-
İstifanın ardından - CHP
Hürriyet 11 Mayıs 2010
Fatih Çekirge
http://www.hurriyet.com.tr/p/hp/spacer.gif Onur Öymen: Kurultay'a gelmese de seçilir
Baykal’ın gidişi öyle kolay gözükmüyor…
48 saattir Ankara’da kulisleri yokluyorum…
BAYKAL VE SAV KÜSME NOKTASINA GELDİ
Manzara şu:
CHP yönetimi Deniz Bey’in dönmesi için elinden geleni yapacak…
Genel merkez karargâhıyla teşkilatlar arasında müthiş bir trafik yaşanıyor… “Baykal dönsün” mesajının kuvvetlenmesi için genel merkez yönetimi bütün gücünü kullanıyor…
Taktik ise şöyle:
Bu kurultayda kim adaylığını koyarsa, neredeyse “ihanet etmiş” gibi kabul edilecek…
Böyle bir psikoloji var…
Bu nedenle aday çıkması zor…
Nitekim uzunca bir sohbet yaptığım Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen de aynı şeyi söylüyor…
Soruyorum:
- Sizce dönebilir mi?
Cevap veriyor:
- Böyle bir dönemde genel başkan değiştirmek olacak şey değil. Biz dönmesi için elimizden gelen her şeyi yapıyor ve ümit ediyoruz. Zaten örgütten de çok talep var.
- Ama kurultaya gelmeyeceğini ilan etti. Nasıl olacak?
- Delegelerin yüzde 20’si Deniz Bey’i aday gösterirse, başka da aday çıkmazsa ve o kurultayda Deniz Baykal bütün delegelerin oylarını alırsa olabilir.
- Yani kurultaya gelmeden seçilebilir mi?
- Elbette seçilebilir. Tüzüğümüz buna uygun. Zaten kendisi de mücadeleyi sürdüreceğini söylemişti.
- Ama bu çok kısa sürede bir fikir değişikliği olmaz mı? Bir de ortada bazı iddialar var. Kasetlerin devamı olduğu da söyleniyor.
- Bu alçakça tuzağın hesabını birileri verecek. Ben Deniz Bey’in dönmesi gerektiğini söylüyor ve bunu örgütte görüyorum. Ayrıca ümit ediyorum.
ADAY ÇIKMAZSA
Bu sözler Kemal Kılıçdaroğlu’nun neden “Aday olmayacağım” dediğini de açıklıyor…
Belli ki 22 Mayıs’a kadar aday çıkması çok az bir ihtimal…
Genel başkanı istifa etmiş, adaysız bir kurultayda delegenin Deniz Baykal’ı seçmesi, belki de siyaset tarihimizde ilk kez düşünülen bir ihtimal…
Ve görüyorum ki kuvvetli bir ihtimal…
Ama Onur Öymen’in şu sözleri de önemli:
- Ama genel başkanımız bizi çok şaşırtıyor. İstifa etmemesi için çok uğraştık. Dinletemedik. Dolayısıyla kurultaya doğru böyle bir hazırlık yapılmasına da karşı çıkabilir. Bunu hep birlikte göreceğiz...
Sevgili okurlar…
Sizlerden çok sayıda mesaj alıyoruz, yorumlar geliyor…
Kiminiz Baykal’ın artık bırakması gerektiğini söylüyor, kiminiz bu alçakça tuzağa karşı mücadele etmek için kalması gerektiğini söylüyor…
Kiminiz hala bu görüntülerin montaj olduğunu ve yalan olduğunu söylüyor, kiminiz ise “yalan olsaydı istifa etmez, meydan meydan miting düzenlerdi” diyor…
Bizse kulislerde gerçeğin ve gelişmelerin izini sürüyoruz…
Bu amaçla bir de anket başlattık…
Bu ankete vereceğiniz oylar da psikolojik olarak belirleyicidir…
Şu anda Ankara kulisleri inanılmaz bir trafik yaşıyor…
HÜKÜMETE AĞIR SUÇLAMA
Baykal’ın gizli kamera kaydının altında iktidarın eli olduğu yolundaki ağır iddiası kulisleri daha da hızlandırdı…
Buna bir de Baykal’ın Fethullah Gülen cemaatiyle kurduğu temas sonrasında iktidarı suçlaması senaryosu da eklenince kulisler gerçeğin izinin sürülebilmesinin çok zor olduğu bir labirente dönüştü…
İşte bu zor koşullarda gerçeğin izini sürmeye devam ediyoruz…
...
Onur Öymen mi?
Yanlış seçim olur bence
-
Cevap: İstifanın ardından
Değişmez,değiştirilmesi teklif edilemez genel başkan.
Kongrenin yapılacağı salona omuzlarda getirilmeli.
Türkiye seninle Gurur duyuyor sesleriyle salon inlemeli.
Gözyaşlarımı tutamıyorum.:DD
-
Cevap: İstifanın ardından
Değişmez ,değiştirilmesi teklif dahi edilemez genel başkan.
Kurultayda omuzlara alınıp tekrar genel başkan seçilir.
Salonda Türkiye seninle gurur duyuyor nidalarıyla
Tekrar ve daima Baykal.
Yanında genel sekreter SAV
Ağlamak istiyorum.
-
Cevap: İstifanın ardından
Fatih Çekirge
fcekirge@hurriyet.com.tr
Sevgili okurlar....
Şu an Ankara'dayım ve CHP kulisleri öylesine müthiş bir trafik yaşıyor ki her saniye yeni bir gelişme oluyor...
Az önce CHP'de iki grubun mücadele ettiğini öğreniyorum. Bir tarafta Önder Sav ve arkadaşları...
Ya Önder Sav'ın çıkmasını ya da Sav'ın sözünden çıkmayacak olan Süha Okay'ın çıkmasını hazırlıyor.
Diğer tarafta ise Yılmaz Ateş, Mehmet Sevigen, Mustafa Özyürek grubu var. Bu grup Deniz Baykal'ın dönmesi için uğraşıyor.
Ancak eğer Baykal dönmezse bu grup Önder Sav'a karşı Kılıçdaroğlu'nu destekleyebilir.
Şu anda Merkez Yönetim Kurulu toplandı ve toplantıya Kılıçdaroğlu da çağrıldı.
Adaylık kulislerine gelince...
CHP kulislerinde çok ağır bir baskı var.
Baskı doğrudan Önder Sav yönetiminden geliyor…
Kimse aday olmaya cesaret edemiyor. Çünkü Önder Sav ve arkadaşları CHP Genel Merkezi’nden teşkilatlara şu “psikolojik baskı mesajını” pompalıyor.
Bir başka deyişle CHP tam bir cendere altında.
Psikolojik baskı mesajının içinde ise şu var:
“Genel Başkanımıza bir komplo kurulmuştur. Bu nedenle istifa etmiştir. Onun bu zor durumundan yararlanıp aday olan bu komplonun bir parçası sayılır. Mezar soyguncusudur.”
Bu mesaj öylesine kuvvetle pompalanıyor ki, örneğin Kemal Kılıçdaroğlu “Ben aday değilim” demek zorunda bırakılıyor.
Hesap ise şöyle:
“Eğer Baykal dönmeyecekse Önder Abi formülü geliştirilsin.”
İşte bu formülle Önder Sav dışında kimsenin aday olması mümkün olmuyor.
Deniz Baykal kurultaya gitmeyeceğini söylemişti. Bunun için de şu formülü geliştirmişler:
“Eğer Önder Sav olmuyorsa kimse aday çıkamayacak, adayın olmadığı kurultayda ise delegelere Deniz Baykal’ın adaylığı için imza attırılacak ve siyasi tarihimizde ilk kez bir genel başkan kurultay salonuna gitmeden seçilmiş olacak.”
Baykal aslında bu formüle sıcak bakmıyor. Çünkü istifasının “1 aylık istifa” gibi algılanmasından rahatsız. Bu nedenle kurultaya 2 hafta kala adaylık süreci tıkanmış durumda.
ÖNDER SAV’IN İNADI
Önceki gün suikast iddiasıyla ilgili yapılan basın toplantısı nedeniyle Önder Sav’ın Baykal’la küsme noktasına geldiğini yazmıştım. Bu soruyu Sav’a gazeteciler sordu, ancak Sav lafı yuvarladı.
Şimdi ısrar ediyorum…
Kulislerden bana doğru sızan gerçeklere göre daha da kötüsü olmuş. Onu da bir sonraki yazımda aktaracağım.
Sevgili okurlar, 24 saat önce bir anket başlattık. 300 bini aşkın kişi oy kullandı.
Bu anket, bu kapsamda yapılmış en geniş ankettir. Düşünün ki, 1 kişi birden fazla oy kullanamıyor ve 300 bin kişi yüzde 60 gibi bir çoğunlukla Kemal Kılıçdaroğlu diyor.
Bir CHP’li dostum şu mesajı göndermiş:
“Önder Sav Deniz Baykal’ın aday olmaması halinde kendisi için delegeden imza toplatmak dahil her türlü şeyi deniyor. CHP Genel Sekreteri olarak delegeden her türlü imza toplar. Eğer halka sormak istiyorsa Kılıçdaroğlu ile Sav arasında bir anket yapın.”
Ben de bu CHP’li dostumun önerisine uyarak bu anketi düzenliyorum. Burada şunu açık yüreklilikle belirtmem gerekiyor:
25 yıldır tanıdığım Deniz Baykal dürüst ve donanımlı bir siyasetçidir ancak siyaset hata affetmiyor. Büyük bir haksızlığa uğramıştır. Bu anketleri Deniz Bey’in “Kurultaya gitmeyeceğim, aday olmayacağım sözleri üzerine yapıyoruz”
-
Cevap: İstifanın ardından
Salya sümük ağlayanları zaten biliyoruz :)
İşte konuya ilişkin köşe yazarlarının yazdıkları da şöyle imiş:
Güngör Mengi / Vatan
...Yazıktır, iki haftadan çok zaman kaybedilmiştir. Hiç değilse Baykal'ın istifasının yarattığı fırsat doğru kullanılmalı ve gelecek kazanılmalıdır.
Nedeni her neyse, istifaya mecbur olmuş bir lider kurtarıcı olamaz. Halbuki Türkiye, kurtarıcı özelliklere sahip liderlere muhtaç durumdadır. Dikkat!.. Tayin yoluyla geldiği görüntüsü veren bir yeni lider öyle bir misyonu taşıyamaz. Kimin hayali ve yüreği yetiyorsa, liderliğe talip olduğunu göstermeli, almak için de cesaretle ileri atılmalıdır. Çünkü şartlar ve gelecek, CHP dünyasından cesaret ve fazilet talep ediyor.
Mustafa Mutlu / Vatan
Kurgu ya da montaj; ne olursa olsun, o görüntülerdeki kişiler eğer gerçekten Deniz Baykal ve Nesrin Baytok'sa...
Yandaşları değil 800, 800 bin imza toplasa nafile... Baykal geri dönmez! Bu rezaletin aylara, yıllara yayılmasına... Sadece kendisinin ve Nesrin Hanım'ın değil... İki ailenin ve koskoca bir partinin bu kadar yıpratılmasına izin vermez... Bu riski asla göze almaz!
Taha Akyol / Milliyet
CHP'nin uzun vadeli geleceği açısından, Baykal'ın dönüp dönmemesinden daha önemli olan, bu partide 1970'lerdeki Ortanın Solu hareketi gibi bir açılım, bir yenilenme olup olmayacağıdır. 1970'lerde "Ortanın Solu" CHP'nin oylarını yüzde 33'ten yüzde 42'ye çıkarmış, demek ki sağdan da epey oy çekebilmişti.
Hasan Cemal / Milliyet
CHP'nin örgütsel yapısı, yani teşkilat düzeni, Baykal tarafından yıllar içinde öylesine oluşturulmuştur ki, oradan Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu 'değişim'e dönük bir siyasal alternatif çıkması yakın ihtimal değildir. Türkiye'de demokrasi ve istikrar açısından büyük önem taşıyan 'muhalefet boşluğu' meselesi, büyük ihtimalle, 22 Mayıs'taki CHP kurultayı sonrasında da devam edecektir.
Mehmet Ali Birand / Posta
Baykal'ın sahneden ayrılışı, Ak Parti'yi rahatlatacaktır. Kim ne derse desin, Ulusalcı kesim hiç değilse, CHP'nin toparlanması ve kendine yeni ve etkili bir lider bulmasına kadar ki sürede sahipsiz kalacaktır. Baykal gibi onları savunacak bir başka lider çıkana kadar da, bir bocalama döneminden geçilecektir. Referandumu kolayca atlattığı taktirde, Ak Parti iktidarının 2011 seçimlerini dahi erkene alması ve CHP tam toparlanamadan ülkeyi sandığa götürmesi, gözardı edilemeyecek bir olasılıktır.
Ertuğrul Özkök / Hürriyet
Deniz Baykal olayında, "Bu iş bizi ilgilendirmez" deyip kenara çekilmiş, "Yapana değil, yapılana da bakalım" diyenlerden misin?... Arkadaş hazır ol; senin kulağına da kar suyu kaçıracağım...
Artık hepimizin yatak odasına şüphe düşmüştür.
Ve bu mesele, hepimizin, laik, az laik, demokrat, liberal, CHP'li, AK Partili, MHP'li... Hepimizin meselesidir.
Sakın ha "Ben harama uçkur çözmem" diye böbürlenme.
Sıra sana da gelecek. Ve o zaman anlayacaksın ki bu çok fena bir şeymiş.
Yılmaz Özdil / Hürriyet
Mesele, Deniz Baykal'ın meselesi değildir... Silivri'ye gönderilemediği için evine gönderilen Baykal, bu "manevi suikast"la susturulursa, konuşacak kimse bulamazsınız bu memlekette.
Hasan Bülent Kahraman / Sabah
Kabul etmek gerekir ki bugün Ergenekon sonrası dönemi yaşıyoruz. Derin yapı bir ölçüde çözülmüştür. Mantık dışı bir ulusalcılık-Kemalizm odağında kutuplaştırılan Türkiye'nin üstündeki kapak atmıştır ve toplum şimdi yeni bir dünyaya gözünü açmaktadır. Bu, reel siyasetin dünyasıdır. Oysa 2002 sonrasında Soğuk Savaş döneminin 1970 modeli siyasetiyle devam ediliyordu. Yeni kavramların, ihtiyaçların biçimlendireceği yeni bir siyasal yapıya da söyleme de ertelenemez bir ihtiyacın duyulduğu şu dönemde bu işin CHP ve Baykal ile olmayacağı muhakkaktır dendi.
Yani post-Ergenekon döneminin getirdiği siyasal dönüşümün ilk sinyalidir Baykal'ın gidişi.
Mehmet Altan / Star
Madem Baykal ve CHP konuşuyoruz, o zaman temel ve ciddi soruya dönelim. Gerçekten de temel soru, CHP "Kemalist bir parti mi olacak, yoksa sosyal demokrasiye doğru kanatlanmaya mı çalışacak?" Soru daha genişletilerek şöyle de formüle edilebilir: CHP Birinci Cumhuriyetçi olarak dünde mi kalacak, yoksa 2. Cumhuriyetçi bir anlayışla bugüne doğru mu kımıldayacak?
Şamil Tayyar / Star
Kabul etmek gerekir, video operasyonu, sadece CHP'de lider değişikliğiyle muhalefeti yeniden dizayn etmeye yönelik sıradan bir girişim değildir. Operasyondaki nihai hedefin, daha büyük ölçekli kurgulandığı iddiası giderek ağırlık kazanıyor. Başka bir ifadeyle, yeni Türkiye'nin "Erdoğan" ve "Baykalsız" kurulması arzusu, güçlü bir şekilde hissediliyor. Dolayısıyla, operasyonun yatırım alanı, önümüzde genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimidir. Referandum sadece bir araçtır. Kuşkusuz, böyle bir projeyi sadece iç dinamiklerle izah etmeye çalışmak sağlıklı sonuç doğurmaz. Yerel ittifakın uluslararası koordinatları çok önemlidir.
Oray Eğin / Akşam
Samimi düşüncem, Baykal'ın bu kaset olayının iç yüzü ortaya çıkana kadar liderliği düşünmemesi, CHP'de sadece bir 'ağabey' konumunda kalması yönünde... Seçmenin de gönlünden geçen bu aşamada bu. Bununla beraber her fırsatta kaset komplosunun bir hükümet sorunu olduğunu tekrarlayıp her yerde hesabını sorması, bu komplonun çözülmesi için baskı yapması gerektiğine de inanıyorum. Asla peşini bırakmamalı, sesinin çıkabildiği en yüksek şekilde durmaksızın bu konuyu canlı tutmalı. Bu mücadelenin sonunda Baykal, birikimi ve desteğiyle Kılıçdaroğlu'nun CHP'sini iktidara taşıyacak en kuvvetli temel taşlarından da biri olacaktır kuşkusuz. Kuvvetli bir CHP hükümetinde Deniz Baykal'a düşecek görev de şimdiden bellidir: Türkiye'nin halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı olmalıdır...
e kolay / (Vatan)
-
Cevap: İstifanın ardından
Haydar Dümen'den Baykal'a tavsiyeler
Cinsellik uzmanı Doktor Haydar Dümen, CHP Lideri Deniz Baykal'ı affetmiyor: Bu adam bir halt yedi, acemiliğinden, amatörlüğünden ağzına yüzüne bulaştırdı...
CHP Lideri Deniz Baykal'ı istifaya sürükleyen seks skandalı Türkiye gündemini belirlemeye devamediyor. Kasedin internet ortamına düşmesinin ardından süreci soğukkanlılıkla yönetmeye çalışan Baykal'a, siyasi rakiplerinden eleştiriler yöneliyor. partinin belirli bir kesiminden "geri dön" baskısı yapılıyor. Sorunun siyasi boyutu bir yana, bir de olayın cinsel boyutu ve bunun getirdiği soru işaretleri gündem oluşturuyor. Ortada cinsellikle ilgili soru işaretleri oluşunca da, konunun uzmanlarının görüşleri önem kazanıyor.
Habertürk'ten Kutlu Esendemir, Deniz Baykal olayını Dr. Haydar Dümen'e sordu...
Bir hastanız gelip, "Hocam ben evliyim, 73 yaşındayım, bir partinin de genel başanıyım.Bir kadınla sevişme görünüm internete düştü. Mahvoldum,bunalımdayım" deseydi, öneriniz ne olurdu?
Oğlum, partiden falan çekil. Eşinin gönlünü al, özür dile. Hatta eşinin psikolojik desteğe ihtiyacı olabilir. Onu bir uzmana götür. Bundan dolayı insan boşanmaz. Bu yaştan sonra da evlilik bozulmaz. Sen bu filmin sonuna, "The end" diye yaz. Yeni bir sahne aç kendine. Bu sahne senin kenara çekileceğin, çiftliğin de olabilir. Ailenle mutlu ol. Biz, sizin etek dedikodularınızı, uçkurlarınızı ya da savunmalarınızı dinlemek zorunda değiliz. Bu, ülkeye zarar verir. Olay olmuş da, olmamış da olabilir. Beni ilgilendirmiyor. Bir kenara çekilip kendi düzenin içerisinde, spekülasyonlara yer vermeyecek bir ortam hazırlamanı istiyorum" derdim.
Ya, "Yaşadığım travmayı nasıl atlatacağım Haydar Bey?"
Kendini yüce şeylere ada. Bak; doğrusunu yapıp politikayı da bıraktın. Türk politika tarihini yaz. Fikir hayatında üretim aşamasında geleceğe imtza at. Bakın; bugün Baykal ölse 100 yıl sonra kimse onu hatılamayacak. Ama bugün Baykal'ın evrensel 2 kitabı olsa 500 yıl sonra bile biri o kitabı görecek, hatırlayacak. Hatırlanıyorsanız, yaşıyorsunuz demektir.
Bu tür bir skandalın ardından kişinin cinsel yaşamı nasıl etkilenir?
(Gülüyor) Partnere bağlı. Kudurmuşla denir ya bir atasözünde. Göz var mı göz? Kulak da var. Korku da, varlık da var. Karşıda da eşeği baştan çıkartan sıpanın kuyruk sallaması var. Anadolu'daki söylemle. Diren diren diren. Yüz kişi direndi, bir kişi direnmeyiverdi. Olur ama büyüklerin, başımızdakilerin buna hakkı yok.
Ya görüntüyü çekenlerin durumu ne?
Haa! Politik orgazm içinde onlar. "Türkiye'yi kurtardık" diye uçuyorlardır. Büyük ödül alıyorlardır ya da alacaklardır.
Yaşlılara motivasyonu olmuş mudur Baykal vakasının?
Yok yahu! Bunlar ilkel motiflerin mastürbasyonuna yol açar. Söylerken tatmin olur. Yaşlılar viagrayı buluyor ama kadını bulamıyor.
Babam bile olsa böyle bir olayı kabul etmezdim?
Baykal istifa ederken, söz konusu kasedin iki haftalık bir geçmişi olduğunu söyledi. İki hafta öncesi Meclis'te Anayasa değişiklikleriyle ilgili çok sert tartışmalar yaşanıyordu.
Böylesi stres anlarında cinsel güdüler harekete geçebilir mi?
Her erkek, stresin derecesine göre, bazen de stresin kendisinden ereksiyon olur. İdam anında orgazm olunur. Ama insan kimliği farklıdır. Psikopat bir adam, acılar karşısında ereksiyon olur.
Görüntülerde, olay anında Baykal'ın gömleğini ve kravatını çıkarmadığı örülüyor. Çoraplar çıkarımış ama.
(Gülüyor) Bunu değil Haydar Dümen, cihanı alemin profesörü olsa açıklayamaz. Belki canı öyle istemiştir. Belki acelesi vardır. Ne bilelim; protokol adamı ya Baykal... Belki protokol gereği öyle uygun görmüştür. Bizi ilgilendirmez.
Buna benzer vakayla karşılaştınız mı hiç?
Buna benzer değil de, çok yaşlı bir hastam felaket derecede kadına düşkündü. Bunun bir başka nedeni var: İnsanlar bunamaya başladıklarıda, yukarıda beyinde fren azaldığında, aşağıda cinsellik daha özgür oluyor ve harekete geçiyor. Yani Züğürt Ağa filminde, Şener Şen'in babasının , kulağına vurup, "Kadın isterim, kadın" demesi gibi. Ama bunu Baykal için söyleyemiyorum.
Siyasetin tarihini cinsellik üzerinden yazmaya kalksanız, Baykal'ın tarihteki yeri ne olurdu?
Hiçbir satır yer vermezdim. Bu adam bir halt yedi, acemiliğinden, amatörlüğünden ağzına yüzüne bulaştırdı. Cinselliği de , siyaseti de yok Baykal'ın Şanssızlığı da lider olması. Bu da olayın hepimizin gözü önünde işlenmiş olmasını getirdi. O zaman ben babam olsa bu olayı kabul etmezsem, Baykal da da kabul etmem. Liderler politikanın peygamberliğine soyunmuşlardır. O zaman bir şeylerden vazgeçeceksiniz.
GÜCÜN OLDUĞU YERDE ÇOK KADINLILIK OLUYOR
Baykalın yaşadığı tam olarak nedir?
Böyle bir tablo oluşmuşsa, hayat çizgsini,i değer yargılarını, topluma karşı sorumluluk ve vicdani duygularını yeniden gözden geçircek. Sözünü tutmak kaydıyla, yapması gerekeni ve doğru yapmıştır. Aksi takdirde,kendi inanırlılığını kayberedsebir lider, o liderin bu zaafından toplum zarar görür. Baykal bugün, kahvehanelere münazara konusu olarak intikal etmiştir.
Ne gibi?
Baykal skandalı toplumu ikiye böldü. Bunun nabzını kahvehanelerde görürsünüz. Kahvenelerde, birirelir "Erkektir, falanca yapıyor, on niye yapmasın"diyor. Bir tanesi itiraz ediyor. "Mağdur o" diyor.
Dünyada'da çok sayıda örneği var. siyasi liderlerin cinselliğe düşkünlüğünü nasıl açıklıyorsunuz?
Olanakları ve erkleri bunu yaptırıyor. Parası çok fazla olan da, otoritesi çok olan da bunu yapabiliyor. Aşiret liderlri de, şeyhler de bunu yapabiliyor. Gücün olduğu yerde çok kadınlılık oluyor. Gücü fazla olduğu için de buna kimse dokunamıyor . Bu erke hayvanlar düzeyinde baktığımız zaman, aslanlar da, boğalar da çok eşlidir. Estetiği olan kuğular, kırlangıçlar tek eşlidir.Yani iki oyun oynanıyor dünyada. Biz sadece erke dayanan ilkel güdülerimizi vurgularsak, kendi ilkelliğimizin basamaklarında erir gideriz. oysa liderler bir toplumsal peygamber gibi tertemiz olmalıdır. Sosyal alanda kendini frenlediği gibi, cinsel alanda da kendini firenleyebilmelidir. Topluma saygının bir gereği var.
HABER 3
-
Cevap: İstifanın ardından
Alıntı:
sonuncuyaka rumuzlu üyeden alıntı
Değişmez,değiştirilmesi teklif edilemez genel başkan.
Kongrenin yapılacağı salona omuzlarda getirilmeli.
Türkiye seninle Gurur duyuyor sesleriyle salon inlemeli.
Gözyaşlarımı tutamıyorum.:DD
Güzel olmuş.
-
Cevap: İstifanın ardından
Davet alırsam CHP’ye katılırım
BAĞIMSIZ Tunceli Milletvekili Kamer Genç, CHP Genel Başkanlığı’na aday olan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan davet alması halinde partiye katılacağını söyledi.
19 Mayıs 2010
Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi halinde Tunceli’den parti genel başkanı olmasından memnuniyet duyacağını ifade eden Genç, şunları söyledi:
“İkimiz de Tunceli’nin Nazimiye İlçesi’ndeniz. Kendisi de takdir ettiğim, sevdiğim bir politikacı.
CHP’ye davet edilmem halinde katılmaktan da kıvanç duyarım. Tunceli için daha çok çalışırız.
Adaylığını Tunceli’de bulunduğum sırada öğrendik. Hem bu durumdan Tunceli de çok memnun, CHP’ye geçmem için onlardan da öneri geldi.”
Milliyet
-
Cevap: İstifanın ardından
Kurtlar Vadisi Baykal olayına el attı
Vadi güncel konuları işlemeye devam ediyor Yayınlandığı ilk günden bu tarafa ülke gündeminde yaşanan olayları farklı bakış açıları ile değerlendiren Kurtlar Vadisi Pusu, bu hafta CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal'a ait olduğu iddia edilen seks kasedini gündeme getirecek.
Kurtlar Vadisi Pusu Baykal olayına el attı
Baykal olayına gönderme Perşembe akşamı yayınlacak olan yeni bölümde, kendi partisinden bir milletvekili ile uygunsuz görüntüleri ortaya çıkan Deniz Baykal ve sonrasında yaşanan sürece Polat Alemdar atıfta bulunuyor. Ortaya çıktıktan sonra Deniz Baykal'ı istifaya sürükleyen kaset, dizide Türkiye'yi yöneten gizli güç olarak olarak gösterilen İhtiyarlar Heyeti Başkanı ile Polat Alemdar arasında ilginç diyaloglara sahne oluyor.
İşte ikili arasında geçen o diyalog
Başkan: Bir kasetin ülke gündemini nasıl değiştirdiğini görmüyor musun?
Polat Alemdar: Bir insan bu ülkeye hizmet etmek istiyorsa, zaaflarından arınmak zorunda?
Milliyet
-
Cevap: İstifanın ardından
Baykal ile Sav ilk defa ayrı düştü
CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal ile CHP Genel Sekreteri Önder Sav yaklaşık 53 yıllık dostluklarında ilk kez ayrı düştüler.
Baykal ile Sav’ın Ankara Hukuk Fakültesinde başlayan dostlukları siyasette de devam etti. Önder Sav, hep Baykal’ın yanında yer aldı. Baykal ile Sav’ın yolu ilk defa Kemal Kılıçdaroğlu’nun 22-23 Mayıs’ta yapılacak kurultayda genel başkan adayı olması ile ayrıldı. Sav, Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alarak ona en büyük desteği verdi.
1937 doğumlu Sav, Ankara Hukuk Fakültesi mezunu. 1938 doğumlu Baykal da, Ankara Hukuk Fakültesini bitirdi. Baykal ve Sav’ın dostlukları fakülte yıllarında başladı. Fakülte yıllarından sonra Sav, örgütte görev yaptı. Sav, Merkez İlçe Başkanı olarak siyasi çalışmalarına devam etti. Baykal ise, doktorasını Siyasal Bilgiler Fakültesinde tamamladı. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Siyaset Bilimi Doçenti olarak öğretim üyeliği görevinde bulundu.
Baykal, 1972 yılında asistan olarak görev yaparken, Turan Güneş’in önerisiyle CHP Yüksek Danışma Kuruluna girdi.
HEP AYNI SAFTA OLDULAR-
Baykal, İsmet İnönü ve Ecevit arasındaki yarışta Ecevit’in yanında yer aldı. Önder Sav da, Baykal ile birlikte hareket etti.
Önder Sav, 1973 yılında 15. Dönem Ankara Milletvekili olarak, Baykal da 15. Dönem Antalya Milletvekili olarak TBMM’ye girdi. Baykal ile Sav, 1974 yılında kurulan Ecevit Hükümetinde (37. Hükümette) aynı kabinede yer aldı. Baykal, 37. Hükümette Maliye Bakanı, Sav da 37. Hükümette Çalışma Bakanı olarak görev yaptı.
-ECEVİT’E KARŞI BAYKAL’IN YANINDA YER ALDI-
1979 yıllarında Baykal ile Ecevit arasındaki çekişmede Sav, Baykal ile birlikte hareket etti.
1992’de CHP yeniden açıldı. SHP’den birlikte ayrıldılar. Sav, Deniz Baykal ile Erol Tuncer arasındaki yarışta Baykal’ı destekledi. Baykal, rakibi Erol Tuncer’i geçerek genel başkan oldu. CHP, SHP’den istifa eden milletvekilleri ile TBMM’de grup kurdu.
Önder Sav, 1995 seçimine kadar bir süre Türkiye Barolar Birliği Başkanı olarak görev yaptı. 20. Dönem’de Ankara Milletvekili olarak TBMM’ye yeniden girdi. Baykal, Sav’ı birinci sıradan aday gösterdi. Baykal’ın yanında yer alan Sav, TBMM’de grup başkanvekili olarak görev yaptı.
Sav, 2001 yılında da Baykal’ın yanında yer aldı. Ardından CHP’nin Genel Sekreteri olarak göreve başladı.
Sav’ı yakından tanıyanlara göre, Baykal’ın hep yanında yer aldı. Ancak Baykal’ın istifasıyla birlikte bir karar aldı ve Kılıçdaroğlu’nu destekledi. Sav’ı tanıyanlar, "Genel başkan gelecek bir durum olsaydı, asla genel başkana karşı çıkış yapmazdı" değerlendirmesini yaptılar.
Ancak Baykal’a yakın isimler ise Önder Sav’a tepki gösteriyor. Onlara göre Sav, Baykal’ı "arkadan vurdu".
Hürriyet
-
Cevap: İstifanın ardından
Sen de mi BRÜTÜS derler adama.
Sezar yalnız kaldı.
Ağlamak istiyorum,
Timsah gözyaşı bunlar:DD
Sezan AKSU'dan Bir parçayı da eklemem lazım.
GİT ME DUR NE OLURSUN ,GİTME DUR YALAN SÖYLEDİM.
DOĞRU DEĞİL AYRILIĞA DAHA HENÜZ HAZIR DEĞİLİM.
SAV desteği çekti.:DD
BU FİLM BURADA BİTMEZ.
-
Cevap: İstifanın ardından
Baykal'dan sert mesajlar
Baykal kendisini ziyarete gelen milletvekillerine Kılıçdaroğlu ve Sav’ı şikayet etti. Kılıçdaroğlu’nun adaylığının kendisinden gizlendiğini söyleyen Baykal, “Ben Önder’e ’Kemal olsun’ dediğimde ’asla olmaz’ demişti” dedi.
ANKARA - CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa eden Deniz Baykal, dün Angora Evleri’ndeki konutunda biraraya geldiği milletvekillerine içini döktü. Aralarında CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, MYK üyesi Savcı Sayan’ın da bulunduğu bir grup milletvekili, eski genel başkan Deniz Baykal’ı ziyaret etti. Milletvekilleri ayrı ayrı araçlarla, 16.00 sıralarında Baykal’ın Beysukent Angora Evleri’ndeki konutuna geldi. Aralarında Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, MYK üyesi Savcı Sayan, CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın da bulunduğu milletvekilleri, yaklaşık 2 saat süren ziyaret ardından konuttan ayrıldı. Milletvekilleri konutun çıkışında, gazetecilerin sorularını yanıtsız bıraktı. Ancak edinilen bilgiye göre Baykal, görüşmede milletvekillerine özetle şu değerlendirmelerde bulundu:
ADAYLIĞI BENDEN GİZLENDİ: Ben Kemal ile konuştum. Git çalışmanı yap gel dedim. Arkadaşlarla mutabakat ara dedim. Ne arkadaşlarla mutabakat yaptı ne de bana nasıl bir yol izleyeceğine yönelik bilgi verdi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı benden gizlendi.
DİYALOG İÇİNDE OLMALARINI BEKLERDİM: Ne MYK’yla, ne benimle mutabakat aramadan, ’Biz böyle birşey düşünüyoruz. Sizin de katkılarınızı bekleriz’ demeden, Önder’le böyle bir yola girdiler. Benimle diyalog içinde olmalarını beklerdim.
YANGINDAN MAL KAÇIRIR GİBİ: Tüm bunlar sinsice, yangından mal kaçırır gibi yapıldı. Birbirini istemeyen bu iki insan nasıl biraraya geldi? Ben Önder’e ’Kemal olsun’ dediğimde ’Asla olmaz, Kemal’den genel başkan olmaz’ demişti. Hatta ’Kemal’in yer alacağı MYK’da ben olmam’ diyordu.
KEMAL’İ İLK BEN İŞARET ETTİM: Ben o görüşmede partiden istifa ettiğimiz, partinin başsız kalmayacağını belirterek Kemal olur, bir başka arkadaş olur gidin görüşün demiştim. Kamuoyundan gelen tepkiler Kemal’i işaret ediyordu. Kemal’i ilk işaret eden de benim.
MUSTAFA’NIN AÇIKLAMASI BOŞ DEĞİLDİ: Mustafa’nın (Özyürek) yaptığı açıklama da boş değildi. Benim söylediklerinden doğru olanı çıkarmış, sözlerimi doğru anlamış.
YILLIK DOSTUN BİLE YAPACAĞI İŞ DEĞİL: Önder 53. yıllık dostuydum diyor, bırak 53 yıllık dostu 1 yıllık dostun yapacağı iş değildi. Ben senin nelerini kapattım, seni korumak için neler yaptım.
KEMAL’İN ÖNÜNÜ BEN AÇTIM: Kemal’i siyasete ben soktum, önünü ben açtım. Önder gelse Kemal’i işaret etse direkt hayır mı diyecektim? Gizli iş çevirdiler, sanki yangından mal kaçırdılar.
Yapacak bir şey yok
Baykal, görüşmede “Artık yapacak birşey yok. Parti adayını belirledi. Sizin göreviniz artık bu yolda çalışmaktır” diyerek, milletvekillerinden partinin birlik bütünlük içinde kurultay çıkmasına yönelik katkıda bulunmalarını istedi.
ONURSAL BAŞKANLIK ÖNERİSİ BOŞ!
Baykal’In, Kılıçdaroğlu’nun “İsterse onursal genel başkan olabilir” önerisi için de “ Onursal başkan olma önerisi, kurucu başkan Atatürk iken boş” değerlendirmesini yaptığı öğrenildi
Vatan
Neden hala rahat bırakmadığına bi anlam veremiyorum!
İstifa ettin mi? BİTTİ...
-
Cevap: İstifanın ardından
CHP'li Bulgun'a istifa çağrısı
ANKARA'da dün yapılan il başkanları toplantısında CHP Genel Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na destek vermeyen 4 il başkanından biri olan CHP İzmir İl Başkanı Ekrem Bulgun'a sosyal paylaşım sitesi facebook'tan istifa çağrısı yapıldı. Nevres Gökçe Koparan, `CHP İzmir İl Başkanı Ekrem Bulgun istifa!' adlı grup kurarak, "Kemal Kılış daroğlu'nu desteklemeyip, gidip de Deniz Baykal'ı geri getirmek isteyen, Izmir e ve Izmirli'ye yakışmayan CHP İzmir İl Başkanı Ekrem Bulgun'u istifaya davet ediyorum" dedi.
CHP İzmir İl Başkanı Ekrem Bulgun, grubu kuran kişiyi tanımadığını belirterek, "İsteyen istediğini yapsın. Ben o bildiriye imza atmadım. Çünkü bildirideki bir maddede `Deniz baykal kesinlikle geri dönmesin' yazıyordu. Ben sadece bu maddeyi içime sindiremedim. 40 yıllık arkadaşıma bunu nasıl yaparım? Toplantıda örgütün Kılıçdaroğlu'nu desteklediğini ifade ettim. Hala anlamamakta direniyorlarsa onlar için yapılabilecçek birşey yok" dedi. Vatan
-
Cevap: İstifanın ardından
CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Baykal'la geldikleri noktayı bu sözlerle anlattı
Nasıl ters düştüklerini, neden Kemal Kılıçdaroğulu dediğini.
Önder Sav, "partinin geleceği için bu kararı aldım. Baykal'la ilgisi yok" dedi.
Peki kırılma noktası neydi?
Sav, "Partimin kurultayına dört gün kalmışken hiç bir adayın olmayışı, yolların tıkanması, CHP'nin adaysız bir kurultaya sürüklenmekte olması doğrusu benim pek hoşuma giden bir olay değildir. O nedenle kararımızı bu şekilde geliştirdik" dedi.
Sav, "Elbetteki her genel başkan adayının kendine göre bir iş tutuş tarzı vardır. Örgütü, milletvekillerini biliyor, tanıyor. Sanıyorum kurultayda az hatalı bir liste yapmaya çalışır" diye konuştu.
Önder Sav, Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi iktidara taşıyacağı görüşünde: "Önümüzdeki süreç, AKP iktidarını süratle erozyona uğradığı ve iktidarı bırakmaya yöneldiği bir süreç olacaktır. En büyük görev CHP'ye düşüyor. CHP iktidarın en güçlü seçeneği olacaktır. Bizim genle başkan değişikliğimiz bizim bu yürüşümüzü degiştirmez." CNNTürk
...
Tahminler aynen fakat bu , bundan sonraki sürece bağlı olarak değişebilir gene de . CHP için çok kritik bir dönem başlıyor.. Baykal iyi yerde bırakmadı.. Hele ki karışırsa veya aynı şekilde devam ederlerse bu sefer CHP biter.. Halk partisi halkı unutmamalı.. Kafasının dikine gitmemelidir. Halkın tokadı başka tokada benzemez çünkü.
-
Cevap: İstifanın ardından
Başbakan Hukuki.net. i okuyor.:DD
www.hurriyet.com.tr 'den alıntı.
Alıntı:
NEREDE O TİMSAHLAR?
Bu senaryonun yazarı olarak bizi itham edeceklerine, istifa çığlığı atanlara dikkat etsinler.
Timsahın o gözyaşlarına dikkat etsinler. Timsahlar görüntülerde, gözyaşları görüntülerde. Şimdi nerede o timsahlar? Her şey açık ortada.
İşte şimdi yıkılanlar Ak Parti’ye çamur atacaklarına önce o 'Brütüsleri'ne baksınlar. Geri dönme çağrısını yapanlara baksınlar. Enteresan şeyler oluyor. Öyle şeyler oluyor ki bakıyorsunuz o anda o konuşmalar yapıldığı andaki sahneler, bunlar tarihe çok ilginç anlar olarak geçecek. Siyasi dürüstlüğün kitabıdır bu. Siyasette yalan egemen olduğu sürece o siyasetçiden bir şey olmaz.
-
Cevap: İstifanın ardından
Alıntı:
sonuncuyaka rumuzlu üyeden alıntı
Aaa sahiden de izliyormuş :DD
Erdoğan: CHP'deki Brütüslere baksınlar: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14794328.asp?gid=373
-
Cevap: İstifanın ardından
Küskünler CHP’ye dönme hazırlığında
CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olduğu kurultaya 1 gün kala, yeni vitrinde kimlerin olacağı merak konusu. Geçmişte partiyle yollarını ayıran pek çok ismin de yeniden geri döneceği iddia ediliyor.
HP'de kurultayın ilk günü genel başkanlık, ikinci günü ise partinin yetkili organları için seçim yapılacak.
Kulislerde Kemal Kılıçdaroğlu'nun listesini şekillendirmeye başladığı konuşuluyor.
Kurultayda genel başkanlık yarışı yerine listeye girme yarışı yaşanacağa benziyor.
Deniz Baykal yanlılarının listeyi delme çabasına karşı da parti meclisi seçiminin blok listeyle yapılacağı belirtiliyor.
Kılıçdaroğlu'nun, Süheyl Batum ve Diyarbakır eski Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu gibi isimlere de yer vermek istediği belirtiliyor. Ancak bu isimler parti üyesi olmadığı için listede yer almaları mümkün görünmüyor.
80 kişilik parti meclisi listesinde ağırlıklı olarak Kılıçdaroğlu’nun adaylığına ilk sırada imza veren milletvekilleri olacak.
Tekin Bingöl, Gürol Ergin, Yaşar Tüzün, Turgut Dibek, Şahin Mengü ve Yaşar Tüzün bu isimler arasında yer alıyor.
Daha önce Baykal’a rakip olan Umut Oran, Ercan Karakaş ve Hurşit Güneş’in de yönetime girmek istedikleri ve Kılıçdaroğlu'nun da buna sıcak baktığı konuşulanlar arasında.
MYK’DA REFORM
MYK’nın yapısını değiştiren tüzük değişikliği de bu kurultayda hayata geçecek. Buna göre MYK’nın üye sayısı 20’den 15’e düşecek.
Önder Sav'ın örgütten sorumlu genel başkan yardımcısı olabileceği belirtiliyor. MYK’ya girmemesinin ise Sav’ın kendi tercihine bağlı olduğu ifade ediliyor.
Hakkı Süha Okay’ın genel sekreter olacağı da konuşulanlar arasında.
İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, Akif Hamza Çebi, Muharrem İnce, Necla Arat ve Gaye Erbatur'un da MYK'ya girebileceği konuşuluyor.
İsmet İnönü'nün torunu Gülsün Bilgehan'ın da partinin yönetim kadrosunda yer alması bekleniyor.
Bilgehan'ın dış politikadan veya kadından sorumlu genel başkan yardımcılığına getirilebileceği belirtiyor.
Hakkı Süha Okay’ın genel merkez yönetimine geçmesi durumunda da boşalan grup başkanvekillikleri için Haluk Koç, Atilla Kart ve İsa Gök’ün isimleri geçiyor.
Kurultayda Divan Başkanlığını ise Kemal Anadol'un ya da Hakkı Süha Okay'ın yapacağı ifade ediliyor.
GENÇ VE BÜYÜKERŞEN DÖNEBİLİRÖte yandan, Kılıçdaroğlu döneminde Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in de CHP’ye katılacağı belirtiliyor.
Geçtiğimiz seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olan Murat Karayalçın’ın da yönetime girmek istediği ifade ediliyor.
ntvmsnbc.com
-
Cevap: İstifanın ardından
Rahşan Ecevit'ten Kılıçdaroğlu'na destek çağrısı
DSHP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, "daha önce birlikte çalıştığı arkadaşları ve Ecevit'e gönül vermiş yurttaşları, CHP Genel Başkanlığına adaylığını açıklayan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'ye destek olmaya" çağırdı.
Bağımsız Ankara Milletvekili Emrehan Halıcı, Rahşan Ecevit'in büyük olasılıkla yarın yapılacak CHP kurultayına katılacağını ifade ederek, "Ecevitler yeniden CHP'de diyebiliriz" dedi.
Ankara Bağımsız Milletvekili Emrehan Halıcı, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Rahşan Ecevit'in konuya ilişkin yazılı açıklamasını okudu.
Ecevit, açıklamasında, Türkiye'deki sıkıntı, kuşku ve ümitsizliğin artarak devam ettiğini ifade etti.
Anayasa, hukuk düzeni ve Cumhuriyetin temel ilkelerinin, onarılması zor yaralar aldığını iddia eden Ecevit, vatandaşların, yaşadığı olumsuzlukların yanı sıra yarınıyla ilgili daha da büyük endişeler taşıdığını belirtti.
Eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in, rahatsızlanmadan önce Türkiye'nin, içinde bulunduğu karanlık tablodan kurtulması için geniş tabanlı bir güç birliği oluşturmayı hedeflediğini anımsatan Rahşan Ecevit, kendisinin de bu amaçla partileri ve sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ettiğini vurguladı.
Ecevit, şunları kaydetti:
"Bugün Ecevit'in hedefi, daha da yaşamsal bir biçimde önümüzde durmaktadır. Halkımız, mutlu, güvenli ve huzurlu bir Türkiye için bölünmeleri değil, bütünleşmeleri beklemektedir. Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine bağlı kesimler, bireysel ve partisel beklentilerinden arınarak bir araya gelmelidir.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte güçlü bir ivme yakalayacağına inandığım CHP, bu buluşmanın adresi olmalıdır. Daha önce birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızı ve Ecevit'e gönül vermiş yurttaşlarımızı Sayın Kılıçdaroğlu'na ve CHP'ye destek olmaya davet ediyorum."
"Ecevitler CHP'de"
Soruları da yanıtlayan Halıcı, Rahşan Ecevit'in, CHP'ye üye olup olmayacağının sorulması üzerine, "Önümüzdeki günlerde olur mu, bilemiyorum. Ama Ecevit'ler yeniden CHP'de diyebiliriz. Benim duyumsadığım o" diye konuştu.
Halıcı, kendisinin CHP'ye geçip geçmeyeceğinin sorulması üzerine de gelişmelerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Halıcı, "Kurultaydan sonra ne tür bir bağ olur; onu zamana bırakıyorum" dedi.
Emrehan Halıcı, Rahşan Ecevit'in, büyük olasılıkla yarın CHP kurultayına katılacağını da açıkladı.
Ecevit'in, partisini feshedip CHP'ye katılmasının mümkün olup olmadığına yönelik soruyu Halıcı, "Tahmin ediyorum gelişmeler oraya doğru gidiyor" diye yanıtladı.
cnnturk.com
-
Cevap: İstifanın ardından
"Kılıçdaroğlu'ndan tek başına iktidar sözü CHP Genel Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan, CHP'nin içine girerek, dedikodu üretmeye başlıyor. Dedikoducu Başbakana izin vermeyeceğiz" dedi. Kılıçdaroğlu, CHP'yi tek başına iktidar yapacağı yönünde delegelere söz verdi. " cnnturk.com
Bu olmadı işte !!!
Unutmayınız ki Baykal sadece "olay kasetten" dolayı kaybetmedi... Atışmalardan, sataşmalardan uzak politikalar üretmeye bakın.
Daha ilk günden aynı tempo ile giderseniz, ohooo...
-
Cevap: İstifanın ardından
Alıntı:
sonuncuyaka rumuzlu üyeden alıntı
Birgün, kırk yıl düşünsem başbakana hak vereceğim aklıma gelmezdi....
Hakikaten nerde o timsahlar....:alala
-
Cevap: İstifanın ardından
DSP Genel Başkanı Masum Türker, Rahşan Ecevit’in, ‘Bülent Ecevit’e gönül vermiş yurttaşların’ CHP Genel Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermeye çağırmasını, "Rahşan Hanım herhalde partisini kapatma noktasına geldi" sözleriyle değerlendirdi.
DSP'den Rahşan Ecevit'e tepki
Türker, ANKA’ya yaptığı açıklamada DSP’nin yolunun ayrı olduğunu söyleyerek, "DSP Bülent Ecevit’in partisidir. Rahşan Ecevit’in partisi Demokratik Sol Halkçı Parti’dir(DSHP). Kendisi herhalde ‘Ecevit’e gönül verenler’ diyerek kendisini, kendi partisini kastediyor. Çünkü partisini kurarken böyle bir söylemle yola çıktı" dedi. Kendilerinin DSP’liler olarak rahmetli Ecevit’in partinin kuruluş gününde söylediği ‘biz sana mecburuz DSP’ anlayışından hareket ettiklerini ifade eden Türker, "DSP’yi ömrümüzün sonuna yaşatın ve asla kapanmasın vasiyetine uyarak, biz yolumuzda yürüyoruz. Biz demokratik solcular, Bülent Ecevit’in düşüncelerine gönül verenler DSP olarak yolumuza, mücadelemize devam ediyoruz" diye konuştu.
"Rahşan Hanım herhalde partisini kapatma noktasına geldi" diyen Türker, "Partisini geniş bir taban yayamadı, örgütlenemedi, bir partiye katılma ihtiyacı duydu. Bu aşamada böyle bir yol seçmiş olabilir. Biz kadrolu örgüt partisiyiz, yolumuza devam ediyoruz. Şu anda CHP zor günler yaşıyor, bakmayın. Bu rüzgar zor günleri atlatmak içindir. Biz Kemal Kılıçdaroğlu’na başarılar diliyoruz" dedi.
Milliyet
-
Cevap: İstifanın ardından
Baykal yeni bir parti kurmalı.
Görelim güçü ,desteği neymiş:DD
Adına da HAKİKİ SOSYAL DEMOKRATLAR koysun.:DD
Affı getirip hapistekileri uğursuzları toplum içine saldığı iddia edilen Rahşan Hanım CHP ye gitmişse
Bir iki sene içinde GANDİ Kemalin İstifasını da görürseniz şaşırmayın.
LİDERLİK yapamaz Kılıçtaroğlu.
Hep beraber göreceğiz.
Rüzgar esintisini kaybettiğinde,
Gemideki tayfalar mırıldanmaya başladığında,
Okyanusun ötesinde hareketsiz kaldığında
LİDERLİK NEYMİŞ GÖRECEĞİZ.:DD
-
Cevap: İstifanın ardından
Partinin iki yıl önceki kurultayında kabul edilen ve genel sekreterliği güçsüzleştiren tüzük değişikliği bugünkü kurultayda resmen iptal edildi
Divan Başkanı Kemal Anadol, konuşmalar sürerken birden bire bir önergeyi oylamayı sundu. Kimse pek farketmeden Anadol'un "kabul edenler, etmeyenler" oylaması çerçevesinde sessizce geçirilen bu önerge, partinin geleceği açısından büyük önem taşıyordu.
Çünkü önerge ile iki yıl önce kabul edilmiş olan CHP yönetimini tümden değiştirecek ve bu kurultaydan itibaren yürürlüğe girmesi planlanan yönetim sistemi tümden iptal edildi.
İki yıl önceki tüzük değişikliği kongresinde CHP'deki mevcut güçlü genel sekreterlik makamının pasifize edilmesi, bunun yerine örgütten sorumlu genel başkan yardımcılığının güçlendirilip fiilen CHP'nin "ikinci adamı" haline getirilmesi öngörülüyordu. Mynet
-
Cevap: İstifanın ardından
Kılıçdaroğlu'nun 'Başkanlık' konuşması
Büyük bir coşku içinde geçen CHP'nin 33. Olağan Kurultayı’nda 1189 oyla yeni Genel Başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu kısa bir konuşma yaptı.
CHP’nin yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "Çok ağır bir görevi üstlendiğimin bilincindeyim. Atatürk’ün, İnönü’nün, Ecevit’in, Baykal’ın koltuğuna oturacağım. Bu koltuğun sorumluluğunu bliyorum. Bu koltuğa oturanlar halkı için çalıştı. Görevimiz asıl şimdi başlıyor. Hep beraber yola çıkmak zorundayız.Eğer bu mğcadeleyi sağlıklı götürürsek çözmeyeceğimiz hiçbir anahtar yoktur. Ben bana yükleidğiniz bu görevin bilincinde olarak teşekkür ediyor. Saygılarımı sunuyor, sağolun, varolun diyorum" dedi.
Hürriyet
Vatana millete hayırlı olsun.
-
Cevap: İstifanın ardından
Fatih Çekirge ile devam ediyoruz :)
Gandi ismini kim koydu
ŞU aralar “Gandi” isminin patenti üzerine bir tartışma var...
Kim koydu bu ismi?
Kimisi diyor ki, “Ben koydum...”
Bir başkası, “Hayır benim eserim” diye cevaplıyor...
Türk basınında yazarlar arasında da bir tartışma başladı...
Birisi, “Ben yazdım” diyor...
Diğeri, “Hayır ilk kez ben kaleme aldım o ismi. O şerefe bana aittir.”
Başka bir köşe yazarı ertesi gün cevap veriyor:
“Ben... Ben... Ben buldum...”
Böylece biraz komik bir hal aldı bu olay...
Peki gerçekten kim koydu o ismi?
Cevabı Hürriyet’in Ankara bürosunda önceki gün Kemal Kılıçdaroğlu ile sohbet ederken arkadaşlarla birlikte buluyoruz...
Kılıçdaroğlu adaylığını açıklamış... Bizim büronun yeni yönetimi neredeyse tam kadro Metehan Demir’in odasında...
Metehan soruyor, Kılıçdaroğlu cevaplıyor...
Okan Konuralp kulislerin daha derinlerinden soruyor... Saffet Korkmaz kurultaya yükleniyor.
Bir ara Uğur Ergan şöyle diyor:
“Sayın Kılıçdaroğlu bu Gandi nasıl oldu? Yani nereden çıktı?”
Kemal Bey, bana doğru dönüp, gülerek şöyle diyor:
“Fatih bey anlatsın. O biliyor çünkü...”
Uğur soruyor: “Peki nasıl oldu bu iş?”
Kılıçdaroğlu tekrar gülerek:
“Gerçekten Fatih Bey’e sorun, o biliyor, çünkü beyefendiye aittir...”
Uğur bana döndü...
“Uğurcum” dedim; “Ben o ismi koyanı tanıyorum. İstiklal Caddesi’nde gördüm...”
- Kimdi Abi?
Anlattım:
“Tarih 9 Şubat 2009...
The Marmara Oteli’nin altında İstanbul Belediye Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile röportaj yapıyoruz.
Bir ara dedim ki; ‘Böyle masada oturarak olmuyor. Şu İstiklal Caddesi’ne çıkıp bir yürüyelim. Bakalım size halk nasıl bakıyor?’
Çıktık dışarı. Yanımızda Gürsel Tekin, Ercan Karakaş ve Erhan Acar...
Yürüyoruz...
İşte o zaman gördüm ben halkın nasıl isim koyduğunu...
Eline sarılanlar, öpenler. Taksici geliyor, ‘Abi kurtar’ diyor. Simitçisi, sarılıp öpüyor... Esnafı ‘Gel’ diye bağırıyor.
Tam Atlas Sineması’nın önüne gelmiştik ki, birisi arkamızdan bağırdı:
“Gandi bu... Gandi... Helal süt emmiş adam... Gandi gibi yahu....”
Öylesine yürekten geldi ki o ses... Anında siyasetin duvarlarını yıkıp, zihnimize yerleşti...
Dönüp yanımdaki Kılıçdaroğlu’na dedim ki:
- Bakın size ne isim taktılar?
‘Duydum, Gandi diyorlar...’
O gün İstiklal Caddesi’nden yazdırdım...
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10962260.asp?gid=373
Yazının başlığı şuydu:
‘Beyoğlu’nda bir Gandi yürüyüşü’.
Ve o yazıda demişim ki; ‘Bu garip bir halk elektriğidir. Sevdi mi seviyor. İnandı mı inanıyor. Bunu öyle milyonlarca dolar harcanan reklam kampanyalarıyla yapamazsınız...’
Evet Uğur; işte böyle çıktı ‘Gandi Kemal’...”
Ne yazar, ne çizer, ne de bir reklam ajansı koydu o ismi...
Beyoğlu’nda bir esnaf verdi adını...
Yani halk ismini kulağımıza fısıldadı. Ben de yazdım...
Ama burada bir şey söylemem gerekiyor:
Aşırı bir abartma seziyorum yine...
Gandi aşağı Gandi yukarı... Bir Gandi’dir gidiyor...
Gizli bir uçurtma kuruluyor Kemal Kılıçdaroğlu’nun altına...
Umarım vicdanının ipini sıkı tutar. Ayakları yerden kesilmez...
-
Cevap: İstifanın ardından
Sarıgül'den süpriz karar
Türkiye Değişim Hareketi(TDH), Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olmasının ardından bekleme kararı aldı.
TDH Lideri Mustafa Sarıgül, önümüzdeki hafta İstanbul’da il başkanlarını toplayacak. Sarıgül, toplantıda son gelişmeleri masaya yatıracak. İl başkanları toplantısında çıkacak karara göre, Haziran 12’sinde parti kurma kararı da ileri bir tarihe ertelenebilecek. TDH Genel Sekreteri Hasan Aydın da, "Kemal Bey ülke için umut olabilir. CHP gerçekten sosyal demokrat bir parti olabilir mi, ona bakacağız. Adım atarlarsa destek olmak lazım. Siyaseti adam etmek lazım. Birileri adım atarsa birlikte de yürürüz. Biz üzüm yemek istiyoruz" dedi.
-SARIGÜL KILIÇDAROĞLU’NU ARADI-
TDH Lideri Sarıgül’ün özel kaleminden alınan bilgiye göre, Sarıgül, Kılıçdaroğlu’nu Genel Başkan seçilmesinin ardından telefon açtı. Ancak kendisi makamda olmadığı için özel kalemine not bıraktı. Ayrıca, Kılıçdaroğlu’nu tebrik etmek için yazılı bir mesaj gönderdi.
TDH Genel Sekreteri Hasan Aydın da, Kılıçdaroğlu’nu kutlamak için aradığını ancak ulaşamadığnı belirterek, "Düzgün bir insan. Hayırlı olsun, ’Allah yolunuzu açık etsin’ diye aradım, ancak konuşamadım" dedi.
-SARIGÜL İL BAŞKANLARINI TOPLUYOR-
12 Haziran’da parti kurma kararını il başkanları toplantısında değerlendireceklerini ifade eden Aydın, şöyle dedi:
"Gelişmeleri değerlendireceğiz. Kemal Bey, köklü bir değişiklik yaparsa ülke için umut olabilir. Ama her şey Kemal Bey’le bitmiyor. Sorun kişi değil. CHP’nin kurumsal kimliği, tüzüğü, demokratik yapısı. Bunlar değişmeden olmaz. Bir değişiklik olur mu, olmaz mı, ona bakacağız. CHP’yi gözlüyoruz. Adım atarlarsa destek olmak lazım. Ancak şu an böyle bir şey gözükmüyor. Beklemek lazım. Siyaseti adam etmek lazım. Birileri adım atarsa birlikte de yürürüz. Üzüm yemek istiyoruz."
-TDH BEKLEMEDE-
Hareketin durmadığına işaret eden Aydın, "Gelişmeleri değerlendireceğiz. Siyasette bir boşluk var. Biz, o yüzden bu hareketi başlattık. Bu ihtiyaç ortadan kalkar mı, kalkmaz mı ona bakacağız. Şu an böyle bir boşluk var. Ta ki o güne kadar. Birileri adım atarsa, onu değerlendiririz. Ama boşluk dolmazsa biz yolumuza devam ederiz. Şu an için yolumuza devam etmeyi engelleyen bir şey yok. Gelişme olursa değerlendiririz" dedi.
Teşkilatların CHP’ye gittiği yönündeki iddiaları da yalanlayan Aydın, "Bizim teşkilatımızdan akan bir tek damla yok. Muğla’da görevden aldığımız Merkez İlçe Başkanı var. Bir de üç ay önce görevden aldığımız Gaziantep İl Başkanı var. Onlar gitti" diye konuştu.
Milliyet
-
Cevap: İstifanın ardından
CHP'nin A takımının özgeçmişi
CHP'nin bugünkü Parti Meclisi toplantısında Merkez Yönetim Kurulu (MYK) belirlendi. MYK'de 5 hukukçu, 3 doktor, 3 işadamı, 3 sendikacı, oda başkanı, 2 öğretmen, 1 öğretim üyesi, 1 iktisatçı, 1 dış politika uzmanı ve 1 sinema sanatçısı yer alıyor.
Ankara- MYK'de Ankaralı üyelerin ağırlığı göze çarpıyor. Hakkı Suha Okay, Önder Sav ve Gülsün Bilgehan Ankaralı MYK üyeleri arasında yer alıyor. Bitlis doğumlu olan Tekin Bingöl de Ankara milletvekiliği görevini yürütüyor. Süheyl Batum ve Berhan Şimşek MYK'nin İstanbullu üyeleri arasında yer alıyor. Faik Öztrak Tekirdağ, Turgut Dibek Kırklareli, İzzet Çetin Kocaeli, Abdullah Özer de Bursa'dan MYK'ye girenler arasında bulunuyor. MYK üyelerinden Haluk Koç Samsunlu, Ali Koçal Zonguldaklı, Gökhan Günaydın da Amasyalı. MYK üyesi Gaye Erbatur Adana milletvekilliği, Mevlüt Coşkuner de Isparta Milletvekilliği görevini yürütürken Mardin doğumlu Abdülrezzak Erten de İzmir Milletvekili olarak görev yapıyor. Manisa Milletvekili Şahin Mengü de MYK'ye girenler arasında yer alırken Hüseyin Karakoç Batman, Mahmut Duyan da Mardin'den MYK'ye girenler arasında buluyor. Almanya doğumlu olan Umut Oran'ın ise annesi Diyarbakır, babası Manisalı.
İşte CHP'nin yeni MYK üyelerinin özgeçmişleri:
Genel Başkan Yardımcısı Nevin Gaye Erbatur
Öğretim Üyesi ve Kimya Mühendisi olan Gaye Erbatur, Hacettepe Üniversitesi Kimya Fakültesi'nden mezun oldu ve doktorasını burada tamamladı. Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nin kurucusu olan Erbatur, 1984'te doçent, 1989'da profesör oldu. Çukurova Üniversitesi'nden Kimya Bölüm Başkanlığı yaptı. Kadın Sorunları Araştırma Merkezi Kurucu Müdürü oldu. İngiltere ve ABD'de araştırmalar yapan Erbatur, çeşitli başarı ödülleri aldı. 2002'de CHP Adana Milletvekili seçilen Erbatur, AGİT-PA Üyeliği ve PAB Türk Grubu Başkan Yardımcılığı, İngiltere-Türkiye Dostluk Grubu Başkanlığı görevlerinde bulundu, 2007'de Türkiye-AB Karma Parlamentolararası Komitesi Üyesi oldu.
Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç
Doktor ve Öğretim Üyesi olan Haluk Koç, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezuniyetinin ardından İç Hastalıkları Uzmanlığını ve Hematoloji Yan Dal Uzmanlığını Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı ile Hematoloji Bilim Dalı'nda tamamladı. 1990'da doçent, 1996'da profesör oldu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Hematoloji Bilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı. Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreterliği ve Kemik İliği Transplantasyonu Alt Grup Başkanlığı görevlerini yürüttü. Avrupa Kan ve Kemik İliği Transplantasyonu Kongre Başkanlığı yaptı. 2002'de CHP'den Samsun Milletvekilliğine seçilen Koç, 2008'deki CHP Kurultayında Baykal'a karşı Genel Başkanlık mücadelesi yürütmüş ancak kaybetmişti.
Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay
Avukat olan Hakkı Suha Okay, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olmasının ardından serbest avukat olarak çalıştı. Ankara Barosu Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Daha sonra Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Ankara Barosu Başkanı olan Okay, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde de öğretim görevlisi olarak ders verdi. Okay, kurultaydan önce CHP Grup Başkanvekilliği görevini yürütüyordu.
Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran
İşadamı olan Umut Oran, Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu. İş hayatına Koç Holding'in tekstil şirketi Bozkurt Mensucat'ta başlayan Oran, 5 yıl sonra sıfırdan kendi şirketi Domino Tekstil'i Bolu'da kurdu. 2002'de Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı seçildi. Aynı yıl Dünya Hazır Giyim Federasyonu, 2006'da da Türkiye Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclis Başkanlığı görevlerine getirildi. Anadolu'da Yatırımı ve İstihdamı Teşvik Projesi, UFUK 2010 Projesi gibi çalışmalar yürüttü.
Oran da daha önce Baykal'a karşı Genel Başkanlık mücadelesi yürütmüş ancak kaybetmişti.
Genel Sekreter Önder Sav
Avukat olan Önder Sav, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Serbest avukat olarak çalışan Sav, Ankara Barosu ve Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı görevlerini yürüttü. 1974'te Bülent Ecevit hükümetinde Çalışma Bakanı olarak görev yapan Sav, 1999'dan bu yana CHP Genel Sekreterliği görevini yürütüyor.
Genel Sayman Faik Öztrak
İktisatçı olan Faik Öztrak, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. Birmingham Üniversitesi'nde kalkınma finansmanı üzerine yüksek lisansını tamamlayan Öztrak, Devlet Planlama Teşkilatı'nda Uzman, Yıllık Programlar ve Finansman Dairesi Başkanı, İktisadi Planlama Başkan Vekili, İktisadi Planlama Genel Müdürü ve Müsteşar Yardımcısı olarak görev yaptı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkan Yardımcılığı ve Hazine Müsteşarlığı görevlerinde bulundu. Öztrak, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak ders verdi. 2007 seçimlerinde Tekirdağ'dan CHP milletvekili seçilen ve Avrupa-Akdeniz Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Üyesi olan Öztrak, Baykal döneminde de MYK üyeliği görevini yürütüyordu.
Genel Sekreter Yardımcısı Gülsün Bilgehan
2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün torunu olan Gülsün Bilgehan, dış politika uzmanı. Bilgehan, Paris Siyasal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun olduktan sonra Bilkent Üniversitesi öğretim üyeliği, İnönü Vakfı başkan yardımcılığı, 2002-2007 yılları arası CHP Ankara milletvekilliği ile Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ve Batı Avrupa Birliği Asamblesi Türk Delegasyonu üyeliği yaptı.
Genel Sekreter Yardımcısı Tekin Bingöl
Doktor olan Tekin Bingöl, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olmasının ardından Bitlis Köy Hizmetleri'nde kurum hekimliği ve serbest hekimlik yaptı. Özel sektörde şirket yöneticiliği görevi üstlendi. Bingöl, 2007 seçimlerinde CHP'den Ankara Milletvekili seçilmişti.
Genel Sekreter Yardımcısı Abdurrezzak Erten
Müteahhit olan Abdurrezzak Erten, Mardin'de doğdu. Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi Bankacılık ve Sigortacılık Yüksek Okulu'nu bitirdi. İnşaat Müteahhitliği yapan Erten, 2002'de CHP İzmir Milletvekilliğine seçildi.
Genel Sekreter Yardımcısı Gökhan Günaydın
Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı olan Gökhan Günaydın, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni de bitiren Günaydın, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü'nde Kamu Yönetimi Lisansüstü Uzmanlık Programını tamamladı. 1997 yılında Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden de mezun olan Günaydın, önceki dönemde de CHP PM üyeliğini yürütüyordu.
Süheyl Batum
Anayasa Hukukçusu olan Süheyl Batum, 1985 yılında " Siyasal Katılma Aracı Olarak Referandum" konulu tezi ile doktor, 1990 yılında "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türk Anayasal Sistemine Etkileri" başlıklı teziyle 1996 yılında "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Türkiye" isimli teziyle Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Profesör unvanını aldı.
Galatasaray Üniversitesi'nde Genel Sekreterlik, İletişim Fakültesi Dekanlığı görevlerinin ardından 2000-2003 yılları arasında Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı görevini yürüttü. 2003 yılından 2007 yılına kadar Bahçeşehir Üniversitesi Rektörlüğü yaptı.
Mevlüt Coşkuner
Öğretmen olan Mevlüt Coşkuner, Konya İvriz İlköğretmen Okulu'nu bitirmesinin ardından çeşitli bölgelerde öğretmenlik yaptı ve öğretmenlikten emekli oldu. Son iki dönemde CHP'den Isparta Milletvekili seçildi.
İzzet Çetin
Sendikacı olan İzzet Çetin, DİSK Aster-İş Sendikası Kocaeli Şubesi Yönetim Kurulu Üyeliği, Türk Harb-İş Sendikası Gölcük Şube Başkanlığı ve Türk Harb-İş Sendikası Genel Başkanlığı görevlerini yürüttü. Türk-İş Başkanlar Kurulu Üyeliği de yapan Çetin, 2002-2007 yılları arasında CHP Kocaeli Milletvekili olmuştu.
Turgut Dibek
Avukat olan Turgut Dibek, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Kırklareli'de serbest avukat olarak çalışan Dibek, 2007 seçimlerinde CHP'den Kırklareli Milletvekili seçildi.
Mahmut Duyan
Doktor olan Mahmut Duyan, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nden mezun olmasının ardından Yozgat Çekerek Sağlık Ocağı'nda çalıştı. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı'nda yaptığı ihtisasın ardından Mardin Devlet Hastanesi Başhekimliği görevini yürüttü. Duyan, CHP'den Mardin Milletvekilliği yapmış, TBMM Başkanlık Divanı İdare Amirliği görevini yürütmüştü.
Hüseyin Karakoç
Sendikacı olan Hüseyin Karakoç, Türk-İş Genel Sekreterliği görevini yürütmüştü. Karakoç, önceki dönem CHP PM'de de yer alıyordu.
Ali Koçal
Öğretmen olan Ali Koçal, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eğitim Yüksek Okulu'ndan mezun olmasının ardından çeşitli yerlerde öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. Öğretmen sendika ve derneklerinde kurucu ve yönetici olarak görev alan Koçal, özel öğretim kurumlarında öğretmenlik, yöneticilik ve kuruculuk görevlerinde bulundu. Özel Dershaneler Birliği (Öz-De-Bir) Zonguldak Temsilciliği de yapan Koçal, 2007'de Zonguldak'tan CHP milletvekili seçildi.
Şahin Mengü
Avukat olan Şahin Mengü, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Serbest avukatlık yapan Mengü, 1980 darbesi sonrası Bülent Ecevit'in avukatlığını üstlendi. Aynı dönemde Bülent Ecevit'in çıkarttığı Arayış Dergisi'nin imtiyaz sahipliği görevini de yerine getiren Mengü, 1980 yılından bu yana SODEP, SHP ve CHP'nin sürekli olarak avukatlığını üstlenmesinin yanı sıra Deniz Baykal da dahil olmak üzere tüm Genel Başkanların avukatlığını yaptı. Mengü, 2007 seçimlerinde CHP Manisa Milletvekili seçilmişti.
Abdullah Özer
Sanayici olan Abdullah Özer, İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ni bitirdi. Serbest ticaret ve inşaat işleriyle uğraşan Özer, 2007'de CHP'den Bursa Milletvekili seçilmişti.
Berhan Şimşek
Sinema sanatçısı olan Berhan Şimşek, Vefa Akşam Lisesi'ni bitirdi. 25 yıldır sinema oyunculuğu yapan Şimşek, Hoşçakal Yarın, Uzlaşma, İpekçe, Işıklar Sönmesin gibi filmlerde rol aldı. Şimşek, Magazin Gazetecileri Derneği'nden "En İyi oyuncu", Ankara Film Festivali'nde de "En İyi Erkek Oyuncu" ödüllerini aldı. 2002-2007 yılları arasında CHP İstanbul Milletvekilliği yapan Şimşek, daha önce 5 dönem CHP PM üyeliği görevini yürüttü.
Cumhuriyet / 29 Mayıs 2010
-
Cevap: İstifanın ardından
Perinçek'ten Kılıçdaroğlu değerlendirmesi
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Aydınlık dergisinin 30 Mayıs 2010 günü bayilerde olacak sayısındaki başyazısında, CHP 33. Kurultayı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığa seçilmesi ve diğer gelişmeleri değerlendirdi.
Ankara- Son kurultayın CHP'nin devrimci köklere yöneldiği işaretlerini verdiğini belirten İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek bu eğilimin 2008 sonrasında Baykal zamanında başladığını kaydetti. Doğu Perinçek, "Türkiye derin bir krize sürüklenmişken ve bütün dünyada bağımsızlık ve devletçilik gündeme gelirken, CHP yükselen dalganın kenarında kalamazdı. Bu koşullarda, CHP'ye yapılan tertip, tertipçileri vurmuştur" dedi.
Küskünler içinde kirli para baroları vurguncu, hortumcular var
Doğu Perinçek, başyazısında CHP'nin yükselen devrim dalgasının kenarında kalamayacağını, Türkiye'nin bir süredir karşıdevrimle bir hesaplaşmanın içine girdiğini, CHP'nin de halkçılık vurgusundan sonra ilk kez devrimcilik vurgusuna yöneldiğini kaydetti.
erinçek "Yeni CHP Genel Başkanı'nın önündeki sorun, herkesin 'sevgilisi' olmaktır. Dönen 'küskünleri' şöyle bir süzünüz, içlerinde anlı şanlı liberaller var. Kılıçdaroğlu'nu kucaklayanlara bakınız, içlerinde kirli para baronları, dolar ve borsa vurguncuları, hortumcular az değil. Boynuna atlayanlar arasında, Sorosgil tayfasından dönekler ve sahte solcular da görülüyor. Kendisini kucaklayan liberallerin kollarında kalmamak, Kılıçdaroğlu'nun verdiği sözleri tutmasının ilk koşuludur" dedi.
"27 Mayısçılar utanıyor"a eleştiri
Doğu Perinçek, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "27 Mayıs'ı yapanlar bugün utanıyor" sözlerinin "tarih bilincinin dışından" bir açıklama olduğunu savundu. Perinçek sözleri "Bizzat Kılıçdaroğlu'nun, CHP Kurultayı'na katılanların, Ecevit'in, Baykal'ın, M. Ali Aybar'ın, Nazım Hikmet'in, 1960 sonrası devrimci kuşakların, Doğu Perinçek'in ve Deniz Gezmiş'in, unutmayalım Demirel ve Hüsamettin Cindoruk'un, bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük mayasında, 27 Mayıs'ın büyük payı vardır. Sisteme şirin görünmenin, Kılıçdaroğlu'na hiçbir yararı olmayacaktır" diye eleştirdi.
Kılıçdaroğlu şans
Doğu Perinçek, "Kılıçdaroğlu'nun parlayışı, çok önemli bir Türkiye gerçeğini ortaya koydu. Yalnız CHP değil, bütün Türkiye, Tunceli'li bir aydınımızı sevgiyle bağrına bastı ve ona güvendi. Türk milleti, etnik karakterde sözde Türkçülüğe itibar etmemiş, büyüklüğünü bir kez daha göstermiştir. Kılıçdaroğlu'nun Tuncelili olması, Türkiye'nin Kürt sorununu birlik içinde çözmede bir zaaf değil, tam tersine önemli bir olanaktır. Önümüzdeki dönemde, Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" tanımı hayata geçirilecektir. Türkiye, Kürt sorununu bağnaz ve dar milliyetçilikle değil, büyük millet felsefesiyle çözecektir. Orta Asya, Hazar, Urallar, Karadeniz'in kuzeyi ve Önasya'da kurulan büyük imparatorluklar ve Atatürk Devrimi, milletimizin kültüründe, dünyada eşine az rastlanır bir kaynaştırma ve birleştirme birikimi yaratmıştır. Bu büyük çözümde, Kılıçdaroğlu gibi güvenilir vatanseverlere büyük görevler düşecektir" görüşünü savundu.
Türkiye'de meydanların kürsülerden ileride olduğunu belirten Doğu Perinçek, "Meydanlar kürsüleri zaptedince, işte o zaman halk devrimi tamamlanacaktır. İşçi Partisi, bunun için büyük partidir ve sürecin kılavuzudur. Kılıçdaroğlu, biat kültürü içinde şekillenen Tayip Erdoğan'ın tam zıddı bir kişiliğe sahip. Sistemin vitrine koyduğu manken politikacılara benzemiyor. Halk onu seviyor. Bununla birlikte onu sistemin sahiplerinin çok önemli bir kesimi de kucakladı. ABD strateji uzmanlarının tahlillerini okuyoruz, onların da Kılıçdaroğlu'ndan beklentileri var" dedi.
Cumhuriyet 29 Mayıs 2010
-
Cevap: İstifanın ardından
İki Milletvekili Daha CHP'ye Katıldı
Bağımsız milletvekilleri Harun Öztürk ile Hüseyin Pazarcı CHP’ye katıldı.
İzmir Milletvekili Öztürk ve Balıkesir Milletvekili Pazarcı’nın katılmasıyla CHP’nin TBMM’deki sandalye sayısı 101’e yükseldi, bağımsız milletvekillerin sayısı ise 8’e düştü. Öztürk ve Pazarcı’nın rozetlerini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu taktı.
Son katılımlarla TBMM’de milletvekillerinin partilere göre dağılımı şöyle:
AK Parti 336, CHP 101, MHP 69, BDP 20, Bağımsız 8, DSP 6, DP 1, TP 1, Boş 8.
http://www.trt.net.tr/Haber/HaberDet...f-7554cd6bfd89
-
Cevap: İstifanın ardından
İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek Ermeni soykırım yalanı hakkında büyük çaba göstermişti.
Şimdi tutuklu............2 sene mi oldu 3 sene mi..........
-
Cevap: İstifanın ardından
Prof. Dr. AYHAN SEZER.
'' ABD, Irak'a demokresi getirdi " diyen kafa ve ağız ile "Türkler Ermenilerden özür dilemeli" diyen kafa ve ağız, aynı kafa, aynı ağızdır.
"m.e.sezen Bu kafalarda el üstünde tutulmakda ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuyusunu kazmakla görevlendirilmişlerdir ve el üstünde tutulmaktadırlar"
Türkiye Cumhuriyeti'ne saldırı için sözde Ermeni soykırım masalı kullanılmaktadır. Tarafın Ahmet Altan'nı
"kulanmaktadır" Taraf. 10.9.2008 http://www.taraf.com.tr/makele/1820.htm
Ahmet altan ve benzerleri tarihe suikast yapmaktadır."m.e.sezen: onlar suikast yaparlar Doğu Perincek'i içeri alırlar!!"
Cumhuriyet bir çınar. Kökü MUSTAFA KEMAL. Nazım'ın dediği gibi çınarı yıkmak için baltıyı köküne vururlar.
ÇINARI YIKMAK İÇİN BALTAYI KÖKÜNE VURURLAR
Çınarı yıkmak için
baltayı köküne vururlar.
evi yıkmak için
sokarlar kundağı temele.
Kartal uçmaz olur
kanadı kırılınca.
düşünebilir miyiz
başımız vurulunca?
Onlar köküdür memleketin,
dallara yürüyen su
bu kökte saklıdır.
Onlar umudun temeli,
onlar kanadı hürriyetin,
halkın aklıdır.
Kaç kere kaç yerde baltalandı kök
yürümez oldu su
dallar kurudu.
Kırıldı kanat
öldürdüler aklı;
Ve sonra yolladılar insanları salhaneye.
Çünkü böyledir
asrımızın gerçeklerinden biri.
Nâzım HİKMET
Kaynak Alıntı: Yeni Hayat Dergisi Kasım-Aralık-Ocak 2008-2009
-
Cevap: İstifanın ardından
CHP Samsun Yönetiminde toplu istifa
CHP Samsun İl Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri istifa etti. CHP’nin son Genel kurulunda Baykal’ın yanında yer alan CHP Samsun İl Başkanı Yılmaz Türkoğlu ve yönetim kurulu üyeleri istifa etmeleri yönündeki örtülü baskılara dayanamadı ve bugün il yönetimi istifa etti.
İstifa kararını İl Başkanı Yılmaz Türkoğlu, saat 15.00’te düzenleyeceği basın toplantısıyla açıklayacak. Türkoğlu, hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada üzerlerinde oluşturulmaya çalışılan baskılar nedeniyle çalışma şevklerini kaybettiklerini belirtti. Türkoğlu, “Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’yla hiçbir sorunumuz yok. Bütün kalbimizle destekliyoruz. Yönetimden ayrıldıktan sonra da partimizin bir neferi olarak çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Yılmaz Türkoğlu, CHP il yönetiminin istifasında Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Haluk Koç’un etkili olduğunu söyledi. İstifa kararından önce genel başkan ve genel sekreterle herhangi bir görüşmelerinin olmadığını, istifa nedeninin de Haluk Koç’un da yakından bildiğini sözlerine ekledi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14984460.asp?gid=373
-
Cevap: İstifanın ardından
İstifalar CHP İstanbul İl Yönetimi'ni karıştırdı
CHP'de İstabul için büyük bir savaş yaşanıyor. CHP İstanbul'da dokuz üyenin CHP Genel Sekreterliği'ne istifasını verdiği , daha önce yönetimden ayrılan üç kişiyle birlikte sayı 12 olunca yönetimin düştüğü iddia edildi. İstanbul il yönetimi ise daha önce ayrılan üç kişinin yerine iki kişinin atandığını bu nedenle görevde olduklarını belirtiyor. Bu karışıklık, CHP İstanbul için partide büyük bir savaşın yaşandığını ortaya koyuyor.
İstanbul İl Başkanlığı Gürsel Tekin’in, Parti MKYK’ya aday olması nedeniyle boşalmıştı. Ancak Tekin’in MKYK’ya seçilememesinin ardından, İl Başkanlığı'na uzun süredir atama yapılmamıştı. İl Başkanı Gürsel Tekin ile birlikte İstanbul İl Yönetim kurulu üyeleri, Melda Onur ve Didem Engin'in Parti Meclisi'ne seçilmesi nedeniyle yönetim kurulu üyelikleri düşmüştü.
Sekiz üyenin daha dün akşam, bir üyenin de bugün CHP Genel sekreterliğine istifasını verdiği öğrenildi. Böylece İstanbul'da 12 kişi ayrıldığı için yönetimin düşmüş olacağı tartışması alevlendi.
İstifa iddilarının ardından Gürsel Tekin'in sürekli köşe yazdığı www.gercekgundem.com sitesinde, İstanbul İl yönetiminin toplandığını gösteren fotoğraflar yayınlandı. İl yönetimi çoğunluğun bulunduğu, yönetimin düşmediği iddiasında.
İSTİFALAR NE ANLAMA GELİYOR
Peki bu karışıklık yani istifalar ve görevimizin başındayı açıklamaları ne anlama geliyor. CHP Tüzüğü uyarınca, genel başkan onay verirse il başkanı İstanbul İl yönetimi tarafından seçilebilecek.
il başkanının o ilin parti yönetim kurulu tarafından seçilmesi söz konusu olabiliyor. Ancak bunun için CHP Genel Başkanı’nın İl yönetim kuruluna olur vermesi gerekiyor. Ancak, istifalarla il yönetiminin karar alma yetkisinin düştüğü kanıtlanırsa il yönetiminin başkanını seçme yetkisi kaybolacak. Böylece istanbul İl Başkanını genel merkez atayacak.
BELEDİYE BAŞKANLARI TOPLANDI
İstanbul İl yönetiminde bu istifalar yaşanırken, CHP'nin İstanbul'daki belediye başkanları ''durum değerlendirmesi'' yapmak için bu sabah Ortaköy Feriye Restoran'da bir araya geldi.
Belediye başkanlarının İstanbul’daki belirsizliğin çözümü için toplandıkları, görüşlerini Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'yla paylaşacağı öğrenildi.
KILIÇDAROĞLU, İSTİFAYI HABERLERDEN ÖĞRENDİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP İstanbul İl yönetiminden 11 kişinin istifasını internette yer alan haberlerden öğrendiği ileri sürüldü. Kılıçdaroğlu, İstanbul İl Yönetiminin istifasına, “Haber bana ulaştı, gördüm, ayrıntıları bilmiyorum” dedi.
TBMM’de soruları yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaorğlu, CHP İstanbul İl yönetiminden 11 kişinin istifasına, “Haber bana ulaştı, gördüm, ayrıntıları bilmiyorum” dedi.
CHP PM üyesi Gürsel Tekin ile akşam saatlerinde bir görüşme yapacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Görüşeceğiz, il başkanlarımızla, ilçe başkanlarımızla herkes görüşüyoruz. Gürsel Bey’le de görüşeceğiz. Galiba 17.30’da” şeklinde konuştu.
GÜRSEL TEKİN’İN GÖRÜŞÜNÜ SORACAK
CHP Genel Başkanı, Tekin ile yapacağı görüşmede, “Tekin’in PM’de kalması ya da İstanbul İl Başkanlığı'na dönmesi konusunda bir karara varılıp varılmayacağı” sorusuna ise, “Ben de Gürsel Bey’le onu konuşacağım zaten” dedi. Kılıçdaroğlu bu konudaki kendi görüşünü ise, “Bir bakalım, Gürsel Bey ne düşünüyor” diye değerlendirdi. “Onun kararına göre mi” sorusuna da “Tabi, tabi” demekle yetindi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14999125.asp?gid=373
Not: Geçtiğimiz günlerde CHP ’ye katılan Kamer Genç beyin kanaması geçirdi.
Acil şifalar dileriz.
-
Cevap: İstifanın ardından
CHP İstanbul İl Yönetimi: Düşmedik
CHP'de, İstanbul İl Yönetiminin düşüp düşmediği tartışmaları sürüyor. Parti yönetimi tarafından "düştü" açıklaması yapılırken, CHP İstanbul İl Sekreteri Uğur Göksoy, İstanbul İl Yönetiminin düşmediğini belirterek, "11 arkadaşımız ile görevimizin başındayız" dedi.
CHP İstanbul İl Sekreteri Uğur Göksoy'un başkanlığında, Şişhane'deki İl Merkezi'nde, 11 yönetim kurulu üyesi toplandı.
Toplantı sonrasında bir açıklama yapan Göksoy, CHP İstanbul'da yönetimin düşmediğini söyledi. CHP İstanbul'da yönetimin düştüğü iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunun altını çizen Göksoy, şöyle dedi:
"Biz İstanbul İl Yönetimi olarak görevimizin başındayız ve çalışıyoruz. Yönetim Kurulumuz 20 kişiden oluşuyor. 2 arkadaşımız Parti Meclisi'ne seçildikleri için görevleri sona erdi ve bu sayı 18'e düştü. 11 arkadaşımız ile toplandık ve karar yeter sayısını sağladık. İstifa ettiği söylenen 7-8 arkadaşımızın bu kararlarına ilişkin bize ulaşan herhangi bir liste ya da dilekçe yok. Kaldı ki adı istifa edenler arasında telaffuz edilen bazı arkadaşlarımız da bu toplantıda yer aldı. Yönetim Kurulu toplantılarına zaman zaman katılamayan arkadaşlarımız oluyor doğal olarak. Böyle durumlarda bize mazeretlerini iletiyorlar, biz de toplantıyı onlar olmadan yapıyoruz. Toplantı için önemli olan karar yeter sayısıdır. 11 kişiyle karar yeter sayısını sağlayınca toplantımızı gerçekleştirdik. CHP İstanbul İl Yönetimi düşmemiştir, görevinin başındadır. CHP İstanbul İl Yönetimi olarak, kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz."
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=148488
-
Cevap: İstifanın ardından
Alıntı:
sonuncuyaka rumuzlu üyeden alıntı
Baykal yeni bir parti kurmalı.
Görelim güçü ,desteği neymiş:DD
Adına da HAKİKİ SOSYAL DEMOKRATLAR koysun.:DD
Affı getirip hapistekileri uğursuzları toplum içine saldığı iddia edilen Rahşan Hanım CHP ye gitmişse
Bir iki sene içinde GANDİ Kemalin İstifasını da görürseniz şaşırmayın.
LİDERLİK yapamaz Kılıçtaroğlu.
Hep beraber göreceğiz.
Rüzgar esintisini kaybettiğinde,
Gemideki tayfalar mırıldanmaya başladığında,
Okyanusun ötesinde hareketsiz kaldığında
LİDERLİK NEYMİŞ GÖRECEĞİZ.:DD
Önce Baykal değiştirilmesi teklif dahi edilmez genel başkan, sonra sosyal demokrat, Kıılıçdaroğlu bişey yapamaz.
Mevlana gibi dönosunuz maşallah. :))
-
Cevap: İstifanın ardından
Mustafa Sarıgül, parti kurmaktan vazgeçip CHP ye destek vermeye karar verdiklerini açıkladı, iyi mi?
Bence iyi iyi :ok
-
Cevap: İstifanın ardından
Bence de doğrusunu yapmıştır. Ayrı parti kursa şansı yoktu. Şimdi bir kısım arkadaşlarını meclise sokabilir ve CHP'nin Kılıçdaroğlu ile başlayan açılım politikasına katkı sağlayabilir. Fazla abartılacak bir gücü ve içeriği yoğun bir fikirsel tabanı da yoktu. CHP'deki son açılımdan sonra başka alternatifi de bence yoktu. Akıllı davrandı diyebiliriz.
-
Cevap: İstifanın ardından
Şu siteden hiç bir şey anlayamadım http://www.baykalgoreve.com/index.php dalga mı geçiyorlar yoksa ciddiler mi ?
İlginç..
-
Cevap: İstifanın ardından
Sarıgül'e inat AK Parti'ye geçiyorlar
TDH lideri Mustafa Sarıgül'ün parti kurmaktan vazgeçtiğini açıklaması üzerine, kurulması beklenen parti için oluşturulan İstanbul kadrosunun il ve ilçe yönetiminde bulunan 24 kişi AK Parti'ye geçti.
Mustafa Sarıgül'ün CHP'yi destekleyeceğini açıklamasından sonra partileşme arifesindeki TDH'den kopuşlar devam ediyor. Hareketin en büyük teşkilatı olan İstanbul örgütü AK Parti'ye katılıyor.
AK Partiİstanbulİl Başkanı Aziz Babuşçu, yeni üyelere rozetlerini takarak, "Partiye hoşgeldiniz." dedi.
TDH'nin partileşme sürecinin sona ermesi üzerine AK Parti'ye katılma kararı alan İstanbul yönetiminden 24 kişi içinAK Partiİstanbul İl Başkanlığı'nda tören düzenlendi. Törene İl Başkanı Aziz Babuşçu ve çok sayıda partili katıldı.
Siyasette çeşitli vesilelerle buluşma ve toplantılar yaptıklarını belirten AK Parti İl Başkanı Aziz Babuşçu, "Kimi zaman yaptıklarımızı, kimi zaman da yapacaklarımızı anlatmak için bir araya geliriz. Ancak bu toplantıların en anlamlı ve heyecan verici olanı, aramıza yeni kardeşlerimizin katılması vesilesiyle toplanmak. Aynı çatı altında kader birliği yapmaya karar vermiş yeni arkadaşlarımızla kucaklaşmaktır." dedi.
ÇÖZÜM VE PROJE ÜRETEN VİZYON
AK Parti'nin kurulduğu günden bu yana Türkiye'de değişimin, dönüşümün, yeniliğin, yenilenmenin ve yenilemenin hem adı hem de adresi olduğunu belirten Babuşçu, "AK Parti, hem zamana asla yenilmeyen ilkeleri hem de zamanın ruhunu daima kavrayıp ona göre çözüm ve proje üreten çağdaş bir vizyonla iktidara gelmiş ve 8 yıllık süre içinde yaptığı reformlarla Türkiye'nin makus talihini değiştirmiştir." diye konuştu.
ÖZGÜRLÜK ALANI GENİŞLEDİ
AK Parti'nin bir yandan faizleri düşürüp enflasyonu bitirdiğini ve ekonomik pastayı büyüterek Türkiye'nin refahını artırdığını belirten Babuşçu, "Diğer yandan temel hak ve özgürlükler alanında demokratik standartlarımızı geliştirerek Türkiye'yi AB ile müzakere sürecine getirmiştir." şeklinde konuştu.
AK Parti olarak Türkiye'nin vizyonu ve insanları için çalıştıklarını belirten Babuşçu, birilerinin hep statüko diyerek önlerine çıktığını söyledi. Babuşçu, Biz ülkeyi sürekli çağdaş bir geleceğe taşımak isterken onlar sürekli ülkeyi geriye, gerilime, karmaşaya ve kaosa çekmek istediler. Üstelik bu tutuculuğu, bu statükoculuğu çoğu zaman solculuk ve sosyal demokratlık adına yaptılar. Şimdi de yeni bir makyajla statükolarını sürdürmeye devam ediyorlar.
AK Parti'ye katılmak için parti merkezine gelen TDH İl yönetim kurulu üyesi Zeki Kaplan da arkadaşları adına yaptığı konuşmasında "Ülkemizdeki siyaseti bir alternatif oluşturmak adına TDH'deydik. Partinin kurulacağı tarih olarak belirlenen 26 Haziran'a 3 gün kala parti kurmaktan vazgeçtiğini açıklaması, büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştır." dedi.
"İNSAN HAKLARINDAN YANA GELECEK İÇİN AK PARTİ'Yİ SEÇTİK"
Kısa zamanda TDH'nin İstanbul kadrosunun 120 bine ulaştığını belirten Kaplan, "Sarıgül'ün bu kararından sonra merkez sağda hedeflediğimiz siyaseti yapmanın doğru olacağına karar verdik." dedi. İstikrarlı ve büyük bir Türkiye için AK Parti'ye katılma kararı aldıklarını belirten Kaplan, "İnsan haklarından yana bir gelecek için adresimizi AK Parti olarak belirledik. Bundan sonra tüm mesaimizi ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için AK Parti'de harcayacağız."
Kaplan'ın konuşmasının ardından AK Parti İl Başkanı Aziz Babuşçu, TDH İl Başkan yardımcısı Coşkun Aksu ile il yönetim kurulu üyesi olan 10 kişi, ilçe başkanı 7 kişi ile gençlik kollarından 6 kişiye parti rozetlerini takarak "Partimize hoş geldiniz." dedi.
İnternethaber
-
Cevap: İstifanın ardından
Kılıçdaroğlu başarısız demek için çok erken olsa da görünen köy de klavuz istemez.