-
İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma
Cumhuriyet Gazetesi ve Oda Tv Hakkında Soruşturma
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "Ergenekon" soruşturmasını yürüten emniyet görevlileri ve savcılar ile davaya bakan hakimlerin, geçen yıl Ramazan ayında emniyet tarafından düzenlenen iftar yemeğinde çekildiği iddia edilen fotoğraflarını yayınlayan Cumhuriyet Gazetesi ve Oda TV hakkında soruşturma başlattı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Beşiktaş'taki CMK 250. maddeyle yetkili olan birimi, internet üzerinden yayın yapan Oda TV adlı haber sitesinde 5 Ekim'de, "Bu fotoğraflar olay yaratacak" başlığıyla yayımlanan haberde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Cumhuriyet savcıları, ağır ceza mahkemeleri başkan ve üyeleri ile terörle mücadeleden sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı ve İstihbarat Şube Müdürünün isim ve fotoğraflarına yer verildiğini tespit etti.
Başsavcılık, bu isim ve fotoğrafları kullanarak 7-9 Ekim tarihleri arasında haber yapan Cumhuriyet Gazetesi ile Oda TV hakkında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 6/1'inci maddesi uyarınca, "Terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin kimliklerini açıklamak, yayınlamak ve bu yolla kişileri hedef göstermek" suçundan soruşturma başlattı.
Bu kapsamda, Oda TV internet sitesi haber müdürü ile Cumhuriyet Gazetesi yazı işleri müdürü ifadeye çağrıldı.
www.haberler.com
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Cumhuriyet gazetesi ve Oda tv sayesinde, İftar yemeğinin savcılara yasak olduğunu öğrenmiş olduk, bu kadar hassas bir soruşturma; oruç tutup emniyette iftar yapan savcıların eline kalmışta haberimiz yokmuş! teşekkürler sn. Dilek
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
:DD :DD :DD
Bu habere güldüm, özür dilemiyorum. Etkin Pişmanlık'tan yararlanmak da istemiyorum. Güldüm diye bana dava açmayı düşünenlerin helikopterle vereceğim adrese gelmelerini bekliyorum. 2 saatten fazla ifade vermeye zorlanmam halinde dışarıdakilerin Mahkeme çadırını yıkacaklarını yüzlerine söylemekten imtina etmiyorum... Söylediklerimi zapta geçirecek bir babayiğit de göremiyorum.
Dün Cumhuriyetin kuruluşunda, İstiklal Mahkemeleri'ni, "DOĞAL HAKİM" ilkesinin ihlal edilmesi ile suçlayan liberal demokratların, 2009 Türkiye'sinde Habur'a gelen üniformalıların?!!! neden Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevkedilmediklerini "kuzuların sessizliği" modunda karşıladıklarının da iyi irdelenmesini yüce Türk.... pardon Türkiye Adaleti'nden talep ediyorum. Yazdıklarımla, yüce Türk Adaleti'ni tahkir ve tezyif ettiysem affola, ancak toplumda kuş yemi kadar kalmış adalet duygusuna tecavüz edenlerden olmamak bahtiyarlığı affıma yeter de artar bile...
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Cumhuriyet gazetesi ve Oda tv sayesinde, İftar yemeğinin savcılara yasak olduğunu öğrenmiş olduk, bu kadar hassas bir soruşturma; oruç tutup emniyette iftar yapan savcıların eline kalmışta haberimiz yokmuş! teşekkürler sn. Dilek
Tam da beklediğim bir tepkiydi, teşekkür ederim beni yanıltmadığınız için sn. Derman...
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Tam da beklediğim bir tepkiydi, teşekkür ederim beni yanıltmadığınız için sn. Derman...
Düşüncemizi teşekküre şayan bulmanız ne büyük bir incelik. Beklediğiniz tepkiyi verebilmenin bahtiyarlığı içinde bulunduğumu belirterek, sizi yanıltmayıp, sezgilerinize olan güveninizi de doğru çıkarttığım için mutluluk duyduğumu ifade ederim.
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Sayın Derman Bey, teşekkür faslını geçtiğimize göre; konunun hiç de ilgilenmediğimiz, siyasi malzeme olarak da kullanmadığımız, hatta konuyla hiç alakası olmasa da o noktaya çekmeye çalıştığınız dini boyutunu Allah ile kul arasına bırakıp (Biz Atatürkçü laikler hep öyle yaparız ve olması gerekenin de bu olduğunu savunduğumuz halde, Allah ile kul arasına girmekte herhangi bir beis görmeyenlerce din düşmanı, dinsiz olarak lanse ediliriz.) hukuki boyutuna gelsek, ne dersiniz?..
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Doğruysa hukuki faciadır bu...
Coşkun beyin pardon Harun beyin dediklerine de katılıyorum.
Yaptıklarına katılmıyorum :DD
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Ne yazık ki bu zamanda iftar yemekleri artık iftar yemeği olmaktan çıkmış, gösteriş ve çevre edinme yemekleri haline gelmiştir.
Bu tür yemeklere kamu görevlilerinin katılmasını tasvip etmediğim gibi, hakim/savcı gibi hassas meslekleri icra edenlerin katılmaları hiç doğru değilidir. Oruç gibi bir ibadeti gösterişli yemeklerle zedelemenin de mantığını anlamak mümkün değil.
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Derman Bey, teşekkür faslını geçtiğimize göre; konunun hiç de ilgilenmediğimiz, siyasi malzeme olarak da kullanmadığımız, hatta konuyla hiç alakası olmasa da o noktaya çekmeye çalıştığınız dini boyutunu Allah ile kul arasına bırakıp (Biz Atatürkçü laikler hep öyle yaparız ve olması gerekenin de bu olduğunu savunduğumuz halde, Allah ile kul arasına girmekte herhangi bir beis görmeyenlerce din düşmanı, dinsiz olarak lanse ediliriz.) hukuki boyutuna gelsek, ne dersiniz?..
Hay hay efendim, siz katılımcıları yönlendirin, onlarda fasıldan fasıla geçsinler, şimdi de; zanna dayalı isnadınızla yargılayıp,
"dinsiz olarak lanse edildiğiniz" hükmünüze, temyiz davası ile cevap verme faslına geçelim.
Hukukçunun en büyük hezeyanı, fikirlere ambargo koyup, Allah, din, Atatürk, laik diyenlere; dediklerine göre adalet dağıtımı yapması,
öküz altın da buzağ arayıp, delilleri çekmesine kitleylerek, infaza hazır olduğu sanıklarını; evham, desise, vehim, varsayımlara dayalı
sihirli değnekleri ile muhakeme etmesidir. Bu dağılım; adalet değil, toplum içi tefrika dağılımıdır, bu adalet mülkün temeli değil, mülkün
temeline konulan dinamittir.
Sizi temin ederim, bizim vicdani muhakememiz de; Dinsizinden dinlisine, Laikçisinden laiklisine, fanatik Atatürk'çüsünden Atatürk
antipaticlerine kadar herkesin bir tek ortak sıfatı vardır, o da; hepsinin insan olmasıdır! Bizim muhakememiz de; tuza bakıp şeker,
karbonata bakıp un deme hükümlerine yer yoktur. Biz husuli ilimden ziyade huzuri ilimlerle muhakeme eder, yalnız gözlerimizle bakarak dilimizi sürmeden; tuza şeker, karbonata un demeyiz! Bizim felsefemizde; her insanın bulunduğu yerde bir umut vardır, canı çıkmayan bedenden umut kesmez, mahkemeye sevk edilmiş sanıkları da, gereği düşülmeden suçlu olarak itham etmeyiz!
Paylaşıma sunduğunuz haberin hukuki boyutuna sizin baktığınız pencereden kimse bakmak zorunda değildir. Meslektaşlarınız
mahkeme salonlarında sizinle, çatır çatır münazara ederken, onlarada mı; "Müvekkilimle benim arama girmeyin, ben biliyorum, sen
içinden; benim ve müvekkilim hakkında bunlar suçludur" mu diyorsunuz?
Buda Hukuki Boyut Davetinize İcabetimiz:
Başsavcılığın görevini icra etmesi için eline tutuşturulan kanunları oluşturan kitap, savcılığa aksesuar olsun diye verilmiyor! O
maddeler kitapta yazılı kalıp fiiliyata dökülmeden hangi kanunu konuşmamız gerekir? Savcılık kendine tanınan hakkı, kendisine
rehber edindiği kitapla işleme koyunca, savcılık büyük bir hata mı yapmış oluyor? O zaman bütün savcılar hata yapıyor demek ki!
En iyisi biz, sizin gibi değerli hukuçularımızla kafa kafaya verip; Yasamayı meclisten alıp, yargılamaya, emri de seçilmişlerden alıp, atanmışlara, Adalet saraylarını da medya kuruluşlarına verelim; Sistemimizin ismi de Cumhuriyet olsun!
Cumhuriyet gazetesinde değerli yazarların olması, isminin Cumhuriyet olması sütten çıkmış ak kaşık anlamına gelmez, her
basın-yayın kuruluşu gibi onun da iki hedefi vardır; biri traj, diğeri yandaşlık. Cumhuriyete yandaşlık yapan Cumhuriyet neferi,
Cumhuriyetin işlevliğinden şüphe duyanlar ise, Cumhuriyet düşmanı mı oluyor?
Ülkemiz, üst üste vektör ölçeği yüksek iki büyük depremli bir süreçten geçiyor, sallanan binaları iyice yıkılsın diye iteleminin kimseye
faydası olmayacağı gibi, Emniyetten ve asayişten sorumlu kolluk görevlilerinin de, Adaletten sorumlu hukuk neferleri ile aynı masa
da iftar yapmalarının da kimseye zararı dokunmaz! Bunu istedikleri gibi anlayanlar; o zaman şunu düşüyorlar demek ki; Ordu Meclise,
Polis Askere, Emniyet Hukçuya karşı, husumet içinde olsun ki; meydan bize kalsın!
Haber diye yaptıkları şeyde kayda değer birşey görmeyince; Bizde iftar ve oruç'a yöneldik, malesef o da; sizin gibi değerli bir hukukçumuzun radarına yakalandı. Adalet sevdalısı olarak, sevdiceğimin bekası açısından, vehime dayalı isnatlardan içtinap etmenizi istirham ederim.
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Hay hay efendim, siz katılımcıları yönlendirin, onlarda fasıldan fasıla geçsinler, şimdi de; zanna dayalı isnadınızla yargılayıp,
"dinsiz olarak lanse edildiğiniz" hükmünüze, temyiz davası ile cevap verme faslına geçelim.
Atatürk'ün ve Atatürkçülerin dinsiz olarak lanse edildiğini zan olarak nitelendiriyorsanız ya samimi değilsinizdir ya da çok safsınızdır. Bu zan değil, gerçeğin bizatihi kendisidir, tabii görmezden gelmeyenler için...
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Hukukçunun en büyük hezeyanı, fikirlere ambargo koyup, Allah, din, Atatürk, laik diyenlere; dediklerine göre adalet dağıtımı yapması,
öküz altın da buzağ arayıp, delilleri çekmesine kitleylerek, infaza hazır olduğu sanıklarını; evham, desise, vehim, varsayımlara dayalı
sihirli değnekleri ile muhakeme etmesidir. Bu dağılım; adalet değil, toplum içi tefrika dağılımıdır, bu adalet mülkün temeli değil, mülkün
temeline konulan dinamittir.
Burada size tamamı ile katılıyorum. Hukuk varsayımlara dayanmamalı, suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphe ve deliller olmadan hareket etmemelidir. Sizin deyiminizle delile dayanmadan, öküz altında buzağı arayarak muhakeme yapılmamalıdır.
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Sizi temin ederim, bizim vicdani muhakememiz de; Dinsizinden dinlisine, Laikçisinden laiklisine, fanatik Atatürk'çüsünden Atatürk
antipaticlerine kadar herkesin bir tek ortak sıfatı vardır, o da; hepsinin insan olmasıdır! Bizim muhakememiz de; tuza bakıp şeker,
karbonata bakıp un deme hükümlerine yer yoktur. Biz husuli ilimden ziyade huzuri ilimlerle muhakeme eder, yalnız gözlerimizle bakarak dilimizi sürmeden; tuza şeker, karbonata un demeyiz! Bizim felsefemizde; her insanın bulunduğu yerde bir umut vardır, canı çıkmayan bedenden umut kesmez, mahkemeye sevk edilmiş sanıkları da, gereği düşülmeden suçlu olarak itham etmeyiz!
Pardon ama, sizin vicdani muhakemenizin bir hukuk devletinde yeri ve işlevi nedir? Sizin felsefeniz yasa hükmünde midir? Yargıçlar sizin felsefenize göre mi hüküm kurmaktadır? Ben konunun hukuki boyutunu tartışalım, vicdani boyutunu değil dedikçe siz konuyu hep aynı noktaya getiriyorsunuz.
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Paylaşıma sunduğunuz haberin hukuki boyutuna sizin baktığınız pencereden kimse bakmak zorunda değildir. Meslektaşlarınız
mahkeme salonlarında sizinle, çatır çatır münazara ederken, onlarada mı; "Müvekkilimle benim arama girmeyin, ben biliyorum, sen
içinden; benim ve müvekkilim hakkında bunlar suçludur" mu diyorsunuz?
İletilerimi tekrar okuyun ve nerede, herkes benim penceremden baksın demişim ya da bunu ima etmişim söyleyin. Haberi alıntılayıp tartışmaya açmışken ve hiçbir yorum da yapmamışken, herkesi benim penceremden bakmak zorunda bıraktığımı nasıl iddia edersiniz Derman Bey?
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Buda Hukuki Boyut Davetinize İcabetimiz:
Başsavcılığın görevini icra etmesi için eline tutuşturulan kanunları oluşturan kitap, savcılığa aksesuar olsun diye verilmiyor! O
maddeler kitapta yazılı kalıp fiiliyata dökülmeden hangi kanunu konuşmamız gerekir? Savcılık kendine tanınan hakkı, kendisine
rehber edindiği kitapla işleme koyunca, savcılık büyük bir hata mı yapmış oluyor? O zaman bütün savcılar hata yapıyor demek ki!
En iyisi biz, sizin gibi değerli hukuçularımızla kafa kafaya verip; Yasamayı meclisten alıp, yargılamaya, emri de seçilmişlerden alıp, atanmışlara, Adalet saraylarını da medya kuruluşlarına verelim; Sistemimizin ismi de Cumhuriyet olsun!
Hukukçu olmadığınız için (Profilinizdeki bilgilere dayanarak yazıyorum.) bu paragrafınızı hoşgörü ile karşılıyor, bilgi sahibi olmadığınız bir konuda fikir sahibi olmamanızı tavsiye ediyorum.
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Cumhuriyet gazetesinde değerli yazarların olması, isminin Cumhuriyet olması sütten çıkmış ak kaşık anlamına gelmez, her
basın-yayın kuruluşu gibi onun da iki hedefi vardır; biri traj, diğeri yandaşlık. Cumhuriyete yandaşlık yapan Cumhuriyet neferi,
Cumhuriyetin işlevliğinden şüphe duyanlar ise, Cumhuriyet düşmanı mı oluyor?
Bu sonuçlara nereden, nasıl vardınız Allah aşkına? Burada Cumhuriyet gazetesi ya da odatv web sitesi hakkında tek bir yorum yapılmış mıdır? İsimlerinden dolayı değil, yaptıkları haberden dolayı aleyhlerinde soruşturma başlatılmış, biz de burada bu konunun hukuki boyutunu tartışmaya açtık. Basın özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğü gibi kavramlara kafa yormaya ne dersiniz?
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Ülkemiz, üst üste vektör ölçeği yüksek iki büyük depremli bir süreçten geçiyor, sallanan binaları iyice yıkılsın diye iteleminin kimseye
faydası olmayacağı gibi, Emniyetten ve asayişten sorumlu kolluk görevlilerinin de, Adaletten sorumlu hukuk neferleri ile aynı masa
da iftar yapmalarının da kimseye zararı dokunmaz! Bunu istedikleri gibi anlayanlar; o zaman şunu düşüyorlar demek ki; Ordu Meclise,
Polis Askere, Emniyet Hukçuya karşı, husumet içinde olsun ki; meydan bize kalsın!
Eğer, sallanan binaları iyice yıkılsın diye iteleme ithamınız şahsıma yönelikse, önce sitede yazdıklarımı okumanızı, sonra yorum yapmanızı salık veririm. Ayrıca, aynı davada görev alan yargı mensupları ve kolluk kuvvetlerinin, aynı masada yemek yemelerini (hele ki gündemi meşgul eden, herkesçe takip edilen bir davada) doğal kaşılıyor, bunu eleştirenleri de "aralarında husumet oluşmasını isteyenler" olarak nitelendiriyorsanız, yargının tarafsızlığı, bağımsızlığı gibi bazı hukuk ilkelerini de araştırmanızı tavsiye ederim.
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Haber diye yaptıkları şeyde kayda değer birşey görmeyince; Bizde iftar ve oruç'a yöneldik, malesef o da; sizin gibi değerli bir hukukçumuzun radarına yakalandı. Adalet sevdalısı olarak, sevdiceğimin bekası açısından, vehime dayalı isnatlardan içtinap etmenizi istirham ederim.
Haber diye yaptıkları şeyde kayda değer bir şey görmemeniz, daha doğrusu görüp de görmezden gelmeniz; bununla da yetinmeyip sanki tepki gösterilen oruç tutup, iftar yemeğine katılmaları imiş gibi, bu hususta yorumda bulunmanız gayet doğal. Alıştık artık bu taktiklere.
Aslında her bir şeyi çok iyi biliyor ama bilmezden geliyor ve de çarpıtıyorsunuz ya neyse. Ben yine de bilmediğiniz için bu yorumlarda bulunduğunuza inanmak istiyor ve rica ediyorum sizden; sanık olarak yargılandığınız bir ceza davasının soruşturma aşamasında çalışan, yani sizin ifadenizi alan, delilleri toplayan kolluk kuvvetleri ile Cumhuriyet savcısını, ve kovuşturma aşamasında davanız ile ilgili kararı verecek olan hakimi, aynı yemekte (İftar yemeği olmasa da olur, zira biz sizin gibi oraya takılmış değiliz.) samimi bir halde tasavvur edin. Yemekte dosyanız ile ilgili bir şey konuşulmamış dahi olsa, sizin aklınızda soru işaretleri oluşur mu oluşmaz mı? Oluşan bu soru işaretleri, yargıya karşı inanç ve güveninizi sarsar mı sarsmaz mı?
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Sayın Derman bey
Ne iş yaparsınız, eğitiminiz nedir bilmem. Ama hukuki bir konuda hukukçularla tartışırken saygılı olun. demokrasi, vicdani muhakeme, bizde öyle sizde böyle vs. gibi hamaseti bir yana bırakın.
Birilerinin başkası ile yemek yemesi sakıncalı değilse, niçin ergenekon davasında falanca filancayla görüştü diye kıyamet kopuyor?
Neyse bunları bırakalım. Hukuk olarak konuşalım. Kanun demiyorum zira hukuki olmakla kanuni olmak farklı şeylerdir.
Demokrasilerde, kuvvetler ayrılığı ve kuvvetlerin bağımsızlığı ilkesi vardır. Bu ilkelerin varlığı demokrasinin de göstergesidir. hakim, yargıya aittir. Eskiden savcı da yargının bir parçasıyken ne yazık ki artık yürütmenin denetimindedir. Polis ise tamamen yürütmeye aittir. yani bunların görülen bir davada birarada olması hukuk sistemine aykırıdır.
Hukukçunun hezeyanı fikirlere ambargo koymak değildir. Fikirlere ambargo koyan zaten hukukçu değildir. Şimdi kendi kendinize düşünün. Salman Rüşti niye sokağa çıkamıyor? İranda, Arabistan'da, Malezyada fikirlerinizi açıklayabilir misiniz? uzağa gitmeyelim. Burada istediğiniz söylüyorsunuz. herhangi bir sizin görüşünüz doğrultusunda sitede evrim teorisi doğrudur diye forumda yazın bakalım ne olacak. Hadi onu bırakalım. Namaz üç vakit diye yazın da, kim kimin görüşüne ambargo koyuyor görürsünüz.
Buradahukuktan sözediyoruz. Sizin vicdani mahkemenizden değil. Sizin vicdeni mahkemelerinizde, pantolon giyen kadınların kırbaçlanması, parkta yanyana oturan gençlerin 40 kırbaçla cezalandırılması, ulema konsey kararlarına itiraz edenlerin idam edilmesi var.
Demek kimseyi muhakeme etmeden suçlu ilan etmezsiniz? ma husuli ilim ile değil de huzuri ilimle yaparsınız. Yani hukuk, felsefe, biyoloji, tıp gibi ilimleri değil de; Fıkıh, içtihat, icma, kıyasa göre karar verirsiniz.
belli zaten. Sivasta onlarca aydını yargılayarak yaktınız. Oruç tutmayan gençleri bıçakladınız, kısa etek giyen kızların bacaklarına asit attınız, daha sayayım isterseniz.
Bakın sayın Derman Bey. Şu anda hükümette sizin gibi düşünenlerin olması ve onların karralarının halk çoğunluğu olduğu ve bu nedenle demokratik olduğu kanısındaysanız yanılıyorsunuz. Zira demokrasi evrenseldir ve hükümetle, seçimle, çoğunlukla, meclisle falan ilgili değildir.
Şöyle örnek vereyim. Hırıstiyanların çoğunlukta olduğu bir ülkede mesela belçikada; Kanunla ya da halk oylamasıyla camilerin kapatılması ya da namaz kılınması yasaklansa, bu kanuni olur ama!!!!!! HUKUKİ OLMAZ. yani çoğunluğun benimsediği şey hukuki değildir. Sizin dediğiniz gibi olsun. Seçilmişlerin verdiği her karar hukuki midir? O zaman niye türban serbest olsun diye mücadele ediyor bu kadar insan. Seçilmişler, yasak demiş. Uyun o zaman.
Demogoji anlatan için güzeldir. hele kendisi de inanıyorsa daha güzeldir.
tekrar söylüyorum hukuk evrenseldir. Şimdi örneği ters çevirelim. Türban eylemi yapan bir gurubu dağıtan polis müdürü, savcısı ve hakimi aynı masada yemek yediğinde, ne yazacak malum gazeteler. Şimdiye kadar olmayanı yazdıkları ile belli.
Şimdi üyeliğiniz için bir şansınız var.Ben sizin görüşlerinize uygun bir siteye üye olacağım. orada sizn burada yazdığınız gibi karşıt görüş sunacağım.
Bana uygulanan işlem size de uygulanacaktır. Emin olabilirsiniz.
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Bir avukat üye doğruysa bu bir hukuki faciadır demiş... Ama hukuki facianın ne olduğunu tam belirtmemiş...
Aynı davanın hakim savcı ve polisinin iftar yemeğinde buluşup koklaşması mı?
Bu konuyu haber yapmak mı?
Yoksa bu haberi yapanlara soruşturma açılması mı ?
Bunlardan olsa olsa üçüncüsü hukuki facia olabilir. Soruşturmanın gerekçesi bile facianın boyutunu gösteriyor... ''Terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin kimliklerini açıklamak, yayınlamak ve bu yolla kişileri hedef göstermek" Bu savcıyı hakimi tanımayan var mı? Kaldıki bu davanın sanıklarının ve sözde örgütüne hali hazırda ''terör örgürü'' denmenin yasak olduğunuda aynı mahkeme karar vermişken.... Evet üçüncü neden tam bir hukuk faciasıdır... Hele hele ortada fol yok yumurta yokken çankaya da oturan zat hakkında aleyhte karar verdi diye linç edileye çalışılan hakim varken... Hele hele danıştay üyelerinin her türlü adresini bile yayınlayarak ''işte onlar'' sürmanşetiyle çıkan vakit nakit akit ortadayken ve bu yüzden cinayet işlenmişken.. Hele hele çok daha önce yenmiş bir yemekten dolayı HSYK üyesi Ali Suat Ertosun olayı daha ortadayken...Evet bir hukuk faciası...
İkinci madde birinci maddeden dolayı çok ciddi ve üstünde düşünülmesi gereken bir haber niteliği taşımaktadır. HA HABER YANLIŞ GÖRÜNTÜLER FOTOMONTAJDIR ozaman oda aldatıcı haber olduğu için çok kötüdür. İlgilileri ve sorumluları cezalandırılmalıdır. Yoksa çok ciddi bir haberdir... Bir kızın türbanından bir mankenin donundan bir futbolcunun aşkından dahaciddi haber en azından haber...
Birinci madde ise yani hakim savcı ve polislerin (aynı davada çalışan) bir iftar yemeğinde bir araya gelmeleri ise bir hukuk faciası değildir. Rezalet te değildir tam anlamıyla KEPAZELİKTİR. Rezaletle kepazelik arasında ki fark kepazeliğin büyük rezalet anlamında olmasıdır yoksa ikiside arapçadır ve isimdir... Kepazelik olmasının yanı sıra büyük bir skandaldır da aslında...
Bu kadar hassas bir durumdan geçerken zaten ORTALIK TOZ DUMAN OLMUŞ REZALETİN BİNİ BİR PARAYKEN bu çok önemli mi diyebilirsiniz sadece ÖNEMLİDİR. Çünkü hukuk devletinin iflasa gittiğinin temel bir göstergesidir. Faşist bir polis devleti olma yönündeki temel bir karinedir...
Hele hele bu davada... suçlarının ne olduğunu bilmeden içerde yatan olmasa, tüm hukuk ihlal edilip önce tutuklanıp sonra suç isnadına çalışma olmasa, Kuddusi Okkır gibi savcı polis ihmalinden ölen birisi olmasa, AKP nin RTE nin ve çankayadaki 11.nin başı her sıkıştığında bir dalga geliyor olmasa, davanın hukuktan çok siyasi olduğu açık ve net ortada olmasa, yüzyılın dandik davası olarak tarihe geçer ve Aziz Nesin gibi birisi çıkar 50 roman yazardı... Ama bunlar ve daha saymadığım nice hukuksuzluk hakkaniyetsizlik ve insanlık suçu dolu bir dava bu dava... Suçlamaları ve olayları AKP mi Dİnci medya mı polis mi savcı mı geliştiriyor daha o bile belli değil... Big Brother tam karar verememiş aslında bir değişim istiyor amma.....Bu dava hukuk fakültelerinde 20 sene sonra inceleme konusu olacaktır... Hani bir olay anlatılıp A B C... diye şıklı olan sorular var ya öyle... CMUK a göre ihlaller İnsan Hakları İhlalleri Polis arama ihlalleri Zapt etme ihlalerini yazınız denecektir... Öğrencilerde Oha diyip yazamayıp ha bire çakacaktır... yazyaz bitmez... İşin bir diğer acı yönüde bu gümbürtüden bu davaya nasıl karıştırıldıkları anlaşılamayan gerçek suçlular da yırtacaktır...
İşte böyle karmakarışık saçmasapan bir davanın aktörleri bir araya gelip yemek yiyemez... Skandala yol açar... Nitekim açılmış ama mevcut hükümet sayesinde daha büyük skandallar peşpeşe geldiği için açılım saçılım dağıtım başlığı altında buda gümbürtüye gitmiştir (şimdilik) Daha fazla yazmaya da gerek yoktur.
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
İnanın; bu kadar uzun bir cevap verdiğiniz mesajla değerli zamanlarınızı meşgul ettiğim için mütessir oldum. Zatialinize mukabele de bulunmak ve, belki ön yargırlarınız, bir nebze olsun dağılır düşüncesi ile de, kısaca iletinizi kendi penceremden ele alıyorum:
Alıntı:
Atatürk'ün ve Atatürkçülerin dinsiz olarak lanse edildiğini zan olarak nitelendiriyorsanız ya samimi değilsinizdir ya da çok safsınızdır. Bu zan değil, gerçeğin bizatihi kendisidir, tabii görmezden gelmeyenler için...
Bir komiteyi oluşturan bireylerin çoğunluğunun reyleri ile oluşan genel kanaati ile, o komitenin içinden birtek bireyin bile kullandığı rey; kendi kanaati olunca, komiteden bu çıktı demekle, o üye bunu düşündü demek arasında fark vardır. siz zanlara devam edin. Yetme di samimiyetsizlikle o da yetmedi saflıkla itham edin.=)
Alıntı:
Pardon ama, sizin vicdani muhakemenizin bir hukuk devletinde yeri ve işlevi nedir? Sizin felsefeniz yasa hükmünde midir? Yargıçlar sizin felsefenize göre mi hüküm kurmaktadır? Ben konunun hukuki boyutunu tartışalım, vicdani boyutunu değil dedikçe siz konuyu hep aynı noktaya getiriyorsunuz.
Vicdani muhakememizi hukukun için sokmak için değil, önyargılı olduğunuz için size cevap olarak verdim. Düşüncem hukuku bağlamaz demek için de; vicdani muhakeme olarak ifade ettim. Anlamak istediğiniz gibi anlamaya devam ederek; "siz konuyu hep aynı noktaya getiriyorsunuz" deyip, halen ön yargılara devam ediyorsunuz. Böyle bir hataya düşmeminiz için; Özellikle hukuki davetinize icabet olan bölümü kalın başlıkla belirtim!
Alıntı:
İletilerimi tekrar okuyun ve nerede, herkes benim penceremden baksın demişim ya da bunu ima etmişim söyleyin. Haberi alıntılayıp tartışmaya açmışken ve hiçbir yorum da yapmamışken, herkesi benim penceremden bakmak zorunda bıraktığımı nasıl iddia edersiniz Derman Bey?
"Tam da beklediğim bir tepkiydi, teşekkür ederim beni yanıltmadığınız için, sn derman" derken, bunun manası, ben şunu beklerdim, fakat bu geldi demekle; kendinizin düşündüğü gibi, katılımcıların da aynı düşünceleri beklemenin arasında bir bağ yok mu demek istiyorsunuz? size safsınız diyeceğim ama, saflığa kaftan biçen bir ustaya bu ünvanı layıksız bulurum!
Alıntı:
Hukukçu olmadığınız için (Profilinizdeki bilgilere dayanarak yazıyorum.) bu paragrafınızı hoşgörü ile karşılıyor, bilgi sahibi olmadığınız bir konuda fikir sahibi olmamanızı tavsiye ediyorum.
İşletmeci yazıyor değil mi? =). Hoşgörünüz için teşekkür ederim, fikir satılmıyor ki alıpta sahibi olalım, fakat bilgi tüccarlarından bilgiyi alıp sahibi olabiliriz. Fikir düşünceye dayalı bir melekedir, aklı olan herkes te bulunur. Yok fikir yürütmeyin demek istiyorsanız, hay hay olur, siz yürütün bizde sizi izleyelim. Atatürk'te diyor ki; "Fikirler zor ve şiddetle, top ve tüfekle öldürülemez" sizde fikir yürütmeye kota koyuyorsunuz, inginç!
Alıntı:
Bu sonuçlara nereden, nasıl vardınız Allah aşkına? Burada Cumhuriyet gazetesi ya da odatv web sitesi hakkında tek bir yorum yapılmış mıdır? İsimlerinden dolayı değil, yaptıkları haberden dolayı aleyhlerinde soruşturma başlatılmış, biz de burada bu konunun hukuki boyutunu tartışmaya açtık. Basın özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğü gibi kavramlara kafa yormaya ne dersiniz?
Haberi isimleri zikredilen yayın kuruluşları yaptığı için yoruma eklenmiştir. Evet, basın özgürlüğü; medyaya herşey mubah. Milletin evine medya kamera koyar haber, vatandaş koyar suç, kılıfa bak!
Alıntı:
Eğer, sallanan binaları iyice yıkılsın diye iteleme ithamınız şahsıma yönelikse, önce sitede yazdıklarımı okumanızı, sonra yorum yapmanızı salık veririm. Ayrıca, aynı davada görev alan yargı mensupları ve kolluk kuvvetlerinin, aynı masada yemek yemelerini (hele ki gündemi meşgul eden, herkesçe takip edilen bir davada) doğal kaşılıyor, bunu eleştirenleri de "aralarında husumet oluşmasını isteyenler" olarak nitelendiriyorsanız, yargının tarafsızlığı, bağımsızlığı gibi bazı hukuk ilkelerini de araştırmanızı tavsiye ederim.
Rica ederim, bu nasıl bir anlayış siz niye iteleyesiniz ki, iteleyenler belli zaten; Davası devam eden bir duruşma, Devlet projesi olan bir açılım ha bire itelenip duruyor. Bizde aynı şeylerden bahsetiğimiz için; (hele ki gündemi meşgul eden, herkesçe takip edilen bir davada) haber yapma adına şakır şakır resim çekip millete faş etmenin kime ne yararı dokunur diyoruz! Siz bize bağımsızlıktan tarafsızlıktan bahsediyorsunuz, biz de sizi, tarafsızlağa davet ediyoruz. Sizce ikisinin arasında bir çelişki yok mu?
Alıntı:
Sanık olarak yargılandığınız bir ceza davasının soruşturma aşamasında çalışan, yani sizin ifadenizi alan, delilleri toplayan kolluk kuvvetleri ile Cumhuriyet savcısını, ve kovuşturma aşamasında davanız ile ilgili kararı verecek olan hakimi, aynı yemekte (İftar yemeği olmasa da olur, zira biz sizin gibi oraya takılmış değiliz.) samimi bir halde tasavvur edin. Yemekte dosyanız ile ilgili bir şey konuşulmamış dahi olsa, sizin aklınızda soru işaretleri oluşur mu oluşmaz mı? Oluşan bu soru işaretleri, yargıya karşı inanç ve güveninizi sarsar mı sarsmaz mı?
Masum olduğum her davada, benim Türk Adaletine, Onun savcı ve hakimlerini güvenim sonsuzdur. Özellikle belirtiyorum; (sakına gene hukuku bağlamaz demeyin.=) bizim anlayışımızda; kendilerini vekil olarak meclise gönderdiğimiz her vekilin, adımıza yaptığı her icraatta, sonuna kadar destekçi, aynı şekilde onların atamalarına da sanuna kadar saygı duymaktayız, biz güvenmediğimiz kişiye iş vermez, güvenip iş verdikten sonra da onu sınamayız!
Unutmadan gene bizce; Gecede kafasında kırk tilki dolaşıp, desise üzerine desise kurarak senaryolar hazırlayan akıllı çakalardan, asil Türk Milletini koyun sürüsü gibi görüp, devlet içinde devlet kuranlardan, Bu ülkenin müreffehine çetelerle takoz atanlardan; Gel dedim mi gelen, git dedim mi giden, içinde zerre miktarı fesatlık bulunmayan saf bir çocuk olmak ehvendir!
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Bir avukat üye doğruysa bu bir hukuki faciadır demiş... Ama hukuki facianın ne olduğunu tam belirtmemiş...
Ben de diğer üstadlarımın görüşlerine katılıyorum her şeyden önce bu türden ilişkiler adalet duygusunu incitir. Dermen bey biraz fazla iyiniyetli yorumlamış malesef burası Türkiye bir adım atacağınız zaman kılı kırk yarmalsınız.
Üstatların yazdıklarını dikte etmeye hicap duyuyorum onların konuştuğu yerde bana önümden yemek düşer.
Olmamalı adaletin adil olduğuna dair kimse de bir şüphe kırıntısı kalmamalı...
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
İnanın; bu kadar uzun bir cevap verdiğiniz mesajla değerli zamanlarınızı meşgul ettiğim için mütessir oldum. Zatialinize mukabele de bulunmak ve, belki ön yargırlarınız, bir nebze olsun dağılır düşüncesi ile de, kısaca iletinizi kendi penceremden ele alıyorum:
...
Uzun uzun yazdım, olmamış, anlatamamışım meramımı. Madem öyle bir de kısaca yazayım...
Haberi okuyup da tepkinin, birlikte yenen yemeğe, aynı davada görev alan yargı mensupları ve kolluk kuvvetlerinin samimi görüntülerine değil de "iftar" yemeğine, yemeğe katılanların "oruç" tutmasına verildiğini ileri sürmek ya da ima etmek, sizin literatürünüzde nasıl tanımlanır bilmiyorum ama bizimkinde "önyargı" ve "konuyu çarpıtma" olarak tanımlanır. Hele hele, gazetenin adına bakıp da böyle bir yorumda bulunmak önyargının dik alasıdır.
O halde, önyargılı olduğumu iddia etmeden önce, siz kendi önyargılarınızdan kurtulunuz ve konuyu çarpıtmaktan vazgeçiniz...
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Uzun uzun yazdım, olmamış, anlatamamışım meramımı. Madem öyle bir de kısaca yazayım...
Haberi okuyup da tepkinin, birlikte yenen yemeğe, aynı davada görev alan yargı mensupları ve kolluk kuvvetlerinin samimi görüntülerine değil de "iftar" yemeğine, yemeğe katılanların "oruç" tutmasına verildiğini ileri sürmek ya da ima etmek, sizin literatürünüzde nasıl tanımlanır bilmiyorum ama bizimkinde "önyargı" ve "konuyu çarpıtma" olarak tanımlanır. Hele hele, gazetenin adına bakıp da böyle bir yorumda bulunmak önyargının dik alasıdır.
O halde, önyargılı olduğumu iddia etmeden önce, siz kendi önyargılarınızdan kurtulunuz ve konuyu çarpıtmaktan vazgeçiniz...
Rica ederim, erekinizi de düşüncelerinizi de çok güzel anlattınız, emeğiniz ve yazdığınız her kelime, tarafımızdan satır satır kayda değer bulunmakla beraber, kafamızda ki birçok soru işaretinin de açıklığa kavuşmasına vesile olmuştur. kıymetli fikirleriniz için teşekkür ederim.
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
İki ileri bir geri yorumları kaale almasak da, BU ÜLKEDE BİR ŞEYLER OLUYOR...
Siyaseten ne olduğunu zaman zaman bu forumlarda tartışıyoruz zaten de, hukuk, hukuk tekniği, yargılama esasları ileri mi gidiyor? Tornistan mı yaptı?
Öncelikle bir tesbiti yapmak zorundayız. Bu ülke hukuk alanında hiç bir zaman mükemmel olamadı. Hep eksikti, bütçesi eksikti, personeli eksikti, personelinin eğitimi eksikti, personelinin maaşı eksikti, Adliye Saray'ı denilenler aslında barakaydı, falan filan... Sonuç olarak toplumda adalet duygusu sağlanamıyor, parası olanın veya gücü elinde bulunduranın başına bir şey gelmeyeceği genel toplumsal kanı haline gelmişti... Bu değerlendirmeyi yapmadan konuya bodoslama dalmak haksızlık olur. Ama bu söylediğim olumsuz şartlara rağmen, hukuk insanlarının önemli bir kısmının yıllar yılı olumsuzlukları görmeyip, topluma adalet dağıtmaya çalışmalarını, dosya yükü altında ezilirken bile hukuku korumaya çalışmalarını takdirle karşılamayacak insanın , insan evladı olmadığını düşünüyorum.
Peki ya siyasiler, son zamanlarda neredeyse aynı olduklarından yasama ve yürütme... Sizler üstünüze düşeni yaptınız mı? TBMM'de kabul ettiğiniz yasaların toplumun adalet duygusuna hitap ettiğini düşünüyor musunuz? Kimi AB Uyum Yasaları'nı çıkarırken ülke ve toplum şartlarını dikkate aldınız mı? Hadi hepsini dikkate aldınız diyelim, bu Kanunların uygulanması konusunda hassasiyet gösterdiniz mi? Mesela AB zoruyla Türk Ceza Kanunu'na etkin Pişmanlık" ı eklediniz de, gereğini yerine getiriyor musunuz? Yoksa fiili durumda, toplumun genelinin tepkisini çeken ve Yüksek Yargı alanında olan konularda MOBİL MAHKEMELERLE "İÇTİHAT" yaratmak CMUK'un neresine tekabül eder? Gizlilik kararı alınmış soruşturmalardaki "GİZLİ BİLGİLER" neden önce medyada yer alır? Soruşturmaların özü ile ilgisiz özel hayat bilgileri neden topluma yandaş medyalar aracılığıyla servis edilir? Delil toplayan, toplanan delillerden iddia kuran ve iddiaları tartıp değerlendirenler neden aynı sofranın malı olur?
Beyler, bayanlar, hukuk herkese lazım...
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Sayın Ragıp Atay
Windows duvarlarınızı (ön yargılarınızı) aşamayacağım zannım galip gelse de, her aklın hakim olduğu yerde, bir umut vardır düşüncesi ile mesajınızı irdeliyorum:
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Derman bey
Ne iş yaparsınız, eğitiminiz nedir bilmem. Ama hukuki bir konuda hukukçularla tartışırken saygılı olun. demokrasi, vicdani muhakeme, bizde öyle sizde böyle vs. gibi hamaseti bir yana bırakın.
• Hukuki konuda sizin tabirinizle, hukuktan bi-haber olarlarla tartışırken, kişillere çap ölçülerini ve eğitimlerini sormak yerine, mütehassısı olduğunuz; haklar bütünü bilgi birikimlerinizi, muhatablarınıza izah etme yönüne gidiniz ki; muhatabınız da hukukunu bilip, aynı eşit haklarla sizinle münazara etsin, hem hukuktan bahsedip hemde hukukçu olarak hukuka barikat kurmak olur mu? Postacının görevi mektup getirmektir, mektubu alanın okuma bilip-bilmemesi postacının insiyatifinde değildir. Unutmayın ki; tahsil ettiğiniz bütün kitaplar birer insan fikrinin eseridir. Bunların ilk başı hukuku kimseden tahsil etmediği halde, kendisinden sonrakilere hukuk dersi vermiştir!
Alıntı:
Birilerinin başkası ile yemek yemesi sakıncalı değilse, niçin ergenekon davasında falanca filancayla görüştü diye kıyamet kopuyor?
Kıyamet koparanlara müracaat ediniz.
Alıntı:
Neyse bunları bırakalım. Hukuk olarak konuşalım. Kanun demiyorum zira hukuki olmakla kanuni olmak farklı şeylerdir.
Demokrasilerde, kuvvetler ayrılığı ve kuvvetlerin bağımsızlığı ilkesi vardır. Bu ilkelerin varlığı demokrasinin de göstergesidir. hakim, yargıya aittir. Eskiden savcı da yargının bir parçasıyken ne yazık ki artık yürütmenin denetimindedir. Polis ise tamamen yürütmeye aittir. yani bunların görülen bir davada birarada olması hukuk sistemine aykırıdır.
• Hukuk; Canlı cansız her maddenin, madde olarak taşıdığı değerlerinin hakkını ele alıp, haklarını korumaya yönelik, değerler bütünüdür. Bu değerlerin sahiblerine dağılımına; Hak. Bu hakların sahiblerine iade edilmesi yöntemini ele almaya; Kanun. Hakların çiğnetilmeden sahiblerine eşit dağılımına da; Adalet denir. Hukuka dayalı olmayan kanun, kanuna dayalı olmayan dağılım, adaletsizliktir. -Derman Bey-
• Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Millet iradesine dayanmayan her yönetim diktatörlük, vekalet olmadan yürütülen vekillik hükümsüzdür. Savcının, adaletin bekası açısından yargıda kalması isabetli olabilirdi ama, böyle uygun görülmesine de saygı duymaktan başka birşey düşünülemez. Hukukun sistemine aykırı olan; görülen davayı yürütenlerin, insanlık münasebetleri değil, görülen davaya ait gizli planlar yapacak olmalarıdır. Savcının dava hakkında sağlıklı karar vermesi açısından, emrine verilen polisten tutanağa dayalı olarak değil, polisi yanına çağırarak, bir bilgisini talep etmeside mi, hukuk sistemine aykırıdır?
• Tedbir olumsuzluğa engel içindir, olumsuzluk tedbirsizlikten değildir. Kazayı ortadan kaldırmak için, hız sınırlaması getirilen bir yolda; Her 200 km ile hız yapan araç, hız sınırını ihlal edip, suç işlemiş olsa da, kaza yapmasının kesin olmadığı gibi; Her yavaş giden araçta, hız sınırı ihlali yapmadan kaza yapmaz demek cahilliktir. Yürütme sık sık bir araya gelirde, haşır neşir olursa, o zaman eski sistemdeki gibi polis savcının yardımcısı olur. Zaten böyle bir durum olmaması için sonradan polis savcının emrine verilmiştir.
Alıntı:
Hukukçunun hezeyanı fikirlere ambargo koymak değildir. Fikirlere ambargo koyan zaten hukukçu değildir. Genel hukuk hakka amborga zaten koymaz, koyan hukuku bilmeyen hukukçudur.
• Bizde aynı şeylerden bahsettiğimiz için, hukukçu olarak üste de yazdıklarınızı bir okuyun, fikir insanın hukuku mudur, değil midir, bir bakın? ondan sonra da, kimin amborga koyduğunu görün. İnsanın haklarını bilen hukuk, hakkını savunmaktan aciz kalana, hukukçu vermiştir, hukukçu hakka ambargo koyarsa buna ne dememimiz gerekir?
Alıntı:
Şimdi kendi kendinize düşünün. Salman Rüşti niye sokağa çıkamıyor? İranda, Arabistan'da, Malezyada fikirlerinizi açıklayabilir misiniz? uzağa gitmeyelim. Burada istediğiniz söylüyorsunuz. herhangi bir sizin görüşünüz doğrultusunda sitede evrim teorisi doğrudur diye forumda yazın bakalım ne olacak. Hadi onu bırakalım. Namaz üç vakit diye yazın da, kim kimin görüşüne ambargo koyuyor görürsünüz.
• Mesajlarımıza persenk yaptık; Bir hukukçunun, varsayımlara dayalı zanlarla, tecrübe ettik diyerek; herhangi bir konu hakkında karar mercisin de hüküm vermesinin yanlış olduğunu. O zaman siz kanunları okumadan; tecrübeleriniz, zannlarınız doğrultusunda hüküm vermeye devam edin. Kişinin tecrübe ve zanları ihtiyatlı olması açısından ölçüdür, sonucun her zaman tecrübe ve zan doğrultusunda çıkacağı ise meçhul!
Alıntı:
Buradahukuktan sözediyoruz. Sizin vicdani mahkemenizden değil. Sizin vicdeni mahkemelerinizde, pantolon giyen kadınların kırbaçlanması, parkta yanyana oturan gençlerin 40 kırbaçla cezalandırılması, ulema konsey kararlarına itiraz edenlerin idam edilmesi var.
• Hele bunlar tam hukukçu hezeyanı. Bir başlığa konu olan metnin, muhteviyatı hakkında tam bilgiye vakıf olmadan, mesajların bir başından, birde sonundan göz ucuyla okuyup, mesajın muharririne ver yansın yaparak ortalığı velveye vermek tam bir karalama. Biz demişmiyiz ki; pantolan giyen kadınları kırbaçlayın, konsey karalarını takmayını sallandırın diye, bunlarla itham ettiğiniz isnadınızın mesnedini, sizden ibraz etmenizi istirham edebilirmiyim? Siz böyle devam ederseniz, bizde kendimizden şüphe etmeye başlayacığız.=)
Alıntı:
Demek kimseyi muhakeme etmeden suçlu ilan etmezsiniz? ma husuli ilim ile değil de huzuri ilimle yaparsınız. Yani hukuk, felsefe, biyoloji, tıp gibi ilimleri değil de; Fıkıh, içtihat, icma, kıyasa göre karar verirsiniz.
belli zaten. Sivasta onlarca aydını yargılayarak yaktınız. Oruç tutmayan gençleri bıçakladınız, kısa etek giyen kızların bacaklarına asit attınız, daha sayayım isterseniz.
• İnanın sizin adınıza üzülüyorum, bunlar nasıl bir itham? sıkılmasanız bütün fail-i meçhulleri bile bize yükleyeceksiniz, bizi nasıl olsa çamur yağmuruna tutmuşsunuz önemli değil, bazı kendi üzerlerinizi kirletmeyiniz! Mesajınıza konu aldığınız vak'a-larla ve failleri ile; ne düşünce nede başka bir bağımız söz konusu değildir, bizi çok mahçup ediyorsunuz.
Alıntı:
Bakın sayın Derman Bey. Şu anda hükümette sizin gibi düşünenlerin olması ve onların karralarının halk çoğunluğu olduğu ve bu nedenle demokratik olduğu kanısındaysanız yanılıyorsunuz. Zira demokrasi evrenseldir ve hükümetle, seçimle, çoğunlukla, meclisle falan ilgili değildir.
Şöyle örnek vereyim. Hırıstiyanların çoğunlukta olduğu bir ülkede mesela belçikada; Kanunla ya da halk oylamasıyla camilerin kapatılması ya da namaz kılınması yasaklansa, bu kanuni olur ama!!!!!! HUKUKİ OLMAZ. yani çoğunluğun benimsediği şey hukuki değildir. Sizin dediğiniz gibi olsun. Seçilmişlerin verdiği her karar hukuki midir? O zaman niye türban serbest olsun diye mücadele ediyor bu kadar insan. Seçilmişler, yasak demiş. Uyun o zaman.
Demogoji anlatan için güzeldir. hele kendisi de inanıyorsa daha güzeldir.
tekrar söylüyorum hukuk evrenseldir. Şimdi örneği ters çevirelim. Türban eylemi yapan bir gurubu dağıtan polis müdürü, savcısı ve hakimi aynı masada yemek yediğinde, ne yazacak malum gazeteler. Şimdiye kadar olmayanı yazdıkları ile belli.
Şimdi üyeliğiniz için bir şansınız var.Ben sizin görüşlerinize uygun bir siteye üye olacağım. orada sizn burada yazdığınız gibi karşıt görüş sunacağım.
Bana uygulanan işlem size de uygulanacaktır. Emin olabilirsiniz.
Ünlemleri nokta kontrollerinde ki reflektörler gibi dizmenize gerek yok, bizim için her yazınız dikkate alınmakta.
• Demokrasi halk egemenliğine dayanan, seçme hakkı verilmiş çoğunluğun reyi doğrultusun da, iş başına getirilmiş kişilere yönetimi teslim etmektir. Demokrasi yönetimi de, verildiği isimlere göre özgürlükçüsünden, sosyalına kadar ihtiyaç duyuldukça açılmaktır. Hukuk ta evrensel olduğundan yalnız hukuçular bilmeli, kişiler kendi haklarını savunamayıp, hukuklarını bilen avukat tutmalıdır, değil mi?=)
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Evet, hukuk herkese lazım diyerek konuya bir "açılım" getirmek istiyorum Sayın Gür, müsaadenizle...
Önce bir haber aktaralım;
"Adalet Bakanı Sadullah Ergin Kuzey Irak'tan giriş yapan PKK'lıların yargılanma süreci için birkez daha, "Hakimlerimizin kendi öz iradeleriyle yaptıkları yargılama faaliyetidir" dedi. Ergin, dosyanın içeriğini bilmeden yapılan değerlendirmelerin sağlıklı olmadığını söyledi.
Bakan Ergin, Hukuk ve Hayat Derneği ile Hukukçular Birliği Vakfınca Rixos Otel'de düzenlenen Yargı Reformu Stratejisi Değerlendirme Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, yargı reformu kapsamında yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunun sık sık gündeme geldiğini belirtti.
Sempozyuma verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Ergin, bir gazetecinin, teslim olan terör örgütü üyelerinin Silopi'de sorgulanmasına ilişkin bir sorusu üzerine de "Bu konuda hem bölgedeki başsavcımız gerekli açıklamaları yaptı hem ben mecliste bir soru üzerine gerekli şeyleri söyledim. Uygulama, bölgede Diyarbakır Valiliğinin başsavcılıktan talebinin yerine getirilmesi olayıdır. Ceza Usul Yasası'nın 251. maddesinin verdiği yetkiyle yapılmış bir uygulamadır Diyarbakır Savcılığınca. Başsavcımız dün itibarıyla bu açıklamayı yapmış zaten. Onun dışında Diyarbakır'dan Silopi'ye gönderilmiş herhangi bir hakim söz konusu değil" dedi.
Sadullah Ergin, "Gene Ceza Usul Yasası'nın 252. maddesinde uygulama imkanı bulunan (c) fıkrasına dayalı olarak da Silopi Mahkemesi hakimi oradaki güvenlik birimlerinin talebi üzerine Silopi Gümrük Kapısı'na gelerek sorgu işlemini orada yapmıştır. Olay tamamen bundan ibarettir. Konuyla ilgili yapılan yargısal faaliyetler tamamen bölgedeki başsavcılığımızın kontrolünde ve hakimlerimizin kendi öz iradeleriyle yaptıkları yargılama faaliyetidir. Bunun dışındaki bilgiye dayanmayan birtakım doğrulanmamış haberlere dayanan yorumların doğru olmadığını başsavcımız da ifade etmiştir. Ben de dosyanın içerisini bilmeden yapılan bu değerlendirmelerin sağlıklı olmadığını ifade ediyorum" diye konuştu." (www.cnnturk.com sitesinden alıntıdır.)
Şimdi bu haberi asıl konumuzla birlikte değerlendirelim. Bakanın beyanatına göre, valilik (yani yürütme) ve güvenlik güçleri (yani yürütme) birtakım taleplerde bulunuyor, Cumhuriyet savcılarımız (yani yargının iddia makamı) her şeyi kontrollerine alıp talebi değerlendiriyor, sonra da kabul ediyor ve hakimlerimiz (yani yargının karar makamı) de aynı bölgede kendi öz iradeleriyle yargılama yapıyor.
Şimdi de, talepte bulunan valiyi, kolluk kuvvetlerini ve bu talepleri değerlendirip kamu adına karar makamından talepte bulunacak olan iddia makamı ile talepleri değerlendirip karar verecek olan karar makamını lütfen aynı karede, samimi bir şekilde yemek yerken tasavvur edin.
Baştan belirteyim niyetim kesinlikle birbirlerinden etkilendiklerini, birbirleri ile paralel hareket ettiklerini iddia etmek değildir, zira neler olduğunu henüz bilmemekteyiz, netleşene kadar da yorum yapmayı yanlış buluyorum.
Öyleyse konuyu neden açtım?
Birincisi, böylesine önemli soruşturma veya davalarda, birbirleri ile arz-talep-kabul-red bağı ile bağlı olanların (Yukarıdaki örneği de bu bağı somutlaştırmak için verdim.), bir arada samimi görünmelerinin doğru olmayacağını öngörmeleri gerektiğini; belki basiretsizlik, belki de iyi niyetle bir arada samimi pozlar vermelerinin, tepkilere neden olacağını öngörememelerini kabul edemediğimden dolayı da tepkilere tepki vermelerini anlamsız bulduğumu belirtmek istedim.
İkincisi, görüntünün akıllarda yaratacağı soru işaretlerini ve bu soru işaretlerinin Türk adaletine olan güveni ve inancı sarsacağını, yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını tartışmaya açacağını, bunun da yargıya, dolayısı ile bir gün hepimize lazım olacak olan hukuka zarar vereceğini ortaya koymak istedim.
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Derman Bey
Demogoji iyi gibi görünen bir hastalıktır. Hele ki yapan da inanıyorsa. Tartışmaya niyetim yok.
Yalnız demokrasi,halk, irade vs. Bunları yanyana dizmek haklı olmak değil. Hukuki olmak ile kanuni olmak, he ki meşru olmak farklı şeylerdir. Halkın çoğunluğuna sahip olanların yaptıkları da herzaman demokratik olmuyor.
Tek soru sordum. Bana yanıt vermenize gerek yok. Kendinize yanıtlayın.
Çoğunluk tarafından seçilmiş bir hükümet, namaz kılmayı yasaklarsa, demokratik olur mu?
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Mahkemede iki köylünün davasına bakılmaktadır, duruşma başlar başlamaz, köylünün biri “Hâkim bey, ben seni reddediyom!” der.
Hâkim şaşırır, ortada ne vardır ki, taraflardan biri kendisini daha duruşma başlamadan reddetmektedir, kısacası “Ben sana güvenmiyorum!” demektedir.
Hâkim sorar:
“Nedenmiş o?”
Köylü soruları sıralamaya başlar:
“Sen geçen ay, bizim köye keşfe geldin mi?
Köyde öğretmenin evinde kaldın mı?
Onun evinde yedin içtin mi?”
* * *
HÂKİM, bu soruların hepsine “evet!” karşılığını verir, köylü o zaman ret sebebini açıklar:
“İşte o öğretmen, evinde kaldığın öğretmen, bunun oğlu... Onun için seni reddediyom!”
Hâkim gülümser, karşı tarafa sorar:
“Öğretmen senin oğlun mu?”
“Evet!”
Hâkim ayağa kalkar:
“Haklısın davadan çekiliyorum!”
Halkın hâkime güveni, hâkimin de bu güven sevgisi budur işte!
Teröristlerin ayağına gidip ifade almak, yargılamak...
Tartışılır bir davranış değil mi?
Yasal kılıfı olsa bile.
26 Ekim-2009 Hasan Pulur Köşesinden. Milliyet G.Z.T
M.E.Sezen Notu: Panik yok yola devam..!
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Baştan belirteyim niyetim kesinlikle birbirlerinden etkilendiklerini, birbirleri ile paralel hareket ettiklerini iddia etmek değildir, zira neler olduğunu henüz bilmemekteyiz, netleşene kadar da yorum yapmayı yanlış buluyorum.
Malesef bu güzel düşüncenizi belirtmeye geç kaldınız. Çünkü; katılımıcılara meramınızı anlatmayı çıkmaza sokmazdan önce, eklemiş olduğunuz haberin bir köşesine not olarak düşmüş olmanız, daha isabetli olacaktı. Keşke bu güzel düşüncenizi; eline oyuncak verilmiş çocuklar gibi, zevkten köşe olup (haberi kendi kanunları ile hukuk skandalı olarak) okuyucularına faş eden malum medya da fark edebilseydi. Sizin gibi aynı güzel düşüncede olan Sayın Başsavcım da; fark edemedikleri bu farkı, iyi fark etsinler diye, malum kişilere hatalarını hukuk farkıyla fark ettirmiştir!
Görülen davanın taşıdığı değer ve ehemmiyetine istinaden, bir maddeden dava açması ise, tamamen kendisinin iyi niyete bağlı uyarı niteliğidir, yoksa eline tutuşturulmuş olan kanun kitabının; eyleme karşılık suç teşkil edecek her maddesini kırk şerh yapar, yaptığı her şerhe kırk dayanak bulup, bu da yetmiyormuş gibi ağırlaştırma delillerine giderek, o kişilerin ellerini ayaklarını hareket edemez hale getirirdi. Lakin basın kuruluşu olduğundan Sayın Savcım; kanuni olarak değilde, vicdani olarak çok müsamahakar davranmıştır. Sizi, hukukçu erdeminizden dolayı tebrik eder, neferi olduğunuz hukuk adına bir zafer kazandığınızı belirtmek isterim. Ön yargısız, karalamasız, adil olacak düşünce, işte böyle olmalıdır!
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Derman Bey rumuzlu üyeden alıntı
Malesef bu güzel düşüncenizi belirtmeye geç kaldınız. Çünkü; katılımıcılara meramınızı anlatmayı çıkmaza sokmazdan önce, eklemiş olduğunuz haberin bir köşesine not olarak düşmüş olmanız, daha isabetli olacaktı. Keşke bu güzel düşüncenizi; eline oyuncak verilmiş çocuklar gibi, zevkten köşe olup (haberi kendi kanunları ile hukuk skandalı olarak) okuyucularına faş eden malum medya da fark edebilseydi. Sizin gibi aynı güzel düşüncede olan Sayın Başsavcım da; fark edemedikleri bu farkı, iyi fark etsinler diye, malum kişilere hatalarını hukuk farkıyla fark ettirmiştir!
Görülen davanın taşıdığı değer ve ehemmiyetine istinaden, bir maddeden dava açması ise, tamamen kendisinin iyi niyete bağlı uyarı niteliğidir, yoksa eline tutuşturulmuş olan kanun kitabının; eyleme karşılık suç teşkil edecek her maddesini kırk şerh yapar, yaptığı her şerhe kırk dayanak bulup, bu da yetmiyormuş gibi ağırlaştırma delillerine giderek, o kişilerin ellerini ayaklarını hareket edemez hale getirirdi. Lakin basın kuruluşu olduğundan Sayın Savcım; kanuni olarak değilde, vicdani olarak çok müsamahakar davranmıştır. Sizi, hukukçu erdeminizden dolayı tebrik eder, neferi olduğunuz hukuk adına bir zafer kazandığınızı belirtmek isterim. Ön yargısız, karalamasız, adil olacak düşünce, işte böyle olmalıdır!
Haber hakkında henüz tek bir yorum bile yapmamışken; konuyu ve haberi bambaşka bir mecraya çekip tartışmayı çıkmaza sokan sizsiniz Sayın Derman Bey. Son iletinizle de kendinizi çıkmaza sokmuşsunuz, size bunu kim ve nasıl fark ettirecek bilemiyorum ama ben şansımı deneyeceğim...
Hiçbir Cumhuriyet savcısı, birilerine birşeyleri fark ettirmek için soruşturma başlatmaz, hukukun amacı bu değildir. Ortada işlenmiş bir suç varsa, delil de varsa dava açar, suçun işlendiğine dair delil yoksa ya da şüphelinin suçsuz olduğuna dair deliller varsa takipsizlik kararı verir. "Aman dur şuna hatasını fark ettireyim de aklı başına gelsin." demez. Cumhuriyet savcıları, yetkilerini birilerine uyarıda bulunmak için kullanmaz. Ayrıca, sıfatı, ünvanı ne olursa olsun "Dur ben şuna biraz iyi niyetli, biraz da müsamahakar davranayım." da demez. Aksi takdirde keyfi hareket etmiş, yargı önünde eşitlik ilkesine aykırı davranmış olur...
Çok ilginç, sayenizde öğrenmiş olduk ki Cumhuriyet savcıları iyi niyetli olmadıkları zaman, şüpheli hakkında kılıf uydurarak, kanun maddelerini zorlayarak (Sizin deyiminizle , eyleme karşılık suç teşkil edecek her maddesini kırk şerh yapar, yaptığı her şerhe kırk dayanak bulup, bu da yetmiyormuş gibi ağırlaştırma delillerine giderek.) ellerini ayaklarını hareket ettiremez hale getirebiliyor öyle mi? Eeee, nerede kaldı diğer iletilerinizdeki yargıya olan inancınız ve de güveniniz? Zan altında bıraktığınız Cumhuriyet savcıları böyle keyfi uygulamalarda bulunabiliyorsa, gerçekten güvenir misiniz kendilerine? Yoksa, "Nasıl olsa bana yapmazlar." diyebildiğiniz için midir bu güven?
Hukuk herkese lazım Derman Bey, herkese...
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Sanırım sadece odatv hakkında soruşturma açılmasını eleştirmek için bu başlık açılmış. Türkiye'de maalesef saçma sapan nedenlerle soruşturma açılması sıkça karşılaşılan bir durum. Kanunları kendilerine yontanlar, genelde özgürlükleri kısıtlayıcı yorumlarda bulunabiliyorlar.
Mesela bir Hülya Avşar'ın söylediklerini ele alın.
Polislerle savcıların birlikte iftarını eleştirecek bir durum olmasa gerek. İkisi de kamu görevlisi, ikisi de suç olan bir eylem içinde değiller. Eleştirilecek bir şey olsaydı, HSYK başkanı Ali Suat Ertosun'un Ergenekon sanığı Engin İnal ile görüşmelerine kıyamet koparılması gerekirdi.
En azından orada bir sanık - hakim ilişkisi söz konusu ne de olsa.
O normalse, polis-savcı iftarı çok daha normal.
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Sn Dilek, öncelikle açmış olduğunuz başlığın arkasında durarak, çatır çatır fikirlerinizi savunuyor olmanızdan dolayı size teşekkür ederim.
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Haber hakkında henüz tek bir yorum bile yapmamışken; konuyu ve haberi bambaşka bir mecraya çekip tartışmayı çıkmaza sokan sizsiniz Sayın Derman Bey. Son iletinizle de kendinizi çıkmaza sokmuşsunuz, size bunu kim ve nasıl fark ettirecek bilemiyorum ama ben şansımı deneyeceğim.
Yani bize bazı şeyleri fark ettirmeyi; birikimlerinizle değil de şansla denemek istiyorsunuz, olur buyurun bakalım;
Demokrasiler gibi Hukukta'da çareler tükenmez sözü, hukuçunun hukuk birikimine istinaden söylenmiş bir sözdür. Eşit haklarla davacı ve davalı müvekkilerinden vekalet alan avukatlar, duruşmada, müvekkillerin suçlarını gizlemeye çalışırlar, çünkü; suç ve masumluk aleni olmayıp teferruatlarda gizli olduğundan, iş mahkemeye intikal etmiştir. İşinin ehl-i avukat hükmü kendi lehine çevirmek için; karşı tarafdaki muhatabını haklı gösterecek, hata gibi gözüken hamle ile kendi üzerine çeker, sevinerek gelen muhatabı bu hakkını almak isteyince, o hakkı kendi lehine çevirir!
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Hiçbir Cumhuriyet savcısı, birilerine birşeyleri fark ettirmek için soruşturma başlatmaz, hukukun amacı bu değildir.
Söylediğimiz bu söz mecazidir, yani malum kişilerin fark edemedikleri, savcılık tarafından kendilerine fark ettirilmiştir, o kişiler bu haberin suç teşkil ettiklerini bilselerdi isnat edilen cürümü işlemezlerdi. Savcılık soruşturma başlatınca bunun bir suç olduğunu fark ettiler. Suçu fark ettirmekte hukukun tam amacıdır ki; bir daha kimsenin hukukuna tecavüz edilmesin!
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Hiçbir Cumhuriyet savcısı, birilerine birşeyleri fark ettirmek için soruşturma başlatmaz, hukukun amacı bu değildir. Ortada işlenmiş bir suç varsa, delil de varsa dava açar, suçun işlendiğine dair delil yoksa ya da şüphelinin suçsuz olduğuna dair deliller varsa takipsizlik kararı verir. "Aman dur şuna hatasını fark ettireyim de aklı başına gelsin." demez. Cumhuriyet savcıları, yetkilerini birilerine uyarıda bulunmak için kullanmaz. Ayrıca, sıfatı, ünvanı ne olursa olsun "Dur ben şuna biraz iyi niyetli, biraz da müsamahakar davranayım." da demez. Aksi takdirde keyfi hareket etmiş, yargı önünde eşitlik ilkesine aykırı davranmış olur...
Savcılık suç unsuru teşkil eden bir eylemi soruşturma başlatarak yargılamaya sevk eder, bunun yanında savcıya bir çok fikri muamele yetkisi de verilmiştir, kendisi iddia makamı olup karar makamı olmadığından mütalâa şeklinde yargılamaya, eylemin ne gibi suçlar teşkil ettiğini kanun kitabında bulunan maddelere dayandırarak sunar.
Bir mahkumun iyilik hali göz önünde bulundurularak yetkili makamlar tarafından cezasının hafifletilmesi, diğer mahkumlara hukuksuzluk olmadığı gibi, mahkumun cezasını hafifletmemekte bir suç değildir. Bu yetkili makamın insiyatifidir.
Müsamahakâr davrandı demek, hukuk hezeyanı olur! musamahakâr davranmıştır sözü ise bizim zanni görüşümüzdür ve hüküm makamında değildir. Dil bilginiz iyi ise -dı- ve -tır- eklerinin ne manaya geldiğni biliyorsunuzdur. Bu zannımız da; Devletin varlığına ve bütünlüğüne ortadan kaldırmaya kast etmek ile bir hanenin varlığına ve bütünlüğüne kast etmenin bir olmayacağı anlamında, eylemin vahametine istinaden mübalağa içeren bir ifadedir.
Eşitlik ilkesi yargılamada herkese eşit haklar sunulması manasında olup, vatanı komple yıkanla, bir vatandaşı yıkan manasın da değildir, bunun için işlenen cürümlere göre mahkemeler ayrılmıştır.
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Çok ilginç, sayenizde öğrenmiş olduk ki Cumhuriyet savcıları iyi niyetli olmadıkları zaman, şüpheli hakkında kılıf uydurarak, kanun maddelerini zorlayarak (Sizin deyiminizle , eyleme karşılık suç teşkil edecek her maddesini kırk şerh yapar, yaptığı her şerhe kırk dayanak bulup, bu da yetmiyormuş gibi ağırlaştırma delillerine giderek.) ellerini ayaklarını hareket ettiremez hale getirebiliyor öyle mi? Eeee, nerede kaldı diğer iletilerinizdeki yargıya olan inancınız ve de güveniniz? Zan altında bıraktığınız Cumhuriyet savcıları böyle keyfi uygulamalarda bulunabiliyorsa, gerçekten güvenir misiniz kendilerine? Yoksa, "Nasıl olsa bana yapmazlar." diyebildiğiniz için midir bu güven?
Bazı satırlarınızın cevabını üste verdim. Yineliyorum; TC'nin Bütün Savcı ve Hakimlerine güvenim sonsuzdur, buna delillim de onların verdikleri kararları tastikliyor olmamdır. Bu sorunuzu; Savcılarımız ve hakimlerimiz tarafından verilen kararları; temyizde aramayıp, okurlarının galayanında arayan, bu milletin arasına nifak tohumları şaçan medya silahşörlerine sorun?
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
Hukuk herkese lazım Derman Bey, herkese...
Evet, hukuk herkese lazım lakin, haksızlara gösterilen imtiyaz, haklılara hukuksuzluktur! Saygılar Efendim.
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
Derman Bey
Demogoji iyi gibi görünen bir hastalıktır. Hele ki yapan da inanıyorsa. Tartışmaya niyetim yok.
Yalnız demokrasi,halk, irade vs. Bunları yanyana dizmek haklı olmak değil. Hukuki olmak ile kanuni olmak, he ki meşru olmak farklı şeylerdir. Halkın çoğunluğuna sahip olanların yaptıkları da herzaman demokratik olmuyor.
Tek soru sordum. Bana yanıt vermenize gerek yok. Kendinize yanıtlayın.
Çoğunluk tarafından seçilmiş bir hükümet, namaz kılmayı yasaklarsa, demokratik olur mu?
Sayın Ragıp Atay
Demogoji; muhatabına cevap vermek yerine, muhatabını duygusal alana çekmek için, savunmasını geçiştiren beceriksizlerin eylemidir! Aklın ve fikrin hakim olduğu her yerde, hele ki, sonuca varılacak bir karar da, duygusallığa kesinlikle yer yoktur. Demogojiyi sürekli zikretmek mi, sorulan sorulara cevap vermek mi demogoji dir?
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
Çoğunluk tarafından seçilmiş bir hükümet, namaz kılmayı yasaklarsa, demokratik olur mu?
Sorunuz şuna benzemiş; Çoğunluğu delilerin oluşan memlekte, seçme hakkı verilmiş delilerin seçtiği bir hükümet, akıllı olmayı yasaklarsa, demokratik olur mu?
Sorunuzu, bir daha sorma zahmetinde bulunmayıp, okuyup-okumama da sizi muhayyer bırakarak, merakınızı gidermek için cevaplıyorum;
Bir bağnazlığı oluşturan bireylerin, çoğunluk desteği ile Bağnazistan'ın başına gelen hükümet, evresel olan dinin bir vecibesine yasak getirirse, onunkisi; Bağnasistan demokrasisi olur ama, Muasır demokrasi olmaz! Demokrasi çoğuncul, Din ise, Hukuk gibi evrenseldir!
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
"Şansımı deneyeceğim" sözümün özü işte buydu Sayın Derman Bey. İnsan fark etmek, hatasını kabul etmek istemeyince, hatayı fark ettirmek isteyenlerin işi sadece şansa kalıyor maalesef.
"Savcı iyi niyetli olduğu, karşısındaki de basın kuruluşu olduğu için sadece uyarıda bulunmuş, müsamahakar davranmıştır, iyi niyetli olmasa idi ellerini ayaklarını hareket ettiremez hale getirirdi vs..."
Özetle bu saydıklarınızın hepsi, Cumhuriyet Savcısının yetkilerini -iyi veya kötü- niyetine göre keyfi kullandığı anlamına gelir. Cumhuriyet Savcısı varsa hafifletici veya ağırlatıcı sebep elbette hepsini değerlendirmek, iddianamesinde ya da takipsizlik kararında belirtmek ve dava açılırsa yargılama aşamasında da ileri sürmekle görevli-yetkilidir. Öte yandan varsa bir ağırlatıcı sebep, iyi niyetli davranarak sadece uyarıda bulunayım diye bunları da görmezden gelemez, gelmemelidir. Aynı şekilde varsa bir hafifletici sebep, bu basın kuruluşu değil, buna müsamahakar davranmamalıyım diyerek hareket edemez, etmemelidir.
Bu özet de forumu takip eden diğer üyeler içindi ve sondu. Ben şansımı sizin için daha fazla zorlamak istemiyorum, zira anlamak istemediğiniz için hep aynı eksende tartışacağız demektir ki bunun da kimseye faydası olmayacak....
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
Sn Dilek, Haksızlığı kabul etmeyip bir saniye bile tehir etmek, haklıya haksızlıktır, bununda bir tanımı vardır o da, zulüm! Kişinin eksenindeki yanlış ve doğrular genel hak kanâatini bağlamadığı gibi, bağlatmaya çalışanlar da toplumumuzu bu hale getirmiştir. Şahsım böyle bir taassuptan şiddetle içtinap etmekteyim, bunu hakkını savunmak ile haksızlığı gizlemek kategorisinde değerlendirmeyiniz! İletinizdeki alıntılara, (Bu özet de forumu takip eden diğer üyeler içindi ve sondu.)notunuz ve bizimle şansınızı denemek istemediğinizi belirtiğiniz için, cevap verme ihtiyacı duymuyorum. Şansınızı denemek istediğiniz katılımcılarla kaldığınız yerden siz devam edebilirsiniz, ekseninize medlûl iyi mütalâalar.
-
Cevap: İftar yemeği haberini yapan odatv hakkında soruşturma...
İFTAR FOTOĞRAFLARINA DAVA AÇILDI
20.01.2010 00:05
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı 5 Kasım 2009’da yayınladığımız “Bu Fotoğraflar Olay Yaratacak” başlıklı haber nedeniyle haber müdürümüz Barış Terkoğlu hakkında dava açtı. Ergenekon davasını soruşturan emniyet mensuplarını, savcıları ve davaya bakan hakimleri bir iftar yemeğinde bir arada gösteren fotoğrafların yer aldığı haberimiz, “toplumu ajite etmek ve soruşturma ve yargılamada görev alan kişileri hedef göstermek, soruşturma sürecine gölge düşürmek” ile suçlanıyor. Dava gerekçesinde bazı okuyucu yorumlarına da yer verilerek, bu yorumlar dikkate alındığında amaca ulaşıldığı kanaatine varıldığı belirtiliyor.
Ayrıca bu habere daha sonra gazetesinde yer vermiş olan Cumhuriyet Sorumlu Yazı işleri Müdürü Güray Tekinöz’e de aynı gerekçeyle dava açıldı.
Davanın ilk duruşması 28 Nisan 2010 saat 09.10’da yapılacak.
Arkadaşımız Barış Terkoğlu dava gerekçesinin yerinde olmadığını belirterek “Biz gazeteci olarak kamuoyunu bilgilendirme görevimizi yaptık” dedi.