Yürütmeyi Durdurma Ret Kararı Hakkında

Saygılar, Selamlar

İyi günler, benim eşim Ukrayna uyruğuna bağlı iken T.C. eşine istinaden Türk Vatandaşlığına evliliğimizin 3 yılı bittikten sonra valiliğe başvurumuzu yaptık. 6 ay sonra emniyetin yaptığı soruşturmada 2002 yılında fuhuştan 1 yıl sınırdışı edildiği tespit edildi. Buna karşın Nüfus Dairesi eşimin Türk Vatandaşlık talebini reddetti.
Buna karşın bizde İdare Mahkemesi'ne dava açtık. Şimdi mahkemeden bize 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27/2. maddesine göre ve idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartların birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Yukarıda izah edilen nedenlerle yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verdiler.
Fakat eşimin olayı 8 yıl önce olduğu, Emniyetin yaptığı tespitlerde o tarihten sonra eşim hakkında hiç bir suç unsuru rastlanmadığını tespit etmişlerdir. Bununla beraber Valiliğin yaptığı kanaat formu ve komisyonun verdiği kanaatte eşimin, eşi ile birlikte yaşadığımızı 3,5 yıldır evli olduğumuzu, bu evlilikten müşterek 1 çocuğumuzun olduğu, Türkçe konuşarak anlaştığımızı, birbirimizi yakınlığımız anlaşıldığını, evlilik birliği içinde yaşadığımızı ve evliliğimizin ciddi olduğuna kanaatine varmışlardır.

Bu durumda bizim kendimizi savunabileceğimiz gerekçeler neler olabilir? Gerekçe olarak hangi maddeler bizim için bir savunma olabilir?

Vatandaşlığa alınmamada yürütmenin durdurulması çok makul değildir. Vatandaşlığa alınıp yargılamada haksız çıkılması halinde çıkarma gibi bir duruma yol açar ki bu mantıklı bir yol olmaz.
İdare mahkemesinde bilhassa Türk Aile hukukuna ilişkin mevzuattan da yararlanmanız uygun olur. Avukat yardımı almanız belki daha yararlı sonuçlar getirebilir size.

Sayın Av Engin bey ilginize teşekkür ederim.
Yalnız biz itirazımızı yaptık. Peki davayı kaybedersek eşimi ülkeden çıkarma durumumu olabilir? Yanlışmı anladım acaba?
Aile Hukuku mevzuatı içinde neresi veya hangi maddesi bizim için doğru savunma olur?

Cevap verirseniz sevinirim. Çünkü durumumuz içinde yüz kızartıcı suç olduğu için yardım alabileceğim sadece burası var. Ailemizin haberi yok.

Saygılar, Selamlar

İyi günler, benim eşim Ukrayna uyruğuna bağlı iken T.C. eşine istinaden Türk Vatandaşlığına evliliğimizin 3 yılı bittikten sonra valiliğe başvurumuzu yaptık. 6 ay sonra emniyetin yaptığı soruşturmada 2002 yılında fuhuştan 1 yıl sınırdışı edildiği tespit edildi. Buna karşın Nüfus Dairesi eşimin Türk Vatandaşlık talebini reddetti.
Buna karşın bizde İdare Mahkemesi'ne dava açtık. Şimdi mahkemeden bize 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27/2. maddesine göre ve idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartların birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Yukarıda izah edilen nedenlerle yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verdiler.
Fakat eşimin olayı 8 yıl önce olduğu, Emniyetin yaptığı tespitlerde o tarihten sonra eşim hakkında hiç bir suç unsuru rastlanmadığını tespit etmişlerdir. Bununla beraber Valiliğin yaptığı kanaat formu ve komisyonun verdiği kanaatte eşimin, eşi ile birlikte yaşadığımızı 3,5 yıldır evli olduğumuzu, bu evlilikten müşterek 1 çocuğumuzun olduğu, Türkçe konuşarak anlaştığımızı, birbirimizi yakınlığımız anlaşıldığını, evlilik birliği içinde yaşadığımızı ve evliliğimizin ciddi olduğuna kanaatine varmışlardır.

Bu durumda bizim kendimizi savunabileceğimiz gerekçeler neler olabilir? Gerekçe olarak hangi maddeler bizim için bir savunma olabilir?

Davayı kaybederseniz eşinizin Türkiye'de geçerli bir oturmaz izni yoksa sınırdışı edilme ihtimali olabilir elbette. Durumunuzda yüz kızartıcı ne suç var bilmiyorum ama avukat tutmanız size uygun mevzuatın tespit ve ileri sürülmesinde daha yararlı olur. Sorununuz anlattığınız kadar olmadığını tahmin ediyorum.

Sayın Engin bey,
Anlattıklarım tamamıyla doğrudur. Evlendiğimizden bu yana muntazam ve eksiksiz vize alıyoruz. Yüz kızartıcı suçtan kastetdiğim eşimin fuhuştan 2002 yılında yakalanmış olması, bu yüzden kimseye bunu anlatamıyoruz. O yüzden kendi savunmamızı kendimiz yapıyoruz. En son Bölge İdare Mahkemesi'ne yürütmenin dudurma kararına itirazda bulunduk. Eşimin emniyetteki araştırmasında başka bir suç unsuruna rastlanmadığı, Nüfus Müdürlüğü'nün araştırmasında da komisyon kararında eşimin aile birlikteliği içinde yaşadığına dair ve buna kanaat ettiklerine başkan ve komisyon üyeleriyle karar vermişler. (İtiraz dilekçesinde bu evrakları ekinde sunduk.) Fakat sadece bu olaydan dolayı, mahkemeden bize 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27/2. maddesine göre ve idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartların birlikte gerçekleşmesi zorunludur, gerekçesiyle yürütmeyi durdurdular.
Bu olayın 8 yıl önce olduğunu, ondan sonra bir daha böyle bir olayın meydana gelmediğini, aile olarak komşuluk münasebetlerinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini anlayabilecek kadar Türkçe’yi ortak dili kullanıp kullanmadıkları vb. soruları cevabı olarak evet (olumlu) olarak tespit etmişlerdir.
Yani vatandaşlığın reddi sadece 8 yıl önce olan olaydan dolayıdır. Biz her türk aileside olduğu gibi türk örf ve adetlerine bağlı bir aile olarak yaşıyoruz.
Sayın Av. Engin bey olay bu şekildedir. Bize bu konuda yardımcı olursanız sevinirim. Bizim göstereceğimiz iyi bir gerekçe ne olabilir. Bize şu madde sizin için iyi bir savunma olabilir diyebileceğiniz bir madde veya mevzuat varmı? Şu an Avukat tutabilecek durumda değiliz.
Saygılar, Teşekkürler

Sayın Engin bey ve saygıdeğer avukatlarım,
Yukarıda anlatığım davada Bölge İdare Mahkemesi, .... İdare Mahkemesinin kararına itirazımızı kabul etti ve yürütmeyi durdurma kararı verdi. Yani mahkemeyi kazandık. Ama şu an imzadaymış karar elime geçmedi. Davayı kazandığızı kalemden öğrendim. Bu durumda kararı aldıktan sonra nasıl bir yol izlemeliyim.
Bölge İdare Mahkemesi'nin kararına karşı taraf itiraz edebilir mi? Yürütme durdurulduğuna göre dava bitmiş oluyor mu?
Davayı kazandık, bu durumda kimlik alabilmemiz için kararı nereye verip başvuru yapmalıyız?

Herkese selam ve saygılar,
Lütfen cevap verin, teşekkür ederim.

Sayın Engin bey,
Yukarıda anlatığım davada Bölge İdare Mahkemesi itirazımızı kabul etti ve yürütmeyi durdurma kararı verdi. Yani mahkemeyi kazandık. Ama şu an imzadaymış karar elime geçmedi. Davayı kazandığızı kalemden öğrendim. Bu durumda kararı aldıktan sonra nasıl bir yol izlemeliyim.
Bölge İdare Mahkemesi'nin kararına karşı taraf itiraz edebilir mi?
Davayı kazandık, bu durumda kimlik almamız için nereye başvuru yapmalıyız?

selam ve saygılar,
Lütfen cevap verin, teşekkür ederim.

Sayın Engin bey,
Yukarıda anlatığım davada Bölge İdare Mahkemesi itirazımızı kabul etti ve yürütmeyi durdurma kararı verdi. Yani mahkemeyi kazandık. Ama şu an imzadaymış karar elime geçmedi. Davayı kazandığızı kalemden öğrendim. Bu durumda kararı aldıktan sonra nasıl bir yol izlemeliyim.
Bölge İdare Mahkemesi'nin kararına karşı taraf itiraz edebilir mi?
Davayı kazandık, bu durumda kimlik almamız için nereye başvuru yapmalıyız?

Saygılar,
Lütfen cevap verin, teşekkür ederim.

Bölge İdare mahkemesi yürütmenin durdurulmasına ilişkin yaptığınız itirazı kabul etti ve "yürütmenin durdurulması" kararı verildi. Henüz idare mahkemesi esasa girip nihai kararını vermiş değil, dolayısıyla bu aşamada "davayı kazandık" sözü erken söylenmiş bir sözdür.
Ancak bu karar davada size bir avantaj sağlayacaktır, özellikle vize veya oturma iznine sahip değilse bile eşinizin sınırdışı edilme stresini dava bitene dek yaşamayacaksınız. Ancak vatandaşlığa kabul edildiniz anlamına gelmediği için kimlik çıkarma talebi için de henüz erkendir.
Bölge İdare mahkemesinin bu kararı kesindir, karşı tarafın itirazı söz konusu olmaz.
Bundan sonra esasa girecek davada mevzuat kapsamında kendinizi iyi ifade edip lehinize davanızı neticelendirmek için uğraş vermelisiniz.
Avukat tutacak gücünüz yoksa adli yardım talebi ile baroya müracaat edebilirsiniz.
Kolay gelsin.

İlginize çok teşekkür ederiz.
Bizim yürütmeyi durdurma kararımız için aşağıdaki itirazları gerekçe olarak gösterdik, bu gerekçelerle .. İdare Mahkemesi'nin kararını Bölge İdare Mahkemesi bozmaya karar verdi.

İTİRAZ NEDENLERİ:
1-“Anayasanın 41. maddesi; Aile; Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar; hükmüne yer vermekle, aile bireylerini bir arada tutmak suretiyle ailenin huzur ve mutluluğunu sağlamayı kamu idarelerine bir görev olarak yüklemiştir.” Görüldüğü üzere; yer alan hükümün temel amacı; aile birliğini parçalanmaktan kurtarmak, aile bireylerini bir arada tutmak suretiyle ailenin huzur ve mutluluğunu devam ettirmek ve bu şekilde kamu görevlilerinin aile kaygılarından uzak bir biçimde kamu hizmetlerini verimli, etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütmeleri için gerekli ortamı sağlamaktır. Yukarıda arz ve izaha çalıştığım ve resen gözetilecek nedenlerle; haklı açılmış olan davamızın itiraz nedenlerindendir. Çünkü 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. Maddesinin 2. Fıkrasında idari mahkemelerin, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunu gerekçe göstermeleri uygun bulunmamaktadır.


5237 sayılı Türk Ceza Kanununun amacı;
MADDE 1. - (1) Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir.

Suçta ve cezada kanunîlik ilkesi
MADDE 2. - (1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz

2- Nitekim insanların yapmış olduğu hataların 8 yıl sonra veya daha sonra tekrar aynı suçu işleyecek diyerek telafisi güç ve imkansız zararlar doğacak diye davalı idarenin gelecekte aynı suçu işleyebilir düşüncesi ile tedbir alınması doğru bir gerekçe değildir. Kimse ömrünün sonunu kadar bu suçu tedbir altına alması gerekçe olarak gösterilemez. İnsanlar islah edilip tekrar toplum için faydalı bir birey olabileceği düşünülmelidir. Suçlu insanı tümüyle yıkmak değil, o insanı kazanmakda gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı’nın kazanılabilmesi için, bir Türk vatandaşı ile evlenme nedeniyle Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılar, en az üç yıldan beri evli olmaları, fiilen birlikte yaşamaları ve evliliğin devamı kaydıyla; bu şartları taşıdığım, bu şartlarla birlikte bu evliliğimizden müşterek 1 kız çocuğumuzun olması aile birlikteliği ve vatandaşlığı kazanabilmem için geçerli sebeplerdendir. Zaten davalı idarenin verdiği kanaatte benim aile birliği içinde yaşadığım ve evliliğimin ciddi olduğu kanaatine varmışlardır.

Bu gerekçeleri göstererek yürümeyi durdurma kararı olumlu sonuç verdi. Buna göre bizim nihai karar için hangi mevzuattan yararlanmalıyız. Cevap verecenizi ümit ediyorum. Saygılar, Teşekkürler.

İlginize çok teşekkür ederiz.
Bizim yürütmeyi durdurma kararımız için aşağıdaki itirazları gerekçe olarak gösterdik, bu gerekçelerle .. İdare Mahkemesi'nin kararını Bölge İdare Mahkemesi bozmaya karar verdi.

İTİRAZ NEDENLERİ:
1-“Anayasanın 41. maddesi; Aile; Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar; hükmüne yer vermekle, aile bireylerini bir arada tutmak suretiyle ailenin huzur ve mutluluğunu sağlamayı kamu idarelerine bir görev olarak yüklemiştir.” Görüldüğü üzere; yer alan hükümün temel amacı; aile birliğini parçalanmaktan kurtarmak, aile bireylerini bir arada tutmak suretiyle ailenin huzur ve mutluluğunu devam ettirmek ve bu şekilde kamu görevlilerinin aile kaygılarından uzak bir biçimde kamu hizmetlerini verimli, etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütmeleri için gerekli ortamı sağlamaktır. Yukarıda arz ve izaha çalıştığım ve resen gözetilecek nedenlerle; haklı açılmış olan davamızın itiraz nedenlerindendir. Çünkü 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. Maddesinin 2. Fıkrasında idari mahkemelerin, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunu gerekçe göstermeleri uygun bulunmamaktadır.


5237 sayılı Türk Ceza Kanununun amacı;
MADDE 1. - (1) Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir.

Suçta ve cezada kanunîlik ilkesi
MADDE 2. - (1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.
(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz

2- Nitekim insanların yapmış olduğu hataların 8 yıl sonra veya daha sonra tekrar aynı suçu işleyecek diyerek telafisi güç ve imkansız zararlar doğacak diye davalı idarenin gelecekte aynı suçu işleyebilir düşüncesi ile tedbir alınması doğru bir gerekçe değildir. Kimse ömrünün sonunu kadar bu suçu tedbir altına alması gerekçe olarak gösterilemez. İnsanlar islah edilip tekrar toplum için faydalı bir birey olabileceği düşünülmelidir. Suçlu insanı tümüyle yıkmak değil, o insanı kazanmakda gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı’nın kazanılabilmesi için, bir Türk vatandaşı ile evlenme nedeniyle Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılar, en az üç yıldan beri evli olmaları, fiilen birlikte yaşamaları ve evliliğin devamı kaydıyla; bu şartları taşıdığım, bu şartlarla birlikte bu evliliğimizden müşterek 1 kız çocuğumuzun olması aile birlikteliği ve vatandaşlığı kazanabilmem için geçerli sebeplerdendir. Zaten davalı idarenin verdiği kanaatte benim aile birliği içinde yaşadığım ve evliliğimin ciddi olduğu kanaatine varmışlardır.

Bu gerekçeleri göstererek yürümeyi durdurma kararı olumlu sonuç verdi. Buna göre bizim nihai karar için hangi mevzuattan yararlanmalıyız?
Cevap vericenizi ümit ediyorum. Saygılarla, teşekkürler.

Dava dilekçenizin muhteviyatını bilmiyorum ama Y.D ye itiraz içeriği fena değil. Aile hukukuna ilişkin medeni kanun maddelerinden de istifade edebilirsiniz diye tavsiyede bulundum. Burda usul ve yasaya ilişkin öngörüsel bilgilerimizi paylaşıyoruz, profesyonel manada davanıza yön verebilmemiz mümkün değildir. Umarım davanız arzu ettiğiniz sonuca ulaşır. Kolay gelsin.

teşekkür ederim

Yürütmeyi durdurma kararından sonra, nüfustan yazı geldi ve nüfus cüzdanını aldık. Bu durumda nihai karar için yapmamız gereken dilekçeyi nasıl yazmamız lazım. Bize bilgi verirseniz seviniriz.

Alıntı:

---

duruhakan rumuzlu üyeden alıntı

Yürütmeyi durdurma kararından sonra, nüfustan yazı geldi ve nüfus cüzdanını aldık. Bu durumda nihai karar için yapmamız gereken dilekçeyi nasıl yazmamız lazım. Bize bilgi verirseniz seviniriz.

---

Soruyu yanlış mı sordunuz acaba? Nihai karar için ayrıca bir dilekçe yazmanız gerekmiyor.

Davaya yön verebilmek için ne yapmamız gerekli? Yürütmeyi durdurma kararı ile vatandaşlığı geçici olarak kazandık fakat nihai karar için yapmamız gereken nedir?

Siz artık hiç bir şey yapmayacaksınız. Mahkeme kendiliğinden nihai kararı verecek.

DANIŞTAY TEMYİZ
İyi günler biz kararımızı aldık. Bölge idare mahkemesine yaptığımız itiraz kabul edildi ve yürütmeyi durdurma lehimize karar verildi . İlerki zamanda .. İdare Mahkemesi tekrar lehimize nihai karaır vererek temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. Fakat karşı taraf Danıştay'a 30 günlük temyiz süresinde karara itiraz etti.
- Biz bu durumda lehimize sonuçlanan kararda Danıştay'da karşı tarafın vermiş olduğu itiraza nasıl bir savunma yapabiliriz?
- Danıştay temyiz kararı ne kadar sürede tamamlanır?
- Danıştay'da lehimize karar verir mi? Tahminlerinizi alabilir miyim?