-
Albay Dursun Çiçek yine serbest
İrticayla Mücadele Eylem Planı'nda "ıslak imzası" bulunduğu öne sürülen ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, avukatının itirazı üzerine tahliye edildi. Yarbay Mehmet Emre Sezenler de tahliye edildi.
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde önceki gün tutuklanarak Hasdal Cezaevi'ne gönderilen Çiçek'in avukatı Mustafa Çevik'in yaptığı itiraz, İstanbul Nöbetçi 9. Ağır Ceza Mahkemesi heyetince değerlendirildi.
Heyet, Çiçek'in tahliye edilmesine karar verdi. Dursun Çiçek'in "terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanmasının ardından avukatı Mustafa Çevik, aynı saatlerde bu karara itiraz etmişti.
Çiçek, aynı soruşturma kapsamında ikinci kez tutuklanmıştı. Albay Çiçek ilk tutuklanmasında 24 saat geçmeden serbest bırakılmıştı. Çiçek, bu kez ise 43 sonra serbest kalmış oldu.
Belge ve tartışmalar
İrtica eylem planı, aylar sonra bir subayın savcılara gönderdiği "orijinal belge" ve beraberindeki ihbar mektubuyla tekrar gündeme gelmişti. Belgeyi gönderen subay, "Tartışmaların başladığı dönemde Albay Dursun Çiçek'in odasındaki belgelerin imha edildiğini, kendisinin sadece bu belgeyi kurtarabildiğini" yazmıştı.
İrticayla Mücadele Planı, Taraf gazetesinin 12 Haziran 2009 tarihli sayısıyla gündeme gelmişti. Belgede, AK Parti ve Fethullah Gülen cemaatini yıpratmak için yapılması gerekenler sıralanıyordu.
'AKP ve Gülen'i Bitirme Planı' başlıklı haberde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında, bir şüphelinin ofisinde yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen bir belgeye istinaden, Genelkurmay Harekat Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'nde 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' adı altında bir çalışma yapıldığı belirtiliyordu.
Çalışmayı içeren belgenin altında 3. Bilgi Destek Şube Müdürü Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in paraf ve imzasının bulunduğu iddia edilmiş ve belgeye ait fotokopiler yer almıştı.
Taraf gazetesinde yayımlanan haber üzerine Genelkurmay Başkanlığı'nca soruşturma emri verilmiş ve aynı gün Askeri Savcılık tarafından olayla ilgili soruşturma başlatılmıştı.
Albay Dursun Çiçek "örgüt üyeliği" suçlaması ile tutuklanmış ve Hasdal Askeri Cezaevi'ne konulmuştu. Kurmay Albay Dursun Çiçek tutuklanmasının ardından 24 saat geçmeden avukatlarının tutukluluğa yaptığı itiraz üzerine tahliye edilmişti.
Belgenin sahte olmasının anlaşılması üzerine, askeri savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti.
Genelkurmay Başkanlığı, doğruluğu ortaya konulamayan belgeyi üretenler, sızdıranlar ve yayımlayanlar hakkında gerekli soruşturmanın yapılması amacıyla dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesi kararlaştırmış ve "Sahte belge üretenler yargılansın" demişti.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Bunda garipsenecek bir durum yok aslında her gün karşılaştığımız şeyler. Polis yakalar ya savcı bırakır ya mahkeme. Hırsızlıktan tecavüzden yaralamaya hemen her suçun faili bu kadar imtiyaza sahiptir. Hatta dava devam ederken bi hakkın tahliyeler de yaşanır.
Beraat söz konusu değil henüz. Tabi "beraati zimmet asıldır" ben şahsı tanımam etmem umarım beraat eder aksi halde bu sadece kendisinin ayıbı olarak kalmaz. Peşinen kimse suçlu ilan edilemeyeceği gibi suçsuz da ilan edilmemeli, peşinen suçlanan hakimler savcılar, şimdi moda bu...
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Sayın Engin Oğuz.
Hepimiz ortada bir beraat yada suçlu olduğuna dair bir hüküm olmadığının bilincindeyiz. Burada anlaşılmaz bir durum yok.
Aynı mevcut dosya içinde mevcut deliller ile bir mahkemenin tutuklama bir mahkemenin tutukluluğu kaldırma kararını konuşuyoruz.
Hele bu olay iki defa aynen yaşanınca daha bir başka anlam taşıyor.
İki mahkeme kararının birden doğru olma ihtimali var mı?
İki tane doğru oluyor mu?
Bir hakimin verdiği kararın yanlış olduğu açık ve sabit değil mi?
-
içerde dursun mu durmasın mı....
Anlasılır gibi degil, tüm yorumlar nedense yanlı yansız basının ve televizyonun,dogru yanlış bombardımanı sonucunda olusan teorilerden olusuyor da, bir tek kişi dahi '' kardesim bu imza benim degil ben bu evragı hazırlamadım,allah allah yaaaa'' demesine takılmıyor.İster hukuken ister insan olarak bir durup ta düsünelim ne demek istiyor.pes ya.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Tutuklama bir tedbirdir. Delillerin değerlendirilmesi hakimden hakime daha doğrusu insandan insana farklılık arz edebilir. Bazıları sanıkları mahkemede değilse de muhakemesinde beraat ettirmiş bile. Açıkçası ben bu davaya uzaktan bakıyorum sadece, midem bulanıyor çünkü. Kimin ne yaptığından ziyade kimin yakaladığı, soruşturduğu, yargıladığı, deliller tartışılıyor hatta ondan da ziyade elde ediliş şekli tartışılıyor. Bir kavga bir kıyamet gidiyor. Allahtan eski zaman değil az biraz da olsa her şey ortada cereyan ediyor, herkesin kendine göre bir kanaati oluşuyor. Samimiyetle söylüyorum keşke hepsi suçsuz olsa, beraat etseler, ortaya serilen çirkin görüntü bir an önce kaldırılsa.
-
Cevap: içerde dursun mu durmasın mı....
Alıntı:
maydin1958 rumuzlu üyeden alıntı
Anlasılır gibi degil, tüm yorumlar nedense yanlı yansız basının ve televizyonun,dogru yanlış bombardımanı sonucunda olusan teorilerden olusuyor da, bir tek kişi dahi '' kardesim bu imza benim degil ben bu evragı hazırlamadım,allah allah yaaaa'' demesine takılmıyor.İster hukuken ister insan olarak bir durup ta düsünelim ne demek istiyor.pes ya.
Bunca çirkinlik içinde güzel bir o var bence de.
Hiç biri Şener Şen'in bir filminde İlyas Salman' söylediği gibi "Yaptım hele sor bi niye yaptım" demiyor. Yapmadım diyor, ben değilim diyor, yazı benim değil, ses benim değil, vs. vs. Güzel tarafı kimse bu işlerin güzel işler olduğunu gerekli işler olduğunu savunmuyor. Bu davanın bir tek bu tarafını seviyorum.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı
Belgenin sahte olmasının anlaşılması üzerine, askeri savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti.
Bu ifade doğru değil.
Fotokopiden imzanın Albay Çiçek'e ait olup olmadığının tespiti mümkün olmayacağı için delil yetersizliğinden askeri savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti.
Genelkurmay başkanı "kağıt parçası" dedi ama hiç bir mahkeme "sahte" diye karar vermedi. İmzanın kime ait olduğu belgenin orijinali ortaya çıkana kadar belirlenemedi o kadar. Şu anda da orijinal belge için adli tıbbın verdiği karar bazılarınca tartışmaya açılıyor. Orijinal belge hakkındaki araştırma hiç bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde tamamlanmalı.
Aslında günah keçisi ilan edilen Albay Çiçek'i bir kenara bırakalım da geçenlerde gelen ihbar mektubundaki "internet andıcı"nı tartışalım isterseniz.
Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubukçu "Başbakanlığın emrine istinaden irtica.org, irtica.net, greekmurderers.net benzeri onlarca sitenin kurulduğunu kabul etti.
Burada yapılanın "Fethullahçıların evine silah koyalım, ordudan atılanları ahlaksız gösterecek komplolar kuralım." planı yapmaktan pek bir farkı yok.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Bu ifade doğru değil.
Fotokopiden imzanın Albay Çiçek'e ait olup olmadığının tespiti mümkün olmayacağı için delil yetersizliğinden askeri savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti.
Genelkurmay başkanı "kağıt parçası" dedi ama hiç bir mahkeme "sahte" diye karar vermedi. İmzanın kime ait olduğu belgenin orijinali ortaya çıkana kadar belirlenemedi o kadar. Şu anda da orijinal belge için adli tıbbın verdiği karar bazılarınca tartışmaya açılıyor. Orijinal belge hakkındaki araştırma hiç bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde tamamlanmalı.
Aslında günah keçisi ilan edilen Albay Çiçek'i bir kenara bırakalım da geçenlerde gelen ihbar mektubundaki "internet andıcı"nı tartışalım isterseniz.
Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubukçu "Başbakanlığın emrine istinaden irtica.org, irtica.net, greekmurderers.net benzeri onlarca sitenin kurulduğunu kabul etti.
Burada yapılanın "Fethullahçıların evine silah koyalım, ordudan atılanları ahlaksız gösterecek komplolar kuralım." planı yapmaktan pek bir farkı yok.
Öncelikle bu ifade bana ait değil, bir haberden alıntıdır. Konu hakkında bir yorumum yoktu ama şimdi yapacağım.
Bence o imza Dz.Kur.Alb. Dursun Çiçek'e ait değil. Adli Tıp Kurumu'nun verdiği rapor kamuoyunda hala tartışılıyor.
Diyelim ki, ona ait. Yeri yurdu belli olan üstelik de toplumda saygın bir yere ve mesleğe sahip bir kişinin kaçması, delilleri değiştirmesi düşünülemez. Kaldı ki, tüm delil eldeki bir kağıt parcasından ibaret.
Dava sonunda beraat ederse ne olacak? Yattığı ile kalacaktı değil mi? Bence yerinde bir kararla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış. Kendisine geçmiş olsun diyorum.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Tek bir soru Niçin ergenekoncu bir tek AKP li yok ? Acaba AKP karşıtlarına mı ergenekoncu deniliyor ?
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
Tangör Evren rumuzlu üyeden alıntı
Tek bir soru Niçin ergenekoncu bir tek AKP li yok ? Acaba AKP karşıtlarına mı ergenekoncu deniliyor ?
Bunu yeni anlamış olamazsınız değil mi?
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
şukufe rumuzlu üyeden alıntı
Bunu yeni anlamış olamazsınız değil mi?
15 dakika kadar oluyor. Pek yeni sayılmaz
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Vatan yazarı Mustafa Mutlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının da “Ergenekon şüphelisi” sayılmasından sonra, Ergenekon’un sızamadığı tek bir kurum olduğunu yazdı.
İşte Mutlu’nun bugünkü yazısının o bölümü ve Ergenekon’un sızamadığı kurum:
“Bazı üniversitelerin ve rektörlerin, Ergenekoncu ilan edilmesinin üzerinden yıl geçti...
Ergenekoncu (!) gazeteciler, yazarlar, polisler zaten içeride...
Sendikacılar da Ergenekoncu, iş adamları da...
Emekli askerleri unutmamak lazım; ama görüyoruz ki halen görev yapan subaylar da aynı suçlamayla karşı karşıya...
Yani; Türk Silahlı Kuvvetleri de “şüpheli...”
Geriye ne kaldı?
Hâkimler, savcılar...
Yargının İstanbul’daki en üst düzey temsilcisi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın da “Ergenekon şüphelisi” olduğunu öğrendik önceki akşam...
Onu geçtik; Yargıtay Başkanı için bile aynı kuşku varmış!
***
Sorum çok basit:
Ülkenin bütün kurumlarına sızan ve bu kadar güçlü olan Ergenekon, bir tek AKP’ye mi sızmayı beceremedi?
Neden bir AKP’li bile Ergenekoncu olmakla suçlanmıyor?”
Odatv.com
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Aaaa....Pardon bir eski AKP' li vardı.Balıkesir milletvekili Turan Çömez.Bence yarın öbürgün Abdullatif Şener'de Ergenekoncu olur.Tariflerede uyuyor sarışın mavi gözlü ve en önemlisi de artık RTE'ye karşı....
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Sayın Hakkarili Arzuhalci, Sayın SDT 23 ün büyük hassasiyet gösterdiği alıntı ifadeniz yanlıştır.
Ancak Sayın SDT 23 ün başka bir başlıkte söylediği " Dursun Çiçek doğru olduğuna inandığı emirleri uyguladığı için şimdi günah keçisi."
" Genelkurmay belgenin aslını, böyle bir belgenin gerçek olup olmadığını araştırmak için değil, kimin tarafından sızdırıldığını ortaya çıkarmak için istiyor."
" Genelkurmay Başkanı, yayınlanan planda belirtilen eylemleri doğrulayan açıklamaları Nisan ayındaki bilgilendirme toplantılarında dile getirmiştir." lafları doğrudur. Çünkü bu zihniyet böyle bir zihniyet. Ele verir talkını kendi yutar salkımı
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
TRT REŞADİYE SALDIRISININ SORUMLUSUNU BULDU; ALBAY DURSUN ÇİÇEK
http://www.odatv.com/images/2009_12/...12091200_l.jpg
Peki TRT’ye bunu kim söyletti
13.12.2009 14:11
Tokat’ın Reşadiye ilçesinde 7 Aralik 2009 tarihinde yapılan saldırı ile ilgili çok fazla komplo teorisi yapıldı.
AKP ve DTP saldırının açılımı baltalamaya yönelik bir provokasyon olduğunu iddia ettiler.
Ardından PKK’nın saldırıyı üstlenmesi bu konuda spekülasyonları yine de bitirmedi.
PKK’nın saldırıyı üstlenmesine rağmen basta cemaat olmak üzere bazı kesimler saldırının provokasyon olduğu konunda ısrar ediyorlar.
TRT ise her zaman olduğu gibi cemaatin bu savını destekliyor.
TRT’ye göre saldırının zamanlaması ve yeri “ilginç”.
10 Aralık Perşembe günü TRT-1 ana haber bülteninde yayınlanan haber bu ilginçliği garip bir şekilde ortaya koyuyor. TRT, saldırıdan Ergenekon ile ilgili askerleri sorumlu tutuyor.
Haberde Devlet Televizyonunda PKK’nın üstlendiği Reşadiye saldırısını askerlerin yaptığına dair çeşitli imalar kullanıldı. Üstelik bu ima “Bu arada Ergenekon sanığı Albay Dursun Çiçek'in de Reşadiyeli olması dikkat çekici ayrı bir husus” ifadesindeki gibi garip yollarla kuruldu.
Ancak bu ilginç haberde başka bir ilginçlik daha var. Bu haber aynı gün Zaman gazetesinde yayınlanan haber ile neredeyse aynı kalemden çıktı.
İşte TRT’nin yayınladığı haberin metni:
Yedi askerimizin şehit edildiği Reşadiye ile ilginç bilgiler ortaya çıkıyor.
İlçenin adı Ergenekon soruşturmasında da geçiyor.
İddianamede yer alan bilgiler bakılırsa Reşadiye Ergenekon'un suikast timinin buluşma yeri...
Tokat Reşadiye'de hain bir pusu kuruldu, yedi askerimiz şehit edildi.
Terör örgütüne yakınlığı ile bilinen Fırat Haber Ajansı hain saldırıyı örgütün üstlendiğini duyurdu.
Ajans saldırıyı yapan sözde birimin kendi insiyatifiyle hareket ettiğini açıkladı.
Pusunun perde arkası ise soruşturulmaya devam ediyor.
Tam bu noktada 7 Mehmetçiğimizin şehit olduğu Tokat'ın Reşadiye ilçesi karmaşık ilişkiler ağının orta noktasında yer almasıyla dikkat çekiyor.
Uzun yıllardır hiçbir terörist eylemin olmadığı yerde meydana gelen bu kanlı saldırı akıllarda şüphe uyandırıyor...
Terör saldırısına hedef olan Tokat'ın Reşadiye ilçesinin adı, Ergenekon soruşturması belgelerinde ilginç bağlantı ve buluşmalarda geçiyor.
Tokat'ın Reşadiye ilçesi, eski Özel Harekat Dairesi Başkan vekili İbrahim Şahin'in memleketi. Şahin'in suikast eylemleri için kurduğu öne sürülen timin liderliğine uygun gördüğü Üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı'nın da Reşadiye'de görev yaptığı biliniyor.
Halen Ergenkon davasından tutuklu bulunan Üsteğmen Kırmızı'nın evinde yapılan aramalarda Alevi - Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız'la Sivas Ermeni Cemaati önderi Minas Durmaz Güler'e yönelik suikast planları bulunmuştu.
Kırmızı'nın, tutuklu sanıklardan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'le de bağlantılı olduğu belirtiliyor. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün, Üsteğmen Kırmızı'ya telefon kaydında ismi çıkan Tekin'i sorduğu öne sürülüyor.
"TEKİN'LE 26 KEZ NE KONUŞTUN?"
Ergenekon Savcısı'nın sorduğu "26 kez Muzaffer Tekin'le ne konuşun sorusuna, Kırmızı'nın 'sadece bayram tebriği' cevabını verdiği biliniyor. Taylan Özgür Kırmızı ile birlikte sorgulanan Jandarma Teğmen Muhammet Sarıkaya ise ifadesinde, Danıştay saldırısından kısa süre sonra Muzaffer Tekin'in Jandarma Üsteğmen Kırmızı ile birlikte evine misafir olduğunu, ardından Tekin'in evinde buluştuklarını anlattığı biliniyor.
Bu arada Ergenekon sanığı Albay Dursun Çiçek'in de Reşadiyeli olması dikkat çekici ayrı bir husus.
Ve zamanlama. Hain saldırısının zamanlaması da yeri kadar ilginç. Eylem İçişleri bakanı Beşir Atalay'ın medyada açıklama yaptığı dakikalarla neredeyse eş zamanlı...
Bakan demokratik açılımın bitmediğini, devam edeceğini söylediği anlarda, açılım en büyük darbesini yiyor.
Bundan da önemlisi saldırının Başbakan Erdoğan'ın ABD Başkanı'yla Kuzey Irak'ta konuşlu terör unsurlarının tasfiyesini konuşacağı günde gerçekleşmesi.
Bütün bunlar karanlık eller düğmeye basma yeri ve zamanının hiç de raslantısal olmadığını gösteriyor.
(Haber Salih Memecan'ın Sabah'taki “karanlık eller” karikatürüyle sonlandı)
Peki bu habere yayınlanmadan önce son şeklini veren kişi kim?
Genel Müdür İbrahim Şahin'in Samanyolu Tv'den transfer ederek Haber Dairesi Başkan Yardımcılığı görevine getirdiği Ahmet Böken.
Yazanlara bakınca bu benzerlik şaşırtıcı olmasa gerek.
Odatv.com
İşte Zaman’ın aynı gün yaptığı haber:
“Terör saldırısına hedef olan Tokat'ın Reşadiye ilçesinin adı, Ergenekon soruşturması belgelerinde ilginç bağlantı ve buluşmalarda geçiyor
İlçe, Ergenekon davası tutuklu sanığı eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin'in memleketi. Tutuklu sanıklardan Jandarma Üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı da söz konusu ilçede görev yapmış. Evinde yapılan aramalarda Alevi ve Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız'la Sivas Ermeni Cemaati önderi Minas Durmaz Güler'e yönelik suikast planları çıkan İbrahim Şahin'in, bu eylemlere yönelik örgütlediği 'S-1 timi'nin liderliği için düşündüğü ismin Tokat Reşadiye Komando Birliği Komutanı Taylan Özgür Kırmızı olduğu belirlenmişti.
Kırmızı'nın, tutuklu sanıklardan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'le bağlantıları da gündeme gelmişti. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, Kırmızı'ya telefon kaydında ismi çıkan Tekin'i de sormuştu. Kırmızı, Tokat'ın Reşadiye ilçesinde yapılan bir festivalde protokolde yer aldığını, kendisiyle birlikte protokolde "bizim komutan" dedikleri Muzaffer Tekin'in de bulunduğunu ve telefon numarasını orada kaydettiğini ileri sürmüştü. Ancak Tekin'le gerçekleştirdiği tespit edilen 26 görüşmeyle ilgili sadece bayram tebriki için aramış olabileceği savunmasını yapmıştı. Kırmızı, Tekin'in katıldığı Reşadiye festivalinde İbrahim Şahin'in de bulunmuş olabileceğini kaydetmişti.
Muzaffer Tekin'in, Veli Küçük'ün yanı sıra Ergenekon örgütünün planladığı kanlı eylemleri organize eden isimlerden biri olduğu ileri sürülüyor. Tekin, 2006 yılında Danıştay saldırganı Alparslan Arslan'la ilişkileri ortaya çıkınca tutuklandı. Bu yüzden planlanan eylemlere İbrahim Şahin'in liderlik edeceği öne sürülmüştü. Taylan Özgür Kırmızı ile birlikte sorgulanan Jandarma Teğmen Muhammet Sarıkaya, ifadesinde Danıştay saldırısından kısa süre sonra Muzaffer Tekin'in Jandarma Üsteğmen Kırmızı ile birlikte evine misafir olduğunu, ardından Tekin'in evinde buluştuklarını aktarmıştı.”
Odatv.com
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
[ İRTİCA NEDİR? ]
Bilindiği gibi, son yıllarda gündemimizi oluşturan en önde gelen tartışma konularından birisi irtica meselesidir. Aslında bu mesele Türk toplumunun gündemine yeni girmiş bir konu değildir. İrtica tartışmalarının TanzimatÕtan itibaren başlayıp, CumhuriyetÕin ilk yıllarından beri yoğunlaşarak devam ettiği görülmektedir.
İki asra yakın uzun bir zaman geçmesine rağmen maalesef irtica kavramı ile ilgili bir ortak kültür oluşturulamamıştır. Bu kavram bir türlü yerli yerine oturtulamamıştır. Günümüzde yapılan irtica tartışmaları, gerek muhteva ve gerekse üslup bakımından CumhuriyetÕin ilk yıllarındaki tartışmaları andırmaktadır. Bu da irtica konusundaki farklı bakış açılarının değişmediğini göstermektedir.
Türkiye, bugün gelinen noktada, öncelikle irticanın nasıl anlaşılması gerektiği problemini halletmek mecburiyetindedir. Türkiye CumhuriyetiÕnin geleceğine yönelik bir tehdit olarak algılanan irtica ile ilgili mücadele stratejisinin etkin bir şekilde yürütülmesi ve istenen sonucun elde edilebilmesi için, öncelikle irticanın nitelik ve niceliğinin doğru bir şekilde ortaya konulmasıyla işe başlanılmalıdır. Zira irtica ile irtibatlı sorunların önemli bir kısmının, konuyla ilgili bilgi boşluğundan ve kavram kargaşasından kaynaklandığı görülmektedir.
Benzeri sorunları çoktan aşmış olan Batı dünyasında kültür terimleri, yerli yerine oturmuştur. Onlar bir yapının tuğlaları gibidir. Yeni kavramlar üreten büyük filozoflar hariç, hiç kimse bu kavramları yerlerinden oynatamaz. Toplumun müşterek ve değişmez bir kültür dili vardır. Bugün TürkiyeÕde ise, her alanda olduğu gibi irtica konusunda da bir kavram kargaşası ve terim perişanlığı çekilmektedir.
Peyami Safa, bu konuda şunları söylemektedir: "Batılıların Révolution dedikleri kavram, TürkçeÕde hatalı bir şekilde inkılap veya ihtilal olarak ifade edilmiş, sonra bu tabir devrim kelimesiyle karşılanmaya çalışılmıştır. Hâlâ, kimi inkılap, kimi ihtilal, kimi de devrim demeye devam etmektedir. Batılıların Réaction dedikleri kavram da dilimize, yine yanlış olarak, "irtica" şeklinde geçmiştir. Şimdi bu iki kavram "ilericilik" ve "gericilik" diye karşılanmaktadır. İlericilik, ne devrim, ne inkılap, ne de ihtilali ifade eder. Herhangi bir normal ıslahat hareketi de ileri bir harekettir. Gericiliğe gelince, bu esasen Réaction kavramını karşılamayan Arapça irtica kelimesinden tercüme edilmiş, ne fizikteki, ne kimyadaki, ne fizyolojideki, ne psikolojideki, ne sosyolojideki, ne de felsefedeki Réaction terimine karşılık olmayan hatalı bir terimdir. TürkiyeÕye televizyon gelirse bu bir ileri tekniktir, fakat ne inkılaptır, ne ihtilaldir, ne de devrimdir. 1935 model bir otomobilin tekniği de geridir, fakat böyle bir arabayı kullanmak gericilik değildir."
Hilmi Ziya Ülken de, irtica meselesiyle ilgili yazdığı bir yazısında, bu kavramın bizdeki anlam ve kullanılışının BatıÕdakinden farklı olduğunu şu cümleleriyle ifade etmektedir: "BatıÕda değişimler toplumun alt kesimlerinden gelip mevcut iktidarları sarsmıştır. O nedenle gericilik adı verilen tepkiler, reaksiyonlar iktidar mevkiinden yukarıdan geldiği halde, Orta DoğuÕda halktan gelmektedir. BatıÕda reaksiyon şuurlu bir şekilde siyasi, ictimai bir cereyan, asri silahlara sahip bir düşünce tarzı olduğu halde, DoğuÕda irtica cemiyetin biricik çıkar yolu olan hareketi taassup ve skolastikle, bilgisiz kütle homurtusu ile karşılayan, tarifsiz ve sistemsiz bir cereyan olarak kaldığı için pejoratif bir manada kullanılmıştır."
İrtica meselesinin iyi anlaşılabilmesi için irtica ile bağlantısı olan diğer kavramların da net bir şekilde ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu çerçevede, din kavramının nasıl anlaşılması, gerek bireyin ve gerekse toplumun hayatında nasıl ve ne derecede yer alması gerektiği hususunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerekir. Din, insanın insanlığını en iyi şekilde gerçekleştirebilmesi için bir araçtır. Din, insanlığın önüne bir takım iman ve ahlak ilkeleri koyan bir sistemdir ve insan hayatına anlam kazandırmak için, toplumun birlik ve beraberliğini sağlamak, toplumsal barışı gerçekleştirmesine katkıda bulunmak için vardır. Bir başka ifadeyle din, insanların kendileriyle, içinde yaşadıkları toplumla ve Yüce Yaratıcı ile barış içinde yaşamalarını sağlamak için gelmiştir. Bu itibarla insanların mutsuz olmasına vesile olacak her türlü fiil, hangi amaç için gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, dînî olma özelliğine sahip olamaz.
Bu konuda açıklığa kavuşturulması gereken bir başka önemli nokta da, din-devlet, din-siyaset ilişkisidir. Bu konuda toplum aydınlatılmadan din istismarını ve irticai tezahürleri toplumdan silip atmak mümkün değildir.
Din konusunda yeterince bilgi sahibi olmayan insanlar kendilerine din adına telkin edilen her şeyi dinin aslındanmış gibi algılayarak sahiplenmek isterler. Bu insanlar, yapılacak yanlış telkinler ile din adına devlet düşmanı haline getirilebilirler.
Bu konuda açıklığa kavuşturulması gereken bir başka konu da, irtica ile doğrudan veya dolaylı ilgisi olan, muhafazakarlık, ilericilik, yobazlık, softalık, köktendincilik (fundementalizm), şeriat vb gibi kavramlardır.
Bu itibarla Türk aydınlarına, ilahiyatçılarına, din adamlarına ve Devleti yönetenlere, bu konuyu ivedilikle sosyal bilimsel araştırmaların araştırma konusu haline getirme ve gerekli çalışmaları bir an önce yaparak toplumu aydınlatma görevi düşmektedir. Bu görev yerine getirilmediği takdirde toplumda kavram kaosu yaşanacak ve keyfilik hakim olacaktır.
Şunu belirtmeliyiz ki, son zamanlarda irtica konusunda yapılan tartışmalarda ne dindar insanlar, ne de laik ve demokratik söylem biçimlerini öne çıkaran kimseler, çok iyi sınav verememişlerdir. İrtica tartışmalarının doğurduğu ortamı fırsat bilerek bir takım insanlar, İslamÕa olan yabancılıklarından dolayı, dini toplumsal ilerlemenin önünde engel olarak görme düşüncesine istinat ederek, TürkiyeÕde yaşanan toplumsal-siyasal hayata ilişkin olumsuzlukların İslamÕdan kaynaklandığını ileri sürmüşler ve dinle ilgili her türlü tezahürü çağdışılık ve irtica olarak nitelendirmişlerdir. Bu arada dindar insanlar da, hislerini ve önyargılarını aşıp, konuyu sağlıklı bir şekilde enine boyuna tartışma zeminini oluşturamamışlardır. Tabiatıyla bu durum, toplumda zıtlaşmaların, kamplaşmaların oluşmasına zemin hazırlamış ve irticaî kesimlerin toplum tabanında taraftar bulma ihtimalini daha da güçlendirmiştir.
Hiç kuşkusuz irtica sorunu insan kaynaklı bir sorundur ve sadece bizim ülkemizde görülen bir husus da değildir. İnsan kendisinin neden olduğu bu sorunu çözebilecek bir kapasitede yaratılmıştır. Hiçbir sorun çözümsüz değildir. Ancak sorunların çözülmesi için, bir iradeye ihtiyaç vardır. Türkiye mevcut birikim ve potansiyeli itibarıyla bu sorunu kökten halledebilecek güce ve enerjiye sahip bir ülkedir. Yeter ki bu sorunun çözümlenmesi için, iradesini ortaya koyabilsin. Nitekim, bugün bu irade ülkemizde ortaya konmuştur. Ancak önemle göz önünde bulundurulması gereken bir husus vardır ki, o da sorunun çözümlenmesinde takip edilecek stratejinin ülke gerçeklerine uygun olarak belirlenmesidir. Aksi taktirde çözülebilir nitelikte olan sorun, çözümsüz hale gelebilir ve insanlar arasındaki bu zıtlaşmalar, Devlet-millet zıtlaşması tehlikesini doğurabilir.
ŞİMDİ SİZE SORUYORUM İRTİCAYLA MÜCADELE DOĞRU BİRŞEY DEĞİLMİDİR.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Gün gelecek akp oy verenlerde pişman olacak ama inşallah iş işten geçmiş olmaz ergenokom diye içeri alınanlar akp eleştiren kişiler olduğunu biliyoruz zaten akp liler birgün onlarda suçunu bilmeden yargılanırsa neolacak kendini onların yerine koymaları lazım çok insafsızça olan bu plan en inçe ayrıntısıyla yapılmış deniz deneri maç ta gol bile atamadı.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Adli Tıp "İmza Çiçek'in" dedi
ADLİ Tıp Kurumu, Üst Kurulu, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'ndaki ıslak imzanın Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'e ait olduğuna karar verdi.
Üst Kurul'un imzaya ilişkin verdiği rapor belli oldu. Buna göre 11 kişiden oluşan Adli Tıp Üst Kurul’un 4'e karşı 7 oyla İrtica ile Mücadele Eylem Planı'ndaki imzanın Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu bildirdi.
Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Dursun Çiçek'in talebi üzerine yürüttüğü soruşturma kapsamında söz konusu belgeyi Üst Kurul'a göndermişti. Kurul, 5 Şubat 2010'da günü kararını verdi.
Kararın henüz kendilerine ulaşmadığını belirten Ergenekon savcılarından Zekeriya Öz ile Fikret Seçen, konuya ilişkin, “Dursun Çiçek'in talebi üzerine gönderdik. İlk raporu Adli Tıp İhtisas Kurulu vermişti. Şimdiki kararı Adli Tıp Genel Kurulu verdi. Zaten bizim için imzanın Dursun Çiçek'e ait olduğu kesindi" diye konuştular. Taraf Gazetesi'nde 12 Haziran 2009’da İrtica İle Mücadele Eylem Planı belgesine ilişkin Dursun Çiçek 2 kez tutuklanıp daha sonra edilmişti.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13727637.asp
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
şukufe rumuzlu üyeden alıntı
Bunu yeni anlamış olamazsınız değil mi?
İşte bu forumun en güzel yorumu da bu oldu vallahi eline saglık sukufe
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
şukufe rumuzlu üyeden alıntı
Aaaa....Pardon bir eski AKP' li vardı.Balıkesir milletvekili Turan Çömez.Bence yarın öbürgün Abdullatif Şener'de Ergenekoncu olur.Tariflerede uyuyor sarışın mavi gözlü ve en önemlisi de artık RTE'ye karşı....
Sayın şufuke: eski AKP li Balıkesir millet vekili Turan Çömez BAKIN NEDEN Malum Davanın İçine alındı.
Erdoğan demokrat mı? 11-04-2008
Çömez, Meydan gazetesindeki köşesinde, “Erdoğan gerçekten demokrat mı? Demokrasinin yıldızı olmayı hak ediyor mu?” diye sordu.
Çete süsü vermiş uzantılar
İki kilo baklava çalan çocukları içeri atanların kravatlı çetelere müdahale etmeleri gerektiğini ifade eden Çömez, “Devlet içerisine nüfus eden çetelerin varlığı yıllardır biliniyor. Çeteleri anlamak için geçmişe bakmak yeterli. NATO’nun planladığı oyunlara bakmak lazım. Sağcıları öldüren silahlarla solcuları öldüren silahların aynı olduğunu bilmeli bu halk. Kanlı 1 Mayıs eylemlerinde silahları kimlerin doğrulttuğunu, Maraş olaylarında toplumu çatıştıran otoriteyi bilmeli. Bir de kendine çete süsü vermiş uzantılar var. Devlet otoritesini yitirdiğinde yerine güç odakları çıkar” diye konuştu.
Bakan Şimşek, CIA’nın yeminli tercümanıydı
Turhan Çömez, Ekonomiden Sorumlu İngiliz vatandaşı Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in CIA’nın yeminli tercümanlığını yaptığını ifade etti. Türkiye’nin en zengin krom rezervlerinin Hakkari’de olduğuna dikkat çeken Çömez, “Dünyanın en zengin çimento ham maddesi Gabar Dağı’nda, dünyanın en zengin altın rezervleri Van’ın Artos Dağı’nda. Kimsenin bundan haberi yok. Avustralyalı firmalar gelmiş taş çekiyoruz diye ülkeyi sömürüyor. Yıllarca İngiliz Tuzu diye bor madenleri kaçırıldı. Ben beni Ankara’ya gönderen iradeye yani halka ihanet etmedim. İngilizler ve Yunanlar Kurtuluş Savaşı’nda silahla yapamadıklarını şimdi Edirne’de çiftçiyi kendi bankalarına borçlandırarak 65 bin dönüm araziyi ipotek ederek yapıyor. Çünkü Türkiye tarımda girdi maliyeti en yüksek ülke haline geldi. Çiftçi artık arazisini satıyor. Türkiye’ye bu yıl Çin’den 40 milyon çift ayakkabı girdi. Peki bizim ayakkabı firmalarımız ne olacak. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek CIA’nın yeminli tercümanlığını yapmıştır. Bütün bunlar Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir sonucudur. Büyük Ortadoğu Projesi Sevr’in devamıdır. Bu proje Kürt devleti kurdurmak için hazırlanmıştır” diye konuştu.
Ergenekon diye oyun sahneleniyor
Turhan Çömez, bugün gelinen noktada 8-10 aydır devam eden bir tiyatro oynandığını bunun içinde Türkiye’nin de olduğunu öne sürdü. Çömez şunları söyledi: “Ergenekon diye bir oyun sahneleniyor. Sekiz aydır iddianamesi hazırlanmamış bir dava. 84 yaşında devletin iki koruma verdiği adam gözaltına alınıyor,
YARGIYA BÖYLE SALDIRDILAR
Ergenekon’da bilgi kirliliği rezalet
Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, “Ergenekon soruşturmasında yaşanan bilgi kirliliğinin adı tek kelime ile rezalettir” dedi
AKP’nin tertibi
Bir gazetecinin “100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aşkın’a yapılanları siyasi iktidarın tertibi olarak nitelendirdiniz. Ergenekon soruşturmasını da AKP’nin tertibi olarak mı yorumluyorsunuz?” şeklindeki sorusu üzerine Ekşi, “Ergenekon ile ilgili olarak bizzat sayın Başbakan, hatırladığım kadarıyla grup konuşmasında, ’Yargıyla yakın işbirliği içinde gidiyoruz ve bunu sonuna kadar götüreceğiz’dedi. Siz eğer böyle derseniz, kendinizin bu olayın tarafı olduğunuzu ilan etmiş olursunuz. O nedenle söz bize ait değil
YAZININ TAMAMI:http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ha...y.php?hit=6406
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Öncelikle Ergenekon diye bir terör örgütü var mı yok mu, bununla ilgili herhangi bir yargıtay kararı veya kesinleşmiş bir mahkeme kararı var mı? Eğer yoksa savcı ve hakimler nerden böyle bir terör örgütü uyduruyorlar da herkesi buna üye olmakla suçlayabiliyorlar anlayamadım. Bu olay aynen hiç olmayan şirkete vergi borcu çıkarmak gibi birşey değil mi?
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
erhan.1973 rumuzlu üyeden alıntı
Öncelikle Ergenekon diye bir terör örgütü var mı yok mu, bununla ilgili herhangi bir yargıtay kararı veya kesinleşmiş bir mahkeme kararı var mı? Eğer yoksa savcı ve hakimler nerden böyle bir terör örgütü uyduruyorlar da herkesi buna üye olmakla suçlayabiliyorlar anlayamadım. Bu olay aynen hiç olmayan şirkete vergi borcu çıkarmak gibi birşey değil mi?
Araştırırsanız öyle bir karar olduğunu görürsünüz, hoş görseniz de inanmazsınız ya! Doğru veya yanlış kimse de size inandırmak zorunda değildir.
Ya da o kararı alan halkimi de dava edelim hadi, öyle ya yanlış karar!
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Erhan beye hakim savcı beğendiremedik :)
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
çoban rumuzlu üyeden alıntı
Araştırırsanız öyle bir karar olduğunu görürsünüz, hoş görseniz de inanmazsınız ya! Doğru veya yanlış kimse de size inandırmak zorunda değildir.
Ya da o kararı alan halkimi de dava edelim hadi, öyle ya yanlış karar!
Sayın çoban öyle bir mahkeme kararı yok, siz burda alenen yalan söylüyorsunuz. Varsa hemen internetten linkini indirin. Yoksa da burda herkesten özür dilemenizi rica ediyorum.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Erhan beye hakim savcı beğendiremedik :)
Engin Bey ben her türlü eleştiriyi saygıyla karşılarım ama, yalan ,dolan, saptırma ve iftiralara şiddetle karşıyım. Ümraniye soruşturması ve davası halen devam ettiği halde sayın çoban alenen yalan yazıyor, dikkatinizi çekerim.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
erhan.1973 rumuzlu üyeden alıntı
Sayın çoban öyle bir mahkeme kararı yok, siz burda alenen yalan söylüyorsunuz. Varsa hemen internetten linkini indirin. Yoksa da burda herkesten özür dilemenizi rica ediyorum.
" Ergenekon`un `terör örgütü` olup olmadığına yönelik tartışmaya son nokta konuldu. 3. iddianamede, Ergenekon`un neden terör örgütü olduğu konusuna açıklık getirildi. Ergenekon, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu`nun 1., 3., 4. maddeleri ile 3237 sayılı TCK`nın 220., 302., 314., 316. maddelerine göre, terör örgütü olarak değerlendirildi." tümgazeteler.com
Yalansa da ben basının yalancısıyım , ya siz? Özür dilemeyi de bilirim, ama gerektiğinde!..
Ayrıca bilmediğimiz bir konuda da bilmişlik taslanmanın gereği yok, öyle değil mi?
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Dava konusu eylemleri işleyip işlemedikleri belli olmayan şahıslar için birbirimizi kırmaya suçlamaya değmez diye düşünüyorum. Bu ülkeden işini 4/4 lük yapan varmı? bence yok. O yüzden sanığı, yargısı, yargı üyeleri herkesin eksiği kusuru olabilir.
Kimseye kefil olmanın bir manası yok.
On binlerce sayfada yüzbinlerce iddia var. Hepsi bize malummu? Bakın en son ne yazmış sn. yetkili? Adli tıp raporunda imzanın sanık eli ürünü olduğu bildirilmiş diyor. Bir yargılama var sonuna kadar bekleyelim.
Her kesim adaletten emin değil, bi siz değil.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
çoban rumuzlu üyeden alıntı
" Ergenekon`un `terör örgütü` olup olmadığına yönelik tartışmaya son nokta konuldu. 3. iddianamede, Ergenekon`un neden terör örgütü olduğu konusuna açıklık getirildi. Ergenekon, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu`nun 1., 3., 4. maddeleri ile 3237 sayılı TCK`nın 220., 302., 314., 316. maddelerine göre, terör örgütü olarak değerlendirildi." tümgazeteler.com
Yalansa da ben basının yalancısıyım , ya siz? Özür dilemeyi de bilirim, ama gerektiğinde!..
Ayrıca bilmediğimiz bir konuda da bilmişlik taslanmanın gereği yok, öyle değil mi?
Sayın çoban hala yalan söylemeyeye devam ediyorsunuz. O yaptığınız alıntılar bir mahkeme kararı değildir. Olsa olsa iddianamenin bir parçasıdır. Kesinleşmiş mahkeme kararı var mı yok mu onu söyleyin.Saygılarımla
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Dursun Çiçek Halen TSK mensubudur ve görevinin başındadır. Burası şahısların yargılanacağı veya savunulacağı bir site değildir. Bu sitede paylaşılması gereken konular Hukukun genel sorunları ve çözüm önerileridir. şahısları karalamak,aklamak veya bu tür şeylere taraf olmak için yapacağınız işlem, İlgili mahkemeye müracaat edip müdahil olmaktır. Dursun Çiçek için açılan Bu başlığın kapatılması site yöneticisinin asli görevidir.
Kaldı ki Ergenekon diye bir örgüt yoktur. İktidarın ve kendisine bu yönde destek veren belli grupların ,iktidara muhlif gördüğü kişileri içine attığı çuvalın adıdır. Tartışılacaksa bu çuvala atılan insanların haksız yere burada yıllarca niçin bekledikleri, "sen suçsuzmuşun" deyip salındıktan sonraki hukiki durumları,Bu şekilde mağdur edilenlerin mağduriyetlerinin ne şekilde telafi edileceğini tartışınız.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Buradaki hukukçuların bile bazıları soruşturmayı sulandırmak için ellerinden geleni yapıyor. Islak imza ortaya çıkmadan önce albayı savunanlar, ıslak imza albaya ait olduğu ortaya çıkınca hiç bir şey söylemiyor.
Ak parti karşıtı olmak kadar doğal bir şey yok. Ancak meşru bir hükümeti gayrı meşru yollardan yıkmaya çalışanlarla hukukun mücadelesinde, buradaki hukukçulardan bir kısmının darbecilerin düdüğünü çalması garip.
Bir kişi de çıkıp desin ki; Sayın Genelkurmay Başkanım, adli tıp imzanın albaya ait olduğunu tespit etti. Senin uzmanların adli tıp uzmanlarından daha mı uzman ki illa belge bana gelsin diyorsun. İpe un sereceğine yapıversene gereğini.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Genelkurmay Başkanlığı, İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın gerçek olduğunu doğrulayabilecek bazı delillerin elde edildiğini açıkladı. Genelkurmay, bu kapsamda ıslak imzalı belgede imzası olduğu öne sürülen Albay Dursun Çiçek’in tutuklama istemiyle Askeri Mahkemeye sevk edildiğini, ancak mahkemenin bu talebi reddettiğini bildirdi.
Genelkurmay’ın internet sitesine dün akşam saatlerinde İrtica ile Mücadele Eylem Planı ile ilgili konulan 6 maddelik yazılı açıklamada soruşturma kapsamında 24 Haziran 2009 tarihinden bu yanaki adli safhalar anlatıldı ve şöyle denildi:
- 16 Şubat 2010 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından belgenin Genelkurmay Askerî Savcılığı’na gönderilmesini müteakip, söz konusu belgenin ıslak imzalı aslının mevcudiyeti iddialarını doğrulayabilecek bazı delillerin elde edilmesi nedeniyle, 24 Haziran 2009 tarihli karara esas teşkil eden gerekçelerin yapılmakta olan soruşturmada geçerliliğini yitirmiş olduğu dikkate alınmış ve Genelkurmay Askerî Savcılığınca verilen “Kovuşturmaya yer olmadığı kararı” kaldırılmıştır.
- Bu kapsamda devam olunan soruşturma sırasında, ifadesi Askerî Savcılık tarafından yeniden tespit edildikten sonra, Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek tutuklama talebiyle Askerî Mahkemeye sevk edilmiş ve 01 Mart 2010 tarihinde Genelkurmay Askerî Mahkemesi tarafından tutuklama talebinin reddine karar verilmiştir. Soruşturmaya Askerî Savcılık tarafından devam edilmektedir. Herkesin; soruşturmanın gizliliği ve masumiyet ilkelerine saygılı olmasını, bu bağlamda sorumlu hareket etmesini ve yargı sürecinin sonucunu sabırla beklemesini bir kez daha hatırlatmakta yarar görülmektedir.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13977245.asp?gid=233
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
şukufe rumuzlu üyeden alıntı
Bunu yeni anlamış olamazsınız değil mi?
Yanlış algılamalara neden olmamak için mensubu ve yöneticisi olduğum partinin ismini vermeyeceğim fakat Ben ne Ergenekoncuyum ne de AKP'liyim.
Ben Atatürk'le doğdum onunla ölmek isterim. Ama sahte Kemalistleri gördükçe midem bulanmaya başladı. Artık savunduğum görüşlerin bile doğruluğunundan şüphe duymaya başladım. Neyse ki doğru yolu buldum. Olaylara tüm samimiyetimle objektif olarak bakmaya çalışıyorum. Kanaatim şu yöndedir:
Bizim ülkemizde son 20 yıl içerisinde vuku bulan post modern bir meslek olan Toplum Mühendisliğidir. Ben toplum mühendislerinin iş başında olduğunu düşünüyorum. Toplumun algısını kendi istikametleri doğrultusunda yönlendirmeye çalıştıklarından artık neredeyse eminim. Yanılmıyorsam eğer bu mesleği icra edenler şu anda sahte sosyal demokratlardan başkaları değilerdir. Bu arada gerçekten sosyal demokrat olupta toplum üzerinde etki yaratabilecek kadar nüfuza sahip olmayanları tenzih ediyorum. Nitekim bende bu sınıf içerisinde yer alıyorum yani benimde birilerine kendi düşüncelerimi empoze edebilecek bir gücüm yok.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
ekinoksday80 rumuzlu üyeden alıntı
Neyse ki doğru yolu buldum.
Allah Doğru Yol'dan ayırmasın.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
ekinoksday80 rumuzlu üyeden alıntı
Yanlış algılamalara neden olmamak için mensubu ve yöneticisi olduğum partinin ismini vermeyeceğim fakat Ben ne Ergenekoncuyum ne de AKP'liyim.
Ben Atatürk'le doğdum onunla ölmek isterim. Ama sahte Kemalistleri gördükçe midem bulanmaya başladı. Artık savunduğum görüşlerin bile doğruluğunundan şüphe duymaya başladım. Neyse ki doğru yolu buldum. Olaylara tüm samimiyetimle objektif olarak bakmaya çalışıyorum. Kanaatim şu yöndedir:
Bizim ülkemizde son 20 yıl içerisinde vuku bulan post modern bir meslek olan Toplum Mühendisliğidir. Ben toplum mühendislerinin iş başında olduğunu düşünüyorum. Toplumun algısını kendi istikametleri doğrultusunda yönlendirmeye çalıştıklarından artık neredeyse eminim. Yanılmıyorsam eğer bu mesleği icra edenler şu anda sahte sosyal demokratlardan başkaları değilerdir. Bu arada gerçekten sosyal demokrat olupta toplum üzerinde etki yaratabilecek kadar nüfuza sahip olmayanları tenzih ediyorum. Nitekim bende bu sınıf içerisinde yer alıyorum yani benimde birilerine kendi düşüncelerimi empoze edebilecek bir gücüm yok.
Bende yanlış anlamalara sebep olmamak adına mensubu olduğum siyasi partinin adını vermeyeceğim.Yukarıdaki aylar önce yazmış olduğum iletiden nasıl bu sonuçları çıkardınız bilemiyorum.Ama bildiğim tek birşey var,ne siz ne bir başkası asla Atatürkçülüğümü,dünya görüşümü ve kişiliğimi sorgulayamaz.Neye nasıl objektif olarak bakmaya başladınız anlamadım.Burda kimse kimseye birşeyler empoze etmeye çalışmıyor.Herkes kendi düşüncelerini saygı çerçevesinde dile getiriyor.Daha da eklemek istediğiniz birşey varsa buyrun yazın ....
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
ekinoksday80 rumuzlu üyeden alıntı
Yanılmıyorsam eğer bu mesleği icra edenler şu anda sahte sosyal demokratlardan başkaları değilerdir.
Ben de bu sahte sosyal demokratların kim olduğunu merak ettim doğrusu..
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Allah Doğru Yol'dan ayırmasın.
Amin........
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Allah Doğru Yol'dan ayırmasın.
Amin:) Dünyadaki en zor siyasi görüşü temsil ediyorum. "Ortadayım", o nedenle fikirlerimle kimseye yaranamam...
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
oda tv
Albay Dursun Çiçek'le ilgili kızı Avukat İrem Çiçek'ten bir açıklama geldi.
Yorum yapmadan yayınlıyoruz:
"BU OYUNLARI ARAŞTIRMAYA DAVET EDİYORUZ
1. İnsanlık onuruna, akıl ve mantığa, demokrasi ve insan haklarına, hukuk devleti ve adalet ilkelerine, hiç bir yasal delile dayanmayan iftira ve karalama kampanyaları ile bir kısım medyayı yargısız infaz aracı olarak kullanarak, yazılmayan planı yazılmış, imzalanmayan belgeyi imzalanmış, işlenmeyen suçları işlenmiş olarak göstermede çok mahir olan bazı odakların milletin gözü önünde ortaya koydukları bu oyunları, yine insanlık ve kamu vicdanı adına araştırmaya ve gerçeklerin peşinde olmaya davet ediyoruz.
ARTIK YOLUN SONUNA YAKLAŞILDI
2. Müvekkilim gibi, birçok insanın ilk defa bir gazetede gördüğü sahte planının, taklit imza dışında hiç bir yasal delil olmamasına rağmen gerçek olduğunu iddia eden, soruşturmanın gizliliğini ihlal suçunu işlemeyi alışkanlık haline getiren, yargıya müdahale ve yargıyı etkileme suçlarını kamuoyunu bilgilendirme olarak yorumlayan, suçsuzluk karinesini hiçe sayarak iftira atılan kişileri suçsuz olduğunu ispata zorlayan ve bu baskılar sonucu gerçekleşen onur intiharlarına yamyamlar gibi alkış tutan, yargısız infazları gazetecilik olarak yorumlayan insanlık dışı davranışlar gösteren kişilere yasaları kim uygulayacak?
Kamu vicdanı dışında bahse konu suçları soruşturacak ve yargılayacak bir makam arıyoruz. Ama her geçen gün ümitlerimiz azalıyor, sabrımız tükeniyor. İddialarını ispatlamak zorunda olanlar, gerçeklerin ortaya çıkması ve adaletin tecelli etmesini önlemeye ve milletin gözünün içine bakarak yalan söylemeye devam ederken, iftiralara maruz kalanlar her türlü araştırmanın sonuna kadar yapılmasını ve yargısız infazın önlenmesini istiyor. Ama gizli bir güç sadece imza ile uğraşırken, diğer delillere ulaşılmasını sağlayacak kriminal ve elektronik analizlerin yapılmasını ve tartışılmasını bu güne kadar önlemeyi başardı. Ama artık yolun sonuna yaklaşıldı. Sahte ıslak imzanın gerçek hikayesini yakında herkes öğrenecek ve son gülen tam gülecek.
”ISLAK İMZA” PEMBE DİZİSİ
3. Önce bir fotokopisi, devletin Cumhuriyet Savcısının sorumluluğunda yapılan bir aramada ele geçtiği iddia edilen meşhur “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” neden hukuki işlem yapılması yerine bir hafta sonra yayın için bir gazeteye servis edildi?
O fotokopi plan Cumhuriyet Savcısının sorumlu olduğu, namusu gibi korumak zorunda olduğu dosyadan çıkarak o gazeteye nasıl ve niçin gönderildi?
Üzerinde hiç bir tarih olmayan ve askeri yazışma usullerine uymayan planın Nisan 2009 ayı içinde Genelkurmay Karargahında hazırlandığına kim karar verdi?
Aradan geçen dört ay sonra bir ihbarcı tarafından müvekkilimin odasındaki çift kilitli dolaptan, müvekkilimin haberi olmadan imhadan kurtarıldığı iddiası ile bir zarfa konularak İstanbul'daki Cumhuriyet Savcısına nasıl ulaştırıldı?
Neden dört ay beklendi?
Müvekkilimin ısrarlı taleplerine rağmen; “Islak imzalı plan” hakkında; gerek fotokobisinin ve gerekse ıslak imzalı olduğu iddia edilen kopyasının, komplo kokan ele geçiriliş süreçleri niçin sorgulanmıyor?
Beş yaşındaki çocukların bile inanmadığı bu hikayelere, bu devletin hukuk adamları, savcıları ve yöneticileri neden inanmak zorunda bırakılıyor?
Tüm iddialara ve yargısız infazlara rağmen neden müvekkilim Türk Milleti adına yargılama gücünü kullanan adli ve askeri mahkemeler tarafından serbest bırakılıyor?
İmza iddiaları dışında söz konusu planın müvekkilim tarafından hazırlandığını ortaya koyan tek bir yasal delil var mı?
Düşünmek ve insan olmak, benzer sorulara cevap arayarak gerçeklerin peşinde olmaktır. Bu güzel ülkenin onurlu ve dürüst tüm insanlarını, gerçek ve mantık dışı iddialara dayalı olarak devam eden “Islak İmza” pembe dizisinin gerçek boyutunu sorgulamaya davet ediyoruz.
BU GİZLİ EL KİMİN ELİ
4. TRT'de bir canlı yayında; “Islak imza önem arz ediyor. Kilidi o açacak. Adli tıp raporunun gereği yapılmalı. Askeri yargının ıslak imzaya ilişkin olarak Adli Tıp'ın raporunu dikkate alması gerekir. Bakın geçen hafta 8 subay davet edildi. Sonra iki subay daha dinlendi. Demek ki süreç devam ediyor. Bu hafta içerisinde kim bilir kimler davet edilecek?” şeklinde yapılan açıklamalar doğrudan doğruya bağımsız yargıya açık bir müdahale, yargıyı baskı altına alma ve yönlendirme suçu değil mi?.
Gizli olması gereken hazırlık soruşturmasının temel unsurlarından biri olan ve kamu vicdanında şaibeli hale gelen ve özellikle imza analizlerine dayanan raporların, ilgili kamu görevlilerine ulaştırılmadan önce medyaya servis edilmesi hiç şüphe çekmiyor mu?
Defalarca talep edilmesine rağmen; plan üzerinde, parmak izi, kağıt, mürekkep, bilgisayar ve yazıcı, ibarcının gönderdiği zarfta ve planda aynı şekilde parmak izi, tükürük, hangi postahanaden gönderildiği, yazıların ve kağıdın kullanılma tarihi gibi diğer incelemeler neden yapılmıyor?
Bir gizli güç gerçeklerin ortaya çıkmasını ve ısrarla talep edilen imza dışındaki analizlerin yapılmasını önlüyor? Bu güç, bu gizli el kimin eli?
Sadece imza analizleri yapılıyor. Çünkü müvekkilimin imzası teknik imkanları ve yetkileri fazla olan birileri tarafından o kağıt parçasına imza taklit makinası kullanılarak itina ile kopyalandı. O yüzden o ıslak imzalı sahte planda tek gerçeğe yakın olan şey, çok iyi takit edilmiş olan imzadır. Bu komployu hazırlayanlar ve bu oyuna destek verenler işte bu gerçeği çok iyi bildikleri için sadece imza gündemde tutuluyor.
Bakın raporlara, gazete başlıklarına, varsa yoksa ıslak imza, başka bir sorgulama yok. En son yine önce bir gazeteden öğrendiğimiz Jandarma Kriminal Raporun açıklanması, soruşturmanın gizlilliğinin alenen ihlal edilmesi, yani suç üstü hali değil de nedir?
Raporda imza ile ilgili alt başlıklarda her şey müvekkilimin imzasına benziyor diye değerlendirilirken, neden sonuçta da imza müvekkilimin imzasına benziyor denmiyor da eli ürünü olduğu kanaati yazılıyor.
Kamuoyunun gerçekleri öğrenmesi adına bahse konu raporların tamamının açıklanmasını istiyoruz. Öyle içinden seçilmiş özel bölümlerin yargısız infaz için bazı gazetelere sızdırılmasını nefretle kınıyoruz.
Yasal olarak bu suçları soruşturmak zorunda olan Cumhuriyet Savcıları ve diğer kamu görevlileri niçin görevlerini yapmıyor ve yargısız infazların devam etmesine göz yumuyor?
NEREDE O YÜCE, TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ ADALET
5. Dokuz aydır tüm arama, dinleme ve sorgulamalara rağmen “Sahte Islak İmza” hikayesi dışında hiç bir yasal delil olmadan müvekkilimin tutuklanması talebi, iki kez nöbetçi hakimlar tarafından dosya incelenmeden onaylanmış, ancak kısa sürede bu yanlış karar adil yargı tarafından mahkeme kararı ile düzeltilmiştir.
Müvekkilimin delil olmadan kısa süreli de olsa tutuklanmasına neden olan Savcı ve Hakimler hakkındaki Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna yapılan ve dört kez tekrarlanan suç duyurularını sekiz aydır sonuçlandırmayan Adalet Bakanlığı ismine ihanet etmiyor mu?
Görevlendirilen Müfettişlerin maksadı bizi oyalamak ve kandırmak mıydı? Nerede o yüce, tarafsız ve bağımsız adalet?
Bir kısım medya tarafından aylardır süren yargısız infazı ve karalama kampanyasını, görevini ihmal ederek engel olmayan RTÜK hakkında tarafımızdan yapılan suç duyurusu üzerine soruşturma açma isteğinde bulunan Cumhuriyet Savcısının talebini geri çevirenler; adaletin tecellisini önlemeye, kamu vicdanını sızlatmaya ve yargısız infazların sürmesine hizmet eden kişilerin adaletten, insanlıktan ve hukuktan söz etmeye hakları var mı?
GERÇEKLER ORTAYA ÇIKTIĞINDA NE YAPACAKLAR
6. Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimsenin suçlu ilân edilmemesi veya suçluymuş gibi gösterilmemesi, insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olunması insanlığın, demokrasi ve hukuk devleti olmanın temelidir.
Hukuk ve adalet herkese lazımdır. Günümüzde kendisini çok güçlü gören, anayasa ve yasaların üstünde olarak düşünenlerin de geçmişte olduğu gibi gelecekte de hukuk ve adalete ihtiyacı olabileceğini unutmaması gerekir.
Hiç bir yasal delil niteliği taşımayan faili meçhul bir ihbar mektubunun ekinde gönderildiği hikayesi ile millete yutturulan bir sahte belge gerekçe gösterilerek, bu ülkeye canı ve kanı pahasına hizmet etmiş bir subayı yargısız infaza zorlayanlar, erinde gecinde ilahi adaletten kaçamayacak ve kamu vicdanında mahkum olacaktır.
Şimdi ıslak imza iddiaları ile sağa sola haksız yere saldıranlar ve kendileri gibi düşünmeyen gazetecileri linç etmeye çalışan sözde demokrasi ve insan hakları aşığı gazetecileri hayretle izliyoruz. Gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıktığında ne yapacaklarını merak ediyoruz.
HAYAL KIRIKLIKLARI OLSA DA…
7. Medyayı kullanarak kamuoyunu ve yargıyı yönlendirme, başta Cumhuriyet Savcıları ve Yargıçlar olmak üzere kamu görevlilerini baskı altına alma eylemleri ile yargısız infazların bazı siyasilerin de baskısı ile sürdürülmesi, suçsuz insanların maddi ve manevi olarak yıpratılmasına ve zarar görmesine, daha da kötüsü onur intiharlarına neden olmaktadır.
Bütün bu baskı ve tehditlere rağmen Yüce Türk Milleti adına yargılama gücünü kullanan Türk Yargısına güvenmeye ve inanmaya devam etmek istiyoruz.
Türk Milletine, yargılama süreçlerinde adil ve tarafsız olma konusunda namus sözü vermiş olan devletin Cumhuriyet Savcıları ve Hakimlerinin; karar verirken, bazı siyasilerin ve onlardan talimat alan bir kısım medyanın taleplerine göre değil, yasal delil ve gerçekleri esas alan ve kamu vicdanını sızlatmayacak kararlar vereceğine inanmaya devam ediyoruz.
Zaman zaman sapmalar ve hayal kırıklıkları olsa da sonunda yüce adaletin tecelli edeceğine inanıyoruz.
Savcılarımızı, hakimlerimizi ve “Sahte Islak İmzanın Hikayesi”ni aylardır takip eden tüm vatandaşlarımızı, bir an önce gerçeklerin ortaya çıkarılması ve yargısız infazların önlenmesi için, insanlık adına gerçeklerin peşinde olmaya, başta o planın ele geçirilişi ve medyaya sızdırılması olmak üzere hikayedeki şüpheli noktaları sorgulamaya davet ediyoruz.
Dursun Çiçek adına Stajyer Avukatı İrem ÇİÇEK"
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı
Ben de bu sahte sosyal demokratların kim olduğunu merak ettim doğrusu..
Kuşkusuz onlar kendilerini iyi biliyorlardır.
-
Cevap: Albay Dursun Çiçek yine serbest
Alıntı:
şukufe rumuzlu üyeden alıntı
Bende yanlış anlamalara sebep olmamak adına mensubu olduğum siyasi partinin adını vermeyeceğim.Yukarıdaki aylar önce yazmış olduğum iletiden nasıl bu sonuçları çıkardınız bilemiyorum.Ama bildiğim tek birşey var,ne siz ne bir başkası asla Atatürkçülüğümü,dünya görüşümü ve kişiliğimi sorgulayamaz.Neye nasıl objektif olarak bakmaya başladınız anlamadım.Burda kimse kimseye birşeyler empoze etmeye çalışmıyor.Herkes kendi düşüncelerini saygı çerçevesinde dile getiriyor.Daha da eklemek istediğiniz birşey varsa buyrun yazın ....
Sinir yapmana gerek yok Şukufe Hanım,
Sorgulanacak onca şey varken sizin ne olduğunuzu sorgulamayla geçirecek vaktim yok zaten böyle bir şeye teşebbüs etmemde söz konusu olamaz!..
Sonucu şöyle çıkardım:
"Tek bir soru Niçin ergenekoncu bir tek AKP li yok ? Acaba AKP karşıtlarına mı ergenekoncu deniliyor ?"
Ne Ergenekoncuyum ne de AKP'liyim dolayısı ile hem Ergenekon karşıtıyım hem AKP karşıtıyım. Yani siz sanıyorsunuz ki AKP'nin yanında olan herkes Ergenekon karşıtıdır. Bunun böyle olmadığını anlamanız açısından yazdım.
Sonuç olarak sizde bilmediğiniz insanlar hakkında ya da onların görüşleri hakkında yorum yaparken bir sonraki sefer umarım daha dikkatli olursunuz.
Selamlar