Trafik Kazası ve Manevi Tazminat

Bir trafik kazasında yolcu olarak araçta bulunan kişi kolundan yaralanır ve ilk tedavisinde orta dereceli basit kırık teşhisi konulur. Mağdur kazaya sebep olan araç sahibine karşı tazminat davası açar. 10.000 maddi ve 10.000TL manevi zarar talep eder. Ceza dosyası kapsamında Adli tıptan alınan raporda bu kişinin 3 hafta işinden mahrum kalacağı, basit bir kırık olduğu beyan edilir.

Tazminat davasında ise hakim ceza dosyasını bekletici mesele yapmadan, ceza dosyasındaki özel hastane raporuna ve adli tıp raporuna dayanarak bilirkişi incelemesi ister. Burada ise bilirkişi 3 ay iş göremezlik olduğunu ve buna göre tazminatın hesaplanmasını görüş olarak bildirir. Bu süreçte davacı başka sebepten vefat eder.

Davacı tarafın varisleri ise devam eden hukuk davasına katılarak 15.000TL manevi tazminat talep ederler.

Sormak istediğim ise; Adli Tıp Kurumunun 3 haftada tekrar işine dönebilir dediği kişi için Tıp Uzmanı olmayan hukuk bilirkişilerinin 3 ay iş göremez yönünde rapor sunmaları ne kadar hukukidir. Buna ilişkin itirazları mahkemenin dikkate almaması nedendir ?

Ayrıca davacının varisleri basit bir tedavi ile iyileşebilir denilen bir kol kırığı için 10.000+10,000+15,000=35,000tl tazminat talepleri ne kadar makuldür.

Hukuk hakimi ceza dosyasıyla tespit edilmiş olgular dışında o dosyadaki hiçbir şeyle bağlı değildir.
Yeniden kusur, müterafik kusur, işgöremezlik raporu v.s. aldırabilir.
Bilirkişiler 3 aylık bir işgöremezliğe göre hesap yapmışlarsa muhtemelen dosyada bu yönde bir rapor vardır. Yoksa tazminat bilirkişisi yargıtay kararlarıyla da sabit olduğu üzere ancak tıp doktoru bilirkişinin verebileceği bir meslekte kazanma gücü kaybı oranını, ya da kaç gün iş ve güçten kaybettiğini kendisi takdir edemez.

Mirasçılar aynı dosyada nasıl 15.000.-TL. manevi tazminat istemişler? Ben bunu anlayamadım. Orayı açabilir misiniz biraz?

Alıntı:

---

Av.İlknur Sezgin Temel rumuzlu üyeden alıntı

Mirasçılar aynı dosyada nasıl 15.000.-TL. manevi tazminat istemişler? Ben bunu anlayamadım. Orayı açabilir misiniz biraz?

---

Zaten vefat eden davacı davasını açarken maddi-manevi tazminat talepli açmıştı. Fakat en son tarafımıza tebliğ olunan dilekçe de bizim sebep olduğumuz trafik kazası nedeniyle Davacının varislerinin de bu kaza nedeniyle manevi zarar gördüklerini, buna dayanarak da 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yürütülecek faizi ile birlikte talebi için davaya katılma talebimizdir denilmiştir.

Acaba kasıtları ilk vefat eden davacı tarafından talep edilen 10.000TL'yi az görerek yükseltmek midir ?

Mirasçıların manevi tazminat talebinin reddedilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Hukuken hiç bir yere oturtamadım şahsen.
Hani müteveffa, geçirmiş olduğu kaza sebebiyle hayatını kaybetmiş olsa neyse de, böyle bir durum da yok ortada.

Manevi tazminat bölünemeyeceğine göre iddiayı genişletme yasağına girmesi gerekir diye düşünüyorum.
Ki dediğim gibi, kendileri için manevi tazminat isteyemezler, mirasçı olmak, bu konuda hukuki bir dayanak olarak bence değerlendirilemez.

Alıntı:

---

Av.İlknur Sezgin Temel rumuzlu üyeden alıntı

Bilirkişiler 3 aylık bir işgöremezliğe göre hesap yapmışlarsa muhtemelen dosyada bu yönde bir rapor vardır. Yoksa tazminat bilirkişisi yargıtay kararlarıyla da sabit olduğu üzere ancak tıp doktoru bilirkişinin verebileceği bir meslekte kazanma gücü kaybı oranını, ya da kaç gün iş ve güçten kaybettiğini kendisi takdir edemez.

---

Biz de bu hususu def'aten dile getirdik. Fakat itirazlarımız hiç dinlenmedi. Raporu düzenleyen bilirkişi orta dereceli bir kırığın 3 ayda tekrar iyileşebileceğinden yola çıkmıştır. Bunun dışında özel hastaneden alınan spiral kırık olduğuna dair tedavi ve adli tıptan alınan 25 günlük iş görmezlik raporu dışında başka rapor mevcut değildir. Hukuk hakimi tamamen ceza dosyası içeriği ile davayı yürütmekte fakat oradan da sadece davacı lehine olan olguları seçerek kendi davasında kullanmaktadır.

Bilirkişi raporuna itiraz edeceksiniz.Çelişki giderilsin diye.Yeni bir bilirkişi raporu isteyeceksiniz.

Manevi tazminat konusunda yakınların manevi tazminat istemesi talebi YARALANMAlarda olayın ağırlığına göre talep edilebilmeli.Fakat O istedikleri miktarlar çok fahiştir.

Yine Ölüm Kazanın etkisiyle oluşmuşsa ,kişi çok yaşlı ise bu durumdan ayrıca değerlendirilmelidir.

Ölünün manevi tazminat talebi mirasçılarına geçer.

Hem ölünün talebini hemde hem de kendi taleplerini ortaya koyabilirler.

Bilirkişi raporuna itiraz etmemize rağmen mahkemece hiçbir gerekçemiz dikkate alınmadı. Ölüm kaza ile bağlantısız bir şekilde aradan 1.5 yıl geçtikten sonra gerçekleşiyor. Davacının yaralanması 'orta dereceli bir kol kırığı' ve 3 hafta tekrar işine dönecek kadar basittir. Ceza dosyasındaki adli tıp raporu da bu yönde olmasına rağmen, hukuk dosyasında yapılan bilirkişi incelemesinde 3 ay gibi bir iş göremezlik ve buna bağlı maddi tazminat hesaplaması ile karşı karşıyayız.

Alıntı:

---

Hem ölünün talebini hemde hem de kendi taleplerini ortaya koyabilirler.

---

Sayın 9. köy, Böyle bir şey söz konusu olamaz.
Mirasçılar BK m.47'nin hükmü açıkken neye dayanarak miras bırakanın yaralanmasından kaynaklanan manevi tazminat isteyebilirler?

BK Md 47: “Hâkim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara duçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir”

Size katılıyorum sayın meslektaşım. Üstelik ölüm nedeninin bahsedilen haksız fiilden başka bir nedenle olduğu düşünülürse burada artık miras hukukundan doğan haklar kullanılır. Özetle; Fiil ile ölüm arasında illiyet bağı mevcut değil.

Yeni Borçlar Kanunu Tasarısını Bir okuyun:DD

Alıntı:

---

9.Köy rumuzlu üyeden alıntı

Yeni Borçlar Kanunu Tasarısını Bir okuyun:DD

---

Ne diyor yeni BK?

Evreka :)

c. Manevî tazminat
MADDE 55- Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevî tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.

Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevî tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.

Tasarıya çok kısa bir süre göz attım şimdi. Daha önce Yargıtay Kararlarıyla doldurulmuş olan boşlukların kanun hükmü haline gelmiş olduğunu görmek sevindirici oldu benim açımdan.

Ağır bedensel zarar var mı ki olayımızda?:DD

Yok, Her halukarda, Yeni yasa bile uygulansa hakimin mirasçıların manevi tazminat talebini reddetmesi gerekecek.

Anladığım kadarıyla siz de mirasçıların manevi tazminat almasında eskisi kadar ısrarlı değilsiniz :DD

*************************************

Bu maddeyle ilgili ilk uygulamalarda Yargıtay'ın önüne gelecek meseleyi görür gibiyim.

% kaçlık beden gücü kaybı "ağır bedensel zarar" olarak kabul edilerek mirasçılara manevi tazminat hakkı verecektir.

Israrlıyım:DD

Kemik kırığı

Büyük ihtimal yaşlı olması?

Ve sonrasında gelen ölüm ,

Bana az da olsa manevi tazminat vermek gerekir diyor.

Şöyleki ;

PKK teröristlerinin otobüs yakma eylemlerinde

Vucudu yana bir genç kızın,

öLMEMİŞ olsaydı bile

anası ve babasının manevi ızdırap duymaması mümkün olabilir mi?

Yine ;

Ceza Kanunumuzda kemik kırığı, ağır bedensel zarar mıdır?

Yüzde sabit iz kalması ,ağır bedensel zarar mıdır?

Olayımızda

Yukarıda da edilebilmeli demiştim:DD

Aslında İTİRAZ edileceğini biliyordum.

Buna rağmen görüşüm ,olayın bütün olarak değerlendirilmesi

Örneğin küçük çocuğun yoldan yürürken eline saksı düşmesi sonucu ,bileğinin kırılması olayında ANNELER manevi acı duymaz mı?

Siz duymaz derseniz HAKLISINIZ DEMEKTİR:DD

Ben sizin Mer'i hukuktan bahsettiğinizi sanıyordum.
Değilmiş...

Yargıtayın da bu konuda son dönemlerde kararları olduğunu hatırlıyorum.

Yani ,Yargıtay Kanunu aştı biliyorum

Yanılmıyorsam.Yanlış hatırlamıyorsam.:DD

Madem tasarı ve faraziyelerden bahsediyoruz o zaman bence Bir koyundan 2 post çıkmaz. Söylediğiniz gibi olduğunu düşünsek bile 10bin tl manevi tazminat küçük kıza hükmedilse (zaten velisi alacaktır) buna +2bin TL anne, +2bin TL baba + 2x5 adet kardeşi=10 bin kardeşlere şeklinde olmak üzere 10+2+2+10=24bin tl. manevi tazminata mı hükmedilecek?
Burada amaç talep edebilecek kişilerin (husumet yönü) sınırını genişletmektir. Yoksa tasarıda tümüne manevi tazminat ödenecektir denmemektedir. Hatta buradaki "zarar görenler" terimi dahi çok geniştir.
Sevgilim, biri beni döverse ve ağır bedeni hasar verirse, dövenden tazminat alabilecek mi?

Alır alır:DD

Yalnız Kafa gözün dağılacak:DD

Bu da sizin mantığınızla 10 sevgilisi olan birine arabamızla çarpmamamız gerektiğini gösterir.
Neyse ki henüz tasarı, elinizi çabuk tutun...

10 sevgili mi

İnsan 10 sevgiliyi eşit sevebilirse HAKLISIN:DD

Peki sayın 9. köy,
olaya geri dönersek,

Sizce mirasçılar "katılma" yoluyla manevi tazminatı hangi usul hükmüne göre talep etmiş olabilirler?

Hukukta Mantık işler.

9 kocalı hürmüz durumları işlemez.:DD

Artı olarak bu manevi tazminatlar ,çok ölçülü olur.

Yolda Beyoğlunda yürürken

Hayal Kahvesininden çıkarken

İlerde solda Sevgilinle beraber yürürken

Birden kapkaççılar sevgilinin çantasını alıp koşmaya başlıyor

Sen Şimdi peşlerinden koşup yakalamaya çalışıyorsun

seni bir güzel benzetiyorlar

Burnun kırılıyor.

Sevgilin yanına yetiştiğinde yerde kıvranmaktasın.

Şimdi sevgilinin manevi zararı oluşmamış mıdır?

Bir acı ızdırap duymamış mıdır?

Amma soğuk kalpliymiş:DD

Sayın Temel neden sordunuz ki?

Önceki cevapların birinde kol kırığı olayı ile ölümü bağdaştırıldığını gördüm.

En fazla 45 yaşında olan birisinin kolunun 3 haftada iyileşecek ve işine geri dönecek şekilde kırılması ile 20 ay sonra vefatı arasında nasıl bağlantı kuruldu, kusura bakmayın anlayamadım...(!) Bu yaralanma kafatasında, beyinde, kalpte yada hayatı bir organda olmamıştır. Kaldı ki İnsanlar ayakları kopunca bile yaşayabiliyor...

Alıntı:

---

9.Köy rumuzlu üyeden alıntı

Sayın Temel neden sordunuz ki?

---

Sizin hukuki görüşünüzü merak etmiştim, zira alabileceklerini savunuyordunuz. Bu savınızı usul hükümleriyle desteklemenizi bekliyorum halen.

Alıntı:

---

moda24 rumuzlu üyeden alıntı

Önceki cevapların birinde kol kırığı olayı ile ölümü bağdaştırıldığını gördüm.

En fazla 45 yaşında olan birisinin kolunun 3 haftada iyileşecek ve işine geri dönecek şekilde kırılması ile 20 ay sonra vefatı arasında nasıl bağlantı kuruldu, kusura bakmayın anlayamadım...(!) Bu yaralanma kafatasında, beyinde, kalpte yada hayatı bir organda olmamıştır. Kaldı ki İnsanlar ayakları kopunca bile yaşayabiliyor...

---

Tazminat için Olaylar arasında neden sonuç yani nedensellik bağı (illiyet rabıtası) bulunması gerektiğini daha önce de ifade etmiştim. Mer'i (yürürlükteki) hukuka göre Av.İlknur hanımın söyledikleri geçerlidir. (bir faraziye ve yeni Borçlar kanunu tasarısının 9.cu köye göre yorumu ise kendileri derpiş eylediler.)...
Tabi ölümün nedeni kol kırığı olmaması durumunda mirasçıların da açılmış bulunan davaya katılmaları ve müteveffanın (ölen) haklarına halef olmaları doğaldır. Ancak buradaki tazminat ölüm nedeniyle değil 3 hafta rapordan dolayı olsa gerek. Bu tazminatın miktarına tarafların ekonomik durumlarına göre hükmedilmelidir. 9.köy arkadaş ise kısa kısa yanıtlar vererek bizlere beyin cimnastiği yaptırıyor...

Sayın Temel;

Ölünün haklarını almalarında bir sorun mu gördünüz

Kendi manevi tazminat taleplerini almalarındaki sorun zamanaşımı olabilir.?

Sayın Güngören;

Beyin cimnastiği olmazsa damarları tortu kaplar.Paslanırız.

Alıntı:

---

9.Köy rumuzlu üyeden alıntı

Sayın Temel;

Ölünün haklarını almalarında bir sorun mu gördünüz

Kendi manevi tazminat taleplerini almalarındaki sorun zamanaşımı olabilir.?

---

Sayın 9. köy, sorduğum sorunun ölünün haklarıyla ne ilgisi var?
Soru şuydu:

Sizce mirasçılar "katılma" yoluyla manevi tazminatı hangi usul hükmüne göre talep etmiş olabilirler?

Çok alakası var.

Humk dan açın bakın.Bana neden soruyorsunuz.İlgili maddeyi yazın tartışalım.

Bu sorduklarınız yukarda açıklandı.

Ölünün talebi

Mirasçılarının talebi

Mirasçılarının Sonradan davaya giren talebi

Yada mirasçıların dava açıldığında davaya giren talebi

Bunları açın.

Siz açıp baktığınıza göre "katılma" suretiyle nasıl olabildiğini de biliyor olmalısınız.
Bizimle paylaşmak istemez misiniz?
Hatta konu hakkında elinizde yargıtay kararı varsa paylaşımınız pekçok dava için faydalı olacaktır diye düşünüyorum.

İş Mütelaya varır.

Çok ayrıntıya girmemek lazım.

Genel olarak yorum yapıp tartışma benim yaptığım.

Hem sonra hafızam da çok zayıf benim,maddeleri hatırlayamıyorum.

Kanunu nereye koymuş olduğumu da unuttum sanki.

Alıntı:

---

9.Köy rumuzlu üyeden alıntı

Çok alakası var.

Humk dan açın bakın.Bana neden soruyorsunuz.İlgili maddeyi yazın tartışalım.

Bu sorduklarınız yukarda açıklandı.

Ölünün talebi

Mirasçılarının talebi

Mirasçılarının Sonradan davaya giren talebi

Yada mirasçıların dava açıldığında davaya giren talebi

Bunları açın.

---

Bu mutlaka gerekli mi:)

Ölmeden önce dava açmışsa gerekli

Açmamışsa ?

Merhabalar. Ben iş yerimde çalışırken ehliyetsiz bir kaza yaptım. Ehliyetsiz olduğumu patronum biliyordu ve beni bu şekilde aracın başına çıkardı. O günde bu talihsiz olay başıma geldi. Ehliyetsiz olduğum içinde kasko bu hasarları karşılamadı. Patronumda bu hasarların parasını benden istedi . Red edince bana dava açacağını söledi. Kamu davası açıp benden o parayı alacağını söylüyor. benim bunu verebilecek gücüm yok çok zor durumdayım. Beni bilgilendirirseniz çok sevinirim .

Alıntı:

---

mcerci34 rumuzlu üyeden alıntı

Merhabalar. Ben iş yerimde çalışırken ehliyetsiz bir kaza yaptım. Ehliyetsiz olduğumu patronum biliyordu ve beni bu şekilde aracın başına çıkardı. O günde bu talihsiz olay başıma geldi. Ehliyetsiz olduğum içinde kasko bu hasarları karşılamadı. Patronumda bu hasarların parasını benden istedi . Red edince bana dava açacağını söledi. Kamu davası açıp benden o parayı alacağını söylüyor. benim bunu verebilecek gücüm yok çok zor durumdayım. Beni bilgilendirirseniz çok sevinirim .

---

Olayda ölüm veya yaralanma 3.bir kişiye zarar verilmesi durumu yoksa kamu davası açılmaz.Ehliyetsiz olarak trafiğe çıkmanız -patronun istediği için bile olsa para cezası ödemenizi gerektirecek. Patronunuzun olası bir dava açması durumunda avukatınızdan hukuki yardım almanızı öneririm.Durumunuz avukata vekalet vermeye uygun değil bulunduğun ilin barosundan -maddi durumunuzu belgelemek şartıyla-adli müzaheret kurumundan yararlanarak adınıza vekil tayin ettirebilirsiniz.