-
Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısını kabul etti. Peki bu ne anlama geliyor? Bundan sonra ne olacak? İşte bundan sonrasıyla ilgili en çok merak edilen sorular ve yanıtları:
Şimdi bu kararla ABD sözde "Ermeni soykırımı"nı tanımış mı oldu?
Hayır. Ancak tanıma konusunda bir adım atılmış oldu. Komite'de kabul edilen bu karar tasarısının şimdiki adresi 475 üyeli Temsilciler Meclisi Genel Kurulu. Tasarının Genel Kurul gündemine alınıp alınmayacağı henüz belli değil. Burada karar Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin. Pelosi, 1915 olaylarının "soykırım" olduğuna inanan, Ermeni lobisine yakın bir isim.
ABD'de yasama organı iki kanattan oluşuyor. Temsilciler Meclisi'yle birlikte yasamayı oluşturan diğer kanat ise 100 üyeli Senato. Dolayısıyla benzer bir tasarının Senato'da da kabul edilmesi gerekiyor. Şu anda Senato'nun Dış İlişkiler Komitesi'nde bekleyen bir “soykırım” tasarısı bulunuyor. Bu tasarı henüz Komite gündemine alınmış değil.
Dolayısıyla tasarı Genel Kurul gündemine alınsa ve hatta buradaki oylamada kabul edilmiş olsa bile yasalaşmış anlamına gelmiyor. Bunun geçmişte de örnekleri görüldü.
Peki o zaman tasarıda ne diyor?
Tasarıda ABD Başkanı'na bir çağrı yapılıyor. Bu çağrıda Başkan'ın her 24 Nisan'da Amerikan halkını sözde "soykırım" sırasında hayatını kaybeden 1.5 milyon Ermeni'yi anmaya davet etmesi isteniyor.
Türkiye ne yapacak?
Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Büyükelçi Namık Tan’ın geri çekilmesi de dahil bütün seçeneklerin masada olduğunu açıkladı. Daha önce de 45 milyar dolara ulaşma potansiyeli olan ve şu anda 7 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip savunma anlaşmalarının askıya alınabileceğinin sinyali verilmişti. Sürecin daha da ciddiye binmesi durumunda Ermenistan’la yapılan protokollerin askıya alınması da olasılık dahilinde. Ankara ayrıca Afganistan, Irak, İran, Ortadoğu ve füze savunma sistemi gibi konularda ABD ile işbirliğini gözden geçirme kararı da alabilir.
Daha önce benzer girişimler oldu mu?
Evet. Esasında böyle bir karar tasarısının artık her yılın başlarında yani sözde "soykırım"ın anma günü olarak gösterilen 24 Nisan öncesi konuşulmaya başlanması neredeyse bir gelenek haline geldi.
Daha önce 4 defa böyle girişimler oldu. 1975 ve 1984 yıllarında Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'nda benzer bir karar tasarısı kabul edildi. Ancak tasarı Senato'dan geçmediği için yasalaşamadı. 2000 ve 2007 yıllarında ise ABD Başkanlarının devreye girmesiyle tasarı Temsilciler Meclisi Genel Kurul gündemine alınmadan rafa kaldırıldı.
2000'de Bill Clinton, 2007'de de George W. Bush başkandı. Şu andaki Başkan Barack Obama'nın bu konu hakkındaki düşünceleri neler?
Obama, 2008 yılındaki Başkanlık seçimleri öncesinde ABD'de sayıları milyonları bulan Ermeni asıllı vatandaşlara sözde "soykırım" iddialarını tanıyacağı sözü verdi. Ermeni diasporası, Obama’yı şu ana kadar sözde "soykırım"ı tanımaya en yakın başkan olarak görüyor.
Obama geçen yılki ilk 24 Nisan açıklamasında bu sözünü tutmadı ve olayları "soykırım" olarak nitelendirmedi. Ancak, açıklamasında Ermenilerin 1915 olayları için kullandığı "Meds Yeghern" yani "Büyük Felaket" terimini kullandı. Böylelikle ABD Başkanı hem verdiği sözden dönmediğini göstermeye hem de Türkiye gibi kilit bir müttefiki küstürmemeye çalıştı. Ancak bu açıklama Ermeni diasporasının yanı sıra Türkiye'nin de tepkisini çekti.
Obama'nın bu görüşleri ABD'de sözde "soykırım"ı tanıyan bir yasanın çıkması olasılığını artıyor mu?
Teoride evet. Ancak pratikte geçmişte de örnekleri görüldüğü gibi olasılığın arttığını söylemek zor. Örneğin Bill Clinton da seçimlerden önce benzer bir söz vermiş ancak daha sonra tasarının yasallaşmaması için bizzat kendisi devreye girmişti.
Obama henüz tasarıyla ilgili görüşlerini net bir biçimde ortaya koymadı. Ancak Dışişleri Bakanı Hillary Clinton geçtiğimiz günlerde Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'ne ithafen yaptığı konuşmada, Türkiye-Ermenistan arasındaki protokol sürecine zarar verecek bir adımın atılmaması gerektiği mesajını verdi.
Başkan'ın yasama sürecine müdahale yetkisi bulunuyor mu?
Doğrudan bulunmuyor. Ancak ulusal güvenliğin ve çıkarların tehlikede olduğu durumlarda ABD Başkanı Senato ve Temsilciler Meclisi başkanlarına gerekli uyarıları yapabiliyor. Şu anda ABD yönetiminin önceliği Türkiye ile Ermenistan arasında normalleşme sürecinde ve diplomatik ilişkilerin kurulmasında adım atıldığını görmek.
Washington yönetimi böylesi bir tasarının protokollerle başlayan sürece ağır darbe vuracağının bilincinde. Üstelik ABD'nin Türkiye'nin askerinin bulunduğu Afganistan'daki mücadelesi devam ediyor ve Irak'tan çekilmesi konusunda da takvim işliyor. Ayrıca İran ve Ortadoğu barış süreci de denkleme eklendiğinde Türkiye kilit bir konumda bulunuyor. Dolayısıyla sözde "soykırım" tasarısının yasalaşma sürecinde daha ileri adımlara geçilmesi durumunda Başkan Obama'nın devreye girdiğini görmek şaşırtıcı olmayacak.
Tasarının geçmemesi ya da rafa kalkması Ermenistan hükümetinin tepkisine neden olur mu?
Böyle bir durumda Ermenistan hükümetinin tepki gösterdiğini görmek şaşırtıcı olmaz. Zira Ermenistan'ın bağımsızlık deklarasyonuna göre devletin kuruluş amaçları arasında sözde "soykırım"ın uluslararası alanda tanınması da yer alıyor.
Dolayısıyla her Ermenistan hükümeti bu amaç için çalışmakla yükümlü. Ancak tasarının bu yılki zamanlaması çok kritik bir döneme denk geliyor. Böyle bir tasarının yasalaşması ya da bu yönde çok daha ciddi adımlar atılması durumunda Türkiye, Ermenistan ile normalleşme sürecini de askıya alabilir.
Bu da ekonomik açıdan zorda olan Ermenistan için çok büyük önem taşıyan sınırın açılmasının süresiz olarak ertelenmesine yol açar.
Ermenistan hükümeti için şu anda sözde "soykırım" iddialarının tanınmasından çok sınırın açılması daha önem taşıyor. Dolayısıyla tasarının geçmemesi ve Türkiye-Ermenistan-ABD arasında bir tasarı krizinin daha savuşturulması Erivan hükümetine de rahat bir nefes aldırabilir.
http://www.hurriyet.com.tr/planet/14008309.asp
-
Ermeni tasarısı görüşüldü!
Bu defa temsilciler meclisinde geçmeside pek muhtemeldir .
Zira ikdidarda cumhuriyetçiler yok .
hadi bakalım liberal demokratlar, ikinci cumhuriyetçiler . Öyle sözde demokratlık olmaz özde olacaksınız.
O ülkelerde öyle başkan maşkan dinlenmiyor bakınız .
Hükümet meclise öyle posta falanda koyamıyor .
777 milyon kilometre-karede ki sağduyunun hacimi var ağırlığı yok
29900 kilometre-karede ki maden ne haltsa daha ağır çekti.
Yaaa!
Protokol imzalamak bir sıkımlık oksijendi ,
Bu gün oda bitti.
Nolcek şimdi?
ayazoglum
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Başkan’ın; Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikasının, Ermeni Soykırımı ve diğer konularda ülkemizin belgelerinde ifade edilmiş insan hakları, etnik temizlik ve soykırım meseleleriyle ilgili uygun yaklaşım ve hassasiyeti yansıtmasını sağlamaya davet edilmesi.
TEMSİLCİLER MECLİSİ 252 NO.LU KARAR TASARISI
Başkan’ın; Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikasının, Ermeni Soykırımı ve diğer konularda ülkemizin belgelerinde ifade edilmiş insan hakları, etnik temizlik ve soykırım meseleleriyle ilgili uygun yaklaşım ve hassasiyeti yansıtmasını sağlamaya davet edilmesi.
Karara bağlandı…
BÖLÜM 1
Bu karar, “ABD’nin Ermeni Soykırımı Kararı Kayıtlarının Teyit Edilmesi” olarak da
adlandırılabilir.
BULGULAR
BÖLÜM 2
Temsilciler Meclisi şu bulgulara ulaşmıştır:
(1) Ermeni Soykırımı, Osmanlı İmparatorluğu tarafından tasarlanmış ve 1915’ten 1923’e kadar uygulanmıştır. Yaklaşık 2 milyon Ermeni’den 1.5 milyon erkek, kadın ve çocuk öldürülmüş, hayatta kalan 500 bin kişi evlerinden sürülmüş ve bu durum, Ermenilerin tarihi vatanlarındaki bin 500 yıllık varlıklarının ortadan kalkmasıyla sonuçlanmıştır.
(2) 24 Mayıs 1915 tarihinde, İttifak Güçleri, İngiltere, Fransa ve Rusya ilk defa bir başka devleti “insanlık suçu işlemekle” itham eden ortak bir açıklama yayımlamıştır.
(3) Bu ortak açıklamada, “İttifak Güçleri, bu suçlar dolayısıyla Osmanlı Hükümeti’nin bütün üyelerini ve bu katliamları gerçekleştiren memurlarını şahsen sorumlu tutacağını kamuoyu önünde bildirmektedir” denilmiştir.
(4) Birinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Türk Hükümeti, Ermeni Soykırımı’nın “düzenlenmesine ve yürütülmesine” karışan ve “Ermenilerin katliamında ve yok edilmesinde” rol oynayan üst düzey liderleri suçlamıştır.
(5) Jön Türk Rejimi’nin yetkilileri, bir dizi savaş mahkemesinde yargılanmış ve Ermeni halkına karşı katliam düzenlemek ve yürütmek suçlamalarından hüküm giymiştir.
(6) Ermeni Soykırımı’nın baş düzenleyicileri Savaş Bakanı Enver, İçişleri Bakanı Talat ve Denizcilik Bakanı Cemal, suçlarından dolayı idam cezasına mahkûm edilmiş ancak bu kararlar infaz edilmemiştir.
(7) Ermeni Soykırımı ve ülke içindeki bu hukuki noksanlıklar, Avusturya, Fransa, Almanya, Büyük Britanya, Rusya, Birleşik Devletler, Vatikan ve daha birçok ülkenin ulusal arşivlerinde kuşkuya yer bırakmayacak kanıtlarla belgelenmiş ve bu geniş kanıt birikimindeki olguların, olayların ve sonuçların birbirinin aynısı olduğu görülmüştür.
(8) ABD Ulusal Arşivi ve Kayıtlar Dairesi, özellikle Dışişleri Bakanlığı’nın 59’ncu Kayıt Grubu’ndaki kamuya ve ilgili kurumların kullanımına açık olan 867.00 ve 867.40 sayılı dosyalarında Ermeni Soykırımı üzerinde kapsamlı ve detaylı belgeler bulundurmaktadır.
(9) 1913’ten 1916’ya kadar ABD’nin Osmanlı İmparatorluğu büyükelçiliği görevini yürütmüş olan Sayın Henry Morgenthau, aralarında Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiklerinin de olduğu birçok ülkenin yetkilisiyle birlikte Ermeni Soykırımı’na karşı protestolar organize etmiş ve bunlara öncülük yapmıştır.
(10) Büyükelçi Morgenthau, ABD Dışişleri Bakanlığı’na Osmanlı İmparatorluğu hükümetinin politikasını “bir ırkı yok etme kampanyası” olarak tanımlamış ve kendisine 16 Temmuz 1915 tarihinde ABD Dışişleri Bakanı Robert Lansing tarafından, “Ermeni soykırımının durdurulmasına yönelik… adımlarınız Bakanlığımızca onaylanmıştır” talimatı verilmiştir.
(11) Senato’nun 12 Şubat 1916 tarihinde aldığı kararda, “ABD Başkanı'ndan bu ülkenin vatandaşlarının şu anda açlık, hastalık ve tarifi mümkün olmayan acılar içinde bulunan Ermenilerin durumlarının iyileştirilmesi için toplanan bağışlara katkıda bulunabilecekleri bir günün belirlemesi saygıyla talep edilmektedir” denilmiştir.
(12) Başkan Woodrow Wilson bu fikri benimseyerek, Amerikan halkının evlatlığı olan 132 bin yetimin de aralarında bulunduğu Ermeni Soykırımı’ndan kurtulanlara 1915 – 1930 yılları arasında 116 milyon dolar yardım yapan ve bir kongre kararıyla kurulmuş olan Yakın Doğu Yardım Komitesi’nin oluşumunu desteklemiştir.
(13) Senato’nun 11 Mayıs 1920 tarihli 359 numaralı kararı, “Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin alt komitesindeki oturumlarda verilen ifadeler, Ermeni halkının karşılaştığı bildirilen katliam ve diğer vahşetlerin gerçek olduğunu ortaya koymuştur.
(14) Bu karar, General James Harbord önderliğindeki Amerika'nın Ermenistan Askeri Misyonu'nun 13 Nisan 1920'de Senato'ya sunduğu ve "kesme, şiddet, işkence ve ölüm olaylarının 100 güzel Ermeni vadisi üzerindeki etkisi sürüyor ve bu bölgeye gidenlerin çok azı tüm zamanların bu en büyük suçuna dair kanıtlardan kaçabiliyor" ifadelerine yer verilen raporun ardından alınmıştır.
(15) ABD Yahudi Soykırımı’nı Anma Müzesi’nde sergilendiği gibi, 1939 yılında hiçbir kışkırtma olmadan ordularına Polonya’ya saldırı emri veren Adolf Hitler, buna karşı çıkanlara, “Tüm yaşananlara rağmen bugün kim Ermenilerin yok edilmesinden bahsediyor ki?” demiş ve Yahudi Soykırımı için gerekli ortamı oluşturmuştur.
(16) 1944 yılında “soykırım” terimini ortaya atan ve Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin ilk savunucularından olan Raphael Lemkin, Ermenistan’da yaşanan olayları, 20’nci yüzyılda gerçekleşen soykırımlar için kesin bir örnek olarak göstermiştir.
(17) Gerek Lemkin’in çağrısıyla 11 Aralık 1946’da kabul edilen ilk Birleşmiş Milletler soykırım kararı olan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 96 (1) numaralı kararı gerekse de Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Ermeni Soykırımı’nı Birleşmiş Milletler’in mevcut standartlarını düzenleyerek önlemek ve cezalandırmak istediği suç türü olarak tanımıştır.
(18) Birleşmiş Milletler Savaş Suçları Komisyonu 1948’de Ermeni Soykırımı’nı “tam olarak… yeni kullanılmaya başlanan ‘insanlığa karşı işlenmiş suç’ teriminin kapsamına alınması istenen eylemlerden birisi” olarak tanımlamış ve Nürnberg Mahkemeleri için emsal teşkil edebileceğini belirtmiştir.
(19) Komisyon, “Sevr Barış Antlaşması’nın 230’uncu maddesindeki hükümler, açık ve 1915 yılında İttifak Güçleri’nin yaptığı açıklamaya uyumlu bir şekilde… Türk topraklarında etnik kökeni Ermeni ya da Rum olsa bile Türk vatandaşlarına yönelik saldırıları kapsamayı amaçlamaktadır. Bu madde, Nürnberg ve Tokyo Antlaşmaları’nın 6c ve 5c maddelerine emsal olmakta ve bu antlaşmalarda ortaya konulan şartlar dahilinde ‘insanlığa karşı işlenen suçlar’ kategorisine bir örnek teşkil etmektedir” demiştir.
(20) Temsilciler Meclisi’nin 8 Nisan 1975 tarihinde kabul edilen 148 sayılı ortak kararı şöyledir: “24 Nisan 1975, İnsanın Acımasızlığını İnsana Hatırlatma Günü olarak kabul edilmiş ve ABD Başkanı’na Amerikan halkını, bu günü başta Ermeni soyundan gelenler olmak üzere bütün soykırım kurbanlarını anma günü olduğunu hatırlamaya çağıran bir açıklama yapması yetkisi verilmiş ve talep edilmiştir.”
(21) Başkan Ronald Reagan, 22 Nisan 1981’de gerçekleştirdiği 4838 sayılı açıklamasında, “Yahudi Soykırımı’ndan alınan dersler, öncesinde yaşanan Ermeni soykırımı ve sonrasında yaşanan Kamboçyalı soykırımı ve diğer başka birçok kişinin başına gelen benzer olaylar gibi hiçbir zaman unutulmamalıdır” ifadelerini kullanmıştır.
(22) Temsilciler Meclisi’nin 10 Eylül 1984’te aldığı 247 sayılı karar şöyledir: “24 Nisan 1985, İnsanın Acımasızlığını İnsana Hatırlatma Günü olarak kabul edilmiş ve ABD Başkanı’na Amerikan halkını, bu günü 1.5 milyon Ermeni başta olmak üzere bütün soykırım kurbanlarını anma günü olduğunu hatırlamaya çağıran bir açıklama yapması yetkisi verilmiş ve talep edilmiştir.”
(23) Birleşmiş Milletler Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Alt Komisyonu'nun 1985 yılında yaptığı kapsamlı çalışma ve müzakerelerin ardından "Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sorunu Çalışması" başlıklı raporu 1’e karşı 14 oyla kabul etmiştir. Bu raporda, "Nazilerin yaptığı sapkınlık, ne yazık ki 20’nci yüzyılın tek soykırım davası olmamıştır. Örnekler arasında… 1915-1916 yıllarında Osmanlıların Ermenilere yaptığı kıyım da gösterilebilir" denilmektedir.
(24) Bu raporda ayrıca, "Ermeni nüfusunun yarısından fazlasına tekabül etmesi muhtemel en az 1 milyon Ermeni'nin öldürüldüğü ya da ölüme yürütüldüğü yönünde bağımsız otoritelerin ve görgü tanıklarının güvenilir tahminleri bulunmaktadır. Bu [durum], Amerikan, Alman ve İngiliz arşivlerinde yer alan belgelerle ve aralarında Osmanlı'nın müttefiki Almanların da bulunduğu ülkelere ait o dönemde görev yapan diplomatların raporlarıyla da desteklenmektedir" ifadesi yer almaktadır.
(25) Bağımsız bir federal kurum olan ABD Yahudi Soykırımı’nı Anma Konseyi, 30 Nisan 1981'de oybirliğiyle, ABD Yahudi Soykırımı’nı Anma Müzesi'nde Ermeni soykırımına yer vermeyi kararlaştırmıştır ve o günden beridir de bu kararını uygulamaktadır.
(26) ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 1982 yılında yapılan Ermeni Soykırımı'yla ilgili eldeki bilgilerin muğlak olduğuna ilişkin hatalı değerlendirmeyi (daha sonra geri çekilmiştir) ele alan Washington DC Temyiz Mahkemesi, ABD'nin ilgili politika belgelerini inceledikten sonra 1993 yılında Ermeni Soykırımı'yla ilgili ABD kayıtlarının muğlak olduğu konusundaki değerlendirmenin "ABD'nin uzun süredir var olan politikasıyla çelişkili olduğu ve nihayetinde de geri çekildiği"ne karar vermiştir.
(27) 5 Haziran 1996'da Temsilciler Meclisi, 1997 tarihli, 3540 sayılı Dış Operasyonlar, İhracat Finansmanı ve İlgili Program Ödenekleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle, Türk Hükümeti'nin Ermeni soykırımını tanıyana ve kurbanlarının anısını yüceltene kadar Türkiye'ye yapılan yardımların 3 milyon dolar (Türkiye’nin ABD'de lobicilik faaliyetleri için harcadığı tahmini miktar) azaltılmasına karar vermiştir.
(28) Başkan William Jefferson Clinton 24 Nisan 1998'de, "Bu yıl da tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi Amerikan Ermenilerinin 1915 ile 1923 yılları arasındaki tehcir ve kıyımlar neticesinde yaşanmış olan yüzyılın en acı verici dönemlerinden birini anmalarına eşlik ediyoruz " demişti.
(29) Başkan George W. Bush, 24 Nisan 2004'te şu açıklamayı yapmıştır: "Bugün, 20'nci yüzyılın en korkunç trajedilerinden biri olan Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde 1.5 milyon Ermeni'nin zorla tehcir edilerek ve öldürülerek yok edilmesini anıyoruz."
(30) Ermeni Soykırımı'nın uluslararası alanda tanınmış ve kabul edilmiş olmasına karşın hem yerel hem de uluslararası yetkililerin, Ermeni Soykırımı sorumlularını cezalandıramamış olması, benzer soykırımların yaşanmasının ve ileride de yaşanabilecek olmasının bir sebebidir. Bu karar, ileride meydana gelebilecek soykırımların engellenmesine yardımcı olacaktır.
POLİTİKA AÇIKLAMASI
BÖLÜM 3
ABD Temsilciler Meclisi;
(1) Başkan'a; Ermeni Soykırımı'yla ilgili ABD'deki kayıtlarda belgelenen insan hakları, etnik temizlik ve soykırımla bağlantılı meselelerle ilgili uygun yaklaşım ve hassasiyet ile adil bir karara varılmamış olmasının yarattığı sonuçları yansıtan bir ABD dış politikası oluşturması çağrısı yapmaktadır;
(2) Başkan'a; her yıl 24 Nisan ya da buna yakın bir tarihte verilen Başkan'ın Ermeni Soykırımı'nı anma mesajında 1.5 milyon Ermeni'nin sistemli ve kasten yok edilmesini "soykırım" olarak tanıması ve ABD'nin Ermeni Soykırımı'na karşı yaptığı müdahalenin onurlu tarihini hatırlatması çağrısı yapmaktadır...
http://www.internethaber.com/iste-er...si-234893h.htm
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
ERMENİSTANDAN İLK AÇIKLAMA
'Soykırım' tasarısının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilmesinin ardından Ermenistan'dan ilk açıklama geldi.
Ermenistan, "Tasarının kabulü ABD'nin insan haklarına bağlılığını gösteriyor." şeklinde açıklama yaptı. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinin 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının tanınmasını öngörentasarıyı kabul etmesi, Ermenistan tarafından memnuniyetle karşılandı.
Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, "Kararı büyük bir memnuniyetle karşıladık" dedi.
Nalbandyan, "Bu gelişme, Amerikan halkının evrensel insan hakları değerlerine bağlılığının yeni bir göstergesi ve insanlığa karşı suçların önlenmesi yönünde önemli bir adım oldu" ifadelerini kullandı.
www.internethaber.com
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Azeri Meclisi'nden Ermeni kararına karşı bildiri
Ermeni tasarısının ABD'de Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilmesi, geçtiğimiz aylarda ilişkilerin Erivan ile imzalanan protokoller nedeniyle gerildiği Azerbaycan cephesinde de tepki uyandırdı. Azeri Meclisi, Ermeni iddialarının "hasta zihniyetin ürünü" olduğunu belirten bir bildiriyi kabul etti.
Azerbaycan Milli Meclisi, tasarının kabul edilmesinin bölgesel barış ve istikrarı tesis etme ile Yukarı Karabağ sorununu çözme çabalarına zarar vereceğini bildirdi.
Azerbaycan Meclisi, Ermeni iddialarını içeren tasarının ABD'de Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilmesini görüşerek, tasarının kabul edilmesinin adil olmadığı ve Ermeni iddialarının "hasta zihniyetin ürünü" olduğunu belirten bir bildiriyi kabul etti.
ABD Kongresi'ne gönderilecek bildirinin, milletvekili Samet Seyidov'un öncülüğündeki milletvekilleri İkbal Ağazade, Melahat İbrahimkızı, Zahid Oruc, Ganire Paşayeva ve İkram İsrafil tarafından hazırlandığı belirtildi.
Ermenilerin Azerbaycan topraklarını işgal ettiğine de dikkat çekilen bildiride, ABD'de tasarının kabul edilmesinin bölgede mevcut durumu olumsuz etkileyeceği vurgulandı.
Ermeni iddialarının tarihçiler tarafından araştırılması gerektiği belirtilen bildiride, "Ümit ediyoruz ki, ABD gibi demokratik bir devlet, ABD-Türkiye ve ABD-Azerbaycan ilişkilerine zarar verecek bir karar almaz" denildi.
Meclis'teki görüşme
Azerbaycan meclisindeki oturum sırasında söz alan milletvekili Vahid Ahmedov, tasarının amacının, Azerbaycan ve Türkiye'ye karşı baskı kurmak olduğunu söyledi. Tasarıyı sert şekilde eleştiren milletvekili Yakup Mahmudov da tasarının kabul edilmesinin, ABD'nin Türkiye ve Azerbaycan'a karşı uyguladığı çifte standardı gösterdiğini ifade etti.
Mahmudov, "Asıl soykırım Azerbaycanlılara karşı yapılmıştır. ABD bunu görmemektedir" diye konuştu.
Musavvat Partisi milletvekili Penah Hüseyin de "Bütün Azerbaycanlıların bu sorun hakkında Türkiye'nin yanında olduklarını belirtmeleri gerekir" dedi.
Azerbaycan Milli Meclisi Başkanı Oktay Esedov da "ABD gibi büyük bir devletin, bir avuç Ermeni tarafından yönlendirilmesi komik bir durumdur" diye konuştu. Ermenilerin ABD siyasetinde etkili olduğunu söyleyen Esedov, "Biz, ABD'nin, işgal altında bulunan Yukarı Karabağ sorununda objektif olacağını düşünmüyoruz" diye konuştu.
Azerbaycan'ın iktidardaki Yeni Azerbaycan Partisi'nin (YAP) de ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'ne, tasarının kabul edilmesini kınayan bir mektup gönderdiği bildirildi.
Kars Başkosolosu: "Azeri halkı üzgün"
Azerbaycan'ın Kars Başkonsolosu Hasan Sultanoğlu, Ermeni iddialarına ilişkin tasarının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilmesinin bütün Azerbaycan halkını çok üzdüğünü bildirdi.
Sultanoğlu, Azerbaycan'ın Kars Başkonsolosluğu olarak bu tasarının kabul edilmesini kınadıklarını belirterek, alınan kararın çok adaletsiz olduğunu söyledi.
Dünya kamuoyunun Ermenilere tepki göstermek yerine, Azerbaycan ve Türkiye'ye tepki gösterdiğini kaydeden Sultanoğlu, "Bu adaletsiz karar bütün Azerbaycan halkını çok üzdü. Alınan bu karar ne yazık ki çok adaletsiz bir karardır. Bu karar kardeş Türkiye'ye karşı nasıl tesir etmişse Azerbaycan'a da tesir eder. Dün Hocalı'da neler olduğunu görmezlikten gelenler, dünyaya demokrasiden ve insan haklarından ders vermeye çalışanlar, dünya kamuoyu önünde halen kanı kurumamış soykırımı görmezlikten geliyorlar" diye konustu.
Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sinin Ermenistan tarafından işgal altında olduğunu ve 1 milyon Azerbaycan vatandaşının kaçkın duruma düşürüldüğünü belirten Sultanoğlu, "Dünya kamuoyu Ermenilere tepki göstermek yerine Türkiye ve Azerbaycan'a tepki göstererek, Ermenileri daha da azgınlaştırıyor. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde hiçbir hukuki esası olmadan kabul edilen bu karar, adaletsizce alınan bir karardır" ifadelerini kullandı.
http://www.cnnturk.com/2010/dunya/03...3.0/index.html
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
ABD'nin 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanıyıp tanımayacağı aslında bir siyaset ve pragmatizm savaşı ancak, İngiliz analist diaspora Ermenilerinin asıl isteğinin bir özür olduğu görüşünde.
ABD Temsilciler Meclisi’nde dün gece görüşülen yasanın kabulünün ardından İngiliz Times gazetesi için bir analiz kaleme alan Tony Halpin, “soykırım”ın tanınmasıyla ilgili siyasi savaşın, eninde sonunda basit bir hesaba dayandığını belirtti: “1.5 milyon kurbanın anısına saygı göstermek için Türkiye’yle ilişkileri bozmaya değer mi?”
Başkan Barack Obama, seçim kampanyası sırasında, 1915-1923 yılları arasında yaşanan kıyımları 24 Nisan’da yapılacak anma törenlerinde “soykırım” olarak tanıma sözü vermişti. Obama, “Ben Ermeni Soykırımı’nın bir iddia, şahsi bir görüş ya da bir bakış açısı olduğunu düşünmüyorum. Bence [Ermeni Soykırımı] tarihi kanıtlarla şüpheye yer bırakmayacak şekilde desteklenen bir olgudur. Başkan olarak Ermeni Soykırımı’nı tanıyacağım” demişti.
Halpin, Obama’nın geçen yıl yaptığı açıklamada, Ermenistan’la Türkiye arasındaki tarihi “futbol diplomasisi”ni ve imzalanan protokolleri desteklemek adına bu sözünden geri adım attığını belirtti. Tarihi meselelerle ilgili bir komisyon kurulmasını da öngören bu protokoller şu an çıkmaza girmiş durumda. Bu da Ankara’da Obama’nın seçim kampanyası sırasında vereceği sözü bu kez tutacağı yönündeki korkuları artırıyor.
“TEHCİR VE KIYIM”DAN “BÜYÜK FELAKET”E
ABD’de başkanlar her yıl 24 Nisanlarda anma konuşmaları yapıyor. Obama'dan önceki başkanlar da yaptıkları açıklamalarda kıyımları kabul etti ancak Türkiye’nin talepleri doğrultusunda, yaşananları “soykırım” olarak tanımlamadı. George W. Bush, 1915 olayları için “tarihsel kitle kıyımları” demiş; Başkan Clinton, “tehcir ve kıyım” sözlerini yeterli görmüş; Obama ise “Büyük Felaket” anlamına gelen Ermenice terim “Meds Yeghern”i kullanmıştı.
Ankara’nın ABD’yi “soykırım”ın tanınmasının ilişkilere ciddi anlamda zarar vereceği yönünde uyardığını hatırlatan Halpin, Türkiye'nin NATO’nun tek Müslüman ülkesi olduğunun altını çizdi. İncirlik Hava Üssü’ne ev sahipliği yapması ve F-35 savaş uçakları gibi ABD’ye ait kritik savunma projelerinin bir parçası olması Türkiye’nin elindeki kozları artırıyor.
Türkiye, NATO’daki müttefiklerini yaşanacakların sonuçlarıyla ilgili tehdit etmeye devam ediyor ancak, Ankara’nın “Ermeni soykırımı”nı uzun yıllardır kabul eden Rusya’yla ilişkileri hiç bu kadar samimi olmamıştı. Halpin, Türkiye için temel doğalgaz tedarikçisi Rusya’yla samimiyet kurmanın ABD’ye yöneltilen ateşli konuşmalardan daha değerli olduğunu ifade etti.
EN DEĞERLİ TAZMİNAT
“Dışişleri’nden Geoffrey Robertson’ın geçtiğimiz günlerde yayımlanan araştırmasının ikna edici sonuçlarına karşın, İngiliz hükümeti de Ermeni meselesiyle ilgili benzer şekilde omurgasız bir tavır sergiliyor” diyen Halpin, Londra’nın Türkiye’yi üzmekten çekindiği için Ulusal Holokost Anma Günü’nde bile “Ermeni soykırımı”ndan bahsetmediğini ifade etti.
İşin ironik tarafı, modern Türkiye, geçmişte yaşananlarla ilgili olarak suçlanmıyor. Erivan bugünkü sınırları kabul etti ve bir zamanlar Ermenistan’ın batısı olarak görülen ancak bugün Türkiye sınırları içinde kalan topraklar üzerinde bir iddiası olmadığını açıkladı.
Tazminatlar, uzlaşma sürecinin bir parçası olacak. Ancak 1915 olaylarında hayatta kalanlar ve dünyanın her yerinde yaşayan akrabaları için Türkiye’nin acılarını tanıması ve özür dilemesi en değerli tazminat olacak.
http://www.hurriyet.com.tr/planet/14018068.asp?gid=286
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
ABD'li büyükelçi tasarıya karşı
ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffey, sabah saatlerinde Dışişleri Bakanlığı'ndaydı. Jeffrey, "Kongre hiçbir karar almamalı, biz tasarıya karşıyız" dedi.
http://www.cnnturk.com/2010/turkiye/...2.0/index.html
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Taha Akyol'dan :
‘Protokoller’ ve ‘tasarı’
http://www.milliyet.com.tr/-protokol...ult.htm?ver=16
‘SOYKIRIM’ tasarısı ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde Başkan Berman’ın üstün çabalarıyla, ancak tek oy farkıyla kabul edildi.
Önce şu satır başlarını tespit edelim:
- Türkiye lehine hareket edenler de 1915 olayının ‘soykırım’ olduğuna inanıyor fakat Türkiye’nin stratejik önemini gözeterek lehimize davranıyorlar. Yani ‘entelektüel faktör’ aleyhimizedir.
- Obama ‘denge’ siyaseti yaptı, Türkiye lehine müdahale etti ama son anda! Gül’e telefon açarak “Protokolleri hızlandırın” dedi... İki tarafı da idare etti! Obama’nın böyle davranmasında iç politika hesaplarıyla birlikte stratejik ve ‘entelektüel’ faktörler etkili oldu. Bayan Clinton daha samimiydi.
- Daima bizi destekleyen Yahudi lobileri bu defa pasif kaldı. Erdoğan ünlü “one minute” çıkışını yaptığında, ben, bu faktörü gözeterek “Başbakan’ın tavrında doğrularla yanlışlar iç içe” diye yazmıştım. (Milliyet, 31 Ocak, 3 Şubat 2009).
- Azerbaycan’ın karara tepki göstermesi çok sevindirici. Ancak maalesef lobi çalışmaları sırasında Azerbaycan pasif kaldı. Gönül isterdi ki mesela defalarca Türkiye’ye gelen sevgili Ganire Paşayeva ve arkadaşları Washington’a da gidip tasarı aleyhine temaslar yapsaydılar.
Protokoller’in rolü?
‘Soykırım’ tasarıları 2000, 2005 ve 2007 yıllarında komitelerden daha yüksek oylarla geçmişti. Bugünkü şartlarda farkı tek oya indirmek, Sayın Şükrü Elekdağ’ın da belirttiği gibi, Türkiye için başarıdır. Dahası, tasarı Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’na bile gitmeyecek, ‘kadük’ kalacaktır.
Bu ‘başarı’da, stratejik faktörün yanında, Ermenistan’la imzalanan Protokoller’in de Türkiye’nin elini güçlendirdiği anlaşılıyor. Mesela Bayan Clinton tasarının reddedilmesini isterken bu faktörü özellikle vurguladı...
Şükrü Elekdağ’ın NTV’de Can Dündar’ın Canlı Gaste programında söyledikleri tam fotoğrafı ortaya koyuyor:
“Buna bir başarı olarak bakmak lazım. 23/22’yi tutturmak, tasarı geçmiş olsa da başarı... Neden böyle oldu? Burada bu konuşan Amerikalı milletvekillerinin açıklamalarından çıkarmak lazım. Bunlardan çoğu dedi ki ‘Ermenistan ile Türkiye arasında bir uzlaşma süreci var ve bu uzlaşma süreci de devam ediyor, bu sebeple bu uzlaşma sürecini berhava etmeyelim. İki taraf görüşsün ve bir noktada anlaşsın’ diye Türkiye lehine oy kullananlar oldu...”
Evet, Protokoller böyle elimizi güçlendirdi ama bundan sonra “Hadi TBMM’de onaylayın” diye üzerimizdeki baskılar artacaktır. Ama buna karşı Türkiye’nin “stratejik” kozlarından başka yine Protokoller’le ilgili kozları da var...
Elimizdeki kozlar
Evet, Sayın Elekdağ’ın da Canlı Gaste‘de belirttiği gibi, Protokoller’in Türkiye’ye sağladığı kazançlar vardı, Ermenistan Anayasa Mahkemesi “Türkiye’nin müzakere ederek oluşturduğu bütün protokolleri değiştirdi, kazançları ortadan kaldırdıÖ”
Türkiye de bu durumda Protokoller’in sakatlandığını, yürümeyeceğini açıkladı.
Şimdi “Protokoller’i onaylayın” diye baskılar geldiğinde, Türkiye bu şekilde “Protokoller’i sakatlayan Ermenistan Anayasa Mahkemesi’dir”, önce onu düzelttirin diye karşılık verecek.
Ve elbette başta ABD, Rusya ve Fransa olmak üzere Türkiye, Karabağ sorununda çözüm yolunun açılması için de Ermenistan’a baskı yapılmasını isteyecek.
Oylamayı bir oyla kaybettik ama Türkiye hâlâ stratejik, diplomatik açıdan ve ‘ahdi hukuk’ yönünden önemli kozlara sahiptir.
Uzun ince yolda devam...
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
İsveç'ten Ermeni Tasarısı'na onay
İsveç Parlamentosunda, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının tanınmasını öngören karar tasarısı, 1 oy farkla kabul edildi. Çeşitli partilere mensup milletvekillerinin hazırladığı Ermeni iddialarının tanınmasını içeren öneri üzerinde yapılan oylamada 130 milletvekili aleyhte, 131 milletvekili lehte oy kullandı.
Karar üzerine Başbakanlık'tan yapılan açıklamada Stockholm Büyükelçisi'nin istişare için geri çağırıldığı, Başbakan Erdoğan'ın 17 Mart'ta İsveç'e yapacağı gezinin iptal edildiği duyuruldu. Ayrıca İsveç'in Ankara Büyükelçisi yarın için Dışişleri Bakanlığı'na çağırıldı.
Parlamentonun Dış İlişkiler Komisyonunda 2 Mart 2010'da görüşülen tasarı, bugün parlamentonun gündemine getirildi. Öneriye destek veren ve karşı çıkan milletvekilleri arasında 6 saate yakın tartışmalar yaşandı.
Öneriye destek veren sol görüşlü Sosyal Demokrat Parti, Sol Parti ve Çevre Partisi'nden milletvekilleri, 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında yaşanan olayların “soykırım” olduğunu, Türkiye'nin tarihiyle yüzleşmesini ve bunu kabul etmesini savundu.
Sağ parti milletvekillerinden bazıları ise İsveç Meclisinin uluslararası bir mahkeme olmadığını kaydederek, öneriye karşı çıktılar.
Öneriyle ilgili görüşmeler sırasında bir konuşma yapan Çevre Partisi'nin Türk milletvekili Mehmet Kaplan, konuşmasında şunları söyledi:
“Önemli olan burada alacağımız karar, bu meseleyi nasıl etkileyecek, soruna çözüm getirecek mi? Olaya olmuş ya da olmamış diye bakmak yerine sonrası ne olacak, ona bakmak önemli. Türkiye'de şu anda bir taş yuvarlanmaya başladı. Yavaş yavaş artık insanlar görüşlerini açıklayabiliyor. Cesaretle tartışabiliyor. Bu taşı çıkarmamalıyız. Türkiye'de bu gelişmeleri düşünmemiz gerekiyor. Türkiye'deki son gelişmeleri zorlaştırmayalım.”
Mehmet Kaplan, milletvekillerini tasarı aleyhinde oy kullanmaya çağırdı.
88 VEKİL OYLAMAYA KATILMADI
Konuşmalardan sonra oylamaya geçildi. Oylama sonunda 130 “Hayır”, 131 “Evet” oyu kullanıldı, 88 milletvekili ise oylamaya katılmadı.
Parlamentodaki tartışmaları ve oylamaları Türkiye'nin Stockholm Büyükelçisi Zergun Korutürk de izledi.
Büyükelçi Korutürk, Ankara'ya çağrılıp çağrılmayacağı yönündeki bir soru üzerine, Ankara'dan talimat bekleyeceğini söyledi.
Görüşmeler başlamadan önce Meclis önünde Ermenilerle birlikte Türk vatandaşları da toplandı ve meclise girerek genel kuruldaki görüşmeleri ve oylamaları takip ettiler.
BAŞBAKANLIK: ERDOĞAN'IN GEZİSİ İPTAL
Başbakanlık tarafından yapılan yazılı açıklamada kararın İsveç’te 2010 Eylül ayında düzenlenecek seçimlere yönelik bazı siyasi çıkar hesapları yapılarak alındığına değinilerek, "Yerel siyasi saiklerle kabul edilen bu önerge, Türkiye-İsveç ilişkilerine ve halklarımız arasındaki yakın işbirliğine ve dostluğa yakışmamıştır" denildi.
Açıklamada ayrıca 17 Mart 2010 tarihinde gerçekleştirilmesi öngörülen Türkiye-İsveç Zirvesi ve Başbakan Erdoğan'ın bu ülkeye yapacağı ziyaretin iptal edildiği, Stokholm Büyükelçisi'nin istişareler için Ankara’ya çağırıldığı belirtildi.
Başbakanlık Basın Merkezi aracılığıyla yayımlanan konuya ilişkin “Hükümet Açıklaması” şöyle:
“İsveç Parlamentosu'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde bazı halklara soykırım yapıldığına dair bir önerge kabul edilmiş olmasını esefle karşılıyoruz. Kararı şiddetle kınıyoruz.
Dayanaktan yoksun, büyük yanlışlarla malul bu kararı halkımız ve Hükümetimiz reddetmektedir.
Kararın İsveç'te 2010 Eylül ayında düzenlenecek seçimlere yönelik bazı siyasi çıkar hesapları yapılarak alındığı aşikardır. Yerel siyasi saiklerle kabul edilen bu önerge, Türkiye-İsveç ilişkilerine ve halklarımız arasındaki yakın iş birliğine ve dostluğa yakışmamıştır.
Tarihle dürüst şekilde yüzleşilmesi için çağrı yapan Türkiye'dir. Tarihle yüzleşmekten kaçınanlar, iddialarını karşılıklı olarak görüşmekten ve gerçeği bilimsel yöntemlerle çalışarak açığa çıkarmaktan korkanlardır. Bu korkuyu taşıyanlar, küçük siyasi çıkarlar peşindeki yabancı parlamenterleri istismar etmekte ve onlar tarafından istismar edilmektedirler. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemine ilişkin iddiaların İsveç Parlamentosu gündemine girmesi böyle bir istismar döngüsünün sonucudur.
Parlamentoların ve siyasetçilerin görevi, tarih konusunda yargıda bulunmak değil, tarihten ders çıkararak geleceği inşa etmektir.
Tarihi gerçeklerin ve Türkiye'nin kendi tarihi ile ilgili görüşlerinin yabancı parlamentoların siyasi çıkar zemininde almış oldukları kararlarla değişeceğini sananlar ağır bir yanılgı içindedirler.
17 Mart 2010 tarihinde gerçekleştirilmesi öngörülen Türkiye-İsveç Zirvesi ve Sayın Başbakanımızın bu ülkeye yapacağı ziyaret iptal edilmiştir.
Stokholm Büyükelçimiz, istişareler için Ankara'ya çağrılmıştır.”
Hürriyet
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
"Türkiye'ye soykırımı zorla kabul ettiremeyiz"
Amerikan Temsilciler Meclisi alt komitesinde onaylanan Ermenilerin yaşadığı 1915 olaylarına soykırım denmesi çağrısı Türkiye'nin tepkisine yol açarken, Ermeni diyasporası ve Ermenistan'da ise memnuniyetle karşılandı.
Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbandyan karardan memnuniyet duyduğunu ifade etti.
Nalbandyan, "Bu, Amerikan ulusunun evrensel insan değerlerine bağlılığının yeni bir göstergesi ve insanlığa karşı suçların önlenmesi yönünde önemli bir adım oldu." dedi.
Ermeni diyasporasının temsilcileri ise Türkiye'nin ABD ile ilişkilerin bozulacağı yolundaki uyarısının siyasi bir şantaj olduğunu ve Türkiye ile Fransa ve soykırım nitelemesini kabul eden diğer 20'ye yakın ülke arasındaki ilişkilerin normal olduğunu söylüyor.
Peki, Ermenistan'ın tavrı ne yönde ve ABD odaklı soykırım tartışması, Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi sürecini nasıl etkileyecek?
Bu soruları, BBC Türkçe'den Güney Yıldız Ermenistan'ın önde gelen düşünce kuruluşu Kafkas Enstitüsü'nün direktörü Alexander İskandaryan'a yöneltti.
Alexander İskandaryan: Türkiye, bu süreci kendisi üzerinde bir baskı unsuru olarak görüyor. Zaten iç politikada önemli sorunlar yaşıyor. 2011'de seçimlere gidilmesi gündemi var. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oyları da yüzde 30 civarında olacak gibi görünüyor. Ben böyle bir durumda, dışarıdan gelen bu tür bir baskının Türkiye'nin protokolleri onaylaması için yeterli olabileceğini gerçekçi bulmuyorum. Türkiye'nin protokolleri sembolik tarih olan 24 Nisan'dan önce onaylayacağı konusunda da iyimser değilim. Bence, yakınlaşma sürecinde - ki bence şu an bu süreç bir krizi yaşıyor - sorunların gerçek kaynağı Ankara'da. Erivan'da değil. Ermenistan parlamentosu açısından da Türkiye ile protokollerin onaylanması konusunda hiçbir sorun yok. Türkiye'nin protokolleri onaylaması durumunda Ermenistan parlamentosu da onaylayacak. Dolayısıyla, soru Amerika'daki soykırım oylamasının Türkiye'nin iç politikadaki dengesini nasıl etkileyeceği. Bu konuda net bir sonuca varmak için ise bir süre daha beklemek gerekli.
Güney Yıldız: Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin dış baskıyla karar almayacağını açıkladı. Bazı yorumcular ise, Amerikan kongresindeki tartışma Türkiye'nin protokolleri onaylamayı askıya almasına neden olabilir yorumunu yapıyor. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?
Alexander İskandaryan: Evet bence bu mümkün. Fakat yalnızca, Washington'daki oylama nedeniyle değil. Yakınlaşma süreci geçtiğimiz birkaç aydır zaten bir krizi yaşıyor. Belki bu süreç için henüz öldü diyemeyiz fakat umutların pek yüksek olmadığını da söylemek gerek.
Sınırların açılması mı? Soykırım tasarıları mı?
BBC: Peki sizce şu anda Ermenistan'daki Ermeniler için yakın vadede hangisi daha önemli? Protokollerin Türkiye tarafından onaylanıp sınırların açılması mı, yoksa Amerikan kongresinin 1915 olaylarına soykırım demesi mi?
Alexander İskandaryan: Bu ikisi farklı şeyler. Soykırım Ermenistan'ın ve Ermenilerin tarihinin bir parçası. Dedelerimizin, Baba annelerimizden dinlediğimiz birşey. Bu sorunu Ermeni mantalitesinden çıkarmanız mümkün değil. Ermeni diyasporası için ise bu daha da açık bir mesele. Zaten Amerika'da bu karar için lobi yürütenler de Ermeni asıllı da olsalar, Amerikan vatandaşları. Soykırım kararları da tarihte, daha Ermenistan bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkmadan önce bile alınmaya başlamıştır. Dolayısıyla bunu durduramazsınız. Fakat, yakınlaşma meselesi diyasporanın değil Ankar ile Erivan arasındaki ikili bir meseledir, ya da öyle olmalıdır.
BBC:Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan birkaç ay önce Parlamentoda yaptığı bir konuşmada, soykırım tartışmasının da Türkiye ile yakınlaşma içinde hallolacağına inandığını söylemişti. Sizce, Ermenistan'da soykırım tartışmasını yakınlaşma sürecine destek vererek çözmek isteyenler mi çoğunlukta, yoksa dışarıdan baskı uygulama yanlısı olanlar mı?
Alexander İskandaryan: Bence Türkiye'ye baskı uygulayarak soykırımı kabul etmeye zorlamak gerçekçi değil. Belki ilerde böyle bir an gelecektir fakat bu bugünün meselesi değil. Üç milyon nüfuslu küçük bir ülke olan Ermenistan'ın da 70 milyonluk büyük bir güç olan Türkiye'nin soykırımı kabul etmesini sağlaması mümkün değil. Yakınlaşma süreci dahi, sadece Ermenistan'la Türkiye arasında olmuyor. Amerika, Rusya, Avrupalılar gibi büyük güçlerin de dahil olduğu bir süreç. İlişkilerin normalleşme sürecinde Ermenistan dahi Türkiye'yi soykırımı tanıması için baskı yapmıyor.
Timeturk
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
ABD meclisinden geçen sözde soykırımı kabul yasası, Ermenileri hareketlendirdi
Daşnaksütyun Partisi'nin Genel Sekreteri Manoyan, 1915 olayları ile ilgili tasarının, ABD tarafından kabulünün, Ermenilerin Türkiye'den toprak ve tazminat talep etmesinin önünü açacağını söyledi.
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin geçen hafta Ermeni soykırımı tasarısının kabul etmesi Ankara-Washington gerilimini tırmandırdı. TESEVin davetlisi olarak gittiğimiz Erivan'da ise bu konuda memnun bir sessizliğin hakim olduğunu gözledik. Ermeni diasporası üzerinden etkili görülen Daşnaksütyun Partisi'nin Uluslararası Genel Sekreteri Giro Manoyan ile tasarının kabul edilmesinin ardından cumartesi günü bir araya geldik. Manoyan'ın AkŞam'a değerlendirmeleri söyle:
- Türkiye ile protokollerin gündeme gelmesinin ardından hükümetten ayrıldınız. İlişkilerin gelişmesini istemiyor musunuz?
Biz Türkiye ile ilişkilerin hiçbir önkoşul olmadan gelişmesini istiyoruz. Protokollerde kelime oyunu yapılıyor. Karabağ, soykırım ve yasal sınır konularında bu protokoller bize önkoşullar dayatıyor ve biz bunu istemiyoruz.
ERMENİLER PROTOKOLE KARŞI
- Sizin partiniz diaspora üzerindeki gücü ile tanınıyor. ABD'nin 1915'i soykırım olarak tanımasına uğraşıp, Türkiye'yi sıkıştıracağınıza bu konunun protokol süreciyle iki ülke arasında çözülmesini sağlasanız daha yapıcı olmaz mı?
Benim görüşüme göre Ermenilerin çoğu bu protokollere karşı. Türkiye ile Ermenistan arasındaki protokollerin onay süreci zaten bir süredir askıda. Bunun tasarı ile bir ilgisi yok. Türkiye Karabağ sorunu çözülmeden protokolleri onaylamayacak. Süreci baltalayacak olan protokoller değil. Türkiye'nin duruşu nedeniyle süreç zaten tıkanmış durumda.
- Karabağ sorunu tümüyle çözülmese ancak işgal altındaki 7 reyondan çekilme sinyali verilemez mi Türkiye'nin elini rahatlatmak için?
Reyonlarda çekilme basit bir şey değil. Bu ancak Karabağ konusunda kapsamlı bir mutabakata varılması ile ilgili ve bu da çok kısa bir sürede olacak birşey değil.
- Tasarının Dış İlişkiler Komitesi'nde tanınmasının ardından mutlu musunuz?
Henüz mutlu değilim, çünkü süreç daha tamamlanmadı. Eğer Türkiye ABD'deki tasarıya bu kadar önem vermeseydi, bizim için de bu kadar büyük bir sembolik önemi olmazdı. Bizim bundan sonra izleyeceğimiz yol Türkiye'ye dışarıdan baskı yapmak ve sivil toplumla diyaloğa geçmek olacak.
MEVCUT HAKTAN VAZGEÇMEYİZ
- Soykırım kabul edilirse, ardından ne geliyor sizin için?
Benim bu konuya cevabım, buradaki herkes tarafında kabul edilmiyor olabilir. Ama bize göre, Türkiye ile mevcut sınırlar yasal sınırlar değil. Tarihi olarak Batı Ermenistan bize ait. (Türkiye'nin doğu illerini kastediyor) Bu konuda elimizde ABD Başkanı Wilson'un onayladığı tahkim senedi var. Sevr yürürlüğe girmedi ama tahkim senetlerinin bu uluslar arası anlaşma gibi yürürlüğe girmesine gerek yok ve bu belgenin altında da Osmanlı yetkililerinin imzası var. Ermenistan ile Türkiye hiçbir zaman mevcut sınırların yasal olduğu üzerine anlaşma yapmadı.
- Yaşadığımız bu yüzyılda gerçekten Türkiye'den toprak talebinde bulunabileceğinize inanıyor musunuz?
Gelecekte ne olacağını asla bilemezsiniz. Bu olabilir de, olmayabilir de. Ama bizim mevcut haklarımızdan vazgeçmememiz gerekiyor. Eğer elinizdeki haklardan vazgeçerek müzakere ederseniz, hiçbirşey alamazsınız. Türkiye Batı Ermenistan'ı bu şekilde kullanmaya devam edecekse, 1915'ten beri kullanımı için bize para ödenmesi gerekiyor. Bir de zaten bizim olan topraklarımıza giriş izini için bazı ayrıcalıklarımız olmalı. Mesela vizeye gerek olmamalı, bölge askersizleştirilmeli.
Soykırımın tanınması ulusal güvenlik konusu
- 1915 olaylarını soykırım olarak tanımak ve Batı Ermenistan miti kimliğinizin ayrılmaz parçaları mı?
Ermeni medeniyetinin büyük kısmı Batı Ermenistan'da gerçekleşti. Ermenilerin tarihteki 10 başkentinin 7'si bu sınırlar içinde. Soykırım ise tüm Ermeniler için evrensel gerçek. Soykırımın tanınması, Ermeniler için bir ulusal güvenlik konusu. Soykırımın tanınmasının ardından ne yapılacağı ise, Ermenilerin farklı düşündüğü bir konu. Soykırım, özellikle diasporanın kimliğinin ayrılmaz bir parçası.
Türkiye Naziler gibi görülecek
- ABD Parlamentosu'nun 1915'i soykırım olarak kabul etmesi sizin hayatınızda neyi değiştirecek?
Biz 1973'ten beri dünyanın hemen her ülkesinde soykırımın uluslararası alanda kabulü için uğraşıyoruz. Bu Türkiye'nin soykırımı reddetmesine yönelik bir tepki hareketi. Pek çok şey değişecek. Kaliforniya'da soykırım mağdurlarının sigorta şirketlerine açtığı tazminat davaları ABD hükümeti bunu resmen soykırım kabul etmediği için reddedildi. 'Eğer soykırım yoksa, mağduru da yoktur' mantığıyla bu başvurula anayasaya aykırı bulundu. Soykırımın kabulü bu başvuruların önünü açacak. Bu durum Türkiye ile değilse de, sigorta şirketleri ve mağdurlar arasında bir durum. Aynı zamanda medyada 'soykırım iddiaları' denemeyecek eğer resmen kabul edilirse. 'Türkiye soykırımı kabul ederse Naziler gibi görülecek' yorumları son derece yanlış. Tam tersine, Türkiye bunu kabul etmediği sürece Naziler gibi görülecek.
Erivan, 24 Nisan öncesi imza çekmez
- 24 Nisan'da Obama ne yapar bu sene?
Ne olacağını bekleyip görmek lazım. O zamana dek yaşanacaklar çok önemli. Ama ben Ermenistan Hükümeti'nin Obama'yı garip bir duruma sokmak isteyeceğini sanmıyorum. Bu nedenle 24 Nisan öncesi protokol sürecini bitirmeyeceklerdir diye düşünüyorum. Bunu 25 veya 26 Nisan'da yapabilirler, ama 24'ünde değil.
Akşam / Şenay YILDIZ
http://www.haber3.com/toprak-ve-tazm...er-557178h.htm
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Başbakan, İngiltere'de sınır dışı ederiz diye uyardı Ermenistan sert tepki gösterdi. İşte ipleri geren karşılıklı açıklamalar;
Ermenistan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’de yasal olmayan bir şekilde çalışan binlerce Ermeni kaçak göçmeni sınır dışı edebileceğine yönelik açıklamalarını kınadı. Erivan'dan yapılan açıklamada Erdoğan'ın sözlerinin akıllara Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan 'katliamı' getirdiğini belirtildi.
Ermenistan Başbakanı Tigran Sarkisyan, “Bu tür siyasi açıklamalar, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesine yardımcı olmayacaktır. Türk Başbakan bu tür açıklamalar yaparak insanların aklına 1915 yılında yaşanan olayların gelmesine neden oluyor” dedi.
Erdoğan, dün BBC Türkçe’ye verdiği bir röportajda, İsveç ve ABD'de son dönemde yapılan oylamaların Türkiye ile Ermenistan ilişkisinin normalleşme sürecine zarar verdiğini ve Ankara’nın Türkiye’de yasal dışı olarak barınan ve çalışan 100 bin Ermeni’ye hoşgörü göstermek zorunda olmadığını ifade etti.
http://www.internethaber.com/erdogan...tu-237806h.htm
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Allah aşkına ne bekliyordunuz ki.Başbakanımız tüm dünyanın gözü önünde diplomatik etiğe yakışmayacak bir şekilde İsrail Devlet Başkanına,siz katilsiniz,çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz dedi,o kişiyi ve tüm İsraili yerin dibine soktu.Sonra gittiler Azerbaycanı satıp Ermenistanla protokoller yaptılar(ben sırf ülker ve diğer şirketlerle Ermeni pazarına girerek kendilerini zengin etmek istediğini düşünüyorum akp takımının),hem Azerbaycanı kaybettiler hem de Türkiye'nin kendi kendini mahkum etmesine neden oldular.O oturumu bir yahudi yönetti,iç tüzüğü ihlal ederek oturumu dakkalarca uzattı.Yerin dibine sokulmuş bir milletin soyundan geldiği için bunu yaptı belki de.Ayrıca Amerikada yahudi lobisinin ne kadar güçlü olduğunu tüm dünya biliyor.Sen İsraili yerin dibine soktuktan sonra, tabiki sana artık ordaki yahudi ya da israil asıllı siyasetçilerden destek gelmeyeceği gibi aleyhine de çalışacaklardır.Amerikan başkanı da konuşmasında soykırım kelimesini kullanırsa hiç şaşırmayacağım..
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Türkiye soykırımı tanıyan ülkelere dava açabilir
Birbiri ardına soykırımı tanıyan 21 ülkeye karşı Türkiye’nin dava açması gündemde. CHP ve MHP’li vekiller konuyu tartışmaya açtı. Ancak parlamentolarında soykırımı tanıyan ülkelere karşı dava açılıp açılmayacağına ilişkin son kararı hükümet verecek. Hükümetten ise şu ana kadar ses yok.
Dava konusundaki ilk tartışmayı MHP Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı gündeme getirdi. Bölükbaşı, hafta başında yaptığı açıklamada, Ermeni iddialarının uluslararası alanda tanınması çabalarıyla Türkiye'nin bugüne kadar "siyasi zeminde" mücadele ettiğini belirterek, yargı zeminine geçilmesinin tartışılması gerektiğini söylemişti.
Yaklaşık 35 yıl Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapan Emekli Büyükelçi Bölükbaşı, hukuki zeminin dayanağının ise 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi olduğunu ifade etmişti.
Meselenin hukuki zemine taşınması girişimleri bir süredir devam ediyor. Bölükbaşı'nın yanı sıra bir diğer emekli büyükelçi, CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ da bu konuda bir çalışma hazırladı.
Elekdağ’ın ilk olarak 2008 yılında hazırladığı bu kapsamlı çalışmayı, güncelleyerek kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de sunduğu bildiriliyor.
İKİ HUKUKİ YOL
BM Soykırım Sözleşmesi'ne ve soykırımla ilgili bugüne kadar içtihat oluşturan mahkeme kararlarına dayanarak yapılan bu çalışmalara göre, Türkiye'nin önünde iki hukuki yol var.
Bunlardan ilki, bugüne kadar Ermeni iddialarını tanımış olan 20'yi aşkın ülke hakkında Uluslararası Adalet Divanı'na başvurulması.
İkinci yol da Ermenistan'a 1915 olaylarının değerlendirilmesi için Lahey Uluslararası Tahkim Mahkemesi'ne gidilmesi önerisi yapılması.
BM Soykırım Sözleşmesi, geçmişe dönük olarak işletilemiyor. Bu nedenle de Türkiye'nin ikinci seçeneği gündeme getirmesi için ilk etapta yapması gereken Sözleşme'nin 1915 olaylarına uygulanmasını kabul etmesi.
BİRİNCİ SEÇENEK: TÜRKİYE SOYKIRIMI TANIYAN ÜLKELERE DAVA AÇAR
Elekdağ'ın yaptığı çalışmaya göre, Fransa ve iddiaları kabul eden diğer ülkeler, BM Sözleşmesi'ni iki açıdan ihlal ediyor.
Sözleşme'ye göre, bir devlete yöneltilen soykırım suçlamasının yetkili hukuki mercilerin tahkikatına dayanması gerekiyor. Ayrıca, soykırım eyleminin varlığının saptanması için yine Sözleşme'de belirtilen yetkili mahkemenin karar alması bir zorunluluk.
Dolayısıyla Türkiye, söz konusu iki gerekliliğin olmamasına rağmen Ermeni iddialarının tanınmış olmasına itiraz etme hakkına sahip.
Soykırım Sözleşmesi'nin 9'uncu maddesine dayanarak Uluslararası Adalet Divanı'na yapılacak bu başvuruda, dünya parlamentolarının 1915 olaylarının "soykırım" olduğuna karar verme yetkilerinin olup olmadığı ve yine Sözleşme'nin 2'nci maddesine göre olayların "soykırım" tanımına girip girmediği sorularının yanıtlanması istenebilir.
İKİNCİ SEÇENEK: TÜRKİYE, ERMENİSTAN’I İKNA EDİP, TAHKİME GİDER
İkinci seçeneğin izlenmesi durumunda birinci yoldakinin aksine Türkiye'nin tek başına hareket etmesi mümkün değil. Çünkü ülkeler arasındaki ihtilafların tahkime götürülebilmesi için bütün tarafların rıza göstermesi şartı bulunuyor.
Bu durumda, Lahey Tahkim Mahkemesi'nin konuyu değerlendirebilmesi için Türkiye'nin yanı sıra Ermenistan’ın da bunu kabul etmesi gerekiyor.
Elekdağ'ın hazırladığı çalışmada, Ermenistan'ın bu öneriyi kabul etmesi veya reddetmesi durumunda yaşanabilecekler inceleniyor.
Ermenistan'ın öneriyi kabul etmesi durumunda, tahkimle ilgili hukuki süreç de başlamış olacak. Ancak iki tarafın birlikte kuracağı hakemlik organının çalışabilmesi için tarafların bir "tahkimname" yani süreci belirleyen bir metin üzerine anlaşması gerekiyor. Bu metnin hazırlanmasının yıllar sürebileceği belirtiliyor.
Ancak çalışmada, "Erivan'ın tahkim yolunu kabul etme olasılığı sıfırdır" deniliyor. Çünkü Ermenistan'ın elinde yeterli kanıt olmadığı için kabul etmeme olasılığı ağır basıyor.
Üstelik, tahkim seçeneğini kabul edecek bir Erivan hükümetinin 1915 olaylarını tartışma konusu haline bile getirmeyen Ermeni halkına bu kararını anlatması da oldukça zor.
Ermenistan'ın kabul etmemesi durumunda, Türkiye'nin uluslararası alanda moral ve siyasi üstünlüğü ele geçireceği ifade ediliyor.
Çalışmanın sonuç bölümünde ise, "Türkiye'nin tahkim önerisinde bulunması, her açıdan yararınadır. Hiçbir riski yoktur. Türkiye'nin bu yolda bir önerisi dünyanın ezberini bozacak, Türk savlarına inandırıcılık sağlayacaktır" deniliyor.
"ERMENİ SOYKIRIMI"NI KABUL EDEN ÜLKELER...
Hürriyet / Dünya / 19 Mart 2010
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Ukrayna'nın Harkov bölgesindeki bir yerel belediye meclisi, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili daha önce kabul ettiği kararını iptal etti.
Kırım Haber Ajansı'nın haberine göre, İzyum Şehir Belediye Meclisi, Aralık 2009'da kabul ettiği Ermeni iddialarıyla ilgili kararı, 26 Mart'ta yapılan toplantıda iptal etti.
Haberde, Ukrayna'da alınan bu iptal kararının, dünyada 1915 olaylarıyla ilgili ilk iptal örneği olduğu belirtildi.
Karara ilişkin açıklama yapan ve iptal kararının alınması için çok çalıştıklarını belirten Kırım Azerbaycanlılar Derneği Başkanı Rehim Hümbetov, "Artık Ermeni iddialarına ilişkin kabul edilen kararların iptali için uluslararası düzeyde mücadele etme vaktinin geldiğini" söyledi.
Hümbetov, belediye meclisinin daha önce aldığı kararın, Ukrayna kanunlarına aykırı olduğunu belirterek, incelenmesi ve iptali için İzyum savcılığına da başvurduklarını ve yoğun çabalar sonucunda kararın iptal edilmesini sağladıklarını belirtti.
Yaklaşık 60 bin nüfuslu şehir, Harkov'un merkezinden 120 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/14300777.asp?gid=373
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Amerika da ermeni soykırımı kabul edilmeli mi ya da edilmemeli mi” diye bir oylama var;
http://www.msnbc.msn.com/id/21253084
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
ABD Başkanı Barack Obama, 24 Nisan açıklamasını yaptı
Obama, yayımladığı açıklamada, "Bu ciddi anma gününde, 95 yıl önce başlayan 20. yüzyılın en büyük katliamlarından birini hatırlıyoruz. Tarihin bu karanlık anında, Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde 1.5 milyon Ermeni katledilmiş ya da ölüme yürümüştü" dedi.
Bu günün, "bu korkunç olayların üzerinde düşünme ve ders çıkarma günü olduğunu" ifade eden Obama, 1915 olaylarına ilişkin görüşlerini tutarlı bir biçimde ifade ettiğini ve bu tarihe ilişkin görüşünün değişmediğini açıklamasında bir kez daha tekrarladı.
Obama, "gerçeklerin tam, samimi ve adil biçimde ortaya çıkarılmasının herkesin yararına olduğunu" belirterek, "Meds Yeghern (büyük felaket) Ermeni halkının tarihinde yıkıcı bir bölüm ve onun anısını, öldürülenlerin onurlandırılması adına canlı tutmalıyız ve böylece geçmişin ağır yanlışlarını tekrarlamayız" ifadesini kullandı.
"1915 yılında Ermenileri kurtaran Türkleri selamladığını" kaydeden Obama, "bu acılı tarih konusunda Türkler ile Ermeniler arasında ve Türkiye içindeki diyaloğun kendisini cesaretlendirdiğini" dile getirdi.
Obama, şunları kaydetti:
"Türk ve Ermeni halkları, birlikte, ortak tarihlerini ve ortak insanlıklarını kabul ettikleri zaman daha güçlü olacaklar. 1915'in insaniyetsizliğiyle yüzleşirken bile, Ermeni halkının fevkalade ruhundan ilham aldık. Hiçbir şey Meds Yeghern'de (büyük felaket) öldürülenleri geri getiremese de Ermenilerin son 95 yıl boyunca dünya genelinde yaptığı katkılar, Ermeni halkının gücü, azmi ve cesaretinin vasiyeti olarak duruyor."
"Ermeni halkının yılmaz ruhunun, onları yok etmeye kalkışanların üzerinde kalıcı bir zafer" olduğunu ifade eden Obama, "birçok Ermeni'nin 1915 yılının korkunç olaylarından kurtulanlar olarak ABD'ye geldiklerini, nesiller boyunca Ermeni kökenli Amerikalıların, ABD toplumunu zenginleştirdiğini, ekonomisini destekledikleri ve demokrasisini güçlendirdiğini" ifade etti.
Obama, "Ermenilerin güçlü gelenek ve kültürünün, daha iyi bir gelecek inşa etmek için dünya toplumuyla ortaklık kurarak, uluslar topluluğunun bir parçası haline gelen yeni bir cumhuriyetin temeli olduğunu" vurgulayarak, "Bugün, bu karanlık geçmişi aşan ve gelecek için bize umut veren katkılarından dolayı, derin takdirle 1915'in çok kötü olaylarını anmak için onlarla ve her yerdeki Ermenilerle birlikte duruyoruz" dedi. http://www.ntvmsnbc.com/id/25086168/
Obama'nın 24 Nisan konuşmasının İngilizce metni
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
1915 olaylarını anmak için Haydarpaşa Garı’na gelen İHD üyelerine, aralarında emekli Org. Edip Başer’in de bulunduğu bir grup tepki gösterdi.
Haydarpaşa Garı’nın girişinde toplanan ''İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon'' üyesi grup, 24 Nisan 1915'de gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamadığı öne sürülen ''220 Ermeni aydın''ın fotoğrafıyla oturma eylemi yaptı.
Burada bir basın açıklaması yapan İHD Onur Kurulu Üyesi Avukat Eren Keskin, 24 Nisan 1915'de İstanbul'da aralarında sanat, edebiyat, düşünce ve kültür dünyasının temsilcilerinin de bulunduğu 220 Ermeni aydının göz altına alındığını anlattı.
Keskin, bu kişilerin önce merkez cezaevi olarak kullanılan Mehterhane'ye, ertesi günde Sarayburnu'na götürülerek bir gemiye bindirildiği ve Haydarpaşa Garı'na götürüldüğünü kaydetti
Bu kişilerin oradan nereye götürüleceklerine ilişkin bir bilgi verilmeksizin Anadolu'ya doğru yola çıkarıldıklarını savunan Keskin şöyle konuştu: ''Bir grup Ayaş'a, bir grup Çankırı'ya götürüldü. Ayaş'a götürülen 70 kişiden 58'i, Çankırı'ya götürülen 150 kişiden 81'i öldürüldü. Söz konusu ırkçı anlayış ve uygulamalar sonucunda, Ermenilerin sadece canlarına kast edilmedi. Mallarına, mülklerine, tarihlerine el konuldu. Bu anlayışı sürdürenler, bizlere yalana dayalı bir resmi tarihi dayatarak gerçeği unutturmak istiyorlar. Bizler 95 yıldır bu yalana inanmıyoruz. Gerçeğin ortaya çıkmasını istiyoruz. Soykırım insanlık suçudur ve bir daha asla diyoruz.''
Grup, basın açıklamasının ardından, yanlarında getirdikleri karanfilleri denize attı.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25086078/
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Ankara ve Erivan'da gözler ABD Başkanı Barack Obama'nın yapacağı 24 Nisan konuşmasına çevrilmişken, Ermenistan'ın başkenti Erivan'da bir grup protestocu Türk bayraklarını yaktı. Erdoğan, Gül ve Davutoğlu'nun posterleri de ateşe verildi. Göstericiler Obama'ya "Sözünü tut, soykırım sözünü kullan" çağrısı yaptı, Türkiye aleyhine slogan attı.
Ermenistan'ın başkenti Erivan'da bir araya gelen onbinlerce gösterici kent merkezinden Soykırım Anıtı'na yürüdü, Türkiye'ye "sözde soykırımı kabul edin" çağrısı yaptı.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan da göstericilerin arasındaydı.
Ermenistan Devrimci Federasyonu Taşnaksütyun taraftarları olduğu belirtilen kişiler, Türk Bayrağı ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun posterlerini ateşe verdi.
Din adamlarıyla birlikte onbinlerce kişi, 1915'te ölenler için dua etti. Bazı Ermenilerin öldürülen gazeteci Hrant Dink'in fotoğraflarını taşıması dikkat çekti.
Göstericilerin gündeminde 'Türkiye ile askıya alınan protokol süreci' vardı.
Göstericilerden bazıları fikirlerini şu sözlerle açıkladı:
- "Bizler soykırımın kabul edilmesini istiyoruz ve Türkiye ile imzalanan protokoller bu sürece herhangi bir engel olamaz"
- "Eğer biz Türkiye ile ilişkilerimizi normalleştirirsek soykırımın tanınması süreci daimi olarak ertelenecektir. Ve soykırım kabul edilene dek Türkiye ile ilişkilerimiz gerçekten iyileşmeyecektir"
- "Ben cumhurbaşkanımızla aynı fikirdeyim. Sarkisyan Türkiye'yle ilişkilerin düzeltilmesi için her şeyi yaptı. Şimdi onların karar verme zamanı. Türkiye, soykırımı kabul ettiğinde, ilişkilerimizi düzelteceğiz. Cumhurbaşkanımız haklı."
AK Parti'den kınama
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, "Ermenistan'da bugün yapılan gösteriler sırasında bayrağımızın, Sayın Cumhurbaşkanımız'ın, Sayın Başbakanımız'ın ve Sayın Dışişleri Bakanımız'ın posterlerinin yakıldığı görülmüştür. Bu menfur eylemi şiddetle kınıyoruz" dedi.
Çelik, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, "Ermenistan'da bugün yapılan gösteriler sırasında bayrağımızın, Sayın Cumhurbaşkanımız'ın, Sayın Başbakanımız'ın ve Sayın Dışişleri Bakanımız'ın posterlerinin yakıldığı görülmüştür. Bu menfur eylemi şiddetle kınıyoruz. Bu eylemlerin Ermenistan devlet yetkililerinin önünde ve bir parti tarafından yapılmasını kaydediyoruz. Bayrağımıza ve Türk Devlet adamlarına donuk bu çirkin eylemlerin vicdanlarda mahkum olması kaçınılmazdır" dedi.
Washington'da da gösteriler vardı
Washington'da, Beyaz Saray'ın önünde de gösteriler vardı. Bir grup Ermeni kökenli gösterici, "Obama sözünü tut" pankartı taşıdı; "Soykırım sözünü kullan" çağrısı yaptı.
Ermeniler, Türkiye'nin Amerika'yı susturduğunu iddia etti; ağızlarına kırmızı bant taktı.
Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Lübnan'da da binlerce kişi, Beyrut'taki Burc Hamut stadyumunda toplandı; Türkiye karşıtı sloganlar attı.
Birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi, Fransa, Rusya ve Belçika'da da törenler vardı.
http://www.cnnturk.com/2010/dunya/04...7.0/index.html
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
'Bu belge soykırım tezini çürütecek'
ADANA, (DHA) 25 Nisan 2010
ÇUKUROVA Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Tarihçi Cezmi Yurtsever, ABD'nin devlet arşivinden elde ettiği ‘çok gizli’ belgenin söz soykırım iddialarını esastan çürüttüğünü, 1961 yılına kadar açıklanması yasak olan raporda 1915 olayları sonrasında Türkiye'den 817 bin 878 Ermeni'nin ayrıldığını, İstanbul ve Anadolu'da 281 bin Ermeni’nin yaşadığı bilgilerinin yer aldığını söyledi.
Osmanlı yönetiminin Ermeniler'le ilgili sürgün, göç ve ölümler dahil 1915-22 yılları arasında yaşananlar ilgili ABD'nin devlet arşivinde ‘NARA 867.4016/816' kayıtlı üzerinde ‘1961 yılına kadar açılması yasak -çok gizlidir' damgası bulunan belgenin bir kopyasına ulaştığını açıklayan Cezmi Yurtsever, şunları söyledi:
“James W. Gerard imzası ile ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen Kasım 1922 tarihli raporda 1922 itibarıyla dünyada yaşayan Ermeniler'in toplu sayısı hakkında bilgiler yer alıyor. Bu belgede Türkiye'den mülteci kamplarına gelen Ermeniler'in sayısı 817 bin 878 olarak gösteriliyor. Bu bilginin İngiliz elçiliği ve Yakındoğu Yardım Kuruluşu'ndan 1921 itibarıyla alındığı ifade ediliyor. İstanbul ve Anadolu'da 281 bin Ermeni yaşadığı bilgilerine yer veriliyor. Dünyadaki Ermeniler'in toplam sayısı da 3 milyon 4 olarak açıklanıyor. Bu bilgiler 1915 olayları sonucu 1 milyon 500 bin Ermeni'nin soykırıma uğradığı görüşlerini propaganda ortamlında savunan Ermeni Diasporası'nın tarih tezlerinin esastan sorgulanmasını sağlıyor. Başkan Obama'nın ülkesi ABD'nin devlet arşivinde yer alan çok gizli belgede yer alan bilgiler, 1915 olayları sonucu göç ettirilen Ermeniler'in soykırıma uğradığı görüşlerinin gerçekleri yansıtmadığını açıklıyor. Ermeni Diaspora çevreleri ve onlara destek verenlerin propaganda ortamında yıllardır sürdürdükleri soykırım bilgilerinin abartılı olduğu kadar, tarihi analiz ve eleştiriler dikkate alınırsa gerçekleri yansıtmadığını gözler önüne seriyor. ABD devlet arşivinde yer alan bu belge Ermeni Diasporası’nın soykırım propagandasını çürütecek özelliktedir.”
Yurtsever, 26-30 Nisan tarihleri arasında Adana Büyükşehir Belediyesi önünde açacağı sergide 1915'ten 1922'ye kadar geçen zaman içindeki Ermeni göçleri, yerleşim ve yapılan yardımlarla ilgili olarak Ermeni gizli belgelerinin yer aldığı AGBU kuruluşunun arşivinde yer alan fotoğraf ve belgeleri ‘Adana'dan -Halep'e Tehcir Yolu' adıyla sergileyeceğini kaydetti. Yurtsever ayrıca, belgenin aslı ve eklerinin birer örneğini ‘www.cezmiyurtsever.com' sitesinde yayınlayarak dünyanın her yerinde yaşayan ve Ermeni olayları ile ilgilenenlerin bilgisine sunacağını bildirdi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14526305.asp?gid=373
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Arjantin mahkemesi: Türk devleti 'soykırım' suçlusu
Sözde "Soykırım Anma Günü” olarak kabul edilen 24 Nisan tarihi yaklaşırken, Arjantin Türkiye'ye ağır darbe indiren bir yargı kararı aldı. Diğer ülkelerden farklı olarak Arjantin'de alınan yargı kararı gereğince, ilk kez Türkiye'nin "insanlığa karşı suç işleyen bir ülke" olduğuna hükmedildi.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın dün, ABD Başkanı Barack Obama’dan geleneksel başkanlık açıklamasında bu yıl “soykırım” sözcüğünü kullanmasını şahsen istediğini açıklamasının ardından, bugün de Arjantin mahkemesinin 1915 olaylarına ilişkin tarihi bir karar verdiği bildirildi.
Arjantin'in hassas davaları üstüne almasıyla ünlü yargıcı Norberto Oyarbide'nin açıkladığı mahkeme kararında, "Türk devleti 1915-1923 yılları arasında vatandaşı bir buçuk milyon Ermeni'yi sistemli bir şekilde yok ederek soykırım suçu işledi" ifadeleri yer alıyor.
Ermeni asıllı Arjantin vatandaşı Gregorio Hayrabediyan'ın 2000 yılında yargıya başvurarak 1. Dünya Savaşı sırasında Sivas ve Harput'ta yaşayan aile fertlerinin akıbetlerinin Türkiye'ye sorulması isteğiyle başlayan 11 yıllık yargı sürecinin sonunda dünya tarihinde ilk kez sözde ermeni soykırımı sorumlularına "evrensel yargı yetkisi" de tanındı. Mahkeme sonrası açıklama yapan Hayrabediyan'ın avukatı, kararın, Şili diktatörü Augusto Pinochet hakkında İspanyol yargıç Baltazar Garzon'un verdiği "insanlığa karşı işlenen suçların evrensel yargılanması" hükmüne dayandırıldığını söyledi.
Mahkeme kararı Türkiye aleyhine herhangi bir cezai müeyyideyi beraberinde getirmiyor ancak Ermeni örgütlerinin uluslararası forumlarda ve mahkemelerde Arjantin mahkemesinin verdiği bu yargı hükmünü delil olarak kullanabilmesinin önünü açıyor. Arjantin'de alınan kararın en önemli yanı ise daha öncekilerde Ermeni iddialarının tanınması söz konusuyken, bu kez ilk defa Türkiye hakkında bir yargıya varılmış olması.
Evrensel yargı yetkisi, "belli bir ülkede işlenmiş olmasına karşın aslında bütün insanlığa karşı işlenmiş sayılan suçların cezasız kalmasını önlemek için, bütün ulusal mahkemelerin yetkisinde bulunan suçların faillerinin, suçun yerine, fail ya da mağdurun vatandaşlığına bakılmaksızın yargılanabilir olması" anlamına geliyor. Yani fiil ile ilgili devlet arasında herhangi bir bağlantı noktası olmasa bile yargı yetkisinin varolması durumudur.
11 YIL SÜREN DAVADA ALMANYA'NIN GÖNDERDİĞİ BELGELER ETKİLİ OLDU
Türkiye'nin "soykırım suçlusu" ilan edildiği dava, 2000 yılında Gregorio Hayrabediyan'ın insan hakları evrensel beyannamesinde yer alan "gerçeği öğrenme hakkı" ilkesine dayanarak, Birinci Dünya Savaşı sırasında Sivas ve Harput'ta yaşayan ailesinin akıbetinin araştırılması için yargıya başvurmasıyla başladı.
2002 yılında yargıç Oyarbide, Türkiye'ye resmi başvuruda bulunarak, Hayrabediyan ailesinin "akıbeti" hakkında kendisinin bilgilendirilmesini ve kurbanlarla ilgili tüm arşivlerin Arjantin yargısına teslim edilmesini talep etti. Aynı zamanda İngiltere, Almanya, ABD ve Vatikan'a 1915-1923 yılları arasında Türkiye'de yaşanan olaylarla ilgili ellerindeki bilgilerin gönderilmesi istendi. Toplanan belgeler ve sözlü tanıkların dinlenmesiyle geçen 11 senenin ardından, mahkeme son kararını verdi.
Mahkemenin karar metninde Almanya'dan gönderilen belgelerde, dönemin konsolos ve diplomatlarının yazdığı kriptolarda, "Sadece Ermenilere karşı işlenen suçlar değil aynı zamanda Türkiye'nin Ermeni halkını ortadan kaldırmak için sistematik bir plan yürüttüğü" yönündeki yorumlar, Almanya'nın Osmanlı Devleti'nin en büyük müttefiki olmasından dolayı birinci derecede delil olarak kabul edildiği ibaresi yer alıyor.
Aynı zamanda son beş yılda Ermenistan, İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, Vatikan ve İsrail arşivlerinden gelen gizli belgeler, diplomatik kartlar vb. çeşitli dokümanlarda konuyla ilgili Türkiye aleyhine bulunan ibareler ve sözlü tanıkların da belgelerde yer alan iddiaları doğrulamasının, mahkemenin Türkiye'nin "soykırım" suçu işlediğini kabul etmesinin delilleri olarak gösteriliyor.
1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak ulusal düzeyde meclis kararıyla tanıyan ülkeler arasında bulunan Arjantin, 2007 yılında 24 Nisan'ı "Ermeni Soykırımı'nı Anma Günü" olarak ilan etmişti.
http://www.hurriyet.com.tr/planet/17442080.asp?gid=382
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Fransa Meclisi'nin onayladığı Ermeni soykırımının inkarına cezayı öngören yasa tasarısı şimdi de Senato yolunda. "France Info"(Frans Enfo) Radyosu'na göre tasarı, ay sonuna kadar senatoya sunulacak.
Haberde Türk hükümetinin tüm tehditlerine rağmen kanun tasarısının ocak ayı içinde Senato'da görüşüleceği iddia edildi. Ancak Senato'nun sayfasında tasarının gündeme alınıp alınmayacağıyla ilgili bir bilgi yok.
Tasarı, 22 Şubat'a kadar Senato'ya gitmezse geçerliliğini yitirecek.
Ermeni soykırımını inkarına 45 bin euro ile 1 yıl hapis cezasını öngören tasarı, 22 Aralık'ta Fransız Ulusal Meclisi'nde 36 milletvekili tarafından onaylanmıştı.
http://www.cnnturk.com/2012/dunya/01...5.0/index.html
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Soykırımı” Macaristan parlamentosunda
Macaristan’da, Milliyetçi Parti JOBBİK ve onun genç ve karizmatik Başkanı Vona Gabor, Türklerden sevgiyle bahsetmekte, atalarımızın bir olduğunu ve “hepimizin Attila’nın torunlarıyız” demekte.
JOBBİK bunun yanı sıra “Hocalı Soykırımını” Macaristan Parlamentosu’na taşıyarak, Ermenileri kazdıkları kuyuya düşürdü.
Dünya genelinde 1915 olaylarının 'soykırım' olarak tanınması için propaganda yürüten Ermenilerin bu arzularının aksine Macaristan sürpriz bir hamle ile “Hocali Katliamını” parlamentosuna taşındı. Sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla dünya parlamentolarında Türkiye’yi her fırsatta köşeye sıkıştırmaya çalışan Ermenistan, bu kez kendi oyununa düştü. Ermenistan dünya genelinde 1915 olaylarının 'soykırım' olarak tanınması için lobilerini yürütürken Macaristan'dan çok ilginç bir tepkiyle karşılaştı. Macaristan Parlamentosu, “Ermenilerin Dağlık Karabağ’da Azerbaycanlılara karşı toplu katliam gerçekleştirdiğini” tanıyan bir karar tasarısını gündeme aldı.
İddiaya göre, Macaristan muhalefetinin teklif ettiği tasarı yakın bir zamanda oylanacak. Tasarı Ermeni cephesinde şok etkisine neden oldu. Ermenistan hükümeti tasarıya tepki göstererek, kabul edilmesi halinde ‘Macaristan’ın uluslararası imajının sarsılacağını’ savundu.
Öte yandan Macaristan’ın attığı bu ulumlu adımı Türkiye’de ve birçok uluslararası medya organında yer aldı ve memnuniyetle karşılandı. Dağlık Karabağ’da 26 Şubat 1992’de Ermeniler tarafından gerçekleştirilen Hocalı katliamında 613 çocuk, kadın ve erkek hunharca öldürülmüştü.
Tasarıyı gündeme getiren Jobbik’i tanıyalım
Son zamanlarda Orta Avrupa’dan, Macaristan’dan bir dost sesi yükseldi. Macar Milliyetçi Partisi olan JOBBIC Başkanı Vona Gabor, Türkler ile Macar’ların aynı kökenden geldiğini ileri sürdü. Macaristan’da son seçimlerde yüzde 17 oy alarak ülkenin 3’üncü büyük partisi olan aşırı sağcı Jobbik’in lideri Gabor Vona, “Türkiye ile yakınlaşmalıyız” deyince Avrupa’daki ırkçıların hedefi oldu. Macar lider, kendisini eleştirenlere “hepimizin Attila’nın torunlarıyız” sözleriyle yanıt verdi.
2002’de sağ eğilimli öğrenciler tarafından kurulan Macar Jobbik (Daha iyiye) Partisi, katıldığı ilk seçimlerde yüzde 2 gibi düşük bir oy almasına rağmen, 2010’daki son seçimlerde adeta patlama yaparak yüzde 17 ile ülkenin 3’üncü büyük partisi haline geldi. Meclise 47 vekil sokan partinin genç lideri Gabor Vona da durum böyle olunca Avrupa’nın en gözde politikacılarından biri oldu. Mitinglerinde Nazi Partisi benzeri görüntüler veren, taraftarları tek tip üniforma ve kol bandı takan Jobbik, faşist olduğu konusundaki eleştirilere, “Biz sağcı bir parti bile değiliz. Sadece vatanseveriz” diye yanıt verirken seçim sloganı olarak da kendine, “Macaristan Macarlarındır” sözlerini seçmişti.
Avrupa’daki diğer aşırı sağcı partilerle AP seçimlerinde işbirliği yapan parti, Türkiye karşıtlığını seçim malzemesi yapan diğer partilerden bu konuda ayrıldı. Başkan Vona, “Biz Türkiye ile yakınlaşmanın Avrupa’nın yararına olduğunu düşünüyoruz. Diğer partilerin Türk ve İslam karşıtı politikalarına katılmıyoruz. Türkiye bize yeni fırsatlar sunuyor” açıklamasını yapınca Avrupalı aşırı sağcıların hedefi haline geldi. Ancak Vona bu eleştirileri, “Türklerle Macarların kökeni birdir. Hunlar’dır. Biz Türklere karşı çıkarsak kendi kökenimize de karşı çıkıyor oluruz. Türkler bizim kardeşimiz” yanıtı vermişti.
Macarların 4’ü Türk 9 farklı boyun bir araya gelmesiyle oluşan bir ulus olduğu biliniyor. Macarca’da Türkçe ile ortak (Balta, arpa, tarla, sakal...) gibi birçok kelimenin de bulunması dillerin birbirine olan yakınlığını ve böyle bir kültür bağı ise Başkan Vona’nın dediklerini haklı çıkarıyor.
‘KKTC bir an önce tanınarak AB'ye katılmalıdır’
Avrupa Birliği Dönem Başkanı Macaristan'ın üçüncü büyük partisi Jobbik’in Macar-Türk Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Eşbaşkanı Tamas Hegedüs ise, “AB Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne karşı açıkça haksızlık yaptı. KKTC’nin bir an önce tanınarak AB'ye katılması gerekir” demişti ve Kıbrıs Türk halkına uluslararası alanda yapılan haksız uygulamalarda, başı çeken Avrupa Birliği’nden farklı sesler yükselmeye başlamıştı.
Avrupa Birliği'nin bir "Hristiyan kulübü" olmadığını kanıtlaması gerektiğini belirten Hegedüs, "Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı var. Türkiyesiz Avrupa Birliği olamaz" dedi. Hegedüs, Avrupa Birliği'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne karşı da "açıkça haksızlık" yaptığını, KKTC'nin bir an önce tanınarak AB'ye katılması gerektiğini belirtti.
Macaristan'ın bu yılın ilk yarısında, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin hızlandırılması için partisinin gerekli desteği vereceği taahhüdünde bulunan Hegedüs, AB'nin Türkiye'ye çifte standart uygulayarak haksızlık yaptığı görüşünü dile getirdi.
Ayrıca Macaristan Parlamentosunun üçüncü büyük partisi konumunda bulunan muhalefet partisi Jobbik'in Genel Başkanı Gabor Vona, “Hocalı Soykırımının” parlamentoya taşınması konusunda yaptığı basın toplantısında, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarına silah zoruyla girerek binlerce masum sivili katlettiğini, Ermenistan'ın istila ettiği topraklardan halen çıkmadığını ve konunun AB Dönem Başkanı Macaristan tarafından da uluslararası platformlarda gündeme getirilmesini istediklerini açıkladı. Gabor Vona, "Ermenistan'ın Dağlık Karabağ ve Azerbaycan'a ait olan 7 bölgeden çıkmamasının kabul edilemez olduğunu, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20'ni istila ederek 20 bin Azerliyi katlettiğini, Ermenistan'ın yaptığının soykırım olduğunu, bunun tüm dünya tarafından tanınması gerekildiğini" kaydetti.
Ermeniler birçok platformda sürekli uluslararası örgütlere veya büyük devletlere Türklerin kendilerine yaptıkları ‘sözde soykırımı’ parlamentolarına taşıyıp tanımalarını istemesi yönündeki oyununu hep sürdürdü. Fakat son olarak Ermenilerin bu oyununu bozan Macaristan, adaletli bir karar alarak, ‘sözde Ermeni soykırımı’ yerine Ermenilerin, Azerbaycan halkına yaptığı ‘Hocalı Soykırımını’ parlamentosuna taşıdı. Bu da bir kez daha Ermenilere, oynadıkları oyunlardan vazgeçmelerini ve haklı tarafın kim olduğunu göstermiş oldu.
Dr. Abil İBRAHİMOV
abilibrahim80@yahoo.com
MRA
Kaynak: www.1news.com.tr
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Fransa parlamentosunda kabul edilen Ermeni yasa teklifi sonrasında Türk siyasetçilerden yükselen “Siz de Cezayir’de soykırım yaptınız” tepkisine Cezayir’den beklenmedik yanıt geldi. Cezayir Başbakanı Uyahya, “Osmanlı 1830’da 3 günde Cezayir’i Fransa’ya teslim etti. Kimsenin kanımızdan faydalanmaya hakkı yok” dedi
Türkiye, 22 Aralık’ta Fransız Parlamentosu’nda kabul edilen Ermeni yasa teklifi üzerine Fransa’ya yönelik olarak diplomatik atağa geçmiş ve büyükelçisini çekerek tepkisini göstermişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Fransa Parlamentosu gitsin, Cezayir’de, Ruanda’daki katliamları araştırsın. Cezayirliler, fırınlarda toplu olarak yakıldı. Acımasızca şehit edildiler. Eğer Sarkozy, bu soykırımı bilmiyorsa, gitsin 1940’larda Cezayir’deki Fransız Lejyonu’nda askerlik yapan babası Pal Sarkozy’e sorsun. Eminim ki oğluna katliamla ilgili söyleyecek çok sözü vardır” açıklamasında bulunmuştu.
Kolonileştirme ticareti
Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Bolu milletvekili Tanju Özcan, “Cezayir Soykırımını inkar edenlere 1 yıl ile 5 yıl arası hapis öngören yasa tasarısını TBMM’ye sunmuştu. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de “Senato onaylasın Cezayir Soykırım Anıtı dikeceğim” açıklamasında bulunmuştu. Türk siyasetçilerin Fransa’ya örnek gösterdiği Cezayir hükümetinden Türkiye’ye sürpriz tepki geldi. Cezayir Başbakanı Ahmed Uyahya, Türk mevkidaşı Erdoğan’a seslenerek, “Türk yetkililer Fransa ile girdikleri soykırım kavgasında Cezayir’e gönderme yapmasın” diye sert çıktı. Gazetecilere açıklama yapan Uyahya, “Biz Türk dostlarımıza Cezayir ’in kolonileştirilmesinin ticaretini yapmaktan vazgeçmelerini söylüyoruz. Türkiye, Cezayirlilerin kanları üzerinden çıkar sağlamaya çalışmasın” şeklinde konuştu.
NATO’nun katkısı varsa...
Cezayir’in Osmanlı himayesi altındayken, kısa sürede Fransız kolonisi olduğuna dikkat çeken Uyahya, “Osmanlı, yani Türkler 1830 yılında üç gün içinde Cezayir’i Fransızlara teslim etti. Ayrıca Cezayir 1962 yılında bağımsızlığını kazanana kadar Birleşmiş Milletler’de bu ülkenin lehine olan tüm kararları veto etti” diye konuştu. Partisinin grup toplantısında açıklamalarını sürdüren Uyahya, Erdoğan’ın Cezayir’de işlenen tüm suçların Fransa tarafından gerçekleştirildiğini söylediğine işaret ederek, “Cezayir’de soykırım yaşanırken Fransa NATO’nun silahlarını kullandı. Türkiye de NATO üyesi olduğuna göre, Cezayir halkına atılan kurşunların Türkiye’den gelmiş olma ihtimali de var” tepkisini gösterdi. n DIŞ HABERLER
1.5 milyon Cezayirli öldürüldü
Cezayir’in bağımsızlık için mücadele ettiği 1954’le 1961 arasındaki süreci hazırlayan olaylar Setif’te patlak vermişti. 8 Mayıs 1945’te, Fransızların kontrolündeki Setif’te, Fransız polisi sivil halka ateş açtı. Bu olayın ardından bin ile 6 bin arasında Cezayirli öldürüldü. Cezayir’in lideri Abdülaziz Bouteflika, yaptığı “Setif’te, savaş yıllarında yaşanacak soykırımın temelleri atıldı. Setif, Cezayir’in Oradur’udur” açıklaması Fransa ile diplomatik krize sebep olmuştu. Oradur, Nazilerin kamplar kurup 600 insanı öldürdüğü Fransız kasabası olarak tarihe geçer. Belgelere göre 54 ile 61 arasında 350 bin ile 1.5 milyon Cezayirli hayatını kaybetti. Fransızlara göre öldürülen Cezayirli sivillerin sayısı 350 bindi. Bouteflika’nın açıklamasına dönemin Cumhurbaşkanı Jacques Chirac “Tarihi siyasetçilere değil, tarihçilere bırakmak daha doğru” demişti.
314 yıl Osmanlı’da kaldı
Osmanlı Devleti’nin yönetimi altına 1516’da giren bölge, 1830’da Fransa saldırısına uğradı. Uzun ve kanlı geçen çatışmalarda büyük zaiyat verildi. Cezayir halkının üçte biri 1830 ile 1872 yılları arasında hayatını kaybetti. Bu dönemde yaklaşık 50 bin Fransız Cezayir’e yerleşti. 1961 yılında yapılan referandumla özerkliğini ilan eden Cezayir, 1962’de Fransa’dan bağımsızlığını elde etti.
http://haber.gazetevatan.com
-
Cevap: Sözde 'Ermeni soykırımı' tasarısı kabul edildi
Senato Komisyonu'nda inkar yasasına ret
Fransız Senatosu Anayasa Komisyonu, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan ve Meclis'te kabul edilen yasa teklifinin Senato'nun gündeminde incelenmeye alınmamasını öngören değişiklik önergesini kabul etti.
Strasbourg - Önergenin kabul edilmesi tasarının Senato Genel Kurulu'na gitmeyeceği anlamına gelmiyor. Fransa meclisinde 22 Aralık'ta kabul edilen Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasa teklifi Senato Anayasa Komisyonu'nda görüşüldü.
Anayasa Komisyonu, Ermeni soykırım iddialarının inkarını cezalandırmasını öngeren yasa teklifinin senatoda kabul edilmemesi yönünde sunulan önergeyi oy çokluğuyla kabul etti. Karar 29 kabul, 9 ret ve 8 çekimser oyla alındı.
Önerge komisyonda görüşülmeden önce Kanunlar Komisyonu Başkanı Sosyalist Senatör Jean-Pierre Sueur yasa teklifi için raportör tayin edildi.
Yasa teklifine karşı olmasıyla bilinen Sueur iktidar partisi ve muhalefetteki senatörlerin baskısına rağmen, hukukçu üyelerden oluşan kanunlar komisyonu yasa teklifi aleyhinde görüş bildirdi.
Önümüzdeki hafta 23 Ocak pazartesi günü Anayasa Komisyonu'nun kabul ettiği önerge Senato'da oylamaya sunulacak. Üyeler tarafından önerge kabul edilirse, Fransa Meclisi'nde kabul edilen "inkar" yasası kadük hale gelecek. Ancak önerge kabul edilmezse Senato yasa teklifini görüşerek oylamada bulunacak.
SUEUR: TEKLİF ANAYASAYA AYKIRI
Fransa Senatosu Kanunlar Komisyonu Başkanı Jean Pierre Sueur, yasa teklifinin Senato gündemine alınmaması yönündeki kararlarına gerekçe olarak "teklifin anayasaya aykırı" olmasını gösterdi. Sueur, teklifin anayasaya aykırı olmasının yanı sıra ifade özgürlüğü ve araştırma özgürlüğüne de aykırı olduğunu söyledi.
"Bu gerekçelerden dolayı biz Kanunlar Komisyonu'nda yasa teklifinin incelemeye alınmamasını istedik" diyen Sueur, "Bizim görüşümüze göre bu yasa teklifi anayasaya aykırı" ifadesini kullandı.
DAVUTOĞLU: KOMİSYONUN KARARI OLUMLU
Fransa Senatosu Anayasa Komisyonu'nun kararını değerlendiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Tabi bu önümüzdeki hafta tasarının gündeme alınıp alınmamasıyla ilgili net bir tabloyu ortaya koymaz ancak genel bir eğilimi ortaya koyar. Bu da Fransa yasalarına göre bile bu teşebbüsün ne kadar hukuk dışı olduğunu bir anlamda ortaya koymaktadır'' dedi.
Komisyonun bağlayıcı nitelik taşımayan kararını olumlu karşıladıklarını belirten Davutoğlu, ''Ümit ederiz ki Fransız Senatosunda aklıselim hakim olur ve bu yasa gündeme dahi getirilmez. Avrupa değerlerine uygun bir şekilde gündemden düşürülür'' şeklinde konuştu.
Davutoğlu, Senato Kanunlar Komisyonu kararından bağımsız olarak yasa teklifinin onaylanmasını engellemek için gerekli teşebbüs ve temasları sürdüreceklerini de söyledi.
TÜRKLER EYLEM YAPACAK
Fransa'daki Türk-Fransız dernekleri de, 21 ve 23 Ocak tarihlerinde Başkent Paris'te yasa teklifini protesto eden iki ayrı gösteri düzenleyecek.
Fransa meclisinde 22 Aralık'ta kabul edilen Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasa teklifi 23 Ocak'ta Senato'dan kabul edilir ve Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından onaylanırsa "inkar" yasasını çiğneyenler 1 yıl hapis cezası ve 45 bin Euro para cezasına çarptırılacak.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25314958/