izavukat rumuzlu üyeden alıntı
Öncelikle merhaba, bu ilk mesajım. Burası bir forum olduğuna göre düşüncelerin özgürce paylaşıldığından eminim.
Anayasa Mahkemesi, inatla yanlış kararlar vermekte devam ediyor. Korkarım ki bunu da alışkanlık haline getirdiler.
Avukatlık sınavı anlamsızdır. Yüksek Mahkeme iptal kararının gerekçesini açklamış. Gerekçede:
- "...sınavla baroların bağımsızlığı ve avukatlık mesleğinin hak ettiği saygınlığa kavuşturulmasının amaçlandığı..." deniyor. Eğer saygınlık sınavla kazanılıyorsa, her 15 günde bir sınav yapalım. Saygınlıktan çatlayana kadar sınav yapalım. Sınavla, baroların bağımsızlığının ne alakasını olduğunu çözemedim bile.
- "...gerekli donanım, bilgi ve kaliteye ulaşmış kişilerden olması gerektiği..." deniyor. 50-100 soruluk bir sınavla, bilenle bilmeyen ayrılabilecekse, sınav yapılsın. Eğer gördüğü her şeyi ezberleyen ama ne dünya ne de hukuk görüşüne sahip olmayanların elenmesi için bir sınav yöntemi bulunduysa, sınav yapılsın.
- Avukatlık sınavıyla, Savcı-Hakim sınavları ortak görülüyor. Halbuki Savcı-Hakim sınavı, bir "yeterlilik" sınavı değildir, bir eleme sınavıdır. Kamuya, istenilenden fazla kişi başvurmakta, kamu da bunlar arasından eleme yapmaktadır. Eğer kimse hakim veya savcı olmak istemezse, sınav kalır mı? Ya da 400 kişi alınacak sınava 300 kişi başvurursa ne olur?
- Avukatlığın bir kamu hizmeti olduğuna sıklıkla yer verilmiş ama avukatlığın serbest meslek olduğu düşünülmemiş. Serbest mesleklerde seçme olmaz, yeterlilik olmaz. Avukatın yeterliliğini tespit edecek olan, müvekkildir.
- "Sadece temel hukuki konularda eğitilmiş olmak, bir mesleği yürütmek için yeterli olamaz. Mesleki açıdan yetkinlik, stajyerlik gibi özel eğitimlerin yanı sıra mesleğe girişte seçme ya da elemeyi de içerir.", denilmiş. Bunu anlayabildiklerine sevindim. Ama ne anladıklarının kendileri de farkında değiller. Eğer temel hukuki konularda eğitilmiş olmak yeterli değilse, bir çok ülkede olduğu gibi, stajyerliğe önem verilmelidir. Bizdeki gibi, "postaları dizmekle" uğraştırılmamalı, uygulama öğretilmelidir. Bundan sonra yapılacak sınavı zaten her stajyer kazanır.
Kısacası iptaldeki amaç, avukatlığın saygınlığını artırmak ve hukuku bilenle bilmeyeni ayırmakmış. Saygınlık sınavla değil, davranışla kazanılır. Hukuk bilgisini avukatlık sınavı ile ölçeceklerse, fakültelerdeki sınavlar tamamen kaldırılmalıdır. Hatta, sınava girebilmek için, hukuk fakültesi mezunu olmaya bile gerek olmamalıdır. Nasıl olsa bilenle bilmeyeni, bu mükemmel sınav ayıracak.
Bir diğer husus da, sınavı kazananlarla, daha önceden sınavsız avukatlık yapmaya hak kazananlar arasında çıkacaktır. 2010 yılında sınavı geçen bir avukat, 2008 yılında sınavsız olarak avukat olandan daha saygın ve bilgili mi olacaktır? Tabelaya, "sınavı geçmiştir" yazılacak mıdır? Sınavda yüksek puan alanlar tabelalarına "mükemmel puan almıştır" yazabilecek midir? Kimlikleri farklı renkte olacak mıdır?
Bazı üyeler, yabancı ülkelerdeki düzenlemelerden bahsetmişler. Keşke öyle olabilsek. Ama bizim ünlü "jeopolitik önemimiz" gibi, ilköğretimden itibaren tüm eğitimimiz onlardan farklıdır. Yaşam standartımız, onlarla karşılaştırılmaz. Sınavı, bu düzenlemeleri baz alarak koyan zihniyet, stajyere, yabancı ülkelerdeki gibi ayda 1000 Euro vermeyi de kabul etmelidir.
Bir üye, sınavı desteklemenin, rekabet korkusundan kaynaklanmadığını belirtmiş. O zaman, diğer bir üyenin söylediği gibi, her avukat bu sınava girmelidir. Ve bu sınav, basit sorulardan oluşmamalıdır. Böyle bir sınav yapılırsa, eminim ki, bir çok avukat ruhsatnamesini kaybeder. Değeri 500 bin liradan fazla olan bir alacak davasını Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açan meslektaşlarla yarışmak, eminim avukat adaylarına zevk verecektir.
Staj süresinin 5 yıl olması mantıklıdır ve benim en çok desteklediğin konulardandır. Ama bu, gökten inme bir kararla olmaz. Bir hukuk fakültesinde 4 yılda 78 tane ders verilmez. 5 yıl stajı olan ülkelerde hukuk fakülteleri, sadece temel hukuk bilgisini verirler. Staj süresince de işin ayrıntısını öğrenirler. Biz de ise, bizler müthiş varlıklar olduğumuz ve her verileni kolayca öğrenebildiğimiz için, her ayrıntı 4 yılda verilmektedir.
Meslek önceden saygındı, deniliyor. Acaba bunun için mi hukuk sistemimiz berbat durumda? Bu çok saygın avukat büyüklerimiz, Atatürk'ün ölmesinden sonra neden bir çivi bile çakamamıştır? Saygınlık kravat takmaksa, evet büyüklerimiz çok saygınlar. Saygınlık, ülkenin gelişimine katkıda bulunmuş olmaksa, hepsi değil tabii ki ama bir çoğu kapı arkasına saklanmalıdır.
Sonuç olarak, bence iki yol vardır:
1- Serbest piyasa kuralları işlemelidir. Stajını tamamlayan avukat olmalı, iş alabilmek, saygınlığını kazanabilmek için kendini geliştirmelidir.
2- İş kökten halledilmelidir. Lise eğitiminde Anayasa'nın, temel hak ve özgürlüklerin, vb'nin öğretilmesi ile işe başlanmalı, hukuk fakültelerinde sadece temel ve genel bilgiler verilmeli, staj süresi 3 yıla çıkarılmalı, staj süresince maaş verilmeli ve hem stajdan önce, hem de sonra sınav yapılmalıdır. En önemlisi ise, branşlaşma getirilmelidir.
Ulaş Bey'in sorusuna yanıt ise; şu an boşluk mevcut. Yasama yeni bir düzenleme yapacaktır. Söylenenlere göre de Kayseri Barosu'nun öncülüğünde bir düzenleme sunulmuş ve kabul edilmiş. Bu yönde çalışmalar yapılarak kanun çıkarılacakmış ve sınav yapılacakmış. Sınavın, hem stajdan önce, hem de sonra yapılması fikri benimsenmiş. Sınava da, öğrenci ve stajyerler de girecektir. Haksız da olsa böyle olacaktır. Amaç nasıl olsa saygınlık.
Son olarak bir vatandaş olarak, Anayasa Mahkemesi başkan ve üyelerinin de sınavla seçilmelerini öneriyorum. Sınavı da bizzat ben yapmak istiyorum.