Kooparatif

Yaklaşık 15 yıl önce arsadan bir koopartife üye olarak bir daire satın aldım. Yaklaşık 5 yıldan bu yana dairemde oturmaktayım. İhmalkarlık sonucu dairenin tapusunu üzerime almadım bu kooparatif 180 dairelik benim gibi bir kişi daha tapusunu almadı.
Bu ara kooparatif, bir üyesini üyelikten çıkarmış bu üye koopararatifi mahkemeye vermiş ve kazanmış.120.000 TL alacaklı çıkmış karar kesinleşmiş.Bu kişi bizim dairelerimize icra koydurmuş ve şatışını istemektedir.

Halbuki daire bizim ödediğimiz makbuzlar, noterden yapılkan kura çekimleri, kooparatif kayıtlarında dairenin bizim olduğu ve kooparatifin 178 üyeside buna şahit 30 yıllık yaşantımızda sahip olduğumuz direyi kurtarmak için ne yapmalıyız.



Saygılarımla

178 üye ile birlikte bu borcu ödemeniz gerekir. şöyleki ;haciz işlemi kooperatife karşı yapılmıştır. kooperatif yönetimi veya denetimi veyada üye sayısının 10/1 i noterden yönetime ihtar çekerek olağan üstü genel kurul kararı aldırmalısınız ve borç tutarı kadar aidat belirlemeli ve toplanarak borç ödenmeli başka bir yolu ise genel kurulda başarılı olamadığınız taktirde eviniz satılması durumunda bugünkü rayiç bedel üzerinden evinizin bedelini kooperatiden ve üyelerinden talep edebilirsiniz.

Öncelikle teşk ederim verdiğiniz bilgi için. Kooparatif şu anda tasviye halinde, sitede bulunan daireler 2, 3 sefer el değiştirdi. Kooparatifin yetkilileri ortada yok. Bu aşamada ne yapmalıyım. Mahkeme de bu dairenin aslında benim olduğuna dair bir dava açamazmıyız

kooperatifin tasfiye halinde olması aidat koyarak borç ödenmesine engel değil ve tasfiyeninde gereğidir. Kaldıki yasal sorunlarını halletmeden tasfiye olamaz. Ayrıca tasfiye olsa dahi tüzel kişilik eski hale döner. Daire benim diye dava açmanız doğru sonuç doğurmayacağı kanatindeyim. Yöneticiler ortada değilse tasfiye işlemlerini kim yapıyor.

http://gayrimenkuldavalari.blogcu.co...davasi/4636925


Sayın karakas2 yukarıda yazdığım adreste bizim konuyla ilğili bir karar buldum. Lütfen incelermisiniz.


Teşekkür ederim.

bende bu kararla paralel cevap yazdım. şu an benim dediğiniz daireler kooperatif üzerine kayıtlı ve alacaklı kooperatife takip başlatarak üzerine kayıtlı gayrimenkule haciz koymuştur. Sizin o evde oturuyor olmanız veya kooperatif üyesi olmanız icra konusunda bir önemi yok. daha öncede belirtiğim gibi tüm üyeler birleşerek bu borcu ödemeniz gerekir. aksi taktirde alacaklı gayrimenkuleri satışını isteyebilir ve sizde üyelik hakkınıza düşen edinimi edinemediğiniz için kooperatife dava açmak zorunda kalırsınız.

Sayın karakas2

Yolladığım mahkeme kararında tapuda kayıtlı taşınmaza 10.10.1996 tarihinde haciz uygulanıyor. 12.12.1997 tarihinde üye hacizli taşınmazı üzerine almış. Bende dairemi hacizli olarak üzerime aldığım zaman size yolladığım Mahkeme kararıyla bire bir aynı olmuyor mu?

Sayın karakas2 bu kooparatif biteli yaklşık 5 yıl oluyor. Burdaki daireler 2, 3 sefer el değiştirdi burada muhattap kimse yok, kooparatifin yetkilileri de ortada yok.

Bu icra işlemini mahkeme kararıyla durdurma imkanım yok mu? Size yolladığım mahkeme kararınıda düşünerek.


Saygılarımla

sayın bülent bey
ÖZET : Dava dışı kooperatif alacaklısı tarafından vetaşınmaz henüz kooperatif adına tescilli iken üzerine haciz tatbik edilmiş bulunmaktadır. İİK. 91 ve onun yollamada bulunduğu MK. nun 920. maddeleri hükümleri uyarınca haczedilen taşınmazda bulunan sonra hak iktisap edenlerin haczin sonuçlarına katlanmaları zorunludur. Borç taşınmaza bağlandığı için taşınmazı iktisap edenin kooperatif ortağı olması bu sonucu bertaraf edemez.

Vermiş olduğunuz yargıtay kararı benim söylediklerimle aynı mahkeme icrayı durdurmamış davayı red etmiştir. yargıyay 12 . dairesi mahkemenin kararını bozmuş mahkeme kararında direnmiş ve hukuk genel kurulu mahkemenin direnme kararını onamıştır. Yukarıdaki özeti okursanız bu karardan şu sonuç çıkıyor siz bu tapuyu hacizli olarak devir alsanızda bu borç ödenmediğinde sizin daireniz alacaklı tarafından satışa çıkartılır.
Eğer yöneticiler kayıp ve sizde genel kurulu toplayamıyosanız ,mahkemeye başvurarak kayyum yani mahkeme tarafından yönetici atanmasını isteyebilir veya daha önce belirttiğim gibi 10/1 üye ile önce noterden bilinen mevcut kooperatif yönetimi adresine genel kurul için ihtar çekebilir bu ihtarın sonucu olumlu çıkmadığı taktirde mahkemeye başvurarak genel kurul un toplanması kararını çıkarabilirsiniz.
Üzülerek belirtmek zorundayımki, genel kurulu toplayıp bir yönetim seçip, bu borç için aidat toplanmaz ise daireniz satılır. Daha sonra sizde kooperatif fes olmadığı için direk üyelere haciz yapamayacağınızdan kooperatife haciz yapacaksınız ve kooperatifin malı olmadığı için uzun süre mağdur olacaksınız. haa eninde sonunda daireniz değerinde parayı alırsınız ama çok uzun bir süreç. Onun için bir an önce olagan üstü genel kurulu toplamaya bakın. Yöneticile ortada yok ve görevlerini yapmıyorsa denetçilerin dikkatini çekin onlara ulaşılamıyorsa haklarında suç duyrusunda bulunun.

Sayın karakas2

Öncelikle sorularıma cevap verdiginiz size çok teşk ederim. Size yolladığım kararın bir paragrafında

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; bu tür ihtilafların görevi sınırlı olan icra hakimliğinde ve üstelik şikayet yolu ile çözümlenemeyeceğine, menfi tespit ve haczin kaldırılması talebiyle genel mahkemelerde açılacak bir davada genel hükümlere göre yargılama yapılarak bir karar verilmesi gerektiğini söylüyor.

Yorumlarsanız çok sevinirm.


Saygılarımla

Özel Dairenin bozma kararında yer alan bozma gerekçeleri kooperatifler Kanunu`nun 28 ve onu izleyen maddelerindeki ilkelere uygun olmakla beraber bu ilkeler, kooperatifin borcu için doğrudan ortağa başvurulması halinde geçerlidir. Dava konusu olayda ise, bu ilkenin uygulanabilirliğini gerektiren bir durum mevcut değildir. Zira, yukarıda da değinildiği gibi alacaklı doğrudan ortağa değil, asıl borçlu kooperatife başvurmuş ve o tarihte borçlunun adına kayıtlı taşınmaz üzerine haciz uygulatmış bulunmaktadır. Davacı ortağın daha sonra hacizle takyidli taşınmazı üzerine almış olması bu sınırlamanın kaldırılmasına neden olamaz. Aksi düşüncenin kabul tarzı hakkın kötüye kullanılmasına da yol açabileceğinden benimsenmesi mümkün değildir.

Kaldı ki hacizli taşınmazlar yönünden İİK. 91 ve onun yollamada bulunduğu MK.nun 920. maddeleri hükümleri hacizli taşınmazın devrinin sonuçlarını açık bir şekilde hükme bağladığına göre, icra müdürü bu maddeye göre işlem yapmakla yükümlü olduğu gibi, dar yetkili icra tetkik mercii de bu açık hükümleri Kooperatifler Kanunu`nun hükümlerini yorumlayarak bertaraf etmesi de mümkün değildir. Bu tür uyuşmazlık, ancak davacı tarafından kooperatif ve takip alacaklısına karşı mahkemede açacağı ve genel hükümlere dayalı olarak incelenebilecek menfi tesbit ve dolayısı ile haczin kaldırılması davasında değerlendirilip sonuçlandırılabilir. Bu nedenle dar yetkili icra tetkik mercii hakimliğince şikayet talebinin reddi sonucu bakımından da doğru bulunmaktadır.

Rica ederim. yukarıdaki iki parağrafıda okursanız menfi tesbit için 3. şahısların kooperatif borcu nedeni ile üye olarak size icra takibi yaparlarsa geçerlidir. mevcut emsal karardada sizin durumunuzda böyle bir durum söz konusu değil, kooperatifin borcu nedeni ile kooperatifin üzerine kayıtlı gayrimenkule haciz koyuluyor bu davada siz hasım olamazsınız.

Sayın karakas2

dairemiz göz göre göre icradan satılacak, bizde sonra kooparatifi mahkemeye verip bir 5 yıl bekleyip paramızı alacaz o da şüpheli.insanın çıldırması elde değil.insanların nasıl katil olduğu anlaşılıyor.


ilginiz ve alakanız için size çok teşk eder sevgi ve saygılarımı sunarım.

Haklısınız malesef durum bu ama bu kadar olumsuzluktan sonra şunu söyleyeyimki alacağınız şüpheli değil ,işallah bu sorun satış olmadan çözülür ama olmazsa evinizin değerinde parayı muhakkak alırsınız çünkü sizin kusurunuzdan dolayı ihraç olmuyorsunuz, malum olaylardan ihraç olsanız ancak ödediğiniz parayı talep edebiliesiniz ama mevcut durumunuz farklı size bir yargıtay kararı vereyim oradaki üyelerlerle paylaşın va işin sonucunda bu zararın onlar tarafından karşılancağını belirtin herkes başına geleceği bilsin ,bugün siz sıkıntıdasınız yarın onlar sıkıntıda olacak daireniz mevcut durumda satılırsa rayiç bedel ve faiz ve masrafları diğer üyeler ödemek zorunda kalır . Bu sorunu çözene kadar kooperatifi tasfiye edemezler,

YARGITAY
11.HUKUK DAİRESİ

E. 2001/8300
K. 2002/872
T. 04.02.2002

YARGITAY KARARI

Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olduğunu, ancak konut tahsis edilmediğini ileri sürerek, asıl davada, konut tahsisi sağlanmasına, olmadığı takdirde konutun rayiç değeri olan şimdilik 1.500.000.000.-TL tazminatın faiziyle tahsiline, birleşen davada bilirkişi raporunda hesaplanan 2.227.528.000.-TL.dan geri kalan 727.528.000.-TL.nın faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlar ve benimsenen 18.12.2000 tarihli bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda, davacının aynen tazmin talebinden vazgeçtiği, davasını konut karşılığı tazminat talebine hasrettiği, davacının 2.227.528.000.-TL tazminata hak kazandığı gerekçeleriyle, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, konut tahsisine, olmazsa konut karşılığı tazminat istemine ilişkin olup, davacı yargılama sırasında ilk talebinden vazgeçerek, davasını ikinci talebe hasretmiştir.
Kendisine konut tahsis edilemeyen üyenin, kooperatiften tazminat istemine ilişkin davalarda uygulanması gereken tazminat hesaplama ilkeleri, Dairemiz`in en son uygulamalarında aşağıdaki şekilde formüle edilmiştir.
1-Önce, ortaklara tahsis edilen konut veya işyerinin dava tarihi itibariyle rayiç değeri saptanmalıdır.
2-Davalı kooperatife normal ödemelerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin ödeme yaptıkları tarihler itibari ile toplam ödemeler dava tarihine kadar (Toptan Eşya Fiyat Endeksi artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak, güncel değeri bulunmalıdır.
3-Bundan sonra, yukarıda (l) nolu bentte bulunan değerden (2) nolu bentte bulunan değer çıkartılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın, bu ödemelerine karşı ne miktar yararlanma sağladıkları ortaya çıkarılmalıdır.
4-Bunu takiben, davacı eksik ödeme yapan ortağın ödentilere (2) nolu bentteki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı da güncelleştirilmelidir.
5-Bu saptamalardan sonra, normal ödentilerini ödemiş bulunan bir ortağın yukarıda (2) nolu bentte bulunan ödemelerinin güncel değeri karşılığı, gene yukarıda (3) nolu bentte bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre, davacının (4) nolu bentte eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yarar sağlaması gerektiği orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani, sonuç olarak (4) nolu bentte bulunan miktar (3) nolu bentte bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan miktarın (2) nolu bentte bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktar davacı ortağın bu davada kooperatiften istemesi mümkün olan zarar miktarı olacak ve mahkemece (talep miktarı veya bozmaya uymakla oluşan kazanılmış hak ilkesi de dikkate alınarak) bu miktara ihraç edilen ortağın ödemelerinin güncelleştirilmiş değeri de ilave edilerek hükmedilebilecektir.
Oysa, mahkemece, hükme esas alınan tek kişilik inşaatçı bilirkişi raporunda açıklanan bu ilkelere uyulmamıştır.
Bu durumda, mahkemece, içinde hukukçu, inşaatçı, muhasebeci uzmanların bulunduğu bilirkişi kurulundan, yukarıda açıklanan ilkelere uygun ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor temin edilerek, sonucuna göre karar verilmek gerekirken, eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm tesisi,doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.02.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.