatmama gerek yok sanırım.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
öncelikle herkesin görüşünü ifade etme hakkı vardır niçin görüşlerimi açıklamıyayımki görüşlerimi ifade etmek en doğal hakkımdır benim.şimdi evlilik nedir nasıl bişiydir evlilik,hukuk bunu nasıl tanımlıyor ilk önce bunun yanıtını alayım sonrada evlilikte boşanma nedenleri hukukçular tarafından belirlenmiş ama benim bildiğim evlilik beraber yaşamak için iki kişinin anlaşmasıdır ama bir taraf evliliği sona erdirmek istediğinde neden hukukçuların belirttiği sebepleri beyanetmesi gerek zira ben bir kişiyle evli kalmak istemiyorsam bu evlilik bitmiş demektir ve kişiyi zorlan o kişiyle evli bırakılamayacağına göre hakimin boşanmak isteyen kişiyi hemen boşaması gerekmektedir ama mher nedense kişinin hukuk açısından belirlenmiş sebepleri olması geremekte bunun nedenini öğrenirsem sevineceğim.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
raif bostan rumuzlu üyeden alıntı
öncelikle herkesin görüşünü ifade etme hakkı vardır niçin görüşlerimi açıklamıyayımki görüşlerimi ifade etmek en doğal hakkımdır benim.şimdi evlilik nedir nasıl bişiydir evlilik,hukuk bunu nasıl tanımlıyor ilk önce bunun yanıtını alayım sonrada evlilikte boşanma nedenleri hukukçular tarafından belirlenmiş ama benim bildiğim evlilik beraber yaşamak için iki kişinin anlaşmasıdır ama bir taraf evliliği sona erdirmek istediğinde neden hukukçuların belirttiği sebepleri beyanetmesi gerek zira ben bir kişiyle evli kalmak istemiyorsam bu evlilik bitmiş demektir ve kişiyi zorlan o kişiyle evli bırakılamayacağına göre hakimin boşanmak isteyen kişiyi hemen boşaması gerekmektedir ama mher nedense kişinin hukuk açısından belirlenmiş sebepleri olması geremekte bunun nedenini öğrenirsem sevineceğim.
Sayın üye sizin fikirlerinizi söyleme özgürlüğünüzün sınırı, bir başkasının özgürlük alanının sınırının başlangıcında son bulur. O nedenle bilinen evrensel doğrulara ters fikirlerinizi sizin gibi düşünenlerle paylaşınız. Diğer yandan boşanmanın hukuki nedenleri ile aklınıza takılanların cevabı sanırım hukukun tanımı ile netleşecektir.
Eğer size göre sizin boşanmanızı gerektiren durum / hal bu kurallar içerisinde yer almıyorsa boşanamazsınız.
Yasalar yüzlerce yıldır yaşanan tecrübeler ve olaylardan elde edilen tecrübeler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Yani her birisi bilimsel / toplumsal / sosyal bir çok dayanağa sahiptir.
Taraflardan bir tanesi sırf kendi egolarını tatmin etmediği ve sırf kendisi istedi diye bir evliliği bitirmesine yasalar izin vermemeli. O zaman bu durum hakkın kötüye kullanılmasına yol açar. Suistimale neden olur.
Bu nedenle yasalar sadece haklı olanın hakkın ı korurken, haksız ama güçlü görünenler üzerinde de demoklesin kılıcı görevi yapar. Yani, güçlü ama haksız olanın, haklı ama güçsüz olan üzerinde baskı ve terör estirmesini engeller.
Hukuk,adalete yönelmiş toplumsal yaşama biçimidir. Toplumsal yaşamdan kaynaklanan bir zorunluluktur. Herkesin birbirinin haklarına saygılı olmasını sağlamaya yönelik mekanizmanın bulunması zorunluluğudur. Her dileyenin istediğini yaptığı yerde hiç kimsenin bir şey yapamayacağı sonucu hukukun doğumuna sebep olmuştur. Bu nedenlerle de hukuk bireylerin huzur ve toplumun sükunu için haksız ve güçlü olanları caydıran bir özelliğe sahiptir.
İşte hukuku tanımlayan bir kaç cümle.. Sorularınızın yanıtları bu satırlarda...
hukuk : Toplum yasamini duzenlemek icin, uygulanmasi devlet tarafindan yaptirima baglanmis kurallar bicimidir.
hukuk birey olarak sana yapılmasını istemediğinin başkasına da yapmamandır.
hukuk hak edene hak ettiğini verip; hak etmeyenin ise hak etmediğine el uzatmamasını sağlayan bir mekanizmadır. Unsurları ise insandır.
Hukuk,kişiler arası ilişkilerin düzenlenmesidir....
Hukuk kelime anlamı ile haklardır.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
raif bostan rumuzlu üyeden alıntı
şimdi yukarda bahsettiğim gibi toplumun değer yargılarıyla olaya bakmamak lazım yani bir kişinin aslında çıplak gezme hakkı vardır çünkü bedeb kendi bedenidir ve hayatta kendi hayatıdır ve kişi hayatını istediği gibi yaşama hakkı olduğu için istediğiyle cinsel ilişkiye girme hakkı vardır bu onun özgürlüğüdür işte bu yüzden evli kişiler birbirhayatlarına saygı duymak zorunda oldukları için başkalarıyla girecekleri cinsel ilişkiye karışmamaları gerekmektedir çünkü karşındakine sen sadece benimle cinsel ilişkiye gireceksin diyemezsin adam yada kadın istediğiyle cinsel ilişkiye girer buna herkesin olduğu gibi çiftlerinde saygı duyması gerekir diye düşünüyorum çünkü insan hayatını özgürce yaşama hakkına sahiptir ama bir evlilik ortaklık demek olduğu için alınacak kararlar ortak alıması ve ekonomik olarak ortak hareket etmek söz konusu olabilir ama cinsel ilişki bunların dışındadır çünkü kişiyi zorlan kendinle bir hayat boyu ilşki kurmasını istemek insan haklarına aykırı olur.
ayrıca evlilik sadece erkekle kadın arasında olmak zorunda değildir bu erkekle erkek yada kadınla erkek yada ikiden fazla kişinin arasında olabilir çünkü evlilik bir birlikteliktir ve bu birliktelik her şekilde olabilir.
İnançlı bir insan olmama rağmen; tek tarafın istememesi halinde , evlilik birlikteliğinin devam etmemesinden yana biriyim...ammavelakin cinsoloji açısından katılmam mümkün değil...en başta nesil emniyeti kalmaz....dediğiniz tip cinsel birliktelikler ,hayvanlar aleminde mevcuttur...insanı da akıl sahibi memeli hayvanlar topluluğuna katarsanız onu bilemem....aslında şu konuda haklısınız...her birey kendi hukukuna göre yargılanmalıdır....din de zorlama yoktur , dinsizler ateistler için gereklidir....ancak dini kabul etmişsen , belli kaide kural ve yaptırımları mevcuttur....
yani sıkıntın aslında şurada:maalesef , bugünkü medeni hukuk kaidelerine göre evlenmişsen ;boşanmada da onun kurallarına uyacaksın...bu tip sıkıntıyı yaşamak istemiyorsan resmi nikah yapmayıp ;cinsel özgürlükçülerle bahsettiğin tarzda hayatını devam ettireceksin...at gözlüğünden bakılınca haksızsın;aslına bakarsan sonuna kadar haklısın...şimdi bunun üzerine o malum arkadaşlar, bana da bir gömlek giydirirler merak etmeyin....
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntıdır.
Biraz fikir jimnastiği...Değerli hukukculardan ,psikiyatri uzmanlarından,üyelerden katkı bekliyorum..tesbit..erkek aldatır..kimle aldatır..?.boşanmış, dul ve bekar hanımlarla aldatır..yani bu işin erkeği kadını yok...100 erkek aldatıyorsa işin içinde 100 de kadın var demektir..şimdi ;evlenme süresi gibi boşanma süresi de 3-5 ay gibi kısa süreli tutulsa; bir de birden fazla eşlilik tescil edilmiş olsa aldatma sayısı artar mı azalır mı.?..kanaatimce hem büyük oranda azalır hem de mahkemelerin yükü azalır..geçimsizlikler mahkemeye taşınmadan evlerde halledilecektir.. 1 mart 2010
Bu konunun 'şeriat' la ilişkilendirilmesi oldukça üzücü..çoğu kadın eski eşten ayrılıp kendisiyle evlenme vaadiyle kandırılıyor..halbuki nüfus kayıtları şeffaf olsa bir de mahkeme bürokrasisi azaltılmış olsa hiç bir kadın bu işe alet olmaz..ya da kendisini tescil imkanı bulur...fikir üretmek yerine hitap tarzınız çok eski bir moda...O.D.T.Ü mezunuyum ve bizde fikir üretmek fikre saygı esastır... 1 mart 2010
Sn.xxx "aile" kavramını mevcut mevzuatla ne kadar ayakta tuttuğumuz ortada...boşanan boşanana....o beğenmediğiniz üniversiteliler olarak bu sancıya ne çare üretebildik.?..tenkit ettiğiniz fikre alternatif getireceksiniz...islam hukuku bambaşka bir konu....beğenirsin beğenmezsin...benim derdim mevcut mevzuat içinde ne alternatifler getirebiliriz...bu insanlar niye boşanıyor...?..keyfi mi.? aslaaa..eğitim ve para çözer derlerdi öğrencilik yıllarımızda....o da tutmadı...sancı daha da arttı...dikkat ederseniz anlaşmalı boşanmalar o kadar tahribata sebebiyet vermiyor....çekişmeli zaten isminden belli...tam bir brezilya dizisi..hakim ne yapsın...demekki eşlerden herhangi biri de istemediği zaman boşanma kararı verilmeli...tabiki mali hukuk ta korunaraktan...ve en önemli bir konuya tek hakimin bakması....kesinlikle bir heyet karar vermeli ...bu şekilde hakimler aleyhine olan suizanlarda ortadan kalkar kanaatimce.. 1 mart 2010
merakınızı gidermek babından evet ben samimi bir ATATÜRK DEVRİM cisiyim....taşa kazıyanlardan, salon devrimcilerinden hiç değilim... 2 mart 2010
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Sayın üye sizin fikirlerinizi söyleme özgürlüğünüzün sınırı, bir başkasının özgürlük alanının sınırının başlangıcında son bulur. O nedenle bilinen evrensel doğrulara ters fikirlerinizi sizin gibi düşünenlerle paylaşınız. Diğer yandan boşanmanın hukuki nedenleri ile aklınıza takılanların cevabı sanırım hukukun tanımı ile netleşecektir.
Eğer size göre sizin boşanmanızı gerektiren durum / hal bu kurallar içerisinde yer almıyorsa boşanamazsınız.
Yasalar yüzlerce yıldır yaşanan tecrübeler ve olaylardan elde edilen tecrübeler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Yani her birisi bilimsel / toplumsal / sosyal bir çok dayanağa sahiptir.
Taraflardan bir tanesi sırf kendi egolarını tatmin etmediği ve sırf kendisi istedi diye bir evliliği bitirmesine yasalar izin vermemeli. O zaman bu durum hakkın kötüye kullanılmasına yol açar. Suistimale neden olur.
Bu nedenle yasalar sadece haklı olanın hakkın ı korurken, haksız ama güçlü görünenler üzerinde de demoklesin kılıcı görevi yapar. Yani, güçlü ama haksız olanın, haklı ama güçsüz olan üzerinde baskı ve terör estirmesini engeller.
Hukuk,adalete yönelmiş toplumsal yaşama biçimidir. Toplumsal yaşamdan kaynaklanan bir zorunluluktur. Herkesin birbirinin haklarına saygılı olmasını sağlamaya yönelik mekanizmanın bulunması zorunluluğudur. Her dileyenin istediğini yaptığı yerde hiç kimsenin bir şey yapamayacağı sonucu hukukun doğumuna sebep olmuştur. Bu nedenlerle de hukuk bireylerin huzur ve toplumun sükunu için haksız ve güçlü olanları caydıran bir özelliğe sahiptir.
İşte hukuku tanımlayan bir kaç cümle.. Sorularınızın yanıtları bu satırlarda...
hukuk : Toplum yasamini duzenlemek icin, uygulanmasi devlet tarafindan yaptirima baglanmis kurallar bicimidir.
hukuk birey olarak sana yapılmasını istemediğinin başkasına da yapmamandır.
hukuk hak edene hak ettiğini verip; hak etmeyenin ise hak etmediğine el uzatmamasını sağlayan bir mekanizmadır. Unsurları ise insandır.
Hukuk,kişiler arası ilişkilerin düzenlenmesidir....
Hukuk kelime anlamı ile haklardır.
sayın arkadaşım insanın başkalarına hakaret etmeden her türlü düşüncesini ifade etme özgürlüğü vardır siz benim düşünceme katılır yada katılmazsınız bu sizin bileceğiniz iş ama benim düşüncelerimi açıklamama engel olamazsınız çünkü herkesin düşüncesini ifade etme hakkı vardır şayet düşünceme katılmıyorsanız bunu gerekçeleriyle açıklarsınız bizde sizin düşüncenizi öğrenmiş oluruz ayrıca huku insan hakkına göre şekillenir yqani hkuki kurallar insan haklarına göre ve insan hakkını korumak için çıkarılır ve insan hakkı başkalarına zarar vermeden hayatını istediği gibi yaşamasıdır bu hakkın en temel tanımıdır ama başkalarının hayatına karışmak onun hayatını istediği gibi yaşamasına engel olmak insan hakkı ihlalidir işte hkukukta temelde bunu yani herkesin hayatını başkalarına zarar vermeden yaşamasını temin etmek için vardır bu bağlamda insanın hayatını istediği gibi yaşama hakkı olduğu için kadınyada erkek isterse bedenini örter tamamen kapatır isterse tamamen açar çünkü hayat kendi hayatıdır ve bedende kendi bedenidir ayrıca başkalarına zarar vermeden başkalarının rızasını alarak istediği şekilde cinsel ilişki kurabilir bu erkekle erkek,kadınla kadın,yada gurup şeklinde olabilir çünkü burada kimseye tecavüz etmiyor herkesin rızasını almaktadır buda haksızlık değildir.
ayrıca evlilik bir anlaşmadır ve bence bir taraf bu anlaşmadan vaz geçtiğinde o kişiyi zorlan eşiyle yaşamak zorunda bırakılamayacağından mecburen boşamak zorundadır aksi tekdirde bu boşanmak isteyene zorbalık olur şayet boşanmanın belli nedenlere dayanmasının bir nedeni olduğunu idda ediyorsanız buyrun açıklayın neden belli nedenlere gerk vardır zira evliğin bozulması ikitarafın madur edilmeden adil bir şekilde olması durumunda hiç bir sakıncası yoktur ve bunu yargıçlar sağlamak zorundadır,yargıcın görevi budur.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Yargıtay?dan çıkan emsal kararlara göre en popüler 45 boşanma modeli şöyle:
-Zina sebebiyle boşanma
-Hayata kast sebebiyle boşanma
-Pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma.
-Suç işleme sebebiyle boşanma
-Haysiyetsiz hayat sebebiyle boşanma
-Terk sebebiyle boşanma
-Akıl hastalığı sebebiyle boşanma
-Evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma
-Alay etmek
-Aşağılamak
-Küçük düşürmek
-Tükürmek
-Küçümsemek
-Başkalarıyla karşılaştırmak
-Hırsızlık yapmak
-İftira etmek
-Çocuğun kendisinden olmadığı ile suçlamak
-Sapık ilişkiyle suçlamak
-Kız çıkmadı diye suçlamak
-Sadakatsizlikle suçlamak
-İktidarsızlıkla suçlamak
-Eşini sevmediğini söylemek
-Eşinden soğuduğunu söylemek
-Başkası ile evleneceğini söylemek
-Aile ile görüştürmemek
-Eşini tehdit etmek
-Aile yanına bırakmak
-Evden kovmak
-Yurt dışına yanında götürmemek
-Üvey çocuğa kötü davranmak
-Doğumunda ilgilenmemek
-Sebepsiz intihara kalkışmak
-Evi sık terk etmek
-Ağız ve vücut kokusu tedavisinden kaçınmak
-Beden temizliği ile ilgilenmemek
-Bağımsız konut sağlamamak
-Çalışmamak
-Cinsel ilişki kuramamak
-Cinsel ilişkiden kaçınmak
-Sevgilisini unutamadığını söylemek
-Evlilik dışı çocuğu olmak
-Eşini dövmek
-Kesici aletle yaralamak
-Aşırı içki kullanmak
-İmam nikahlı yaşamak
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
İslâm’a Göre Boşanma Sebepleri
İslâm’da boşama, prensip olarak kocanın tek yanlı irâdesiyle ve mahkeme kararına gerek olmaksızın meydâna gelir. Koca, bizzat boşayabileceği gibi, bir vekil aracılığı ile de boşayabilir. Ya da karısına boşama yetkisi (tefvîz) verebilir. Diğer yandan bazı boşanma sebepleri ortaya çıkınca, kadının da mahkemeye baş vurarak evliliğe son verdirmesi mümkündür. Bu boşanma sebepleri altı maddede toplanabilir:
1. Hastalık veya özür: Evlilik akdi sırasında mevcûd olan veya evlilik sırasında meydana gelen bazı özür veya hastalıklar yüzünden kadının boşanmak hakkı vardır. Bunlar, akıl hastalığı, cüzzam ve zührevî hastalıklar gibi birlikte yaşama hâlinde zararı kaçınılmaz olan hastalıklardır.
2. Kocanın Nafakayı Sağlamaması: Kadının yeme-içme, giyim ve barınma masrafları kocasına âiddir. Koca varlıklı olduğu halde, eşiyle ilgilenmez ve onu açlık ve sefâlet içinde bırakırsa; kadının önce kocasından nafaka almaya çalışması, bu mümkün olmazsa, boşanmak için çâre araması hakkı olur. Koca fakir ise, kadınının onu yalnız bırakması, hattâ bu sebeple ondan ayrılmaya kalkışması, vefâsızlık olur.
3. Kocanın Evi Terketmesi: Kocanın evi terketmesi ve bu yüzden, sıkıntı ve fitneye düşmek tehlikesi karşısında kadının mahkeme aracılığıyla evliliğe son vermesi söz konusudur. Erkeğin hayat ve ölümüne dâir haber almaktan ümid kesildiği târihten îtibâren dört sene beklenir, bu zaman zarfında haber alınmadığı ve kadın boşanmakta ısrâr ettiği takdirde hâkim, ayrılığa hükmeder.
4. Kocanın Hapsedilmesi: Mâlikîler dışında çoğunluk müctehidlere göre, kocanın hapsedilmesi veya tutuklanması, yahut düşmana esir düşmesi bir boşanma sebebi değildir. Çünkü bu konuda âyet ve hadîs yoktur.
5. Şiddetli Geçimsizlik ve Kötü Muâmele: Eşlerin birbirlerinin şeref ve haysiyetlerine yönelik ithamları sonucunda çıkan soğuk tartışmalara şiddetli geçimsizlik denir.
Kötü muâmele ise, kocanın, eşini söz veya fiil ile rahatsız etmesidir. Sövmek, dövmek ve Allâh’ın haram kıldıklarını yapmaya zorlamak gibi davranışlar, kötü muâmeleler arasında sayılabilir.
Geçimsizlik her iki taraftan kaynaklanabilir. Mağdur olan eş, hâkime baş vurarak hakem yoluyla arabulma veya boşanma isteğinde bulunabilir.
6. Zinâ: Zinâ da evliliği sona erdirme sebebidir. Ağır ve yüz kızartıcı bir suçtur.
Boşanma, âileyi dejenere olmaktan koruyan bir tedbirdir. Aslında boşanma, çiftler için bir anlamda selâmet ve rahmettir. Boşanmayı yasaklamak, evlenmenin azalmasına sebep olabilir. Zîrâ, ihtiyaç halinde boşanamıyacağını bilen kimse, evlenmeye yanaşmaz. Gireceği bir kapının ebediyyen üzerine kapanacağını bilen insan, o kapıdan girmek istemez. Evlenenlerin azalması da, fuhşun artmasına ve âilelerin çözülmesine sebep olur. Bütün bu zararlar, neticede kadına dokunur.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Sayın üye. 1 nci sayfada evliliğin Türk Medeni Kanununa göre temel ilkelerini aktaran bir yazı var. Bu sayfada ise, İslam Dinine göre evlilik ile (konumuz ile ilgisi olmamakla birlikte birbirlerine atıfta bulunurlar o nedenle koydum) boşanma nedenlerini de belirttim. Ayrıca aşağıda da aşile mahkemelerinin kuruluşuna dair kanun metni var. keza diğer bir kaç üye de fikrilerini belirttiler.
İşin özü şudur ki; Boşanmak üzere dava açan taraf / taraflar her davada olduğu gibi boşanmalarına neden olan iddialarını ispatla mükelleftir. Velevki siz yada eşiniz boşanmaya neden olduğunu iddia ettiğiniz olay ve durumları ispatlayamazsanız hakim sizi boşamaz.
Aile mahkemelerinin görevleri arasında sadece boşamak değil, toplumun ahengi konumunda olan en temel unsur aile birliğini korumak ve kollamakta vardır.
Kişisel cinsel tercihleriniz, ütopyalarınız sizi bağlar elbette. Hatta bu tercihlerinize yanıt verecek bir çok kişi ilede bir araya gelebilrisiniz. Ancak hukuk içerikli bir sitede hukuksuzluğa kılıf aramaktan vazgeçiniz.
Sorularınız ve yazılarınız hukuka ve genel teammüllere uygun olsun. Bu forumu takip eden onbinlerce üyenin hassasiyetlerini rencide edecek söylemleri bırakınız.
Geçmiş olsun..
AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN
Kanun No: 4787
Kabul Tarihi : 09/01/2003
Resmi Gazete Tarihi: 18/01/2003
Resmi Gazete Sayısı: 24997
AMAÇ VE KAPSAM
Madde 1 - Bu Kanunun amacı, aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini düzenlemektir.
Bu Kanun, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan aile mahkemelerine dair hükümleri kapsar.
AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞU
Madde 2 - Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hakimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülki sınırlarıyla belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir.
Gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır.Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır.
Aile mahkemelerinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunur.
AİLE MAHKEMELERİ HAKİMLERİNİN NİTELİKLERİ VE ATANMALARI
Madde 3 - Aile mahkemelerine, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış, adli yargıda görevli, tercihan evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olan hakimler arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atama yapılır. *1*
AİLE MAHKEMELERİNİN GÖREVLERİ
Madde 4 - Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:
1. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (Ek ibare: 14/04/2004-5133 S.K. 2.mad.) Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler,
2. 20/05/1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,
3. Kanunlarla verilen diğer görevler.
AİLE MAHKEMELERİ BÜNYESİNDE BULUNAN UZMANLAR
Madde 5 - Her aile mahkemesine,
1. Davanın esasına girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında, mahkemece istenen konular hakkında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin araştırma ve inceleme yapmak ve sonucunu bildirmek,
2. Mahkemenin gerekli gördüğü hallerde duruşmada hazır bulunmak, istenilen konularla ilgili çalışmalar yapmak ve görüş bildirmek,
3. Mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak,
Üzere Adalet Bakanlığınca, tercihan; evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır.
Bu görevlilerin bulunmaması, iş durumlarının müsait olmaması veya görevin bunlar tarafından yapılmasında hukuki veya fiili herhangi bir engel bulunması ya da başka bir uzmanlık dalına ihtiyaç duyulması hallerinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar veya serbest meslek icra edenlerden yararlanılır.
Bu uzmanlar, 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda düzenlenen hakimin reddi sebeplerine göre reddolunabilir.
KORUYUCU, EĞİTİCİ VE SOSYAL ÖNLEMLER
Madde 6 - Aile mahkemesi, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere görev alanına giren konularda:
1. Yetişkinler hakkında;
a) Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyararak, gerektiğinde uzlaştırmaya,
b) Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almaya,
c) Resmi veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzur evlerine veya benzeri yerlere yerleştirmeye,
d) Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna vermeye,
2. Küçükler hakkında;
a) Bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almaya,
b) Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmi ya da özel sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklara mahsus kuruma yerleştirmeye,
c) Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya,
d) Genel ve katma bütçeli daireler, mahalli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bankalar tarafından kurulmuş teşekkül, müessese veya işletmelere veya benzeri işyerlerine yahut meslek sahibi birinin yanına yerleştirmeye,
Karar verebilir.
Aile mahkemesince verilen bu kararların takip ve yerine getirilmesinde 5 inci maddeye göre atanan uzmanlardan biri veya birkaçı görevlendirilebilir. Bu kararlara uyulmaması halinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 113/A maddesi uygulanır.
USUL HÜKÜMLERİ
Madde 7 - Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir.
(Mülga fıkra:14/04/2004-5133 S.K. 3.mad) *1*
Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk Medeni Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.
KADROLAR
Madde 8 - Adalet Bakanlığı taşra teşkilatında kullanılmak üzere ekli (1) ve (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) ve (II) sayılı cetvelin ilgili bölümlerine eklenmiştir.
DEĞİŞTİRİLEN VE YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN HÜKÜMLER
Madde 9 - 1) 14/01/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Sulh Hakimi” ibaresi “Aile Mahkemesi Hakimi” olarak değiştirilmiştir.
2) 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (4) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (5) numaralı alt bendi yürürlükten kaldırılmış ve mevcut (6) numaralı alt bendi (5) numaralı alt bent olarak teselsül ettirilmiştir.
4. Borçlar Kanununun 91, 92 nci maddelerinde mahkeme veya hakime verilen işleri,
GEÇİCİ MADDE
Geçici Madde 1 - Aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilir.
Geçici Madde 2 - (Ek madde : 14/04/2004-5133 S.K. 4.mad) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte aile mahkemelerinde görülmekte olan ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında yer alan konularla ilgili dava ve işler yetkili ve görevli mahkemesine devredilir.
YÜRÜRLÜK
Madde 10 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
YÜRÜTME
Madde 11 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Evlilik müessesesi ,bir kira sözleşmesinden çok daha mı önemsizdir.
Kiracı evi tek taraflı olarak tahliye ettiğinde ,kanun ve nizam
Yolun açık , ömrün bol olsun mu der?
Yoksa , hesaplaşmadan nereye gidiyorsun mu der?
Beyoğlunda ,KAZIKLI barda hesaba ödemeden gidene ne yapılır?
Hesabı ödemeden diğer bar olan FEYLESOF bara giremez mi?
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Alıntıdır.
Biraz fikir jimnastiği...Değerli hukukculardan ,psikiyatri uzmanlarından,üyelerden katkı bekliyorum..tesbit..erkek aldatır..kimle aldatır..?.boşanmış, dul ve bekar hanımlarla aldatır..yani bu işin erkeği kadını yok...100 erkek aldatıyorsa işin içinde 100 de kadın var demektir..şimdi ;evlenme süresi gibi boşanma süresi de 3-5 ay gibi kısa süreli tutulsa; bir de birden fazla eşlilik tescil edilmiş olsa aldatma sayısı artar mı azalır mı.?..kanaatimce hem büyük oranda azalır hem de mahkemelerin yükü azalır..geçimsizlikler mahkemeye taşınmadan evlerde halledilecektir.. 1 mart 2010
Bu konunun 'şeriat' la ilişkilendirilmesi oldukça üzücü..çoğu kadın eski eşten ayrılıp kendisiyle evlenme vaadiyle kandırılıyor..halbuki nüfus kayıtları şeffaf olsa bir de mahkeme bürokrasisi azaltılmış olsa hiç bir kadın bu işe alet olmaz..ya da kendisini tescil imkanı bulur...fikir üretmek yerine hitap tarzınız çok eski bir moda...O.D.T.Ü mezunuyum ve bizde fikir üretmek fikre saygı esastır... 1 mart 2010
Sn.xxx "aile" kavramını mevcut mevzuatla ne kadar ayakta tuttuğumuz ortada...boşanan boşanana....o beğenmediğiniz üniversiteliler olarak bu sancıya ne çare üretebildik.?..tenkit ettiğiniz fikre alternatif getireceksiniz...islam hukuku bambaşka bir konu....beğenirsin beğenmezsin...benim derdim mevcut mevzuat içinde ne alternatifler getirebiliriz...bu insanlar niye boşanıyor...?..keyfi mi.? aslaaa..eğitim ve para çözer derlerdi öğrencilik yıllarımızda....o da tutmadı...sancı daha da arttı...dikkat ederseniz anlaşmalı boşanmalar o kadar tahribata sebebiyet vermiyor....çekişmeli zaten isminden belli...tam bir brezilya dizisi..hakim ne yapsın...demekki eşlerden herhangi biri de istemediği zaman boşanma kararı verilmeli...tabiki mali hukuk ta korunaraktan...ve en önemli bir konuya tek hakimin bakması....kesinlikle bir heyet karar vermeli ...bu şekilde hakimler aleyhine olan suizanlarda ortadan kalkar kanaatimce.. 1 mart 2010
merakınızı gidermek babından evet ben samimi bir ATATÜRK DEVRİM cisiyim....taşa kazıyanlardan, salon devrimcilerinden hiç değilim... 2 mart 2010
Yukardaki bahse konu alıntılar şahsıma aittir....ne maksatla alındığını tam anlayamadım....sanki görülen bir çelişkiyi vurgulamak maksatlı alınmış gibi....bütün fikirlerimin arkasındayım...bütün isyanım itirazım ,topluma çare olmayan dayatma medeni kanunun bir kısım maddelerinedir...buradan yola çıkarak Atatürk ve devlet karşıtlığı gibi ucuz bir yanılgıya kimse tevessül etmesin....bu güzelim hukuki sitemizi de akli selim hiç bir arkadaşımızın sabote etme derdi yoktur;kimse koruma muhafızlığına soyunup kendine görev çıkarmasın...bilhassa , takip ettiğim kadarıyla , aile hukuku kısmında ; üyeler , gayet seviyeli bir şekilde bilgi ve katkılarını paylaşmaktadır....
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
İslâm’a Göre Boşanma Sebepleri
İslâm’da boşama, prensip olarak kocanın tek yanlı irâdesiyle ve mahkeme kararına gerek olmaksızın meydâna gelir. Koca, bizzat boşayabileceği gibi, bir vekil aracılığı ile de boşayabilir. Ya da karısına boşama yetkisi (tefvîz) verebilir. Diğer yandan bazı boşanma sebepleri ortaya çıkınca, kadının da mahkemeye baş vurarak evliliğe son verdirmesi mümkündür. Bu boşanma sebepleri altı maddede toplanabilir:
1. Hastalık veya özür: Evlilik akdi sırasında mevcûd olan veya evlilik sırasında meydana gelen bazı özür veya hastalıklar yüzünden kadının boşanmak hakkı vardır. Bunlar, akıl hastalığı, cüzzam ve zührevî hastalıklar gibi birlikte yaşama hâlinde zararı kaçınılmaz olan hastalıklardır.
2. Kocanın Nafakayı Sağlamaması: Kadının yeme-içme, giyim ve barınma masrafları kocasına âiddir. Koca varlıklı olduğu halde, eşiyle ilgilenmez ve onu açlık ve sefâlet içinde bırakırsa; kadının önce kocasından nafaka almaya çalışması, bu mümkün olmazsa, boşanmak için çâre araması hakkı olur. Koca fakir ise, kadınının onu yalnız bırakması, hattâ bu sebeple ondan ayrılmaya kalkışması, vefâsızlık olur.
3. Kocanın Evi Terketmesi: Kocanın evi terketmesi ve bu yüzden, sıkıntı ve fitneye düşmek tehlikesi karşısında kadının mahkeme aracılığıyla evliliğe son vermesi söz konusudur. Erkeğin hayat ve ölümüne dâir haber almaktan ümid kesildiği târihten îtibâren dört sene beklenir, bu zaman zarfında haber alınmadığı ve kadın boşanmakta ısrâr ettiği takdirde hâkim, ayrılığa hükmeder.
4. Kocanın Hapsedilmesi: Mâlikîler dışında çoğunluk müctehidlere göre, kocanın hapsedilmesi veya tutuklanması, yahut düşmana esir düşmesi bir boşanma sebebi değildir. Çünkü bu konuda âyet ve hadîs yoktur.
5. Şiddetli Geçimsizlik ve Kötü Muâmele: Eşlerin birbirlerinin şeref ve haysiyetlerine yönelik ithamları sonucunda çıkan soğuk tartışmalara şiddetli geçimsizlik denir.
Kötü muâmele ise, kocanın, eşini söz veya fiil ile rahatsız etmesidir. Sövmek, dövmek ve Allâh’ın haram kıldıklarını yapmaya zorlamak gibi davranışlar, kötü muâmeleler arasında sayılabilir.
Geçimsizlik her iki taraftan kaynaklanabilir. Mağdur olan eş, hâkime baş vurarak hakem yoluyla arabulma veya boşanma isteğinde bulunabilir.
6. Zinâ: Zinâ da evliliği sona erdirme sebebidir. Ağır ve yüz kızartıcı bir suçtur.
Boşanma, âileyi dejenere olmaktan koruyan bir tedbirdir. Aslında boşanma, çiftler için bir anlamda selâmet ve rahmettir. Boşanmayı yasaklamak, evlenmenin azalmasına sebep olabilir. Zîrâ, ihtiyaç halinde boşanamıyacağını bilen kimse, evlenmeye yanaşmaz. Gireceği bir kapının ebediyyen üzerine kapanacağını bilen insan, o kapıdan girmek istemez. Evlenenlerin azalması da, fuhşun artmasına ve âilelerin çözülmesine sebep olur. Bütün bu zararlar, neticede kadına dokunur.
Kaynak olarak nereden alındığını bilmemekle beraber;şahsi derlemenizde olsa da islam bakış açısı olarak güzel bir özet olmuş...hasseten teşekkürlerimi arzederim...bugünkü "anlaşmalı boşanma"her ne kadar yakın olsa da aslolan şahısların kararıdır...devlete ya da temsilcisi hakime ,sadece tescil etmek düşmektedir....italya,isviçre hukukundan devşirme yapıyoruz da toplumun kahir ekseriyatının kabul edeceği ,bu tip maddeleri niye benimsemiyoruz...
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
HUKUKCULAR KRALI rumuzlu üyeden alıntı
Yukardaki bahse konu alıntılar şahsıma aittir....ne maksatla alındığını tam anlayamadım....sanki görülen bir çelişkiyi vurgulamak maksatlı alınmış gibi....bütün fikirlerimin arkasındayım...bütün isyanım itirazım ,topluma çare olmayan dayatma medeni kanunun bir kısım maddelerinedir...buradan yola çıkarak Atatürk ve devlet karşıtlığı gibi ucuz bir yanılgıya kimse tevessül etmesin....bu güzelim hukuki sitemizi de akli selim hiç bir arkadaşımızın sabote etme derdi yoktur;kimse koruma muhafızlığına soyunup kendine görev çıkarmasın...bilhassa , takip ettiğim kadarıyla , aile hukuku kısmında ; üyeler , gayet seviyeli bir şekilde bilgi ve katkılarını paylaşmaktadır....
Sadece sayın üyenin evlilik birliğine bakışı ile örtüştüğü için iletilerinizi aktardım. Yani sayın üyeye yalnız değilsiniz demek istedim.. Art niyet yoktu.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Sayın üye. 1 nci sayfada evliliğin Türk Medeni Kanununa göre temel ilkelerini aktaran bir yazı var. Bu sayfada ise, İslam Dinine göre evlilik ile (konumuz ile ilgisi olmamakla birlikte birbirlerine atıfta bulunurlar o nedenle koydum) boşanma nedenlerini de belirttim. Ayrıca aşağıda da aşile mahkemelerinin kuruluşuna dair kanun metni var. keza diğer bir kaç üye de fikrilerini belirttiler.
İşin özü şudur ki; Boşanmak üzere dava açan taraf / taraflar her davada olduğu gibi boşanmalarına neden olan iddialarını ispatla mükelleftir. Velevki siz yada eşiniz boşanmaya neden olduğunu iddia ettiğiniz olay ve durumları ispatlayamazsanız hakim sizi boşamaz.
Aile mahkemelerinin görevleri arasında sadece boşamak değil, toplumun ahengi konumunda olan en temel unsur aile birliğini korumak ve kollamakta vardır.
Kişisel cinsel tercihleriniz, ütopyalarınız sizi bağlar elbette. Hatta bu tercihlerinize yanıt verecek bir çok kişi ilede bir araya gelebilrisiniz. Ancak hukuk içerikli bir sitede hukuksuzluğa kılıf aramaktan vazgeçiniz.
Sorularınız ve yazılarınız hukuka ve genel teammüllere uygun olsun. Bu forumu takip eden onbinlerce üyenin hassasiyetlerini rencide edecek söylemleri bırakınız.
Geçmiş olsun..
AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN
Kanun No: 4787
Kabul Tarihi : 09/01/2003
Resmi Gazete Tarihi: 18/01/2003
Resmi Gazete Sayısı: 24997
AMAÇ VE KAPSAM
Madde 1 - Bu Kanunun amacı, aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini düzenlemektir.
Bu Kanun, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan aile mahkemelerine dair hükümleri kapsar.
AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞU
Madde 2 - Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hakimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülki sınırlarıyla belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir.
Gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır.Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır.
Aile mahkemelerinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunur.
AİLE MAHKEMELERİ HAKİMLERİNİN NİTELİKLERİ VE ATANMALARI
Madde 3 - Aile mahkemelerine, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış, adli yargıda görevli, tercihan evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olan hakimler arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atama yapılır. *1*
AİLE MAHKEMELERİNİN GÖREVLERİ
Madde 4 - Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:
1. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (Ek ibare: 14/04/2004-5133 S.K. 2.mad.) Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler,
2. 20/05/1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,
3. Kanunlarla verilen diğer görevler.
AİLE MAHKEMELERİ BÜNYESİNDE BULUNAN UZMANLAR
Madde 5 - Her aile mahkemesine,
1. Davanın esasına girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında, mahkemece istenen konular hakkında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin araştırma ve inceleme yapmak ve sonucunu bildirmek,
2. Mahkemenin gerekli gördüğü hallerde duruşmada hazır bulunmak, istenilen konularla ilgili çalışmalar yapmak ve görüş bildirmek,
3. Mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak,
Üzere Adalet Bakanlığınca, tercihan; evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır.
Bu görevlilerin bulunmaması, iş durumlarının müsait olmaması veya görevin bunlar tarafından yapılmasında hukuki veya fiili herhangi bir engel bulunması ya da başka bir uzmanlık dalına ihtiyaç duyulması hallerinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar veya serbest meslek icra edenlerden yararlanılır.
Bu uzmanlar, 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda düzenlenen hakimin reddi sebeplerine göre reddolunabilir.
KORUYUCU, EĞİTİCİ VE SOSYAL ÖNLEMLER
Madde 6 - Aile mahkemesi, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere görev alanına giren konularda:
1. Yetişkinler hakkında;
a) Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyararak, gerektiğinde uzlaştırmaya,
b) Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almaya,
c) Resmi veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzur evlerine veya benzeri yerlere yerleştirmeye,
d) Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna vermeye,
2. Küçükler hakkında;
a) Bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almaya,
b) Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmi ya da özel sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklara mahsus kuruma yerleştirmeye,
c) Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya,
d) Genel ve katma bütçeli daireler, mahalli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bankalar tarafından kurulmuş teşekkül, müessese veya işletmelere veya benzeri işyerlerine yahut meslek sahibi birinin yanına yerleştirmeye,
Karar verebilir.
Aile mahkemesince verilen bu kararların takip ve yerine getirilmesinde 5 inci maddeye göre atanan uzmanlardan biri veya birkaçı görevlendirilebilir. Bu kararlara uyulmaması halinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 113/A maddesi uygulanır.
USUL HÜKÜMLERİ
Madde 7 - Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir.
(Mülga fıkra:14/04/2004-5133 S.K. 3.mad) *1*
Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk Medeni Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.
KADROLAR
Madde 8 - Adalet Bakanlığı taşra teşkilatında kullanılmak üzere ekli (1) ve (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) ve (II) sayılı cetvelin ilgili bölümlerine eklenmiştir.
DEĞİŞTİRİLEN VE YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN HÜKÜMLER
Madde 9 - 1) 14/01/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Sulh Hakimi” ibaresi “Aile Mahkemesi Hakimi” olarak değiştirilmiştir.
2) 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (4) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (5) numaralı alt bendi yürürlükten kaldırılmış ve mevcut (6) numaralı alt bendi (5) numaralı alt bent olarak teselsül ettirilmiştir.
4. Borçlar Kanununun 91, 92 nci maddelerinde mahkeme veya hakime verilen işleri,
GEÇİCİ MADDE
Geçici Madde 1 - Aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilir.
Geçici Madde 2 - (Ek madde : 14/04/2004-5133 S.K. 4.mad) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte aile mahkemelerinde görülmekte olan ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında yer alan konularla ilgili dava ve işler yetkili ve görevli mahkemesine devredilir.
YÜRÜRLÜK
Madde 10 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
YÜRÜTME
Madde 11 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
arkadaşım herkesin kendi görüşünü ifade etme hakkı vardır demokrasi budur ve herkesin görüşünü ifade etme hakkı en temel haktır şayet kişiler görüşlerini ifade etme hakkı olmazsa demokrasi yada insan hakkı diye birşey olmaz çünkü insanlar düşündüklerini açıklayamaz ve bu kişilerin kendilerini ifade etmelerine mani olur ve kendilerini ifade edemeyen bir toplumda kişilerin hakları çiğnenir.öncelikle kişilerin kendi haklarını savunabilmeleri için görüşlerini özgürce ifade edebilmeliler ve toplumun hertürlü konu hakkında düşünerek ve düşüncelerini açıklayarak gelişmesi sağlanır şayet düşünceleri engellerseniz toplum gelişmez.kişilerin her konu hakkında düşüncesini ifade etmesi en temel haktır.
ayrıca insa hakkı başkalarının yaşantısına karışmadan ve başkalarına zarar vermeden hayatını istediği gibi yaşamasıdır.hukuk kuralları bu temel prensip üzerine kuruludur aksi taktirde hayatlara müdahale yaparsak bu demokrasi ve insan haklarına aykırı olur ve özgürlük ortadan kalkar.bu manada insanların istediği elbiseyi giyme özgürlükleri vardır hatta insan çıplak olarak bile dolaşabilir çünkü hayat kendi hayatıdır kimse ona karışamaz ve istediğiyle cinsel ilişkiye girer bu eşcinsel ilişkiden tut gurup sekse kadar istediği şekilde cinsel ilişkiye girer çünkü hayat kendi hayatıdır ona kimsenin karışma hakkı yoktur.
ayrıca demokratik laik bir devlette kurallar kurana bakıp,kuranı yorumlayıp allah bunu emrediyor şeklinde hüküm çıkararak olmaz bu şekilde uygulama zaten insanlık dışı olur ve bu şekilde çıkan kurallar insan hakları temel alınmadığı, sade kitabın yorumlanmasıyla kural çıkarıldığı için çıkan kurallar insan haklarına aykırı olabilir ki zaten dinin kurallarına bakınca insan haklarına aykırıdır mesela kadının istediği gibi giyinme hatta çıplak olarak gezme hakkı vardır çünkü hayatını başklarına zarar vermeden istediği gibi yaşar ama dine göre istediği giyinme hakkı yoktur şayet allahın istediği gibi giyinmezse dine göre allah onu insanlık dışı bir şekilde işkence yapacaktır.dine göre zina eden kadın vahşice taşlanarak öldürülür oysaki zina suçuyla insanın vahşice öldürülmesi insanlık dışıdır.dine göre allahın dediğini herkes yapmak zorundadır yapmayan kişi insanlık dışı birşekilde ateşle yakılarak işkence yapılacaktır oysaki herkim ne suç işlerse işlesin ona işkence yapmak insanlık dışı bişiydir.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Söylediklerin ve düşündüklerinle sen dinin dışındasın.Kusura bakma ama insan bilerek veya bilmeyerek dinden çıkar.Senin özgür düşünce dediğin sapıklıktan başka birşey değil.HAA diyecenki bu benim düşüncem,e buda benim düşüncem bu doğru olan düşünce.Senin gibi düşünenler yarın sokakta kendi başına sövmeye başlar buda özgürlük,sokaklarda içip sövmeye başlar,gerçi alkoliklerde bile senin düşünce yok.Tarihte insanlar sapıklık yapmış 40 kişi yüzünden 80 000 kişi helak olmuş.Neden toplumda her koyun kendi bacağından asılır,banane,bana dokunmayan yılan bin yaşasın yanlışlıkları var.Her müslüman uyarıcı olmak zorunda.Müslüman yanlışlık karşısında elinle,dilinle hiç olmazsa kalbiyle buğz etmek zorunda.Yazacak çok şey var ama neyse.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Burada tartışmayı başka yönlere çekmenin anlamı yok.
Herkes fikrini yazsın.Kişisel ,subjektif saldırı tartışmayı bitirir.
Gerekçeleriyle tartışma yapılmalı.
Sen şusun sen busunla hiçbir yere varılamaz.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Tartışma ile ne alakası var.Şimdi homo,nonoş,travesti,evlilik hayatı olmadan dost hayatı,metres daha nicesi.Kardeşim sen bunları yaşayabiliyormusun git yaşa.Ben evlenecem ama istediğim kişi ile ilişki yaşarım diye bilirsin.Senle bu şartlarda evlenecek varsa bunada tamam.Sen bu şekilde yaşayabilirsin doğru olan bu diyemezsin ha diyorsun buda sapık bir düşünce.İstediğin gibi eş bulma temennisiyle.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Sana mı kaldı milletin nasıl yaşayaçağını değerlendirmek,takdir etmek.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Kime kaldı.?Yoksa sanamı kaldı.? Millet nasıl yaşadığını kendi taktir ediyor zaten.Denilen hayatı yaşama isteği olanda bu sitede başlık açıyor zaten.Ondan sonra o yaşamanın cezasını kıçı tavana vurarak yaşamıyormu.?Herkes istediği hayatı yaşıyor zaten öyle değil mi.? Biri bu işten zarar gördüğü zaman mahkeme yolunu seçiyor,kimide cezasını kendi veriyor vesselam.Sende algılama sorunu var herhalde.Yazdığım iletide ne demişim istediğin gibi yaşanılabilir.Vatandaş ne diyor ben evli iken tek kişi ile ilişki yaşamak zorundamıyım.Bende diyorum ki senin bu şartlarını kabul edecek varsa evlen yani.Sorun ne.Benim bu yaşam tarzı sapıklık demem mi.
-
Cevap: Evlilik hakkında
Kimde ne sorun olduğunu okuyanlar takdir edecekdir.Hiç meraklanma.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
carsambalıfaruk rumuzlu üyeden alıntı
Kime kaldı.?Yoksa sanamı kaldı.? Millet nasıl yaşadığını kendi taktir ediyor zaten.Denilen hayatı yaşama isteği olanda bu sitede başlık açıyor zaten.Ondan sonra o yaşamanın cezasını kıçı tavana vurarak yaşamıyormu.?Herkes istediği hayatı yaşıyor zaten öyle değil mi.? Biri bu işten zarar gördüğü zaman mahkeme yolunu seçiyor,kimide cezasını kendi veriyor vesselam.Sende algılama sorunu var herhalde.Yazdığım iletide ne demişim istediğin gibi yaşanılabilir.Vatandaş ne diyor ben evli iken tek kişi ile ilişki yaşamak zorundamıyım.Bende diyorum ki senin bu şartlarını kabul edecek varsa evlen yani.Sorun ne.Benim bu yaşam tarzı sapıklık demem mi.
arkadaşım sapıklık olarak benim söylediklerimi ifade ediyorsun islama göre erkek 4kadınla evlenebilir bu sapıklık değilmidir ,şimdi erkek evlenebiliyor kadın 4 erkekle evlenemiyor böyle saçma bişiy olurmu.bak arkadaşım senin değer yargıların olabilir ama bu değer yargılarının doğru olup olmadığını sorgulamadıkça doğru olup olmadığını bilemezsin.şimdi evlilik bir anlaşmadır ben ve eşim başkalarıyla cinsel ilişki kurmaya müsade ediyorsa bu insan haklarına aykırı olmaz hem zaten eşler birbiri hayatlarına karışamazlar ortak olan işilerde ortak karar alırlar birbiri hayatlarına karışma hakları yoktur.kişi kendi hayatını istediği gibi yaşar ama eşiyle ortak olduğu noktalarda ortak hareket etmesi lazımdır ama cinsel hayatı kendisini ilgilendiren hayatıdır başkasının ona müdahale etmesi söz konusu olamaz.
ayrıca eşcinsel ilişki yada gurup seks yapmak başkasının rızası ile cinsel ilişki yaşıyorsan yani kimseye tecavüz etmiyorsan insan haklarına aykırı değildir hatta eşcinsel evlilik olabileceği gibi gurup evliliklerde bence olabilir çünkü evlilik beraberlik yada anlaşma demektir bu iki kişi olabişleceği gibi üç yada daha fazla kişide olabilir.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Sn. Bostan,
Pes artık. Bu kadar "geniş" düşüncelerle sizin artık başka bir gezegenden geldiğinizi düşünmeye başladım. Sizin bahsettiğiniz tarzdaki bir evlilikte başkalarından bulaşan cinsel hastalıklardan dolayı eşiniz size dava açsa acaba buna da bu kadar "geniş" düşünceler ile bu kadar olumlu yaklaşabilirmiydiniz?
Toplum denilen insan grubunda yaşarken o toplumun ahlak ve hukuk kurallarına uymalısınız. Buna uymayanlar ne yazıkki toplum dışında yaşamaya mahkumdur. Sizin gezegen dünyaya baya uzak olmalı sanırım. Allah gönlünüze göre versin.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
raif bostan rumuzlu üyeden alıntı
arkadaşım sapıklık olarak benim söylediklerimi ifade ediyorsun islama göre erkek 4kadınla evlenebilir bu sapıklık değilmidir ,şimdi erkek evlenebiliyor kadın 4 erkekle evlenemiyor böyle saçma bişiy olurmu.bak arkadaşım senin değer yargıların olabilir ama bu değer yargılarının doğru olup olmadığını sorgulamadıkça doğru olup olmadığını bilemezsin.şimdi evlilik bir anlaşmadır ben ve eşim başkalarıyla cinsel ilişki kurmaya müsade ediyorsa bu insan haklarına aykırı olmaz hem zaten eşler birbiri hayatlarına karışamazlar ortak olan işilerde ortak karar alırlar birbiri hayatlarına karışma hakları yoktur.kişi kendi hayatını istediği gibi yaşar ama eşiyle ortak olduğu noktalarda ortak hareket etmesi lazımdır ama cinsel hayatı kendisini ilgilendiren hayatıdır başkasının ona müdahale etmesi söz konusu olamaz.
ayrıca eşcinsel ilişki yada gurup seks yapmak başkasının rızası ile cinsel ilişki yaşıyorsan yani kimseye tecavüz etmiyorsan insan haklarına aykırı değildir hatta eşcinsel evlilik olabileceği gibi gurup evliliklerde bence olabilir çünkü evlilik beraberlik yada anlaşma demektir bu iki kişi olabişleceği gibi üç yada daha fazla kişide olabilir.
Sayın üye.. iletilerinize bahsettiğiniz ve bir soru olarak yönlendirdiğiniz sorununuza Türkiye'de hukuki zeminde destek bulamazsınız. Başka ülkelerde var ise de arayıp bulmanız gerekir. Burası mevcut hukuk sisteminden faydalanmak isteyen kişilerin takip ettiği bir forum. Mevcut yasaların eleştirildiği yada yeniden düzenlemeyi amaçlayan bir yer değil.
Kişisel tercihleriniz sizi bağlar elbette. Defalarca söylendi. İnsan hakları diye bağırıyorsunuz.. ancak bakın İnsan Hakları Beyannamesi ne diyor
Madde 16
1. Yetişkin her erkeğin ve kadının, ırk, yurttaşlık veya din bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır.
2. Evlenme sözleşmesi, ancak evleneceklerin özgür ve tam iradeleriyle yapılır.
3. Aile, toplumun, doğal ve temel unsurudur, toplum ve devlet tarafından korunur.
Görüldüğü üzere ailenin korunmasından bahsediyor. Aile kavramınıda hukuksal anlamda medeni kanun tanımlıyor. ve korunmasını da Anayasanın amir hükümleri ile medeni kanun sağlıyor. Dolayısı ile sizin bahsettiğiniz kişisel tercihleriniz önce medeni kanuna, sonra İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi madde 16/3 e aykrılık taşıyor.
Aynı Beyanname:
Madde 28- Herkesin bu Bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.
Bu düzeni de devlet vatandaşı lehine yasalarla koyar ve yönetir. vatandaş ise bu devletin tebaası olarak bu yasalara uyar..
Madde 29
1. Herkesin, kişiliğinin serbestçe ve tam gelişmesine olanak veren topluma karşı ödevleri vardır.
2. Herkes haklarını kullanırken ve özgürlüklerinden yararlanırken, başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ve demokratik bir toplumda genel ahlak ve kamu düzeniyle genel refahın gereklerinin karşılanması amacıyla yalnız yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olur.
3. Bu hak ve özgürlükler hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.
Madde 30- Bu bildirgenin hiçbir kuralı, herhangi bir devlet, topluluk veya kişiye, burada açıklanan hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan bir girişimde veya eylemde bulunma hakkını verir biçimde yorumlanamaz.
Son maddelerde zaten açıkca sizin sınırlarınızı belirliyor.
Siz hiç bir şekilde toplumun genel ahlak ve yasal kurallarını çiğneyerek yaşayamazsınız. Bunu teklif edemezsiniz. Bu tür davranışlar toplumsal infiale ve toplumsal kaosa neden olur.
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi...
Madde 8
Özel hayatın ve aile hayatının korunması
1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda, zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir.
Bu maddenin 1 nci bölümünde ise kendi dışınızdaki insanların özel ve aile hayatına saygı göstermeniz gerektiği belirtiliyor. Söylemleriniz ve beklentileriniz ile diğer insanların aile hayatlarını rencide edecek, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olacak eylemlerden bahsediyorsunuz. Buna hakkınız yok.
Madde 9
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.
2. Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.
Madde 10
İfade özgürlüğü
1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir.
Madde 12
Evlenme hakkı
Evlenme çağına gelen erkek ve kadın, bu hakkın kullanılmasını düzenleyen ulusal yasalar uyarınca evlenmek ve aile kurmak hakkına sahiptir.
Madde 17
Hakların kötüye kullanımının yasaklanması
Bu Sözleşme hükümlerinden hiçbiri, bir devlete, topluluğa veya kişiye, Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesine veya burada öngörüldüğünden daha geniş ölçüde sınırlamalara uğratılmasına yönelik bir etkinliğe girişme ya da eylemde bulunma hakkını sağlar biçimde yorumlanamaz.
Madde 18
Hakların kısıtlanmasının sınırları
Bu Sözleşmenin hükümleri gereğince, sözü edilen hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamalar ancak öngörülen amaçlar için uygulanabilir.
Evet sayın üye işte sizin sayfalar dolusu her iletinizde kullandığınız insan hakları ve buna dair sözleşmelerin maddeleri. Şimdi el insaf.. Yasalar toplumda düzeni korumak için vardır. Siz istediğiniz hayat biçimini yaşarsınız. Dilerseniz hırsız, dilerseniz katil olursunuz. Seçimlerinizi kendiniz yapar, sonuçlarına kendiniz katlanırsınız. Ancak hiç kimseye katilliğin yada hırsızlığın doğru bir yaşama biçimi olduğunu anlatamazsınız. Toplumsal düzen ve toplumsal ahlak ve yasalar açısından bakıldığında bu suçtur. Zira toplum düzenini bozacak niteliktedir. Diğer yandan cinsel tercihiniz yada tercihleriniz sizi yada eşinizi / partnerinizi yada partnerlerinizi bağlar. Ancak bu yaşama biçimini ulu orta lanse edemezsiniz. Buna yasal kılıf bulamazsınız. Çıplak gezebilirsiniz ama evinizin rahatlığında. Beden sizin bedeniniz olabilir ama toplumdaki diğer kişileri rencide edecek rahatsız edecek tarzda çıplak gezemezsiniz. Toplumun ahengi olan toplumsal ahlak kurallarına uymanız gerekir. Yaşama biçiminiz ancak sizin evinizin duvarları ile sınırlıdır. Balkonunuz bile değil. Umuma açık yerlerde ancak umumun uyduğu kurallar geçerlidir.
Yazdıklarınızın ne bugünki hukukta, ne gelecekte yazılacak olanlarda, ne dinde, en ahlakta ne felsefede, ne sosyolojide yeri yok. Sizin "olmalı" dediğiniz kavramlar ve yaşam biçimleri sizin yaşınızın milyarlarca katı yıl bu gezegen üzerinde denendi. Sonuç kocaman bir fiyasko..
Şimdi ... Lütfen..sadece mevcut yasaların ışığında adalet arayanların kabe'si olmuş bu forumda bu tür söylemlerden vazgeçin. Kısa ve öz.. Sorunlarınızın çözüm mercii burası değil. Zira hukuksal hiç bir yanı yok.. Hukuk sizin yaşama biçiminizi destekleyecek hiç bir unsur içermiyor.
Sanırım anlatabildim..
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Ben bu konu ilk açıldığı zamandan itibaren takip ediyorum.Bana göre saçma olan hayat tarzı diye düşünüp yorum yazmıyordum.Sonra müslüman olarak fikir beyan ettim.Arkadaş 4 eş demiş 4 eş emir değil,izin vardır.Bir insan 4 kişi ile evlense maddi gücü olupta kimseyi mağdur etmeyip hepsine eşit davransa,hepsine eşit sevgi besleyemeyeceği için hakta kalır.Sayın Sonuncukaya;Okuyanlar tabiki taktir ederler.Merter merkezli yayın yapılsa idi o fikre hak verilebilirdi.Ha bu arada o şekil hayat yaşayan medyatikler var.Sıkıntı varmı.Yok.Evli olupta bu şekil yaşayanlar var.Ne oluyor boşanıyor yüklüce tazminat ödüyor.Desenki evlilik olmadan böyle yaşamak istiyorum.Kim uğraşacak evlilikle sorun halinde senelerce boşanma davası ile,anlaşılabilir.Sen kafandaki insan yapısını,şartlarını kabul edecek birini bulursan sorun yok.Ayrıca bu konuya hep erkekler yorum yapıyor.Ben bayanlardan yorum beklerdim.Ayrıca takipte olan bayağı misafir oluyor.
-
Cevap: Evlilik hakkında
Konu başka yönlere kaydı.Benim tartışılmasını istediğim.Boşanma evresinde olan ,dava açan yada fiili olarak ayrı yaşayanların durumu idi.
Kimsenin başında ahlak polisi olmadığımız gibi , toplumun değer yargıları da kanımızca önemlidir.
Bu konuların kişinin kendi özneli olduğunu ,fakat bunları topluma doğruymuş ,olması gerekenmiş gibi de savunmasının anlamsız ve şaçma olduğunu da kabul ediyorum.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
raif bostan rumuzlu üyeden alıntı
arkadaşım herkesin kendi görüşünü ifade etme hakkı vardır demokrasi budur ve herkesin görüşünü ifade etme hakkı en temel haktır şayet kişiler görüşlerini ifade etme hakkı olmazsa demokrasi yada insan hakkı diye birşey olmaz çünkü insanlar düşündüklerini açıklayamaz ve bu kişilerin kendilerini ifade etmelerine mani olur ve kendilerini ifade edemeyen bir toplumda kişilerin hakları çiğnenir.öncelikle kişilerin kendi haklarını savunabilmeleri için görüşlerini özgürce ifade edebilmeliler ve toplumun hertürlü konu hakkında düşünerek ve düşüncelerini açıklayarak gelişmesi sağlanır şayet düşünceleri engellerseniz toplum gelişmez.kişilerin her konu hakkında düşüncesini ifade etmesi en temel haktır.
ayrıca insa hakkı başkalarının yaşantısına karışmadan ve başkalarına zarar vermeden hayatını istediği gibi yaşamasıdır.hukuk kuralları bu temel prensip üzerine kuruludur aksi taktirde hayatlara müdahale yaparsak bu demokrasi ve insan haklarına aykırı olur ve özgürlük ortadan kalkar.bu manada insanların istediği elbiseyi giyme özgürlükleri vardır hatta insan çıplak olarak bile dolaşabilir çünkü hayat kendi hayatıdır kimse ona karışamaz ve istediğiyle cinsel ilişkiye girer bu eşcinsel ilişkiden tut gurup sekse kadar istediği şekilde cinsel ilişkiye girer çünkü hayat kendi hayatıdır ona kimsenin karışma hakkı yoktur.
ayrıca demokratik laik bir devlette kurallar kurana bakıp,kuranı yorumlayıp allah bunu emrediyor şeklinde hüküm çıkararak olmaz bu şekilde uygulama zaten insanlık dışı olur ve bu şekilde çıkan kurallar insan hakları temel alınmadığı, sade kitabın yorumlanmasıyla kural çıkarıldığı için çıkan kurallar insan haklarına aykırı olabilir ki zaten dinin kurallarına bakınca insan haklarına aykırıdır mesela kadının istediği gibi giyinme hatta çıplak olarak gezme hakkı vardır çünkü hayatını başklarına zarar vermeden istediği gibi yaşar ama dine göre istediği giyinme hakkı yoktur şayet allahın istediği gibi giyinmezse dine göre allah onu insanlık dışı bir şekilde işkence yapacaktır.dine göre zina eden kadın vahşice taşlanarak öldürülür oysaki zina suçuyla insanın vahşice öldürülmesi insanlık dışıdır.dine göre allahın dediğini herkes yapmak zorundadır yapmayan kişi insanlık dışı birşekilde ateşle yakılarak işkence yapılacaktır oysaki herkim ne suç işlerse işlesin ona işkence yapmak insanlık dışı bişiydir.
Dini kural ve kaideler inanç sahiplerini bağlar...bu demek değil ki ,dinsizler ateistler istediği gibi hareket eder....islam hukukunun geçerli olduğu bir ortamda da ;kendi mekanınız dışında;tercih ettiğiniz hayat tarzınıza müsaade etmezler...bugünkü hukuk düzeni tek eşliliği benimseyen diğerlerini yasaklayan bir uygulamadır....her hukukun bir kuralı var...sizi olduğunuz halinizle tescilleyecek hukuki sistem oldukça az bulunur...tercihleriniz ; genel dinlerde ve toplumlarda ,"ahlaksızlık" olarak görülen bir durum....bütün hepsi düşüncede ve yaşam mekanınızda kalacaktır....mahalle baskısı desek te olur....hele bu toplum sizin tercih ettiğiniz hayat tarzıyla yeni yeni tanışmaya başladı....epey bir süre buna müsaade etmeyecektir....inançsızlık hakim olurda ateist bir hukuk gelirse o zaman belki....?
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Sadece sayın üyenin evlilik birliğine bakışı ile örtüştüğü için iletilerinizi aktardım. Yani sayın üyeye yalnız değilsiniz demek istedim.. Art niyet yoktu.
"örtüşme ",oldukça ağır kaçan bir ifade olmuş...düzeltilmesi dileklerimizle....dini ve milli örf ve adetlerimize bağlılıkta hassas birini nasıl öyle bir arkadaşımızla örtüştürdünüz pes doğrusu....zinayı suç saymayan şahsınızın temsil ettiği hukuk düzeni....örtüşmeye siz daha yatkın olmuyor musunuz...?
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
HUKUKCULAR KRALI rumuzlu üyeden alıntı
"örtüşme ",oldukça ağır kaçan bir ifade olmuş...düzeltilmesi dileklerimizle....dini ve milli örf ve adetlerimize bağlılıkta hassas birini nasıl öyle bir arkadaşımızla örtüştürdünüz pes doğrusu....zinayı suç saymayan şahsınızın temsil ettiği hukuk düzeni....örtüşmeye siz daha yatkın olmuyor musunuz...?
Sayın üyenin ilk iletileri aşamasında yazılmış bir iletiydi. Dediğim gibi kasıt yoktu. Örtüşme konusuna gelince sizin daha yakın ve yatkın olduğunuz izlenimi iletilerinizden zaten anlaşılıyor...
Şekil A:
Biraz fikir jimnastiği...Değerli hukukculardan ,psikiyatri uzmanlarından,üyelerden katkı bekliyorum..tesbit..erkek aldatır..kimle aldatır..?.boşanmış, dul ve bekar hanımlarla aldatır..yani bu işin erkeği kadını yok...100 erkek aldatıyorsa işin içinde 100 de kadın var demektir..şimdi ;evlenme süresi gibi boşanma süresi de 3-5 ay gibi kısa süreli tutulsa; bir de birden fazla eşlilik tescil edilmiş olsa aldatma sayısı artar mı azalır mı.?..kanaatimce hem büyük oranda azalır hem de mahkemelerin yükü azalır..geçimsizlikler mahkemeye taşınmadan evlerde halledilecektir.. 1 mart 2010
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Sayın üyenin ilk iletileri aşamasında yazılmış bir iletiydi. Dediğim gibi kasıt yoktu. Örtüşme konusuna gelince sizin daha yakın ve yatkın olduğunuz izlenimi iletilerinizden zaten anlaşılıyor...
Şekil A:
Biraz fikir jimnastiği...Değerli hukukculardan ,psikiyatri uzmanlarından,üyelerden katkı bekliyorum..tesbit..erkek aldatır..kimle aldatır..?.boşanmış, dul ve bekar hanımlarla aldatır..yani bu işin erkeği kadını yok...100 erkek aldatıyorsa işin içinde 100 de kadın var demektir..şimdi ;evlenme süresi gibi boşanma süresi de 3-5 ay gibi kısa süreli tutulsa; bir de birden fazla eşlilik tescil edilmiş olsa aldatma sayısı artar mı azalır mı.?..kanaatimce hem büyük oranda azalır hem de mahkemelerin yükü azalır..geçimsizlikler mahkemeye taşınmadan evlerde halledilecektir.. 1 mart 2010
Türkiye de ,aldatma ya da tescil dışı yaşam bir realite....erkekler bu tip ilişkilere başlarken genelde;"boşandım,boşanacağım,anlaşamıyoruz" şeklinde beyanlarda bulunuyor....ama resmiyette evli ....sonra gönül ilişkileri ve muhabbetler artmaya başlıyor....gerisi tam bir fecaat....aileler yıkılıyor....namus mefhumu zarar görüyor....tescil zorlaşıyor...birden fazla eşliliğin tescilinden kastım;bilhassa hanımlar bu şekilde nasıl biriyle muhatab olduklarını açık bir şekilde görmüş olurlar....davaların uzaması da gayriresmi ilişkileri körüklüyor....mağduriyetlerin giderilmesinin yolu ve acizane bir çözüm önerisi anlamında bu teklifi yaptım....dini çok eşlilik zaten ruhsattır....sebebide tescil dışı ,toplumu zaafiyete sürükleyecek meseleler yaşanmasın diye....şimdi bu mu örtüşmek allah aşkına..?
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Sayın üye.. iletilerinize bahsettiğiniz ve bir soru olarak yönlendirdiğiniz sorununuza Türkiye'de hukuki zeminde destek bulamazsınız. Başka ülkelerde var ise de arayıp bulmanız gerekir. Burası mevcut hukuk sisteminden faydalanmak isteyen kişilerin takip ettiği bir forum. Mevcut yasaların eleştirildiği yada yeniden düzenlemeyi amaçlayan bir yer değil.
Kişisel tercihleriniz sizi bağlar elbette. Defalarca söylendi. İnsan hakları diye bağırıyorsunuz.. ancak bakın İnsan Hakları Beyannamesi ne diyor
Madde 16
1. Yetişkin her erkeğin ve kadının, ırk, yurttaşlık veya din bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır.
2. Evlenme sözleşmesi, ancak evleneceklerin özgür ve tam iradeleriyle yapılır.
3. Aile, toplumun, doğal ve temel unsurudur, toplum ve devlet tarafından korunur.
Görüldüğü üzere ailenin korunmasından bahsediyor. Aile kavramınıda hukuksal anlamda medeni kanun tanımlıyor. ve korunmasını da Anayasanın amir hükümleri ile medeni kanun sağlıyor. Dolayısı ile sizin bahsettiğiniz kişisel tercihleriniz önce medeni kanuna, sonra İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi madde 16/3 e aykrılık taşıyor.
Aynı Beyanname:
Madde 28- Herkesin bu Bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.
Bu düzeni de devlet vatandaşı lehine yasalarla koyar ve yönetir. vatandaş ise bu devletin tebaası olarak bu yasalara uyar..
Madde 29
1. Herkesin, kişiliğinin serbestçe ve tam gelişmesine olanak veren topluma karşı ödevleri vardır.
2. Herkes haklarını kullanırken ve özgürlüklerinden yararlanırken, başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ve demokratik bir toplumda genel ahlak ve kamu düzeniyle genel refahın gereklerinin karşılanması amacıyla yalnız yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olur.
3. Bu hak ve özgürlükler hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.
Madde 30- Bu bildirgenin hiçbir kuralı, herhangi bir devlet, topluluk veya kişiye, burada açıklanan hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan bir girişimde veya eylemde bulunma hakkını verir biçimde yorumlanamaz.
Son maddelerde zaten açıkca sizin sınırlarınızı belirliyor.
Siz hiç bir şekilde toplumun genel ahlak ve yasal kurallarını çiğneyerek yaşayamazsınız. Bunu teklif edemezsiniz. Bu tür davranışlar toplumsal infiale ve toplumsal kaosa neden olur.
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi...
Madde 8
Özel hayatın ve aile hayatının korunması
1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda, zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir.
Bu maddenin 1 nci bölümünde ise kendi dışınızdaki insanların özel ve aile hayatına saygı göstermeniz gerektiği belirtiliyor. Söylemleriniz ve beklentileriniz ile diğer insanların aile hayatlarını rencide edecek, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olacak eylemlerden bahsediyorsunuz. Buna hakkınız yok.
Madde 9
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.
2. Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.
Madde 10
İfade özgürlüğü
1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir.
Madde 12
Evlenme hakkı
Evlenme çağına gelen erkek ve kadın, bu hakkın kullanılmasını düzenleyen ulusal yasalar uyarınca evlenmek ve aile kurmak hakkına sahiptir.
Madde 17
Hakların kötüye kullanımının yasaklanması
Bu Sözleşme hükümlerinden hiçbiri, bir devlete, topluluğa veya kişiye, Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesine veya burada öngörüldüğünden daha geniş ölçüde sınırlamalara uğratılmasına yönelik bir etkinliğe girişme ya da eylemde bulunma hakkını sağlar biçimde yorumlanamaz.
Madde 18
Hakların kısıtlanmasının sınırları
Bu Sözleşmenin hükümleri gereğince, sözü edilen hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamalar ancak öngörülen amaçlar için uygulanabilir.
Evet sayın üye işte sizin sayfalar dolusu her iletinizde kullandığınız insan hakları ve buna dair sözleşmelerin maddeleri. Şimdi el insaf.. Yasalar toplumda düzeni korumak için vardır. Siz istediğiniz hayat biçimini yaşarsınız. Dilerseniz hırsız, dilerseniz katil olursunuz. Seçimlerinizi kendiniz yapar, sonuçlarına kendiniz katlanırsınız. Ancak hiç kimseye katilliğin yada hırsızlığın doğru bir yaşama biçimi olduğunu anlatamazsınız. Toplumsal düzen ve toplumsal ahlak ve yasalar açısından bakıldığında bu suçtur. Zira toplum düzenini bozacak niteliktedir. Diğer yandan cinsel tercihiniz yada tercihleriniz sizi yada eşinizi / partnerinizi yada partnerlerinizi bağlar. Ancak bu yaşama biçimini ulu orta lanse edemezsiniz. Buna yasal kılıf bulamazsınız. Çıplak gezebilirsiniz ama evinizin rahatlığında. Beden sizin bedeniniz olabilir ama toplumdaki diğer kişileri rencide edecek rahatsız edecek tarzda çıplak gezemezsiniz. Toplumun ahengi olan toplumsal ahlak kurallarına uymanız gerekir. Yaşama biçiminiz ancak sizin evinizin duvarları ile sınırlıdır. Balkonunuz bile değil. Umuma açık yerlerde ancak umumun uyduğu kurallar geçerlidir.
Yazdıklarınızın ne bugünki hukukta, ne gelecekte yazılacak olanlarda, ne dinde, en ahlakta ne felsefede, ne sosyolojide yeri yok. Sizin "olmalı" dediğiniz kavramlar ve yaşam biçimleri sizin yaşınızın milyarlarca katı yıl bu gezegen üzerinde denendi. Sonuç kocaman bir fiyasko..
Şimdi ... Lütfen..sadece mevcut yasaların ışığında adalet arayanların kabe'si olmuş bu forumda bu tür söylemlerden vazgeçin. Kısa ve öz.. Sorunlarınızın çözüm mercii burası değil. Zira hukuksal hiç bir yanı yok.. Hukuk sizin yaşama biçiminizi destekleyecek hiç bir unsur içermiyor.
Sanırım anlatabildim..
öncelikle bu kuralların hepsi insan hakkı temel alınarak yapılmaya çaloışılmış ama insanlar her zaman herşeyi düşünemezler düşünemedikleri için hata yapabilirler işte bu yüzden bu beyannamede geçen bazı cümleler konulmaması gerekirdi.öncelikle insan hakkıyla ahlakı ayırmamız gerekmektedir iranda kadınınufak bir yerinin bile gözükmesi ahlaksızlık olarak değerlendirilmektedir ama kadının stediği elbiseyi giyme hakkı vardır dolayısıyla kadın çok açık gezebileceği gibi çıplak bile gezebilir çünkü onun üzerindeki elbise kimseyi ilgilendirmez isterse o hiç elbise giymeyebilir bu onun bileceği iştir dolayısıyla toplumun ahlak kurallarına aykırı olan bişiy insan hakkına terstir diyemeyiz.mesela eşcinsellerin bir birleriyle kendi rızalarıyla cinsel ilişkiye girmeleri ahlaksızlık olarak değerlendirilsede bu yaptıkları insan haklarına aykırı değildir.eşcinsellik onların cinsel tercihleridir ve hayatlarını istedikleri gibi yaşama hakları olduğu için o kişilerin cinsel tercihine karışamayız yada toplu seks yapan kişiler birbrileriyle kendi rızalarıyla cinsel ilişkiye girmişse bu insan haklarına ters düşmez çünkü herkes razıdır, kimsye tecavüz edilmemektedir.yani ahlakın ön gördüğü kurallara uymayan şeyler insan haklarına aykırıdır diyemeyiz.
ayrıca erkeğin 4 tane eş edinebilme hakkı varsa kadınında olması gerekir çünkü erkekle kadın eşit hakka sahip olmalıki adalet olsun yoksa sadece kerkek 4tane kadın alabiliyorsa bu insan haklarına ters düşer ve bu gibi kurallarda dinin ne kadar saçma olduğunu ortaya koymaktadır.
-
Cevap: Evlilik hakkında avukatlar ve arkadaşlardan yardım istiyorum
Yaşım çok değil ama aklım erdi ereli insanlığın en büyük problemi cehalettir,inananlar için bu kıyamete kadar böyle kalacaktır.Şimdi düşünüyorum 10-15 çift çıktı herhangi bir meydanda,otobüste,uçak gemi v.s ilişkiye girmek istedi girsin demokrasi var.Niye tecavüz yok birbirleri ile ilişkiye girmek istiyorlar.Dahada büyütelim herkes herkesle ilişkiye girsin doğan çocuğa artık duruma göre ana bellidirde 50-100 baba ararız,buda özgürlük olsun.Normal evli çift olsun,bayan hamile doğum yapsın çocuğu sokağa atsın baba istemiyor anne istemiyor devlete ne topluma ne,bize ne.Daha örnek çok.Dinin saçmalığından bahsetmişsin artık ona diyecek bir şey yok...Ayrıca senin özgür yaşam tarzın birtek tavuklarda vardır.Hayvanlarda bile yoktur.Ben eminimki konuyu okuyanlar hayretle okuyup bu tip insanın varlığından belki bu site aracılığıyla şahit olmuşlardır.Ben şahsen ilk kez denk geliyorum.Konuyu okuyanlar neresinle gülüyordur acaba.